Eğitim

Bir Başka Din: Tasavvuf – Michael Sikkofield Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Başka Din: Tasavvuf – Michael Sikkofield Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Başka Din: Tasavvuf kimin eseri? Bir Başka Din: Tasavvuf kitabının yazarı kimdir? Bir Başka Din: Tasavvuf konusu ve anafikri nedir? Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı ne konu alıyor? Bir Başka Din: Tasavvuf PDF indirme linki var mı? Bir Başka Din: Tasavvuf kitabının yazarı Michael Sikkofield kimdir? İşte Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Michael Sikkofield

Yayın Evi: Düşün Yayınları

İSBN: 9786059304450

Sayfa Sayısı: 328


Bir Başka Din: Tasavvuf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Söze, ‘Bu kitabı Allah indirdi’ diye başlasam ne tepki verirdiniz?

Sanırım büyük çoğunluğunuz benim akli melekelerini yitirmiş birisi olduğumu, ya da ünlü olmak isteyen bir şarlatan olduğumu düşünürdünüz.

Peki size bulunduğumuz coğrafyada hem dini anlamda aynı kimliği paylaştığımız, hem de bıraktıkları geleneği ve öğretiyi asırlardır din sandığımız bir kısım hocaların, şeyhlerin ve kanaat önderlerinin bu iddiada olduklarını söylesem? Onlar için de aynı tepkiyi verir miydiniz, yoksa kutsallıkları sizin için bakî mi kalırdı?

Bu kitap; İslam kisvesi altında Allah’tan vahiy aldığını iddia edenlere, Allah’ı herhangi bir varlıkla eş tutan panteist ve spiritüalistlere, maneviyatı öne çıkarmaya çalışayım derken insan için yaratılan nimetleri aşağılayanlara, çağıl putperestlere, gizliden Allah olma iddiası taşıyan ve bu iddia ile çoğunluğu peşinden sürükleyen hocalara, o hocaların peşinden giderken aklını kullanma zahmetinde bulunmayan kalabalıklara, bulgu ve esin adı altında vahiy aldığını iddia edenlere, hakikati gizlemek için tüm gücüyle uğraşanlara, gerçeği bilip susanlara, önyargılarından kurtulamayanlara, Allah’a dinini öğretmeye ve Allah’tan rol çalmaya çalışanlara, şu demek oluyor ki şirkin her türlü misyonunu üstlenmiş olanlara putlarını kırma, İslam’a dönme ve aklını kullanma çağrısıdır.

Zira Kur’an bizleri apaçık bir halde aklımızı kullanmaya çağırır:

‘Yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.’ (8/22)


Bir Başka Din: Tasavvuf Alıntıları – Sözleri

  • “Bu eğitimli görünen içi boş jenerasyonun tam göbeğinde yaşamaktan bunalan bir tek ben değilim, bunu biliyorum.”
  • “Bir şeyin uzun seneler boyu,alim de olsa bilgisiz de olsa birçok insan tarafınca savunulması,onun hakikat kıymeti taşımış olduğu anlamına gelmez.”
  • “..Tek varlıktan başka varlık yoktur.Şu halde nur ile zulmet aynıdır..”
  • Fakat acı çekmenin insana pozitif
    katkı yapması; kesinlikle güvence değildir. Üstünden ders çıkarılmamış her acı boşadır.
  • İmrenmek ile imrenmek arasındaki farkı bilir misiniz? İmrenmek, başkasında gördüğünüz bir başarıyı bizzat yapma isteği, şu demek oluyor ki o başarıya gıpta etmektir. Imrenmek ise başkasında gördüğünüz bu başarıya katlanamama halidir.
  • “Mevlana, tasavvufun kalesidir. Tasavvufun görünüşteki ‘sevgi, aşk, ne olursan ol gel, iyilik güzellik heleloy’ imajını tamamen unutun, zira insanlara bu şekilde hitap etmeyen neredeyse hiçbir görüş yoktur. O işin görüntü kısmıdır.”
  • Mehmet Akif’in tasavvuf ile alakalı düşüncelerini, Safahat’taki şu dizelerden öğrenebilirsiniz:
    “Sürdüler Türk`e “tasavvuf“ diye olgun şirayı;
    Muttasıl şimdi hakikat kusuyor Sıdkı Dayı!…
    Git o Divan mı, ne karnağrısıdır, aç da onu,
    Kokla bir kere, kokar mis benzer biçimde Sandıkburnu!
  • Zira tasavvuf, kula kulluktur ve bir uyuşturucu türüdür.


Bir Başka Din: Tasavvuf İncelemesi – Kişisel Yorumlar

ÇOK BAŞKA BİR DİN: YouTube kitap kanalımda bu kitabı önerdim: https://youtu.be/b1teQgT1toE
Ali Şeriati’nin bir zamanlar söylediği benzer biçimde bu sefer sizi ben rahatsız etmeye geldim.
Ilk olarak iyi sabahlar, sistemin masalına kısa bir süreliğine ara vermek isterseniz, sefalar getirdiniz.
Cemre Demirel (blogger adıyla Michael Sikkofield), ilgi alanları olan din, felsefe ve ezoterizm hakkında yazılar yazdığı Türkiye’nin en fazla okunan kişisel blog sayfasına http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/ haiz olan bir tek bir insandır. “Sadece” kısmını bilhassa vurguladım ki bu kitapta eleştirilen ve kendisini insan statüsünden şeyh, mürit, veli, alim, artık adına ne demek isterseniz statüsüne sokmaya çalışan ve arkasında milyonları da bununla beraber sürükleyen Mevlana, Yunus Emre, İbn Arabi, Hallac-ı Mansur, İmam Rabbani, Ahmet Yesevi, Cübbeli Ahmet gibilerin iyi mi büyük bir uyutma planı olduklarını anlayabilelim.
Rahatsız olmadınız mı? Durun daha incelemeye başlamadım bile.
İncelememe Mesnevi benzer biçimde vahiy kategorisi haricinde bir kitabın 1953 basımı önsözünde “Mesnevi, Alemlerin Rabbi’nden inmedir.”, 2007 basımı önsözünde ise “Mesnevi, alemlerin Rabbi tarafınca indirilmek hasebiyle onun önünden ve arkasından batıl, yol bulamaz.”, Milli Eğitim Basımevi’nden çıkmış 2.baskısının 4. cildinde ve 1852-1854. beyitlerinde “Bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya… Tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, Tanrı vahyidir!” benzer biçimde cümlelerin geçmesiyle Mevlana’nın açık seçik Allah’tan vahiy aldığını belirterek yazmış olması, fakat bazı tasavvufçuların insanlara karşı bunu “gönüle inmek”, “gönül vahyi” ile yumuşatmaya çalışmasıyla başlıyoruz.
Hz. Muhammed’in ölümünden seneler sonrasında İslam’a sızan tasavvuf hakkında neler bildiğiniz gibi? Bu incelemede bilmediklerinizi konuşacağız.
Hallac-ı Mansur’un Enel Hakk şu demek oluyor ki “Ben Hakk’ım/Ben Allah’ım” demesini “Siz onun ne demek istediğini anlayamazsınız, o Allah aşkı ile söylenmiş bir laftır.” benzer biçimde muhteşem derecede mantıklı savlarla korumak için çaba sarfeden, genel öğretisinde bulunan benliği öldürmenin çıkmış olduğu yolun *Ben yokum = Bu sebeple bir tek Allah vardır = Sadece Allah var ise o halde “ben” söylediğim şey de Allah’tır = Ben Allah’ım* yoluna çıkmış olduğu, sevgidir, kardeşliktir, her şey Allah’tır derken aslına bakarsak fenalık tanımının bile Allah’a yüklendiği, Kur’an’daki tevhid inancıyla hiçbir şekilde alakası bulunmayan tasavvuf dininden bahsediyor burada Cemre Demirel.
Rahatsız olmadınız mı? İslam topluluğu olarak şu bitmek bilmeyen rahatınızı bozmanızın, okumadığınız, hakkında düşünce sahibi bile bulunmadığınız şeylere bağlanmayı bırakmanızın vakti değil mi artık? Bu sebeple Kur’an, “17/İSRÂ-36: Hakkında alim bulunmayan şeyin ardına düşme.” der bizlere.
Spiritüalizm, panteizm, paganlık ve tasavvufun aslına bakarsak hepsinin aynı öğretilere haiz bulunduğunu, Mevlana’nın Mesnevisinde, İbn Arabi’nin Fusus’ül Hikeminde, Hallac-ı Mansur’un Tavasininde, ABD’de pompalanan spiritüelist öğretilerin baş kaynaklarından olan Ramtha’da, Ra Bilgileri’nde daima aynı şeylerden bahsettiğini, Kur’an’da bizlere denen “La ilahe illallah” (Allah’tan başka ilah yoktur.)’a Sufilerin “La mevcude illallah” (Allah’tan başka mevcut yoktur.) cümlesiyle karşılık bulmasını merak ediyorsanız eğer bu kitabı kesinlikle okuyun.
Şeyhin sözüne Hak sözü demek, şeyhin şarap içişine “o ufak bir havuz değildir ki bir damla pislik onu kirlendirsin” deyip hoşgörüyle yaklaşabilmek, Tanrı vahyiyle mukaddes kitaplar yazdığını sanmak ve arkasından milyonları sürüklemek büyük cesarettir. Gelenekçilerin ve Elif Şafak okumayı seven modernist kesimin ortaklaşa buluşmuş olduğu tek nokta da ne gariptir ki Mevlana’dır. Hatta adı da Bakara 286. ayette “Ente Mevlana” diye Allah’a söylenmesi ihtiyaç duyulan bir söz iken zamanında Allahlığını duyuru etmiş Celaleddin Rumi’ye bizim gidip de Mevlana dememiz “fakat şimdi orada o bizim ustamız anlamında saygı…” diye geveleyecek olmanıza bir sebep midir?
Olayın dini boyutu anlatmakla bitmeyecek kadar uzun. Müslümanların bilimde, ilimde, felsefede ve üretimde dünyanın oldukca önünde olduğu “İslamın Altın Çağı” denilen o refah dönemlerinin “tasavvufun altın çağı” olan 13.yy’da bitmesi rastlantı müdür şu demek oluyor ki? E tasavvuf, şeyhler, müritler, dergahlar, veliler, şunlar bunların sana söylediği şey “Bu dünya boştur, her şeyini terk et, benliğini terk et, ne gerek var dünya işlerine, cennetin yolu şeyhine bağlanmaktır” sözleri değil mi? Beyinleri bu şekilde uyuşturmuyorlar mı? Müslümanların 13. yy’dan ilkin ve sonrasında çıkardığı bilim adamlarına bakarak bu mukayeseyi kendi evinizde siz de yapabilirsiniz.
Olayın siyasal boyutu ise bambaşka bir boyut. Yeni dünya düzeni, tek dünya dini, tek dünya yönetimi başlığı altında toparlanabilecek birçok şey var. Rockefeller ve Rothschild benzer biçimde iki tane soyadını hayatınızda evvelde duydunuz mu? Unesco, Unicef ve Un’un bu adamların paravan şirketleri bulunduğunu da duymamış olabilirsiniz. Artık bildiğiniz gibi. Hani 2007’yi Mevlana Yılı duyuru eden Unesco yahu, bildiğimiz sevgi, kardeşlik, sulh timsali Unescocuğumuz.
Bir taraftan kafa kesen radikalleri besleyen Amerika, bir taraftan sevgi, kardeşlik, sulh başlıkları altında tasavvuf dinine çağıran Amerika. Ama ikisi de Amerika. “Ya hep aynı şeyler, bunlar hep Amariga’nın oyunu, komplo teorileri falan aman” diyorsanız Türklerin hakkında bilip bilmeden atıp tuttuğu bu multimilyonerler hakkında bir şey bilmiyorsunuz anlamına gelir. Tasavvufun Amerika’da iyi mi pompalandığını öğrenmek için şu sembolizm içerikleriyle dolu ve ödül almış kısa filme bakabilirsiniz : http://heliofant.com/
Ruh üfleme konusu ise Kur’an’da bir tek ve bir tek Adem ile İsa’nın yaratılışları için kullanılır. Sadece yoktan var etmek esnasında kullanılan “ruh üfleme” asla ve asla tasavvufçuların iddia etmiş olduğu benzer biçimde Allah’ın tüm insanlara kendinden bir parça vermesi benzer biçimde bir anlam taşımaz.
Diyeceğim o ki, vahdet-i vücud, vahdet-i şühud, panteizm, spiritüalizm, paganlık, panenteizm, hepsi aynı yola çıkan inanışlardır. Panteizm ve vahdet-i vücud inancı Evrenler = Tanrı der, Panenteizm ve vahdet-i şühud inancı evrenler Tanrı’nın alt kümesidir der. Fakat Kur’an’da geçen tevhid dinine gore evrenler evrenlerdir ve Allah ise münezzeh, benzeri olmayan ve benzersiz olduğundan kendi varlığı, evrenlerin varlığı için karşılaştırma edilemez.
Eğitim sistemimize zamanında giren tasavvuf ve buna benzer konuların İsmet İnönü’nün 1946 yıllarında Amerika’yla anlaşmaya vardığı Fulbright Anlaşması’na bağlandığı bu vaka yüzünden eğitim sistemimiz şu an orta derece bir durumdadır.
Tasavvuf, Mevlana ve bunun benzer biçimde mevzularda kafa karışıklığı yaşayan arkadaşlara, hakkında informasyon sahibi olmadığının peşine düşmeyi sevmeyen arkadaşlara, kendi görüşü tasavvuf dini bile olsa kendisine zıt görüşleri okumayı seven arkadaşlara bu kitap yüksek derecede tavsiyemdir. Ya bu üçgen, tek göz, Illuminati, Amariga’nın oyunu, komplo teorisi falan diyecek olanları kenara alalım, 125 tane kaynaktan oluşturulmuş benzeri olmayan bir emek harcamayı okumak isterseniz buyrun.
Kitaba aslına bakarsak 9,5 puan veriyorum bu yarım puanı da şu sebeple kırıyorum, kitabın Düşün Yayıncılık önsözünde tasavvufun Kur’an ile çelişmeyen tarafları için düşünce beyan etmemektedir cümlesi geçmekte fakat kitabın genel felsefesinin demeye çalmış olduğu cümle ise tasavvufun Kur’an’a ve İslam’a tamamen ters olduğu görüşüydü. Kaynak, kaynak, kaynak diye sormuş olacaktır olursanız kitap tam olarak 125 tane kaynaktan yardım alınarak ortaya çıkarılmış, oldukca büyük bir emek eseridir.
İnanmak isteyen istediğine inanır buna hiçbir sözümüz olması imkansız fakat tasavvufun İslam ve Kur’an’daki tevhid dini ile çelişen taraflarının olmadığını söyleyebilmek şirke üstün dereceli kırmaya doğru koşan bir atletin durumuna benzer niteliktedir.
Cemre’nin kitabını noktaladığı sözü benzer biçimde ben de incelememi 14. yüzyılda yaşamış olan İbn Haldun’un sözüyle noktalıyorum :
“Akletmek Müslümanlar tarafınca terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler.” (Oğuz Aktürk)

Farklı bir görüş açısı ve mantık çerçevesinde tasavvufun aslına bakarsak gerçekte ne işe yaradığını özetleyen bir araştırma-kitap. Şimdiye kadar Mevlana benim için hep “fazla yüceltilmiş ve peygambermiscesine anılan”, Mesnevisinde yer edinen müstehcen-insanlikdışı hikayeleriyle beni oldukca rahatsız eden biriydi. Bu kitabı okuduğum vakit hislerimde ne kadar da haklı olduğumu, müslüman oldugunu söyleyen hiçbir kimsenin Mevlana’yı sevmeyi geçin, sempati duymasının bile ne kadar uygunsuz bulunduğunu anlamış oldum. Mevlana, Hallaci Mansur, İbn-i Haldun benzer biçimde tasavvufla ilgilenen kişilerin iyi mi şirke koştuklarıni, cemaatlerin insanoğlunun dinle arasını açmasını, paganlık, tek din inancının herkesi tutsak almasını özetleyen bir kitap. İncelemeler, alıntılar her şey oldukca yerinde. Kesinlikle her müslüman okumalı. (Hilal yazarlı)

Cemre Demirel, nam-ı öteki Michael Sikkofield, blog yazılarını derleyerek ve genişleterek hazırladığı bu kitapta tasavvuf konusunu tüm boyutlarıyla, görsel ve belgelerle tavkiye ederek ele alıyor…
Mevlana Celaleddin Rumi, İbn-i Arabi benzer biçimde, neredeyse bir peygamber ağırlığında kutsallaştıran meşhur tasavvuf düşünürlerinin ilk bakışta İslami görülen fikirlerinin, derinlere indikçe İslam’ın temel inancı Tevhid’le iyi mi çelişmekte bulunduğunu gene bu düşünürlerin kendi kitapları üstünden ortaya koyuyor.
Kitabın bir de siyasal diyebileceğimiz değişik bir boyutu da var. Burada da derin yapılar, bu yapıların oluşturmak istediği tek dünya devleti ve tek dünya dini benzer biçimde kavramlar ele alınıyor.Genel anlamda panteizm olarak malum tümtanrıcılık anlayışının Doğu’da kendine tasavvuf adı altında yer bulmuş olduğu ve kutsallaştırdığımız adların, aslına bakarsak Batı’daki panteistlerle aynı şeyi savunduğunu iddia ediyor.
Genel anlamda bakarsak, üstünde emek harcanmış, iddialarına kanıt sunmuş, tutarlı bir emek verme… Bilhassa bu tip mevzularda kafa karışıklığı yaşayanların, daha net fikirlere varabilmek adına ne olursa olsun müraacat etmeleri ihtiyaç duyulan bir kitap. Keyifli okumalar… (Necip G.)


Bir Başka Din: Tasavvuf PDF indirme linki var mı?


Michael Sikkofield – Bir Başka Din: Tasavvuf kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Bir Başka Din: Tasavvuf PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michael Sikkofield Kimdir?

Michael Sikkofield’in gerçek adı Cemre Demirel. Bir blog yazarı…

Babası rahmetli Ali, oldukca genç yaşta aramızdan ayrılanlardan.

Michael Sikkofield 8 yaşlarında okullar arası matematik turnuvasında birinci oluyor.


Michael Sikkofield Kitapları – Eserleri

  • Bir Başka Din: Tasavvuf
  • Piyon


Michael Sikkofield Alıntıları – Sözleri

  • Eğer dünyanın gerçekleri oldukca rahatsız ediciyse kendinizi yalanlara inandırırsınız ve sizin doğrularınız da o yalanlar olur. (Piyon)
  • Etrafıma baktığımda işte o diyebildiğim oldukca azca insan var. Hayattaki insanoğlu benim için iki kategoriye ayrılıyorlar, birincisi mecburen bir halde karşılaştığınız yada iç içe yaşamak zorunda olduklarınızda. İkincisi ise her ne koşulda olursa olsun karşınıza çıkacak ve sizi bırakmayacak olanlardır. Yani kaderinizde yazılı olanlar. (Piyon)
  • Zira tasavvuf, kula kulluktur ve bir uyuşturucu türüdür. (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • Eğer acı eşiğine yakın bir yerlerde dolanıyorsan, yüzüne kapanan kapının rüzgârı bile canını yakar hale gelir. İşte öyleki bir haldeyim, bunlara artık tahammül edemiyorum; daha doğrusu tahammül etmek zorunda olmaya tahammül edemiyorum. Başka bir seçeneğimin olmayışına… (Piyon)
  • Fakat acı çekmenin insana pozitif
    katkı yapması; kesinlikle güvence değildir. Üstünden ders çıkarılmamış her acı boşadır. (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • Mehmet Akif’in tasavvuf ile alakalı düşüncelerini, Safahat’taki şu dizelerden öğrenebilirsiniz:
    “Sürdüler Türk`e “tasavvuf“ diye olgun şirayı;
    Muttasıl şimdi hakikat kusuyor Sıdkı Dayı!…
    Git o Divan mı, ne karnağrısıdır, aç da onu,
    Kokla bir kere, kokar mis benzer biçimde Sandıkburnu! (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • İmrenmek ile imrenmek arasındaki farkı bilir misiniz? İmrenmek, başkasında gördüğünüz bir başarıyı bizzat yapma isteği, şu demek oluyor ki o başarıya gıpta etmektir. Imrenmek ise başkasında gördüğünüz bu başarıya katlanamama halidir. (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • “Bu eğitimli görünen içi boş jenerasyonun tam göbeğinde yaşamaktan bunalan bir tek ben değilim, bunu biliyorum.” (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • Sen dururken dünya dönmeye devam eder. Sen dururken başkaları ilerlemeye devam eder. Bu nedenle eğer durursan, geri gidersin. (Piyon)
  • Hayatta kaybedecek bir şeyi olduğuna inanan insanoğlu yürekli da olamıyor anasını satayım. (Piyon)
  • “Mevlana, tasavvufun kalesidir. Tasavvufun görünüşteki ‘sevgi, aşk, ne olursan ol gel, iyilik güzellik heleloy’ imajını tamamen unutun, zira insanlara bu şekilde hitap etmeyen neredeyse hiçbir görüş yoktur. O işin görüntü kısmıdır.” (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • Eğer dünyanın gerçekleri oldukca rahatsız ediciyse kendinizi yalanlara inandırırsınız ve sizin doğrularınız da o yalanlar olur. (Piyon)
  • İnsanlarla istedikleri dilde konuşmazsan ve bazı şeylerle yüzleşmelerini sağlarsan, sana muhakkak bir etiket yapıştırırlar. (Piyon)
  • “Bir şeyin uzun seneler boyu,alim de olsa bilgisiz de olsa birçok insan tarafınca savunulması,onun hakikat kıymeti taşımış olduğu anlamına gelmez.” (Bir Başka Din: Tasavvuf)
  • “Ben sanırım artık içime atamıyorum. Ben artık koyverdim. Gerçeklik ihtiyacını bile sanaldan gidermeye çalıştığımız bu dünyada bırakın ben koyveren olayım, kaybeden olayım.” (Piyon)
  • “..Tek varlıktan başka varlık yoktur.Şu halde nur ile zulmet aynıdır..” (Bir Başka Din: Tasavvuf)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş