Eğitim

Düşüncelerin Aynası – Michel Tournier Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Düşüncelerin Aynası – Michel Tournier Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Düşüncelerin Aynası kimin eseri? Düşüncelerin Aynası kitabının yazarı kimdir? Düşüncelerin Aynası konusu ve anafikri nedir? Düşüncelerin Aynası kitabı ne konu alıyor? Düşüncelerin Aynası PDF indirme linki var mı? Düşüncelerin Aynası kitabının yazarı Michel Tournier kimdir? İşte Düşüncelerin Aynası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Michel Tournier

Çevirmen: Orçun Türkay

Orijinal Adı: Le Miroir des idées

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750839696

Sayfa Sayısı: 144


Düşüncelerin Aynası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Uygar Avrupa yazınını yalnız romanlarıyla değil düz yazılarıyla da cendereye alan Michel Tournier’den (1924-2016) ufuk açıcı bir tecrübe etme: Düşüncelerin Aynası.

‘‘Tuz’’un olgunluk simgesi bilgeliğinden ‘‘şeker’’in çocuksu yananlamına, ‘‘banyo’’nun yatay konumundan ‘‘duş’’un dikey konumuna, ‘‘hayvan’’ın devingenliğin­den ‘‘bitki’’nin durağanlığına, ‘‘demiryolu’’nun seviye­liliğinden ‘‘karayolu’’nun esnekliğine varıncaya dek, alıntılarla zenginleştirilmiş 116 anahtar-kavram.

Bu ikili yöntem muhteşem verimli oldu, tüm kitabın ondan çıkmış olduğu söylenebilir. Hani bir kavram tek başına düşünceye delemediği ıslak bir yüzey sunuyormuşçasına. Buna karşılık, kavram karşıtıyla beraber ele alındığında, patlıyor ya da saydamlaşıyor, iç yapısını gösteriyor. Kültür yıkıcı enerjisini sadece uygarlığın karşısında açığa vuruyor. Boğanın boynu atın sağrısını gözler önüne seriyor. Kaşık anaç tatlılığını çatal yardımıyla ortaya koyuyor. Ay bizlere ne işe yaradığını güneşin alnında söylüyor…


Düşüncelerin Aynası Alıntıları – Sözleri

  • Gözyaşları içindeki şahıs “sökülmüştür”, tıpkı tüm parçaları çıkarılıp ayrılmış bir makine benzer biçimde.
  • Doğa kimi vakit acımasız görünür: Kediye hem balığa büyük bir düşkünlük, hem de bastırılmaz bir su korkusu bahşetmiştir.
  • Diyet uzmanlarının hepsi tüketicilerin günde averaj almış olduğu tuz oranını da, şeker oranını da aşırı bulmaktadır. Bu aşırılık erişkin yaşı reddedip, hem çocukluğun (şeker), hem de yaşlılığın (tuz) sorumsuzluğuna sığınan çağdaş insanoğlunun ruhsal bir özelliğidir.
  • Kısa bir süredir, adına insan denen haşaratın çoğalması yüzünden tabiatın ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını biliyoruz.
  • Yaşam sudan gelir, fakat ateş sıcaklığıyla, ışığıyla, bununla birlikte dayanıksızlığıyla yaşamın ta kendisidir.
  • Uygarlıklar çatışabilir. Hristiyan Batı ile Müslüman Doğu savaşmıştır. Ama kültür insanı her uygarlıkta ortadan kaldırılması ihtiyaç duyulan, tehlikeli, bozguncu bir sapkın olarak görülür. 922’de Bağdat’ta işkenceyle ölüm cezasına çarptırılan Hallac-ı Mansur ve 1600’de Roma’da yakılan Giordano Bruno, işte burada söz konusu olan şey uygarlığın öldürmüş olduğu kültürdür.
  • Erkek tabiatın hanıma karşı kendisine kazandırdığı üstünlükten, onu köle etmek için fazlasıyla yararlanır. Bu da Karl Marx’ın hanım adamın emekçisidir derken dile getirmiş olduğu şeydir. Ama yüzyıllar geçtikçe, hanım bedensel güç ve ekonomik bağımsızlık kazanmıştır. Annelik yükü seneler içinde hafiflemiştir. Erkeklerin yalnızca bayanlara haz vermeye yönelik oyuncaklara indirgeneceği, bütünüyle anaerkil bir toplumun ortaya çıkacağı öngörülebilir.
  • İnsanın sözü hayvanların dilsizliğiyle Tanrı’nın sessizliğine eşit uzaklıktadır.
  • Deha
    Yetenek
    Ustalık
    Açıkgözlük
    Her insanoğlunun – kim olursa olsun – bu dört yeteneğin karışımı bulunduğunu kabul etmekte fayda vardır. Her şey onların oranına bağlıdır.
  • Kişi kabiliyetle istediği şeyi yapar. Dehayla, elinden gelen şeyi.
    Jean-Auguste Ingres


Düşüncelerin Aynası İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Tavan arası her evde yoktur. Büyük şehirleri ur benzer biçimde saran büyük apartman dairelerinin hiçbirinde çatı katı, tavan arası ya da bodrum bulamazsınız. Bazı çağdaş iki kattan oluşan (dubleks) dairelerde yada villalarda bulunsa bile; gerçek tavan araları, geniş ailelerin hep beraber yaşamış olduğu büyük müstakil evlere özgüdür.
Alt katta yaşanmış olan gerçek yaşamın üstünde konumlanan bir müzedir tavan araları. Geçmiş yılların müsveddeleriyle dolu yalnızlığında ziyaretçilerini bekler. Unutulmuş anıların, artık kullanılmayan eşyaların ruhlarıyla doludur. Antoine de Saint Exupery, “Yaşamın kulisidir,” der tavan araları için. Alkışlanmış oyunların, tüketilmiş günlerin dolabıdır.
İncelemenin tamamı: https://kayiprihtim.com/haberler/edebiyat/dusuncelerin-aynasi-michel-tournier/ (Kayıp Rıhtım)


Düşüncelerin Aynası PDF indirme linki var mı?


Michel Tournier – Düşüncelerin Aynası kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Düşüncelerin Aynası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michel Tournier Kimdir?

Fransız romancı, öykücü ve denemeci; 1924’te Paris’te dünyaya geldi. Tournier, gerçekçi mekânlarda geçmesine karşılık, mitlerden ve simgecilikten yararlanan ve entelektüel bir kışkırtıcılık içeren metinler yazar. Roman ve öykülerinin çoğunda mit ya da efsanelerin günümüz atmosferine uyarlandığını görürüz; sık sık cinsel sapkınlıklara, rahatsız edici takıntılara ve grotesk temalara yer verilir. Her yapıtında ana ya da yan karakterlerden birinin bir çocuk ve en fazlaca işlediği temanın da masumiyetin yitirilmesi olduğuna dikkat çekilmiştir. Ayrıntılı ve felsefi spekülasyonlara dayanan bir yazım seçimi vardır. İlk romanıyla Fransız Akademisi’nin Roman Büyük Ödülü’nü, ikinci romanıyla Goncourt Ödülü’nü kazanmış, 1972’de Goncourt Akademisi üyeliğine seçilmiştir.

Tournier ilk romanı Vendredi ou les limbes du Pacifique (1967; Cuma ya da Pasifik Arafı, Çev. Melis Ece, Ayrıntı Yay., 1994) ile büyük ilgi topladı. Bu yapıtında, çağdaş felsefe ve antropolojinin kuramlarından yararlanarak Robinson mitini tekrardan yorumlar ve insan doğasına ilişkin Defoe’nunkilerden oldukça değişik çıkarsamalar yapar. Yoğun gönderme ve simgelerle yüklü Le Roi Des Aulnes(1970; Kızılağaçlar Kralı, Çev. Hasan Anamur, Ayrıntı Yay., 1996), adını Goethe’nin bir şiirinden alır. Roman Hitler’in askeri akademilerine genç öğrenciler yollayan bir insanın çevresinde döner. Les météores(1975; Meteorlar, Çev. Yaşar Avunç, Ayrıntı Yay., 2001) eşcinsel bir amca ve ikiz yeğenlerinin yaşamını anlatırken ikilik, narsisizm, ensest ve eşcinsellik benzer biçimde cinsel mevzuları kurcalar. Le Coq de bruyère (1978;Çalı Horozu, Çev. Mustafa Balel, Ayrıntı Yay., 1990) ise yazarın hikâye ve masal arasındaki ayırımı belirlediği ve insanla hemcinsleri ya da insanla nesneler içinde aykırı ilişkiler yarattığı bir başka mühim kitabıdır.

Başlıca yapıtları: Éléazar ou la Source et le Buisson (1996; Kaynak ve Çalı ya da Éléazar, Çev. Mustafa Balel, Ayrıntı Yay., 2000); Le Médianoche amoureux (1985; Veda Yemeği, Çev. Mustafa Balel, Ayrıntı Yay., 1992); La Goutte d’or (1985; Altın Damla, Çev. Mustafa Balel, Ayrıntı Yay., 1998); Gaspard, Melchior et Balthazar (1980); Gilles et Jeanne (1983; Gilles ile Jeanne, Çev. Melis Ece, Gece Yay., 1989); Le Vent Paraclet(1977); Le Vagabond immobile (1984); La Couleuvrine (1994); Le Miroir des idees (1994); Journal extime (2002).


Michel Tournier Kitapları – Eserleri

  • Cuma ya da Pasifik Arafı
  • Veda Yemeği
  • Düşüncelerin Aynası
  • Çalı Horozu
  • Cuma ya da Yaban Yaşam
  • Altın Damla
  • Kızılağaçlar Kralı
  • Meteorlar
  • Anahtarlar ve Kilitler
  • Gilles ile Jeanne
  • Müneccim Krallar
  • Dışsal Günlük
  • Kutsal Ruh
  • Kaynak ve Çalı ya da Eleazar


Michel Tournier Alıntıları – Sözleri

  • Düşüncem onu her kullanmak istediğimde gıcırdamaya başlamış olan benzer bir mekanizma, içerdeliğe, dışardalığın zararına daha çok kıymet veriyor. Varlıkların değersiz bir kabuğun içine hapsolmuş hazineler bulunduğunu düşünürsek, içlerine ne kadar fazlaca dalarsak, ulaşacağımız zenginlikler de o denli büyük olurdu. Ama ya gömü yoksa? (Cuma ya da Pasifik Arafı)
  • Meleği oynayan salağı oynar. Ama salağı oynamak melek olmaya yetmiyor. (Dışsal Günlük)
  • Pek net olmayan 1nokta var,
    mühim olan mutlu olacak mısın??? (Altın Damla)
  • Bundan dolayı terbiye ve hakkaniyet yasaları iktidar alanına uygulanmaz. (Müneccim Krallar)
  • Kızacağından çekindiğim için bu tarz şeyleri ona söyleyemiyordum, şu sebeple söz onun için devamlı ya bir okşamaydı ya da bir hücum; hiçbir vakit gerçeğin aynısı olmadı. (Kızılağaçlar Kralı)
  • Televizyonda “ilk bakışta aşk”la ilgili verdiğim
    bir röportajın peşinden Guy Béart şu şekilde yazdı bana:”Büyük aşk daha ilkin asla görmediğimiz birini tanımaktır. Şarkılar için de aynısı geçerli: içimize dokunduklarında, ortada bir tekrardan kavuşma var anlamına gelir.” (Dışsal Günlük)
  • Onun için her mutlu tesadüf bir tuzağı haber veriyordu. (Çalı Horozu)
  • “Biliyor musunuz, çocuklarım, aşkla dostluk arasındaki en büyük fark, karşılıksız dostluk olamamasıdır”, diye açıklıyordu. “Size dostluk duymayan birine dostluk duyamazsınız. Ya paylaşılır, ya paylaşılmaz. Kısacası, mutsuz dostluk olması imkansız. Oysa, ne yazık ki, aşk!” (Anahtarlar ve Kilitler)
  • (…) hiçbir şey sonsuz boşluğun sonsuz suskunluğundan daha üzücü olması imkansız. (Veda Yemeği)
  • “Söyleyeceğin şey suskunluktan daha güzel değilse,SUS o vakit….” (Altın Damla)
  • Deha
    Yetenek
    Ustalık
    Açıkgözlük
    Her insanoğlunun – kim olursa olsun – bu dört yeteneğin karışımı bulunduğunu kabul etmekte fayda vardır. Her şey onların oranına bağlıdır. (Düşüncelerin Aynası)
  • A B ‘yi severdi, B C’yi, C D ‘yi, D de A’yı, böylece hepimiz ağlayarak birbirinin arkasından koşardı. “Hiçbir vakit Sev beni! demeyin, işe yaramaz, diye uyarıyordu Paul Valery. (Anahtarlar ve Kilitler)
  • Körlüğümüzün ve sağırlığımızın duvarını delebilmek için göstergelerin bıkıp usanmadan kafamıza dank dank vurmaları gerek. Yeryüzünde her şeyin simge ve alegori bulunduğunu idrak etmek için ihtiyaç duyulan tek şey sonsuz bir dikkat kabiliyeti. (Kızılağaçlar Kralı)
  • “Kutsal kitabı okumuş olsaydın bir şey dikkatini çekerdi.
    Tanrı ilkin Adem’i yarattı, sonrasında da cenneti, sonrasında Adem’i cennete koydu.
    Adem cennette olmasına şaşmıştı, bu ona naturel gelmemişti, değil mi?
    Havva’nın durumu başkaydı; o Adem’den sonrasında yaratıldı. Cennette yaratıldı; cennetin yerlisi.
    sonrasında ikisi de cennetten kovulduklarında, bu Adem ve Havva için aynı şey değildi. Adem ilk çıkış noktasına geri dönüyordu.
    Havva ise, tersine, doğduğu ülkeden sürülmüştü.
    Eğer bunu unutursanız, kadınlardan yana hiçbir şey anlamazsınız.
    Kadınlar cennetin sürgünleridir..” (Meteorlar)
  • İşitmem zayıfladığından, aygıt kullanmak için bir kulak uzmanıyla randevum var. Her gün erteliyordum. Kendi kendime: “Nihayetinde başkalarının söylediklerini duymak o denli mühim mi?” diyordum. (Dışsal Günlük)
  • Ruhun, sadece içeriyi dışarıdan ayıran deri perdesinin ötesinde kayda kıymet bir içinde ne olduğu bulunduğunu ve ben noktasının çevresindeki daha geniş çemberlere eklemlenebildiği seviyede sonsuz derecede zenginleşebildiğini düşünüyorum! (Cuma ya da Pasifik Arafı)
  • Tuhaf ve kaygı verici bir boşlukta dalgalanıyordum… (Veda Yemeği)
  • Cehalet kötülüğün ta kendisidir, işte bu kadar rahat ve açık. (Gilles ile Jeanne)
  • Biz altının uğursuzluk getirdiğine inanıyoruz. Gümüş saftar, katışıksızdır ve temizdir.
    Altın, fazlaca değerlidir, insanı tamahkârlaştırır, hırsızlığa, şiddete, adam öldürmeye götürür.
    Bunu sana şunun için söylüyorum: Görüyorum ki bullea aureanla 1maceraya atılmak üzeresin. Bu 1özgürlük simgesidir, fakat metali uğursuz. Tanrı seni korusun! (Altın Damla)
  • Başkası yoksa ben var mıyım? (Cuma ya da Pasifik Arafı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş