Eğitim

İçerdekiler – Victor Serge Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İçerdekiler – Victor Serge Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İçerdekiler kimin eseri? İçerdekiler kitabının yazarı kimdir? İçerdekiler konusu ve anafikri nedir? İçerdekiler kitabı ne konu alıyor? İçerdekiler PDF indirme linki var mı? İçerdekiler kitabının yazarı Victor Serge kimdir? İşte İçerdekiler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Victor Serge

Çevirmen: Gülen Aktaş

Orijinal Adı: Men in Prison

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755399706

Sayfa Sayısı: 272


İçerdekiler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Devrimci bir asiydi Victor Serge. Elli yedi senelik yaşamının on yıldan fazlasını hapishanelerde geçirdi. İçerdekiler romanında, Rusya’ya sürülmeden ilkin, 1912’den 1917’ye kadar Fransız hapishanelerinde anarşist politik bir mahkûm olarak yatmış olduğu beş yılı konu alıyor. İçerdekiler abartısız fakat canlı ve gerçekçi anlatımıyla rahatsız edici bir roman. Belki içinde yaşadığımız fakat bilincinde olmadığımız hapishanelerde, cezaevi yönetimi, gardiyanlar ve aşağılık kabahat(lu)larla beraber hapishaneye dair, abartıdan uzak, buz benzer biçimde bir gerçekliğe götürüyor okuyucuyu Victor Serge… Yaşanan her şey gerçek, biliyoruz, deneyimlediğimizden ya da yazar bizlere bu şekilde söylediği için değil bu bilme hali. Biliyoruz ki bu kitap yalnızca içerde olanlarla değil, -hatta bir ihtimal daha fazla- “dışarda”kilerle de ilgili. Tüm suçları, acımasızlıkları ve körlükleriyle, topluma; seven ve unutan, inkar eden, aç bırakan, yüz çeviren, karanlık hücrelerde bir insan sesine, nefesine özlem bırakan bu karanlık sistemin her bir parçasına dair, yazınsal değerinin yanında oldukça da politik bir farkına varış… Sadece sistemin insanlardan daha fena olabileceğini bilen, hayatla, yasaklarla yoksunlaşan ruh ve bedenlerden yükselen bir ses duyacaksınız: Yürüyün mahkûmlar, yürüyün! Bir, iki, bir, iki. Bu yürüyüşün sonu yok. Zamanın sonu yok. İşlenecek suçun sonu yok. Sefaletin sonu yok. Domuzların yönetiminin sonu yok.


İçerdekiler Alıntıları – Sözleri

  • …çağıl hapisa­niçin kaçmak olanaksız . . . Modern hapisaneler daha mükemmelleştirilemez­ler. Bu sebeple aslına bakarsan mükemmeldirler. Geriye, onları yık­maktan başka hiçbir şey kalmıyor.
  • Eğer her gün yiyecek getiren gardiyana yeteri derecede bahşiş verirseniz yiyecek tabağınızda azca fazlaca lahana parça­ları görebilirsiniz. Parasız olanlar ise ı:arı bir sudan başka bir şey alamazlar.
  • Dış duvarda bir tek bir tek kapı var­dır. Gardiyanların odaları, kayıt işleri ve yönetimsel yazıhane­lar, bu kapının çevresinde toplanmışlardır. Duvarın iç tarafında, yıldız şeklinde yerleştirilmiş olan hüc­reler hafifçe ortada yükselirler. Her blokun içinde, hücrelerin önündeki dar geçitler, geniş bir taş ko­ridorun üstünde yükselirler. Duvarın her uzantısı, dörtköşe hücrelerle an kovanı benzer biçimde örülmüştür. Ko­ridorun herhangi bir yerinden, yıldızın hacakların­dan birine yerleştirilmiş olan tüm hücreler görüle­bilir. Yıldızın ortasında duran bir adam, tüm ha­pi.Eaneyi, hatta en uzak noktasını bile, kolaylıkla denetim edebilir. Oldukca azca sayıda adam kullanarak tam bir nezaret sağlanmıştır. Çizgiler kolay, plan hata­sızdır. Camh çatıdan sızan ışık, alt katıara indikçe gittikçe grileşir. Bu da büyük tasarrufla ışıklandır­ınayı sağlar.
  • … Onun için herşey bitti. Zaten yeterince yaşamıştı, değil mi?… Onun sırası gelmişti, bizimki değil. Yaşlıların ölmesi gerek!
  • Hapse girmiş bir adam, öbürlerinden dış görünüşünde bile değişik olur. Hapisane, ilk saatten itibaren damgalar onu, girişteki ilk aramayla beraber farklılık da adım atmıştır artık. Kravat, yaka, kemer, pantolon askılar, ayakkabı bağlan, çakı, umutsuz bir adamı kanunun gücünden kurtarabilecek herşey; kağıtlar, defter, mektuplar, fotoğraflar, insanoğlunun hususi yaşantısında kullandığı ve kişiliğini oluşturan herşey elinden alınmıştır. Kişi, bedeninin bir parçası koparılmış benzer biçimde çıplak hisseder kendini.
  • llk bakışta hücre, boş, sessiz, gömüt gibidir.
    Ama ilk beş dakikadan sonrasında duvarıann yada yerin
    her santimetrekaresinin anlatacak acı bir hikayesi
    bulunduğunu görürsünüz. Binlerce susturulmuş ses;
  • Bu çağıl şehrin (hapisanelerin) meydanı yoktur. İçindeki insanoğlu için hiçbir eğlence yeri yapılmamıştır. Yapılanyla ev toplantı yerleriyle tüm insanların rahatını ve fikir gelişimini sağlayamaz. Aynı iş mantığının mekanik ürünleri olarak Amerika’da yükselen gökdelenler ; evleri, bankaları, sinemaları,
    hastaneleri, okullan ve kiliseleri aynı belirsiz ve ayrıntısız görünüş altında bir araya getirirler. Mimarlar, geçmişin mirası üstüne kurbanlan için bu bilimsel kabahat, fenalık ve eşitsizlik yuvalanndan başka, nerede ise hiçbir şey eklememişlerdir.
  • Bir parça güneş ışığının insanoğlu üstünde yarattığı o tarifsiz heyecana birkaç kez şahit
    oldum …
  • Delilikle savaşabilmeyi başarabilmiş olanların iç yaşantıları, yeni bir yaşantı terimi bulmalarina, kendilerinin bilinçlerine varmalarına, onun kıymetini ve enerjisini bilmelerine yardım eder. Hapisaneye kar­şı kazanılmış zafer, büyük bir zaferdir
  • Modem bir şehirde bir tek muhteşem ve eri-
    şilmez bir yapı biliyorum: Hapisane. Mükemmeliyeti, dizaynının fonksiyonuna tıpa-
    tıp uymasında. Kuvvetli Kapitalist cemiyet, gerçek gücü oldukça sınırı olan olan eski monarşilerden ne kadar farklıysa, bir çağıl hapishane de eski bir mazgal şatodan -ki duvarlarındaki en ufak bir delik, onu çevreleyen köye yada kasabaya karşı savunmasını altüst ederdi- o denli farklıdır.


İçerdekiler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

#okudumbitti #victorserge #içerdekiler
1929 senesinde kaleme alınan bu kitabı okurken devrin tasvirleriyle 6731 numaralı mahkumun anlatası eşliğinde karanlık işler, sadist, sosyopat, psikopat, dolandırıcı, katliam ve daha pek fazlaca suçtan yargı giymiş insanlarla beraber muhteşem gerçekçi bir hapis yaşamını deneyimliyorsunuz. Gerçi bu ifade birazcık oksimoron oldu fakat her neyse‍️ Yazarın kendisinin de uzun bir süre deneyimlediği bu hapis yaşamını okurken kimi vakit otobiyografik üslubunu da hissedebiliyorsunuz.
Hem kitabın 253. syf’da, hem de kitap arka kapakta şu alıntı paylaşmaya kıymet bence;
“Hapishanenin de sonu gelecek birgün. Ama in­sanlar duracak ve insanoğlu ilerlemeye devam edecek­ler . . .  Eski seviye çatıarnaya başladı. Belki de tek bir darbe istiyor. Bunun için yaşamaya değe.r ; hatta öl­meye bile . . .  Herkes için kafi ekmek olunca kim­se hırsızlık yapmayacak. Kadınlar artık kendilerini satmadıklan vakit, akıl üstün geldiği vakit suçlar ve cinayetler azalacak Hapishaneler yok olacaklar o vakit. İnsanlar, geride kalan taşiara bakacaklar, bi­zim neler gördüğümüz, neler çektiğimizi düşüneme­yecekler bile . . .  Biz iyi mi onların güzelliğin i, büyüklüğünü bugün anlayamıyorsak, onlar da bizim sefale­timizi anlayamayacaklar. Yaşantı büyüyecek, özgür­leşecek. Birgün …
#akilfikirgezegeni (Akıl Fikir Gezegeni)

Sonu gelmez yoklamalar ve hep ayni yanıt; burdayım.Mahkum sessizliği hayal eder.Hücre bir saatten sonrasında ölüm sessizliğine bürünür fakat mahkum hep sessizliği hayal eder.Özgür olmayan insan sessizliği duyamaz.Siyasi bir mahkumun zaferi sessiz kalmasıdır.Uzun sorgular süresince sessiz kalabildiyse hücresine götürülmüş olduğu anda uyumaya adım atar, zaferden sonrasında dinlenmeli.
Gardiyanların bakışları altında yalnızlıklarından bir an bile kurtulamazlar.
Normal insanlarda görülmeyen bazı rahatsızlıklar mahkumlarda görülür.
Kedi hastalığı : Özgürce dolaşan ve mahkumlardan daha güzel şeyler yiyen kediye kin olarak kendini gösterir,tedavisi yok.
Renk hastaligi: Mahkumun görmüş olduğu renkler sınırlıdır,beyaz,gri,kahverengi ve heralde siyah.Yeşil,mavi hele hele sarı ve kırmızı renkleri görmek büyük coşkulara niçin olur,hayaller kurulyr,halisinasyonlar görülür,yeşil,çayırları akla getirir,çayırlar tasasızca uzanmayı,uzanmak maviyi akla getirir,mavi gökyüzünü,sema güneşin doğuşundaki sarıyı ve batışındaki kırmızıyı getirir akla ve yüksek sesle bu düzenin anasına avradına sövgü etmekle hastalık zirve noktasına ulaşılır. Tedavisi geçicidir,on günlük hücre cezası.
Ceza üstune ceza çekilir, kurallara hapisteyken de uymazsan korkulu hücreler ne güne duruyor.Cezanın her türlüsü çekilir. Bu bir delilik,bir insan hücrede delirmemişse bu insandan yararlanmak gerekir,sağlam bir karakter,akıl ve müthiş bir sabır ister. Bana sorulsa milletvekillerini hücreden sapa sağlam çıkmış suçlulardan seçerdim. Burada durun ve şükredin,benim seçmeme izin verilmiyor diye. Devam ediyoruz.
Hapiste de mahkumlar zorla çalıştırılır, çalışmaya başlamış olan mahkum ilk maaşını almaz,hapiste öldüğü takdirde masrafların karşılanması için kenara atılır.Mahkum ilk vergisini tabutu için ayırır doğrusu.
En kötüsü fakat kim bilir en kötüsü,doğrusu demek istediğim kötünün en kötüsü,her her neyse en kötüsü işte,geride bırakılanlara yazılan mektuplarda kendini gösterir.Mektuplarda düşünce olmamalıdır bundan dolayı,mesela ilkokula giden çocuğunuza nasihat veremezsiniz,bir tek kişisel meseleleri yazabilirsiniz,düşünce yasaktır,abime ulaşın bu ayki kirayı ödesin,ziyaretime gelirken şu kadar para getirin vb,benzer biçimde şeyler ,hal hatır sormalar özgür öteki her şey yasak.Fikrini söyleyememek -ki fikirler genel anlamda bir tek en yakınlarına söylenir – bu tarz şeyleri söyleyememek zor olsa gerek işte. Ve en zor alışılan aslen alışılamayan tek kaide işte budur.Senelerce yıkanmayan tabaklardan iğrenç yemekler yemeye alışır insan, bahçede tükürük içindeki yollarda süratli süratli gidip gelmelere alışır,hücredeki karanlığa,konuşma yasaklarına,her şeye fakat her şeye alışır fakat fikirlerini en yakınlarına iletememeye alışamaz. O yüzden en iyisi düşünmemektir. Hayır,hapiste düşünmezsen çıkar yol bulamazsın ve cezan bitmeden ölüp gidersin. Fikirsizlik insanı her yerde öldürür,hapiste sahiden öldürür,dışarıda, sözde özgürken, her gün yavaş yavaş öldürür. Fikirsiz insan öldüğünü bile anlayamaz,hep yaşayacak sanır.Yine duralım ve bir mahkum benzer biçimde yere tükürelim ,şu düzenin içine tükürelim.Bu duraklamayı bir saygı duruşu olarak kabul eden tüm düşünen mahkumları selamlıyorum.Devam edebiliriz.
Aslında {hiç de} devam edebiliriz değil,devam filan etmiyorum bu kadar. (Fırat Özbey)

Etkisinden kurtulunmayan, Victor Serge’in bu İçerdekiler kitabına araştırma eklemek doğrultusunda, buraya, kitabın başındaki giriş ve önsöz başlıklı metinlerinden alıntılar yazıyorum:
-Serge de fazlaca iyi yazabiliyordu! Nüanslar, tesadüfler ve çeşitli bireylerin oluşturulmasında ”toplumsal gerçekcilik” yoktu. Burada karşılaştığımız mahkûmlar ne fena canavarlar olarak şeytanlaştırılıyor ne de asil ezilmişler olarak romantikleştiriliyor.
-İçerdekiler hem de mahkumların kısıtlamalara ve kurallara karşı koymak için buldukları yaratıcı ufak çözümleri özetleyen birkaç mükemmel öykü de sunuyor.
-Giyotin ne kadar korkulu olursa olsun içerdeki birçoklarının müebbet hapis cezasını ”ölümden daha fena” bulduklarını yazıyor Serge.
-İçerdekiler, insanların insancıllıklarını unutturmak suretiyle tasarlanmış ”hapishanenin iyi mi hayatları yavaş yavaş öğüten bir makine” bulunduğunu gösterir.
-…yazar bizi başka bir vakit ve yere,. PARMAKLIKLARIN ARKASINDAKİ KÜLTÜRE VE GERÇEKLERE götürüyor fakat bunu , bugün için de hâlâ ne denli geçerli bulunduğunu gösterecek bir halde yapıyor.
-1930’da tamamlanan bu kitap Serge’in Fransız cezaevindeki tecrübesine dayanmaktadır.
-Eleştirmenler Serge’in klasik hapishane romanını Dostoyevski’nin Ölü Evinden Hatıralar, Koestler’in Ölüm Hücresi, Genet’in Gülün Mucizesi ve Solzhenitsyn’in Ivan Denisoviç’in Bir Günü adlı kitaplarıyla karşılaştırmışlardır.
-[Bu kitap] insanoğlunun en barbarca deneyimini özetleyen derin ve zarif bir şuur akışı. One Day In The Life Of Ivan Denisovich’de bile hapishanenin insan ruhu ve vücuduna yaptıkları ile ilgili böylesine insanoğlunun içine işleyen ve rahatsız eden bir ifade yok (John Riley, Los Angeles Times, 14 Aralık 1968).
-Yazarı tarafınca fazlaca uygun bir halde roman olarak tanımlanan ve hakikatin sanat olarak işlendiği bu kitap hem bir belge hem de kuvvetli bir yazınsal yapıt olarak kuvvetle önerilir. (Robert Garioch, Listener, 24 Ağustos 1970). (Black Garden)


İçerdekiler PDF indirme linki var mı?


Victor Serge – İçerdekiler kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de İçerdekiler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Victor Serge Kimdir?

Yazar, ozan, çevirmen, gazeteci ve isyancıydı Victor Serge, 1890 senesinde Belçika’nın Brüksel kentinde dünyaya geldi. Asıl adı Victor Kabalçiç’tir. Anne ve babası, Narodnik hareketin önderlerindendi ve Çar. II. Aleksandr suikasti sonrası Rusya’yı terk etmek zorunda kalmışlardı. Serge devlet okullarına gitmedi fakat babası yardımıyla iyi bir eğitim görmüş oldu, Minik yaşta Herzen, Chernyshevsky ve Belinsky’nin yazılarını okudu. Bir süre Brüksel’in güneyinde Stockel’de liberter bir kolonide yaşadı. 1906 senesinde Brüksel Devrimci Çetesi diye adlandırılan anarşist bir guruba yakınlaştı. Bu yıllarda Peter Lavrov, Élisée Reclusand, Peter Kropotkin benzer biçimde adların siyasal yazılarını okuyordu ve topluma karşı bireysel isyan hakkını benimsemişti. 1909 senesinde Rirette Maitrejean ile tanıştı ve bu “gothic görünümlü” alev ateş militan kıza aşık oldu. İki sevgili Paris’te beraber yaşamaya başladılar. Geçimlerini temin etmek için bir baskıhanede günde on saatten fazla çalışıyordu Serge. Albert Libertad’in bir sokak çatışmasında ölmesinden sonrasında haftalık L’Anarchie dergisine destek verdi. Burjuvaziye duyduğu nefreti banka soyarak dile getiren “Bonnot çetesi” ile mecmua arasındaki yakınlık, Serge’nin beş senelik hapis cezasına çarptırılmasına yol açtı. 1912-17 yılları arasını hapiste geçirdi. Hapisteyken Bolşevik devrimini heyecanla izliyordu. Salıverilmesinin arkasından Rusya’ya gitti. 1919’da, devrimden iki yıl sonrasında. Bolşeviklere katıldı. Karşı devrimci beyaz orduya karşı Petrograd savunmasında yer aldı. Gazeteci, editör ve çevirmen olarak Komintern’in ilk üç kongresinde vazife üstlendi.

Victor Serge ile Bolşevik Parti içindeki görüş ayrılıkları başladığında, 1923 senesinde -Leon Trotsky, Karl Radek, Adolf Joffe ve Alexandra Kollontai benzer biçimde isimlerle birlikte- Sol Muhalefetie katıldı. 1928 senesinde partiden ihraç edildi. İlk kitabı Year One of the Russian Revolution” 1930 senesinde tamamladı. Ardından Men in Prison(1930), Birth of our Power (1931) ve Conquered City (1932) yayımlandı. Ayrıca gazete ve dergilerde siyasal yazılar da yazıyordu. Bu Stalin yönetimini rahatsız etmişti. 1933’te tekrardan tutuklandı, ailece Ural bölgesindeki Orenburg nahiyesine sürüldü. Uluslararası bir kampanya sonunda, Moskova Duruşmaları arifesinde -Nisan 1936 yılında- Rusya’dan tüm yazdıklarına el konulurak sınır dışı edildi.

Resistance (1938) adlı şiir kitabı, Midnight in the Century(1939) romanı, From Lenin to Stalin (1937) ve Russia Twenty Years After (1937) adlı siyasal incelemelerini Fransa’da tamamladı. Ancak harp sebebiyle Paris’te de fazlaca uzun süre barınamayacaktı. 1940 senesinde, Nazi’lerin Paris’i işgalinden derhal ilkin Meksika’ya sığındı. Yalnızsız ve parasızdı Victor Serge. Fransa ve Rusya hapishanelerinde geçirdiği seneler sağlığına zarar vermişti. Buna karşın 1947’de, Mexico City’de bir kalp krizi sebebiyle ölene dek yazmayı sürdürdü. Memoirs of a Revolutionary adlı anı kitabı ile The Long Dusk ve The Case of Comrade Tulayev adlı romanları ve geride bıraktığı el yazmaları ölümünden sonrasında yayımlanabildiler.


Victor Serge Kitapları – Eserleri

  • İçerdekiler
  • Gücümüzün Doğuşu
  • Kirov’un Öldürülmesi
  • Troçki’nin Hayatı ve Ölümü
  • Bir Devrimin Kaderi SSCB 1917 – 1937
  • Militana Notlar
  • Bir Devrimcinin Hatıraları (1905 – 1945)


Victor Serge Alıntıları – Sözleri

  • Hapse girmiş bir adam, öbürlerinden dış görünüşünde bile değişik olur. Hapisane, ilk saatten itibaren damgalar onu, girişteki ilk aramayla beraber farklılık da adım atmıştır artık. Kravat, yaka, kemer, pantolon askılar, ayakkabı bağlan, çakı, umutsuz bir adamı kanunun gücünden kurtarabilecek herşey; kağıtlar, defter, mektuplar, fotoğraflar, insanoğlunun hususi yaşantısında kullandığı ve kişiliğini oluşturan herşey elinden alınmıştır. Kişi, bedeninin bir parçası koparılmış benzer biçimde çıplak hisseder kendini. (İçerdekiler)
  • Modem bir şehirde bir tek muhteşem ve eri-
    şilmez bir yapı biliyorum: Hapisane. Mükemmeliyeti, dizaynının fonksiyonuna tıpa-
    tıp uymasında. Kuvvetli Kapitalist cemiyet, gerçek gücü oldukça sınırı olan olan eski monarşilerden ne kadar farklıysa, bir çağıl hapishane de eski bir mazgal şatodan -ki duvarlarındaki en ufak bir delik, onu çevreleyen köye yada kasabaya karşı savunmasını altüst ederdi- o denli farklıdır. (İçerdekiler)
  • Yaşamın tüm geceleri aynıydı, aynı derecede boştu. (Kirov’un Öldürülmesi)
  • …ne proletar ne de devrimciydi, yalnızca çıkarcıydılar… (Kirov’un Öldürülmesi)
  • “Toprağın altında bir yerde her birinin unutulmuş bir benzeri var.” (Gücümüzün Doğuşu)
  • Modern kapitalizm bolluğa yönelirken. izbelerde yaşayan, sabahın köründen akşamın karanlığına dek çalışmaktan imanı gevreyen, özgürlüklerin asla birinden nasibi olmayan, sekiz yaşındaki evlatların körpe vücutları,fabrikaların paralayıcı ağzına atılan bir emekçi kuşağın cesetleri üstünden geçmiştir…
    Tüm uygar uygarlık, kurban edilen bu kuşakların kemikleri,etleri,kanları ve alın terleri üstünde inşa edilmiştir. (Militana Notlar)
  • ….Nicolas Ivanovich’in(Buharin) söylediği benzer biçimde karanlık bir uçurumun kenarında durmuyoruz, bundan dolayı o bir sinir bunalımı geçiriyordu – biz yeni bir fırtınanın eşiğinde yaşıyoruz ve bilinçlerimizi karartan da işte bu fırtına.
    Pusulanın iğnesi, manyetik fırtına yaklaştıkça çılgınca titriyor…” (Kirov’un Öldürülmesi)
  • Delilikle savaşabilmeyi başarabilmiş olanların iç yaşantıları, yeni bir yaşantı terimi bulmalarina, kendilerinin bilinçlerine varmalarına, onun kıymetini ve enerjisini bilmelerine yardım eder. Hapisaneye kar­şı kazanılmış zafer, büyük bir zaferdir (İçerdekiler)
  • …çağıl hapisa­niçin kaçmak olanaksız . . . Modern hapisaneler daha mükemmelleştirilemez­ler. Bu sebeple aslına bakarsan mükemmeldirler. Geriye, onları yık­maktan başka hiçbir şey kalmıyor. (İçerdekiler)
  • Senin payına düşen yarım bir yaşam. Yaşamın karanlık olan yarısı. (Kirov’un Öldürülmesi)
  • İnsanlar öylesine aç ki, erkeler bu günlerde sevişmeyi düşünmüyor bile. (Kirov’un Öldürülmesi)
  • “Kardeşler! Sizin seçiminiz değil bu. Bu ilk kan, en saf kan; gözleri dikkatle yaşantıya çevrilmiş, bir karı ve bir çocuk -ve de bizler- tarafınca sevilen genç bir işçinin boşu boşuna akan kanı (fakat gene de hangisinin yararlı, hangisinin boşuna bulunduğunu insan asla bilebilir mi? Ve birkaç bin kuvvetli şahıs olan biz, sana veda ederken o güçlülük duygusunu bizlere veren senin kanının bereketliliği değil miydi zavallı Juan?)” (Gücümüzün Doğuşu)
  • Ayda iki kez cinsel ilişkiye girmenizi tavsiye ederim. (Kirov’un Öldürülmesi)
  • … Onun için herşey bitti. Zaten yeterince yaşamıştı, değil mi?… Onun sırası gelmişti, bizimki değil. Yaşlıların ölmesi gerek! (İçerdekiler)
  • llk bakışta hücre, boş, sessiz, gömüt gibidir.
    Ama ilk beş dakikadan sonrasında duvarıann yada yerin
    her santimetrekaresinin anlatacak acı bir hikayesi
    bulunduğunu görürsünüz. Binlerce susturulmuş ses; (İçerdekiler)
  • Adalet incildeydi sadece incil derebeylik ve ondan önceki dönemlerde benimsenen bir batıl inançtı, normal olarak Marks’da hakkaniyet vardı sadece Romanchin onu anlamıyordu. (Kirov’un Öldürülmesi)
  • Bir parça güneş ışığının insanoğlu üstünde yarattığı o tarifsiz heyecana birkaç kez şahit
    oldum … (İçerdekiler)
  • Bu çağıl şehrin (hapisanelerin) meydanı yoktur. İçindeki insanoğlu için hiçbir eğlence yeri yapılmamıştır. Yapılanyla ev toplantı yerleriyle tüm insanların rahatını ve fikir gelişimini sağlayamaz. Aynı iş mantığının mekanik ürünleri olarak Amerika’da yükselen gökdelenler ; evleri, bankaları, sinemaları,
    hastaneleri, okullan ve kiliseleri aynı belirsiz ve ayrıntısız görünüş altında bir araya getirirler. Mimarlar, geçmişin mirası üstüne kurbanlan için bu bilimsel kabahat, fenalık ve eşitsizlik yuvalanndan başka, nerede ise hiçbir şey eklememişlerdir. (İçerdekiler)
  • …Rublev, dönemimizdeki korkulu zalimliğin güvensizlik duygusundan kaynaklandığı görüşündeydi: Geleceğe duyulan korku… (Kirov’un Öldürülmesi)
  • Dış duvarda bir tek bir tek kapı var­dır. Gardiyanların odaları, kayıt işleri ve yönetimsel yazıhane­lar, bu kapının çevresinde toplanmışlardır. Duvarın iç tarafında, yıldız şeklinde yerleştirilmiş olan hüc­reler hafifçe ortada yükselirler. Her blokun içinde, hücrelerin önündeki dar geçitler, geniş bir taş ko­ridorun üstünde yükselirler. Duvarın her uzantısı, dörtköşe hücrelerle an kovanı benzer biçimde örülmüştür. Ko­ridorun herhangi bir yerinden, yıldızın hacakların­dan birine yerleştirilmiş olan tüm hücreler görüle­bilir. Yıldızın ortasında duran bir adam, tüm ha­pi.Eaneyi, hatta en uzak noktasını bile, kolaylıkla denetim edebilir. Oldukca azca sayıda adam kullanarak tam bir nezaret sağlanmıştır. Çizgiler kolay, plan hata­sızdır. Camh çatıdan sızan ışık, alt katıara indikçe gittikçe grileşir. Bu da büyük tasarrufla ışıklandır­ınayı sağlar. (İçerdekiler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş