Ahlakın Coğrafyası kimin eseri? Ahlakın Coğrafyası kitabının yazarı kimdir? Ahlakın Coğrafyası konusu ve anafikri nedir? Ahlakın Coğrafyası kitabı ne konu alıyor? Ahlakın Coğrafyası PDF indirme linki var mı? Ahlakın Coğrafyası kitabının yazarı Sam Harris kimdir? İşte Ahlakın Coğrafyası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Sam Harris

Orijinal Adı: The Moral Landscape: How Science Can Determine Human Values

Yayın Evi: Akılçelen Kitaplar

İSBN: 9786055381851

Sayfa Sayısı: 360

Ahlakın Coğrafyası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bilimin, terbiye mevzusunda söyleyecek hiçbir sözü olmadığı şeklindeki korkulu söylenceyi savunanlardan birisi de bendim. Şaşırtıcı olan, Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? düşüncemi tümüyle değiştirdi.

-Richard Dawkins, Oxford Üniversitesi-

Bilim, terbiye ve yaşamın amacı şeklinde insani değerleri belirler mi? Bu, kadim bir irdelemenin en temel sorusu olup, verilen yanıt bağlamında örtük bir uzlaşının da bulunmuş olduğu bir sorudur. Ahlak ve yaşamın amacı şeklinde insani değerlerin gerek bireysel düzeyde “öznelliği”, gerekse de toplumsal düzeyde “kültürel göreceliliği” anlayışı en köktencilik muhafazakârlarla en ilerici düşünceye haiz felsefecileri ve bilim insanlarını, “Bilimin, insani değerler hakkında söyleyeceği hiçbir şey yoktur.” önermesinde birleştirmektedir. Bu uzlaşı, en köktencilik söylemlerin toplumsal düzeyde hoşgörüyle karşılanmasına ve giderek eleştiriden muaf tutularak bir kutsallık zırhına bürünmesine yol açmaktadır.

Sam Harris kitapta bu toplumsal uzlaşıya sert bir eleştiri getirerek ahlakın ve insani değerlerin bilimin emek harcama konusu olacağını ve fizik biliminin yasalarına benzer evrensel terbiye yasalarının keşfedilmeyi beklediğini korumak için çaba sarfediyor. Bu savunusunu, etik ilkeleri ve yasaları din ya da erdemler şeklinde maddi olmayan düşünsel dünyada arayanların aksine bilgili varlıkların esenliği üstünde temellendirir. Ahlak ve yaşamın aslolan amacı ile alakalı soruların, aslen şuur sahibi varlıkların esenliği ile ilgili sorular bulunduğunu ileri devam eden Sam Harris’e nazaran bu değerler bilimsel olarak anlaşılabilecek gerçeklerdir. Ona nazaran bilgili varlıkların esenliği, tümüyle dünyadaki vakalara ve insan beyninin durumuna bağlıdır.

Sam Harris bilgili varlıkların esenliği üstünden “etik coğrafya” adını verdiği kavramsal bir uzay tanımlar: gerçek ve potansiyel sonuçların en tepeye ulaştığında potansiyel refaha karşılık geldiği ve vadilerinin ise ihtimaller içinde en derin acıları temsil etmiş olduğu bir uzam. Farklı düşünme ve davranış biçimlerinin bu kuramsal uzayda karşılık geldiği coğrafi noktalar belirlenebilir ve bu noktaların insani gelişmenin değişik derecelerine karşılık geldiği gösterilebilir. Elbette bu kavramsal uzayda belirlenen coğrafi konumlar insan esenliğinin düzeyine nazaran bilimsel olarak ortaya konulabilir ve terbiye yasaları bu noktalara nazaran keşfedilebilir. Sam Harris’e nazaran, “Benim savunduğum şey, ilkesel olarak bilimin, hayatımızı en iyi şekilde yaşayabilmemiz için ne yapmamız icap ettiğini ve ne istememiz icap ettiğini ve bununla bağlantılı olarak öteki insanların da ne yapması gerektiği ve ne istemesi icap ettiğini anlamamıza yardım edebileceğidir. İleri sürdüğüm şey, fizik sorularının doğru ve yanlış yanıtları olduğu şeklinde ahlakla ilgili soruların da doğru ve yanlış yanıtlarının olduğu ve bu yanıtların bigün olgunlaşmakta olan zihin bilimlerinin emek harcama alanına girebileceğidir.”

Ahlakın Coğrafyası: Bilim İnsani Değerleri Nasıl Belirler? kadim bir tartışmayı tekrardan gündeme taşımakla razı gelmiyor, terbiye felsefesi ve hatta toplumsal bilimlerin her alanında yeni ve devrimci bir yaklaşım sunuyor. Bilimin geleceği ve yeni bir terbiye ve değerler sistemi üstünde düşünen her insanın, bilhassa de felsefeci ve toplumsal bilimcilerin, kesinlikle okuması ve üstünde düşünmesi ihtiyaç duyulan bir kitap.

Ahlakın Coğrafyası Alıntıları – Sözleri

• “Bir kukla da özgürdür, iplerini sevilmiş olduğu sürece”
• Meğer bilimsel bir görüşmede Taliban’ı kötülemek münakaşaya davetiye çıkarmakmış. Konuşmamın sonunda kendimi, ilk bakışta bilimin terbiye anlayışımıza tesirleri mevzusunda mantıklı düşüncelere haizmiş şeklinde görünen öteki bir konuşmacıyla tartışırken buldum.
  O (bir bayan): Bilimin, bayanların burka giymeye zorlanmasının yanlış bulunduğunu söyleyebileceğinizi nereden çıkardınız?
  Ben: Şu sebeple bana nazaran doğru ve yanlış, esenliğin artması ya da azalmasıyla ilgili. Ve nüfusun yarısını bezden torbalar içinde yaşamaya zorlamak, dahası bunu yapmayı reddederlerse onları dövmek ya da öldürmek, esenliği en üst düzeye çıkarmak için iyi bir yöntem olmasa gerek.
  O: Ama bu yalnız sizin düşünceniz.
  Ben: Tamam… Konuyu daha da basitleştirelim. Doğan her üçüncü evladı, doğumdan derhal sonrasında meydana getirilen bir ayinle gözlerini çıkararak kör eden bir kültür bulduk diyelim. O vakit insan esenliğini gereksiz yere azaltan bir kültür bulmuş olduğumuzu kabul eder misiniz?
  O: Bu, o işlemi niçin yaptıklarına bağlı.
  Ben: (Kaşlarımı yavaş yavaş kaldırarak) Diyelim ki, batıl dini inançlara dayanarak yapıyorlar. Kutsal kitaplarında tanrı: “Dünyaya gelen her üçüncü şahıs karanlıkta yürümelidir” diyor.
  O: O vakit yaptıklarının yanlış bulunduğunu söyleyemezsiniz.
• Bir kukla da özgürdür,İplerini sevilmiş olduğu sürece.
• Dini kurumlar hanımefendileri aforoz eden sadece evlatların ırzına geçen adam din adamlarını aforoz etmeyen kurumlardır.
• Deney amacıyla ufak evlatları düzgüsel ilgiden yoksun bırakmak
  elbet etik olmaz, fakat cemiyet bu şeklinde deneyleri fakında
  olmadan her gün yapar.
• İnanç eğer herhangi bir mevzuda haklıysa, bu tamamen bir rastlantıdır.
• Halihazırda okullarında fizyolojik cezalandırmaya müsaade eden yirmi
  bir ABD eyaleti bulunmaktadır. Bu eyaletler, öğretmenin çocuğa
  morarcacak ve hatta yara açacak sertlikte sopayla vurmasının
  fiilen yasal olduğu yerlerdir. Sadece Cenup’de her yıl yüz binlerce
  çocuk şiddete maruz kalmaktadır. Tabii ki bu davranışın öne sürülen sebebi
  açık bir halde dinidir: Şu sebeple “Evrenin Yaratıcısının Bizzat
  Kendisi” bizlere değneği esirgemememizi, yoksa çocuğun şımaracağını söylemiştir .
  (Süleyman’ın Özdeyişleri 13:24, 20:30 ve 23: B- 1 4).
• İnsanlık tarihinde, oldukca fazla mantıklı olduğundan acı çeken hiçbir cemiyet yoktur.

Ahlakın Coğrafyası İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kendim de bir moleküler biyoloğum fakat nörobiyoloji mevzusundaki farkındaliğim ilk babaannemin 5.evre parkinson oldugu dönemdeki gözlemlerimden sonrasında oluşmaya başladı. Görmüş olduğu halüsinasyonlar benim için nekadar düzmece ise onun için o denli gerçekti! Yani aslen bizim dogru kabul ettigimiz seyler sadece algımız ölçüsünde doğru olabilir.. bu düşünceyle ilkin David Eagleman’nin ve Oliver Sacs’ın bazı kitaplarını okudumustum. Şimdilik son durağım da Sam Harris’in “Ahlak’ın Coğrafyası” oldu. Yazarın görüş ve gözlemlerinin insanı içinden çıkılmaz sorulara itmemesi mümkün değil. Mesela insanlığın yararı için 200 kisinin ölümünün kati oldugu bir tedavi denemesi mi daha ahlaklı yoksa 600 kisinin %50 ihtimalle ölme riski olduğu bir ilaç denemesi mi? Ya da o ölecek kişilerin içinde kendi kan bağımız olan birisi olsa yanıt iyi mi değişmiş olur? Cevap pozitif yada negatif yönden bakmamıza nazaran değişim izah edebilir.. şu demek oluyor ki durumu iyi mi algıladığımıza nazaran.. dini inanışlar elbet ki etik değerlerimize karar vermede mühim bir ölçüt. Ama ya benim dini inanisima nazaran etik olan baskasinin inanışına nazaran etik değilse! Şahsen bir yaratıcının varlığına inanırım! Buna inanmak için dünyanın evrendeki değersiz varlığını algılamak ve evrende olacak beklenmeyen bir değişiklik karşısında önlenemez yok oluşumun evren için bir yitik olmayacağı sezmek benim için fazlasıyla kafi. Ancak bu benim bakış açım ve benim idrak düzeyim..elbet doğup büyüdüğüm, gelenekleriyle yetiştiğim toplumun etik değerleri de inancımın şekillenmesinde oldukca etkili..Bununla beraber benim inanışımın baskasininkinden daha doğru bulunduğunun ya da bir yaratıcıya yakarma şeklimin en dogru sekil oldugunun bir ispatı var mıdır? Ya da birbaşkasının kinin benimkinden daha yanlış oldugunun… örnek olarak islam arap yarım adasına sıkışıp kalsa, yayılamasa bu gün hala mühim olur muydu? Adını asla duymadığımız bir sürü adacıkta hala “bizlere nazaran” çağ dışı olan gene adını asla duymadığımız dini inanışlar var.. ya islam yerine onlardan birisi yayılsaydı!! Yine bu inanışa çağ dışı der miydik? Keşke tanrı bilim ile ilgilenen insanoğlu da inanışları içsel yönünden ziyade nesnel yönüyle ele alabilselerdi, bilimsel kanıtlar aramaya yönelselerdi.. bir ihtimal o vakit inanışlar ve terbiye daha değişik bir idrak düzeyine ulaşırdı.. Sam Harris kitabını bir ataist bilim insanı kimliği ile nesnel ifadelerle yazmış. Onun bilimsel verilerine katılmakla beraber evren ile ilgili bahsettiğim sebeplerden dolayı hiçbir vakit ataizme yakın olmadım. Yalnızca aslen hiçbirşey bilmediğimize inandığımı söyleyebilirim. Bu kitabın benim için getirisi etik seviyeleri norobiyolojik düzeyde anlayıp benden değişik olana empati ve kabul ile yaklaşabilme anlayışıma katkı sağlamasıdır. (Gülçin Tezcan)

Her vakit ve zeminde geçebilecek, insanlığın ortak dili şeklinde, terbiye kurallarının bilimsel bir gerekçeye dayanmasını öngörüyor. Bilimsel ve evrensel terbiye ile ilgili nörolog olan yazarın doktora tezinden alınmış örnekler var. (Ali Rıza MALKOÇ)

Ahlakın Coğrafyası PDF indirme linki var mı?

Sam Harris – Ahlakın Coğrafyası kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Ahlakın Coğrafyası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sam Harris Kimdir?

Sam Harris (d. 1967), ABD’li ateist, nörolog, felsefeci ve yazar. Aynı zamanda Project Reason’ın kurucularından kabul edilen Harris 2009 senesinde nöroloji doktorası sahibi olmuştur. The End of Faith (İnancın Sonu) adlı yapıtı 2005’te PEN/Martha Albrand Ödülü’ne kıymet görülmüştür.

Sam Harris Kitapları – Eserleri

• İnancın Sonu
• Yalan
• Ahlakın Coğrafyası
• Uyanış
• Free Will
• İslam ve Hoşgörünün Geleceği
• Letter to a Christian Nation

Sam Harris Alıntıları – Sözleri

• Dini kurumlar hanımefendileri aforoz eden sadece evlatların ırzına geçen adam din adamlarını aforoz etmeyen kurumlardır. (Ahlakın Coğrafyası)
• Ne vakit insanların sivilleri kasıtlı olarak ve fark gözetmeksizin öldürdüğünü
  duysanız, kendinize, onların arkasında hangi dogmanın durduğunu problem. Yeni ortaya çıkan bu katiller neye inanıyor? İnandıkları şeyin daima (fakat daima) mantık dışı bir şey bulunduğunu görmüş olacaksınız. (İnancın Sonu)
• Even if the human mind were made of soul-stuff, nothing about my argument would change. The unconscious operations of a soul would grant you no more freedom than the unconscious physiology of your brain does. (Free Will)
• Free will is an illusion. Our wills are simply not of our own making. Thoughts and intentions emerge from background causes of which we are unaware and over which we exert no conscious control. We do not have the freedom we think we have. (Free Will)
• Sahte yüreklendirme, bir tür hırsızlıktır: Kişinin bir başka amaç uğruna ortaya koyabileceği zamanı, enerjiyi ve motivasyonu çalar. (Yalan)
• Doğru sözlülüğün ölçüsü, dürüstçe iletişimde bulunma niyetidir. (Yalan)
• Başka biri ile göz göze ulaştığında hissedilen hastalık, bir kişilik olma hissinin ta kendisinin dallanmasından fazlası değildir. (Uyanış)
• Din hiç kimseye destek olmaz. Dinin kendisinin desteklenmesi gerekir, sürekli bir dilencidir. Diğerlerinin emek harcamaları yardımıyla var olur ve kendisine bağışta bulunan kişileri destekliyormuş şeklinde davranacak kadar kibirlidir. (Uyanış)
• Akıl bir fikir demetidir. Düşünceler düşünen var olduğundan yükselir. Düşünen egodur. Ego arandığı taktirde otomatikman yol açılacaktır. (Uyanış)
• İnsanlık tarihinde, oldukca fazla mantıklı olduğundan acı çeken hiçbir cemiyet yoktur. (Ahlakın Coğrafyası)
• Dostluklarınızdan bir kısmının aslen dostluk ol­madığını keşfedebilirsiniz: Belki de plan yapmaktan kaçmak için tertipli olarak yalan söylüyorsunuz ya da çatışma çıkar korkusuyla gerçek görüşlerinizi dile getiremiyorsunuz. Bu şekilde yaşamakla tam olarak kime yardım etmiş oluyorsunuz? Bazı ilişkilerin dürüstçe sürdürülemeyeceğini keşfedebilirsiniz. Elbette, he­pimizin hoşlansak da hoşlanmasak da bir şekilde sürdürmek zorunda olduğumuz bağlantılarımız var­dır: Ailemizle, eşimizin ailesiyle, iş arkadaşlarımızla, işverenlerimizle, vs. Düşünceli davranışın çatışmayı en aza indirmede bir rol üstlenebileceğini yadsıyor değilim. Kişinin dilini tutması ya da bir konuşmayı görece güvenli mevzulara doğru yönlendirmesi, yalan söylemekle aynı şey değildir (kişinin gelecekte gerçeği inkar etmesini de gerektirmez). (Yalan)
• Tanrı fikri insanoğlunun mantığını ve muhakeme yetisini yok eder. İnsanın özgürlüğünü yadsımanın en etkili yöntemidir.
  – Mikhail Aleksandroviç Bakunin (Uyanış)
• Akıl bir fikir demetidir. Düşünceler düşünen var olduğundan yükselir. Düşünen egodur. Ego arandığı taktirde otomatikman yol açılacaktır. (Uyanış)
• “Her yalan, yalan söylediğiniz kişinin özerkliğine bir saldırıdır..” (Yalan)
• Dürüstlük, başkalarına verebileceğimiz bir armağandır; hem de bir güç deposu ve yalınlık aracıdır. (Yalan)
• “Bir kukla da özgürdür, iplerini sevilmiş olduğu sürece” (Ahlakın Coğrafyası)
• “Dürüstlük, en iyi politikadır..” (Yalan)
• Dini Hikayeler insanların hayatına anlam katabilir fakat bazı anlamlar açıkça yanlış ve bölücüdür. (Uyanış)
• Zina ve diğeri kişisel aldatmalar,malı dolandırıcılık, hükümetlerdeki yolsuzluk, hatta katliam ve soykırım, genel olarak ek bir etik kusur gerektirir: Yalan anlatmaya istekli olma. (Yalan)
• En ufak mevzular hakkında bile olsa yalan söylemek, kişisel ilişkileri ve kamusal itimatı gereksiz yere zedeler. (Yalan)