Eğitim

Hatıralar – Alpay Kabacalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hatıralar – Alpay Kabacalı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hatıralar kimin eseri? Hatıralar kitabının yazarı kimdir? Hatıralar konusu ve anafikri nedir? Hatıralar kitabı ne konu alıyor? Hatıralar PDF indirme linki var mı? Hatıralar kitabının yazarı Alpay Kabacalı kimdir? İşte Hatıralar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alpay Kabacalı

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789754582499

Sayfa Sayısı: 456


Hatıralar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İttihak ve Terakki’nin üç şefinden birisinin daha anıları. Meşrutiyetin yıldönümünde Talat ve Enver paşanın anıları ile beraber, bir periyodu en yetkili ağızlardan öğrenme olanağı.

(Tanıtım Bülteninden)

23 Ocak 1913… İttihat ve Terakki’nin iktidarını pekiştiren Babıâli Baskını’nın ertesinde, yeni sadrazam, Cemal Paşa’yı başkentin asayişini sağlaması için İstanbul Muhafızı olarak görevlendirir.

Cemal Paşa, 1919’da yazdığı anılarını, “memleketin umumi siyasetinde” direkt doğruya etkili olmaya başladığı bu andan itibaren başlatmıştır.

Hatıralar imparatorluğu yöneten üç büyük paşanın arasındaki kırılgan dengelere dair ipuçları sunarken, Cemal Paşa’nın baş aktörü olduğu pek oldukça zamanı vakası ilk ağızdan konu alıyor:

Fransızlar ve Almanlarla ittifak çabaları, nüfus mübadelesi düşüncesinin doğuşu, I. Dünya Savaşı’na giriş, Gazze savunması, Arap isyanı, Suriye ve Filistin’in işgali…

Cemal Paşa (1872-1922) 1895’te Harp Akademileri’ni bitirerek orduya katıldı. 1899’da Selanik’te, geleceğin Talât Paşa’sı ile beraber İttihat ve Terakki’nin temellerini attı. Meşrutiyet’in ilanında İstanbul’a giden İttihat ve Terakki heyetine katıldı. 1909’da Adana valisi oldu. Balkan Savaşı’nda cephede vazife yapmış oldu. 1913’te kurulan İttihat ve Terakki hükümetinde, ilkin İstanbul Muhafızı, peşinden da nafia (bayındırlık) ve bahriye nazırı oldu. Osmanlı-Fransız ittifakı için yapmış olduğu girişimler sonuçsuz kaldı. I. Dünya Savaşı’nda Suriye ve Filistin’in güvenliğini sağlamak için yörede göreve getirildi. Onun komutası altında Mısır’ın işgali için düzenlenen Kanal Harekatları sonuçsuz kaldı. Yörenin İngiliz ve Fransız işgaline uğraması üstüne görevden alındı. Mondros Mütarekesi’nin peşinden hükümet ve parti dostlarıyla beraber ülkeden ayrıldı. Almanya üstünden, İngilizlerle mücadelede destek vermek suretiyle Afganistan’a geçti. Yöredeki dengelerin değişmesi üstüne Tiflis’e gitti. Burada Anadolu’ya geçmek için çalışırken, 21 Temmuz 1922’de iki Ermeni komitacının düzenlemiş olduğu suikastte yaşamını yitirdi; Erzurum’da Karskapısı Şehitliği’ne defnedildi.


Hatıralar Alıntıları – Sözleri

  • Memlekete en seri ve yararlı uygar gelişmelerin kadınlık vasıtasıyla dahil edileceği, hanımefendileri tutsaklık altında bulunan milletlerin felakete uğrayacakları hakkında fikrim sarsılmazdır.
  • Biz, Ermenileri ve bilhassa onların ihtilalcilerini Rumlardan ve Bulgarlardan daha çok severiz. Zira onlar öteki iki unsurdan daha çok mert ve kahramandırlar. İkiyüzlülük bilmezler. Dostluklarına sadık, düşmanlıklarına kavidirler. Bilhassa, Ermeni unsuruyla Türk unsuru arasındaki düşmanlığın başlıca sebebinin Rusya siyaseti olduğuna inanırız. Din ihtilafı, doğrusu Müslümanlık ve Hıristiyanlık meselesi, bundan altmış yetmiş yıl öncesine ve daha doğrusu 1877-78 Osmanlı-Rus Seferinden beş on yıl öncesine kadar bu iki unsur içinde kesinlikle söz konusu değildi. Anadolu’da, Rumeli’de ve İstanbul’da, kısacası tüm Osmanlı memleketlerinde Ermenilerle Türkler içinde o denli büyük bir antak kalma vardı ki, Osmanlı zamanı o zamana kadar en küçük bir Ermeni meselesi bile kaydetmemiştir.
  • İstanbul’umuzun pek çirkin bir âdeti vardır: Erkeklerin vapurda, Köprü’de, çarşıda, sokakta, gezinti yerlerinde rastladıkları hanımefendilere edepsizce söz atmaları.
    Buna bazı yaşlanmış bayanların, birazcık güzel yaratılışa delalet edecek derecede güzel giyinmiş hanımlarımıza karşı, lisanlarıyla ve hatta kimi zaman elleriyle saldırı etmelerini de ilave edebiliriz.
    Bu menfi alışkanlık hakkında ta çocukluğumdan beri hususi bir hiddet hisseder ve hükümetin buna iyi mi olup da umar bulamadığına bir türlü aklım ermezdi. Bu hal de hükümetin zaaf ve güçleriyle orantılı bir surette artar, eksilir.
  • Gerçeği söylemek lazım gelirse, bu Birinci Kanal Seferi’ni gerçekleştirdiğimiz süre, kimse Kanal’ın iyi mi geçileceğini bilmiyordu.
  • Arap ve Ermeni ıslahatçılarının, bununla beraber ve aynı aynı tarzda aynı şeyleri gösterdiklerini gösteren bu rivayetler, Türkiye’nin taksimi hakkında o süre Fransa ve Rusya içinde kararlaştırılmış olan siyaseti pek güzel kanıtlama eder zannederim.
  • Bizim en oldukça arzu ettiğimiz şey, Bulgarların da bizimle beraber Umumi Harp’e girmelerini sağlamaktı.
  • Dolayısıyla kim ne derse desin, Rusya’nın yengisi neticesinde savunmasız,aşağılanıp horlanmış olarak Rus, İngiliz ve Fransız zulüm ve kahrı altına düşmektense,mert ve yürekli milletlere yakışır bir kahramanlıkla kanının son damlasına kadar çarpışarak neticede ya kati yengiyi elde ederek ebediyen kurtulmak veyahut “Tüm varım elimden gitti, bir namus haricinde!” demeye hak kazanarak yiğitlik ve namuskarlıkla nihayet vermek, bence yeğ tutulmalıdır.
  • Enver Paşanın, kumanda heyetini gençleştirmek yöntemiyle uyguladığı askeri askeri ıslahatın cidden isabetli bir önlem olduğu tamamen meydana çıkıyor ve büyük birliklerin,strateji ve taktik kurallarını bilen genç kumandanlar elinde hareket kabiliyeti kazandıkları görülüyordu.
  • Bu his ve emel birliğini sonradan bozmuş olan Şerif Hüseyin ile alakalı hiddet ve kinim hiçbir şeyle yatıştırılamayacaktır.
  • Özetlemek gerekirse bu tehcir esnasında Ermenilere yapılacak yardımların en fazlasını yapmaktan geri kalmadım ki, bu icraatım ecnebi ve Ermeni tüm haksever insanların itiraf etmiş olduğu şeylerdir.
  • Göçün gösterdiği sefalet manzarasına erişince: Rus istilası esnasında Ermeni zulüm ve cinayetlerinden kurtulmak için Diyarbakır üstünden Halep ve Adana yöntemiyle Konya’ya ve Erzurum ve Erzincan’dan Sivas’a sığınma etmiş olan Kürt ve Türk göçmenlerinin gösterdikleri görünüm bundan daha azca safilane değildi. Fakat o zavallılar, Müslüman oldukları için raporlar hiçbir Alman yada Amerikalı misyoner, onlar için raporlar yazmadı ve onların yıkım ve sefaletini yazınsal bir üslupla anlatmak gereğini vicdanında hissetmedi.
  • İstanbul’umuzun pek iğrenç bir adeti vardır: Erkeklerin
    vapurda, Köprü’de, çarşıda, sokakta, gezinti yerlerinde
    rastladıkları Müslüman hanımefendilere edepsizce söz atmaları.
    (…)
    İstanbul Muhafızı olduğum sıra tecavüze uğrayan birkaç
    ailenin reisleri, bunun önlenmesi çarelerini benden rica
    etmişlerdi. Ceza kanununun bu hususta pek zayıf bulunduğunu nazarı dikkate alarak, gene örfi yönetim kararnamesinin
    askeri hükümete verdiği salahiyere dayanmak istedim. Laf
    atacak erkeklerle, hanımefendilere saldırı edecek bayanların
    memleket içine uzaklaştınlacaklarını duyuru ettim. Dört beş
    sürgünden sonrasında, hanımlarımız sokaklarda tecavüze uğramaktan
    tamamen kurtuldular. İşte o zamandan itibaren de
    İstanbul’da Türk kadınlarının hürriyetine doğru oldukça sağlam
    bir adım atılmış oldu.
  • Monsenyör Muşeg, “Artık Ermenilerin silahlı olduğundan, tekrar 1894 kırımları benzer biçimde hadiselerden korkmayacaklarından, bir Ermeninin kılına hata gelirse buna karşılık on Türk mahvedeceğinden” uluorta bahsediyordu.


Hatıralar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İttihat ve Terakki’nin Talat-Enver-Cemal Paşalarından Cemal Paşa’nın kendi dilinden tarihe ışık tutan anılar… Osmanlı’nın son periyodu, İttihat ve Terakki hakkında bilinmeyenler, zor zamanlarda ortaya çıkan yiğitler, Arap coğrafyası ile Osmanlı’nın ilişkileri vd birçok mevzu başlığını Cemal Paşa’nın dilinden okumak, devrin aktörlerinden birine kulak vermek oldukça kıymetli bir uğraş olsa gerek.
Cemal Paşa; Hatırlar’ında yer yer kendini affettirmeye çalışır benzer biçimde bir tutum takınıyor ve meydana getirilen hataların aslına bakarsak bir zaruretten dolayı bulunduğunu ifade ediyor. Tarihî şahsiyetleri yargılamadan ilkin bir de onlara söz hakkı vermeliyiz. Öyleki ki Cemal Paşa bu eserinde tarih önünde ebediyete kadar sürecek savunmasını yazmış oluyor. Cemal Paşa savunmasını yapıyor bu kitapla yargılaması ise ehline düşer. Biz okurlar ise sadece anlayabilmek kaygısıyla okuyor, kanaatlerimizi böylece neticelendiriyoruz.
Ayrıca Cemal Paşa bu eserinde mümkün olmasıyla birlikte objektif olmuş. Elbette kendisi yetkin bir yazar olmadığı için eserin edebî bir derinliği yok. Fakat bu eseri edebî yönden okumak da aslına bakarsan gereksiz bir meşgale. Belge olamayacak kadar da öznel. O halde nedir bu kitap ? Bana kalırsa Sokrates’in Savunması benzer biçimde Cemal Paşa’nın Savunması’ndan anlatmak pek de olanaksız değil. (.)

Rahmetli Cemal Pasa şüphesiz ki büyük bir komutan ve idareciydi. Maalesef ki imparatorluğun son devrelerine denk geldi. Paşa bu kitapta hem anılarını konu alıyor hem de yenilgi sonrası kendine yöneltilen eleştirilere karşı müdafa yapıyor. Paşanın mekani aden olsun, nurlar içinde yatsın. (Osman Dengiz)


Hatıralar PDF indirme linki var mı?


Alpay Kabacalı – Hatıralar kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Hatıralar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alpay Kabacalı Kimdir?

Alpay Kabacalı 1 Eylül 1942 tarihinde Antalya’da hayata merhaba dedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu, bağımsız yazar olarak çalışıyor.

İlk yazısı 1959’da Varlık dergisinde piyasaya sürülen Kabacalı, 1966-68 yılları aralığında 14 sayı devam eden bir politika-edebiyat dergisi çıkardı: Gerçekler Postası. 1968’den 1969’a kadar Ant dergisinde yazı işleri müdürlüğü yapmış oldu; bu dergide piyasaya sürülen bir yazısından dolayı 12 Mart döneminde 11 ay cezaevinde kaldı (1972-73). Daha sonrasında yayınevlerinde ve haber ajanslarında redaktörlük ve yöneticilik yapmış oldu; 1975-80 içinde Yeni Ortam ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. Milliyet Sanat, Sanat Olayı ve Yeni Gündem dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yapmış oldu. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi ile Cumhuriyet Periyodu Türkiye Ansiklopedisi’nin gösterim kurullarında bulunmuş oldu.

1976-1989 içinde Türkiye Yazarlar Sendikası’nın yönetim kurulunda vazife meydana getiren Alpay Kabacalı, 1997 -2001 içinde PEN Yazarlar Derneği’nin başkanlığında bulunmuş oldu. 1999’dan bu yana Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (BESAM) başkanı.

Kitapları: Alpay Kabacalı’nın 1987’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ nin Basın Üstüne Araştırma Ödülü’nü kazanan Türk Yayın Tarihi (ikinci basımı Türk Kitap Tarihi adıyla, 1989), Türkiye’de Basın Sansürü (1990), Türk Basınında Demokrasi(1994), Türkiye’de Matbaa Basın ve Yayın (2000) benzer biçimde basın ve gösterim zamanı incelemeleri yanında genel tarihle ilgili eserleri (Arap Çöllerinde Türkler, 1990;Türkiye’de Gençlik Hareketleri, 1992; Türkiye’de Siyasal Cinayetler, 1993;Geçmişten Günümüze İstanbul, 2003; Bilinmeyen Yönleriyle Cumhuriyet Tarihi, 2004; Nesnel Tarihin Prizmasından Abdülhamid, 2005) ve şairlerimiz, yazarlarımız üstüne monografik kitapları yayımlandı.

Alpay Kabacalı’nın ikinci baskısını sunduğumuz Kültürümüzden İnsan Adaları kitabı, modern kültür ve sanatımıza katkıda bulunmuş doksandan fazla kişiyi mevzu alan ve 1988-90 arası Cumhuriyet gazetesinde piyasaya sürülen portre-röportajlarına, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Turhan Selçuk ve Melih Cevdet Anday benzer biçimde ustalarla meydana getirilen konuşmaların eklenmesiyle oluşturuldu.

15 Nisan 2014 Salı günü vefat etmiş ve Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.


Alpay Kabacalı Kitapları – Eserleri

  • Talat Paşa’nın Anıları
  • Hatıralar
  • A’dan Z’ye Yaşar Kemal
  • Neyzen Tevfik
  • Aşk Şiirleri Antolojisi
  • Bir Destan Rüzgarı
  • Türkiye’de Gençlik Hareketleri
  • Ozan Eşref
  • Arap Çöllerinde Türkler
  • Türkiye’de Siyasal Cinayetler
  • Gül Yaprağını Döktü Bugün
  • Bir İhtilalcinin Serüvenleri
  • Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin
  • İlhan Selçuk
  • Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler
  • Kültürümüzden İnsan Adaları
  • Cevdet Kudret’e Saygı
  • Edebiyatımızın Koca Çınarı Rıfat Ilgaz
  • Tüm Yönleriyle Nasreddin Hoca (Hayatı, Kişiliği, Fıkraları)
  • Türk Kitap Tarihi
  • II. Mahmud
  • 100. Doğum Yıl Dönümünde Nazım Hikmet’e Armağan
  • İstanbul


Alpay Kabacalı Alıntıları – Sözleri

  • Jön Türk hareketi, ülkeye eşitlik, özgürlük ve hakkaniyet getirmek amacıyla ortaya atılmıştı. Bunlara ulaşmak için Jön Türkler, Araplar, Yunanlılar, Arnavutlar, Türkler vesaire benzer biçimde yurttaki tüm milletleri birleştirmeyi umuyorlar; böylelikle de sevgili vatanın bağımsızlık ve gelişmesi için beraber çalışabilecekleri sanıyorlardı. Fakat ihtilali izleyen vakalar, ne yazık ki, bambaşka bir görünüm gösterdi. Yunanlılar, İttihat ve Terakki’nin aslolan amaçlarının gerçekleşmemesi için bu birleş dertle karşı çıktılar; özgürlük ve eşitlik, onların amaç ve çıkarlarını aykırıydı. Eşitlik demek, tüm yurtseverlerin dışarıda ve çalışmada eşitliği demekti. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Dalmış gitmişken, mübaşir dürttü. Başkan, “sonucu yazdırıyorum,” diyordu. Ayağa kalktı, ellerini kavuşturup bekledi. Yaşamının mühim bir dönüm noktasıydı. Ya eşkıyanın kendisini bıçakladığı o iğrenç hapishaneye tekrardan girip senelerce hapislerde sürünecek ya da aklanacaktı… (Bir Destan Rüzgarı)
  • — Allahaşkına bana söyler misin, dedim, Neyzen Tevfik nerede yatıp kalkıyor?
    — Burada, Hocapaşa Camii’nin bir tabutluğu var, oraya gider. Bir tabutun kapağını kaldırır, içine girer, kapağı da üzerine çeker ve rahat rahat uyur.» (Dünya, 19.6.1966). (Neyzen Tevfik)
  • Enver Paşanın, kumanda heyetini gençleştirmek yöntemiyle uyguladığı askeri askeri ıslahatın cidden isabetli bir önlem olduğu tamamen meydana çıkıyor ve büyük birliklerin,strateji ve taktik kurallarını bilen genç kumandanlar elinde hareket kabiliyeti kazandıkları görülüyordu. (Hatıralar)
  • Doğanın en ufak parçasının bile bir kimliği, bir kişiliği var. (A’dan Z’ye Yaşar Kemal)
  • ‘Bütün romanlarınızda istediğiniz nedir?’ dedi. Saniyesinde söyledim, bir tek sözcükle: ‘Direnç’ dedim. Ortadirek insanlığın direncidir. (A’dan Z’ye Yaşar Kemal)
  • sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
    kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
    lügatımızda akşamdan kalma bir sövgü
    salonlar piyasalar sanat sevicileri
    derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
    yakanda bir amonyak çiçeği
    yalnızlığım benim sidikli kontesim
    ne kadar rezil olursak o denli iyi (Aşk Şiirleri Antolojisi)
  • Monsenyör Muşeg, “Artık Ermenilerin silahlı olduğundan, tekrar 1894 kırımları benzer biçimde hadiselerden korkmayacaklarından, bir Ermeninin kılına hata gelirse buna karşılık on Türk mahvedeceğinden” uluorta bahsediyordu. (Hatıralar)
  • Ertesi günkü gazeteler,Fen Fakültesi hocası ve Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Said Bey’in “Tüm çağdaş ülkelerde öğrencilerin bu benzer biçimde gösterileri olur.” söylediği yazıyor ;”Bu vakada öğrencilerin kışkırtılmalara kapıldıkları söyleniyor,ne dersiniz ?” sorusunu, “Hayır,olması imkansız. Zira bununla Darülfünun öğrencileri yeteneksizlikle suçlanmış olur,oysa Darülfünun öğrencileri kışkırtmaya asla kapılmaz. ” diye yanıtladığını belirtiyordu. (Türkiye’de Gençlik Hareketleri)
  • 1902’de İnebolu’da hayata merhaba dedi. İstanbul’da Edebiyat Fakültesi Edebiyat Kısmı’ndeki öğreniminin peşinden, birçok lisede öğretmenlik, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda müdürlük (1941-44), Londra’da talebe müfettişliği (1951-54), Londra Üniversitesi’nde okutmanlık (1959-62) yapmış oldu. Bu görevleri haricinde yaşamı hep öğretmenlikle geçti. Emekli olduktan sonrasında öğretmenliğini sürdürdü. Dedem Korkut’un Kitabı (1973) ile Kâtip Çelebi’nin kitapları başta olmak suretiyle birçok kültür yapıtını inceleyen ve günümüz Türkçesine aktaran Gökyay, eleştirilerini Destursuz Bağa Girenler (1982) adlı kitabında topladı. Dergilerde oldukça sayıda araştırma ve makalesi ile bilimsel kongreler için hazırladığı bildirileri yayımlandı. Çalışmalarıyla dünya bilim çevrelerinde elit bir yer edindi.
    Orhan Şaik Gökyay’ı 1994’te yitirdik. (Kültürümüzden İnsan Adaları)
  • Dolayısıyla kim ne derse desin, Rusya’nın yengisi neticesinde savunmasız,aşağılanıp horlanmış olarak Rus, İngiliz ve Fransız zulüm ve kahrı altına düşmektense,mert ve yürekli milletlere yakışır bir kahramanlıkla kanının son damlasına kadar çarpışarak neticede ya kati yengiyi elde ederek ebediyen kurtulmak veyahut “Tüm varım elimden gitti, bir namus haricinde!” demeye hak kazanarak yiğitlik ve namuskarlıkla nihayet vermek, bence yeğ tutulmalıdır. (Hatıralar)
  • Zamanla kimi cephelerde açlık başladı. Erzak ulaştırılamıyordu buralara… Yüzbaşı Selahattin konu alıyor:
    “ Halep, Konya benzer biçimde yerlerde büyük erzak ambarlarında buğday stoku vardı. Ama bunlar bizlere ulaşamıyordu. Zira tren sadece Nusaybin’e kadar gelmişti. Nusaybin’de Musul’a 150 kilometre vardı. Bu yol yazın her türlü taşımaya elverişliydi. Ancak kış erişince bir tek hayvan ve deve işliyordu. Deve Nusaybin’de Musul’a on sekiz günde geliyordu. On sekiz gün de dönüş… Demek ki otuz altı günlük bir iş… Bir deve sadece kendi yiyeceğinin yirmi sekiz günlük miktarını taşıyabiliyordu. Demek ki, deve yararsızdı.
    … Ordu aç kalmasın diye halkın elindeki erzakı paralı ve parasız alıyorduk.
    Böylece açlık halkta yoğunlaşıyordu.
    Musul’da bir ekmek bir gümüş mecidiyeye ( doğrusu bir lira ) ve sonraları üç liraya çıkmıştı. Halk bu parayı bulup ekmek alamazdı. Açlıktan ölüm vakaları başladı. Her gün sokaklarda hanım, adam, çocuk, yaşlanmış bağıra bağıra ölüme gidiyor, bir umar bulunamıyordu.
    Ölen evlatların etini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye satan yada aşçı dükkanlarında pişirip halka yediren 10-12 şahıs idam edilmişti.” (Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler)
  • 1. Türk Darülfünununu, Türk milletinin terbiye ve bilim müessesesi bilen Edebiyat Medresesi(Fakültesi)talebesi,kendi samimi varlığı içinde manevî heyecanların zevkinden yoksun,bağımsızlık,kutsallık ve milliyet hislerine yabancı ve saldırgan kişileri görmekle üzüntülüdür.
    2. Darülfünun gençliği, memleketin kamu vicdanına esasen mahkum edilmiş bulunan, fakat her nede olsa terbiye ve kültür ocağına sokulmuş olan bu efendilere karşı nefret ve tiksintisini bildirir.
    3. Kongreden seçilen bir kurul,müderris Cenap Şahabettin, Ali Kemal,Rıza Tevfik,Hüseyin Daniş ve muallim Barsamyan Beylere bu sonucu bildirerek kendilerini istifaya çağrı ettiğini ve öğrencilerin bilim ve kültür adına değil,kolay bir yurttaş sıfatıyla dahi kendileriyle ilişkide bulunmayacaklarını duyuru eder.
    Müderris ve muallimlere karşı sonsuz saygı duyan öğrenciler, kendilerini en haklı ve mecburi bazı kararlar almaya yönelten mühim bir durum karşısında kalmıştır. Aldığımız kati kararları yüce meclisinize sunarken bu özgür sözlerin mukaddes ve haklı coşkumuzun bir yansıması olarak değerlendirip kabulünü diliyoruz. (Türkiye’de Gençlik Hareketleri)
  • Bu partide aşırı yurtsever, sinirli, tecrübesiz ve inatçı kimseler bulunabilir ve bu benzer biçimde unsurlar parti için bir çekince oluşturabilir. Ancak cemiyeti hırsızlık ve şerefsizlikle suçlamak en büyük cinayettir. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Erbab-ı mansıptan biri millete eşek demiş,
    Reddedilmez bu şekilde bir söz amma pek can sıkar,
    Millet eşek olsa da eşek diyen bilmez mi ki,
    Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar. (Ozan Eşref)
  • Büyük ana para çocugu gazeteler devletede gebedirler. Holdingleri dolayısıyla devletle sıcak ilişkileri devlet bankalarından aldıkları krediler yüzünden devletede devletin en büyük örgütlü kurumu olan hükümetede bagımlıdırlar. (Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin)
  • Arap ve Ermeni ıslahatçılarının, bununla beraber ve aynı aynı tarzda aynı şeyleri gösterdiklerini gösteren bu rivayetler, Türkiye’nin taksimi hakkında o süre Fransa ve Rusya içinde kararlaştırılmış olan siyaseti pek güzel kanıtlama eder zannederim. (Hatıralar)
  • Evet harp kaybedilmişti… Olup bitenlerin baş sorumlusu Enver Paşa, İslam ordusu komutanlığına atadığı Kafkasya’daki kardeş Nuri Paşa’ya 15 Ekim 1918’de şunları yazıyordu.
    “ Düşmanlarla bütün bağlaşıklarımız, hep birlikte barış yapmak zorunluluğuna girdik. Dolayısıyla, yakında barış görüşmeleri başlayacaktır. Barışı bizim aradığımıza göre oyunu kaybettik demektir.”
    …..
    Anadolu’da buruk bir istasyon… Trende, İstanbula dönen Falih Rıfkı… Bir hanım durmuş, gelene geçene:
    – Benim Ahmet’i gördünüz mü? diyor.
    “Yırtık basmasının altında” kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
    – Bu tarafa gitmişti, diyor.
    O tarafa ? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı ?
    Ahmet’ini buz mu, kum mu, skorpit yarası mı , tifüs biti mi yedi ? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet’ini görsen, ona da soracaksın:
    – Ahmet’imi gördün mü ?
    Hayır, hiçbirimiz Ahmet’ini görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi görmüş oldu: Allah’ın Muhammet’e bile anlatamadığı cehennemi görmüş oldu (…)
    Anadolu Ahmet’ini soruyor. Ahmet, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmet, şimdi onun pahasını kanadını küsmüş, tırnaklarını büzmüş, bizlere dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
    Ahmet’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bu anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmet’i kumarda kaybettik !” (Yakın Tarihimizden Büyük Dönemeçler)
  • Komitelere karşı daima en büyük hoşgörüyü gösterdim ve onların gerçek amaçlarını bilmiyormuş benzer biçimde davrandım. Fakat hükümetin bu davranışı, komitelerin ihtiraslarını hafifletmek şöyleki dursun, tersine, artırdı. (Talat Paşa’nın Anıları)
  • Dağ başlangıcında bir avcı kulübesi
    Yerler dizboyu kar
    Ocakta ateş
    Dışarda rüzgar
    Hadi gel
    Ilkin sevişmeliyiz uzun uzun
    Yerdeki ayı postunun üstüne uzanmalıyız
    Tüm vücudunu santimetrekarelere ayırıp
    Birer birer öpmeliyim
    Ve sonrasında sımsıkı sarılmalıyım sana
    Böylece ölmeliyiz
    Aradan seneler geçip
    Bizi buldukları süre
    Etlerimiz çürümüş olsa da
    Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden
    Hadi gel
    Nefes almak hüner değil
    Seninle ölmek isterim (Aşk Şiirleri Antolojisi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş