Eğitim

Deniz Kenarında Geyikler – Ralf Rothmann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Deniz Kenarında Geyikler – Ralf Rothmann Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Deniz Kenarında Geyikler kimin eseri? Deniz Kenarında Geyikler kitabının yazarı kimdir? Deniz Kenarında Geyikler konusu ve anafikri nedir? Deniz Kenarında Geyikler kitabı ne konu alıyor? Deniz Kenarında Geyikler PDF indirme linki var mı? Deniz Kenarında Geyikler kitabının yazarı Ralf Rothmann kimdir? İşte Deniz Kenarında Geyikler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ralf Rothmann

Çevirmen: Ogün Duman

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753427005

Sayfa Sayısı: 176


Deniz Kenarında Geyikler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Metis’te daha ilkin Genç Işık adlı romanını yayımladığımız Alman yazar Ralf Rothmann’dan bu kez bir öykü kitabı. Günümüz Almanyasının taşra atmosferinden kesitler sunan yalın çarpıcı “minik” insan öyküleri.


Deniz Kenarında Geyikler Alıntıları – Sözleri

  • “Gördün mü, her işin ters gidiyor… Ne yap et, evlenme!”
  • “…VE KADINI üzüntüden uyurken buldu.” Sabahın ilk sözcükleri, Marie’nin hediyesi olan kitapta —bir parantez da var içinde— altı çizili bu cümle.
  • Bence bu asla doğru değil. Nasıl rahatlayacağım ben? Kadının bizlere bir şey söylemesi gerekmez miydi?
  • “Kapa ışığı. Yorgunum.”
  • Bu arada Türk büfesindeki adam Yunan galiba. Devamlı, endaksi diyor. Ama döneri gene de güzel.
  • Hayal gücünün sınırı yoktur.
  • Sanki tüm bu tarz şeyleri başkaları yapıyordu.
  • “Hadi fakat kızım, elbet yiyebilirsiniz! Baksanıza, kemikleriniz sayılıyor.”
  • Onda ne bulduğunuzu oldukça iyi biliyorsunuzdur, yoksa beraber yaşamaya karar vermezdiniz. Aşk bir çoğul ekidir, diye okumuştum bir yerlerde. Ne zamandır tanışıyorsunuz?
  • Gözlerimi kapattım. “Geyikler mi?” dedim ve yutkunmak zorunda kaldım. Rüzgârın tadı tuzluydu. “Deniz kenarında geyikler mi?”
  • “Sıkıntının ne vakit vuracağı belli olmaz.”
  • Kadın güldü. “Yeter artık! Kaç kez söyledim sana insanları rahatsız etme diye! Beyefendinin çalışmak istediğini görmüyor musun?”
    “Ne olmuş, isterse çalışır. Ben onu rahatsız etmiyorum ki. Ediyor muyum? Put şeklinde sessizim, değil mi?”
    Carst başını pozitif yönde anlamda salladı fakat hanım kızına dönmüştü bile.
    “Sen ve sessiz durmak. O denli gevezesin ki, uykunda bile konuşursun. Haydi bakalım, doğru yerine. Hem de acele tarafınca!”
  • Juhre!” dedim tekrardan, “hay Allahım, ne bok yiyorsun? Sarhoş musun? Bir şey desene!”
  • Babaannemin evi küçücük fakat oldukca tatlı.
  • * / **
    (…)
    “…VE KADINI üzüntüden uyurken buldu.” Sabahın ilk sözcükleri, Marie’nin hediyesi olan kitapta —bir parantez da var içinde— altı çizili bu cümle. Kimsenin olmadığı, köpeklerin bile ortalıkta görünmediği, bir tek bir saksağanın, uzun gölgesi arkasında, hoplayarak kum yolu katettiği Fontane Bulvarı’ndaki kestane ağaçlarının peşinden güneş doğuyor. Yatağın tarafındaki ayakkabının içinde duran saat, Peru’dan gelen o minik çalar saat durmuş; aydınlığa bakılırsa, durmamış olsa bir saat içinde çalacaktı.
    Kargalar, değişen düzenlerle uçan devasa sürüler halinde evin üstünden parka doğru uçuyor, her sabahleyin, Hasenheide’ye doğru. Odalar aydınlık, su neredeyse ılık ve mentolsüz diş macunu, fırçayla yapmış olduğu küçük bir hareketin peşinden ağzından düşüyor; gözler kapatılarak derin bir nefes alınan ve peşinden dün atlatıldı sanılan güne bir kez daha başlanan kısa bir an.
    (…)
    * ePUB
    ** Getsemani öyküsünden


Deniz Kenarında Geyikler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kendimi bu kitaba teşne bulmam, katiyyen Rortmann’ın her yıl ödül alması ve öteki nedenlerden dolayı değil, tersine işçi sınıfından birinin, – derslik bilinci olsun ya da olmasın- kendini hasbelkader yetiştirip, meramını yazınsal bir üslupla özetleyebilecek kıvama, yetkinliğe ermesindendir. Bittabi okuduğum ilk kitabı Deniz Kenarında Geyikler,hemencecik buruşturup bir kenara atıveremem alın terini fakat, benim beğeni çıtama istinaden yoğun bir halde otobiyografik, gereksiz uzunluklar barındıran bir örgü ve en bun duyduğum yanı da öyküdeki karakterlerin yeterince kendi özellerinde, ayrı ayrı öyküye entegre bir halde işlenmeden tepeden inme bir şekilde öyküye dahil olmasıydı. Diğer kitaplarını okumadığım ve yazınsal anlamda kendisine ivedice yafta yapıştırmamak için, kendi adıma devasa bir hata oranı bırakıyorum bu ilk okumama binaen deyip; gündelik yaşamların, anların, uzun ve otobiyografik bir halde öyküleştirilmesinden hoşlananlar için tavsiye edilebilir bir kitap diyebilirim. Keyifler okumalar dilerim. (DaDa)

Kurgusuz Öykücülük: Kitap Ağacı 600 Günde Devr-i Alem Kulübünün Haziran ayı durağı Almanya’ydı. Listemizde kitap ise Metis Yayınları’dan çıkan Ralf Rothmann’ın “Deniz Kenarında Geyikler” adlı öykü kitabıydı. 
Deniz Kenarında Geyikler’in bir çağıl Alman Edebiyatı olması başlı başına merak uyandırıcı birşeydi. Şu sebeple Alman diyince bir yazarın sadece felsefe kitabı, kuram kitabı ya da teknik bir rapor yazabileceğini filan hayal edebiliyor insan. 
Ralf Rothmann’ın 12 hikayeden oluşan bu kitabına başladıktan kısa bir süre sonrasında, Almanların da çağıl edebiyattan nasiplerini aldığını fark ettim. Hatta kim bilir, basit insanların basit hikayelerini kısa kesitler halinde aktarma mevzusunda daha mahir olabileceklerini anladım. Rothmann’ın öykücülüğe yeni bir yorum getirdiğini bile söylemek mümkün. Bu yorumun adı olsa olsa “kurgusuz öykücülük” olabilirdi. 
Kitaptaki nerede ise tüm öykülerde kurgu namına oldukca fazla birşey olduğu söylenemez. Bayağı insanların, basit gündelik yaşam kesitleri, o basit insanların fark edemeyeceği varlıklı bir anlatımla aktarılıyor. Ama ortalıkta ne merak uyandıracak, şaşırtacak birşey var, ne de çarpıcı bir gelişme. Herşey beklendiği şeklinde gelişiyor ve aşama kaydediyor. Belki bir tek “Doğu’nun Gururu’ndaki aldatma sahnesi ve “Islak Serçeler”deki döğüş sahnesi için çarpıcı ve beklenmez bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu iki öykü de, klasik öykü formatına bu sebeple birazcık daha yakınlar. 
Öykülerin tamamında girişler oldukca ani ve anlam ifade etmeyen noktalardan başlıyor. Öykünün ortamını ve atmosferini anlayana kadar öyküyü ortalamış oluyorsunuz. Buraya kadar devamlı geri dönüş yapmış olup, bazı noktaları tekrardan okumanız gerekiyor şu sebeple anlama sürecinde yapbozun bazı parçalarını yanlış bölgelere yerleştirmiş olabileceğinizden kuşkulanıyorsunuz. Geri kalan yarısını daha rahat ve akışkan okuyacağınızı düşünüyorsunuz fakat öykü başladığı şeklinde karmaşık bir ortamda sonlanınca, kaçırmış olabileceğiniz başka şeyler bulunduğunu düşünerek öyküye baştan itibaren tekrardan göz atıyorsunuz.  
Kitapta, Ralf Rothmann’ın romanlarının otobiyografik özellikler taşımış olduğu yazıyordu. Benzer bir yorumu bu öykü kitabı için de söyleyebiliriz sanırım. Şu sebeple Rothmann yazarlıktan ilkin duvar ustalığı, matbaacılık, hastabakıcılık ve aşçılık yapmış. Öykülerde en oldukca rastlanan meslekler de bunlar. Bilhassa hastabakıcılık ve inşaat işçiliği. 
Öykülerde kuşlar, bilhassa saksağan, bisiklet, göl, deniz, oje, çocuk, çocuk bezi, Almanya’daki azınlıklar öğeler sık sık geçiyor. Türklerle ilgili kısımlar rahatsız edici olsa da hem bir nebze gerçeklik oranı, hem de kurgu öğesi olması babıyla hoşgörü ile karşıladım. 
Öykülerde bir öteki dikkat ettiğim kısımlar adları oldu. Öykülerin en anlam ifade etmeyen kısımları ve öğeler öykünün adı olarak karşımıza çıkıyor. Bunun hususi bir tercih bulunduğunu düşünüyorum. Belki de yazar, kurgu ile şaşırtamayacağını bilmiş olduğu okuru öykünün adı ile şaşırtmaya çalışmış olabilir. Öyküyü okurken, adını zihninin bir kenarına yazan okur, o ismin geçmiş olduğu kısma gelip, bu kısmın öykünün en önemsiz ve öykü içindeki etkisiz kısım bulunduğunu fark ettiğinde hakkaten şaşırıyor. 
“Deniz Kenarında Geyikler” çağıl öykü seçimi ile örneğine son yıllarda vatanımızda de oldukça sık rastlanan bir eğilim denk geliyor. Hayat insanı oldukca ender zamanlarda şaşırtıyor ve ömrün oldukca geniş bir kısmı oldukça basit aşama kaydediyor. Öyküyü bu ender zamanlara sıkıştırmanın haksızlık bulunduğunu düşünen günümüz öykücüleri, insan yaşamının daha geniş olan basit sularında kulaç atmanın keyfini çıkarıyorlar. Bize de iyi kulaç atabilen öykücüleri seçmek düşüyor. Ralf Rothmann’da bu iyi yüzücülerden birisi.  (Sinan Tütüncüler)

Aranızda öykü sevmiyorum diyenler vardır bir ihtimal fakat o şekilde genellemeye girecek bir tür değil bence şu sebeple her öykü yazarının değişik bir seçimi var. Ralf Rothmann’ın da kendine özgü bir üslubu var.
Yazarı tanıma kitabım olan Deniz Kenarında Geyikler ile ilgili notlarımı toparlamaya çalıştım;
•Öykülerini idrak etmek, anlamakla kalmayıp sevmek için ya oldukca yavaş bir okuma (fakat bu şekilde epey sindirerek her kelimeyi) ya da ikinci bir okuma yapmak gerekiyor.
•Öykülerde kimi zaman karakterler gereğinden azca konuşuyor, kimi zaman de gereğinden fazla. Bazen mekanlar, eşyalar ve karakterlerin dış görünüşü oldukca detaylı anlatılıyor. Bazen de tek cümleyle oldukca şey anlatılıyor. ”Getsemani” adlı öyküsü şu şekilde başlıyor: …”Ve bayanı üzüntüsünden uyurken buldu.” Bence epey basit bununla birlikte etkisinde bırakan bir giriş. Hikayenin içinden yeni bir öykü çıkarmaya çağırıyor insanı.
•Rothmann yazarlıktan ilkin duvar ustalığı, matbaacılık, hastabakıcılık ve aşçılık yapmış. Öykülerde en oldukca rastlanan meslekler de bunlar. Otobiyografik özellikler taşıdığını söyleyebiliriz bu açıdan.
•Öykülerin en anlam ifade etmeyen kısımları ve öğeler öykünün adı olarak karşımıza çıkıyor.
•Kitapta bulunan on iki öykünün ortak özelliği yaşamın basit vakalarından öykünmesi, öykülerin ani bir girişle başlaması ve bir yarım kalmışlık hissi ile son bulması. Rothman okuyucudan kendisini ve öykülerini idrak etmek için oldukca şey bekliyor doğrusu
kitap/deniz-kenarinda-geyikler–84433 yazar/Ralf-Rothmann (RBK)


Deniz Kenarında Geyikler PDF indirme linki var mı?


Ralf Rothmann – Deniz Kenarında Geyikler kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Deniz Kenarında Geyikler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ralf Rothmann Kimdir?

Ralf Rothmann 1953 senesinde Schleswig’de dünyaya geldi. Gençliği romanlarının bir kısmına mekân olarak almış olduğu Ruhr bölgesinde geçti. Ticaret lisesindeki öğrenimini yarım bırakarak duvarcı ustası olan Rothmann uzun seneler inşaatlarda çalıştı, ek olarak matbaacılık, hastabakıcılık ve aşçılık yapmış oldu. 1976’dan beri Berlin’de yaşayan yazarın ilk öykü kitabı Messers Schneide1986’da yayımlandı. Oldukça sayıda öykü, şiir ve romanın yanı sıra bir de tiyatro oyunu kaleme almış olan Rothmann’ın bilhassa romanları otobiyografik öğeler taşır. Rothmann aralarında Heinrich Böll Ödülü (2005) ve Max Frisch Ödülü’nün (2006) de bulunmuş olduğu pek oldukca edebiyat ödülü kazanmıştır.


Ralf Rothmann Kitapları – Eserleri

  • Baharda Ölmek
  • Deniz Kenarında Geyikler
  • Genç Işık
  • O Yazın Tanrısı
  • Süt ve Kömür


Ralf Rothmann Alıntıları – Sözleri

  • Tarihin seyri belli olmaz. (Baharda Ölmek)
  • Korukları babalar yedi fakat dişleri kamaşan, oğullar oldu. (Baharda Ölmek)
  • “… ‘Herkesin aşacak sıkıntılı bir yolu vardır’ dedi garson.” (Süt ve Kömür)
  • Gitgide daha da zorlaştı yaşam, ölümler sürerken ve veba yüzünden insanoğlu toprağa verilirken, hepimiz artık kaybedeceğim ne kaldı diye düşünürken, gene de kaybedecek şeyler oluyordu hâlâ. (O Yazın Tanrısı)
  • En zor iş, bir şeyi dünyaya getirmektir. Yok etmeyi, öldürmeyi her geri zekâlı becerir. (Baharda Ölmek)
  • Mutlu bir kadının gözlerinde dünya her gün tekrardan doğar. (Süt ve Kömür)
  • “İlkbahar gelmeyecek galiba, değil mi? Hiç çiçek açmıyor, asla koku duyulmuyor, kimse âşık olmuyor. Bunun sebebi o nalet ihtimaller içinde cenk, dönemin ilerlemesine engel oluyor. En son ne vakit üşümemiştim, onu bile hatırlamıyorum.” (O Yazın Tanrısı)
  • “Toprağı sürdüğünde sürekli mahsul vermeyecek. Yeryüzünde geçici ve fanisin.” (Baharda Ölmek)
  • Özgür olmaya karar verdiysen başına hiçbir şey gelmez. (Genç Işık)
  • Juhre!” dedim tekrardan, “hay Allahım, ne bok yiyorsun? Sarhoş musun? Bir şey desene!” (Deniz Kenarında Geyikler)
  • Sibylle’nin sandalyesini geriye itmiş olduğu fark edilmedi. Ancak ruj lekeli peçetesini boş tabağına atıp ayağa kalkınca ona baktılar ve rimelinin aktığını gördüler. Yine de kimse bir şey söylemedi, bezelye ve havuç dolu kâseler elden ele geçirildi, şarap ve su servisi yapılmış oldu, Sibylle de burnunu çekerek çıktı salondan. (O Yazın Tanrısı)
  • Onda ne bulduğunuzu oldukça iyi biliyorsunuzdur, yoksa beraber yaşamaya karar vermezdiniz. Aşk bir çoğul ekidir, diye okumuştum bir yerlerde. Ne zamandır tanışıyorsunuz? (Deniz Kenarında Geyikler)
  • “Kapa ışığı. Yorgunum.” (Deniz Kenarında Geyikler)
  • ”Evli değil misin sen?”
    ”Anlamıyorsun. Evli bayanlar da başka adamların bakışlarıyla yaşar.” (Süt ve Kömür)
  • Kadınlardan uzak dur Simon. Boşanmak için ne oldukca bahaneleri bulunduğunu tahmin edemezsin . Aşk bile onlar için boşanma sebebi . (Süt ve Kömür)
  • Gözlerimi kapattım. “Geyikler mi?” dedim ve yutkunmak zorunda kaldım. Rüzgârın tadı tuzluydu. “Deniz kenarında geyikler mi?” (Deniz Kenarında Geyikler)
  • Fidelis ad mortem (Ölene kadar sadık) (Baharda Ölmek)
  • Hayattan hiçbir şey öğrenemedin, değil mi? Ne kadar dram yaratırsan yarat, günün birinde her şey biter. Hepimiz gidiciyiz. (Baharda Ölmek)
  • Bence bu asla doğru değil. Nasıl rahatlayacağım ben? Kadının bizlere bir şey söylemesi gerekmez miydi? (Deniz Kenarında Geyikler)
  • Sadakatim onurumdur. (Baharda Ölmek)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş