Eğitim

Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar – Sevim Burak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar – Sevim Burak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kimin eseri? Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kitabının yazarı kimdir? Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar konusu ve anafikri nedir? Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kitabı ne konu alıyor? Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar PDF indirme linki var mı? Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kitabının yazarı Sevim Burak kimdir? İşte Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sevim Burak

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750810481

Sayfa Sayısı: 96


Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“O karanlık çukura bakıyor / ta içine bakıyor / üzüm salkımı benzer biçimde ciğerlerini görüyor / üzüm salkımının içinde saklanmış / o dibe bakıyor…” Teatral davranışlar, heybetli bir güzellik, garip beğeniler… Kendinden güvenli savrukluğuyla yazdığı benzer biçimde yaşayan bir yazar: Sevim Burak… 1983’te kalbine yenik düşen edebiyatımızın bu ayrıksı sesi, iki kitabıyla okurunu tekrardan selamlıyor: Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar ve Afrika Dansı… Yazarın iki oyununu ve öykülerini içeren bu kitaplar, yabancılaşma, yıkım ve ölüme kurmacayla, mizahla ve oyunla karşı duran Burak’ın “efsanevi kimliğini” pekiştiriyor…


Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar Alıntıları – Sözleri

  • İçkiler, içkiler… Kadehler kalksın! Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!.. Yaşasın aşk…
  • Yaşamak isterim… Yaşamak… Hah… hah… haa…
  • Bitmiş miydi
    Bitiyormuş
    Bitiyor mu
    Bitmeliydi
    Bitmemeliydi
    Bitmedi
    Bitmez
    Bitmeyecek
    Bittiyse
    Biterdi
    Biter
    Bitiyor
    Bitmiyor
    Bitmiyormuş
    Bitsin
    Bit
    Bitmişti
    Bitirmeliydi
    Biterdiniz
    Bitirmeliydiniz
    Bitirdiyseniz
    Bitirin
    BİTTİ
  • kimse bana yanıt vermiyor… kimse bir şey söylemiyor… kimse bir şey bilmiyor… tamamımız yaşıyoruz ve bizi kimse anlamıyor…
  • SON BİR SUAL
    NEDEN D Ü Ş Ü N Ü Y O R U Z ?
  • Üzülmemek, korkmamak lazım, hele kederlenmeye asla gelmez, yaşam oldukca kısa, sen üzüldüğünle kalıyorsun.
  • Dünya ihtiyarlıyor… süre göçüyor ve geçiyor… her şey değişiyor… insanı bir korkudur alıyor…
  • Asla sevmemiş ve sevilmemiş olmak… Asıl çekince budur.


Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Bu yazar hepimiz için de, kimse için de yazılmayan bir kitap yazıyormuş.”
Everest My Lord sayfa 21
Sevim Burak için biri özetlemek gerekirse bir şey de deseydi ona bu alıntı ile yanıt verirdim. Herkes için olduğu kısmına pek katılmıyorum zira hepimiz Sevim Burak kitaplarına layık olması imkansız fakat kimse için yazılmadığı kanaatine varıyorum ben de.
Oldukca hususi bir yazar klasik edebiyat bilincini dağıtan, klasik dil hakimiyetine meydan okuyan aykırı bir hanımdan söz ediyoruz. Türk edebiyatında çıtayı bambaşka bir seviyeye çeken yazarımızın bir bayan olması ayrı bir öneme haizdir. Bu eril düzene tepki olarak dünyaya gelecek olan Yahudi hanım Sevim Burak..
Daha ilkin kitap/afrika-dansi–35052 kitabını incelemiştim
gonderi/60246213
Everest My Lord- İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar adlı kitabımız iki tiyatro metninden oluşan bir kitaptır.
Everest My Lord bir tiyatro metni halinde adım atar. İlk perdesi de hakikaten tiyatroyu çağrıştıran özellikler taşır.
Everest My Lord tiyatro için bir uç metindir. Hem temsil edilmemek suretiyle kurgulanmış hem de sahneyi olanaksız bir yerde kurarak standartları parçalar. Oyunun başlangıcında kitabı açtığınız zaman karşınıza roman üç perde diye bir ibare çıkar kitap başlamadan oyunlar adım atmıştır oldukca zekice bir ibare bizi bir belirsizlik bekliyor bunu anlamlandırmamız lazım, “Roman üç perde…” başlığı bizlere kitabı hiçbir türün altına sokmamamız icap ettiğini konu alıyor, peşinden şahıs listesinin sayfası gelir sanki düzgüsel bir metin okuyacağız hissine kapılalım diye eklemiş olabilir bu standartları, oysa hiçbirine ihtiyacımız yok zira işleyen bir örgü yok, bir devamlılık ise asla yok..
..
Sevim Burak’ın ne anlatmak isteğini tam olarak anlayacak birilerinin çıkacağını düşünmüyorum zira o kendi gerçeklerinden yola çıkarak yazıyor ve Mach One’dan Mektuplar kitabından kimler için yazdığını şöyleki ifade ediyordu:
“Bu dünyayı izleyenlere bir halt yok . Açıkgözler için hiçbir şey yazmayacağım. Dünyalarını kaybetmişler için, kendim için yazacağım… Erken bunamışlara, hayalperestlere, oldukca acıklılara, bu dünyadan gitmek suretiyle hazırlık yapanlara yazacağım. Yalnız aklını kaybetmişlerle bu dünyayı paylaşacağım. Aşktan aklını oynayanlara, şizofrenlere, aşırı romantiklere ve aşırı sadistlere… Delillere yazacağım.”
Burak Sevim, Mach One’dan Mektuplar, Palto Yayınevi, İstanbul, 2014, s.24.
Unuttuğu anormal bir grup kalmadı sanırım bu alıntıyı okuduktan sonrasında Sevim Burak’ın kitaplarına başlasam daha iyi olacaktı lakin ben tüm kitaplarını okuduktan sonrasında bu alıntıyı okudum, o yüzden kitaplarını okurken bir yazınsal zevke erişirseniz eğer Sevim Burak’ın sıraladığı hangi anormal kategorisine mensup olduğunuz düşüncesini de irdeleyin.
O yüzden aslolan gayem eserlerinin yapısökümünü irdelemek değil zira o şekilde metinler ki incelenmesi için üstüne bir kitap yazılması gerekir. Dil oyunları psikanalitik çözümlemeler ile ucu bucağı gözükmeyen parça çözümlemeleri..
Everest My Lord ile de “GERCEK NE DEMEK?” sorusunu sorar bizlere Sevim Burak. Kendi yazarlığı üstüne yazıya döktüğü başka bir metinde ise bu suali “hikâyelerime gore durmadan değişen, çevremizde gölge benzer biçimde dolaşan varlığı olmayan bir şey” diye yanıtlar. Gerçek varlığı olmayan bir şey, üstüne devamlı basmış olduğu, kes yapıştır yaparak değişik bölgelere monte edip söktüğü bir gölge “GERÇEK” ve “gerçeklik” terimi üstüne şöyleki devam eder:
“Ben gerçeği bir kerede yazıp ortaya çıkarabilen bir yazar değilim; yazarlık tecrübelerime gore söyleyebilirim ki yirmi kere yazarak elde ettiğim gerçek oldukca alelade bir gerçekti. Bir gerçeği sadece bir ihtimal yüzüncü kez yazdığım süre, gerçeğin o olmadığını, değişerek başka bir görünüm aldığını- ve başka bir gerçeğe dönüştüğünü anladım.”
Mach 1’dan Mektuplar kitabından şu alıntı ile bitirmek isterim.
“Kimse önünü görmüyor… Ne garip değil mi? Herkes gittiği yeri birbirine soruyor… İnsan inanmak istemiyor. Herkes birbirinden şüpheleniyor ve hayretle birbirinin yüzüne bakıyor.. hayatta her şey gizlidir, her hadise sırdır… Malum, her insanoğlunun altında başka bir insan yatıyor… Başka ne alabiliriz? Nasıl yaşayabiliriz? Herkes bunu soruyor ve kendi kendine konuşuyor – Herkes kendisinden korkuyor- ben de kendimden korkuyorum.”
..
.. (Adem Yüce)


Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar PDF indirme linki var mı?


Sevim Burak – Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sevim Burak Kimdir?

Zeliha Sevim Burak (d. 29 Haziran 1931, İstanbul – ö. 31 Aralık 1983, İstanbul), Türk yazar.

Tiyatro, roman, anı-mektup benzer biçimde türlerde eserleri bulunan sanatçı, en oldukca öykücü kimliği ile on plana çıkmıştır. Mevcut edebiyat topluluklarının hiçbirinin içinde yer almamış, kendi edebiyat dilini meydana getirmeye çalışmış bir yazardır. Öyküleri şuur akışı tekniğinin yetkin örnekleri olarak kabul edilir.

Yaşamı

“1931’de, İstanbul’da doğdum. 21 yaşıma kadar Kuzguncuk’un tepesindeki evimizde babaannem ve büyükbabamla geçirdim. Bu yüzden çocukluğumla büyüklüğüm arasında büyük fark yok gibidir. Aile çevremizde, çocuktan çok yaşlı komşular, yaşlı akrabalar bulunduğu için, onların arasında, yaşlı bir insan gibi yetiştim. İlkokulu Kuzguncuk’ta, ortaokulu Tünel’deki Alman Lisesi’nde bitirdim. Öğrenimim bu kadardır.„

—(Bir Sevim Burak söyleşisinden alıntıdır.)

26 Haziran 1931’de İstanbul, Ortaköy’de dünyaya geldi. Babası bir gemi kaptanı olan Mehmet Seyfullah Burak; annesi 1910’lı yıllarda Bulgaristan’dan göçmüş Yahudi asıllı bir ailenin kızı olan ev hanımı Aysel Kudret Hanım (Marie Mandil)’dır. Ailenin ikinci çocuğudur.

İlkokula 1938 yılında babasının görevi nedeniyle bulundukları Çanakkale’de başladı. İlköğrenimini Kuzguncuk’taki Suleyman Şefik Paşa Nakkaştepe 45. İlkokulu’nda tamamladı; 21 yaşına kadar yaşadığı Kuzguncuk, hikâyelerinde azınlık kültürünün yaşlı insanlarına ağırlık vermesinde etkili oldu. Ortaokulu Alman Lisesi’nde tamamladıktan sonra okul hayatına son verdi.

Annesini 17 yaşında iken kaybetti. İlk evliliğini 18 yaşında, keman sanatçısı Orhan Borar ile yaptı (1949). 1950’de Olgunlaşma Enstütüsü’nde mankenliğe başladı. Dönemin Amerikan Büyükelçisi Mc Ghee’nin öncülüğünde düzenlenen kültür etkinlikleri kapsamında Amerika’ya giderek, orada defilelere çıktı. Amerika dönüşünde kendine ait bir modaevi ve atölye açtı.

Orhan Borar ile evliliğinden oğlu Karaca Borar dünyaya geldi (1955). Bu evliliği sırasında romancı Peyami Safa ile bir aşk yaşayan sanatçının öykü dünyasının şekillenmesinde bu ilişki etkili oldu;eserlerinde kahramanları da bu ilişkiye benzeyen yasak aşklar yaşadı. 1958 yılında ilk eşinden boşandı. Bu dönemde amatör hikayeler yazmaya başladı.

İkinci evliliğini ressam Ömer Uluç’la yaptı; bu evlilikten Elfe Uluç adındaki kızı dünyaya geldi. 1960 ihtilalinden sonra bozulan ekonomi nedeniyle işyerini kapattı ve tamamen hikâye yazarlığı üstüne yoğunlaştı.

İlk hikâye kitabı “Yanık Saraylar”‘ı 1965’te yayımladı. Kapalı ve alışılmadık biçimsel üslubu nedeniyle kitap çok tartışıldı. Sait Faik Ödülü’ne aday oldu ancak ödülü alamadı. Kitabının aforoz edildiğini düşünen Burak, bu kitaptan sonra on yedi yıl boyunca edebiyat piyasasından çekildi. Bu süre içinde “Mach 1” adını verdiği romanı üstünde çalıştı.

Yazar, çocukluğunda geçirdiği kalp romatizması tekrarladığı için 1970’li yıllarda bir tedavi sürecine girdi; sadece eşinin Nijerya’ya atanması üstüne olması ihtiyaç duyulan kalp kapakçığı ameliyatını geciktirerek 1976’da Nijerya’ya gitti ve bir buçuk yıl orada yaşadı. Bu dönem haricinde tüm yaşamını İstanbul’da geçirdi. 1980 senesinde İstanbul’da bir ameliyat geçiren Sevim Burak, ameliyata girerken almış olduğu karar sonucu Ömer Uluç’tan ayrıldı.

Yeniden yazılarını yayımlamaya başlamış olan sanatçı, 1982 senesinde “Sahibinin Sesi” adlı oyunu yayımladı. Aynı yıl “Palyaço Ruşen” adlı öyküsüyle Sabahattin Ali Öykü yarışmasına katıldıysa da hak ettiğini düşündüğü bu ödülü alamadı ve tepki olarak hikayelerini yayımlanacak antolojiden çekti. 1983’te “Afrika Dansı” adlı öykü kitabı yayımlandı. Oldukca değişik teknikler denemiş olduğu bu kitap, edebiyat dünyasında büyük tartışmalara niçin oldu. Aynı yıl “Everest My Lord (İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar)” adlı kitabını yazdı ve romanını yazmayı sürdürdü.

Yeni bir kalp ameliyatı geçirmek suretiyle yatmış olduğu Haseki Hastanesi’nde 31 Aralık 1983 günü ameliyat edilemeden yaşamını yitirdi. 5 Ocak 1984 günü Kuzguncuk Camii’nde kılınan cenaze namazının peşinden Nakkaştepe Mezarlığı’na defnedildi.

“Everest My Lord (İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar)” (1984) adlı oyunu ve son öykü kitabı “Palyaço Ruşen” (1993) ölümünden sonrasında yayımlandı. Ayrıca oğluna yazdığı mektuplar “Mach I’dan Mektuplar” adıyla kitaplaştırıldı (1990).

Öyküleri şuur akışı tekniğinin yetkin örnekleri olarak kabul edilir. Genellikle hanım sorunlarını anlattığı yapıtlarında şiirsel bir dil kullanmıştır.


Sevim Burak Kitapları – Eserleri

  • Yanık Saraylar
  • Sahibinin Sesi
  • Afrika Dansı
  • Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar
  • Ford Mach I
  • Palyaço Ruşen
  • Mach One’dan Mektuplar
  • Beni Deliler Anlar
  • Mektuplar


Sevim Burak Alıntıları – Sözleri

  • Ah, oldukca yalnızım… Oldukca yalnızım… Oldukca dertliyim hem de… Bile­mezsiniz… Bilemezsiniz… (Sahibinin Sesi)
  • İnsanı yaşatacak ve ayakta tutacak tek ve başlıca şey de ‘para’dır. (Mach One’dan Mektuplar)
  • Aydınlıkta olan tek şey bilincim. Kendi kendimin önüne bile bir karartı benzer biçimde düşüyorum. Kendimin de düş olduğuma inanıyorum. (Beni Deliler Anlar)
  • “Benden şu dünyada ne beklenebilir? Ne kadar uzağım her şeyden. Sanatımdan nasıl bahsedebilirim şu dünyadakilere – Bunu saklamam gerek. Sanatımdan yaramaz bir çocuk gibi bahsettim şimdiye kadar – Sakladım korkumu – Tek çelişkim insanlar ve dünya – Kapalı perdelerin arkasında düş-uyku-korku geçiriyorum. Kafka değilim… Sanatımın düş olduğunu biliyorum. Bir yandan düş görerek bir yandan uyanık yaşayarak deli oluyorum. Düşten – aydınlığa çıkınca deli oluyorum. Boğalar gibi -karanlıkta yaşatırlar genç boğaları – tabiatı ve güneşi birdenbire gösterirler çıldırsın diye – Ama – Ben – Ben boğa değilim. Karanlıktayım fakat bilincim aydınlık, pırıl pırıl aydınlıkta… (Zaten onu da yitirirsem deliden farkım olmaz) Kimsenin suratını görmek istemiyorum! Çok gördüm… Yeter artık. Her şeyi biliyorum… Ne ilişkisi var yazdıklarımın – çizdiklerimin şu suratlarla? Şu aydınlıkta her şeyin belirdiği yerde ne işim var? Kendi kendimin önüne bile gölge gibi düşüyorum – Bir karartı her şey, kendimin de düş olduğuma inanıyorum. Düş gördüğüme o kadar eminim ki şu başkalarının yaşamını görmesem… Deliler ve şizofrenler – Bu dünyadan ayrılanlar – aşırı ateşli hastalar için yazıyorum denebilir… Bütün sevgim onlara denebilir…” (Mektuplar)
  • HAKİKAT BİR HAYAL’DİR EFENDİM (Ford Mach I)
  • Bana o şekilde bir parça çalınız ki her şey maziye karışsın, yeni hayatımı toz pembe göreyim. (Sahibinin Sesi)
  • “Açıkgözler için hiçbir şey yazmayacağım. Dünyalarını kaybetmişler için… Kendim için yazacağım. Erken bunamışlara, hayalperestlere, oldukca acıklılara, bu dünyadan gitmek için hazırlık yapanlara yazacağım. Sevim Burak abla (Beni Deliler Anlar)
  • Uzun ve ağır bir hava vardı
    Nisan havası (Palyaço Ruşen)
  • “Hayat, iki kişinin beş aşağı beş yukarı birbirinin anlayacağı hikâyeler anlatmasından ibarettir. Bunun haricinde, büyük aşk yoktur.” (Mektuplar)
  • Üzülmemek, korkmamak lazım, hele kederlenmeye asla gelmez, yaşam oldukca kısa, sen üzüldüğünle kalıyorsun. (Everest My Lord – İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar)
  • CÜMLELERİM BİR AĞAÇ BİÇİMİNDE YAZILACAK
    AĞACIN DALLARI (Şamdan kolları benzer biçimde yukarı göğe doğru açılacak)
    AĞACIN GÖVDESİ HÜNERLE ALTINDAN KAPLANACAK (Ford Mach I)
  • Aylarca sesimi çıkarmadan düş görürüm… Dünyadan uzak kendi içimde yüce evrende… Sesimi çıkarmam. Bir gün içinde, dayanılmaz özlemlerle sarsılırım… -Dünyayı görmek için- Dünyanın kirli kokusunu duymak, fena bir söz işitmek için. O dışta yüzen pislikleri yine görmek, iğrenç insanların içinde ezilmek, o malum bayalığı yaşamak için… Bunları ansızın arayan biriyimdir… O malum nefreti, Kin’i yine isteyen biri… (Beni Deliler Anlar)
  • Palyaço Ruşen hepsine düşman (Palyaço Ruşen)
  • GELİN
    YAKLAŞIN
    BİR ŞEYLER SÖYLEYİN
    NE Mİ
    AKLINIZA GELENİ
    BEN BAĞIRIN DEYİNCE BAĞIRIN (Afrika Dansı)
  • Ama hepimiz masal konu alıyor. Alıştığı şeyleri yine yine dinliyor. (Mach One’dan Mektuplar)
  • Birdenbire aydınlığa çıkınca deli oluyorum. Kimsenin suratını görmek istemiyorum. Benim yazdıklarımla bu suratların ne ilişkisi var? Düş görerek bir taraftan da uyanık yaşayamam. Tek çelişkim, insanoğlu. Dünya, benim. Her şey yalnızlığıma bağlı. Kimseyle bağ kuramam artık. Nasıl yaşayabilirim onların içinde hikayelerim benzer biçimde. (Beni Deliler Anlar)
  • İnşaatlar ilerleyip duruyor – önüne geçilecek bir şey değil – hatta gittikçe hızlanıyor – ilerleme boyuna hızlanıyor – gittikçe kocamanlaştığı şişmanladığı ve ağırlaştığı bu yüzden gittikçe ölüme yaklaştığı için seviniyorum – (Ford Mach I)
  • Bazen kendi bildiklerini bile anlayamazsın. (Yanık Saraylar)
  • Ben… diye başladı kurt
    Bir sürü değilim
    Fakat yapayalnızım… (Palyaço Ruşen)
  • Palyaço Ruşen adlı bir roman denemesi yaptım ve bir bölümünü “Sabahattin Ali Öykü” Yarışması’na gönderdim, başkası kazanmıştır. Bence Palyaço Ruşen nefisti. Kazanamamın öne sürülen sebebi “Profesyonel” olmam. (Filiz Ali söylemiş oldu)
    İşte Türkiye’nin san’atı değerlendirmedeki tutumu ve san’atçının Türkiye’deki şansı. (Beni Deliler Anlar)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş