Eğitim

Eksik Taşlar – Yiğit Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Eksik Taşlar – Yiğit Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Eksik Taşlar kimin eseri? Eksik Taşlar kitabının yazarı kimdir? Eksik Taşlar konusu ve anafikri nedir? Eksik Taşlar kitabı ne konu alıyor? Eksik Taşlar PDF indirme linki var mı? Eksik Taşlar kitabının yazarı Yiğit Bener kimdir? İşte Eksik Taşlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Yiğit Bener

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750714085

Sayfa Sayısı: 416


Eksik Taşlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Eksik Taşlar, Yiğit Bener’in ilk romanı. 12 Eylül’de yurtdışına çıkmak zorunda kalmış bir babayla (Erdinç) oğlunun (Devrim) birbirlerini arayış hikâyesi… Taşları tek tek yerine oturtarak geçmişini asla bilmediği babasını dolaylı yoldan keşfetmeye çalışan Devrim, Avrupa kültürüyle tanışırken kendi yaşamına ve Türkiye’deki egemen kültüre de başka açıdan bakmayı öğrenir. Yiğit Bener, içinde debelenip durduğumuz Doğu-Batı sorunsalını ve 12 Eylül’le hesaplaşmayı, kontakt problemi yaşayan bir baba oğul ilişkisi üstünden ele alarak, bugün de sürdürdüğümüz güncel tartışmalara kendi penceresinden bakıyor.”Eksik Taşlar’ın başarı sebeplerinden biri de Yiğit Bener’in Türkiye’yi olmasıyla birlikte Batı’yı da, Batı insanını da tanıması. O ‘yabancılar’ı okurken yadırgamıyoruz, tercüme kişiler çıkmıyor karşımıza, hep etten kemikten insanlarla karşılaşıyoruz. Eksik Taşlar, yaşama kültürüyle kitaplardan gelen kültürün uyumlu bir bileşimi. Nâzım’ın bir dizesini hatırlıyorum: ‘İnsan yüreklerine dokundu bu elleri.’ Yiğit Bener’in elleri de insan yüreklerine dokunuyor, romandan yayılan ‘insani sıcaklık’ Yiğit Bener’in ‘insan yürekleri’ne dokunmadaki ustalığının sonucu.”


Eksik Taşlar Alıntıları – Sözleri

  • “Ne demiş şair? Yok başka bir cehennem, yaşıyorsun işte!”
  • ”Bu gavurların hepsinin tek amacı vardır, bizi bölüp Sevr’i hortlatmak.”
  • ”Oldukca eskiden düşlerde gülerdi
    Artık onun da bir geçmişi var”
  • ”Bu koca bavullar insanoğlunun geçmişi gibidir. Nereye gitsen, peşinden sürükleyip taşımak zorunda kalırsın.”
  • ”Ama işte tam da bu yüzden seviyordu bu kenti. Kişiliksiz olduğundan. Bu kentin çekici yönü buydu: hiç kimseye, hatta Belçikalılara bile ilişik olamayacak kadar kişiliksiz bir kentti Brüksel, o nedenle de Shari burada kendini evinde hissediyordu, bundan dolayı o da buraya ilişik değildi; aslen hiçbir yere ilişik değildi.”
  • ”Ne demiş ozan?Yok başka bir cehennem, yaşıyorsun işte!”
  • Bu koca bavullar insanoğlunun geçmişi gibidir. Nereye gitsen, peşinden sürükleyip taşımak zorunda kalırsın.
  • Bu sebeple çoğul kimlikler esasen bana nazaran değil! Onların hepsi “aynı” olma gereğini savunuyorlar. İnsanı öteki boyutlardan soyutlayıp, tek bir “çoğul” kimlikle tanımlamaya çalışıyorlar. Üstelik kimisi kendi “çoğul kimliklerinin” iktidarını korumaya çalışıyor, kimisi de iktidardakilerin yerine geçip kendi “çoğul” iktidarlarını kurma ardında.


Eksik Taşlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

12 Eylül’de yurtdışına çıkmak zorunda kalmış bir babayla (Erdinç) oğlunun (Devrim) birbirlerini arayış hikâyesi…
Dönem sorunlarını içerse de yazarın tarzına ısınamadım. Üzülerek beğenmediğimi yazmalıyım. (SihirliFlut)


Eksik Taşlar PDF indirme linki var mı?


Yiğit Bener – Eksik Taşlar kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Eksik Taşlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yiğit Bener Kimdir?

Yiğit Bener, 1958 senesinde Brüksel’de hayata merhaba dedi. Yazar Erhan Bener’in oğlu, Vüs’at O. Bener’in yeğenidir. Evli ve bir kızı olan Bener, İstanbul’da yaşamaktadır.

İlk ve orta öğrenimini Paris ve Ankara’da tamamladıktan sonrasında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okudu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonrasında son derslik öğrencisiyken eğitimini yarım bıraktı; on yıl süresince Brüksel ve Paris’te yaşadı. Çocuk bakıcılığı, mecmua yöneticiliği, göçmen sorunları danışmanlığı, çevirmenlik şeklinde işlerde çalıştı. Halen yazarlığın yanı sıra ustalaşmış konuşma tercümanı olarak iş koşturmacasındadır. Meslek örgütleri TKTD ve AIIC’de yöneticilik yapmış oldu. Boğaziçi Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde Konferans Tercümanlığı Yüksek Lisans programında öğretim görevlisidir.

İlk öyküsü Yabancı, 1991’de Modern Türk Dili dergisinde gösterildi. Louis Ferdinand Céline’in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı romanının çevirisiyle 2002 Dünya Tercüme Ödülünü aldı. 2012’de romanı Heyulanın Dönüşü ile Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Öykü kitabı Diğeri Kabuslar, 2010 senesinde Célin Vuraler tarafınca Autres cauchemars adıyla Fransızcaya çevrildi. Sanal edebiyat dergisi İktidarsız’ın kurucularından ve yazarlarındandır.


Yiğit Bener Kitapları – Eserleri

  • Diğeri Kabuslar
  • Kırılma Noktası
  • Acı Portakal
  • Diğeri Düşler
  • Eksik Taşlar
  • Heyulanın Dönüşü
  • Kusursuz Gezinti
  • Yaramaz Babamla Beter Amcamın Maceraları
  • Simultane Cinnet
  • Özgür Rosto
  • Matbaacılık Oyuncağı
  • Heptameron


Yiğit Bener Alıntıları – Sözleri

  • ”Oldukca eskiden düşlerde gülerdi
    Artık onun da bir geçmişi var” (Eksik Taşlar)
  • Her ilişkiden alabileceklerimizin bir sınırı bulunduğunu unutmamalıyız.Olabilenle yetinip işin tadını çıkarmak yerine bu sınırları zorlarsak, düş kırıklığı kaçınılmazdır. Bu hatayı çoğumuz yaparız. Bir ilişkide bir mutluluk kırıntısı yakaladığımızda bunu derhal ne pahasına olursa olsun yaşamın her alanına yaymaya, tüm gereksinimlerimizi bu birlikteliğin sırtından karşılamaya,tüm tatminsizliklerimizi bu ilişki yardımıyla telafi etmeye kalkışırız…böylece var olanı da boğarız. Beklentilerimizi doğru ayarlamayı bilsek…olabileni belli bir seviyede sürdürülebilir kılmaya yoğunlaşsak- olmasıyla birlikte…olabildiğince…gittiği yere kadar… o süre asla eğer olmazsa yaşanmış olan o sınırı olan mutluluğun yinelenebilmesine izin veririz. Üstelik süre içinde birlikteliğin çerçevesinin genişleyebilmesine fırsat tanımış oluruz.eğer o şekilde bir olasılık var ise.Gelgelelim açgözlüyüz… sabırsızız…emek vermek istemiyoruz.zora gelemiyoruz…alışılmış kalıpların dışına çıkabilecek düş gücüne haiz değiliz… Birçoğumuzsa düpedüz yüreksiz… Sonuç olarak, kafamızda (son kertede toplumsal ideolojinin belirlediği) bir ilişki şablonu var, bunun dışına çıkamıyoruz. Beklentilerimizi, davranışlarımızı belirleyen işte bu şablon… içinde debelenip duruyoruz, sınırlarını aşamıyoruz. Mutsuz ilişkilerimizden kopmayı başarabilirsek bile mutsuzluk üreten o şablonumuzu aşamıyoruz. gidip gidip aynı kalıba uyan,aynı kurallara nazaran belirlenmiş… şu demek oluyor ki aynı mutsuzlukları tekrardan üretecek olan benzer ilişkilere tıkılıyoruz. Zor olanı,kuraldışı olanı deneyip yaratıcılık sergilemektense şu demek oluyor ki her ilişkiyi kendi tekilliği,biricikliği içinde yaşamaktansa,her ilişkiyi aynı çoğul kalıba yerleştirip boğmayı,sıradanlığı güvenceli bir vasatlığı yeğliyoruz…sonrasında mutsuzuz da mutsuz diye yakınıyoruz. (Kırılma Noktası)
  • İnsan olarak uyanabilmek, sonrasında da insan olmaktan utanmadan, vicdan kanaması geçirmeden tekrardan uykuya dalabilmek… Kâbustan kurtuluş… (Diğeri Kabuslar)
  • İnsan kendini tekrardan yaratamıyor! (Diğeri Düşler)
  • Anlaşılan, kati tedavi ya da aşı bulmadıkça kurtuluş yok küresel salgından. Çaresiz, kendi vahamızı kendimiz yaratıp direnmeye çalışacağız, deva bulunana dek. (Heyulanın Dönüşü)
  • ~ Uruguaylı üstadın belirttiği şeklinde:eğer bir çocuğa mutluluğu tanımlamak istiyorsanız oynasın diye önüne bir top yuvarlayın. (Diğeri Düşler)
  • Hep iş, hep iş! Bu iş denen şeyden nefret ediyorum. Sanki ebeveynleri evlatlarından uzak tutmak için icad edilmiş… (Özgür Rosto)
  • Soyut söylemlerin kavrayamayacağı gerçek yaşamın içinden çıkıp geliyorum ben, gerçeğin ta kendisiyim, hatta gerçekliğin kendisinden bile daha sahiciyim. (Kırılma Noktası)
  • Hem sivri biber de sevmez annem. Yemek yerken tabağındaki o minik minik dogranmış biber parçalarını hep ayıklar. (Özgür Rosto)
  • Sükutu ikrardan mı geliyordu, güvenilir olamadım. (Heyulanın Dönüşü)
  • Aslına bakarsanız insan benim şeklinde neredeyse doğuştan iki dilli olunca, yazılı ya da sözlü tercüme edimi her iki dilimin ve kültürümü buluşup kaynaştığı biricik süre dilimidir… (Simultane Cinnet)
  • Kadriye evde bir hayvan olmasının çocuklar için iyi bir şey bulunduğunu söylemiş oldu. (Özgür Rosto)
  • Acılar insanı olgunlaştırır dediklerine bakmayın: O iş bir seferde olmuyor,ilkin enikonu ahmaklaşıyor insan, acılaşıyor, hatta kimi zaman kötücülleşiyor.
    “Olgunluk” sadece ondan sonra, oldukca sonrasında… (Diğeri Kabuslar)
  • Belki o süre yaşam denen bu oldukca kıymetli ve biricik zamanı saçmalıklarla doldurup boşa harcamaktan vazgeçmeyi başarabiliriz. (Heyulanın Dönüşü)
  • Belleğini yitiren toplumlar, aynı ilkellik ve kan gölünde boğulmaya mahkumdurlar. (Heyulanın Dönüşü)
  • Söylemin ötesindeki gerçeklik, köşeli kuramların, katı inançların algılamaya izin verdiklerinden oldukca daha ciddidir, enikonu acımasızdır: Gün gelir, bakarsınız yıllarınızı verdiğiniz, onca önemsediğiniz, titizlikle biriktirdiğiniz her şey, her kıymet, her varlık aniden yerle bir olup gitmiş… kesinlikleriniz temelden sarsılmış, tüm dayanaklarınız çökmüş… Bu şekilde bir tükenişle baş etmek kolay mı sanıyorsunuz? Bu şekilde bir enkazın altından oturaklı bir edayla çıkılabilir mi? (Kırılma Noktası)
  • Yurtta barış cihanda barış derken şimdilerde daha oldukca, cihanla kavgalı yurtta kavgalı olduk galiba. (Kırılma Noktası)
  • Karikatür fotoğraf sanatının piçidir… (Simultane Cinnet)
  • “Dejavu”
    … Beynin bitkinlik ya da başka nedenlerden dolayı bir görüntüyü anında algılayamamasından ( şu demek oluyor ki görüntünün beynin idrak etme merkezine ulaşmadan ilkin belleğe kaydolmasından ) meydana gelen tıbbi anlamda bir araz olabileceğini ve beyin bu girdiyi gecikmeli olarak algıladığında kişinin bu vakası daha ilkin yaşamış olduğu hissine kapılabileceğini bilmekte yarar var. .. (Kusursuz Gezinti)
  • Hombres! Erkekler! Evet söylüyorum, siz erkekler… Neden böylesiniz siz, niçin? Nedir derdiniz sizin? Neden ‘hayır’ denildiğinde bunun yalnız ve yalnız ‘hayır’ anlamına geldiğini anlamazsınız bir türlü? Nedir ezelden beri bizlere yönettiğiniz bu sertlik? Bizleri öldürürsünüz, saldırı edersiniz, döversiniz, söversiniz, aşağılarsınız, susturursunuz, kendi kaderimiz üstüne söz söyleme ya da kendi bedenimize haiz olma hakkının bile tanımazsınız bizlere… Nereden geliyor bu saygısızlık? Neden bizlere bir türlü eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz? Neden? Nedir derdiniz? Ne elde etmeye çalışıyorsunuz? Ne elde edebileceğinizi sanıyorsunuz? Ve daha ne kadar sürecek bu? Ne istiyorsunuz bizlerden? Nedir bizlere, ruhumuza, bedenimize, karnımıza düşmanlığınız? (Acı Portakal)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş