Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 – Refik Durbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 – Refik Durbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kimin eseri? Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kitabının yazarı kimdir? Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 konusu ve anafikri nedir? Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kitabı ne konu alıyor? Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 PDF indirme linki var mı? Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kitabının yazarı Refik Durbaş kimdir? İşte Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Refik Durbaş
Yazar: Abdullah Özkan
Yayın Evi: Boyut Yayın Grubu
İSBN: 9789755212319
Sayfa Sayısı: 256
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Türk şiirinin Cumhuriyetten günümüze dek uzanan gelişimini ve birikimini gözler önüne sermeyi amaçlayan ve beş ciltten oluşan bu antolojide, şiire yıllarını vermiş ve vermekte olan 526 şairin 1909 seçilmiş şiiri içeriyor. Bu biçimiyle de, devletimizde şimdiye dek hazırlanan antolojilere nazaran fazlaca geniş kapsamlı. Bir anlamda Türk şiirinin gelişimini gösteren “Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi”, şiire emek verenlerle şiir dostlarını bir araya getiriyor ve hem de şiirimizin tarihsel çizgisini de gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra şairlerin yaşam öykülerinin, fotoğraflarının, el yazılarının ve şiirlerinin yayımlandığı mecmua sayfalarının, kitap kapaklarının görüntülenmesi; bazı şiirlerin, Türk ressamlarından seçilmiş tablolarla desteklenmesi benzer biçimde görsel özelliklerin, şiir dünyamızı yakından tanımak isteyenler için varlıklı bir kaynak olacağını ve şiirimize yeni okurlar kazandırabileceğini ummaktayız. Antolojinin şiir kısmı beş ciltten oluşmaktadır. Altıncı ciltte yer edinen CD-ROM’da ise kitaptaki tüm şairlerin şiirlerini ve fotoğraflarını bulabilecek, şiirlerinden bazılarını ise kendi sesinden dinleyebileceksiniz. Ayrıca CD’nin sonunda yer edinen ve multimedya düzenlemeleriyle tanınan ressam Nil Yalter’in interaktif multimedya ortamında hazırladığı “Sanal Şiir” çalışmasında kendi seçtiği sekiz şairimizin dizelerinde görsel bir yolculuğa çıkacaksınız.
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 Alıntıları – Sözleri
- Yalnızlığın kadarsın
Yalnızlığın mis kokmalı
Yalnızlık söylediğin büyük bir zindan
Dünyanın en kalabalık zindanı
Dinden imandan çıkarır
Ama o şekilde bir adam ederki insanı
(Bedri Rahmi Eyüboğlu) - Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil… - Sanma bigün geçer bu karanlıklar,
Zulmetin ardında gene zulmet var,
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerini kal anneciğim. - Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır-tek,tenha-bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın. - Sevmek
Güzel meslek
Ama zor
Can dayanıyor
Dayanmasına
Ama yürek
Gitti gidecek - Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim
Belki de hayata yeni başlarım
İçimde küllenen kor alevlenir
Bakarsın asla gitmem kölen olurum
Belki de seversin beni kimbilir
Kal dersen, dağlarca severim seni
Bir deniz olurum ayaklarında
Aşk bu özleyiş bu, asla belli olmaz
Kalbim duruverir dudaklarında.
Ya da unuturum kim olduğumu
Hatırlamam bir ihtimal adımı bile
Belki de çıldırır, deli olurum
Sana kavuşmanın heycanıyla
Aşk bu, bilinir mi nereye varır
Ne durdurur özlemini, seveni
Bakarsın ansızın gelebilirim
Bu kadar yürekten çağırma beni. - Uzağı sen bilir misin?
Hani çağırınca
En derin uykusundan eder
Kişiyi.
Boyunu bosunu görmediğin değil ,
Sesini duymadığın,
Tadını duymadığın değil bir tanem!
Sağ avucundaki,
Dilinin ucundaki uzağı,
İçindeki uzağı
Paydosu! - Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde, yâhud gül. - Hayır, mâtem senin hakkın değil… Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir asla bilmez âfâkım! - Sana koşuyorum bir vapur içinden
Ölmemek, delirmemek için…
Yaşamak; tüm adetlerden uzak
Yaşamak… - Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir oldukca gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir oldukca seneler geçti; dönen yok seferinden. - Ben
senden ilkin ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üzerine korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
saydam, beyaz camdan olsun
ki içinde beni gorebilesin
Fedakarliğimi anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşiyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada birlikte yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
veya vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…
Ama biz
o zamana kadar
o denli
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa birlikte dalacagız.
Ve bigün yabani bir çiçek
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, fakat ,oldukca, pek oldukca,
fakat sen de birlikte.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek antipatik buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
Içimden bir şey :
bir ihtimal diyor. - Hayır, mâtem senin hakkın değil… Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir asla bilmez âfâkım!
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 İncelemesi – Kişisel Yorumlar
İnceleme içermez. Şiirlerle ilgili anımı anlatacağım.
Her insan şiirle oldukca erken yaşta tanışır. Ta ilköğretim sıralarında bizlere Atatürk, vatan, tabiat temalı şiirler ezberletilir. Ezberimde hala ilköğretim döneminden kalma bir sürü şiir var. Ancak ben öğrencilere yanlış bir eğitim verildiği kanısındayım. Keşke öğretmenler şiiri ezberleyin demek yerine hissederek okuyun, ne anlattığını anlayın deseler o vakit şiir seven insan sayısı fazla olurdu.
İlkokuldaydım. Cumhuriyet bayramı için öğretmenlerimiz törende okutulmak için günün anlam ve önemine hususi çocukça yazılmış şiir arayışına girmişlerdi. Her biri ben yazabilirim sadece rahat olmaz diyordu.
Okul kütüphanemiz genel anlamda okulun en sessiz odası olduğundan toplantıların bir çok burada gerçekleşirdi ve kütüphanenin tek sürekli üyesi olan ben onlara kulak misafiri oluyordum ve aniden “şiiri ben yazarım” dedim. Önümde Atatürk ve Cumhuriyet şiirleri isminde bir kitap okuyordum ve ben o an aşka gelip yazarım demiştim.
Onların kararsız gözleri benim alev almış öz güvenimi söndürmüştü. Ve Selim öğretmenim söze girdi. Şu gözleri görmüyor musun cin benzer biçimde inanırım yazabilir diyince birazcık kendime geldim. Paydos saatine 2 ders vardı. ”Sen derslere girme şiir yaz. Çocuk diliyle yazman lazım unutma” dedi kontes kılıklı bir öğretmen.
Kendimle başbaşa kalmıştım. Şiir yazmak tamam fakat çocuk diliyle iyi mi olacak anlamamıştım. İlgi görmek için mi yoksa hakikaten yazabileceğime inandığım için mi ben yazarım demiştim bilemiyorum fakat demiştim bir kere. Ve onlarda yazabileceğime hakikaten inanmışlar miydi acaba. Babamla bazı şiir denemelerimiz oluyordu sadece bu bambaşka bir şeydi.
Önümdeki Atatürk ve cumhuriyet şiirleri kitabını karıştırmaya devam ettim. Deliler benzer biçimde uğraşıp sağdan soldan mısralar yürütüp değiştirerek kırparak eklemeler yaparak 6 kıtalık şiir hazırlamıştım.
Selim öğretmenim geldi. Çekingen bir edayla şiiri gösterdim. Gözleri gittikçe açılmaya başladı. Beraber öğretmenler odasına geçtik. Benim uydurma şiir için görkemli deniliyordu. ”Şiiri ezberle törende okuyacaksın” dediler. Sonucun bu olacağını bilmiyordum. Heyecan basmıştı beni. Merasim okul töreni değildi il geneli bir törendi. Bu iş niçin bu kadar büyüdü diye düşünüp ölmek istedim.
Ertesi gün şiiri ezberledim fakat korkuyordum. Selim öğretmenim geldi şiiri okuttu bana fakat okumamı beğenmedi. Ezbere okuma uyumlu oku coşkuya kapıl diyordu fakat coşkuya iyi mi kapılır bilmiyordum. Ve bana o öğretti iyi mi anlayarak şiir okumam icap ettiğini. Ezberlemekten oldukca daha farklıydı.
Törene hazırdım. İsmim anons edilirken ben bayılacak benzer biçimde olmuştum. ”Gözünü kapat ve bir tek bana okuyormuş benzer biçimde yap bak TRT gelmiş seni meşhur yapacaklar” dedi Selim öğretmenim. Tek kanallı tv döneminde değildik fakat TRT mühim bir kanaldı.
Elimden tutup kürsüye çıkarttı beni iner benzer biçimde yapmış olup gizlendi ve elimi asla bırakmadı. Ondan aldığım cesaretle şiiri oldukca güzel okuduğumu aldığım alkışlardan anlamıştım. İşte coşku buydu. Sonra vali beni yanına isteyip kutlama etmişti. Heyecandan onunla da konuşamamıştım. Ama beni unutmamıştı 30 tane çocuk kitabı göndermişti okula. Müdür kitapların okulda kalması icap ettiğini söylese de Selim öğretmenim engel olmuş ve kitapları evime götürmüştüm.
Sonrasında her gün büyük teneffüste Selim öğretmenimle kütüphanede buluşur şiirler okurduk. ”Beni şiire yeniden döndürdün yazmaya da başladım” diyordu. O aslen benim öğretmenim değildi. Alt sınıfın öğretmeniydi. Ben sınıfta kalıp onun talebesi olmayı bile istemiştim.
Ve 24 yaşlarındayken Selim Öğretmenimin öldüğünü öğrendim. Oldukça istediği şiir kitabını çıkartamamıştı. Kendisi de şiirleri de toprağa gömülmüştü. Bende bırakmıştım şiir okumayı. Şimdi gene çıkarttım ve anlamlı okuyorum artık. Tıpkı gene kürsünün altından elimi tutuyor bana güç veriyormuş benzer biçimde. Ruhu şad olsun.
Neyse iki satır araştırma yazayım. Bu kitabı yeni şairlerle tanışma adına okudum. 84 şairimiz var kitapta. Hepsi 1800’lü dönemlerde doğan şairler. Bu sebeple şiirler eski kelime fazlalığından dolayı bana birazcık uzak kaldı. Sanırım okumaya son ciltten başlamam lazım. (DUA)
Babamın kitaplığından, oldukca minik yaşlarda beni şiir ile tanıştıran kitap. Şimdi bir kez daha okuyunca en sevdiğim şiirlerin; Nazım Hikmet’in “Ne güzel şey anımsamak seni” Necip Fazıl’ın “Kaldırımları” ilk sevdiğim şiirler bulunduğunu fark ettim. (Emrah)
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 PDF indirme linki var mı?
Refik Durbaş – Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Refik Durbaş Kimdir?
10 Şubat 1944’te Erzurum Pasinler’de dünyaya geldi. Liseyi İzmir’de tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Kısmı’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı. Gazeteciliğe 1967’de Yeni İstanbul gazetesinde başladı, yirmi yıl Cumhuriyet gazetesinde çalıştıktan sonrasında 1992’de emekli oldu. Ardından Sabah gazetesinde kitap ve sanat sayfaları hazırladı. Yeni Yüzyıl gazetesinin kuruluşunda vazife alarak kültür-sanat bölümünü yönetti. Yeni Yüzyıl ve Ateş gazetelerinde köşe yazarlığı yapmış oldu. Sabah gazetesinde iki yıla yakın “Sabah Posta Kutusu” köşesini yönetti. Yaşamını İstanbul’da sürdürüyor.
Refik Durbaş Kitapları – Eserleri
- Refik Durbaş – Seçme Şiirler
- Kalbim Dinamit Kuyusu
- Nereye Uçar Sema
- Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 1
- Çırak Aranıyor – Toplu Şiirler 1
- Yeni Bir Defter – Şiirler – Meçhul Bir Aşk
- Şiirin Gizli Tarihi
- Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 2
- Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 3
- Düşler Şairi
- Hücremde Ayışığı
- Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 5
- Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 4
- İstanbul Hatırası
- Selam Olsun Çocukluğuma
- Siyah Bir Acıda
- Kimse Hatırlamıyor
- Rakı ile Edebiyat Muhabbeti
- Bağışla Ziyanımı
- Kurabiye Ev
- Türk Yazınından Seçilmiş Cezaevi Şiirleri
- Köroğlu
- Edebiyat Anılarda Yaşar
- Hatıram Olsun
- Kırk Dört Sıfır Dört
- Şayeste
- Kardan Adam Üşüyor
- Menzil
- İki Sevda Arasında Karasevda
- Beyaz Güvercinleri Çocukluğun
- Efsaneler Kenti İstanbul
- Kanatların Yelken Ettik Gemiye
- Güneşli Rüzgarı Nazım’ın
- Kuyruklu Hayvan Masalları
- Adresi Yar
- Anneye Sevgi Babaya Saygı
- Kar Altında Allı Turna
- Kırık Ayna
- Yaramaz Şiirler
- Geçti mi Geçen Günler
- Adresi Kalbimde
- Çırak Çıktı Çocukluğum
- Galata Köprüsü
- Maviydi Sema Yeryüzü Yeşil
- Zuzu ile Babası
- Şaşkın Baykuş
- Anılarımın Kardeşi İzmir
- Kuş Tufanı
- Gölgem İstanbul Sokaklarında
- Rüzgarla Randevu
- Gazeteci Çocuk
- Kırmızı Kanatlı Kartal
- Yol Uzundur Günden Ama Ölümden Kısa
- Biri Dev Biri Pire
- Anadolu Efsaneleri
- Rüya Tabirleri
- Menzil
- Çaylar Şirketten
- Şimdi Haberler
- Mehmed Akif: Hayatı ve Toplu Şiirleri
- Yazılmaz Bir İstanbul
- Pençesi Pamuk Kedi
- Mektup Var İlhami Bekir’den
- Yasemin ve Martı
- Nar Düştü Kar Üzerine
- Kar Üstünde Beyaz Bulut
- Bez Bebekle Kuklası
- Kalbim Dinamit Kuyusu
- Zuzu ile Minnak
- 100 Aşk Bir de Şiiri
- İstanbul Hayattır I
- Gözbebeğim İstanbul
- Tilki Tilki Saat Kaç
- Gül ile Sitemkar
- Kuyruğu Zıp Zıp Kanguru
- Gözbebeğim Türkiye
Refik Durbaş Alıntıları – Sözleri
- Yaşadığım ile gördüğümü aynı tasa koyamam. Duyduklarımsa ezberimde değil artık. Bir çeşmeden akan iki ayrı kurnanın suyu tatta, renkte ayrı olmasa da, halde farklıdır. Göz de o şekilde değil midir, biri diğerinden sakınır gördüğünü! biri candan can süzerken, diğeri sözü yalan eder… (Anadolu Efsaneleri)
- “Aşk lügatinde söz, bizim canımızdır.
Biz sözlerden ibaretiz.”
Nizami (Anadolu Efsaneleri) - O zamanlar, kişiler kendinden söz etmeye utanırdı. (Anadolu Efsaneleri)
- Çıkrığım, çocukluğumun safran sarısı zamanından kalma
hüznüm, atalarımın akreplerle akrabalığı zamanından
meşe ağaçlarıyla döşeli avluda
suyun ve ecelin nöbetini beklemekteyim
yaşamın nöbetini bir de…
Ozan, seneler ve yüzyıllar geçip giderken
taşın ve sabrın ve yalnızlığının arasından
bigün sen de dur o kuyunun başlangıcında
ve sor kendin ile zamanı damıtan o suya
Ne kaldı şunun şurasında ömrünün vaftizine? (Hatıram Olsun) - “Köprü’den oldukca geçerim; hem ne kadar geçtimse, beni düşürmedi bir kerecik olsun ümitsizliğe, ne Haliç’in o yosun yüzlü miskin suları; ne onun yaratılışa küsmüş benzer biçimde durgun kenarı!” (Mehmed Akif: Hayatı ve Toplu Şiirleri)
- Maça gitmişliğim bir elin parmaklarını geçmez, fakat televizyonda Göztepe’nin, Akhisar’ın, Adana Demirspor’un maçlarını izlemeye çalışıyorum. (Şiirin Gizli Tarihi)
- Her elvedada iki veda vardır
biri kalana, diğeri gidene yazılır
her vedanın iki elvedasından
biri yaşam, diğeri ölümle yaşanır. (Şayeste) - Ben ki umutsuz bir resimim bu kent albümünde
Kalbinin sevda duvarına asmalısın beni
Bu rahmetler, bu rüzgarlar, kutsal geceler
– adına seviyorum seni. Beni anlamalısın. (Kuş Tufanı) - Sevdimse seni sevmişim
Rüzgar olmuş peşin sıra esmişim
Yolumda izlerin var kim bilir
Gözümde nazların var görülmez.
Sevdimse seni sevmişim
Kırk haneli ağızlara düşmüşüm
Canım ciğerim
Hürriyetim,
SEVDİMSE SENİ SEVMİŞİM (Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 2) - ” Bana bir varmış de!
Bir varmış bir yokmuş deme!
İçime dokunuyor.” (Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi Cilt 3) - İşte geldim. Karanlığını çaldım.
Korkudan , yalnızlıktan sana sığındım. (Kuş Tufanı) - Aşk ya da kavga dizeleriyle gönülleri çelen şairler; gizli saklı korkuları, akıl almaz gariplikleriyle günlük yaşamlarında bayağı birer insandır. (Şiirin Gizli Tarihi)
- Ey neşeli ölüm! Acıyla yaratılan aşk
Sizlerle tüm her şeyden, anılardan geçtim (Adresi Kalbimde) - Yüreğimde mezarlar açma artık
elimde kırbaçları tutuklu rüzgar (Hücremde Ayışığı) - Ey adımı adı misali taşa yazan usta
Yalnızlığımı da yazsaydın ya
Başımın tacında duran zamana
Ayaklarımın ucundan akan zamana…
Bir de geçmiş ve gelecek zamana… (Adresi Kalbimde) - Yüreğimde karanfillerden damıtılmış bir yas Yaşıyor muyum acaba? (Kimse Hatırlamıyor)
- Ey serseriliğim, ey anılarımın ahşap kraliçesi
Şarabı sev, tütünü incitme, beni de unut artık (Kuş Tufanı) - Arkadaşımdı uçurtma ve üzüntü
Birini gökyüzüne armağan verdim
Keder, kalbime emanet kaldı. (Bağışla Ziyanımı) - Binlerce çiçeğe yüz bin ad koydum;
Papatya, lale, nergis, gül, yasemen…
– Birinin adını da sen koy. (Refik Durbaş – Seçme Şiirler) - Dinle sana bir tembih edeyim
hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş erişince
onu yâd ellere açıcı olma (Kanatların Yelken Ettik Gemiye)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!