Eğitim

Cinsel Şiddet – Alberto Godenzi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cinsel Şiddet – Alberto Godenzi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cinsel Şiddet kimin eseri? Cinsel Şiddet kitabının yazarı kimdir? Cinsel Şiddet konusu ve anafikri nedir? Cinsel Şiddet kitabı ne konu alıyor? Cinsel Şiddet PDF indirme linki var mı? Cinsel Şiddet kitabının yazarı Alberto Godenzi kimdir? İşte Cinsel Şiddet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alberto Godenzi

Çevirmen: Sultan Kurucan-Coşar

Çevirmen: Yakup Coşar

Orijinal Adı: Bieder, Brutal Frauen und Maenner Sprechen Über Sexuelle Gewalt

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755390185

Sayfa Sayısı: 176


Cinsel Şiddet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye’de geçen yıl 16 bin hanıma saldırı edildi. Uzmanlar gerçek rakamın oldukça daha yüksek bulunduğunu düşünüyor… Nedeni, hanımefendilerin tecavüzden sonrasında adli makamlara başvurmaktansa, vakası gizlemeyi yeğlemeleri; örselenmişlikleriyle yaşamayı seçmeleri…

 Yazar, bu “zorluğu” aşarak cinsel sertliği yaşayan bayanlara ve yaşatan erkeklere kendilerini anlattırıyor… Erkekler kendilerini sertlik kullanmaya iten sebepleri ve niçin yakınma edilmediklerini; hanımefendiler hangi durumlarda şiddete maruz kaldıklarını, neticelerini ve çevrenin tepkilerini açıklıyor.

 Sokağın yanısıra “bitişik komşuda” da yaşananlara dikkat çekilen bu kitapta, devleti temellendiren en kuvvetli kurumlardan kabul edilen ailenin sahtelikleri de örnekleniyor. Ve yazar cinsel şiddetin “şiddete dayalı cinsellik” değil “cinsellik görünümlü sertlik” bulunduğunu belirterek, erkekleri kendi cinslerine ihanet etmeye çağırıyor.


Cinsel Şiddet Alıntıları – Sözleri

  • Kadın, paradoksal bir halde, özgürken mahpusluğu yaşar. Onun cezaevi gözle görülmez; duvarları kadının geçmişi, gardiyanları ise çevresindeki erkekler ve çoğu zaman saldırganın yanında yer edinen devlettir
  • Cinsel siddet bayanları sömüren, onlara sistemin kıyısında bir yer gösteren adam politikasının mühim bir halkasıdır.
  • Edepli hanımefendilerin ırzına geçilemez. Başlarına bu tarz bir olay gelenler ise esasen o yolun yolcusudur.
  • Peki evlilik denince akla ne gelir? Itimat, neslin devamı, ortaklık, karşılıklı alışveriş mi? Ya da evlilik çocuklar için koruma, yaşlılık için güvence, devletin en ufak hücresi mi? İçinde sevgiyle ilgili bir şeyler de var bir ihtimal. Ancak burada sayılan unsurların hepsi tesadüfi ve eksiktir. Tablodaki boşluklar aşağıdaki verilerin yardımıyla doldurulmalıdır: Evlilik herşeyden ilkin adamın çıkarını garantiye alacak şekilde, adamın güç ve sertliğini kullanabileceği, hanımı sömürebileceği bir yapı olarak kurulmuştur.
  • En büyük zayıflığımız muhtemelen gururumuzdu. Bağımsız varlıklar olduğumuzu kendimize ne kadar da sık ispatlamıştık. Kahramanlarımızın tümü birer yalnız savaşçı değil miydi? Dokunulamaz, yaralanmaz.


Cinsel Şiddet İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Tüm bu olanlara gözlerini kapayıp, kulaklarını tıkayarak o çirkin “seni ilgilendirmeyen işe karışma” yasasıyla hareket etmeyen, duyarsız ve ilgisiz bir halde yaşayıp gitmeyen her insanın, cinsel şiddetle yüzleşmesi kaçınılmazdır. Bu bir iddia ya da inanç problemi değil, aksine istatistiklerin ortaya koyduğu bir olgudur.”
“Cinsel Şiddet” kitabı Düzenlediğimiz “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” etkinliğinin sıralamasında yer edinen bir kitaptı.
gonderi/80024404
Rahatsız olduğum noktalardan bazıları: Herkesin bu sertlik vakalarını kınayıp her insanın gerçekleşen her hanım cinayetinde aynı gün toplumsal medyadan haykırıp öteki gün kahveli kitaplı günlerine geri dönüyor oluşuydu. Lakin kimse bu alanda okumalar yapma gayesini taşımıyor sanki öldürülen hanımefendilerin tek savuncuları feministlermiş şeklinde bir idrak oluşturuluyor. Sanki hanıma sertlik ve hanım cinayetleri tüm ülkeyi ilgilendiren bir olgu değil de bir azınlığın meselesiymiş şeklinde bir izlenim oluşuyor.
Yapılan araştırmalar evlilik içi şiddetin, tecavüzün pek azının açığa vurulduğunu gösteriyor. Evlilik “meşru saldırı, meşru sertlik” için oluşturulan bir kurum olarak görüldüğü için bu sertlik vakalarının üstü örtülüyor. Kimseye anlatılmıyor. Kadınlar da pek azca kişideye açılabiliyor ve pek azca kişiden destek görebiliyor.
Olağanmış şeklinde gösterilen bu sertlik vakalarına mağdur hanımefendiler niçin tepki göstermiyor? Zira evli, bağımlı, sindirilmiş ve prangalara vurulmuş hanım sertliği anlamlandırma mevzusunda sorun yaşıyor. Kadın kimliğinin kazanımları yerine sınırlılıklarını öğreniyor ve yaşam boyu bir mahkumiyet ve mağduriyete bir boyun eğiş sağlıyor.
Alberto Godenzi bu mevzu hakkinda şunları anlatmaktadır:
“Yapılması ihtiyaç duyulan bu gerçeği algılamak ve şiddetin ortaya çıkış nedenleriyle savaşım etmektir.”
“Kadınlar sadece açık şiddetin cinsler arası ilişkiyle olan bağlantısını gördüklerinde, uyumlu seviye anlayışını savunmayı bırakıp, uzlaşmadan vazgeçiyor.”
Bu iki alıntı oldukça önemlidir. Eğer şiddetin cinsler arası eşitsizliklerden, toplumsal düzenden kaynaklı bulunduğunu öğrenmezsek bu şiddetin meşru kılınmasının önüne geçemeyiz ki gittikçe daha da meşru hâle gelmektedir.
O yüzden hanım adam farketmeksizin bu kitaplara değinin, kulaktan dolma bilgilerle değil bilimsel araştırma sonuçlarının yer almış olduğu kitaplarla bu meseleleri öğrenin ve zihninizi özgür kılın. Beden olarak hapsedilmiş kişi bu teknolojik ortamda istediği kitabı açıp telefonundan okuyabilir. Eşiniz sizin eve kitap getirmenizi engelleyebilir fakat o evde değilken açıp telefondan okuyacağınız kitabı engelleyemez. Açın okuyun sipariş edebiliyorsanız edin ve şiddetin sebeplerinin altını kalınca çizgilerle çizin!
Alberto Godenzi’nin bu kitabında hem sertlik tatbik eden adamların niçin sertlik uyguladıklarına dair görüşlerini, hem sertlik mağduru hanımefendilerin ifadelerini okuyabileceksiniz. Sonrasında değerlendirme kısmı yer alacak ve iki bölümün analizi yapılacak.
Godenzi cinsel sertlik suçlarını işleyen adamların pek azının tutuklandığını söylüyor ve bunun sebebinin bu suçlamadan kendini kurtarmayan bir çok alt sınıfa mensup adamların yakalanıyor oluşudur. Zira orta ve üst tabakadan adam suçlular kendilerini bir halde bu işten kurtarıyor maddi ve bürokratik birlikteliğin burada rolüne dikkat çekebiliriz. Kalbine iki kurşun sıkılmış fakat intihar etmiş denilip dosyası kapanan Nadira’yı da aklınızdan çıkarmayın.
Godenzi kamuoyu nezdinde ölüm sessizliğine bırakılan cinsel sertlik vakalarının algılanmasında en mühim adımı feministlerin attığını ifade eder. Feminizm olmasaydı ataerkil seviye içinde meşru kılınan şiddetin nedenlerine kimse eğilmeyecek ve kadının yazgısını değişiklik yapmak adına kimse bir adım atmayacaktı. Birkaç kuramcı ve aktivistin söylemleri ile hanım uyanışı sınırı olan kalacaktı.
Cinsel siddeti meşru kilmak için de ataerkil düzel “saldırı mitlerini” öne sürmüştür. Dört tane saldırı miti vardır.
1) Kadınlar cinsel sertliği tahrik ediyor.
2) Hiçbir hanıma rızası haricinde saldırı edilemez.
3) Kadınlar gizli saklı gizli saklı tecavüze uğramak istiyor.
4) Tecavüz içgüdüsel bir cürümdür.
İşte Alberto Godenzi bu saldırı mitlerinin yarattığı sonucu şu şekilde açıklıyor:
“Tecavüz mitleri potansiyel saldırganların korkularını azaltıp, hücum olasılığını yükseltirken, kurbanların çekingenliklerini arttırıp, şikayetten men etmekte ve cinsel saldırıyı neredeyse cezasız bir kabahat haline getirmektedir.”
İşte bu saldırı mitlerinin varlığına inanmış bir toplumda hanım başından geçen rahatsızlık ve saldırı vakasını anlatmaya vardığında destekçi bulamıyorum ve netice şu noktaya kadar ulaşıyordu:
“Tecavüze uğramış hanımefendilerin en aciz kaldıkları durumlardan biri, kocanın, adam arkadaşın ya da baba ve annenin başından geçenlere inanmamaları, tersine ondan kuşkulanıp, aşağılamalarıdır. Kadınlar sık sık bir serüven arayıp, sonrasında da uygun bir bahane uydurmakla suçlanır.”
Şimdi hanımefendilerin niçin toplumsal medyada rahatsızlık vakalarını ifşa ettiğini anlıyor musunuz? Yakın çevrede size inanan yoksa tek çareniz tanımadığınız insanların desteğini beklemektir. Sosyal medyada iyi bir halde örgütlenen hanım meclisleri ve feministler bu açığa vurmaları gündeme taşıyor ve failin bulunup cezalandırılmasına katkı sağlıyor. Sosyal medya yasasının gündeme gelişi ve bu mevzuyu bağlama işini de siz yapın niçin bu şekilde bir yasaya gerekseme duyuluyor bundan dolayı bazı çıkar sahiplerinin de suçları orada ifşa ediliyor, orada gündem oluyor özetlemek gerekirse Türkiye gerçeklerini gazetelerden değil Twitter’dan öğrenen bir toplumuz..
İşte saldırı vakalarında hanımı suçlu gören bir zihniyet olduğu zaman netice şu şekilde oluyor:
“Kısacası kamuoyu, hanıma saldırı olasılığını oldukça yüksek görüyor ve bu şekilde bir vakası da kadının davranışına bağlıyor. Bu tür anlayışlar şüphesiz kadının günlük yaşamdaki davranışları üstünde de etkili oluyor. Şiddet ve aşağılanma korkusu kadının hareket özgürlüğünü ciddi şekilde sınırlıyor.”
Neden hanımefendiler suçlu bulunur? Neden erkekler susar? Neden hanımefendiler susar?
Neden hanımefendiler suçlu bulunur?
“cinsel şiddetin suçu hanıma yüklenerek, olayların derinlemesine çözümleme imkanı yok edilir. Kadına değersiz özellikler yüklenerek vicdanlar huzura kavuşturulur; sorumluluklar bir yana bırakılır, rahatsız edici yaklaşımlar engellenir.”
Neden erkekler susar?
“Erkeklerin hanımefendiler karşısındaki iktidar mekanizması kadar muhteşem işleyen başka bir iktidar aygıtı yoktur. Erkekler, bu ayrıcalıklarını korumak için ne yapmaları icap ettiğini bildikleri için susuyorlar.”
Neden Kadınlar susar?
“Kocaların çoğunluğu, devletin desteğini de almış olarak, kendilerinin haklı olduğuna inanıyor. Kadınların çoğunluğu ise devlet tarafınca korunmadığı için kronik cinsel şiddete katlanıyor. Evlilik içi cinsel sertliği özetleyen hanımefendiler kuşku ve tepkiyle karşılanıyor. Erkeklere ise biyolojik ve organik gereksinimlerini karşıladıkları varsayımıyla anlayış gösteriliyor.”
Kadın çevrenin anlayışsızlığının bedelini sertlik görerek yada öldürülerek ödüyor. İşte bu durumu özetleyen alıntı:
“Zor durumda başvurulan insanoğlu, hanıma anlayışsız ve güvensiz davranınca olayım ağırlığı bir kat daha artıyordu. Ve kendi yakın çevrelerinden bu tür tepkiler alan hanım, öteki insanlara olan itimatını de tümden yitiriyor, kendisini derin bir hayal kırıklığı içinde ve dışlanmış hissediyordu. Çevrenin tavrı sertlik gerçekliğini kabullenmemek ve olup biteni rasyonel şekilde açıklamaya çalışmak yönündeydi.”
Şiddet iyi mi başlıyor, iyi mi devam ediyor?
“Baskı, ilkin sözlü tehditler, etik ikazlar ruhsal terör biçiminde açığa vuruluyordu. Bu araçların işe yaramaması durumunda koca, kadının karşı yöndeki isteğini kırmanın aracı olarak sertliği gündeme getiriyordu.”
Ve adam kendi ailesi, çevresinden görmüş olduğu aşağılanmaların, azarların öcünü cemiyet tarafınca ikincil plana atılan, zayıf gösterilen eşinden çıkarmaktadır. Neden eşinin zayıf bulunduğunu düşünür?
“Egemen toplumsal seviye kaide olarak, bayanları (çocuk ve yaşlıları) -eşitlik iddialarına rağmen- alt konumlara oturtarak sunar. Bu anlamda, adamların egemenlik tecrübesi için bayanları seçmeleri şaşırtıcı değildir. Erkek, sözde esasen kendisinin hakkı olanı hanımdan alırken, hukuka uygun ve normlara sadık davrandığına inanır.”
Değerlendirme Kısmı:
Amerika merkezli meydana getirilen bir araştırmada:
“kaçmak, fiziki karşı koyuş ve feryat başarı göstermiş müdafa stratejileri olarak gösteriliyor; minimum işe yarayan ise saldırganla konuşmaya çalışmak, yalvarmak ve rica etmek; tüm bunlar adamın kendi gücüne olan itimatını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.”
O yüzden kadının karşı koyması icap ettiğini söylüyor Alberto Godenzi:
“Aslında yapılması ihtiyaç duyulan, bu tür davranışlar adam düşmanlığı olarak lanse edilse de, hanımefendilerin kendilerini korumaları, savaşım etmeleri, kendilerini müdafa yöntemlerini öğrenmeleri mevzusunda cesaretlendirilmeleridir; doğal spor kurallarının gerektirdiği bir dürüstlükle değil, işin gerektirdiği tüm kirli hünerleriyle beraber. Zira cinsel hücum dürüst sportif bir etkinlik değildir. Erkekler, bayanları ele geçirilecek nesneleler olarak gördükleri sürece bu tür tedbirler zorunludur.”
Godenzi adamların kendileriyle hesaplaşmak arı icap ettiğini güç ve yıkıcılık körlüğünden kurtulmaları icap ettiğini vurgulamaktadır.
Erkekler bu sorunla yüzleşmekten kaçınıyor. Zira aterkil düzenin yarattığı ayrıcalıklı durumu korumak daha oldukça rağbet gören bir durumdur. Erkekler şiddetin nedenlerine inmek istemiyor bundan dolayı haiz oldukları iktidar duygusunu zedeyecek bir uyanış onlara pek çekici gelmiyor. Kadın cinsinin de onunla aynı haklara haiz olması onun sözde başarı göstermiş konumunu alaşağı edebilir. O yüzden bu mevzudan kişi olarak kendini soyutlamaya çaba gösterir ve kendinin bu şekilde bir şiddete başvurmayacağını kanıtlama uğraşına girer. Lakin bu çözüm değildir. Kendi uyanışını elde eden her hanım en önce kendi çevresindeki adamların davranışlarını sorgulayacak ve en önce onların mevcut düzene uygun hareketlerini eleştirecektir. O yüzden fırsat eşitliğinin en önce ev içinde başlaması gerekmektedir. O yüzden adamın haiz olduğu ayrıcalıkların bir kısmından feragat etmesi gerekmektedir. Ev işleri ve çocuk bakımında sorumluluğunu arttırmalıdır. Toplumsal cinsiyet rollerinin dayatmasını kırmalı evinde ve çevresinde örnek model bir “adam” olmalıdır. Ev içinde değişik ev haricinde değişik roller sergilemekten vazgeçmelidir.
Godenzi’nin de söylediği şeklinde:
“Cinsel sertlik, bayanları sömüren, onlara sistemin kıyısında bir yer gösteren adam politikasının mühim bir halkasıdır.”
Peki hanımefendiler ne yaparsa erkekler durumun farkına varabilir? Bunu da şu şekilde açıklıyor:
“Kadınlar da erkekler şeklinde davransalar, özgürleşmiş şeklinde hareket etseler, kendilerini adam dünyasının haricinde tutmayıp, yüklenilen hizmetli rolünü bir tarafa bıraksalardı, tüm yaşamlarını adamın ve ailenin mutluluğu doğrultusunda düzenlemeyip, erkekle aynı hak ve özgürlükleri kullansalardı ne olurdu? Bu şekilde bir durum kaosa yol açacak, sadece bununla beraber adam egemen düzenin çözülüşü ve yeni bir düzenin başlangıcı da olacaktır.”
Kadın görünmeyen emeğinin bilincinde olmalıdır. Kutsal bir vazife diye lanse edilen ev kadınlığı, annelik rolünden adam egemen sistemin sağlamış olduğu çıkarların bilincinde olmalı ve en önemlisi ona karşı uygulanan fiziki ve cinsel şiddetle baş etmenin yollarını öğrenmelidir.
Bu kitabın araştırma alanları 198-1990 yılları arasındadır. Ve meydana getirilen anketler, olay görüşmeleri, telefon görüşmeleri ve mağdur görüşmelerinin sonucunda şiddetle baş etme yollarını genç yaşta öğrenen bekar hanımefendilerin evli bayanlara nazaran bu şiddete daha çok karşı çıktığını gösteriyor. Cinsel sertlik girişimlerini başarıyla bertaraf eden hanımefendilerin da bunu içindekileri yoğun hiddet duygusunun yardımıyla başardıklarını gösteriyor.
Susmak değil öfkelenmek, boyun eğmek değil karşı koymak, ses çıkarmak ve vakaları meşrulaştırmamak..
Brecht’in bir şiiri ve Godenzi’nin önerilmiş olduğu önleyici tedbirlerle sonlandırıyorum.
“Rica ederiz, “olağan” demeyin derhal
hergün olup bitenlere!
Kargaşanın yargı sürdüğü
kanın akmış olduğu,
düzensizliğin at oynattığı,
keyfiliğin kanunlaştığı yerde
demeyin sakın: “Bunlar olağandır!”
Olağan denilen şeylerden çekinin
Kural içindeki kötüyü çıkarın ortaya.
Ve her görüldüğü yerde kötünün
arayın çaresini de bulun!”
Önleyici tedbirler:
• Kadının konumunun iyileştirilmesi
• Bilgilendirme ve aydınlatma emek vermesi
• Cinsel şiddetin sebepleri, koşulları ve sonuçlarının araştırılması
• Medyaların yaygın aşağılama çalışmalarına karşı tavır almak
• Kadınlar ve genç kızlar için parasız özsavunma kursları
• İstasyonlarda, trenlerde ve kamuya açık tuvaletlerde daha çok personelin görevlendirmesi
• Yerleşimin dağınık olduğu bölgelerin iyi bir halde aydınlatması
• Evlerin ve kamu yapılarının cinsel siddet gerçekliği göz önünde tutularak inşa edilmesi.
• Kadınlar için gece parasız taksi
• Evlilikte tecavüzün cezalandırılması
• Dava sürecinde kurbana özenli işlem
• Kadına yasal destek ve parasız avukatlık
• Dava harcamalarına destek
• Emniyet ve yargı organlarında daha çok hanıma vazife verilmesi
• Gece gündüz hizmete açık olan Acil telefon servisi
• Acil durumalar için barınma evleri
• Emniyet, yargı organları, hastaneler, doktorlar, toplumsal ve mali yardım kurumları şeklinde mevzuyla ilgili kuruluşlar içinde eşgüdümlü bir emek harcama yapılması.
• Kadınları, yasal hakları ve yardım olanakları mevzusunda bilgilendirici bültenlerin hazırlanması. (Adem Yüce)

ERKEKLER, TIKAYIN KULAKLARINIZI (!): HİÇ GÜZEL ŞEYLER DUYMAYACAKSINIZ!
Kadın açık giyinmiş, hak etti (!)
Kadın tenhada gezdi, hak etti (!)
Kadın gece sokağa çıktı, hak etti (!)
Kadın taksiye yalnız bindi, hak etti (!)
Kadın erkekle yemeğe çıktı, hak etti (!)
“Tabii ki saydam bir bluz ya da kıçına kadar çıkan bir mini etek giyen kadının tecavüze uğrama olasılığı daha fazladır.” (24 ya­şında bekar bir adam).
Tüm kabahat kadınlardadır (!)
Erkekler hep masumdur (!)
“Erkek bir problemi olduğundan saldırı ediyor, yoksa başka bir nedenle değil. Benim vaka­da hanım tecavüze uğradıysa, bu bir tek kendi suçuydu” (30 ya­şında evli bir adam).”
Erkek esasen hastadır.
Erkek esasen teşhircidir.
Erkek esasen sübyancıdır.
Erkeğin ruhsal sorunları vardır.
Kısacası adamın yaptığından aklanması için mazereti çoktur. Ama hanım yaşamış olduğu vakadan dolayı senelerce silinmeyecek izler taşır.
“Kendimi aşırı derecede sınırlanmış hissediyorum. Bitkisel bir yaşam yaşar gibiyim. Devamlı bir korku içindeyim” (27 yaşın­da bekar bir bayan).
En önemlisi adama itimatı kalmamıştır. Yalnız sokağa çıkmaya gücü kalmamıştır. Tenhalarda esasen istese de dolaşamaz artık. Zira her an birileri gelip boğazına bıçağı dayar ve istediğini alır. Kadın yaşamış olduğu vakası anlatmak istese de anlatamaz. Zira cemiyet erkeği değil de hanımı suçlar, sanki hanım istemiş şeklinde.
“Teca­vüze uğramış hanımefendilerin en aciz kaldıkları durumlardan biri, kocanın, adam arkadaşın ya da baba ve annenin başından geçenlere inanmamaları, tersine ondan kuşkulanıp, aşağılamalarıdır.”
Gitmeseymiş yemeğe!
O saatte ne işi varmış orada!
Kadın esasen bu yolun yolcusu (!)
Aslında tecavüzü kendisi istedi (!)
Senelerce duyduğumuz cümleler. Hiç düşünmeden söylenen sözler. Ne kadar acı oysa. En acısı da hemcinsle­rinden duymaları. Yardımcı olacakları yerde hanımı suçlarlar. Empati ne kadar da zor (!)
Bizler tecavüzün hep sokakta yaşandığını sanırız, fakat yanılırız. Aslında tecavüzün en acısı ve en şiddetlisi yatak odalarında yaşanır. Ama bunlar asla yakınma edilemez. Zira adamın hakkıdır. Zira o karısıdır. İmzayı attıysa her şeyi kabul etmek zorundadır.
“Karım üstünde hakkım var. Evde şef benim. Kadının yönetil­mesi gerekir. Kuvvetli bir erkeği olmayan hanım, insanlığın karşı­sında çaresiz ve her tür tehlikeyle yüz yüzedir.” (50 yaşlarında boşanmış bir adam).
Kadın esasen artık evdedir. Evlatlarının annesidir. Onları yetiştirmekle görevlidir. İstese de boşanamaz. Zira ekonomik özgürlüğü yoktur. Yani kocasının tecavüzüne katlanmak zorundadır. En önemlisi de yaşananlar evde kalmalı. Kimse duymamalı. Artık hanım senelerce susar ve değişmesini ümit eder.
“… fena koca bigün düzelebilir, bü­tün olup bitenden herhalde birazcık kendi de mesuldür; esasen ba­şından beri bu böyleydi: Sonuç, susmak ve katlanmaktır.”
Erkek kadının HAYIR söylediğinde birazcık empati yapsa bir ihtimal birliktelikler daha güzel olur. Kadın senelerce ruhunda silinmeyecek yaralar taşımaz.
“Evlilik içi saldırı insan ruhundaki tüm canlılığı son kıvılcımı­na kadar öldürür. Artık gitme zamanıydı ve ben de bırakıp git­tim” (50 yaşlarında ayrı yaşayan bir bayan).
Bizler tecavüzü hep toplumun en alt tabakasındaki adamların yaptığını sanırız, fakat yanılırız. Zira topluma bakılırsa kadının amacı para sızdırmaktır. Zenginlerin yapmış olduğu yanına kar kalır.
“Tecavüz yabancı, anormal adamların işidir; karanlık bölgelerde cereyan eder; edepsiz, hafifçe giyimli, genç ve güzel bayanlara yöneliktir.”
Bizler tecavüzü hep yabancıların yaptığını sanırız, fakat yanılırız. Bazen en güvendiğimiz arkadaşımız, akrabamız yapar. Ama yakınma edemeyiz. Zira kendimizi suçlu görürüz.
Toplumun ön yargıları, tecavüze bakışı kadının elini kolunu bağlar. Bir çok saldırı gün yüzüne çıkmamıştır. Yazar, bir çok gün yüzüne çıkmamış tecavüzleri araştırmış, saldırı suçlularını ve mağdurlarını konuşturmuş.
kitap/cinsel-siddet–19677 “Kadına Şiddete Hayır” ve “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” Okuma etkinliği #80024404 kapsamında okuduğum üçüncü kitap. Okudum fakat ne okudum, iyi mi okudum, siz gelin bir de bana mesele. Okurken bile iyi mi yazacağımı düşünüp durdum. Kadınların cinsel şiddete uğradıklarını iyi mi anlatabilirdim? Ama anlatmalıydım. Anlatmazsam kendimi tüm o bayanlara karşı borçlu hissedecektim. Ben bir kadınım bundan dolayı. Kendimi onların yerine koymayı denedim. Ve asla bu kadar aşağılanmış hissetmedim.
kitap/cinsel-siddet–19677 bir araştırmayı kapsıyor. Cinsel sertliği yaşatan (adamların) ve cinsel sertliği yaşayanların (hanımefendilerin) anlatımlarından yola çıkılarak hazırlanmış bir araştırma. Kısacası kitabın ön kapağında da belirtildiği şeklinde “Yaşayanların ve Yaşatanların Anlatımlarıyla” gerçekleri yüzümüze çarpıyor.
Kitapta oldukça şey bulacaksınız. Yazarın yapmış olduğu araştırma kimi süre tutuklu kişilerin tecavüzlerini anlatırken, kimi süre da gün yüzüne çıkmamış tecavüzleri konu alıyor. Erkeklerin bir çok, yapmış olduğu tecavüzü haklı görürken, oldukça azı kendini suçlar. Araştırma tablolarla bizlere sunuluyor.
yazar/Alberto-Godenzi’un dikkat çekmiş olduğu en mühim nokta ise “cinsel şiddetin uygulanmasında aslolan, şiddete dayalı cinsellik değil, cinsellik görünümlü şiddettir.” Aslında erkekler cinsellik adı altında bayanlara sertlik uyguluyor.
“Cinsel sertlik, bayanları sömüren, onlara sistemin kıyısında bir yer gösteren adam politikasının mühim bir halkasıdır.”
KADINLAR, bu kitabı OKUYUN!
Kendinizi suçlu görmemek için.
ERKEKLER, bu kitabı OKUYUN!
Kadınların çekmiş olduğu çileleri öğrenmek için.
1K, bu kitabı OKUYUN!
Cinsellik adı altında bayanlara uygulanan sertliği öğrenmek için.
. (Sultannn)

Bir kitabı okurken, asla kendimi ve kitabı bu kadar oldukça açıklamak durumunda kalmamıştım. Bu nedenle, bir araştırma yazmayı ve kitabı tanıtmayı boynumun borcu bildim.
Kitap, kapağında da yazdığı şeklinde “Yaşayanların Yaşatanların Anlatımlarıyla” geliyor kitap. Yazar radyo üstünden, kimliğini genel anlamda gizli saklı tutmak isteyen bir kitleyle röportaj yapmış. Direkt kişilerin ağızlarından çıkanlarla beraber, yazarın, kişilerin bu düşüncelere neye dayanarak vardığına dair analizleri ve tespitleri de var. Bu şeyler yazarın katılmış olduğu görüşler değil, bir tek saldırıya uğramış ve saldırgan insanların fikir yapısını daha açık bir halde ifade etmesi. Yazar bu vakası hakkaten oldukça iyi beceriyor ek olarak, bu ifadeleri alıntıladığımda aldığım dmler ve yorumlar da bunun kanıtı. O şekilde bir açığa vuruyor ki bu düşünceleri, tokat şeklinde geldi bana ve alıntılarımı okuyan insanlara.
Cinsel şiddetin gerçekleriyle yüzleşmek, ruhsal olarak oldukça yıpratıcı. Bilhassa evlilik içi cinsel sertliği okurken kanım dondu. Aklımdan acaba ailemden kaç hanım bunu yaşadı ve polise bile gidemedi, bundan dolayı yasak bile değildi, diye düşündüm durdum (Evlilik içi saldırı Türkiye’de 2005’de kabahat olarak kabul edildi, ilk tutuklama 2008’de oldu). O denli şok edici gerçekler ve istatistikler var ki içinde, korkulu bir şeye bakarken iyi mi kal gelir gözünüzü bile ayıramazsanız, tüm kitabı o dehşetle okudum.
Devamlı aldığımız, artık günlük rutinimizde yer etmiş olan hanım cinayetleri ve saldırı haberlerine karşı daha bilgili olmak isteyen insanların, ruhsal olarak olmasa da okuma olarak kolay bu kitaba, göz atmasını sonuna kadar tavsiye ederim.
gonderi/80024404 etkinliğe ve alıntılarıyla beni kitabı okumaya teşvik eden Adem_yce ‘ye teşekkür ediyorum. Kitabı okumayı planlıyorsanız etkinliğe de bakmanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar (Ceren)


Cinsel Şiddet PDF indirme linki var mı?


Alberto Godenzi – Cinsel Şiddet kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Cinsel Şiddet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alberto Godenzi Kimdir?

Bir süre Basel’da öğretmen olarak çalışan Godenzi, hemen sonra Ekvator’da bir projeyi yönetti.Zürih Üniversitesi’nde Psikoloji ve Sosyoloji eğitiminden sonrasında hanım-adam ilişkileri, bilhassa de sertlik sorunları mevzusunda çeşitli projelerde çalıştı. Şu anda Federal Kadın Sorunları Komisyonu üyesi olarak vazife yapmaktadır.


Alberto Godenzi Kitapları – Eserleri

  • Cinsel Şiddet


Alberto Godenzi Alıntıları – Sözleri

  • Edepli hanımefendilerin ırzına geçilemez. Başlarına bu tarz bir olay gelenler ise esasen o yolun yolcusudur. (Cinsel Şiddet)
  • En büyük zayıflığımız muhtemelen gururumuzdu. Bağımsız varlıklar olduğumuzu kendimize ne kadar da sık ispatlamıştık. Kahramanlarımızın tümü birer yalnız savaşçı değil miydi? Dokunulamaz, yaralanmaz. (Cinsel Şiddet)
  • Cinsel siddet bayanları sömüren, onlara sistemin kıyısında bir yer gösteren adam politikasının mühim bir halkasıdır. (Cinsel Şiddet)
  • Peki evlilik denince akla ne gelir? Itimat, neslin devamı, ortaklık, karşılıklı alışveriş mi? Ya da evlilik çocuklar için koruma, yaşlılık için güvence, devletin en ufak hücresi mi? İçinde sevgiyle ilgili bir şeyler de var bir ihtimal. Ancak burada sayılan unsurların hepsi tesadüfi ve eksiktir. Tablodaki boşluklar aşağıdaki verilerin yardımıyla doldurulmalıdır: Evlilik herşeyden ilkin adamın çıkarını garantiye alacak şekilde, adamın güç ve sertliğini kullanabileceği, hanımı sömürebileceği bir yapı olarak kurulmuştur. (Cinsel Şiddet)
  • Kadın, paradoksal bir halde, özgürken mahpusluğu yaşar. Onun cezaevi gözle görülmez; duvarları kadının geçmişi, gardiyanları ise çevresindeki erkekler ve çoğu zaman saldırganın yanında yer edinen devlettir (Cinsel Şiddet)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş