Eğitim

Ben Sabahattin Ali – Osman Balcıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ben Sabahattin Ali – Osman Balcıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ben Sabahattin Ali kimin eseri? Ben Sabahattin Ali kitabının yazarı kimdir? Ben Sabahattin Ali konusu ve anafikri nedir? Ben Sabahattin Ali kitabı ne konu alıyor? Ben Sabahattin Ali PDF indirme linki var mı? Ben Sabahattin Ali kitabının yazarı Osman Balcıgil kimdir? İşte Ben Sabahattin Ali kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Osman Balcıgil

Yayın Evi: Genç Destek Yayınları

İSBN: 9786053113348

Sayfa Sayısı: 88


Ben Sabahattin Ali Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

KÜRK MANTOLU MADONNA, İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN ve KUYUCAKLI YUSUF romanlarının yazarı Sabahattin Ali’nin casusluk hikâyelerini aratmayan yaşamöyküsünü BEN SABAHATTİN ALİ adlı kitabında eşi olmayan bir roman kurgusu içinde kaleme alan Osman Balcıgil, Sabahattin Ali’yi bu kez gençler için yazdı.

ELA GÖZLÜ PARS CELİLE, YEŞİL MÜREKKEP ve İPEK SABAHLIK şeklinde oldukça satan yaşam öyküsü romanlarının usta yazarı Osman Balcıgil’in gençler için uyarladığı BEN SABAHATTİN ALİ, Sabahattin Ali’nin öğrencilik yılları, Almanya’ya gidişi, siyasal görüşü, hususi yaşamı, askerlik süreci, hapishane süreci ve danışma ajanları tarafınca izlendiği günleri tüm açıklığıyla ve leziz bir üslupla konu alıyor…

(Tanıtım Bülteninden)


Ben Sabahattin Ali Alıntıları – Sözleri

  • Şimdi şiir bende senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin yüzündür
    Sevgilim, mutluluk ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar şeklinde
  • Neler neler yazmıştı Nâzım:
    “Romanını nasıl sabırsızlıkla beklediğimi tasavvur edemezsin. Bak konkre konuşuyorum: Hikaye ve romanda bugün sen varsın, senden sonra Kemal Tahir var, sonra Orhan Kemal var, Suat Derviş var…”
  • Seneler sürer her günüm
    Yalnızca gitmekten yorgunum
    Zannetme ki sana dargınım
    Ben gene sana vurgunum
    Başkalarına gülsem de
    Senden uzakta kalsamda
    Sevmediğini bilsem de
    Ben gene sana vurgunum
  • Ne bir dost, ne bir sevgili
    Dünyadan uzak bir deli
    Beni sarıyor melankoli
    Kafamın içerisi ölür
  • Başın öne eğilmesin
    Aldırma gönül aldırma
    Ağladığın duyulmasına
    Aldırma gönül aldırma
  • Ey yâr, bu mektubu aldığım demde
    Kara topraklara verdim kendimi…
    Herşey bana engel oldu âlemde
    Bir çoşkun nehirdim, yıktım kendimi
  • Sana yazmak benim için asla eğer olmazsa kitap okumak kadar lüzumlu.
  • “Bulgar sınırını geçtiğini zannederken yakalanan Sabahattin Ali, Kırklareli’nde uzun bir süre sorguya çekildi, işkenceden geçirildi.
    Sonra yakalandığı ormana getirilip, başına bir odun parçasıyla vurularak öldürüldü.”
  • Almanya günlerinde Maria Puder adlı bir kızla flört ediyordu Sabahattin. Birlikte beyaz perdeye gidiyor, kırlarda yürüyüp şarkılar söylüyorlardı.
  • Nâzım’a göndereceği kopyayı zarfa koymadan bir kez daha okudu, gözleri doldu:
    “Başın öne eğilmesin
    Aldırma gönül aldırma
    Ağladığın duyulmasın
    Aldırma gönül aldırma…”
  • Aradan ortalama on ay geçtikten sonrasında, 12 Ocak 1949 tarihindeki gazetelerde “Sabahattin Ali Bulgar sınırında öldürüldü” şeklinde bir haber yer aldı.
    Değerli yazarın cesedini bir çoban bulmuştu.
    İlerleyen günlerde gerçekleşen mahkemelerde , Ali Ertekin , cinayeti kendisinin işlediğini söylemiş oldu.
    Bu “yararlılığın” karşılığını dört yıl hapis cezasıyla ödedi.
    Onun “yardımıyla” Sabahattin Ali şeklinde oldukça meşhur bir yazar gözaltında kaybolmamış, adi bir adam öldürmeye kurban gitmiş şeklinde görünmüştü.
    Sözüm ona, devletin eli temiz kaldı.
    Sabahattin Ali’den ilkin , onun zamanında ve bugün , ülkemiz aklın ardında koşan evlatlarını yok etmeyi sürdürüyor.
    NE YAZIK!
  • Yeşil mürekkep dolu dolmakalemi, beyaz sayfaların üstünde bu kez de Melahat için dans etmeye başlamıştı.
    ”Şimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, mutluluk ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar şeklinde…”
  • Nazım’a göndereceği kopyayı zarfa koymadan bir kez daha okudu, gözleri doldu:
    “Başın öne eğilmesin
    Aldırma gönül aldırma
    Ağladığın duyulmasın
    Aldırma gönül aldırma…”
    Gözlerinden iki damla yaş döküldü genç insanın. Zarfı kapattı, üstüne ustası Nazım’ın adını yazdı.
  • “Dolaşacaktır en şanlı elbiseleriyle:
    İşçi tulumuyla bu güzelim memlekette özgürlük.”
  • “Aradan ortalama on ay geçtikten sonrasında, 12 Ocak 1949 tarihindeki gazetelerde ‘Sabahattin Ali Bulgar sınırında öldürüldü’ şeklinde bir haber yer aldı. Değerli yazarın cesedini bir çoban bulmuştu.”


Ben Sabahattin Ali İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Sabahattin Ali’ye karşı hususi bir ilgim olduğundan önüme çıkan her şeyi okumaya çalışıyorum. Bu eseri de o nedenle almıştım sadece yazarın daha ilkin yazmış olduğu ‘ yeşil mürekkep’ adlı eserinin sadeleşmişöşeklindem başka bir şey değilmiş yapıt. Kitap fena değil sadece bir ‘yeşil mürekkep’ de değil. Bence Sabahattin Ali hakkında asla bilgisi olmayan birine oldukça azca data verecektir. Dil rahat ve anlaşılır. İlla okunması ihtiyaç duyulan bir yapıt değil. (Edebiyat_aylin)

Bu kitabı belirtilen yaş aralığını geçmiş olamama karşın almamın sebebi içimde mevcud bitmez tükenmez Sabahattin Ali hayranlığıdır.
Ilk olarak belirtmeliyim ki okunuşu kolay , akıcı bir kitaptı. Bir oturuşta okuyup bitecek bir kitap olarak ifade edebilirim.
Bu kitap hiçbir suçu olmamasına karşın üstüne atılan iftiralar yüzünden ömrü haksız yere cezaevlerinde geçen naif , aşka aşık bir insan olan Sabahattin Ali’nin yaşamını bizlere kısa bir özet halinde konu alıyor.
Özetlemek gerekirse bizlere oldukça tanınsada pek azca malum , azca şahıs tarafınca dört gözle beklenen ya da araştırılan bir insanoğlunun şu demek oluyor ki Sabahattin Ali’nin kendisini konu alıyor.
Kitapta yazdığı mektuplara, şiirlerine, eşine ve kızına duyduğu , insanlığa duyduğu sevgiyi oldukça iyi işlenmiş ve anlatılmış bir halde yer verilmiş.
Nazım Hikmet, Aziz Nesin , Pertev Naili Boratav ile olan arkadaşlıklarına, Nazım Hikmet ile mektuplaşmalarına oldukça hoş bir halde değinilmiş kitapta.
Son olarak gençlik yıllarını şu demek oluyor ki yaşamının büyük bir kısmını cezaevlerinde geçirmiş olan Sabahattin Ali birkez daha hapse girme ihtimali bulunduğunu duyunca kaçmaya karar veriyor ve sözde ona yardım eden şahıs tarafınca adi bir adam öldürmeye kurban ediliyor.
Kitabın sonunda da denildiği şeklinde ” ülkemiz aklın ardında koşan evlatlarını yok etmeyi sürdürüyor.
NE YAZIK!” (Lale Örneksiz)

Eğer evladınız ile Sabahattin Ali’yi tanıştırmak istiyorsanız ve evladınız Yazar Osman Balcıgil’in de söylediği şeklinde 10’lu yaşlardaysa, o denli anlaşılır bir üslupla anlatılmış ki, aradığınız kitap bu derim. Anne olarak ilk ben okumak istedim ve asla pişman olmadım. Yeni nesillerin kitaplığında bulunması ihtiyaç duyulan eserlerden birisi bence. Tavsiye ediyorum. (Esra Kılıç)


Ben Sabahattin Ali PDF indirme linki var mı?


Osman Balcıgil – Ben Sabahattin Ali kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ben Sabahattin Ali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osman Balcıgil Kimdir?

Ulusal gazete, mecmua ve televizyonların haber bölümlerinde muhabir, editör ve yönetici olarak uzun seneler çalıştı (1977-2000). Bu dönemde yapmış olduğu araştırma, yazdığı yazı ve tv programlarıyla pek oldukça ödüle layık görüldü. Latin Amerika’da yapmış olduğu emek vermesi 1988 senesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafınca senenin röportajı olarak seçilmesini sağlamış oldu. Haberciliğini, siyasal ve toplumsal mevzularda yazdığı araştırma türünde kitaplarına da yansıtan Balcıgil, Devamlı Basın Kartı sahibi.

2000 senesinde gazetecilik yaşamını noktalayan Osman Balcıgil’in roman formundaki son emek vermesi Zerdüşt’ün Sırrı Destek Yayınevi tarafınca 2012 Temmuz’unda gösterildi. 2011’de aynı yayınevinden gösterilen Bilginin Efendisi, üç hafta şeklinde kısa bir süre içinde ikinci baskısını yaparak mühim bir başarıya imza atmıştı.


Osman Balcıgil Kitapları – Eserleri

  • Pisagor Tepkisi
  • Dante’nin İstanbul Cehennemi
  • Zerdüşt’ün Sırrı
  • Bilginin Efendisi
  • Mason Locasında Aşk ve Kılıç
  • 53. Risale
  • Ters Kanatlı Şahin
  • Celile
  • Yeşil Mürekkep
  • İdamın Günlüğü
  • İpek Sabahlık
  • Ben Celile Nazım Hikmet’in Annesi
  • Ben Sabahattin Ali
  • Karanlık Oda
  • Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale
  • Ben Suat Derviş
  • Latin Amerika’nın Atardamarları
  • Putlar Yıkılırken
  • 50 Maddede Ezoterizm
  • En Hüzünlü Eylül
  • Kara İblis Firarda
  • Toplum: Her Şeye Müstehak Toplum: Layığı Bu Değil
  • Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var


Osman Balcıgil Alıntıları – Sözleri

  • Erdal Eren, gerçekleştirdiği iddaa edilen Zekeriya Önge’nin öldürülmesi vakasının üstünden hemen hemen bir tek kırksekiz gün geçmişti ki, idama mahkum edildi.
    Eren’in davası bir devrin yargılanmaları hakkında düşünce sahibi olmak isteyenler için son aşama “iyi” bir örnek kuşkusuz. Daha da önemlisi, genel olarak idamların geri alınmaz bir cezalandırma biçimi bulunduğunu ifade etmeye olanak vermesi…
    Onsekiz yaşlarında olduğu da kuşkulu olan bu genç idamından bir kaç saat ilkin yazdığı mektupta, anası ve babasına, kendisine bu cezanın işlemediği bir suçtan dolayı verildiğini konu alıyor, onlara ” Bununla amaçlanan insanlara gözdağı vermektir.” diye sesleniyordu. (İdamın Günlüğü)
  • Kendini bırakma Suat… Bırakmayacağım abla. Kendim beni bırakana kadar bırakmayacağım. (Ben Suat Derviş)
  • Günün günü var. İnsanın ihtiyacı olduğunda, kendi parası gibisi yoktur. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • ‘Bakin Bay Sebottendorf, önceki konuşmalarımda da size bunu anlatmaya çalıştım. Ben de sizin şeklinde düşünüyorum. Milliyetçi bir dalganın Turkiye’yi teslim alması, bu dalganın giderek Almanya ve oteli Avrupa ülkeleriyle bir araya gelmesi kuşkusuz Türkiye için de iyi olur. Bunun için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz, gösteriyoruz. Yalnız, sizin de anlamanız ihtiyaç duyulan bir şey var, Anadolu toprakları Avrupadan değişik. Burada yaşayan insanoğlu, dünyevî ve uhrevî meselelerden, Avrupalilarin anladıklarını anlamıyor. (Ters Kanatlı Şahin)
  • Bir ara sol koltuğunun altındaki revolveri, sağ iç cebindeki Enam-ı Şerif’i yokladı… Sonra mottosu haline getirmiş olduğu cümleyi yüksek sesle tekrarladı:
    “Tıpkı eski günlerde olduğu şeklinde ha! Şeytan da esasen. (Ters Kanatlı Şahin)
  • Sonbahar sabahı üzüm bağında
    Sıra sıra, büklüm büklüm
    Salkımlarda tanelerin,
    Tanelerde aydınlığın,
    Aydınlıkta yüreğimin.
    Tekrardaki mucize gülüm,
    Tekrarın tekrarsızlığı! (Putlar Yıkılırken)
  • “Aslanım Beşiktaş!” dedi içinden.
    Facebook’ta dolaşan “Takımım Fenerbahçe –ya da Galatasaray– yükselenim Çarşı” mesajları da gösteriyordu ki Çarşı grubu bir tek Beşiktaşlıların değil tüm sporseverlerin gözünde devleşmişti. (Pisagor Tepkisi)
  • “Ama…” dedi kendi kendine.”Susmak, susmayı kabullenmek, gerçekleri görüp de susarak bir yaşam geçirmek de onursuzluk olurdu.” (Yeşil Mürekkep)
  • “Özlemi çıkart geriye bir şey kalnaz…” (53. Risale)
  • “Aradan ortalama on ay geçtikten sonrasında, 12 Ocak 1949 tarihindeki gazetelerde ‘Sabahattin Ali Bulgar sınırında öldürüldü’ şeklinde bir haber yer aldı. Değerli yazarın cesedini bir çoban bulmuştu.” (Ben Sabahattin Ali)
  • “Hayat korkakları affetmez.Kaybettigin tek harp uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir.”
    Che Gueavera (Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var)
  • Bırakın bir rüyayı anlatmayı, gözle görülüp elle tutulan vakaları anlatmak bile zannedildiği kadar kolay değildir. (Dante’nin İstanbul Cehennemi)
  • Geçmek bilmez ki fakat şimdi o denli saat. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • Ya ben umutsuz bir vakayım yada felsefeler yetersiz. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
  • “İnsanlarda tek sıkıntılı kanun
    Savaşlarda yoksulluğa karşı
    Kendilerini ayakta tutmaları
    Ölüme karşı yaşamalarıdır…. “
    #Eluard (Ters Kanatlı Şahin)
  • Bundan dolayı harp bir tek tabanca ve askerle değil, cephe gerisindekilerin maneviyatını yüksek tutmak suretiyle de yapılır. (Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale)
  • Boylarımız uzadı fakat karakter kıtlığı çekiyoruz.
    Para üstüne para koyuyoruz fakat ilişkilerde sıfıra sıfır elde var sıfır.
    Pencerelerinin içinde oldukça şeye haiz olduğumuz,
    boş odalarımızda yaşama zamanındayız. (Mason Locasında Aşk ve Kılıç)
  • Nasıl yaşayacağına, toplumun kendisi karar vermeli. Birileri değil. (Karanlık Oda)
  • İbn-i Heysem ” Gün ,güneş ufkun ondokuz aşama altında ağarmaya başlıyor günün agarma vakası güneş ondokuz dereceye çıktığında bitiyor” o vakit ki şartlarda bu bulgulara ulaşmak müthiş hakikaten (53. Risale)
  • “Bundan dolayı yapılmış olan,meydana getirilen ve eğer mudahele edilmezse binlerce yıl daha yapılmaya devam edilecek olan, bilgelerin bilgeliklerinin yok edilmesi ve akıllıların akıllarının boşa çıkartılmasından başka birşey değil.Demek istediğim, birileri tanrı rolüne soyunmuş,ötekilerde bunu kabullenmiş durumda.Tanrinin bundan haberi bulunduğunu asla sanmıyorum. (Pisagor Tepkisi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş