Eğitim

Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları – Cevdet Said Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları – Cevdet Said Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kimin eseri? Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kitabının yazarı kimdir? Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları konusu ve anafikri nedir? Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kitabı ne konu alıyor? Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları PDF indirme linki var mı? Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kitabının yazarı Cevdet Said kimdir? İşte Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Cevdet Said

Orijinal Adı: Hatta Yuğayyiru Ma bi Enfüsihim Bahsün Fi Sünenti Tağyiri’n-Nefs Ve’-mücterma’

Yayın Evi: İnsan Yayınları

İSBN: 2789785875161

Sayfa Sayısı: 152


Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanın ve toplumun sorunları nedir?

Bu soruya batı bilimleri açısından bakıldığında insana “kendi dışından” tesbit edilen ve adına “gelişme” denen hedeflere varabilmek için ilk olarak insanoğlunun ve toplumun tanınması gerekir. Tanıma ve bilme, denetim etme ve denetleme için olmazsa olmaz bir balangıç aşamasıdır. Batıda psikoloji “insan”ı, sosyoloji de “cemiyet”u denetlemek ve belli hedeflere yönlendirmek amacıyla geliştirilmiş ve fakat bugün insana acı vermekten başka ergonomik kıymeti kalmamış bilimler olarak faaliyetlerine devam etmektedirler.

Cevdet Said ise bu kitabında başka kalkış noktalarından hareket ederek ve başka amaçlar güderek insanoğlunun ve toplumun “değişme” sorunlarını araştırmaktadır. Vardığı netice çarpıcıdır: İnsan ve cemiyet, “gelişme” denen sonu belirsiz tarihsel maceranın aracı değil, aksine kendi tarihini kendisi yapabilecek gücün ve imkanın deposudur.


Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları Alıntıları – Sözleri

  • Nasıl her ağacın belli bir meyvesi var ise, her fikrin davranışa dönüşen belli bir sonucu vardır.
  • “Nefsinde olanı değistirme gücüne sahip olan, toplumu da değiştirme gücüne sahiptir.”
  • Yaşantılarını karanlıklar içinde sürdürenlere ışık huzursuzluk verir, onların gözlerini rahatsız eder.
  • ..Müslümanların karşı karşıya bulunmuş olduğu problemlerin en büyüklerinden biri, insanların (Müslümanların) kendilerini düşünüş itibariyle hâlâ sahabe döneminde yaşayanlar benzer biçimde olduklarını vehmetmeleridir.
  • …dünyadaki muhasebe toplumsal, ahiretteki muhasebe ise bireyseldir.
  • İşte bu yüzdendir ki nefsinde olanı değişiklik yapma gücüne haiz olan, toplumu da değişiklik yapma gücüne haizdir.
  • İnsan ne kadar büyük olursa olsun, insan olmanın kendisini bağladığı sınırları aşamaz. Kaldı ki yanlışa düşmek insanoğlunun değerinden bir şey eksiltmez. Hatasız olmak onun harcı değildir ve her Ademoğlu yanılabilir.
  • İnsanın yüklendiği emanet ve mesuliyet toplumsal olarak dünyada, bireysel olarak âhirette neticelerini gösterir.
  • Müslüman dünyanın genç kuşağı, İslam uğruna malını ve canını fedaya hazır sadece ne var ki; içlerinde yıllarını kapsamlı araştırmalar halletmeye, bir mevzuyu kotarmak ya da aydınlatmaya adamak isteyenler pek ender.
  • İnsanın nefsine etmiş olduğu en büyük zulüm kendisi, cemiyet ve evren arasındaki özetlemek gerekirse âfâk ve enfüs arasındaki egemenlik ilişkisini görememesidir.


Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitapta, müslüman kişi _müslüman cemiyet ve müslümanlık felsefesi üstüne ayetler üstünden bir ayrıştırma söz konusu. Islamiyetin anlattığının ayrı yaşayan ferdin ayrı yaşayan toplumların apayrı oluşu islamiyeti ayristirmiyor, din tek bir din sonucuna doğru adım adım ilerliyorsunuz .
Kitap sonu cümlemm; Allahım üzüntü ve üzüntüden ,tembellik ve acizlikten sana sığınırım ! (R.Köse)

“And olsun nefse ve onu düzenleyene ki, nefse fücurunu da takvasını da esin etmiş”
(şems 7-8)
Nefse yerleşen fikirler kökleştiğinde, eyleme de bilgili ve otomatik bir halde hakim olur.
Olumlu fikirler yerleşeceği benzer biçimde negatif fikirler de yerleşir hatta yerleşen fikirlerin pozitif yönde olanları oldukça daha azdır.
Bu fikirleri pozitif yönde düzeyde yerleştirme enerjisini Allah insana (bir vazife olarak) yüklemiştir.
“Onlar nefslerinde olanı değiştirmedikçe Allah bir kavmin durumunu değiştirmez.” (Ra’d 11)
Nefste olanı değişiklik yapmak insanoğlunun görevidir.
Bu vazife ayette bahsi geçen “YASA” ya çıkar.
Bu yasadan kitabın 5. Bölümünden itibaren anlıyoruz ki kasıt “Kanun ve Sünnettir”.
Bu öyleki bir “YASA” ki tüm insanlığı, siyahı-beyazı, mü’mini-kâfiri içine alan toplumsal düzeyde genel bir yasadır.
Genel yasalarla vakalara görüş açısı geliştirilirse “Tarihsel vakalar, geçmiş asırların tecrübeleri, kavimlerin değişiklik yasaları” dan faydalanılarak islami problemler çözülebilir.
Bu yasaları bilmek bizi ayette bahsi geçen “Nefslerinde olanı değişiklik yapmak”e (ruhsal değişiklik yasası) götürecek.
#1 Ya değişimin mümkünatını kabul edip genel yasalarla problemlere hükmedilecek.
#2 veya problemlerin bu şekilde yasalara boyun falan eğmediğini söyleyerek tüm çabalar boş, yetersiz, işe yaramaz görülerek müslümanlar kendilerine içinden çıkılmaz bir acizlik atfedecek.
İyiki okudum söylediğim kitaplar içinde yerini almış bulunmakta kitap.
Cevdet Said’i 2017 senesinde tevafuk karşılaştığım bir konferansı vesilesiyle tanıdım.
Konferansını birlikte dinlediğimiz arkadaşımla aramızda Cevdet Said’in fikirleri hala münakaşa mevzusudur.
Genel olarak Cevdet Said’in düşünce dünyasını oluşturan tutumu; çatışmaya, silahlanmaya karşı tututumudur.
Müslüman alemi silahla cihat kadar kalemle cihadı önemsememiştir. Olayların görünen zahiri planının arkasında onları doğuran daha büyük problemler var. Ama müslümanlar hamasetle hareket ediyor, bu kolay olandır.
Eylemlerin arkasında sağlam bir şuur, bilinç temellendirilmediği takdirde inançla fiil içinde hep bir dengesizlik olacaktır. Ancak şuurla gelen eylemler bizleri değişime götürüp meyvelerini verecek, inançla fiil de uyuma kavuşacak.Bu bilinç ise elde etmesi uzun solukta olacak sabır ve sebat isteyen çabayla-araştırmayla mümkün.
Bu çaba ciddiyetle sürdürülebilir.
Bu çabaya karşı kayıtsızlığımız, negatif tavrımız bizleri değişimden alıkoymakta.
Dünyaya dair, Müslümanlara dair, kendinize dair, zaaflarınıza ve gücünüze dair bi oldukça şeyi sorgulatacak. İster katılın ister katılmayın, katılmadığınız yerde Cevdet Said’in ” Düşünceden korkanlar” hitabıyla karşılaşabilirsiniz.
Kitabı Epey teyakkuz halinde okumakla beraber (şundan dolayı manipülatif etkiye karşı yazarın fikir yaşamına kapılmadan bir seyir sürdürmeye çalıştım) en oldukça alıntı yaptığım yaratı oldu muhtemelen.Söylemlerinin münakaşaya sebep bulunduğunun bilincinde biri olarak kitabı genelden özele doğru, ilk başta bir tüm halinde daha sonrasında parçalara ayırarak bir oldukça yönüyle anlatma(yer yer düşmüş olduğu tekrarlar bilgili) ve anlaşılmaya emek vermesi yönünde ciddi bir çaba içinde bulunduğunu hissettim. Bu hissi şu ifadeler somutlaştıracak özellikte sanırım;
“Sana artık nereden yaklaşabilirim bilemiyorum.”
Bitirirken enfes ifadeler…
“Kuşkusuz ki, tarihe doğru bir halde bakabilme melekesini kazanıp onu olması gerektiği yere koyduğumuz süre, şahsiyetlerin yanılgıları, bu şahsiyet kim olursa olsun, bizi bağlamayacaktır.
… Yanılmak bir ayıp, bir kusur değildir. Ayıp olan onun doğrularını alıp onlarla kendisinin ulaşmak istediği sınırlara ulaşmamaktır. Bu kaide benim yazdıklarıma ve bundan sonrasında yazacaklarıma da uygulanabilir…” (Šahika)

Bu bu şekilde olmuştur; şundan dolayı Allah, bir topluluğa lutfettiği nimetini, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez ve Allah her şeyi işitip bilmektedir. (Enfal 53)
Cevdet Said, kitabının ana konusunu ve adını bu ayetten hareketle oluşturmuştur. Kitapla ilgili değerlendirmelerde ilk olarak bu kitabın 1984 senesinde dilimize çevrildiği göz önüne alınmalıdır. Zira bu kitap muhtemelen daha ilkin yazılmış olmalıdır. Psikoloji ve sosyoloji ilimlerinin 1950’lerden sonrasında geliştiği akılda tutulduğunda bu kitabın önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır. Kitabın giriş kısmı insanı adeta çarpıyor. İlk paragrafla beraber tesir alanına giriyorsunuz. Cevdet Said şu şekilde diyor: “Müslüman Dünyanın genç kuşağı, İslam uğruna malını ve canını fedaya hazır; ne var ki, içlerinde yıllarını kapsamlı araştırmalar yapmaya, bir konuyu kotarmak ya da aydınlatmaya adamak isteyenler pek nadir. Sözgelimi Müslüman’ın inancıyla davranışları arasındaki aykırılık problemi de ele alınması gerekli konulardan. Bunun gibi ortaya atılan nice sorunun doyurucu karşılığı yok. Anlaşılıyor ki, bir durumdan diğerine geçişi mümkün kılacak değişimi gerçekleştirmek için bu tür sorunlara nesnel karşılıklar bulmaktan başka yol yok. Bu ise durmadan öğrenmek ve araştırmalar yapmakla mümkün görünüyor.(s. 11)” Giriş kısmı bu kadar güzel olunca insan ister istemez büyük bir beklenti içine giriyor. Sonraki bölümlerde bu beklentinize maalesef tam bir kaşılık bulduğunuzu söyleyemem. Yer yer İbn Haldun’dan alıntılar yapmış olması zenginleştirmiş. İbn Teymiyye ve Seyyid Kutub’a dair yapmış olduğu atıflar ise oldukça sınırı olan kalmış. Ayrıca mevzularda zihni dağılmayı önlemekte zorlanıyorsunuz. Bir bütünlükten ve sistematiklikten maalesef uzak. Zaman süre tamam artık mevzu rayına girdi buradan akıp gidecek diyorsunuz sadece bir bakıyorsunuz gene dağılmış bir halde başka mevzularda buluyorsunuz kendinizi. Bu noktalarda sorun yaşayabilirsiniz okurken, sadece gene de kitapta tartışılan konulmuş olan getirilen örnekler ve bizatihi bu mevzunun gündeme gelmiş olmasının öneminin önüne bu eksiklikler geçemiyor.
Cevdet Said’in tekrarla ifade etmiş olduğu benzer biçimde Müslüman toplumların geri kalmasının önündeki engelleri kaldırmak istiyorsak ilk olarak toplumsal yasalar iyi öğrenilmelidir. Toplumun değişimi içinde sosyolojiyi bilmek ehemmiyet arz eder. Fakat o ayetin ilk kısmını da göz önüne alarak bu değişimin olabilmesinin yolunun bireyden geçtiğini bunun için de bireyi idrak etmek icap ettiğini psikoloji ilmine hakim olup bireyi inşa edip ondaki problemleri çözüp oradan toplumun inşasının mümkün olacağını vurgular. Yine ona gore bizim bu konudaki engellerimizden birisi de bu alandaki ilmin bizi rahatsız eden taraflarının olmasıdır. Batıda ortaya konulmuş bu bilimsel öğrenim ederken bile Müslümanlar zorlanmaktadırlar. Bilimle aramızdaki engellerin de onun tarafınca göz önüne serilmiş olması ve bu mevzuyu “Kitabın mükemmel ve tüm kutsal niteliklere sahip olduğunu peşinen kabul etmemiz gerekir ancak bu kitabın kendisiyle onurlanmayanı onurlandıracağı anlamına da gelmez. Kitap ve sünnet bir yerden sonra yarar sağlamıyor değildir; ilmi yitirmesinden dolayı onlardan yararlanmayan müslümandır. Ancak bundan sonra dahabüyük bir problem çıkmaktadır karşımıza: O da, bunun Müslüman tarafından itiraf edilmesi… Günah işlediğini bilmeyen ondan nasıl tövbe edebilir ki? (s. 111)” şeklinde bağlamış olması bile bu kitabı baştan sona okumaya kıymet diye düşünüyorum. (Fuzuli)


Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları PDF indirme linki var mı?


Cevdet Said – Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cevdet Said Kimdir?

Suriyeli düşünür , yazar. vatanımızda, “toplumsal ve bireysel değişimin yasaları”; “islami mücadelede sertlik problemi” ve “islami harekette güç, irade ve fiil” adlı kitaplarıyla tanınan, 1931 doğumlu suriyeli yazar, mütefekkir.1

1931 senesinde Suriye’nin Golan bölgesindeki Bi’ri Acem köyünde dünyaya geldi. Adigelerin Abzeh kabilesinin Tsey sülalesine mensup bir ailenin çocuğudur. Ezher Üniversitesi’nin orta bölümünü okudu. Ardından aynı üniversitenin Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nden mezun oldu. Devamlı fikrî meselelerle meşgul olmakta, 50’li yılların sonlarından itibaren başlatmış olduğu yazma, araştırma araştırma ve konuşma verme faaliyetlerini sürdürmektedir. Düşüncelerinde bilhassa İslâmâ şuurun tekrardan tashîh edilmesi/düzeltilmesi, şiddetin reddi, ‘değişiklik’ terimi, âfâkî ve enfüsî âyetlerin araştırılması, diyalog, antak kalma, uzmanlaşma, beraber yaşam benzer biçimde mevzular üstünde yoğunlaşmasının yanı sıra modern Arap ve İslâm âleminin yaşamış olduğu düşünsel problemler üstünde çalışmakta. İslam dünyasının felsefi ve kültürel değerlerini tekrardan dirilterek öze dönmeyi amaçlamaktadır. Modern fikir özgürlüğünün en başta gelen savunucularındandır.

Düşünceleri ve kitapları gerek dünyada gerek vatanımızda büyük yankılar uyandırmaktadır. Türkiye’de daha oldukça “Bireysel ve Toplumsal Değişimin Yasaları” adlı kitabıyla malum Suriyeli düşünür Cevdet Said, sertlik karşıtlığı ve Kur’an ayetlerine getirmiş olduğu değişik yorumlarla dikkat çeken bir isim. Said’in sertlik karşıtı fikirleri “ılımlı İslam” fikrini korumak için çaba sarfeden çevreler tarafınca da son zamanlarda sık sık referans olarak gösteriliyor.


Cevdet Said Kitapları – Eserleri

  • Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları
  • Güç İrade ve Eylem
  • İslam’dan Neden Korkuyorlar
  • Ademoğlunun İlk Mezhebi
  • Ademin Oğlu Habil Gibi Ol
  • Düşüncede Yenilenme
  • Oku: Kerem Sahibi Yaratan Rabbinin Adıyla
  • Değişim Rüzgarları
  • Bir Çıkış Yolu
  • Din ve Hukuk
  • Sertlik Erdemi Öldürür
  • Dirilişin Şartları
  • İslami Mücadelede Sertlik Sorunu
  • Yaşayan Kur’an Olmak
  • Makaleler
  • İslâmi Mücadelede Bilginin Gücü
  • İslam Dünyasının Krizleri


Cevdet Said Alıntıları – Sözleri

  • Müslümanlar ilk çıktıklarında taşıdıkları “ahlâka” geri dönerlerse daha ilkin yayıldıkları hızın aynısıyla yayılırlar. Zira bu boş dünyanın, onların uygarlık ruhunun önünde durmaya gücü yetmeyecektir.
    _Marmaduke Pickthall (İslam’dan Neden Korkuyorlar)
  • İnsanları dene; sonuçta kâinatın düzeniyle ilgili sahih itikadı yitirmenin, kişiyi iyi mi umutsuz kıldığını, acziyetle, tembellikle, kötümserlikle, kederle üzüntüyle damgalanmış bir tutuma dönüştürdüğünü göreceksin. Sözgelimi umutsuzluk içinde kıvranan bir kimsenin yüzüne bakın, ne kadar kötüdür, ne kadar asıktır, ne denli çıfıttır! Başarısız bir insanoğlunun yüzüne bakın, ne kadar gergindir. Bir de bunların karşısında başarıya ulaşmış, ümitvar ve iyimser bir kimsenin yüzüne bakın, ne kadar parlaktır. Adeta gözlerinin içi gülmekte, etrafa ışık saçmaktadır.
    Umutsuzluk, “değişim” imkanını ya uzak küçük bir ihtimal ya da olanaksız görür. Bu şekilde bir durumda ‘değişimin’ muhteşem bir olgu ya da mucize olmadığını iyi mi anlayabileceksin? Çözüm imkanının ortaya çıkmasından ilkin, yalnızca çözüm teriminin kendisi bile, insanoğlunun hayatında bir dirilişe, bir uyanışa ve bir dinamizme vesile olacaktır; bu duygu, sorunların çözümü mevzusunda, insanı öylesine motive eder, öylesine yönlendirir, öylesine bir harekete geçirir ki, artık onu durdurmak imkansızdır. Umutsuzluk artık onun yoluna çıkıp eylemden alıkoyamaz. Zira umutsuzluk kötümserliği, karamsarlığı doğurur, girişim enerjisini tümden yok eder. Kimi süre umutsuzluk duygusu kişide, bir nevi patlama meydana getirir. Evet, umutsuzluğa düşen kimse kendini paramparça etmiş olduğu benzer biçimde, başkalarının kişiliğini de darmadağın eder. (Ademin Oğlu Habil Gibi Ol)
  • İnancını anlamak yerine güce teslim olduğun sürece, yıkılmaya mahkumsun. (Düşüncede Yenilenme)
  • Huzur ve barışa çağrı eden yazarlarında ifade etmiş olduğu benzer biçimde biz, genel manada cihadı çekince görmüyoruz Bilakis cihadın kıyamete kadar geçerli bulunduğunu düşünüyoruz. Ancak şu da var ki biz, Müslümanın, kendisini muhatap alan tanrısal buyrukların ne süre uygulama alanına aktarılacağını iyi tespit etmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz. (İslami Mücadelede Sertlik Sorunu)
  • Demek ki bizi cehennemden aydınlığa, zulumattan nura, bilgisizliğin, savaşın, kinlerin, öfkelerin, nefretlerin, çirkinliklerin ve devamlı değişen korkuların boğduğu ortamlardan bizi aydınlığa çıkaracak yegane şey, acı azap imiş. (Bir Çıkış Yolu)
  • Rabbimiz, bilginlerin anlamaktan aciz kalmış olduğu şeyleri küçüklere kavrattığın için sana hamd-u senalar olsun. (Değişim Rüzgarları)
  • Allah insanoğlunun ruhunun yozlaştirmasina da arindirmasina da izin verir ve gidişata hukmetmesine de. (Düşüncede Yenilenme)
  • İşte bu yüzdendir ki nefsinde olanı değişiklik yapma gücüne haiz olan, toplumu da değişiklik yapma gücüne haizdir. (Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları)
  • Utanılacak hususlardan biri de, biz müslümanların hatasını korumak için çaba sarfetmek uğruna her türlü bahaneyi uydurup kılımız kıpırdamaksızın hep bir şamaroğlanı ya da kurbanlık koç aramaya koyulmamızdır. Yani, hatayı hep başkasında aramamızdır. (Güç İrade ve Eylem)
  • Müslüman ”Elimden hiçbir şey gelmiyor” derken aynı anda hem doğru hem de yalan anlatmaktadır. Doğru söylüyor, şundan dolayı gücünün oldukça üstünde olan meselelere karşı acizliğini itiraf ediyor. Gerçekten de gerçekleştirmek istediği eylemi yerine getiremeyecek durumda. Ancak yalanı hakikaten yalan değil. Zira kimse imkanı dahilinde yapabileceği eylemle yapamayacağı fiil içinde bir bağlantı kuramamış ve bugün için olanak dahilinde olan eylemi pratiğe yansıttığı takdirde, yarınlarda olanaksız benzer biçimde görülenlerin üstesinden gelebileceğini düşünmemiştir. (Güç İrade ve Eylem)
  • Şüphesiz yaratılışın iyi mi başladığını bilmeyen, şu anda gizli saklı olan geleceği düşünüp hayal edemez. (Oku: Kerem Sahibi Yaratan Rabbinin Adıyla)
  • Okur-yazar olmayan insan, kendisine güç veren atardamarı kesilip alınmış gibidir. (Oku: Kerem Sahibi Yaratan Rabbinin Adıyla)
  • “Nefsinde olanı değistirme gücüne sahip olan, toplumu da değiştirme gücüne sahiptir.” (Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları)
  • Tarih yalnız geçmiş değil, hem de gelecektir. (Oku: Kerem Sahibi Yaratan Rabbinin Adıyla)
  • Tek kurtuluş yolu cihaddır, cihad ise bir değişiklik ve birikim gerektirir, her ikisi de imanlı bir komutaya muhtaçtır. Komuta ise sadece hakeden topluma verilir. Bu zincirlemeden sadece “Ümmet komutaya muhtaç, komuta da ümmete muhtaçtır” demek suretiyle kurtulabiliriz. (Güç İrade ve Eylem)
  • Bazan kelamın (sözün) hepsinin yanlış anlaşılması söz mevzusudur. Zira kelam bizatihi hakikat değildir. Sözgelimi ateş kelimesi, kendisiyle konuşan kimseyi yakıcı değildir. Zira ateşin gerçekliği, sadece başka bir mekanda, şu demek oluyor ki yaşamın kendisinde | mevcuttur. (Ademin Oğlu Habil Gibi Ol)
  • Aklın özellikleri, düşünce ve zikirdir. Mahlukatı kendi hizmetine sunmak için düşünce, Hâlik’a şükretmek için zikir. (Güç İrade ve Eylem)
  • “Çözüm yolu anlamaktır. Çözüm, insanı ve zamanı sağlam bir idrakle
    “anlamamız dır.”
    Cevdet SAİD // İslam’dan Neden Korkuyorlar, sh,55 – Beyan Yayınları (İslam’dan Neden Korkuyorlar)
  • İnsanın yaşamdan daha sevgili bir kıymeti yoksa, o hayata yaşam demek oldukça zor olsa gerek. Demek ki, insanoğlunun uğrunda maruz kalacağı her türlü musibete aldırış etmeyeceği bir “yüce kıymeti” olması lazım. (Ademoğlunun İlk Mezhebi)
  • “Bilgi nurdur/aydınlıktır.” (Bir Çıkış Yolu)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş