Eğitim

Ben ve Savunma Mekanizmaları – Anna Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ben ve Savunma Mekanizmaları – Anna Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ben ve Savunma Mekanizmaları kimin eseri? Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabının yazarı kimdir? Ben ve Savunma Mekanizmaları konusu ve anafikri nedir? Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabı ne konu alıyor? Ben ve Savunma Mekanizmaları PDF indirme linki var mı? Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabının yazarı Anna Freud kimdir? İşte Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Anna Freud

Çevirmen: Yeşim Erim

Orijinal Adı: Das lch und die Abwehrmechanismen

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753424936

Sayfa Sayısı: 120


Ben ve Savunma Mekanizmaları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ben ve Savunma Mekanizmaları’nı Anna Freud 1936 senesinde babasının 80’inci doğum gününe armağan olarak yayımladı. Yazıldığı yıldan beri güncelliğini yitirmeyen kitap, bugün hala gerek çocuk gerekse erişkin psikanalizini öğrenenler için en etkisinde bırakan ve yararlı eserlerden biri olma hususi durumunu koruyor. Psikanalizin dört okulu -dürtü kuramı, ben psikolojisi, nesne ilişkileri kuramı ve kendilik psikolojisi- içinde Anna Freud’un kitabı ben psikolojisi okulunun kurucu metinlerinden biri olarak kabul edilir.

Çocuk analizinin kurucusu sayılan Anna Freud temel eğitiminin öğretmenlik olması sebebiyle ruhsal yapının sağlıklığa iyi mi ulaştığıyla yakından ilgilenmiş, bu eserinde de ruhsal sorunlara iyi mi destek olunacağıyla beraber sıhhatli ruh gelişimi için toplumsal boyutta hangi önkoşulların lüzumlu bulunduğunu tartışmıştır.


Ben ve Savunma Mekanizmaları Alıntıları – Sözleri

  • Çocuk bir başkası tarafınca geri plana itiliyorsa, incinecek ve kıskançlık duyacaktır. Uzun süre devam eden bir dileği yerine getiriliyorsa bunun sevince yol açması gerekir. Çocuk cezalandırılmayı temenni ediyorsa bu beklenti kaygıya yol açacaktır. Çocuğun beklediği, kendisine söz verilmiş bir haz unsuru aniden ertelenir ya da yasaklanırsa çocuk hüsrana uğrayacaktır.
  • Donukluk, katılık şeklinde bedensel tutumlar ve durağan(durgun) bir gülümseme, alaycı, iğneleyici, kibirli davranış şeklinde özellikler, bir zamanlar oldukça etkin olan müdafa olaylarının kalıntılarıdır ki, bu kalıntılar kaynaklandıkları durumdan uzaklaşarak kalıcı karakter özellikleri, Reich’ın deyimiyle “karakter zırhı” haline gelmişlerdir.
  • Ben, yalnızca, alanında şuur ve doyuma giden yolu arayan dürtü türevleri ile çatışma halinde değildir. Aynı derecede enerjik ve etkin halde, bu dürtü itkilerine bağlı duygulanımlara da karşı koyar. Dürtü istemlerini geri çevirirken ilk işi bu duygulanımlarla uzlaşmak olacaktır. Cinsel arzularla beraber sevgi, hasret, kıskançlık, minik düşme, acı ve yas, saldırgan arzuların yanındaysa nefret, kızgınlık ve hiddet, mensup oldukları dürtü istemi bastırıldıktan sonrasında benin çeşitli dizginleme çabalarıyla karşılaşır; şu demek oluyor ki dönüşüme zorlanır. Analiz çerçevesinde ya da dışmda, duygulanım dönüşümlerinin söz konusu olduğu her noktada, ben bir etkinlik göstermiş anlama gelir ve böylece ben eylemlerini araştırma olanağı ortaya çıkar. Dürtüsel bir istekle bağlantılı bir duygulanımın yazgısı, düşünsel temsilcisinin yazgısının tıpatıp eşi değildir. Diğer taraftan benin elindeki müdafa olanakları açık ki sınırlıdır. Bireyin beni, yaşamının belli dönemlerinde, kendi yapısına uygun olarak bastırma, yer değişiklik yapma, karşıtına çevirme şeklinde değişik müdafa mekanizmalarını tercih edebilir ve bu tarz şeyleri gerek dürtüye karşı olan savaşımda, gerekse duygulanımın ortaya çıkmasına karşı olan savunmasında kullanabilir.
  • Dürtüsel itkiler kendilerine özgü inatçılıkları ve enerjileriyle hedeflerine saldırır; gafil avlayıp yenmek amacıyla bene düşmanca baskılar düzenlemeye adım atar. İkirciklenen bende karşı eyleme geçer, idin alanına saldırılar düzenler. Amacı uygun müdafa önlemleriyle dürtüleri devamlı olarak felce uğratmaktır.
  • Üstben, yalnızca benin karşısına düşmanca ya da en azından eleştirici bir tavırla çıktığında, bende de bu şekilde bir eleştirinin sonucu olarak, mesela suçluluk duyguları ayrımsanır duruma ulaştığında karşımızda belirir.
  • Çocuğun oyun sırasındaki davranışları, yetişkinin özgür çağrışımdaki düşünceleriyle bir tutulur ve yorumlamada aynı halde değerlendirilir.
  • Psikanaliz dedigimiz şeyi, hipnoz yönteminin tek yönlülüğünden değişik olarak , gözlemin id ve ben içinde gidip gelişi ilginin karşımızdaki insanoğlunun her iki yanına da yönelmesi oluşturur.
  • Melankolide bilhassa oral eğilimler reddedilir, fobik hastadaysa bastırma mekanizmasını en fazla kışkırtan hadım edilme kompleksiyle ilgili itkilerdir. Bu vakaların hiçbirinde dürtünün reddedilmesi gelişigüzel değildir, çözümleme esnasında bastırılan dürtünün niteliğiyle bilinçdışına atılmasının bireye gore sebepleri içinde daima bir ilişki bulunur.
  • Hasta psikanalistine karşı kendini rahatsız edecek şiddette sevgi, nefret, kıskançlık, kaygı şeklinde coşkular duyar ki, o anda bu tarz şeyleri haklı gösterecek bir vaka yoktur. Hasta bu duygulara karşı savaşır, bu tarz şeyleri istemeden açığa vurduğunda utanır, kendini aşağılanmış hisseder.


Ben ve Savunma Mekanizmaları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Savunma Mekanizmalarını psikanalizin Freud yolundan bakılan bir açısından bir ders şeklinde gördüm ve bu ders için kendimce bir özet çıkardım. Bunlar tamamen benim anlayabildiğim kadarıdır. Burda bahsedebildiklerim kuramların görece yüzelsel kalmış bir anlayışı olabilir. Zira bir kitap okuyarak kuramları anlayamayız.
Psikanaliz dendiğinde çoğumuzun aklına Freudun id söylediği ilkel tarafımızın karanlıkta kalan yönlerinin aydınlatılması geliyor. Ancak egonun da bilinçdışı kalan yönleri vardır ve Anna Freud tam da bunlarla ilgili olanları bizlere aktarmaya çalışmış. Hatta egonun da bilgili kısmının oldukça de psikanalizin konusu bulunduğunu söylemiş. Yani psiknalizin sırf bilinçdışıyla ilgileniyor olması bir yanılgı.
Açıkçası eğer ideal bir ego ve id ilişkisini anlayacak olsak şöyleki bi şey imgeleyebiliriz: derinlikteki idin doyuma ulaşmayı arzulayan kuvvetli enerjili istekleri vardır. Ve egoya ulaşan bu dürtüler egonun rehberliğinde kendilerine bir doygunluk ve rahatlama yolu bulurlar. Ego düzenleyici ve işlevselik kazandırıcıdır diyebilirim. Ve ideal işleyen bir süreçte ego, id tarafınca dürtülüşünün bir gözlemcisidir.
▪İd denilen alanda rasyonel bir fikir ya da algılayış yoktur. Orda duygular birbiriyle yer değiştirebilir, karşıtlıklar birbiriyle çelişmeksizin barınabilirler. Haz ilkesi geçerlidir.
▪Egoda ise kurallar, mantık süreçleri, realiteyi algılayış vardır. Ego id ile üstben arasındaki dengeleyicidir. Ara bulucu, çözüm üretici, eyleme geçiricidir. Gerçeklik ilkesi geçerlidir.
▪Üstben ise etik kurallar, cemiyet ve yasaların otoritesini temsil eder.
Ve ego nedense(?) bilinçdışının açığa çıkmasına pek gönüllü olmaz, savunmaya gerekseme duyar. Bu müdafa rüyalarda, özgür çağrışımda yada hipnozda gardını düşürür.
Simgesel içeriklerin de bu kuramda yeri büyük, matematik formülleri gibidir simgeler, kullanılması yarar sağlayabilir sadece salt formülasyondan yola çıkan anlayışlar kavrayışımızı artırmaz.
Burda birçok müdafa mekanizmasına örnek vakalar verilmiş. Ama elbet ki tüm ayrıntılarıyla verilmediğinden hep şunu düşündüm, aşırı mantıklı şeklinde geliyor sadece, bu olayın sebebi hakikaten bu mu? Ama gene de eldeki sorunlara psikanalistlerin böylesine akla gelmeyen dip sebepler bulması beni her seferinde şaşırttı.
Bu müdafa mekanizmalarını 9 kategoride ya da değişik şekillerde sınıflandıranlar var fakat bu eserde genel olarak sınırların bu kadar net olmadığı ve müdafa mekanizmasını incelemenin daha yerinde olacağı vurgulanmış.
Burda net konuşmayayım fakat anladığım kadarıyla probleminin deposu egonun idin istekleriyle iyi mi baş edeceğini bilmemesi yada bu dürtülerden korkmaya şartlanması. Eğer korkuyu iyi işleyebilseydi her dürtüsünü bir halde doyuma ulaştırabilmenin çözümünü arar ve savunmaya gerek duymayabilirdi. Burda üstbenin de baskılayıcı ve korkuyu büyütücü yanı gözden kaçmamalı. Burdan basitçe şöyleki bir çıkarım yapabilirim: bi cemiyet ya da aile ne kadar katı kurallı, korkuya dayalı tehdit edici, güç odaklı ise bu çocukluktan itibaren devamlı bir müdafa, ketleme, bastırma ihtiyacı çıkarır ortaya. Egoyu, üstbenin karşısında çaresizliğe zorlar ve hayatta kalma gibi olmaktan çıkmaya oldukça müsaade etmez. Bu noktada bi kaç tiyo aldım onlar da egonun güçlendirilmesi ( fakat iyi mi hocam?) ve kaygıyla karşılaşınca refleksel müdafa yerine bi süre kaygıya katlanmak.
Bi kaç garip nokta:
-Aktarım tepkisi: Danışan psikanaliste yoğun ve hastalık verici şiddette sevgi, sertlik, kıskançlık ve nefret şeklinde duygular hisseder. Burda psikanaliste aktarılan, çocukluk süreci yaşantısındaki rol vardır. Geçmişte yaşanamayan duygu bu güvenli alanda psikanaliste boşalarak kendini rahatlama yolu arar. Ardından bu duygularla ilgili kişinin gerçek kimliği aranır.
–Karakter zırhı (wilhelm reichin tanımı) : Donukluk, katılık şeklinde bedensel tutumlar yada kişinin durağan(durgun) bir gülümseme, alaycı iğneleyici, kibirli davranış şeklinde özellikleri şimdi olmasa bile bir zamanlar kullanılmış olan müdafa mekanizmalarının kalıntıları olarak görülmüş.
-Konuşurken sessizlik olarak aniden kesintiye uğrayan sözler bi ihtimalle benin müdafa moduna geçişini gösteriyor olabilir. Hasta o sırada bilincinde bir boşluk duyumsar.
-Bi örnekte terapi esnasında ne süre yüklü bir duyguya sıra gelse alay ve kibirle psikanaliste tepki veren bir kadının aslen çocukken babasının, o ne süre yoğun duygular yaşasa ona duygularına hakim olmayı öğretmek amacıyla alaycı sözler kullanmasının hanımda babasıyla özdeşleşmesi bulunduğunun düşünülmesi. ( aslen bu kuramla pek bi bağlantısı olmayabilir 😉 modelleyerek öğrendiğimiz bi gerçek)
-İnsan olarak belli başlı vakalara belli tepkiler veririz. Mesela genel olarak hüsran yaratacak bir durumda bir çocuğun umursamamazlık göstermesi, incineceği yerde aşırı neşeli olması, kıskançlık yerine aşırı sevecenlik göstermesi bizi şüphelendirir. Burda karşıtına çevirme, yer değişiklik yapma, ya da bir bastırma mekanizması işlev görüyor olabilir.
-Karşıtına çevirmeye bir örnek de şöyleki verilmiş, bir çocuk hadım edilme korkusu yaşadığında bununla baş edebilmek için üniformalara, kılıçlara kuşanmaya gerekseme duyuyormuş. Bu tür korkuların ve bu tür güç arayışlarını birbirleriyle beraber bulunması bence hepimizn dikkatli bakarsak gözlemleyebileceğimiz genelgeçer bi kanun şeklinde. Ancak sebebin sebebinin sebebini de sorgulamayı da yapsaydık acaba elimize daha garip şeyler geçer miydi? Bence kesinlikle evet.
-Haset ve kıskançlığın, aşırı vericilik, yardımseverlik ve sevecenlikle doyum bulabiliyor olması oldukça garip gene.
– Hayvan fobisinin aslen korkulan babanın yerine geçirilerek oluşturulan bir enerji boşalımı ve duygu ifadesi bulunduğunun söylenmesi. Bu ikamelerin sık sık yaşandığı ve düzgüsel bir gelişimde gözlenebileceğini söylemiş.
– Fanteziler de bir gerçeklikten korunma yada kaçma amacını destekleyebilir. Bir dereceden sonrasında zararı dokunan olmaya gerçeklik algısını yıkmaya neden olur. Burda evlatların oyun dünyasında ne kadar özgür olmasının sıhhatli olduğu tartışması var. Ufak evlatları yalnızca gerçekliğe yöneltmek yada gerçekliği tümüyle yadsımak kutupları içinde bir denge bulmamız gerekiyor.
– Savunma idin isteklerine karşı yapılabilse de bazı durumlarda da çevreye şu demek oluyor ki etraftaki insanlara karşı bir duruş aldırabilir. Buna kibir, alay, küçümseme, saldırganlaşma tepkileri işaret edebilir.
– Saldırganla özdeşleşme: travma sonrasında yaşanabilen en garip olaylardan biri bu olabilir. Kendini kaide koyan, güç sahibi, ürkütücü öğretmenin, otoritenin, katilin vs yerine özdeşleşerek koymak ve böylece uğranılan travmayı altetmeye çalışmak. Egonun bunu bilinçsiz yapışıyla açıklanıyor. Aslında nörobilim de buna değişik ve daha açıklayıcı bir tarif getiriyordur elbet. (rumeysa)

Anna Freud, bu kitabı 1936 senesinde babası Sigmund Freud’un sekseninci doğum gününde armağan olarak yayımladı. Muhteşem bir doğum günü hediyesi olsa gerek. Babasının gurur duyarak fakat ”yadsıma” konusunu birazcık gülümseyerek okuduğunu düşünmekten kendimi alamadım açıkçası. ”Ergenlik” bölümünü bilhassa oldukça başarıya ulaşmış buldum. Kitabın psikoloji biliminin kesinlikle okunması ihtiyaç duyulan kitaplar içinde bulunması icap ettiğini düşünüyorum. (H. Demir Okur)

https://www.kitaphaber.com.tr/ben-ve-savunma-mekanizmalari-uzerine-k4416.html
Ben ve Savunma Mekanizmaları Üstüne
27.12.2021 09:00 – Ülker GÜNDOĞDU
Ben ve Savunma Mekanizmaları Üstüne
“Bizi kuvvetli icra eden yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir;
bizi varlıklı icra eden kazandıklarımız değil,
muhafaza ettiklerimizdir; bizi bilgili icra eden okuduklarımız değil,
kafamıza yerleştirdiklerimizdir.”
Bacon
İddeki itkiler, doyumlarına giden yolda “benin” topraklarından geçmek zorundadırlar. Burası onlar için yabancı bir ortamdır. İdde, düşünceler birbirleriyle bireşim kanalıyla birleştirilmiş değildir, karşıtlıklar birbirleriyle çelişmeden bir arada bulunabilir. Tüm bunlara yön veren ilkeyse haz kazanımıdır. Buna karşılık “bende” dürtüsel itkiler artık dolaysızca doyum yoluna gidemez, onlardan gerçeklerin gereklerini ve bunun ötesinde etik ve etik yasaları göz önünde bulundurmaları beklenmektedir.
Ben ve Savunma Mekanizmaları’nı Anna Freud, 1936 senesinde babası Sigmund Freud’un 80’inci doğum gününe armağan olarak yayımladı. Yazıldığından bugüne güncelliğini yitirmeyen yaratı, bugün hâlâ gerek çocuk gerekse erişkin psikanalizini öğrenmek isteyenler için en etkisinde bırakan ve yararlı eserlerden biri olma niteliğindedir.
Psikanalizin dört okulu; dürtü kuramı, ben psikolojisi, nesne ilişkileri kuramı ve kendilik psikolojisi içinde Anna Freud’un eseri “ben psikolojisi okulunun” kurucu metinlerinden biri olarak kabul görmüş oldu. Anna Freud, temel eğitiminin öğretmenlik olması sebebiyle ruhsal yapının sıhhatli olmaya iyi mi tesir ettiğiyle yakından ilgilenmiş, bu eserinde de ruhsal sorunlara iyi mi destek olunacağıyla beraber sıhhatli ruh gelişimi için toplumsal boyutta hangi önkoşulların lüzumlu bulunduğunu tartışmıştır.
Dürtü Üstüne
Dürtü nedir? Analitik tedevinin konusu, başından beri ben ve benin, sapmaları olmuştur. İdin ve emek verme biçiminin bu bozuklukların giderilmesi ve benin bütünlüğünün tekrardan sağlanması üzerinedir. Analizin görevi ruhsal kişiliği oluşturduklarını düşündükleri üç ruhsal yapı hakkında data toplamaktır. Bunların gerek çevreleriyle gerekse birbirleriyle olan ilişkilerinin bilgisini. Ben yönünden bakıldığında bu; benin içerikleri, genişliği, işlevleri, ek olarak dış dünyaya, ide ve üstbene bağımlılıklarının öyküsünün, iç açısından bakıldığındaysa; dürtülerin, yan
i idin içeriklerinin, izlenmesi, betimlenmesi ve dürtülerin değişimlerinin izlenmesini anlamlandırmaktadır. İdin içerikleri dürtülerdir, id şu demek oluyor ki bilinçdışı sistemi üstüne ön şuur sisteminden yararlanılır. İdde sükûnet ve doyum ortamı sürüp gidiyorsa, hiçbir dürtünün haz kazanımı amacıyla bene geçmek, orada gerilim ve sorun duyguları ortaya çıkarmak ve bu durumda id içerikleri şu demek oluyor ki dürtüler hakkında daima öğrenmeye ve gözleme açık değildir. Üst ben içeriklerinin büyük kısmı bilinçlidir. Böylece ruh içi idrak etme bunlara ulaşabilir. Dürtüsel itkinin reddedilmesinden, çatışmadan tepkinin oluşumunun tepkisel hususi durumunu ve ardında gizlenen çatışmayı imlemese, müdafa biçiminin oluşumuna neden olan süreçtir. Benin, dürtü temsilcileri ve duygulanımla olan savaşımlarında,emrinde bastırma, gerileme, tepki oluşturma, yapmış olup bozma, yansıtma, içe yansıtma, yalıtma, kendine yöneltme, karşıtına çevirme şekilleri vardır.
Psikanalizin dört okulu içinde en analitik, en çözümleyici olanı dürtü kuramıdır. Psikanaliz kültürü anlamamıza yapmış olduğu katkıların ve sıhhatli ruhsal gelişmenin bir kuramını oluşturmanın yanında hastalığa ilişik bilgidir. Anna Freud’un bu yapıtında tanımladığı saldırganla özdeşleşme, müdafa mekanizması travma sonrası gelişen ruhsal sorunların anlaşılmasında, psikodinamik anlayışı temellendiren kavramlardan biridir. Eserde yer edinen ikinci emsalsiz müdafa mekanizması “bir tür özgecilik” şu demek oluyor ki altruizm ise psikanalitik literatürde hem genel anlamda hanım psikolojisiyle hem de Anna Freud’un babasının izinde ilerlerken kendi yaşamını oluşturmayı dikkatsizlik etmiş bir bayan olarak algılanmasına niçin olmuştur.
Dürtünün çeşitleri, müdafa mekanizmalarının tümü benin dürtüsel yaşamıyla savaşımına destek verir. Bunlar benin karşı karşıya olduğu üç büyük kaygı, dürtüsel, nesnel ve vicdani kaygı tarafınca güdülenir. Etkileri, id ve ben yapıları arasındaki çatışmalardan histeri adım atar. Ben ve üstben arasındaki çatışma melankoli ve ben, dış dünya arasındaki çatışmalara kadar uzanır. Ben kendi idini yadsımak için direnmektedir. İnsandaki durumu müdafa icra eden yapı uzaklaştırılmak istenen istilacı güç daima durağan(durgun) kalmaktadır. Bu kitapla ben müdafa eylemlerini gerçekleştirmesi için baskı icra eden güdüleri, gözlemler. Son çözümlemede müdafa eylemlerinin her biri benin güvenliğinin sağlanmasına ve hoşnutsuzluğun önlenmesine yaramaktadır. İçten gelen hoşnutsuzluğa karşı savunamaz. Dürtü uyarılarını öğrendiği erken aşamada dış dünyadan meydana gelen hoşnutsuzluğu da öğrenir. Dış dünyadan sevgi nesnelerini, duyularının algılayıp aklının özümlediği izlenimleri alır. Bu haz ve ilgi deposu olarak onun için önemine bağlı olacaktır.
Sonuç olarak gerçekliğin hezeyanlarla doyumuyla yetişkinin beninde neler olup bittiğini söylemek şimdilik olanak dışıdır. Dürtüsel yaşamla içsel uyarılara karşı benzer duyarsızlılar sadece bastırma mekanizmasının yardımıyla elde edilebilmektedir. çevrenin korunma önlemlerine gösterdiği hoşgörü kimi zaman, kaygı gelişiminin, müdafa çabalarının dürtüsel yaşama yöneltilerek gerçek gelişimi belirler. Mekanimanın ölçüsüzce kullanıldığı durumlarda ben bir ekip uzantılar, ayrılıklar, kendine özgülükler kazanır. Ben, acı veren izlenimleri algılayıp çevredeki tehlikeli durumla karşılaşmayı işin başlangıcında engelleyebilir. Ben kaçabilir ve hoşnutsuzluğun oluşumundan kaçınabilir. kaçınma mekanizması öylesine ilkel ve organik, düzgüsel ben oluşumuna öyleki sıkı sıkıya bağlıdır ki, alışılmış bağlamından çıkarılıp tek başına gözlemlenmesi kolay olmayacaktır. Dürtüsel isteklerden onları gerçekleştirmeden el çekilmesi belirleyici olan yöntemdir. bu yaratı üstünden meydana getirilen çözümleme, isteklerin tekrardan kendi yaşamıyla bağlantılandırma enerjisini okura kazandırmaktadır.
Yazar Hakkında
Anna Freud, Sigmund Freud’un en minik kızı ve babasının çalışmalarının en sadık ilgilenenlerindendi. Çocuk psikanalizinin ilk ve önde gelen uygulayıcılarından olan Anna Freud, gençliğinde yapmış olduğu ilköğretim öğretmenliği esnasında evlatları yakından gözlemledi. Babası tarafınca eğitilerek mesleğe başladı. Çocuk analizi üstüne çalışırken babasıyla yakın iş birliği içinde ruh çözümü kuramını geliştirdi. Benin kişilik gelişimindeki tesirleri ve müdafa mekanizmalarının önemini vurgulayan, Ben ve Savunma Mekanizmaları’yla ben psikolojisinin gelişimine mühim bir katkıda bulunmuş oldu. Viyana’da 1895’te dünyaya geldi. 1982’de Londra’da öldü.
Ben ve Savunma Mekanizmaları
Anna Freud
Metis Yayınları
137 sayfa
Kasım 2004 Ulker_Gundogdu kitap/kitap–60113 yazar/i8818 (Ülker Gündoğdu)


Ben ve Savunma Mekanizmaları PDF indirme linki var mı?


Anna Freud – Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ben ve Savunma Mekanizmaları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Anna Freud Kimdir?

3 Aralık 1895 tarihinde meşhur psikolog Sigmund Freud ve Martha Freud çiftinin altıncı ve son evladı olarak Viyana’da dünyaya geldi. Babası Freud’ün yolunu izleyen Anna Freud, ruh çözümü alanında babasına destek olarak psikalanaliz’in ehemmiyet kazanmasında rol oynayan kişilerden biri oldu. Viyana Psikanaliz Derneği’nin sürekli üyelerinden olan Anna Freud, bilhassa çocuk psikolojisi üstünde durdu. Bunun en büyük etkenlerinden biri anası Martha Bernays ile yaşamış olduğu problemler ve bunun yanı sıra ablası Sophie ile olan çekişmesiydi. Kendini bir ateist olarak tanımlayan Anna Freud yaşamı süresince asla evlenmemesine rağmen yakın arkadaşı ve uzun süreden beri Londra’da birlikte yaşamış olduğu Dorothy Burlingham ile sevgili olduğu dolayısıyla bir lezbiyen olduğu iddia edildi. Anna Freud, bu iddialara yanıt vermedi. 1982 senesinde Londra’da öldü.


Anna Freud Kitapları – Eserleri

  • Ben ve Savunma Mekanizmaları
  • Çocuklukta Normallik ve Patoloji
  • Ego ve Savunma Mekanizmaları
  • Anne Babalar ve Öğretmenler için Psikanaliz


Anna Freud Alıntıları – Sözleri

  • Üstben, yalnızca benin karşısına düşmanca ya da en azından eleştirici bir tavırla çıktığında, bende de bu şekilde bir eleştirinin sonucu olarak, mesela suçluluk duyguları ayrımsanır duruma ulaştığında karşımızda belirir. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • “Bir çocuğun eğitimi yaşamının ilk günüyle beraber adım atar.” (Anne Babalar ve Öğretmenler için Psikanaliz)
  • “Çocuğun anne – babasından bağımsızlaşması için ödemek zorunda olduğu karşılık onların çocuğun kendi kişiliğiyle bütünleşmesidir.” (Anne Babalar ve Öğretmenler için Psikanaliz)
  • Psikanaliz dedigimiz şeyi, hipnoz yönteminin tek yönlülüğünden değişik olarak , gözlemin id ve ben içinde gidip gelişi ilginin karşımızdaki insanoğlunun her iki yanına da yönelmesi oluşturur. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Evladı uyurken şarkı söyleyen anneler onun gelecekte müziğe karşı takınacağı tutumu, hatta kim bilir müzik “yeteneğini” etkisinde bırakır. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Bir çocuğun ne seviyede bağımsız ya da bağımlı bir varlık olduğu her olguda yaşa , gelişim durumuna ve patolojiye gore tekrardan saptanmalıdır . (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Her yeniliği zevkle karşılayan çocuklar biliriz. Yeni bir yiyeceğe, hareketlilikte ilerlemeye ve bağımsızlığa, maceraya, kendisini annesinden uzaklaştırıp yeni yüzlere ve oyun arkadaşlarına götürmüş olan her şeye sevinir. Bunlar için ”büyümek”, yetişkinlere eşit olabilmek her şeyden önemlidir. Bu arzularını bir parça olsun gerçekleştirmek bile, onlar için, bu süreçte organik olarak rastlanan zorlukları, engellemeleri ve hayal kırıklıklarını telafi eder. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Çocuğun oyun sırasındaki davranışları, yetişkinin özgür çağrışımdaki düşünceleriyle bir tutulur ve yorumlamada aynı halde değerlendirilir. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • İleriye yönelik çabaların geriye yönelik olanlardan daha kuvvetli olduğu durumda sağlığın korunması ya da kendiliğinden iyileşme olasılığı daha yüksektir. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Ben, yalnızca, alanında şuur ve doyuma giden yolu arayan dürtü türevleri ile çatışma halinde değildir. Aynı derecede enerjik ve etkin halde, bu dürtü itkilerine bağlı duygulanımlara da karşı koyar. Dürtü istemlerini geri çevirirken ilk işi bu duygulanımlarla uzlaşmak olacaktır. Cinsel arzularla beraber sevgi, hasret, kıskançlık, minik düşme, acı ve yas, saldırgan arzuların yanındaysa nefret, kızgınlık ve hiddet, mensup oldukları dürtü istemi bastırıldıktan sonrasında benin çeşitli dizginleme çabalarıyla karşılaşır; şu demek oluyor ki dönüşüme zorlanır. Analiz çerçevesinde ya da dışmda, duygulanım dönüşümlerinin söz konusu olduğu her noktada, ben bir etkinlik göstermiş anlama gelir ve böylece ben eylemlerini araştırma olanağı ortaya çıkar. Dürtüsel bir istekle bağlantılı bir duygulanımın yazgısı, düşünsel temsilcisinin yazgısının tıpatıp eşi değildir. Diğer taraftan benin elindeki müdafa olanakları açık ki sınırlıdır. Bireyin beni, yaşamının belli dönemlerinde, kendi yapısına uygun olarak bastırma, yer değişiklik yapma, karşıtına çevirme şeklinde değişik müdafa mekanizmalarını tercih edebilir ve bu tarz şeyleri gerek dürtüye karşı olan savaşımda, gerekse duygulanımın ortaya çıkmasına karşı olan savunmasında kullanabilir. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Melankolide bilhassa oral eğilimler reddedilir, fobik hastadaysa bastırma mekanizmasını en fazla kışkırtan hadım edilme kompleksiyle ilgili itkilerdir. Bu vakaların hiçbirinde dürtünün reddedilmesi gelişigüzel değildir, çözümleme esnasında bastırılan dürtünün niteliğiyle bilinçdışına atılmasının bireye gore sebepleri içinde daima bir ilişki bulunur. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Donukluk, katılık şeklinde bedensel tutumlar ve durağan(durgun) bir gülümseme, alaycı, iğneleyici, kibirli davranış şeklinde özellikler, bir zamanlar oldukça etkin olan müdafa olaylarının kalıntılarıdır ki, bu kalıntılar kaynaklandıkları durumdan uzaklaşarak kalıcı karakter özellikleri, Reich’ın deyimiyle “karakter zırhı” haline gelmişlerdir. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Anne onu sevdikçe çocuk da kendi vücudunu kıymetli bulmaya ve korumaya adım atar. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • ”Güvenme gereksiniminden meydana gelen sevgi” ya da ”kısmi nesneler” (Melanie Klein) süreci, nesne seçiminin ben tarafınca değil, gereksinimler ve dürtülerle düzenlenmiş olduğu bir erken nesne ilişkileri zamanlarıdır. Burada gördüğümüz, nesnenin sağlamış olduğu doyum ve pozitif bir libido uğraşısıdır. Bu tür uğraşılar devamlı değildir. Dileğin doyuma ulaşmasıyla biter. Dinginlik durumunda fert libidonun narsisistik dağılımına geri döner. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Çocukluğun psikopatolojisi tek yönlü değildir. Birbiriyle tutarsız birçok etkiye bağlıdır ve bir takım tutarsız hastalık tablosu ortaya çıkar. Bir yöntem ne kadar oldukça terapi olanağı sunarsa çocuğun oldukça yönlü terapi gereksinimlerinin karşılanması o denli doyum imkanı bulabilir. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Trenle oynamak, oyunun biçimine gore, bir dolu bilinçdışı düşlem ihtiva eder: Sonu gelmeyen çarpışmalar, oynayan çocuğun, bilinçdışında ebeveyninin cinsel ilişkileriyle uğ­raşmakta bulunduğunu ele vermektedir, tüneller ve yeraltı hatlarına yöne­lik hususi ilgi, vücudun içine duyulan merakı gösterir, oldukça yüklü katar­lar gebelik düşüncelerini simgelemektedir, oyuncağın yerde pürüzsüz bir halde hareket etmesi ve hız üstüne yoğunlaşma, adam çocuk için penisin işlevinden duyulan luktan doğar. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Çocuk bir başkası tarafınca geri plana itiliyorsa, incinecek ve kıskançlık duyacaktır. Uzun süre devam eden bir dileği yerine getiriliyorsa bunun sevince yol açması gerekir. Çocuk cezalandırılmayı temenni ediyorsa bu beklenti kaygıya yol açacaktır. Çocuğun beklediği, kendisine söz verilmiş bir haz unsuru aniden ertelenir ya da yasaklanırsa çocuk hüsrana uğrayacaktır. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Annenin en hoşuna giden ve onu en fazla sevindiren davranışlar en süratli gelişmekte, tepkisiz kalmış olduğu ya da onaylamadığı alanlarda ise gelişim süreci yavaşlamaktadır. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)
  • Dürtüsel itkiler kendilerine özgü inatçılıkları ve enerjileriyle hedeflerine saldırır; gafil avlayıp yenmek amacıyla bene düşmanca baskılar düzenlemeye adım atar. İkirciklenen bende karşı eyleme geçer, idin alanına saldırılar düzenler. Amacı uygun müdafa önlemleriyle dürtüleri devamlı olarak felce uğratmaktır. (Ben ve Savunma Mekanizmaları)
  • Tüm hata işleyen gençlerin ilk olarak annelerinden para çalmaları, tüm hırsızlıkların, ”benim” ve ”senin” kavramlarının, kendi ve nesnenin en baştaki birliğine dayalı bulunduğunun kanıtı olarak değerlendirilebilir. (Çocuklukta Normallik ve Patoloji)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş