Eğitim

Hasta Bakıcı – Lüset Kohen Fins Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hasta Bakıcı – Lüset Kohen Fins Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hasta Bakıcı kimin eseri? Hasta Bakıcı kitabının yazarı kimdir? Hasta Bakıcı konusu ve anafikri nedir? Hasta Bakıcı kitabı ne konu alıyor? Hasta Bakıcı PDF indirme linki var mı? Hasta Bakıcı kitabının yazarı Lüset Kohen Fins kimdir? İşte Hasta Bakıcı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Lüset Kohen Fins

Yayın Evi: Gate Yayınları

İSBN: 9786058572027

Sayfa Sayısı: 223


Hasta Bakıcı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Salise Saatçi… Geçimini yirmibeş yaşından beri hasta bakıcılık yaparak elde eden, evrenin muhteşem işleyen trafiğinde devamlı çevirmeye takıldığına inanan biri. Hayatın gerçek anlamını sorgulamaktan bitkin düşmüş, yatılı olarak çalmış olduğu evlerde şâhit olduğu olaylardan dolayı yaşamdan soğumuş biri bununla birlikte. Birgün seneler ilkin evinde çalmış olduğu yaşlı bir hanımı son günlerini geçirdiği huzurevinde ziyaret eder ve orada Belma Kır isminde biriyle tanışır. Hiç beklemediği aniden karşısına çıkan bu hanım ertesi gün ona cazip bir iş teklifinde bulunur.

Belma Kır’ın iş teklifini kabul ettikten sonrasında yaşam döngüsü değişik bir yöne doğru ilerleyen Salise, zaman içinde bu kadının kendine özgü, gizemli bir dünyası bulunduğunu keşfeder. Belma Kır’ın evinde kapısı devamlı kilitli tutulan bir oda vardır ve bu odanın anahtarına ulaşamama mevzu her geçen gün merakla karışık bir huzursuzluğa götürür. Salise bu odanın sırrını çözmek için kolları sıvadığında, senelerdir balçıkla sıvamaya çalmış olduğu bazı gerçeklerle de eşzamanlı olarak yüzleşir.


Hasta Bakıcı Alıntıları – Sözleri

  • Düşüncelerimin hızına yetişemiyorum, varsayım maratonu beni insafsızca mahvedecek birazdan.
  • “Yapmak istemediğim ve katlandığım için bana acı veren bir şeyden, kendimi küçük ve değersiz hissettiren herkesten uzaklaşmak istiyorum.”
  • “Yaşadıklarım beni geliştirmeye ve yok etmeye aynı anda devam ettiği için mi bu kadar sinirliyim acaba?”
  • “İnsan birkaç kilometre ötede gerçek anlamda güvendiği birinin yaşadığını bilmek istiyor bu hayatta.”
  • “Kendi elimi yakmaktansa, hep eli yanmış diğer insanların tecrübelerinden kendime bir pay çıkarttım.”
  • “İnsan galiba aklını susturamadığı için insan sıfatı taşıyan bir varlık; düşüncelerinden utansa da düşünmeye devam ediyor.”
  • “Kusura bakma ama içinde aşk olmayan bir kitap limon sıkılmamış sebze çorbasına benzer.”
  • “Hayatın bana öğrettiği şeylerden bir tanesi de bu; karşılık beklemeden iyi şeyler yapmaya devam etmek. Tüy kadar hafif bir duygu bu, beklenti gerçekten insanı hasta eden bir şey.”
  • “Hayat herkesi farklı bir adrese yollar. Kimileri sokağı görür görmez gideceği yeri bulur, kimileri de sürekli yanlış apartmana girer.”
  • Gözü kör olsun şu terbiye denilen uçan balonun.


Hasta Bakıcı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

polisiye değil fakat okuması güzel…: Liseden sonrasında geçimini hasta bakıcılık ile sürdüren Salise, bununla birlikte devamlı kendini ve yaşamı sorgulayan bir karakter. Kitabı onun ağzından yanında çalmış olduğu yaşlı ve varlıklı kişilerin hayatına neler kattığına dair duygusal ve içsel gelgitler yaşayan Salise 35 yaşlarında ve hiçbir erkekle ne sevgili ne de bir beraberliği olmamıştır. Oldukça okuyan araştıran ve sonunda senelerce yapmış olduğu işi bırakıp yaşadıklarına kurgu ekleyip kitap yazma fikriyle kendine yeni bir yol çizer.
kitabın kapağına bakınca polisiye bir kitap okuyacağımı düşünmüştüm oysa kilitli oda dahil ( kitabın neredeyse baştan sona gizem barındıran ana konusu ) asla uzaktan yakından pek ilgisi yoktu doğrusu. Ha bu demek değildir ki kitabı beğenmedim, aksine 215 sayfa beni asla yormadan okudum bitti, değişikti. Bazı vakalara karşı İlginç bakış açıları vardı Salise’nin. En güzeli hep hayalinin kurduğu yaşamın peşinden koşup bir ucundan o hayata başlamış olmasıydı… (bir akrabalarım bir de kitaplarım)

Okudum bitti.İlk kez okuduğum bir yazar,dili akıcı fakat tam olarak karar veremedim.Sadece bir kitabını okuyarak yorum yapmak istemiyorum.ilk romanı olan On Derin Ayak İzi kitabını da okuduktan sonrasında karar vereceğim.Yazar On Derin Ayak İzi romanını İngilizce olarak yazıp bizzat kendisi Türkçe’ye çevirmiş ve 2013 Uluslararası HarperCollins Authonomy altın madalya ödülü kazanmış
Kitabımıza erişince;
Salise Saatçi yaşlı insanların bakımını meydana getiren bir hastabakıcı.Çalışmadığı dönemlerde kızkardeşi Saniye ile Harbiye’deki evinde yaşıyor.Hiç evlenmemiş.Evlilik ve erkeklerden hiçbir beklentisi olmayan bir bayan.Hayatı oldukca sorguluyor.Hayatın devamlı ona çelmeler taktığına inanıyor.Yatılı olarak çalmış olduğu evlerde tanık olduğu olaylardan dolayıda yaşamdan soğumuş biri bununla birlikte.
Salise seneler içinde bakıp huzurevine yatan hastalarını da sık sık ziyaret etmektedir.Bir gün daha ilkin evinde çalmış olduğu yaşlı bir hanımı huzurevinde ziyareti esnasında Belma Kır isminde bir hanımla tanışır.Belma’nın anneanesinin dört kız kardeşi bu huzurevinde kalmaktadır.Belma Salise’ye kendisi ile emek vermesi için iş teklifinde bulunur.
Salise çalmış olduğu sürelerde Belma’nın kendine özgü gizemli bir dünyası bulunduğunu keşfeder.Belma’nın evinde kapısı devamlı kilitli tutulan bir oda vardır ve odanın anahtarını boynundaki zincirin ucunda taşımakta ve boynundan asla çıkarmamaktadır.Her gece
yatmadan ilkin odaya girip 10 dakika kalıp çıkmaktadır.
Salise bu odanın sırrını çözmeyi kafasına koyarken nelerle karşılaşacağının bilincinde değildir.
Kitaptan alıntılar;
Hayat herkesi değişik bir adrese yollar,kimileri sokağı görünce gideceği yeri bulur,kimileri de devamlı yanlış apartmana girer.
Yüz üstü yere düşüp elmacık kemiğini kıran insanoğlu tanıdım bu hayatta,oysa benim diz üstü yere düşüp çenemi incitmişliğim bile yok
İnsanoğlunun dünyaya ayak basması averaj dokuz ay on gün sürer.Bu dünyadan göçmeden ilkin de aynı süre geçerlidir.
Ne işim vardı da o gün o kilitli odaya girdim,hangi akla hizmet onun hatıra defterini okudum?İnsan galiba aklını susturamadığı için insan sıfatı taşıyan bir varlık;düşüncelerinden utansa da düşünmeye devam ediyor. (banu sezer)


Hasta Bakıcı PDF indirme linki var mı?


Lüset Kohen Fins – Hasta Bakıcı kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Hasta Bakıcı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lüset Kohen Fins Kimdir?

1970 İstanbul doğumlu Lüset Kohen Fins, 1997-2009 yılları aralığında yayınladığı City Plus Istanbul dergisinin peşinden çalışmalarına Amerika’da devam etti. New York’ta NYC Food & Mood adlı yüksek tirajlı bir kültür-sanat dergisini hayata geçirdikten sonrasında Türkiye’nin yurt dışı tanıtımlarında etken vazife aldı. On Derin Ayak İzi adlı 518 sayfalık ilk romanını İngilizce olarak yazan ve kitabı bizzat kendisi Türkçe’ye çevirerek Türk okuyucularla buluşturan Lüset Kohen Fins, bu kitabıyla 2013’te Uluslararası HarperCollins Authonomy altın madalya ödülünü kazanmıştır. İkinci romanı Enginar Mevsimi’ni 2015’te çıkardı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin desteğiyle kurulan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali danışma kurulu üyesi olan Fins, Bilgi Çağlarında İletişim ve Yeni Nesil İş Hayatı benzer biçimde birçok emsalsiz projeye ev sahipliği yapmaktadır ve uygar Türk edebiyatına yeni kabiliyetler kazandırmak amacıyla 2014’te Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ni kurmuştur.


Lüset Kohen Fins Kitapları – Eserleri

  • Enginar Mevsimi
  • Şarlatan
  • Kor Sancısı
  • Hasta Bakıcı
  • On Derin Ayak İzi
  • Dahil


Lüset Kohen Fins Alıntıları – Sözleri

  • Hayatın süresince karşına çıkan her türlü zorluğun üstesinden geldin. Ve unutma ki her seferinde ayakta kalmayı başardın. (On Derin Ayak İzi)
  • İnsan hayal etmekte güçlük çekmiş olduğu şeylerden korkar (Şarlatan)
  • Boşluklar için boş yere dertlenmeye gerek yokmuş şundan dolayı evrende boşluk yokmuş ve “gerçek anlamda” boşalan tek bir nokta dahi, zamanı erişince bir başka noktayla doldurulurmuş. (Kor Sancısı)
  • “Keşke günahlarımız da gözyaşlarımız benzer biçimde elimizin tersiyle silinebilseydi.” (Kor Sancısı)
  • “İnsan galiba aklını susturamadığı için insan sıfatı taşıyan bir varlık; düşüncelerinden utansa da düşünmeye devam ediyor.” (Hasta Bakıcı)
  • Seni tanımadan ilkin yalnızlığın bu kadar ürkütücü bulunduğunu anlayamazdım.. (Dahil)
  • İnsanoğlu hemen hemen hamken sert ve hoşgörüsüz oluyor, ta ki çeşitliliği kucaklayıp, kendinden değişik olanı artık istese bile “diğeri” olarak algılayamadığı bir olgunlaşma evresine girene kadar…. (On Derin Ayak İzi)
  • Ve bir şey daha anladım ki yakınma etmek insanı yaşam yolunda geri itiyor. Ne bileyim, eskiden dostlarımla dertleşmek beni oldukca rahatlatırdı, oysa şimdi sıkıntılarımdan anlatmak beni yalnız yoruyor. (Enginar Mevsimi)
  • “Bazı insanoğlu soğan gibidir; yaklaştıkça gözyaşı döktürürler insana. Yaratılışları icabı esanslı bir frekans yayarlar etrafa, bundan dolayı varlıkları derhal fark edilse de bazılarına hastalık verirler oldukca kötü. Esas lezzetleri öteki malzemelerle kaynaştıklarında ortaya çıkar, hepimiz beni sevsin derdinde değillerdir, sifa içlerinden gelir, istenmedikleri oyunda da asla oynamazlar.” (Kor Sancısı)
  • Neye dahilsek karşımıza o frekanstan kapılar açılır” (Dahil)
  • “Beyin ile kalp, anlaşamayan üvey kardeşler gibidir, biri cimrilik yaparken diğeri bizlere eli açık davranır şundan dolayı amaçları bizi her an seçim hayata geçirmeye zorlamaktır. Hayatı zorlaştıran kimi zaman öteki insanoğlu olsa da, insanı kahreden bir çok vakit yanlış seçeneğe harcanan zamandır. Doğru seçenek ise yalnız bizim işimize gelen değil, kıymet verdiğimiz öteki kişileri de iyileştirebilecek olandır.” (Kor Sancısı)
  • Unutma, kim bilir sana dayatılan tüm bilgiler bir başka yorumcunun sana oynadığı bir akıl oyunundan ibarettir. Bir tek kişisel gözlemlerinle edindiğin neticeleri dikkate al. (Şarlatan)
  • “Yapmak istemediğim ve katlandığım için bana acı veren bir şeyden, kendimi küçük ve değersiz hissettiren herkesten uzaklaşmak istiyorum.” (Hasta Bakıcı)
  • “Hayatta hiçbirşeye şaşırmadığın gün artık büyüdün anlama gelir” (Dahil)
  • Ağlamak kimi zaman en güçlülerin bile müdafa kalkanıdır,zayıflık değildir. (Şarlatan)
  • Hayatın işleyiş şekli, aslı ve iskeleti aslına bakarsak hepimiz için aynı. Farklı olan yalnız üstüne döşenmiş olan hikâyeler… (On Derin Ayak İzi)
  • O gün ciğerlerimize dolan yapışkan hava,meğer ıslak ve kederli bir günün habercisiymiş.Dünyadaki tüm kuşlar birbirlerinden habersiz yarattıkları dünyalarında iş başındayken biz iyi mi da korkulu bir yalnızlığa gömülmüştük.İşte o gün, beraber mutlu bir dünya kurma olasılığımızı bilmeden almışız elimizden. (Dahil)
  • “Kendi elimi yakmaktansa, hep eli yanmış diğer insanların tecrübelerinden kendime bir pay çıkarttım.” (Hasta Bakıcı)
  • Birinci Derin Ayak İzi:
    Her insan değişik meziyetlere haizdir, iyi huyları olmasıyla birlikte irade zayıflıkları da vardır. Hislerimizin kölesi olmadan hayatla başa çıkma sanatını öğrenmek, evrimimizi daha kolay değil fakat daha bilgili yaşamamızı sağlar.
    İkinci Derin Ayak İzi:
    Hayata ve kendime artı bir şeyler katmak istiyorsam, adı üstünde; çoğul düşünmeliyim. Bakış açımı çeşitlendiremezsem ilerleme kaydedemem.
    Üçüncü Derin Ayak İzi:
    Endişe, faydası olmayan kararlar almamızı kolaylaştırıran, ruhu ele geçirme potansiyeline haiz kurnaz bir virüstür. Kadim dostları kuşku ve korkuyla her daim iyi geçinir. Barınacak uygun bir yuva bulduğunda da kendini hiddet, inkâr, tutarsızlık ve ümitsizlik olarak gösterir. Panzehiri sevinç ve sabır benzer biçimde gözükse de sadece mantık ve tedbirle önü kesilebilir.
    Dördüncü Derin Ayak İzi:
    İnançlar ve alışkanlıklar yaşarken edinilir, asla kimse anasının karnından profesör, madde bağımlısı yada aziz olarak çıkmaz.
    Beşinci Derin Ayak İzi:
    Hayatın, ya kazan ya da iskala formülüyle yürüyen keskin hatlara haiz bir yol olmaması umut verici bir durumdur. Şu sebeple ölüm ve elimizde olmayan değişimler hâricindeki her şeyin yönü bizlere bırakılmıştır.
    Altıncı Derin Ayak İzi:
    Üzülmek ruhta tahribata yol açıyorsa, çoşkuya fren basmak da öz benliği zedeliyor.
    Yedinci Derin Ayak İzi:
    Hayatta rastlantı diye bir şey yoktur, Şu sebeple her şey olasılıklar dâhilinde gerçekleşir. Bu olasılıklar bizim kavrayabileceğimizden daha çeşitli ve karmaşık benzer biçimde görünseler de, ki öyledir, bir çok vakit bizlere ufak yada büyük bir öğreti sunmak için İlahi Sistem tarafınca kurgulanmışlardır.
    Sekizinci Derin Ayak İzi:
    Cesurca verilmiş bir karara, doğru zamanlama eşlik ederse, gelecek güvenle bakılması ihtiyaç duyulan bir oluşuma dönüşür. Burada unutulmaması ihtiyaç duyulan en mühim nokta, ölümlü olduğumuzu aklımızdan asla çıkarmadan hareket edebilmektir.
    Dokuzuncu Derin Ayak İzi:
    Tam ‘hayatla ilgili birçok temel bilgi ve donanıma sahip oldum, sırtım yere gelmez artık’ dediğimiz aniden, yaşam bizi bambaşka ve bilinmedik yeni bir deneyimin ortasına götürür.
    Onuncu Derin Ayak İzi:
    Evrensel sistemin yargılama mekanizması bizi ne düşündüğümüzden ziyade ne yaptığımızla değerlendiriyor. Bu dünyada yaptığımız iyi yada fena her şeyden yalnız biz sorumluyuz, şartlar değil. (On Derin Ayak İzi)
  • Kelimelerin gücü vardır,ne düşünürsen onu yaşarsın (Şarlatan)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş