Eğitim

Bedenin Tarihi Cilt 1 – Georges Vigarello Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bedenin Tarihi Cilt 1 – Georges Vigarello Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bedenin Tarihi Cilt 1 kimin eseri? Bedenin Tarihi Cilt 1 kitabının yazarı kimdir? Bedenin Tarihi Cilt 1 konusu ve anafikri nedir? Bedenin Tarihi Cilt 1 kitabı ne konu alıyor? Bedenin Tarihi Cilt 1 PDF indirme linki var mı? Bedenin Tarihi Cilt 1 kitabının yazarı Georges Vigarello kimdir? İşte Bedenin Tarihi Cilt 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alain Corbin

Yazar: Jean – Jacques Courtine

Yazar: Georges Vigarello

Çevirmen: Saadet Itina

Orijinal Adı: Histoire du corps. Volume 1 : De la Renaissance aux Lumières

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750814235

Sayfa Sayısı: 408


Bedenin Tarihi Cilt 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bedeni tüm görünümleriyle incelemeyi amaçlayan üç ciltlik kolektif bir yapıt olan Bedenin Tarihi, gezegenlerin, gizli saklı güçlerin, muskaların, kıymetli nesnelerin etkisinden bağımsız olarak tasarım edilmiş, Rönesans’ın ateşlediği kültürel çatışmanın içinde kendine özgü özellikleriyle sivrilen bir bedenin tarihini, “modern” bedenin doğuşunu ele alıyor.

İlk ciltte Daniel Arasse, Jean-Jacques Courtine, Jacques Gélis, Nicole Pellegrin, Rafael Mandressi, Sara F. Matthews-Grieco, Roy Porter, Georges Vigarello benzer biçimde araştırmacılar ve tarihçiler, Ortaçağ süresince Kilise baskısı altında şekillenen bedenin Rönesans ile Aydınlanma arasındaki süre diliminde uğramış olduğu dönüşümleri

inceliyor.


Bedenin Tarihi Cilt 1 Alıntıları – Sözleri

  • Birileri terk edilmiş bir Kapuçin mezarlığında asla bozulmamış halde duran, dolayısıyla halkı Hristiyanlıktan vazgeçirmeye yönelik kampanyalar yüzünden gevşemiş olan imanı alevlendirebilecek bir “gövde” bularak mucize söylentileri yaymıştı : Aslında tüm hikâye “kemiklerin vücut şeklinde bir araya getirilip müthiş bir ustalıkla deriyle (domuz derisiyle) kaplanmasından ibaretti ; oyuk bölgeler kenevirle doldurulmuş, sırtına dört dörtlük bir Kapuçin giysisi giydirilmişti; mumyanın birkaç günlüğüne bir aziz yaratmak için Kapuçinler tarafınca yapım edildiğine asla şüphe yoktu (…)
  • Kanserlileri okşamalar, insanoğlunun içini kaldıran yaralarını öpmeler, dini edebiyatta sık sık bahsi geçen rahibeleri akla getiriyor. Hastaların kanlı irinlerini ya da kusmuklarını yalamaktan da, iltihaplı apselere dudaklarını değdirmekten de gocunmazdı onlar : “Fransisken Öpücüğü” denirdi buna. İnsanın kendi doğasını yenmesi, içgüdülerine gem vurması, yanındakinin acısını hafifleterek nefsini ezmesi, Kurtarıcı’ya yaklaşmak için en güvenilir yıllardı.
  • Okumuşların söylemlerinin sıkıntılı aynasında bulanık bir kırılmadan ibaret olan mütevazi insanoğlu kalabalığı – zavallı insanoğlu ve yoksullar – çoğu zaman geçmişteki idarelerin ( dini ve laik) ya da günümüz tarihçilerinin tuttuğu soyut kayıtların “lütfetmesiyle” varlık kazanır.
  • Duyularla data arasındaki mesafe bomboş değildir, insana iyi mi göreceğini söyleyen, böylece gördüren kitaplar vardır orada.
  • Normalleştirilmiş gövde “düzeltilmiş” bir bedendir ; fizyolojik bağımlılık, şuur düzeyinde de bağımlı olmayı gerektirmektedir. Dolayısıyla fertleri hep daha “uysal ve yararlı” hale getirmek için yüzyıllardır geliştirilen disiplinlerin, ya da çağıl dönemin başlarında bedenin adeta şiddetle denetim altında tutulduğu yöntemlerin yerine zaman içinde “hesaplı bakışların kesintisiz” ve daha gizli saklı tesirini getiren o baskı anlayışı ağır ağır inşa edilmiştir.
  • Rönesans döneminde melankoli, o dönemin seçkinlerinin gözünde kabul edilebilir bir rahatsızlıktı; fakat benzer belirtilerden -depresyon diyebiliriz kısaca- mustarip yoksullar sarsaklıkla, somurtkanlıkla suçlanırdı.


Bedenin Tarihi Cilt 1 İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bedenin Tarihi bu yıl okuduğum en etkisinde bırakan kurgu dışı kitaptı desem doğru olur sanırım. Rönesanstan aydınlanmaya doğru yüzyıllar içinde insan bedenine değişik açılardan bakan müthiş bir emek harcama olmuş.
Yüzlerce kaynaktan edilen bilgilerle etik, dini, ruhsal ve cinsellik yönünden ele alarak insan bedeninle ilgili oldukca değişik bakış açılarını gözler önüne seriyor. Bu kitabın başlı başına oldukca derin araştırmalar yapılarak yazıldığını, gerek ulusal tarih kütüphanelerinden gerek kişisel kişi kütüphanelerinden faydalanıldığını belirtmeliyim. Düşünün Ortaçağ’dan günümüzde kadar yapılmış oldukca derin bir araştırma söz konusu burada. Kitabın sayfa sayısı oldukca olmasına karşın, neredeyse bazı sayfaların yarısı kaynakçaya ve dipnotlara ayrılmış olduğu için 2 hafta benzer biçimde bir sürede sindirerek okudum ve bitti.
Devamlı roman okumanın bir noktada kısır döngüye girmek bulunduğunu düşünüyorsanız, ki ben bu şekilde düşünüyorum. Bu kitap tam sizin için tavsiye ederim. (Milsanin Kitapları)

Bir gövde kaç yönden didik didik edilebilir? Tarihe baktığımızda bunun yanıtını bulabiliriz sanırım. Bu kitap en azından onun yanıtını aramaya çıkmış. Üç ciltlik bir serinin ilk kitabı. Bedeni dini, kültürel, sanatla alakalı, tıbbi ve cinsel yönden ele alıyor. Dini yönden bayağı insan ve kilisenin İsa’nın ya da o devrin mühim din adamaların (bizdeki tarikat liderleri ve şeyhleri düşünün) bedenine yüklenen simgesel ve abartılı anlamları görebilirisiniz. Diğer mühim bir kısım Kralın Bedeni ile bayağı insanların bedeni aynı olur mu? Kralın Bedeninin tasvirlerde iyi mi güç, iktidar ve dinin sombolü haline geldiğini görüyoruz. Tabi tüm bu simgesel anlamlar anatomi ile birazcık başka bir boyuta geçiyor. Bilhassa sanat ile birleştiğinde. Bedenin mukaddes dokunulmazlığı anatomiyle yavaş yavaş parçalanıyor. Beden bu tüm aşamlardan geçerken en uç şekilde ele alınıyor. Bunu yaparken doğal olarak belli bir dönem ve kıta ile sınırı olan kalmış. Yani daha oldukca Batı Avrupa halkını baz almış. Yani kitapta okuyacağınız her şey birazcık o kültürün, dinin cinselliğin ve tıbbi tarihinin bedene bakışı ile sınırı olan. Ama bu bile aslına bakarsanız bizlere yeteri kadar doneler sunuyor.
Din, Sanat, Pskiloji, Tarih yada Tıp alanlarıyla en küçük bir yakın teması olan her insanın okuması ihtiyaç duyulan bir kitap. (Yahya)


Bedenin Tarihi Cilt 1 PDF indirme linki var mı?


Georges Vigarello – Bedenin Tarihi Cilt 1 kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Bedenin Tarihi Cilt 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Georges Vigarello Kimdir?


Georges Vigarello Kitapları – Eserleri

  • Bedenin Tarihi Cilt 1
  • Bedenin Tarihi Cilt 2
  • Bedenin Tarihi 3
  • Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi
  • Temiz ve Kirli
  • Güzelliğin Tarihi


Georges Vigarello Alıntıları – Sözleri

  • Evguenia Guinzbourg insanı şeyleştirenin bizatihi ıstırabın kendisi bulunduğunu söylüyordu. Acı sizi bir odun parçasına çeviriyor. (Bedenin Tarihi 3)
  • Duyularla data arasındaki mesafe bomboş değildir, insana iyi mi göreceğini söyleyen, böylece gördüren kitaplar vardır orada. (Bedenin Tarihi Cilt 1)
  • Hamam ve banyo tehlikeliymiş, bundan dolayı vücudu havaya açıyormuş. Gözenekler üstünde neredeyse mekanik bir tesir yapmış olup bir süre için organlan açık havaya maruz bırakıyormuş. (Temiz ve Kirli)
  • Günümüzde, tamamen yepyeni bir olgu şişmanlığı vasıflandırır: salgın haline gelmiş olması, oldukca yaygınlaşan ve yaygın halde teşhis edilen bir “hastalık” olması. Oldukça sık görülen, önü alınamayan, hem yaşam tarzına hem de çoğalan tüketime bağlanan bir salgın sayılan bu değişim, rahatsızlığı yüzünden toplumun “düzenini bozan” şişmanlara ilişkin düşünceleri de alevlendirir: toplumsal bir hasta, maliyetli bir münasebetsiz, iradesiz bir bireydir şişman şahıs. Buna, sezgiler tarafınca kolay olduğu öne sürülen fakat her türlü veriye bakıldığında belirsizliği anlaşılan bir tedavi de eklenmiş olur.
    Kişisel tanıklık da değişmiştir. Günümüz toplumunda, şişman kişinin kendini bedeniyle devamlı daha çok özdeşleştirmesi, bu kişide başa çıkılmaz bir içsel parçalanmaya niçin olur: “kırık” bir kimlikle yaşamak ve bunu aşılamayacağının bilincinde olmak. Daha detaylı halde söylemek gerekirse, kişinin, içinde kendini ifade edebildiği halde, ihanete uğradığını hissettiği bir bedende yaşaması; aynı anda hem kendisi hem de başkası olan bir gövde. Ne olursa olsun, kendi kimliği olanı terk ederken yaşanmış olan yeni güçlük. Eninde sonunda, bedensel durumun güncel meselesini, o güne dek asla olmadığı kadar yoğunlaştırmak: mutlak kimlik olarak kişinin kendini göstermesi ve o andan itibaren, bu kimliğin rahatsızlığa yada ayanlış anlaşılmaya maruz kalabilecek olması. Şişmanlık kültürü, suçlamadan kişisel tanıklığa, kınamadan kurban etmeye iyi mi da kayılabileceğini göstermiştir. (Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi)
  • “Hamamlanrı ve banyoları kapatmaları gerekir; bundan dolayı oralardan çıktıktan sonrasında vücudun eti ve tüm davranışları yumuşamış, gözenekler açılmıştır; bundan dolayı de hastalıklı buğu çarçabuk vücuda- girer ve insanı derhal öldürür; bu, birçok kez gözlemlenmiştir.” (Temiz ve Kirli)
  • Müstehcenlik mevzusunda, fotoğraf yeni bir teşhir ayinine izin verir. Yoğunluğuyla, şaşırtıcı kesinliğiyle, soyunmuş, tüm gerçekliğiyle sergilenen bedene görünürlük üstü bir varlık kazandırır. 19.yüzyılın dikizci-seyircisine yeni bir büyülenme olanağı sunar. (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • Ufak kızların -Anne-Marie Sohn bunu kati bir halde kanıtlar- büyük çoğunluğunun ırzına ailelerinden kişiler ya da yakın komşuları geçer. Suçlu olduğu ortaya çıkan şahıs çoğunlukla amca ya da kesinkes güvenilen bir dost olur. (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • En eski fabllarda “güzel” hanım betimlemelerine birlikte rol alan bazı sıfatlarda şişmanlığa övgüyü görürüz. Bu kadınlardan her biri “tombul ve beyaz ve yumuşak”’ yada “tombul ve yumuşak ve güzel”dir, tıpkı “nazik ve güzel genç kız”m^ “toparlacık” olduğu benzer biçimde. (Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi)
  • Kadın, duygularını bir fert üstünde yoğunlaştırdığında arzuyu keşfeder. Erkekse karşısına ilk çıkanın doyum edebileceği bir karı gereksinimi duyar. Arzu biçimlerindeki bu köklü farklılık, ahlâkın çifte standardının temelini oluşturur. (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • Perhiz ve kendini yoksun bırakma, dolayısıyla bedenin besinine karşı tavır almak, komünyon ayinindeki yemekten bağımsız düşünülemez; sonuçta insanları bu ayine hazırlayan ve ona bağlı edimlerdir bunlar. Aslında İsa’nın bedeniyle meydana gelen Komünyon ayinine devamlı olarak günah kaygısı tesir eder. Perhiz ve çileye girme bu kaygının giderilmesine katkıda bulunur: Bu sebeple “nefis körelmediğinde ruh hastalanır.” (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • “Acı sözcüğünü bedenin bazı organlarına ya da tüm bedene yerleşmiş olarak hissedilen duygulanımlar için, sorun sözcüğünüyse düşünselliğe, dile, kendiyle olan ilişkiyle, ötekiyle olan ilişkiye, anlamla, sorgulamayla olan ilişkiye yönelik duygulanımlar için kullanmak mevzusunda anlaşalım.”
    Paul Ricoeur. (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • Mezarları süsleyen yontu ve dekorlar üstü kapalı bir umudu yansıtır ve kimi süre ölüme ilişkin bir erotizme kayar. Tekniklerin gelişmesiyle kolaylaşan ölü ilaçlama, kişiden geri kalan kıymetli şeylerin kokuşmasını engelleme kaygısına cevap verir. İnsan hemen hemen sağken bigün artık yalnızca ölü bir gövde olarak varolacağını iyi mi düşünebilir? (Bedenin Tarihi Cilt 2)
  • Nihayet XIV. Louis’nin birçok kez anlatılmış olan wc sahnesinde, kral sabahları elini görkemli bir ibrikten gümüş bir kaba dökülen içine şarap ispirtosu karıştırılmış suda yıkar; fakat bu işin için de yüz yıkama diye bir şey yoktur. (Temiz ve Kirli)
  • Normalleştirilmiş gövde “düzeltilmiş” bir bedendir ; fizyolojik bağımlılık, şuur düzeyinde de bağımlı olmayı gerektirmektedir. Dolayısıyla fertleri hep daha “uysal ve yararlı” hale getirmek için yüzyıllardır geliştirilen disiplinlerin, ya da çağıl dönemin başlarında bedenin adeta şiddetle denetim altında tutulduğu yöntemlerin yerine zaman içinde “hesaplı bakışların kesintisiz” ve daha gizli saklı tesirini getiren o baskı anlayışı ağır ağır inşa edilmiştir. (Bedenin Tarihi Cilt 1)
  • Hipokrates, bir sporcunun şişmanlığıyla “şişman adam”ın şişmanlığı içinde bir fark hayata geçirmeye itina gösterir: Birincisi etin, İkincisi ise yağın altında iki büklüm olmuştur. (Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi)
  • Yaşam alanı insan bedenini sakınan bir zarf olduğundan harabeye dönmüş yerlerin görüntüsü de gene bedenle ilişkilendirilir. Mitralyözlerin tahrip etmiş olduğu ormanlarda ağaçlar insan bedeninin bir metaforuna dönüşür. Yaralıların dayanılmaz çığlıkları yükseldiğinde bu sefer işitme duyusu etkilenir. Bu duyuyu durma noktasına getiren patlama seslerinin bedendeki titreşimleri uzun solukta kendine özgü bir uyuşukluk haline sebep olabilir, pek yok askerin bundan dolayı kimi zaman istemsizce uykuya daldığı görülmüştür. (Bedenin Tarihi 3)
  • Şişmanlık zamanı bununla beraber “atalet”in tarihidir. Batı tarihinde gövde daima kişiyle daha da fazla özdeşleşir. (Ortaçağ’dan 20. Yüzyıla Şişmanlığın Tarihi)
  • Kanserlileri okşamalar, insanoğlunun içini kaldıran yaralarını öpmeler, dini edebiyatta sık sık bahsi geçen rahibeleri akla getiriyor. Hastaların kanlı irinlerini ya da kusmuklarını yalamaktan da, iltihaplı apselere dudaklarını değdirmekten de gocunmazdı onlar : “Fransisken Öpücüğü” denirdi buna. İnsanın kendi doğasını yenmesi, içgüdülerine gem vurması, yanındakinin acısını hafifleterek nefsini ezmesi, Kurtarıcı’ya yaklaşmak için en güvenilir yıllardı. (Bedenin Tarihi Cilt 1)
  • Modern sinemayı yüzyılın zamanı şu oldukca hususi tahayyüle yaratmıştır: Dövülmüş, işkenceden geçirilmiş, infaz edilmiş, katledilmiş, yok edilmiş bedenleri ima eden, bizlere bakan bir bakışla. (Bedenin Tarihi 3)
  • Uzamsal bir gelişme olan banyo odası 1880’de bazı oldukca kattan oluşan yapılarda ortaya çıkar. Birtakım yerlerde denendikten sonrasında, yatak odasının bitişiğine yerleşip daireyi “genişletir.” Banyo odası yeni bir rahatlık, yeni bir konfordur. Ama bununla beraber ruhsal bir gelişmedir; mekânın mahremiyeti o zamana dek görülmemiş bir halde dayatır kendini: Orada her şey bir yabancının varlığını engellemek suretiyle düşünülmelidir. Burada, sert bir yasak açığa çıkar: Bilhassa hanım banyoya girdiğinde, bu mekân “kimsenin, kocanın bile, hatta bilhassa kocanın giremeyeceği bir tapınağa” dönüşür. (Bedenin Tarihi Cilt 2)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş