Kitap Künyesi

Yazar: İlhan Bardakçı

Yayın Evi: Türk Edebiyatı Vakfı

İSBN: 9789757594970

Sayfa Sayısı: 224

İmparatorluğa Veda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şehirlerin adımlanan sokakları, tarihî mekânları ile türkülerinin birleşmesinden ruhuma yüklenen izlenimleri, tarih kitaplarının sayfalarında rastlanan ilgi çekici anekdotlarla birleşti ve okuyucu huzuruna çıktı.

İmparatorluğa Veda Alıntıları – Sözleri

• “Her şey” olmakla “asla” olmak arasındaki mesafe gözle görülemeyecek ve hissedilemeyecek kadar kısaydı.
• Oysa biz, cephe hatlarındaki şecaatimizle övünüp ve avunup yabancıların bizlerden çaldıklarına, kopardıklarına ve gasbettiklerine bigane kalmanın büyük ustaları haline gelmişizdir.
• Hatta hatta, siyasetçiler, kendi aralarındaki çekişmelerle, sultanı, “tek irade” olmaya adeta itelemiş duruma geleceklerdir. Başka bir deyimle, devletin ne işe yaradığını bilmeden devlet gemisinin kaptanlığını yüklenenler, ya da daha açık deyimle “kendilerini devlet sanan devletliler” ve nihayet gene ” kendilerini tarih sanmak” gafletini solunum edenler, bu otuz üç senelik idareyi, kim bilir bilincinde olmadan dünyaya getirnişlerdir.
• Bugün kime ve niçin kızmaya hakkımız ola. Biz maziyi unutmaya bu kadar teşne olduktan sonrasında, adamlar kendilerini ve tutumlarını değiştirmeye niçin gereksinim görsünlerdi.
• Halk, iyiyi kötüden ayırmadan evvel “bıkkınlık” denen ruhsal baskı ile kendisini şartlandırıyordu.
• Siyasi iktidarlar, söylemesi acı bile olsa, bırakınız dünya siyasal tarihini, fakat kendi tarihimizden dahi haberdar olmadıkları, okumadıkları, tahlillere ve neticelere, doğrusu sentezlere varamadıkları için, her derde ilaç sandıkları iktidara haiz olduktan sonrasında, kendilerini asla bilincinde olmadan bu sömürü gayyasının içinde bulmuşlar ve suları sıkılan limon şeklinde bir süre sonrasında tükenince o eski dostları tarafınca terk olunup yardımsız, dostsuz bir posa halinde ortada bırakılmışlardır.
• Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence’in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile beraber Şam’da Türkleri katlettikten sonrasında: “Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini asla tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin iyi mi öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten” diyerek itirafta bulunmuştur…

İmparatorluğa Veda İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bu kitabı okurken hissedeceğiniz hüznü önleyemezsiniz. Şundan dolayı tanım sözlüğünde “keşke” kelimesi yoktur.
Bir çok yerde sıkılsam da okumaya kıymet bir kitaptır. (Züleyha Yıldırım)

İmparatorluğa Veda PDF indirme linki var mı?

İlhan Bardakçı – İmparatorluğa Veda kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de İmparatorluğa Veda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlhan Bardakçı Kimdir?

Milli Savaşım kahramanlarından, Konya Valiliğinden emekli Cemal Bardakçı ve Merhume Fatma Nuriye hanımefendinin evladı olarak 1925 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1948 senesinde gazeteciliğe başladı.

Yeni Sabah, Milliyet, Havadis ve Cumhuriyet gazetelerinde mesleğin her seviyesinde çalıştı. 1956 senesinde Macar İhtilalini tek Türk gazetecisi olarak izlediği ve dizi yazı olarak yayınladığı bu röportajı ile Türkiye’de ve Avrupa’da ödüller aldı.

Fransızca, İngilizce ve İtalyanca dillerini bilen yazar, bu dillerde birçok eserler ve konferanslar vermiştir. Ankara Gazi Üniversitesi Basın Yayın Okulu’nda “Mukayeseli Devlet Fikir ve Rejimieri” dersini okutmuştur. Yazar Murat Bardakçı’nın da babasıdır.

Almanya’da Giessen Tıp Fakültesi’nde diyaliz tedavisi esnasında, 1 Şubat 2004’te yaşamını yitirdi.

1985 senesinde almış olduğu bir mahkumiyet sebebiyle yurtdışına çıkan Bardakçı’nın Türkiye’ye girişi yasaklanmıştı. Murat Bardakçı’nın da babası olan İlhan Bardakçı, uzun süre Zaman gazetesinde de köşe yazarlığı yapmıştı.

İlhan Bardakçı, Almanya’da verdiği son konferanslarda “Devlete küsülmez, devlete küsmüş değilim.” demişti. Fransa’da hukuk eğitimi alan Bardakçı, senelerce bu ülkede yaşamış ve bir Fransız gazetesinde şef redaktörlük görevine kadar yükselmişti. Tarihe olan düşkünlüğü sebebiyle “tarihçi” olarak malum Bardıkçı, senelerce İlhan Murad müstear ismiyle makaleler kaleme almıştı.

İlhan Bardakçı Kitapları – Eserleri

• Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e
• İmparatorluğa Veda
• Batı’da Görüp Yaşadıklarım
• Biz Bizi Unuttuk
• Tarihten Bugüne
• Tarihten Unutulmaz Sahneler
• Tuğraların Ağıtı

İlhan Bardakçı Alıntıları – Sözleri

• “Her şey” olmakla “asla” olmak arasındaki mesafe gözle görülemeyecek ve hissedilemeyecek kadar kısaydı. (İmparatorluğa Veda)
• Böylesine çile ve mihnetten örülmüş bir son zamanların evlatları için,aile endişesi ve hasreti ve gelecek kavramları,hiçbir süre vatan,millet ve devlet kaygısından ilkin düşünülmemiştir. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Vahdettin’in Hicaz ziyareti,yeni kralın beklediği sonucu vermez.Zaten haşmetli kral Hüseyin de Vahdettin ülkesinden ayrıldıktan tam 36 saat sonrasında tahtını bugünkü suudlara bırakarak yaşamının sonuna kadar İngiltere’nin misafiri olarak Kıbrıs’ta geçirmeye mahkum olur ve firar eder İhanet üstüne kurulan saltanat Şerif Hüseyin Efendi’ye yaramamıştır. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Cengiz, çoban işaretlerinden bir Asya imparatorluğu’nu kuran dehâ… Timur korku salan bir cihangir… Ve Napolyon askerlikteki taktik dehasını düşsel maceralara bağlamış bir kumandan… Dikkat ediniz hepsinin yola çıkışlarında üstüne dayanabilecek “bir şeyleri” vardı. Tarihin içinde yalnız Mustafa Kemal paşa ve bu millettir ki her şeyin asla olduğu bir vatan parçasında o hiçi her şeye döndürebilmişlerdir. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Ümidim Anadolu’daki paşalarda,ben helak olsam bile onlar muvakkak olmalıdırlar. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence’in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile beraber Şam’da Türkleri katlettikten sonrasında: “Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini asla tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin iyi mi öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten” diyerek itirafta bulunmuştur… (İmparatorluğa Veda)
• Damat Ferit Paşa, Vahdettin’den 2 ay evvel memleketten firar etmiştir.Ilkin Avrupa’ya gitmiş,yerini hazırlamış ve ondan sonra geri gelmiş olarak eşini de yanına alarak yeniden firar etmiştir Üstelik bununla beraber kendisine yaşamının sonuna kadar kafi gelecek maddi imkanı da bununla beraber götürmekten çekinmemiştir. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Oysa biz, cephe hatlarındaki şecaatimizle övünüp ve avunup yabancıların bizlerden çaldıklarına, kopardıklarına ve gasbettiklerine bigane kalmanın büyük ustaları haline gelmişizdir. (İmparatorluğa Veda)
• Tarih içinde yıkılanın yerine geçenlerin çevresinde peydahlanan çıkar biat’çıları ve insanları tarih diye takdime çalışanların çabaları, tarihin tahrif edilmesine ve haksız sevgi ve antipatilerin yaratılmasına zemin hazırlarlar.. (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Oysa Lozan Konferansı’nın ilk aşamasını öykü eden İtalyan gazetecisi Luigi Barlotti, Corriera Della Sera gazetesinde yayınladığı makalesinde bakınız neler anlatmaktadır: “Türk delegasyonu, konferansı izleyen davetliler ve basın mensupları üstünde büyük bir şaşkınlık yarattı. Nasıl yaratmasın ki, konferansın açılış gününe kadar gazetelerde çıkan karikatürlerde şalvarlı ve fesli doğrusu klasik Osmanlı imajı yayınlanmıştı. Oysa Lord Curzon’un kolunda, sanki düşmanı değilmiş de kırk senelik dostu imişcesine konuşma salonuna giren İsmet Paşa ve arkadaşları; açık başları, çağdaş giysileri, ağırbaşlılıkları, ciddiyetleri, yabancı dil ve milletlerarası hukuk ve ilişki sahalarında {hiç de} o eski imajın insanlarına benzemiyorlardı. İlk gün anladık ki Türkiye’de değişen yalnız bir iktidar değil fakat bir nesil ve onun zihniyetidir.” (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Hatta hatta, siyasetçiler, kendi aralarındaki çekişmelerle, sultanı, “tek irade” olmaya adeta itelemiş duruma geleceklerdir. Başka bir deyimle, devletin ne işe yaradığını bilmeden devlet gemisinin kaptanlığını yüklenenler, ya da daha açık deyimle “kendilerini devlet sanan devletliler” ve nihayet gene ” kendilerini tarih sanmak” gafletini solunum edenler, bu otuz üç senelik idareyi, kim bilir bilincinde olmadan dünyaya getirnişlerdir. (İmparatorluğa Veda)
• Gerçeğin belirlendiği yerde, inkâr fırtınası diner (Vahdeddin’den Mustafa Kemal’e)
• Bugün kime ve niçin kızmaya hakkımız ola. Biz maziyi unutmaya bu kadar teşne olduktan sonrasında, adamlar kendilerini ve tutumlarını değiştirmeye niçin gereksinim görsünlerdi. (İmparatorluğa Veda)
• Siyasi iktidarlar, söylemesi acı bile olsa, bırakınız dünya siyasal tarihini, fakat kendi tarihimizden dahi haberdar olmadıkları, okumadıkları, tahlillere ve neticelere, doğrusu sentezlere varamadıkları için, her derde ilaç sandıkları iktidara haiz olduktan sonrasında, kendilerini asla bilincinde olmadan bu sömürü gayyasının içinde bulmuşlar ve suları sıkılan limon şeklinde bir süre sonrasında tükenince o eski dostları tarafınca terk olunup yardımsız, dostsuz bir posa halinde ortada bırakılmışlardır. (İmparatorluğa Veda)
• Halk, iyiyi kötüden ayırmadan evvel “bıkkınlık” denen ruhsal baskı ile kendisini şartlandırıyordu. (İmparatorluğa Veda)