Kitap Künyesi

Yazar: Burçin Çelik

Yayın Evi: Postiga Yayınları

İSBN: 9786054799626

Sayfa Sayısı: 520

Beni Yarına Bırakma Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sadece üç harfli bir kelime, aşk… Tüm duyguları barındıramaz ki içinde! Hiç ummadıkları anda aşkla çarpılan Selma ve Selim birbirlerine ilişkin olmadıkları halde sevebilirler mi aşkla? Bazen aşka direnmek yersizdir. İnkâr ettiğimiz ne var ise imkânsızlıktan çıkar, korkularımıza, çaresizliklerimize karşın sarılmış olur bizlere aşk diye.

Selim de Selma’yı da bu şekilde buldu aşk… Kimsesizliklerinin, korkularının içinde. Birbirleriyle sınanıp, akıllarıyla savaştılar; her yenik çıkışlarında araflarından birbirlerine bir adım daha yaklaştılar. Aşk günahlarınla sınanmaktı kim bilir, masumiyetini yaktıkça aklanmaktı. Bedel ödedikçe daha oldukca yanmaktı. Yandıkça pervane misali ateşe çekilmekti. Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü araflara sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.

(Tanıtım Büülteninden)

Beni Yarına Bırakma Alıntıları – Sözleri

• Dışarıdan bakıldığında görülen gerçekler bambaşkaydı: O, öteki hanımdı… Hep öyleki olmuştu ve ne yaparsa yapsın değiştiremeyecekti bu gerçeği. Birbirlerini seviyor olmaları kara bir kir şeklinde duran bu hakikati yok saymaya yetmiyordu. Aşk tüm günahları temize çekmeye kâfi gelmiyordu, gelmeyecekti de!
• …acılar aynı şeklinde olsa da insanoğlu başka başkaydı. Herkesin cehennem azabı ayrıydı. Kader herkesi değişik çıkmaz sokakların çaresizliğinde bırakıyordu, acı değişik değişik suretlerde yapışıyordu insanların yakasına.
• “Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü arafa sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.”
• Aşk… Üç harfli bir kelime tüm duyguları mı barındırır içinde? Bir çift bakış tüm dünyayı mı sığdırır derinliğine? Sadece bir tebessümü için sevdiğinin, candan mı geçilir?
• Kuşlar Sezen şarkılarıyla adını fısıldadılar…
• “Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü arafa sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.”
• Tek bildiğim canımız yandıkça daha oldukca acıttığımız.

Beni Yarına Bırakma İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Güzel bir kitap diyebilirim. Konusu bir yasak aşkı konu alıyor. Genç ve güzel masum bir genç kız. Ve Sırf ailesinin isteği ile yanlış bir evlilik yapmış olan bir insanın aşk macerası. Selim evliliğinde asla mutlu değildir. Aşka inanmamaktadır. Selma ise sevgisiz büyümüş azimle çalışmış başarı göstermiş bir mimarlık öğrencisidir. Selim ve Selma tesadüfen karşılaşırlar ve sonrasında gene tesadüfen Selma Selim’in şirketinde yetişmen olarak çalışmaya adım atar. Kader Onların ağlarını örmüştür fakat haberleri yoktur. Selim ve Selma ne kadar birbirlerinden uzak durmak isteseler de yapamazlar. Ve yasak aşk adım atar. (Persephone)

Oldukça uzun bir yorum oldu fakat sevince durduramıyorum kendimi :))
Gerek filmlerde, gerekse gerçek hayatta karşımıza çıkan ikinci hanım imajından asla kimse hoşlanmaz, hatta “yuva yıkıcı, etiketi her daim yapıştırılmak için orada hazır beklemektedir..
Ama bu görkemli kitap tüm önyargılarınızı yıkmaya geliyor, bence bu hikayede ikinci bir karı yok , tek bir karı var ve adı Selma…
Selma’ya karşı hissettiği bu tutkulu aşk, Selim’in hayatında bir oldukca ilke niçin oldu, esasen aşk başlı başına bir ilkti Selim için, peşinden gelenlerse , arzu, tutku, kıskançlık,umarsızlık, pişmanlık ve hiddet….
Selma, genç insanın kendisini hapsettiği bir cehennemin kapılarını araladı, masum aşkıyla, bu duygularıyla o denli bocaladı ne yapacağını, nereye koyacağını o denli bilemedi ki onun çaresizliğini, en derinden hissettim, ne kadar inkar ederse etsin, ne kadar kaçarsa kaçsın, yolu hep tek bir kişiye çıktı Selim’e ..
Yazar bir o kadar güzel yazmış bir o kadar güzel ifade etmiş ki , her satırına vuruldum, aşktan kaçmak için saklandıkları kuytularda, onlarla beraber saklandım, kavgalarında kaşlarımı çattım, acılarını en derinde hissettim, mutluluklarına ortak oldum….
Birbirlerine karşı hissettikleri yoğun duygular, her satırda içinize işliyor, aşkları o denli derin o denli içten ve bir çok vakit yırtıcı bir hal alıyor ki bu şekilde zamanlarda ne ihanet nede aldatma kelimeleri aklınıza bile gelmiyor, zira yaşanmış olan her şey o denli gerçek ki, kimsenin bu aşk karşısında söyleyecek sözü olacağını sanmıyorum …
Selim karakterine bayıldım,duygularını ifade etmesine, asla pes etmeyişine, aşkına, tutkusuna, öfkesine, her şeyine bayıldım..
Kitapta hem geçmiş vakit hem şimdi ki vakit beraber anlatılıyor, girişte şimdiyi okurken kitap süresince iki vakit dilimi içinde gidip geliyoruz,ilk tanıştıkları andan bu ana kadar olan bağlantılar bir o kadar güzel aktarılmış ki, iki vakit dilimini de okumaya doyamıyor insan. Her iki karakterin duygularını kendi ağzından dinlemek, hissettiklerine ortak olmak ayrı bir zevkti..
Bu arada şu ihanet vakasına bir çift söz etmek gerekirse, Selim’in Ayten ile olan evliliğine evlilik demek bu kurumuna hakaret olurdu, bence en başından hataydı, esasen nedenini de zaman içinde öğreniyoruz ..
Kitaptaki yan karakterleri de sevdim, hem sempatik hem de her durumda atar hayata geçirmeye hazır olan bir Aylin’imiz vardı,İlk olarak bu ilişkiye karşı çıksa da zaman içinde onların yaşadıklarını gördükçe,bir çok vakit can simidi oldu Selma için, esasen kardeş gibiydiler, ve gerçek anlamda tek ailesiydi diyebiliriz Selma’nın…
Selim’in en yakın arkadaşı Metin , onun da mükemmel bir ailesi var eşine ve çocuklarına tapıyor, onun içinde, Selim’in hayatındaki tek gerçek dost desek çokta yanlış olmaz..
Selma’nın Fransa’da yaşayan tatlı Perihan halası, ve seneler sonrasında ortaya çıkan, ve genç kızın , çocukluğunun en acılı kısımlarında hatırası olan Aziz bey…
Sevmediğim karakterler de vardı doğal olarak Selma’nın anası Zehra hanım ve tanışma şerefine erişemediğim büyükannesi , gerçi hiçte şikayetçi değilim,keşke annesiyle de tanışmamış olsaydım : )
Ve Selim’in anası Lamia hanım, hanım demem kibarlıktan o cadıya başka sıfatlar oldukca daha yakışır : )
Selim’i hakkaten oldukca sevdim, fakat bu kadar oldukca sevdiğim adam için bir soruluk sitem etmeden duramayacağım;
“ Neden o kadar bekledin ? ” (Satıgül Yüksek)

İtiraf etmeliyimki kitabı kapak fotoğrafına ve arka kapağında yazanlara aldanıp aldım.
Kitabın kurgusunu birazcık zayıf buldum, yazarın kullandığı dil oldukca bayağı, aşk romanlarında daha çok sıcak bir ifade, şu demek oluyor ki birazcık daha çok duygu ve daha çok betimlemeler olması icap ettiğini düşünüyorum.. -Ki yazar bu mevzularda yetersiz kalmış anlatımında. Yazarın ilk kitabı olduğundan kim bilir organik karşılamalı bunu, zaman içinde daha iyi kitaplara imza atabilir kim bilir..
BUNDAN SONRASI BİRAZCIK SPOİLER İÇERMEKTEDİR.
Kitabın mevzusuna gelecek olursam, “Beni Yarına Bırakma” bir yasak aşkı konu alıyor.. Zengin bir aileni oğlu olan Selim kendisi şeklinde zengin bir ailenin kızıyla evlenir, bu evliliğide yalnız bir şirket birlikteliği şeklinde düşünür. Yapmış olduğu yanlış evlilik ihanetlerle dolu bir evliliğe dönüşür. Fakat asla beklemediği aniden, asla beklemediği bir halde kendini firmanın stajeri olan Selma ile yeni bir birlikteliğin/aşkın (daha doğrusu yasak aşkın) içinde bulur..
Benim için “Beni Yarına Bırakma” ortalamanın altında bir kitaptır, fakat yinede 5 puan verdim, galiba birazcık eli bol davrandım bu puanı verirkende 🙂
Herkese keyifli okumalar.. (Nur-AL)

Beni Yarına Bırakma PDF indirme linki var mı?

Burçin Çelik – Beni Yarına Bırakma kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Beni Yarına Bırakma PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Burçin Çelik Kimdir?

Deli şeklinde okuyan, ki kimi zaman bu mevzuda psikopata bağladığı bile görülebilir; okudukça düşünen; düşündükçe mutsuz olan; mutsuz oldukça yine okuyan bu döngünün içine sıkışmış sıradanın da sıradanı acayip bir havvakızıdır vesselam. Kah yakıcı bir feminist, kah havası alınmış bir toplumcu, kah tasavvufun sınırlarında kendini arayan yitik bir kişilik… İnsan olmanın anlamını algı ederken kaybolmaktan da korkmuşluğu vardır, yalnız bu durum aramızda kalsın;) Selam ve saygı ile… YAMAK’DAN:)

Burçin Çelik Kitapları – Eserleri

• Beni Yarına Bırakma
• 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor
• Hüzün Yağmurları

Burçin Çelik Alıntıları – Sözleri

• “Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü arafa sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.” (Beni Yarına Bırakma)
• Başkalarının hayatta ulaşmış olduğu yerlerle kendinizi kıyaslamayın. Hayat A’dan Z’ye kuralları olan ve belirli şekilde uygulanması ihtiyaç duyulan bir reçeteye haiz değildir. (30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor)
• … Düşsen de, dizlerin kanasa da, yeri gelip paramparça olsan da tekrardan o adımları atabilecek gücü bulmaktaydı sorun. (Hüzün Yağmurları)
• …acılar aynı şeklinde olsa da insanoğlu başka başkaydı. Herkesin cehennem azabı ayrıydı. Kader herkesi değişik çıkmaz sokakların çaresizliğinde bırakıyordu, acı değişik değişik suretlerde yapışıyordu insanların yakasına. (Beni Yarına Bırakma)
• Dışarıdan bakıldığında görülen gerçekler bambaşkaydı: O, öteki hanımdı… Hep öyleki olmuştu ve ne yaparsa yapsın değiştiremeyecekti bu gerçeği. Birbirlerini seviyor olmaları kara bir kir şeklinde duran bu hakikati yok saymaya yetmiyordu. Aşk tüm günahları temize çekmeye kâfi gelmiyordu, gelmeyecekti de! (Beni Yarına Bırakma)
• “Aşk, cennetten vazgeçip bir ömrü arafa sürgün etmekti onlar için; araflarını cennete çevirmekti.” (Beni Yarına Bırakma)
• Senin yüzünde benim içimin acısı gizli saklı. (Hüzün Yağmurları)
• Tek bildiğim canımız yandıkça daha oldukca acıttığımız. (Beni Yarına Bırakma)
• Seninle yokluğumuz, kıştan da soğuk ! (Hüzün Yağmurları)
• Hiçbir yara kanamadan iyileşmezdi. Ve hiçbir acı, kabullenilmeden geride bırakılmazdı. (Hüzün Yağmurları)
• Bir evi yuva meydana getiren içindeki eşyalar değildi, aynı çatıyı kiminle paylaştığındı. Keza o çatının altını dolduran eşyalara refah veren, ne renkleri ne de biçimleriydi. Bir evi rahat kılan gene insandı. (Hüzün Yağmurları)
• “Insanlari imrendiren tebessümünün ardında kederden oldukca daha fazlası gizliydi.” (Hüzün Yağmurları)
• Bazı seyler, ayağa batan paslı bir çivi şeklinde ana mıhlar insanı. Zaman geçmez… ızdıraplı bir diziye saplanıp kalırsın.
  Zaman, o anın eziyetine ter eder kişiyi. O anlamış olur tüm yaşantımız süresince boynunuzda taşınacak pişmanlıklardır.
  Tek bir an, tüm hayatınızı tepetaklak edebilir. (Hüzün Yağmurları)
• “Her ölüm, bir adım sonrasının muammasını anımsatan ince bir mesajdı.” (Hüzün Yağmurları)
• Aşk… Üç harfli bir kelime tüm duyguları mı barındırır içinde? Bir çift bakış tüm dünyayı mı sığdırır derinliğine? Sadece bir tebessümü için sevdiğinin, candan mı geçilir? (Beni Yarına Bırakma)
• Kuşlar Sezen şarkılarıyla adını fısıldadılar… (Beni Yarına Bırakma)
• Yirminin çoşkusu, yirmi ikinin neşesi, yirmi yedinin sempatisi…
  Ama otuz! Otuz şu demek oluyor ki…
  Hani otuzdan sonrasıydı çabucak geçen,
  ben yirmilerin iyi mi geçtiğini anlayamadım ki daha! (30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor)