Kitap Künyesi

Yazar: Hüseyin Yılmaz

Yayın Evi: Hayat Yayinlari

İSBN: 9786051512174

Sayfa Sayısı: 400

Elif Öğretmen Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Alnımdaki bu çizgiyi, sen hiçbir süre görmedin. Hâlbuki o, senden kalma bir iz. Gittiğin günün akşamında aynaya baktığımda, perişan yüzümde gördüğüm ilk şeydi o.

Gidişin, alnımı aniden keskin bıçak benzer biçimde kesmişti. O çizgiyi senden kalan tek hatıra olduğundan sevdim. O da tekrar alnımı terk etmedi, senin benzer biçimde bırakıp gitmedi. Aksine süre aktıkça derinleşip yerleşti. Şimdi ince bir çizgiden oldukça, kırılmış bir dal benzer biçimde uzanıyor alnımda.”

“Bu topraklar üstünde büyük oyunlar oynanıyor, ülke olarak bir uçuruma sürükleniyoruz. Hakikati görenlere daha büyük çaba, daha büyük fedakârlık düşüyor. Sen hakikati görenlerdendin, biliyorum. Ama iyi mi oluyor da daha ilk imtihanda, tüm bildiklerini unutup kaybetmeyi tercih ediyorsun?” Sosyal bir mevzu çevresinde şekillenen bir aşk romanı…

Elif Öğretmen Alıntıları – Sözleri

• Kelimelerden bir dünya inşa etmek isterim.
• İyisi mi bir tek, ‘beni gördükten sonrasında ölmüştü.’ de. Anlayacaklar.
• Biz hanımefendiler böyleyiz fakat, elimizdekileri yitirme endişesi derhal devamlı sevinçlerimizin önüne geçer.

Elif Öğretmen İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Aşk, dram ve dünyadaki gerçeklerimiz: Okuduğum ve etkilendiğim kitapların başından gelir. Kitapta anlatılan bir tek batılı bir Türk öğretmen ile doğulu bir Kürt gencin aşkı değil. Anlatılan mevzu milliyetçilik akımı ile Osmanlı milletleri arasına bilhassa de Cumhurriyet ile tavan meydana getiren milliyetçiliğin ve 80’lerden sonrasında terör meyvesini veren ağlatısal bir süreci iki gencin üstünde oturtmuş yazar. Ne yazık ki yüzyıllardan beri Kur’an’ın bayraktarı iki kardeşin düşman edilmesi ve ülkenin bölünmesine götürülen bir plan. Aynı zamanda bu kardeşliği tesis etmenin reçetesini de yazmış yazar. İman ve Kur’an kardeşliğinde tesis edilecek kardeşliğin olması temennisiyle. Bu kitabın olabildiğince okutulması lazım. Ben oldukça fakat oldukça beğenerek okudum bu sebeple kendimi de bir parça içinde buldum. Eminim ki okuyan her insanın kendisini bir parça içinde bulacağını biliyorum. Tavsiye ettiğim ve okuyan hepimiz fanatik kalmıştır. (Yusuf Toktay)

Kitapta bir tek Türk bir öğretmen hanımla Kürt bir gencin aşkı anlatılmakla kalmamış, Cumhuriyet tarihiyle ilgili bilinmeyenler/yanlış bilinenler aydınlatılmış, Türk-Kürt problemi üstünde durulmuş.
Şahsen ben, Şanlıurfa’da dünyaya gelen büyümüş, Kürtlerin içinde yaşamış, Türklüğüyle gurur duyan bir köy öğretmeni’ talibi olarak, kitabın Kürt yalakalığı ihtiva ettiği görüşüne kesinlikle katılmıyorum ve eğer herhangi bir ırkı kendimden üstün görmediğimi, eşit olduğumuzu söyleyerek yalakalık yapmış oluyorsam o süre Kürt yalakası olduğumu da kabul ediyorum.
Oysa ki ben, doğudaki topraklarda öğretmenlik meydana getiren Elif’te kendi geleceğimi gördüğüm için kitabı hemencecik bitirdim. Çok da fazla zevk alarak. Üstelik adam kahramanımızın bir Nurcu olması benim de işime geldi, romanı okuyayım derken sayfalarca da risale okumuş oldum 🙂
Eğer köy hayatına benim benzer biçimde ilginiz var ise ve Türk-Kürt problemi üstüne yazılmış bir roman okumak istiyorsanız tavsiye ederim. Keyifli okumalar.. (sueda)

Elif Öğretmen
Kitapseverlere tavsiyemdir. Son zamanlarda yazılmış, birçok açıdan değerlendirilmesi ihtiyaç duyulan oldukça başarı göstermiş bir yapıt, yazınsal açıdan okullarda edebiyat öğretmenlerinin öğrencilerine tavsiye edebileceği, kelimeleri adeta Türkçe ile yıkanmış bir roman. Türkiye’de Cemil Meriç’ten sonrasında “dile” bu kadar sahiplenen başka bir yazar yok gibidir, kitapta “uydurukça” kelime bulunmamaktadır. Yazarın üslubu mevzunun gerginliğine karşın insanı duygu çağlayanında coşturmakta, tasvirler ve tanımlamalar size coğrafyayı olduğu benzer biçimde anlatmaktadır. Hikâye ile hakikatin mezc edilip romanlaştırılması ek olarak ustalık işidir, Hüseyin Yılmaz bu işte minimum “Amin Maalouf” kadar mahir. Yakın tarihimizin bilinmeyenlerini doğrularıyla bulabileceğiniz bu kitapta, Türkiye’nin sosyolojik gerçeklerini, Kürt halkının maddi ve tinsel âlemini, öğretmenlerin doğuda vazife yapıyorken taşıdıkları psikolojiyi ve insanlığı ve misafirperverliği ve saygıyı ve de aşkın anatomisini bulacaksınız…
Eleştirilecek tarafı yok mu derseniz; Kitap kapağındaki hatun, bizim hayallerimizi kendine mahkûm eden, romana vurulmuş bir dizgin. Diğer baskılarda bu hatanın telafi edeceği ümidindeyim.
Bu şekilde bir eseri kütüphanemize kazandırdığından dolayı Hüseyin Yılmaz’a teşekkür ediyorum… (Yusuf Kaan Çayabatmaz)

Elif Öğretmen PDF indirme linki var mı?

Hüseyin Yılmaz – Elif Öğretmen kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Elif Öğretmen PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hüseyin Yılmaz Kimdir?

Hüseyin Yılmaz, Adıyaman vilayeti, Gerger kazasına bağlı Çobanpınar Köyü doğumlu… Nüfusa kaydı, 01/01/1960 diye düşülmüş. Doğru mu? Belli değil… Belli değil, bu sebeple ilk okulu bitirirken kaydını kendisi yaptırır. Evden kulağına 1960 doğumlu olduğu fısıldanmıştır. Günün ne ehemmiyeti var, yılbaşı en rahat akılda kalanı. Bölge insanoğlunun ekseriyeti de aynı gün doğumlu değil mi? Hiç değilse hemşehrileriyle kayıtta bir birlikteliği var.

İlk okulu köyünde bitirir. Köyde elektrik yok, yol yok, su yok. Güzel bir tabiattan başka ne vardı ki aslına bakarsanız? Hâlâ öyleki… Tek fark, haşarı evlatların kafasını çağrıştıran yara bere içinde bir yol, elektrik, bir de telefon.

İlk okul dördüncü sınıfta Kitaplık Kolu Başkanlığına seçilince küçücük okul kütüphanesine adımını atar . Elinin uzandığı ilk kitap, Binbir Gece Masalları. Görmüş olduğu ilk kıza yaralanan köylü çocuğunun ilk sevgilisidir Binbir Gece.

Gerger Orta Okulu’nda arkadaşları içinde ilk öne çıkmış olduğu ders edebiyat olur. Kompozisyonda devamlı derslik birincisidir. Hocasının da teşvikiyle minik minik denemeler, hikâyeler, hâtıralar karalamaya adım atar.

Lise tahsili için Adıyaman’a gelir. İkiz kardeşi ile beraber Adıyaman lisesine yakın bir yerde tek göz bir oda kiralar. Yarı aç yarı tok tam üç yıl. Ömrünün en güzel demleri olması ihtiyaç duyulan üç yıl sefâlet içinde geçer.

Lise yılları izm’lerin cirit attığı seneler. Yılmaz ‘ın da arayışları olur… Kısa sürelerle teknesini farklı farkyı limanlara yanaştırır. Bu arayışlar onu daha çok okumaya, daha çok düşünmeye sevkeder. Lise son sınıfta bir İstanbul gazetesinde ilk yazıları neşredilir. Dünün taşra çocuğu artık gazete sayfalarında ismini okumakta, alışık olmadığı vaadler dünyasına kanat çırpmaktadır.

Bahtına Üniversite İmtihanlarında iş olsun kabilinden yazdığı Bursa İktisat Fakültesi düşer. Tek tesellisi hülyâlarıının şehrine gidecek olmasıdır. Bursa’yı ne kadar bilir, bilir miydi? Hayır… Sadece coğrafya dersinde yeşil bir kent bulunduğunu okumuş ve kelimenin büyüsüne kapılmıştır.

Bursa yılları, yazarlığını pekiştirdiği senelerdir. Muhtelif gazete ve dergilerde yazıları daha sık görülür.Bir ara okulu dışardan bitirme düşüncesiyle, almış olduğu bir dâvete de uyarak, İstanbul’a kapağı atar. Kabiliyetlerinden faydalanılmak için çağrıldığı gazetede bir tek dokuz ay kalabilir. Bizans yadigârı entrikaların tezgahı İstanbul’da fazla tutunamayınca okulunu bitirmek için Bursa’ya döner.

1986’da askerliğe gitmeden kısa bir süre ilkin ve beş parasızken evlenir. Meriç kıyılarında bir köy karakolu komutanı olarak askerî vazifesini yaparken bir taraftan da kitap yazmaktadır. İlk kitabı “Hüzün Çiçeği”nin önemli bir kısmı Sarıcaali Köyü karakolunun Meriç’in görkemli manzarasına bakan bahçesinde yazılır. Yazar ilk kitabına nakış nakış Bursa’yı işler…

Askerlik sonrasında İstanbul’a yerleşir. Üç yıla yakın bir kısmı Zaman gazetesi olmak suretiyle beş yıl kadar gezetecilik yapar. İyi bir araştırmacı ve iyi bir yorumcu olarak dikkat çeker. Fakat dik başlılığı bir harami benzer biçimde devamlı yolunu kesmektedir. O da eğilmesinin beklendiği her yerde kapıyı çarpıp çıkmayı tercih eder. Bu ruh hâli kim bilir ona yetiştiği coğrafyanın mirasıdır.

1992 senesinde tüm hedef ve ideallerine sırt dönerek bir ticâri tezgahın başına geçtiğinde hemen hemen otuziki yaşındadır. Arkasında dokuz kitap, bir yığın yazı, konuşma ve tv programı ve kendi çapında şöhret bırakmıştır.

Ben ne yaptım, deyip uyandığında arkasına bir on yıl daha atmıştır. Kısmen dünyayı kazanmış, fakat bu onun ruh dünyasını doyum etmemiş, acılarını dindirmemiştir. Düşünmek için yaratılmış bulunduğunu düşünen yazar, bazen bir ilk mektep mezunun ticarî başarılarının arkasından şaşkınlıkla bakmıştır. 92’de bıraktığı yere dönmek için kolları sıvar, fakat on beş yitik yılı vardır. Tek tesellisi kitapların yol göstericiliği yerine bu onbeş yılda yaşamın kılavuzluğundan ders almış olmasıdır. Küçücük bir teselli, yoktan iyi…

Elif Öğretmen, bu çeyrek asrın olgunlaştırdığı meyvedir. Bir bakıma Doğu Gerçeği ve Müslüman Kürtler’in tamamlayıcısı bir roman. Yazar, bu ülke ve milletin birlik ve saâdetine hizmet edecek bir unsur olarak görmüş olduğu romana, Elif Öğretmen’e kırk senelik meşguliyeti olan Kürt Meselesini taşır. Lirik bir şiiri çağrıştıran bu romanı yazar, yaşamının bir yerde varlık sebebi olarak görüyor.

Hüseyin Yılmaz Kitapları – Eserleri

• Elif Öğretmen
• Hüzün Çiçeği
• Ayasofya
• Dinler Tarihinin 100’ü
• İnkılap Kurbanları
• Kalbimdeki Yabancı
• Rejim Düşmanı Rıza
• Doğu Gerçeği ve Müslüman Kürtler
• Öldükten Sonra Allah Diyen Bakan
• Cumhuriyetin İlk Yıllarında Devlet Terörü
• Dinler Tarihinin 200’ü
• Kader
• Hasretimsin
• Siirt İlinin Demografik Yapısının Türkiye İle Karşılaştırılması ve Bölgesel Kalkınma Açısından Yorumlanması
• İhtilal Diplomasisi ve Osmanlılar
• Rejim Düşmanı Rıza
• İttihad-ı İslâm ve Hilafet

Hüseyin Yılmaz Alıntıları – Sözleri

• İskilipli atıf hoca bu vatanın kutsal şehitlerindendir. İstiklal Mahkemesi nde yer yüzündeki tüm hukuk sistemlerinin Reddedeceği bir mantıkla ZULMEN idam edilmiştir. Bu şapka uğruna işlenen bir oldukça cinayetten bir tek bir tanesidir. (İnkılap Kurbanları)
• “Anlatılmadık oldukça şey var, fakat benim değil, senin anlatamadıkların…Fakat sen anlatamazsın ki…” (Hüzün Çiçeği)
• Bu değişikliğin, üç beş yıla sığdırılan bu alt üst oluşun tek istinat noktası var: Kuvvet…
  İtiraz edenleri ya bağımsızlık mahkemelerinin merhametlice bağları kucaklamış; veya namluların ateşi selamlamış, saygıyla. Akşam sofralarında konuşulanlar ertesi gün bu mazlum ve mağdur millete “kanun” diye takdim edilmiş.
  Bu hal o denli olmazsa olmaz bir itiyat haline alır ki, İsmet İnönü bile dayanamayıp “Sarhoş kafa ile devlet yönetim edilmez…” der. Der, demesine de, ilk solugu İstanbul’da almak zorunda kalır zira Ankara’da kalmaya yüreği yetmemiştir (İnkılap Kurbanları)
• “Bu dünya iyilere nazaran değil aslına bakarsanız…” (Hüzün Çiçeği)
• İyisi mi bir tek, ‘beni gördükten sonrasında ölmüştü.’ de. Anlayacaklar. (Elif Öğretmen)
• ” Kimse yitirmek için savaşmaz; ölümü hiçe saydıran,zafer düşüncesidir,ölme zevki değil.” (Ayasofya)
• Ah biz hanımefendiler, tüm adamların birbirinden ayrımsız, olsa olsa birinin diğerinden daha katlanılmaz bulunduğunu, ne süre öğreneceğiz!.. (Hüzün Çiçeği)
• Büyük çınarların altından geçerken, içinde sevgi ile gülümseyen bir çift yeşil gözün tesirinden sadece sıyrıldı. (Hüzün Çiçeği)
• Hayat ve kalabalık…Kalabalıkta yaşam ne kadar fukara, ne kadar aldatıcı, fakat ne kadar güzel! (Hüzün Çiçeği)
• Her hata içimizde cezasını da uyandırır.Kurtulmanın yegane yolu cezayı çekmektir. (Hüzün Çiçeği)
• Kitap,en rahat tarifiyle bir mananın ifadesi anlama gelir.
  Öyleki ise birşeyler ifade eden herşey kitap gibidir,yeter ki okumasını bil…! (Hüzün Çiçeği)
• Kelimelerden bir dünya inşa etmek isterim. (Elif Öğretmen)
• Biz hanımefendiler böyleyiz fakat, elimizdekileri yitirme endişesi derhal devamlı sevinçlerimizin önüne geçer. (Elif Öğretmen)
• Biliyor musun, Fikret? Bazen bu şekilde çekilmez olurum. Ne dediğimi, ne yapmak istediğimi, hatta ne düşündüğümü ben de bilmiyorum. Tereddütler içinde yaşarım, o sırada benim için hiçbir şey doğru değildir, hiçbir şeyden güvenilir olamam… Fırtına benzer biçimde birşey… Tereddüt fırtınası!.. Yazık ki bu fırtınaya oldukça sık yakalanırım, benimle yaşamakta ciddi isen aklında bulunsun. Sonra bu şekilde zamanlarda elimde olmadan kırıcı olurum. Aslında bu hınç benim kendi içime, kendi varlığımadır; fakat başkasından çıkarırım. Şu sebeple hiçbir süre gücüm bana yetmemiştir, kendime karşı daima yenik yaşadım. (Hüzün Çiçeği)
• Hayat her yerde hayattır ve yaşanmaya değerdir. (Hüzün Çiçeği)
• Asırlarca dünyayı titreten imparatorluğun çocuklarını, yarım çağ, Anadolu topraklarında korku bekler. Sünepe, pısırık, silik ve kaypak nesiller yetişir. Birbirini kovalayan cinayetler, karanlık bir saatte, sokakta işlenen cinayetler değildir artık. Dekor değişik, cani farklıdır… derhal her yerde alelacele, derme çatma sehpalar kurulur ve bir sürü mazlum o darağaçlarında can verir.
  FAİL: İSTİKLAL MAHKEMELERİ (İnkılap Kurbanları)
• Hayırlı Olsun. Ayasofya Cami:) (Ayasofya)