Eğitim

Doğu Mitolojisi – Joseph Campbell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Doğu Mitolojisi – Joseph Campbell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Doğu Mitolojisi kimin eseri? Doğu Mitolojisi kitabının yazarı kimdir? Doğu Mitolojisi konusu ve anafikri nedir? Doğu Mitolojisi kitabı ne konu alıyor? Doğu Mitolojisi PDF indirme linki var mı? Doğu Mitolojisi kitabının yazarı Joseph Campbell kimdir? İşte Doğu Mitolojisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Joseph Campbell

Çevirmen: Kudret Emiroğlu

Yayın Evi: Islık Yayınları

İSBN: 9786056469978

Sayfa Sayısı: 544


Doğu Mitolojisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Joseph Campbell’in “Tanrının Maskeleri” dizisi, tüm dünya mitolojilerinden bir seçme değil; mitolojiyi insanlığın ürettiği anlama ve anlamlandırma çabası olarak başta felsefe, insanbilim, psikoloji olmak suretiyle öteki disiplinlerden ve edebiyattan da yararlanarak çözümlediği ve aynı anda tüm bu insanlık birikiminin mitolojiden yararlanarak da anlaşılabileceğini ortaya koyan “sav”li bir başyapıttır. Campbell bu tezini, insanlığın doğum, ölüm, sevgi karşısındaki “yazgı”ine karşı tek bir kaynaktan doğup gelişen ve farklılaşan içsel yaşamının bütüncüllüğü üzerine kurduğu için de başarılıdır. Dünyanın tarihe geçmiş ve antropologlar eliyle toplanmış mitoslarını anlamlı bir bütünsellik içinde öğrenirken, Freud, Jung, Mann, Spengler, Schopenhauer, Nietzsche, Goethe, Wagner, Joyce, Picasso ve daha birçok düşünür ve sanatçının bu dünyaya bakışlarına, bir de bu şekilde bir pencereden bakacaksınız.

Doğu Mitolojisi, yaşam karşısında fert adına ve toplumun bir üyesi olarak üretilen kültürel yanıtların tanrısız erdemini Hint, Çin ve Japonya’nın felsefe, sanat ve siyaseti, tarih ve toplumsal yapısı bağlamında irdeler, insanlık serüveninin kast, devlet ve ata söylemleriyle üretimini sürdürür…

(Tanıtım Bülteninden)


Doğu Mitolojisi Alıntıları – Sözleri

  • “Kendisini kendisiyle fethedene
    Kendisi arkadaştır.
    Kendisini kendisiyle fethetmeyen Saldırır düşman şeklinde kendine.”
    (Mahabbarata 1)
  • “Efsaneye bakılırsa hem de kral oğlu olan keşiş Bodhidharma İ.S. 520’de ülkeye vardığında Liang hanedanından İmparator Wu tarafınca Nanking’de konuşma vermeye çağrı edilmişti.
    Wu Ti: “Tahta çıktığımdan beri bir oldukca manastır yaptırdım.Bir oldukca mukaddes metni kopya ettirdim. Sayısız keşiş ve rahibe yetiştirdim. Ne kadar sevap kazanmışımdır?’
    Bodhidharma: ‘Hiç.’
    Wu Ti: ‘Niçin?’
    Bodhidharma: ‘Bunlar ufak işler. Gök yada yerde daha iyi doğumlara niçin olabilirler fakat dünyevi işlerdir ve gölge şeklinde nesnelerini izlerler. Var şeklinde görünebilirler fakat varlıkları yoktur. Gerçek marifet muhteşem ve gizemli olanı saf akılla, insanaklının ötesindekini naturel biçimiyle yakalamak, maddi işlerde aramamaktır.’
    Wu Ti: ‘Öyleyse en büyük anlamıyla Soylu Gerçek nedir?’
    Bodhidharma: ‘Boştur. Soylu bir tarafı yoktur.’
    Wu Ti: ‘Karşımdaki keşiş kim peki?’ Bodhidharma: ‘Bilmem.’ “
  • “Kırılmamak için bükül,
    Düz olmak için eğril.
    Dolmak için boşal,
    Parçalan ki yenilen.
    Az şeye haiz olanlar çoğa kavuşabilirler,
    Fazlaca şeyi olanların zihni karışır.
    Dolayısıyla Bilge
    Temel Birliğe yapışır,
    Gök, altındaki her şeyle onu sınar.
    Kendisini göstermez, dolayısıyla her yerde görülür.
    Kendisini tanımlamaz, dolayısıyla her şeyden farklıdır.
    Yapacaklarıyla övünmez, dolayısıyla başarır.
    İşiyle gurur duymaz, işi kalıcı olur.
    Çatışmaz,
    Ve bundan dolayı gök altındaki asla kimse onunla çatışamaz…
    gerçek bütünlük sadece geri dönmekle elde edilebilir.”
    (Tao Te Ching/The Way and Its Power)
  • kişinin ilk görevi kendisine verilen görevi oynamaktır, binlerce senedir güneşin ve ayın, bitkiler ve hayvanların, suların ve yıldızların yapmış olduğu şeklinde, direnmeden hata yapmadan oynamak… ne insan ne de evren için kişisel özgünlük ve çabayla kazanacak bir şey yoktur aslen. her şey olduğu haliyle muhteşemdir, şaşkınlık vericidir aslına bakarsan.
  • Kırılmamak için bükül.
    Düz olmak için eğril.
    Dolmak için boşal,
    Parçalan ki yenilen.
    Az şeye haiz olanlar çoğa kavuşabilirler,
    Fazlaca şeyi olanların zihni karışır.
  • Efsaneye bakılırsa hem de kral oğlu olan Bodhidharma MS 520’de ülkeye vardığında Liang hanedanından imparator Wu tarafınca Nanking’de konuşma vermeye çağrılmıştı.
    “Wu Ti: Tahta çıktığımdan beri birçok manastır yaptırdım. Biroldukca mukaddes metni kopya ettirdim. Sayısız keşiş ve rahibe yetiştirdim. Ne kadar sevap kazanmışımdır?’
    Bodhidharma: ‘Hiç!’
    Wu Ti: ‘Niçin?’
    Bodhidharma: ‘Bunlar küçük işler. Gök veya yerde daha iyi doğumlara neden olabilirler, fakat dünyevi işlerdir ve gölge gibi nesnelerini izlerler. gibi görünebilirler, ama varlıkları yoktur. Gerçek marifet mükemmel ve gizemli saf akılla, insan aklının ötesindekini doğal biçimiyle yakalamak, maddi işlerde aramamaktır.’
    Evrenin Direği ana fikri kavramayınca aziz Yangçe’yi geçip Wei ülkesinin başkenti Loyang’a gitti, Şaolin tapınağında dokuz yıl yüzü duvara dönük oturdu. Konfüçyusçu bir alim, Hui K’e ona yaklaştı, eğitilmek istedi, cevap alamayınca günlerce hareketsiz oturdu. Kar yağdı. Dizlere kadar terfi etti. Ciddi bulunduğunu göstermek için kılıcıyla kolunu kesti ve Bodhidharma ona baktı.
    Hui K’e: ‘Buddha öğretisi hakkında bilgilenmek istiyorum.’
    Bodhidharma: ‘Bu başkasından bulunamaz,’
    Hui K’e: ‘Öyleyse ruhumu huzura kavuşturman için yalvarıyorum.’
    Bodhidharma: ‘Ruhun olunca bunu yapacağım.’
    Hui K’e: ‘Senelerce onun peşinden gittim, fakat aradığımda
    bulamıyorum.’
    Bodhidharma: ‘İşte! Huzura kavuştu.’
    Bu şekilde eğitim gören Hui K’e Uzakdoğu Yolu’nun ikinci patriği
    oldu ve birincisi gitmek üzereyken öğrenciler toplandı.
    Bodhidharma: ‘Gitme zamanım geldi. Elde ettiklerinizi göreyim.’
    Tai Fu: ‘Doğruluk evet ve hayırın ötesindedir. Böyle hareket eder.’
    Bodhidharma: ‘Benim tenime sahipsin.’
    Rahibe Tsung Ç’ih: Ananda’nın, Akşobhya Buddha Diyarı’nı görmesi şeklinde: Bir kez görülür tekrar görülmez.’
    Bodhidharma: ‘Etime sahipsin.’
    Tao Yu: ‘Dört öğe boştur; beş içerik; biçim, duygu, kavram, düşünce ve bilinç de boştur. Gerçek diye tutulacak bir şey yoktur.’
    Bodhidharma: ‘Kemiklerime sahipsin.’
    Fakat Hui K’e Usta’nın önünde eğilip ses etmedi.
    Bodhidharma: ‘Özüme sahipsin.’
  • Burada, varlığın belirleyici anında, insanoğlunun insan olup evrendeki korkulu yalnızlığını kavradığı anda, dünya korkusu kendini ilk kez ışık dünyasının sınırları içinde, katı mekân içinde ölüm karşısında duyulan insani korku olarak hissettirir.
  • Doğu’da benzerini aramak boşunadır. Orada ülküsel olan egonun geliştirilmesi değil bastırılmasıdır. Tüm yazında çeşitli biçimlere sokulup yorumlanarak anlatılan formül budur. “Ben” ilkesinin, gerçeklik işlevinin dizgesel şekilde, devamlı olarak, ısrarla eritilmesi; netice olarak ortada gelişmemiş, kapılmaya tamamen açık, eleştiri dışı mitik özdeşleşmeler kalmıştır.


Doğu Mitolojisi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Tanrının Maskeleri bu kez Antik Mısır’ın derinliklerine iniyor.İlk ciltte insan kurban etme ritüelinin bu kez iyi mi imgesel bir kavrama evrildiğini okuyoruz.Hindistan ve Mısır’ın geçmişine, inancın benzerliklerine değinilmiştir.Ptah ve Şiva adları ile bildiğimiz iki yaratılış hikayesinin yaşam veren güçleri olarak karakteristik özellikleri irdelenmektedir.
Arkeolojik çalışmaların firavun mezarlarını gün yüzüne çıkarması.Bu toplu mezarlarda firavunu defin işlemleri eşliğinde öldürülen yada firavunla birlikte ölmeyi seçen insanların yeraltında büyük odalar oluşturduğu biliyoruz.Bu piramitlerin inanç uğruna meydana getirilen en ihtişamlı insan yapımları içinde yerini almasını elde etmiştir.Eğer benim inancım da bu yöndedir.
18 Mart 1813 tarihinde bir İngiliz yüzbaşı tarafınca tanık olunan; Hintli bir adamın ölümünden sonrasında genç eşinin de kocasının mezara girip canlı canlı gömülmesine razı geldiği ve olayın başından sonuna kadar ne kendisini ne de akrabalarının en küçük bir pişmanlık dahi gösterilmediği belirtilmiştir.
Mitoloji tarihinin ilk anlamları ile değil daha derin kavramlara haiz bulunduğunu ve bunlar göz önüne alınarak araştırılması gerektiğine kanaat getiren bir görüş sunulmaktadır.Ancak tarihte görüyoruz ki her kültür ilk anlamları ile anlamlandırmaktadır.
Yoganın düşünsel ve fizyolojik olarak doğuşunu, Cayna dininin barındırdığı yaşam ve canlılar ile ilgili detayları okumak ufuk açıcı.Bilhassa Cayna dini akılları karıştırabilir.İçerdiği bilgiler dönemsel olarak ileri düzeyde.Bu bilgilerin tarihin derinliklerinden geldiğini, bilinmesini görmek akıllara ‘teknolojik ve data bakımından tarihinin topluluklarından daha ileri düzeye haiz toplulukların varolduğu ve açıklanamayan sebeplerle kaybolmasını’ söyleyen teoriyi daha destekli kıldığını izah edebilir.
Budizmin tüm mezheplerini hiçbir detayı atlamadan kavramların bir tüm olarak ele alınması, bizlere Hint inançları hakkında data edinmemizi kolay bir üslupla aktarmıştır.
Campbell eserin 3. Kısmında Çin mitolojisini ele almış.Yalnız tamamen kaynakları bir araya getirmektedir.Bu 4 ciltlik yapıt bir karşılaştırma değil daha iyi bir yolla mitoloji tarihinin toplumlar üstündeki tesirini yaşamlarımızın her yönü ile bağlantılarını gözler önüne seriyor.
Konfüçyüsçülük,Taoizm ve Çin ulusunun tesiri altına girmiş olduğu Budizmin zamanı hakkında detaylı bilgiler ile devam eden eserimiz.Konfüçyüsçülüğün uzun soluklu bir zamanı ve bu felsefik görüşün kitapları ve ibadethaneleri yakılıp yıkıldığından bugün ki öğretilerinin hangisinin gerçek hangisinin düzmece bulunduğunu bilememektedir.Bu yüzden hepsi geçerli sayılmaktadır.Çin tarihide derinlemesine irdelenmiştir.
Japon dinleri ve Budizmin tesiri altına girmiş olduğu tarihte yaşananları aktarmıştır.Eser 1968 senesinde yayınlanmış ve içinde o tarihte Japonya’da varlığını sürdüren dinleri ve inanan insanların istatistik detayları verilmiş.Budizm tesirini hala sürdürmekte olduğu görülmektedir.Ancak azınlıkta olan taraftadır.
Eserin son kısmında Tibet halkına Çin halkının inanç yüzünden yapmış olduğu insanlığa aykırı davranışları aktarılmış.Okuyucu tarihin karanlık tarafı ile bağlantı kurunca dehşete düşüren bilgiler okuyabilir.
Benim kişisel görüşüm insan eliyle buluş edilen dinlerin insan elinde kana bulanmasıdır.İnanç uğruna dökülen kanın, meydana getirilen katliamların insan türünün (içinde barınan tüm canlıları ile) dünyasını ateşe atmıştır ve atmaktadır. (Volkan Uzunyurt)

4/5 Stars (%78/100)
This is the second book in the series called The Masks of God by Joseph Campbell, aka the God of Mythology himself. Whenever you hear the word mythology, Campbell’s name is always mentioned. Campbell is extremely important in the field of myths. I’ve used him as a source for hundreds of times. It is no wonder that this series is also very good.
As it can be understood from the title, this book mainly deals with Asian myths and legends. I am especially interested in Japanese mythology, so this book was great for me. I borrowed it from my university library and finished it within a day. It is very fun to read but also very informative. Great source for research but also great to just spend some time and relax. (Mert Öncel)


Doğu Mitolojisi PDF indirme linki var mı?


Joseph Campbell – Doğu Mitolojisi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Doğu Mitolojisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Joseph Campbell Kimdir?

Asıl olarak mitler üstüne devrim niteliğindeki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı yazar, editör ve öğretmen. New York City’de dünyaya gelmiştir.

Pablo Picasso ve Henri Matisse’in sanatının, Sigmund Freud ve Carl Jung’un psikoloji çalışmalarının ve James Joyce ve Thomas Mann’ın yapıtlarının etkisiyle, Campbell tüm mit ve destanların, toplumsal, kozmolojik ve ruhsal dünyayı açıklamaya yönelik evrensel insan çabasının kültürel dışavurumları olarak birbirine bağlandığını ortaya koyan bir kuram geliştirdi. Campbell’in ilk örneksiz emek harcaması olan Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (1949), hemen sonra sıkça başvurulan bir klasik oldu; ilk olarak burada, tüm kültürlerin kahraman mitlerinde ortak tek bir kalp bulunduğunu ortaya koymuştur. Daha sonraki, dört ciltlik Tanrının Maskeleri (1959-1967). [İmge Yayınevi, 1992] ve Mitsel İmge adlı yapıtları, bu kuranın daha detaylı bir serimini sunmaktadır.


Joseph Campbell Kitapları – Eserleri

  • Mitolojinin Gücü
  • Yaratıcı Mitoloji
  • İlkel Mitoloji
  • Batı Mitolojisi
  • Doğu Mitolojisi
  • Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
  • Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri
  • The Hero’s Journey: Joseph Campbell on His Life and Work


Joseph Campbell Alıntıları – Sözleri

  • “İnsanlar bir çok kez Tanrıça’yı yalnız bir doğurganlık ilahesi olarak düşünürler. Hiç de o şekilde değildir. O müz’dür. Şiirin esin deposudur. Tinin esin deposudur. Dolayısıyla, üç işlevi vardır: Bize yaşam vermek, öldüğümüzde bizi almak ve tinsel, şiirsel idrakimize esin deposu olmak.” (Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri)
  • Yılanın semavi işareti de büyüyen ve solan, görüntüsünü yok eden ve gene büyüyen Aydır. (Batı Mitolojisi)
  • Tanrı tek yasak şeyi gösterir. O süre Tanrı insanoğlunun o yasak meyveyi yiyeceğini oldukca iyi biliyor olmalıdır. Ama insan bunu yaparak kendi hayatına adım atmıştır. Hayat gerçek manada bu itaatsizlik eylemiyle adım atmıştır. (Mitolojinin Gücü)
  • Kitabı Mukaddes’in övünçlerinden biri, kendininkinden başka tüm tapınma yollarını lanetlemedeki üstünlüğüdür. (Batı Mitolojisi)
  • “Hayatın deposu nedir? Kimse bilmiyor. Daha atomun ne işe yaradığını bile bilmiyoruz. Bir dalga mı yoksa bir partikül mü? Her ikisi birden. Bu şeylerin ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. Tanrısal olandan söz etmemizin sebebi bu. Aşkın bir enerji deposu var. Fizikçi atomun altındaki partikülleri incelemiş olduğu süre, bir ekran üstünde bir iz görüyor. Bu izler gelip gidiyor, gelip gidiyor. Bizler de gelip gidiyoruz. Tüm canlılar gelip gidiyor. Bu enerji her şeye özünü veren enerji. Mitolojideki tapınma da bunu hedef alır.” (Mitolojinin Gücü)
  • “Gerçek birdir, fakat bilgeler ona birçok isim takmışlardır.” (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
  • Kaza bir kaderin boy vermesini sağlayabilir (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
  • “O sabahleyin gazetelerde ne işe yaradığını bilmeyeceğiniz, arkadaşlarınızın kim bulunduğunu bilmeyeceğiniz, hiç kimseye ne borçlu olduğunuzu ve kimsenin de size ne borçlu bulunduğunu bilmeyeceğiniz bir odanız ya da gün içinde birkaç saatiniz olmalı. Burası, yalnızca olduğunuz ve olabileceğiniz şahıs olma deneyimini yaşayabileceğiniz ve bu kişiyi ortaya çıkarabileceğiniz bir yer olmalı. Burası yaratıcı kuluçka yeridir.” (Mitolojinin Gücü)
  • Tanrı tek yasak şeyi gösterir. O süre Tanrı insanoğlunun o yasak meyveyi yiyeceğini oldukca iyi biliyor olmalıdır. Ama insan bunu yaparak kendi hayatına adım atmıştır. Hayat gerçek manada bu itaatsizlik eylemiyle adım atmıştır. (Mitolojinin Gücü)
  • “İster ilkel isterse yüksek uygarlıklara ilişik olsun, mitolojilerin çoğunda tanrı yada tanrıçalar tabiat ananın enerjilerinin kişileştirilmiş simgeleridir. Enerjiler birincilken, mabutlar ikincildir.
    Doğanın enerjileri dış dünyada olduğu şeklinde içimizde de mevcuttur, bundan dolayı hepimiz tabiat ananın birer parçasıyız. Dolayısıyla, bir mabut üstüne düşünmekte olduğunuz süre, kendi tin ve psişenizin güçleri üstüne ve hem de dışarıdaki güçler üstüne düşünmektesinizdir. Dünyadaki (bir iki kural dışı hariç) nerede ise tüm dinî geleneklerde kişinin hedefi tabiat ve kendi doğası ile uyum içine girmek, böylelikle hem fizyolojik hem de ruhsal sağlığını kazanmaktır. Geleneğimizde bunlara tabiat dinleri deriz; bunların tanrıları ya da tanrıçaları nihai terimler değil, tinsel enerjilere meydana getirilen göndermelerdir. Yani mitolojiyi doğru anlarsak, saygı ve saygı gösterilen nesne nihai terim değil, kişinin içinde ikamet eden bir enerjinin kişileştirilmiş halidir.” (Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri)
  • Sümer-Babil göksel mitolojisi, kozmik dişinin özelliklerini Venüs gezegeninin evreleri ile tanımlamıştı. Sabah yıldızı şeklinde bakireydi o, akşam yıldızı şeklinde sürtük, gece göğünün hanımı olarak ayın karısı; ve güneşin yalımı ile yok olduğunda cehennem cadısıydı. (Kahramanın Sonsuz Yolculuğu)
  • “Ruh aslen yaşamın hoş kokusudur.
    Hayatın içine üflenen bir şey değildir, yaşamın içinden gelir..” (Mitolojinin Gücü)
  • “Geçmişin kuyusu oldukca derin; kim bilir dipsiz demek daha doğru. Ne kadar derinden seslenirsek, geçmişin derinlerine o denli iniyor ve o denli aşağılara batıyoruz. İnsanlığın ilk temellerini buldukça, tarih ve kültürünün kavranılmazlığı daha oldukca anlaşılıyor.”
    Thomas Mann, Yusuf ve Kardeşleri, s.3 (İlkel Mitoloji)
  • “Ah insanlar! Ve ‘insanlar’ şu veya bu kişi değildir, ‘insanlar’ daima başkalarıdır, şu veya bu kişi değil, saf ‘başkası’ dır, hiç kimse olmayan kişidir, ‘insanlar’ sorumsuzdur. ‘Ben, toplum içindeki ‘ben’ , toplumsal ‘ben’ . ‘Diyorlar ki’ye dayanarak yaşadığımda ve yaşamımı bununla doldurduğumda, tek başıma olan beni yığınsal ‘ben’ içinde eritiyorum demektir, kendimi ‘insanlar’ yapıyorum. Kendi yaşamımı yaşamak yerine, onu başkalarına dönüştürerek yaşamaz oluyorum.” (Yaratıcı Mitoloji)
  • “Dünyadaki yaşam, olanaklı olduğu kadarıyla mükemmel biçimde nerdeyse kaybolmuş -ve keşfedilmesi gereken- gök törenlerinin insan gövdesine yansıtılmasıdır.” (İlkel Mitoloji)
  • “Tanrının işi büyüktür fakat en büyüğü gökteki yazısı değil, dünyadaki yaşamdır.” (İlkel Mitoloji)
  • “Ruh aslen yaşamın hoş kokusudur.
    Hayatın içine üflenen bir şey değildir, yaşamın içinden gelir..” (Mitolojinin Gücü)
  • Dante nin korkulu karanlık ormanıyla Sessiz Thalia’ nın dairesinin ve vadinin sonunda ulaşmış olduğu “doğru yolu gösteren gezegenin ışınlarıyla örtülmüş” tepesiyle Apollo’nun Helikon Dağının benzeştiğine ilişkin kuşkuları maceranın derhal sonrasındaki vaka artırmaktadır. Dantenin anlattığına bakılırsa derhal üç tehlikeli hayvan görülür; birincisi dişi leopardır, “hafifçe ve çevik, benekli postu var”. İkincisi aslandır, “başı yukarda öfkeli bir açlıkla bana doğru geliyor.” Sonuncusu dişi kurt, “zayıflığına rağmen her türlü özlemle dolu ve o zamana kadar oldukca insanoğlunun yaşam umudunu kırmış şeklinde görünüyor, Leopar, hoş ve değişik görünümüyle, Dante için etin, Gafurius’un deseninde köpek başının temsil etmiş olduğu yanlış boş hırslarını dile getiriyor. Aslan gururu, kendi sınırlarıyla kapalı kalan insanoğlunun Tanrıyı görmesine engel olan en büyük günahı konu alıyor. Ve dişi kurt hırsı,
    dönemin alıp götürdükleri için verilen savaşımı temsil etmekte. Bunlar doğru yolu kaybeden İnsanı tuzağa düşüren hayallerin güçleri, dönemin boş çekiciliğinin işlevleri. (Yaratıcı Mitoloji)
  • “… insanlığın yeni düzeninin ürettiği zihin ve bilimin insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir biçimdeki bilin ürünüdür (bu kadarı güvenle söylenebilir) yani profesyonel, tam zamanlı çalışan, eğitim gören ve katı biçimde örgütlenmiş olan tapınak rahibinin ürünüdür.” (İlkel Mitoloji)
  • Zihin garip yollara sapabilir ve bedenin istemediği şeyleri isteyebilir. Mitler ve ayinler, zihnin bedenle harmonisini sağlama ve yaşam şeklini tabiat ananın dikte etmiş olduğu şekle sokma araçlarıydı. (Mitolojinin Gücü)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş