Eğitim

Bilim Yöntemi – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bilim Yöntemi – İsmail Beşikçi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bilim Yöntemi kimin eseri? Bilim Yöntemi kitabının yazarı kimdir? Bilim Yöntemi konusu ve anafikri nedir? Bilim Yöntemi kitabı ne konu alıyor? Bilim Yöntemi PDF indirme linki var mı? Bilim Yöntemi kitabının yazarı İsmail Beşikçi kimdir? İşte Bilim Yöntemi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İsmail Beşikçi

Yayın Evi: İsmaii Beşikçi Vakfı Yayınları

İSBN: 6056385209

Sayfa Sayısı: 208


Bilim Yöntemi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilim yöntemi; insan düşüncesinin, doğayı, toplumu, toplumlar arası ilişki ve çelişkileri bilmek, kavramak bakımından geliştirdiği en mühim bir fikir yöntemidir. Fakat informasyon edinmede kullanılan en geçerli ve en sağlam yöntemdir.

Bilim, ideoloji, resmi ideoloji, düşün yasakları, siyasal sistem, siyasal rejim, düşün özgürlüğü, ifade özgürlüğü, bilimsel niteliği olan özgürlük vb. kavramların, bu kavramlar arasındaki ilişkilerin irdelenmesi önemlidir. Bilim denildiği süre tüm bu kavramların, ilişkilerin, açıklığa kavuşturulması gereklidir.

Bilim yönteminde, olguları görmemek, inkâr etmek, çarpıtmak, niyet, politika ve ideolojilere uyarlamak etik ve mümkün değildir.

“Bilim” terimi, son yıllarda oldukca örselenmiş bir kavramdır. Gerekli-gereksiz her yerde kullanılmaktadır. Bilhassa politika adamları, bu terimi olur-olmaz yerlerde kullanarak oldukca örselemektedirler. Bu süreç bilim teriminin içeriğini boşaltmaktadır. Üniversite mensupları, basın mensupları da; ifade özgürlüğüne, düşün yasaklarına asla dikkat çekmeden, ‘akademik özgürlük’ terimine vurgu yapmaktadır.

Tarihte bilim insanı, bilim etmiş olduğu açısından, bilim yönteminden ödün veremez. Sertlik, baskı, devlet terörü ya da toplumsal – siyasal baskılar karşısında, bilim yönteminin dışına çıkmış olduğu ya da sustuğu anda ve oranda, bilim insanı olmaktan o aşama uzaklaşmış olur. Bu açıdan İsmail Beşikci, bilim ettiğine sadık kalmış olduğu ve tüm baskılar karşısında savunduklarından geri adım atmadığı için, yaşamının 17 yılını aşkın kesitini zindanlarda geçirmiştir. Tarihte fizikçi Galileo bile baskılar karşısında geri adım atmıştır, fakat İsmail Beşikci geri adım atmamıştır. Bilim insanının onuru, vicdanı ve etiğini can bedeli korumuş, sahiplenmiş, dünyada örnek insan olmuş ve saygınlık uyandırmıştır.


Bilim Yöntemi Alıntıları – Sözleri

  • Bilimin üçüncü bir özelliği dogmacılığa karşı durması, eleştirici ve özeleştirici olmasıdır. Bilimin gelişmesi, doğrunun, kısaca hakikatin aranması, sadece, eleştirinin ve özeleştiri yönteminin bir süreç haline getirilmesi ile yapılması mümkündür. Bu ise, dogmacılığa karşı çıkmayı gerektirir
  • “Kürt’ler Ortadoğu toplumlarından biridir.” Şeklindeki önermeyi ele alalım. Bu önerme nesnel gerçeğe dönük bir önermedir. Aynı zamanda olgusal bir önermedir. Bu olguyu gözlemek ve ölçmek daima mümkündür.
  • Bilimsel düşünceler daima kendilerini yenileyebilir, ideolojiler ise katı, donmuş düşüncelerdir.
  • Bilgi en büyük güçtür. Bilimsel informasyon ve onun yarattığı şuur toptan, tüfekten, füzeden, tanktan oldukca daha etkili bir silahtır.


Bilim Yöntemi İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Bilim Yöntemi PDF indirme linki var mı?


İsmail Beşikçi – Bilim Yöntemi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Bilim Yöntemi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmail Beşikçi Kimdir?

Sosyolog ve yazar İsmail Beşikci 1939’da Çorum İskilip’te dünyaya gelmiştir.

İskilip’te ilkokulu okuduktan sonrasında Çorum lisesini bitirerek, 1962 senesinde Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965-1971 yılları aralığında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistanlık yapmış oldu. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde sosyoloji asistanı iken aynı bölümde sosyoloji doçenti olan Orhan Türkdoğan tarafınca Marksist propaganda ve bölgecilik yapmış olduğu nedeni öne sürülerek ‘suç duyurusu’ edilen Dr. İsmail Beşikci 12 Mart1971 döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı ve üniversite ile ilişiği kesildi. 1974 affıyla cezaevinden çıkar bu kez de Kürt sorununu işleyen düşüncelerinden dolayı yargılanır.

Kürt problemi üstüne araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Beşikçi, 8 kez cezaevine girip çıktı ve yaşamının 17 yılı cezaevinde geçti. 12 Eylül askeri darbesinden ilkin 1979’da cezaevine girer ve 1987’de özgür bırakılır sadece davalar bir türlü peşini bırakmaz bu davalardan giydirilmiş olduğu hükümlerle 1999’a kadar tutuklu kalır. 1999 senesinde meydana getirilen sınırı olan yasal düzenleme sonucu tahliye olduğunda hakkında toplam 100 yıl hapis ve 10 milyar lira para cezası verilmişti. İsmail Beşikçi’nin 36 kitabından 32’si yasaklandı.

Bilhassa ErzurumAtatürk Üniversitesi’nde asistanlığı döneminde yapmış olduğu çalışmalarla dikkati çekmiştir. Bu dönemde doktora tezi olarak hazırladığı “Alikan Aşireti Üstüne Sosyolojik Bir İnceleme” alanında vatanımızda yapılmış olan en mühim sosyolojik bilimsel bir çalışmadır.

Öğretim üyeliği döneminde vatanımızda yaşanmış olan talebe hareketleri de göz önüne alındığında kargaşa ve bunalımlı bir döneme denk gelmektedir. Devrin hükümeti tarafınca (S. Demirel hükümeti) suçlanmış ve akabinde uzun yıllarını geçireceği hapishane yaşamı adım atmıştır.


İsmail Beşikçi Kitapları – Eserleri

  • Devletlerarası Sömürge Kürdistan
  • Kürt Aydını Üstüne Düşünceler
  • Orta Doğu’da Devlet Terörü
  • Kürt Toplumu Üstüne
  • Hayali Kürdistan’ın Dirilişi
  • Devlet ve Kürtler
  • Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu
  • Bilim Yöntemi
  • Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925
  • Unesco’ya Mektup
  • Bilim-Resmi İdeoloji, Devlet Demokrasi ve Kürt Sorunu
  • Kirletilen Kavramlar: Bilim, Eşitlik, Adalet
  • Kendini Keşfeden Ulus Kürtler
  • Doğu Anadolu’nun Düzeni
  • PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli
  • Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Programı(1931) ve Kürt Sorunu
  • Türk Tarih Tezi “Güneş-Dil Teorisi ve Kürd Sorunu
  • Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti
  • Orgeneral Mustafa Muğlalı Olayı ”33 Kurşun”
  • Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler
  • Rejimin Niteliği ve Kürtler
  • Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik)
  • Kürtlerin Mecburi İskanı
  • Doğu Mitingleri’nin Analizi (1967)
  • Başkaldırının Koşulları
  • Kürdler ve Geleceğini Belirleme Hakkı
  • Ziman – Nasname – Netewe u Neteweperweri
  • İşlevsizleşen yasaklar – Fikir Yasakları Dolandırıcılık Yasakları
  • Îskana Mecbûrî Ya Kurdan
  • Dewlet û Kurd
  • Lı Rojhılata Navın Terora Dewlete
  • Vejina Kurdistana Xeyali
  • Hukuksuz Adalet
  • Uluslararası Anti Kürd Nizam ve Yüksek Kürd Bilinci
  • Bilimsel Yöntem Üniversite Özerkliği ve Demokratik Toplum İlkeleri Açısından İsmail Beşikçi Davası V
  • Çawanîya Rejîme û Kurd
  • Şêwaza Zanistê
  • Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi


İsmail Beşikçi Alıntıları – Sözleri

  • Hilafet’in kaldırılması ve laikliğin kabul edilmesiyle beraber dinin bu ezici ve birleştirici fonksiyonunu kaybetmesi gerekiyordu. Ve o şekilde oldu. O halde, Osmanlı İmparatorluğu’nda dinin ve Hilafet’in oynadığı fonksiyonu yeni Türkiye’de de oynayacak bir başka kuruma gereksinim vardı. Bu, “Türk milliyetçiliği” olarak saptandı. Fakat milliyetçilikten ne idrak etmek gerektiği ve milliyetçiliğin toplumsal temelleri tam olarak ortaya konulamadığından ırkçı bir ekip gelişmelerden de uzak kalınamadı. 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında bunun tesirini görmek mümkündür. Anayasa’nın “Türklerin hukuk-u ammesi” bölümündeki “Her Türk…” (mad. 68), “Türkler kanun nazarında…” (mad. 69), “… hak ve hürriyetleri Türklerin doğal hukukundandır” (mad. 70), “Türkler gerek şahıslarına…” (mad. 82), “Iptidai eğitim tüm Türkler için mecburidir…” (mad. 87), “Hukuku siyasiyeyi haiz her Türk…” (mad. 92) benzer biçimde ifadeler bunun en güzel örnekleridir. Gerçi aynı Anayasa’nın 88. maddesinde, “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk idlak olunur” deniyor ise de, bu da cemiyet yapısı ile en küçük bağları olmayan bir maddeden öteye geçememiştir. (Kürt Toplumu Üstüne)
  • “Kürtler dikenli tellerle, mayın tarlaları ile karakollarla, kulelerle bölünmüştür.” (Unesco’ya Mektup)
  • Kürdistan’da baba-oğulun aynı yerde, işkence tezgahlarında sorgulamaya alınmaları daima, her yerde izlenebilir bir durumdur. Dedenin, oğlun ve torunun aynı yerde sorgulamaya alınmalarına, işkenceye uğramalarına da sık sık rastlanmaktadır. Dede, oğlunun ve torununun, işkenceler esnasında çıkardığı sesleri, çığlıkları, acıları duymaktadır, canında hissetmektedir. Oğul babasının ve oğlunun, torun dedesinin ve babasının feryatlarını en ince ayrıntılarına kadar hissetmektedir, duymaktadır. İnsanlık için bundan oldukca daha ağır bir zulüm olabilir mi? Kürt toplumu bu zulmü sık sık yaşadı, hâlâ yaşıyor.
    Bu, aslına bakarsak insanlığın bir sorunudur. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Türkiye’de, toplumda ruhsal bir bölünme de vardır.
    Çatışmalarda bir asker yaşamını kaybetmiş olduğu süre, gerek asker için gerek ailesi için oldukca övücü sözler edilmektedir. Onların cenaze törenleri, haber programlarında ilk haber olarak yer almıştır. “Bir hafta sonra baba olacaktı” “terhisine beş gün kalmıştı.” “Nişanlıydı, terhisten hemen sonra düğünü olacaktı…” Radyolar, televizyonlar, gazeteler bu mevzuda oldukca aktiftir. Çatışmalarda bir Kürt militan öldüğü süre ise haberler “oh olsun” duyguları içinde verilmektedir. Türk insanı çatışmalarda çocuklarını yitirmiş Kürt analarının da acılarını hissetmeden kendilerini Kürt analarının yerine koymadan, ruhsal bölünmenin giderek toplumsal bölünmenin önüne geçilemez. Bu ruhsal bölünmenin oldukca derin olduğu da yakından biliniyor. Sivil ve askeri siyaset de, çatışmalarda çocuklarını kaybeden Kürt analarının, Kürt ailelerinin acılarını hissedebilmelidir. Bu şekilde bir süreç yaşanmadan toplumsal bütünleşme gerçekleşemez. (Devlet ve Kürtler)
  • Kürdistan, normal olarak, kendi kendine, durup dururken parçalanmamıştır. Kürd ulusu kendi talep ve iradeleriyle bölünmemiştir. (Kürdistan Üstünde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925)
  • günümüze kadar said-i kurdi’nin Kürt kimliği gizlenmeye çalışılmıştır. said-i Nursi’nin bilhassa said-i kürdi imzası ile yazı yazdığı dönemleri o dönemlere ilişkin düşünceleri ve faaliyetleri gizlenmeye çalışılmaktadır. ( İsveç’te gösterilen bergeh dergisi, 1990/, Said-i Kurdi’ye ilişkin bir araştırma yayınlanmıştır. rahat, unutulmuşluğun bir öyküsü ; Said-i Kürdi. s 17-35) (Kürt Aydını Üstüne Düşünceler)
  • 23 Nisan, 19 Mayıs, 24 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim vs. Kürtlerin bayramı falan değildir. Bu ırkçı ve sömürgeci devletin ulusal bayramlarıdır. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • İsmail Beşikçi’ye düşüncelerinden dolayı cezalar veriliyor. Yaşar Kemal’de asla vicdan yok. Rahatça, vicdanı sızlamadan ödülleri alıyor. Gazetelerde pozlarını görüyoruz, gülümsüyor, gururlu gururlu duruyor. (Hukuksuz Adalet)
  • Dunyada hiçbir millet, hiçbir insan, kış ortasında evlerini yakmaz, yıkmaz, evini, köyünü, mahallesini, yaşamış olduğu şehri tank ateşine, top ateşine tutmaz; yerleşme bölgelerini cenk uçaklarıyla bombalamaz. Hiçbir halk, en kıymetli evlatlarını, gepgenç evlatlarını, “faili bilinmeyen” denen, fakat failleri tastamam belli olan cinayetlerle birbiri ardına yok etmez. Hiçbir yönetim kendi halkına, ulusuna soykırım yapmaz. Tüm bunlar Kürtlere, düşmanları tarafınca dizgesel bir halde dayatılmaktadır, uygulanmaktadır. (Kirletilen Değerler (Demokrasi, Barış, Kardeşlik))
  • DDKO 12 Mart 1971 Muhtırasın­dan sonrasında kapatılıp Diyarbakır-Siirt İlleri Sıkı Yönetim Ko­mutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılandığı süre, Anka­ra ve İstanbul DDKO başta olmak suretiyle tüm DDKO’lar hakkında hazırlanan iddianamelerde DDKO’ların Kürtlerden bahsetmesi. Kürt halkının haklarına haiz çıkmasın­dan dolayı. Kürtlerin var-olmadığı üstüne yüzlerce sayfa tarihle ve gerçeklerle ilgisi olmayan görüşler iddianameye doldurulmuştu (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • tarih içinde egemen sınıfların, egemen kültürü olarak; çalışmayan, üretmeyen asalak egemen güçler/sömürenler çalıştırdıklarının, sömürdüklerinin kısaca üretim yapanların sırtlarında yük oldukları halde, tam tersi bir propaganda ile emekçilerin kendilerine yük bulunduğunu iddia ederler. (Resmi Tarih Tartışmaları 6 : Resmi Tarihte Kürtler)
  • Bilgi en büyük güçtür. Bilimsel informasyon ve onun yarattığı şuur toptan, tüfekten, füzeden, tanktan oldukca daha etkili bir silahtır. (Bilim Yöntemi)
  • -Kaçakçılık yüzünden milyon kazananlar vardır.
    -Devlet memurları kaçakçılarla beraberdir. Ya polis, jandarma benzer biçimde hadisenin içindedir, yada, kaymakam, vali, hakim, savcı… benzer biçimde hoşgörme etmektedir. (Kürt Toplumu Üstüne)
  • Türk basını Milli İstihbarat Teşkilatı ne istiyorsa onu yazmaktadır. (PKK Üstüne Düşünceler – Özgürlüğün Bedeli)
  • Çözüm bu varlığı kabul etmek, tarihsel ve bilimsel gerçeği kabul etmekten geçer. (Bir Aydın Bir Teşkilat ve Kürt Sorunu)
  • Kürtlere karşı durmadan büyüklük taslayan, Kürtleri dışlamayı dizgesel bir halde sürdüren bir yönetimin, Batı karşısında boynunun sürekli eğik kalması, aslına bakarsak Kürt sorunuyla ilişkilendirilmesi ihtiyaç duyulan bir tutumdur. (Hayali Kürdistan’ın Dirilişi)
  • Fakat toprağı yönetim eden güç ile devleti yöneten gücün aynı toplamanmaya başlaması bir çeşit feodalitenin meydana gelmesine, dolayısıyla köylü sınıfının ezilmesine sebep oldu. (Oya Sencer, a.g.m., s. 146-157) (Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar : Göçebe Alikan Aşireti)
  • Mıntıkanın ekonomik, toplumsal, kültürel, uygar gereksinimlerini, sıhhat ve bayındırlık ile ilgili gereksinimlerini hızla gidermeye çalışmak (Md. 11/e)
    Mıntıkası içindeki halkın kişisel haklarını korumak (Md. 11/f)
    Halkın iskan edilmesini ve ekonomik durumunun yükseltilmesini, köylülerin, çiftçilerin toprağa haiz olmalarını sağlamak (Md. 11/g) (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • Evet orada muharebe yoktur, top sesleri işitilmiyor. Fakat hükümeti tanımayan, yalnız aşiret reislerini tanıyan bir zümre vardır. Medeni bir memlekette en büyük kuvvet hükümettir, devlettir. Bunun yerine en büyük kuvvet olarak aşiret reisini yada bir ağayı tanımak ne anlama gelir. Bu hukuki manada; anormal bir vaziyettir. (Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi)
  • İnsanlığı tehtit eden olgu terör değildir. Bugün insanlığı tehtit eden olgu devlet terörüdür. (Orta Doğu’da Devlet Terörü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş