Eğitim

Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 – Tayyar Arı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 – Tayyar Arı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kimin eseri? Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kitabının yazarı kimdir? Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 konusu ve anafikri nedir? Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kitabı ne konu alıyor? Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 PDF indirme linki var mı? Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kitabının yazarı Tayyar Arı kimdir? İşte Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Tayyar Arı

Yayın Evi: Marmara Kitap Merkezi

İSBN: 9786055911492

Sayfa Sayısı: 560


Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sadece coğrafya olarak değil, siyasal olarak da genişliği olan, pek oldukca bilinemezlerin, karmaşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların, ihanetlerin ve dostlukların, birleşme adına meydana getirilen ayrışmaların, benzeşik zannedilen heterojenliğin, tam olarak kavranamadığı için bazılarınca kaynayan kazan, bazılarınca bataklık olarak tanımlanan, bazılarına nazaran istikrarsızlığın ve geri kalmışlığın bazılarına nazaran petrolün ve zenginliğin merkezi olan Orta Doğu, üstüne oldukca şey söylenen fakat oldukca azca malum bir coğrafyadır. İnsanlık zamanı burada başlayıp burada devam etmiştir. Tarihsel vakalara yön veren gelişmeler burada yaşanmış, geleneksel ve çağdaş imparatorluklar için üstünde savaşım edilmeye kıymet bulunmuş, her şeye karşın vaz geçilememiştir. Böylesine tarihsel, kültürel ve toplumsal birikimi varlıklı ve böylesine ekonomik, stratejik ve siyasal açıdan mühim bir bölge hakkında söz söylemek kolay şeklinde gözükse de üstüne yazı yazmak hakikaten oldukça zor. Aslında zor olduğu detaylara inildikçe anlaşılıyor. Yaklaşık 13 senelik dersin birikiminin kitap haline getirilmesi isteğinin bir yansıması olmaktan öteye, bilhassa Basra Körfezi itibariyle bir doktora ve ondan sonra üstüne iki kitap yazdığım bu bölgenin bir çırpıda anlaşılacak ve kolayca üstesinden gelinecek bir mevzu olmadığını aslına bakarsak biliyordum.

Bilhassa son beş senenin yoğun çalışmasının ürünü olan bu kitabın hazırlanması normal olarak masa başlangıcında oturarak yapılamazdı. Diğer bir ifadeyle Beyrut sokaklarında, Cüniye’de, Zahle’de, Şuf dağlarında, Sur’da ve Sayda’da bulunmadan, Lübnan’ı ve Lübnanlıyı Lübnan’da görmeden idrak etmek ne kadar olanaksızsa Filistinli çocuğun ve gencin heyecanını vatan sevgisini, korkusunu fakat bununla beraber cesaretini gözlerine yakından bakmadan, El-Halil’i görmeden, Kudüs’ü, El-Aksa’yı, İsrail tanklarını, Cenin’i, Ramallah’ı görmeden de idrak etmek zordu. Gerçekten de anlaşılamıyordu. Bu denli siyaset farklılıkları, niçin belli sorunlarda bir araya gelemediklerini, Araplar arası birleşmelerin hep yeni bir ayrışmaya yol açtığını Kahire’de, Amman’da Riyad’ta Cidde’de Şam’da bulunmadan, onların geriden oldukca benzediği zannedilen farklılıklarını, endişelerini, kaygılarını, nefretlerini ve dostluklarını yerinde görmeden onlarla dostluklar kurmadan, birlikte aynı ranzayı ya da bir otel odasını paylaşmadan olanaksızdı. İşte bu emek harcama bu şekilde emsalsiz ve uzun bir emek harcama ve oldukca sayıda vaka, yer ve kişinin tanıklığıyla toplanan birikimin sonunda oluşmuş oldukça yorucu, fakat sonuçta ortaya çıkan çalışmayla yorgunluğu unutturan bir sürecin ürünü.

Ayrıca bölgedeki gelişmelerin doğru anlaşılması dinsel, tarihsel, siyasal ve ekonomik ögelerin ve gelişmelerin analiziyle mümkündür. Bu çalışmanın amacı, işte bu analizi gerçekleştirmek ve okuyucuya bölgeyi idrak etmek için lüzumlu ufku kazandırmaktır. Sadece olayların kronolojik anlatımıyla Orta Doğu’nun bugüne ışık tutan bu tarihsel ve kültürel birikiminin anlaşılması hakikaten olanaklı değildir. Bu emek harcama fazla iddialı olmamakla birlikte bugüne dek Türkçe literatür itibariyle söz konusu olan bu eksikliği doldurmayı da amaçlamaktadır. Yazar bu anlamda Türk bilim dünyasında bu alanda yapılmış pek oldukca kıymetli çalışmanın yanı sıra bu çalışmanın da mühim bir katkı olacağını düşünmektedir. Emek verme internasyonal ilişkiler öğrencilerinin yanı sıra Türk entelektüelinin bu konudaki gereksinimini karşılamayı da amaçlamaktadır.

Yukarıda ifade edilmiş olduğu şeklinde bu kadar geniş bir coğrafya ve geniş bir tarihsel kesit, kültürel, tarihsel, toplumsal ve dinsel ögeler bilinmeden anlaşılamazdı. Bu nedenle birazcık haddimizi aşarak bir oldukca mevzuya girmek zorunda kaldık. Ancak bu mevzularda mevzusunda uzman akademisyen arkadaşlarla yaptığımız uzun tartışmalar ve görüş alışverişleri, onların kıymetli eleştirileri ve ilgili bölümleri okuyarak yaptıkları katkıları çalışmanın minimum hatayla çıkması yönündeki dileğimizi ümit ederim yerine getirmiştir.


Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 Alıntıları – Sözleri

  • Doların dünya ticaretinde kullanımının artması ise ABD’nin hiçbir şey üretmeden dolar basarak dünyadan mal ve hizmet almasını sağlamaktadır.


Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Muhteşem bir kitap. Muhteşem bir dil. Ortadoğu terimini kafasında oturtamayan, anlayamayan kim var ise bu kitabı okumalı. Tabi okurken de sinirlerine hakim olabilmeli. Defalarca, sıkılmadan okunabilecek bir informasyon deposu. (Nilgün AYDIN)


Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 PDF indirme linki var mı?


Tayyar Arı – Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Tayyar Arı Kimdir?

1984’te bilimsel nitelikli yaşamına süregelen Prof. Dr. ARI, 1991’de Yardımcı Doçent Doktor olarak öğretim üyVeliğine atanmış; 1996’da Doçentliğe, 2002’de ise Profesörlüğe yükseltilmiştir. Uluslararası konuşma ve saha araştırması amacıyla ABD, İran, Suriye, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Filistin, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Umman, Makedonya, Kosova, Yunanistan, Almanya, Fransa, İsviçre ve Azerbaycan’da bulunan Prof. Dr. Tayyar ARI’nın Türkiye’de ve yurtdışında okutulan birçok kitabı bulunmaktadır. Prof. Dr. Tayyar Arı, Uludağ Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanlığı görevini yürütmektedir.


Tayyar Arı Kitapları – Eserleri

  • Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika
  • Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1
  • Uluslararası İlişkiler Teorileri
  • Uluslararası İlişkilere Giriş
  • Amerika’da Siyasal Yapı Lobiler ve Dış Politika
  • Geçmişten Günümüze Ortadoğu
  • Orta Asya ve Kafkasya
  • Irak, İran, ABD ve Petrol
  • Uluslararası İlişkilerde Postmodern Analizler- 1
  • Global Politika ve Cenup Asya
  • Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 2
  • Postmodern Uluslararası İlişkiler Teorileri 2
  • Basra Körfezi’nde Güç Dengesi


Tayyar Arı Alıntıları – Sözleri

  • 1989’dan beri Keşmir’deki çatışmalarda ortalama 25.000 Keşmirli bağımsızlık yanlısı Müslümanın öldürülmüş olduğu ifade edilmektedir. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • Türkiye’nin Batı’nın teşvikiyle oluşturulan 1955’teki Bağdat Paktı (CENTO) projesi içinde İngiltere ile beraber yer alması, Türkiye ile Orta Doğu ülkeleri içinde siyaset farklılığını daha da derinleştirmiştir. Bu nedenle Bağdat Paktı Menderes hükümeti tarafınca her ne kadar Türkiye’nin Orta Doğu’daki tesirini arttırma düşüncesiyle yapılmış bir girişimse de sonuçta Türkiye’nin Orta Doğu ülkelerinden birazcık daha uzaklaşmasına neden olan bir niteliğe dönüşmüştür. Zira bilhassa Mısır’ın etkisiyle öteki Arap ülkeleri ittifaka katılmadığı şeklinde bu girişimi İngiliz emperyalizminin yeni bir oyunu olarak değerlendirerek Türkiye’yi buna vasıta olmakla suçlamışlardır. Adnan Menderes de daha sonraki yıllarda bunun hata bulunduğunu, bu gelişmenin bölgedeki Batı karşıtı kampı güçlendirirken Türkiye’nin bölgede daha çok yalnızlaşmasına yol açtığını itiraf etmiştir.

    Türkiye Arap kamuoyunda yalnız Batı’nın çözüm önerilerine destek veren ve bu mevzuda onlarla ortaklık meydana getiren bir ülke olarak algılanmaya devam etmiş ve Batının jandarması olarak nitelendirilmekten kurtulamamıştır. (Geçmişten Günümüze Ortadoğu)
  • “Acaba bir devlet için terörist olan ötekiler için özgürlük savaşçısı ya da ulusal kurtuluş savaşçısı olarak nitelenmeye devam edecek midir?” (Uluslararası İlişkilere Giriş)
  • 1990’a gelindiğinde dünyadaki toplam nükleer silahların yüzde 97’sine haiz olan ABD ve SSCB’nin ellerindeki toplam nükleer patlayıcılıların miktarı 18,000 megatona ulaşmıştı. Oysa 2 ||. Dünya Savaşı’nda kullanılan tüm silahlar, Kore ve Vietnam savaşlarındaki silahlar da katılıdığında sadece 11 megatonu bulunmaktaydı ve bu kadarı bile 44 milyon insanoğlunun yaşamına mal olmuştu. (Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika)
  • Doların dünya ticaretinde kullanımının artması ise ABD’nin hiçbir şey üretmeden dolar basarak dünyadan mal ve hizmet almasını sağlamaktadır. (Geçmişten Günümüze Orta Doğu – Cilt 1)
  • Hindistan, Keşmir’de bulundurduğu 400 000 dolayındaki askeri 500 000’in üstüne çıkarırken Afganistan’daki Taliban güçleri tarafınca eğitildikleri iddia edilen 600 Keşmirli mücahidin sınırı geçtiğini iddia eden Hindistan’ın saldırısıyla süregelen çatışmalar daha oldukca Kargil bölgesinde yoğunlaştığından bu çatışmalara Kargil Savaşı da denmektedir. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • ABD, ilk olarak İngiltere ve Fransa’nın bölgeden çekilmesiyle ortaya çıkan güç boşluğunu doldurmayı, arkasından komünizmi çevrelemeyi, bölgede güç dengesinin sürdürülmesini sağlamayı, Hint Okyanusu’nun stratejik avantajlarından yararlanmayı, Batı’ya ve Japonya’ ya petrol sevkinin aksamasına engel olmayı, bölgeye yönelik önceleri Çin ondan sonra Sovyet tesirini sınırlamayı, bölgedeki Batı tipi demokrasilerin ve Batı’nın müttefiki olan ülkeleri korumayı amaçlamaktaydı. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • “Orta Asya ve Kafkasya’da Sovyetler Birliği’nin yerine ondan bağımsızlığını kazanan ülkeler bulunmaktadır. Artık Balkanlarda Sovyetlerin güdümündeki Doğu Bloğu ülkeleri söz konusu değil. Bunların yerine Bosna-Hersek, Kosava, Makedonya ve Arnavutluk şeklinde Türkiye’nin dostu ülkeler yer ediniyor.” (Uluslararası İlişkilere Giriş)
  • Pakistan’ın Afganistan’daki Taliban güçlerini desteklemesi, 1998 Ekiminde Kur’an’ın hukuk sisteminde esas alınmasına ilişkin olarak parlamento tarafınca hükümete yetki verilmesi şeklinde gelişmelerin ABD-Pakistan ilişkilerinin negatif etkilerken Hindistan-ABD ilişkilerini pozitif etkileyebilecek gelişmeler olduğu kaydedilmektedir. Bunların yanında Pakistan’ın devamlı olarak Çin’den nükleer teknoloji almaya devam etmesi ABD ile ilişkilerini negatif etkileyen bir başka mühim gelişmedir. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • “Orta Asya ülkeleri arasındaki sınır problemi genel olarak, ülkeler içinde potansiyel bir çatışmanın tohumlarını atarak birleşmelerini önlemek ve böylece bölgenin daha kolay yönetilmesine olanak sağlamak için Ruslar tarafınca tadı halde çizilen sınırlardan meydana gelmektedir.” (Uluslararası İlişkilere Giriş)
  • coğrafya bizlere ne yapmamızı emreden bir öge olmayıp tercihlerimizi oluşturmada yol göstericidir (Uluslararası İlişkiler Teorileri)
  • “Türkiye’nin jeopolitik önemi, esas olarak petrol ve doğalgazdan oluşan dünya enerji kaynaklarının ortalama %70’inin bulunmuş olduğu Hazar ve Orta Doğu’ya komşu olmasından meydana gelmektedir. Söz konusu bölgedeki ortak etnik ve dini bağlarımız dolayısıyla Türkiye’ye dost ve kardeş ülkelerdir.” (Uluslararası İlişkilere Giriş)
  • ”ABD ile Türkiye arasındaki ilk gerilim Irak’ın işgali sürerken Türkiye’nin Kuzey Irak’tan gelebilecek ihtimaller içinde riskleri önlemek suretiyle Irak’ın kuzeyine askeri güç sevk etme olasılığı üstüne belirmiş ve Amerikalı yetkililer buna karşı olduklarını açıklamışlardır. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, 23 Mart’ta Türkiye’nin Kuzey Irak’a insani amaçlarla girme niyetine ilişkin bir sual üstüne,
    ‘Bu tür şeyler, yanlış anlamalara neden olur. Biz açıkça belirttik, Kuzey Irak’a tek taraflı, koordine edilmemiş hareketleri desteklemiyoruz’ diyordu.”
    Evet Amerikalılar’ın Türkiye’den geçmesine müsade edilmedi.
    Tezkerenin meclisten geçmediğini işiten Barzani’nin aynı gece kutlama düzenleme etmiş olduğu söylenir.
    Nitekim, TBMM’de, AKP grubunda bulunan, aralarında üç bakanın da olduğu bazı milletvekillerinin, Erdoğan’a karşın tezkereye ret oyu verdiğini biliyoruz.
    İroni burada başlıyor.
    Devrin Türk Milliyetçileri ve Ulusalcıları duygusal ve etik nedenlerden dolayı tezkereye tamamen karşıydılar. Erdoğan yönetimini de tezkereyi istedikleri için eleştiriyorlardı.
    Tezkerenin reddi, söz konusu kesimde bayram sevincine niçin oldu. Ben de sevinmiştim.
    Ancak sonrasında, 4 Temmuz 2003’te, Kuzey Irak Süleymaniye’deki TSK binbaşısı ve 11 mensubu, Türkmen mihmandarlarıyla beraber, ABD askerleri ve Peşmerge tarafınca derdest edildi, başlarına çuval geçirildi. Bence önemlidir, 4 Temmuz bununla beraber Amerikalılar’ın en önemli ulusal bayramıydı.
    İroni dedim ya, Amerikan postalına geçit vermek istemeyen milletvekilleri, Türk ordusu’nun ABD güçleriyle beraber Irak’a girip, Kuzey Irak’taki PKK kamplarına müdahale etmesini istemeyen milletvekilleriyle aynı paydada buluştular.
    15 Şubat 1999’da Öcalan Türkiye’ye getirilmiş, Osman Pamukoğlu şeklinde şahin generaller ve askerin gayretiyle Türkiye’deki PKK kamplarının, mevzilerinin neredeyse tamamı boşaltılmış, PKK’lılar Kuzey Irak, Suriye ve İran’a aktarma olmuştu. Hatırlayanlar vardır, terör 0 noktasına yaklaşmıştı.
    Tezkerenin reddedildiği 2003 yılından, Mart 2016’daki Hendek operasyonlarının sonuna kadar ülkece neler yaşadığımız malumdur.
    Amerikan işgali esnasında, Irak Kürtleri’nin tutumu, ABD’ye verdikleri destek ve yalnızca Şii grupların ABD ordusuna gerçek manada direnmiş olması hatrımdadır.
    Marx’ın şu sözü oldukca alıntılanır:
    ”Tarihte ne olduysa öyleki olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyleki olmuştur.”
    Sanki haklıdır da. Yine de ”ya diğeri türlü olsaydı” demekten kendini alamaz insan. Uluslararası ilişkiler alanında mesai meydana getiren, Türkiye ve dünyanın yakın siyasal tarihini okumaya çalışanlar, Marx’ın bu sözüne karşıcılık etmeye devam edeceklerdir. (Geçmişten Günümüze Ortadoğu)
  • Pakistan’da Ziya’ül-Hak, Nisan 1979’da Butto’nun idam edilmesinden sonrasında Ekim 1979’da seçimlerin sınırsız ertelendiğini açıklayarak siyasal partileri ve grevleri yasaklamış ve basına ağır sıkıdüzen getirmiştir. Ayrıca SSCB’nin Afganistan’a işgal etmesi üstüne ABD’nin ve İslam ülkelerinin sağlamış olduğu geniş çaplı askeri ve ekonomik yardımla yönetimini güçlendirme yoluna gitmiştir. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • Keşmir’de çatışmaların başlamasında Pakistan ve Hindistan’daki iç siyasal istikrarsızlığın tesirini de göz ardı etmemek gerekir. Gerek Butto gerek Ziya içerdeki siyasal birliği sağlayabilmek için Keşmir sorununu kullanmışlardır. Bu durum Hindistan için de geçerlidir. Zira, Keşmir’de mesele devam etmiş olduğu sürece her iki ülke de potansiyel bir düşman ile karşı karşıya bulunduklarını ileri sürerek hem içerde birliği sağlamakta hem de bu yolla kendi siyasal iktidarların korumaya iş yapmaktadır. (Global Politika ve Cenup Asya)
  • 1 Mart tezkeresinin meclisten geçebilmesi için yalnızca 3 kabul oyuna gerekseme vardı.
    ”Tezkere, en fazla 62 bin yabancı askeri personelin 6 ay süreyle Türkiye’de bulunmasını öngörüyordu. Yabancı kuvvetlerin hava unsurları 255 tayyare ve 65 helikopteri aşmayacak. Tezkereye nazaran, yabancı kuvvetlerin muharip unsurlarının, konuşlandıkları bölgelerden en kısa sürede Türkiye dışına ulaşmaları sağlanacaktı.”
    Evet hepsi gerçekleşmedi. O dönem 13 yaşındaydım. Evdeki akşam yemeği sofrasında, mahallede, okulda bu meseleler gündemdeydi.
    Sevinçliydik. Golyat/tepegöz, komşumuz Irak’a bizim topraklarımızdan geçerek saldıramayacaktı. Devrin AKP hükümetinin ve başbakan Erdoğan’ın istediği gerçekleşmemiş, Türk tarihinde arzu ettikleri kırılma yaşanmamıştı. Neydi o kırılma?
    Müslüman bir ülkenin topraklarına Batılı işgalcilerle beraber girmek…
    Gerçi Afganistan’da Talibanlı teröristlere karşı NATO gücü içinde vazife almış olmamızı tarihsel kırılma olarak değerlendirenler çıkacaklardır. Ancak Türk askeri mensubu Talibanlı teröristlerle çatışmamıştır. Barış gücü olarak karargahında oturmuş ya da insani yardım görevlerinde bulunmuştu.
    Tezkere geçmedi diye sevinmiştik sevinmesine fakat sonrasında yaşananlar, ABD’nin Türkiye’ye oldukca ağır bedeller ödeteceğinin kanıtıydı. (Geçmişten Günümüze Ortadoğu)
  • ”Türkiye üstünden Irak’a yönelik ikinci cephenin açılmasına izin verecek tezkerenin 1 Mart 2003’te Meclis’te lüzumlu çoğunluğu sağlayamaması ABD’de soğuk duş tesiri yapmıştı.”
    Neden soğuk duş tesiri yapmıştı? Zira tezkere mecliste görüşülmeden üç hafta ilkin kapalı bir oturumda 759 sayılı karar kabul edilmişti. Neydi 759 sayılı karar?
    ”Türkiye’deki askeri üs ve tesisler ile limanlarda lüzumlu yenileştirme, geliştirme, inşaat ve tevsi emek harcamaları ile altyapı faaliyetlerinde bulunmak amacıyla ABD’ye mensup teknik ve askeri personelin 3 ay süreyle Türkiye’de bulunmasını, bununla ilgili lüzumlu düzenlemelerin hükümet tarafınca yapılmasını öngörmekteydi.”
    Yani Türk hükümeti ABD’ye, 1 Mart’ta oylanacak tezkerenin geçeceğini, üç hafta ilkin 6 Şubat 2003’teki gizli saklı oturumun neticesiyle bildirmişti. Karşılığında da TSK’ya ilişik üslerin ve envanterin yenilenmesi, ordunun modernizasyonu gerçekleştirilecekti.
    Hatırlayanlar olacaktır, ABD’nin harp gemileri İskenderun limanı açıklarında bekliyorlardı, hatta 1 Mart’ın arefesinde Amerikan askerlerinin bir kısmı karaya çıkmış, İncirlik’e cinsellik işçileri akın etmiş, İncirlik esnafı bayram havasında beklemekteydi. 22. dönem TBMM milletvekillerinin 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyuyla tezkere geçmediğinde ise ABD yönetimi deyim yerindeyse dumura uğramıştı.
    Irak’ı işgali için Türkiye’yi kullanamayan ABD, İngiltere’deki hava üslerini, Suudi Arabistan’ı, Ürdün’ü kullanarak yoluna devam etti. Tezkerenin geçmemesinin neticesi ABD için ekonomik ve toplumsal faturayı bir nebze ağırlaştırdı.
    (Yalnızca tırnak işaretleri içindeki kısımlar kitabından) (Geçmişten Günümüze Ortadoğu)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş