Fatin Rüştü Zorlu kimdir? Fatin Rüştü Zorlu nereli, mesleği ne? Fatin Rüştü Zorlu kaç yaşında nasıl öldü?
Fatin Rüştü Zorlu, Demokrat Parti’den seçilen Adnan Menderes’in başbakan yardımcısıdır. Fatin Rüştü Zorlu, 27 Mayıs darbesine kadar görevini sürdürdü. Vatandaşlar 27 Mayıs darbesi yıl dönümünde Fatin Rüştü Zorlu yaşamı merak edildi. Peki Fatin Rüştü Zorlu kimdir? Fatin Rüştü Zorlu nereli, mesleği ne? Fatin Rüştü Zorlu kaç yaşında nasıl öldü?
FATİN RÜŞTÜ ZORLU KİMDİR?
Fatin Rüştü Zorlu, 20 Nisan 1910 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Fatin Rüştü Zorlu, Türk siyasetçi ve diplomatıdır. 27 Mayıs Darbesi sonrasında meydana getirilen Yassıada Yargılamaları kararıyla Türkiye Başbakanı Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile birlikte idam edildi.
Fatin Rüştü Zorlu’nun büyükbabası Rus İbrahim Paşa, Osmanlı Devleti’ne sığınınca Yusufelili Zor Derebeyi Ali Paşa’nın kızı ile evlendirildi. Zorlu soyadı buradan gelmektedir. Demokrat Parti (DP) iktidarı (1950-1960) döneminde Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı meydana getiren Fatin Rüştü Zorlu, 27 Mayıs Darbesi’ni meydana getiren Millî Birlik Komitesi tarafınca göreve getirilen yargıçlardan meydana gelen “Yüksek Adalet Divanı” tarafınca idama çarptırıldı.
Fatin Rüştü Zorlu, Galatasaray Lisesi, Paris Politik Bilimler Enstitüsü ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1933 senesinde Atatürk’ün de hazır bulunmuş olduğu nikâhla devrin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın kızı Emel Hanım ile evlenen Fatin Rüştü Zorlu’nun 1936 senesinde kızı Sevin dünyaya geldi. Fatin Rüştü Zorlu, 1936 Montrö konferansına katıldı. Fatin Rüştü Zorlu, Paris ve Kuybişef maslahatgüzarlığı, merkez gizyazı müdürlüğü görevini yerine getirdi. Zorlu, 1932 tarihinden başlayarak Dışişleri Bakanlığı’na bağlı birçok değişik görevlerde çalıştıktan sonrasında 1951 tarihinde Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri oldu. 1952 tarihinde Büyükelçiliğe yükselerek Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı’nda (NATO) Türkiye sürekli temsilciliğine getirilen Fatin Rüştü Zorlu, 1959 senesinde Adnan Menderes ile beraber Bilderberg toplantısına katıldı.
Fatin Rüştü Zorlu, siyasal yaşama başladığı 1954 tarihinde, hemen sonra 1957 senesinde Demokrat Parti’den Çanakkale Milletvekili olarak seçildi. Adnan Menderes Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı görevini Mayıs 1954-Kasım 1955 tarihleri içinde, Devlet Bakanlığı görevini Temmuz–Kasım 1957 tarihleri içinde ve Dışişleri Bakanlığı’ nda Kasım 1957–Mayıs 1960 tarihlerinde çalıştı. 1957 senesinde Kıbrıs Türkleri’ni EOKA terörüne karşı korumak için Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kurulması için çalıştı. 1974 senesinde Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde TSK’nın yapmış olduğu Kıbrıs Harekatı’nın hukuki dayanağı, Fatin Rüştü Zorlu’nun 11 Şubat 1959 tarihinde İsviçre’de Yunanistan ve Birleşik Krallık ile birlikte imzaladığı Zürih Antlaşması’ndaki Garantörlük hükmüdür.
FATİN RÜŞTÜ ZORLU KAÇ YAŞINDA, NASIL ÖLDÜ?
Fatin Rüştü Zorlu, 1960 senesinde 27 Mayıs Darbesi’nden sonrasında öteki hükümet üyeleri ve DP yöneticileriyle birlikte tutuklanarak, yeni kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafında Yassıada’da yargılandı. Bu mahkeme 14 sanıkla birlikte Fatin Rüştü Zorlu’yu da idam cezasına hükmedildi. Cezası, Adnan Menderes ve Hasan Polatkan’ınki ile birlikte, askeri müdahaleyi meydana getiren MBK tarafınca onaylandı. Fatin Rüştü Zorlu, 16 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edildi. İdama büyük bir metanetle giden Fatin Rüştü Zorlu, Yassıada komutanı Tarık Güryay’ın hatıralarında bu vakası şöyleki anlatmıştır:
“Zorlu, ölüme hakkaten sıkıntılı bir metanetle gitti. O denli ki, hatta mahut gömleğin üstüne giydirilişinden sonrasında, kendisine dini telkinde bulunan hocanın, Arapça kelimeleri telaffuzda düşmüş olduğu hataları düzeltti. Kollarını arkadan bağlarken, başsavcıya son bir ricada bulunmuş oldu. Ellerinin önden bağlanmasını istedi. Fakat bunun kanunen imkânsızlığı kendisine anlatıldı. İdam sehpasına, öz büyükbabası Gazi Osman Paşa’nın adına yazılan marş eşliğinde gitmiştir.[6] Beraberce sehpaya doğru yürüdük. Ne masaya ne de masa üstündeki sandalyeye çıkarken yardım istedi. Hatta heyecandan eli titreyen cellâda: “Oğulum ne titreyip duruyorsun? İlmik senin değil, benim boynuma geçecek” dedi. Sonra adetâ kendisini uçsuz bucaksız bir boşluğa atar benzer biçimde: “Allah memleketi korusun, haydi Allahısmarladık!” dedikten sonrasında, ayaklarının altındaki sandalyeyi itmek işini de hiç kimseye bırakmadı. Boyu uzun olduğundan, ayakları masaya basmıştı. Cellât masayı itti. Ona bu kadarcık da iş düşmüş bulunmasaydı, Zorlu sanki asılmış değil, intihar etmiş olacaktı.”
