Eğitim

İndiana – George Sand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İndiana – George Sand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İndiana kimin eseri? İndiana kitabının yazarı kimdir? İndiana konusu ve anafikri nedir? İndiana kitabı ne konu alıyor? İndiana PDF indirme linki var mı? İndiana kitabının yazarı George Sand kimdir? İşte İndiana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: George Sand

Çevirmen: Birsel Uzma

Yayın Evi: Oğlak Yayıncılık

İSBN: 9789753295970

Sayfa Sayısı: 360


İndiana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Indiana’nın umutsuzluğu âşığının kalbinde kibir dolu bir talep uyandırmıştı. Onu, aşkını kaybetmekten bu kadar ürkmüş, bu kadar çekingen, … gelecekle ilgili koyacağı kuralları kabul etmeye bu kadar gönüllü görünce, … kendini kaybettiren bir öfkeyle kollarına aldı ve göğsüne yasladı. Indiana kuvvetsiz bir çocuk şeklinde boyun eğdi ve dudaklarını asla direnmeden ona bıraktı….

Raymond, “Artık ne köleniz ne de eşinizim. Sizi delice seven ve kollarında tutan hain, tutkulu, zalim … bir adamdan başka bir şey değilim. Itimat veren, tatlı sözlerle nefsimi denetim altında tutabilirdiniz.

… Fakat tutkularımı tahrik ettiniz. Düşüncelerimi alt üst ettiniz. Şimdiyse artık mutlu etmeniz gerekiyor…” dedi.

Indiana… aşka karşın reddetmek istediği bu adama yenik düşmeye hazırdı… “Bana karşı güç uygulayabilecek misiniz?” diye sordu.

Raymon… “Asla!” diye haykırdı. “Seni sana karşın elde etmektense ölmeyi yeğlerim!”

Gorge Sand’ın 1832’de yazdığı Indiana, romana adını veren hanım kahramanın kendisini mutsuz bir evliliğe bağlayan katı kurallara direnişinin ve gerçek aşkı arayışının öyküsü…


İndiana Alıntıları – Sözleri

  • Fakat kaygı mantığa dayanmıyordu ve aşk çocuksu kaygılar yaratmak mevzusunda oldukça verimliydi.
  • İnsanoğlu böyledir işte he süre haiz olmadığına özenir.
  • “Aslında suçlu olan siz değilsiniz. Ben oldukça akılsızlık ettim. Sizin yüreğiniz kurak değildi, yalnızca benimkine kapalıydı. Siz bana yalan söylemediniz, ben kendimi aldattım. Siz ne yalancı ne de duyarsızdınız. Yalnızca, beni sevmiyordunuz.”
  • Aşk kadının erdemidir. Kadın, aşk uğruna işlediği günahlarla gurur duyar.
  • ” Indiana , mutluluğa devamlı ulaşılabilir. Bazen yakalamak için elini uzatman yeter .”
  • Aslında suçlu olan siz değilsiniz. Ben oldukça akılsızlık ettim. Sizin yüreğiniz kurak değildi, yalnızca benimkine kapalıydı. Siz bana yalan söylemediniz, ben kendimi aldattım. Siz ne yalancı ne de duyarsızdınız. Yalnızca beni sevmiyordunuz.
  • Lakin bazı bayanların göz yaşlarında başkalarının lanetlerinden de acı bir ceza saklanmaktadır…
  • Bu insanoğlunun doğasıdır;devamlı sahib olmadığı şeyler için çabalar.
  • ‘Bizim için evren Tanrı’ya taptığımız tapınaktır. Onun enerjisini, her türlü saygısızlığından arınmış bu yüce ve bakir tabiatın ortasında hissederiz. Dolayısıyla, yakarma edebilmek için göle gidelim. Burada, bu insan ve günah kaynayan diyarda, Tanrı’yı yadsıyan ya da yaralayan medeniyetin ortasında, rahatsız, tedirgin ve hüzünlü olacağımı hissediyorum. Oysa sevinç içinde, alnım açık, gözlerim göğe çakılı ölmek isterim.’
  • Belki de size olan sevgim sizin için rahatsız edici ve yorucu bir hal aldı.Erkeksiniz, bağımsızlığı ve hazzı seviyorsunuz. Belki size yük oldum. Hayatınızı denetim etmeye çalıştığım oluyordu, evet. Yazık! Bunlar bu kadar mutlak bir terk ediş için fazla masum hatalardı!


İndiana İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yenə hansısa səbəbdən və problemdən dolayı sevginin olmadığı bir ailə faciəsi…İndinanı qınamaq əslində o qədər də doğru olmasa da ona haqq qazandırmaq da doğru olmaz ,amma özünü o obrazın yerinə qoyanda azca da olsa anlamağa çalışırsan… Burada Ralf oxuduğum əsərlər içərsində ən səbirli aşiq rolunda və çox dözümlü birisi. Seçimin ən sonda Ralf olması məni sevindirdi, xoşbəxtlikləri uzun çəkməməsinə rəğmən… (niloya)

Dostoyevskinin de hayranı olduğu Fransız hanım feminist yazar Sand’in in bir aşk üçgeninde gelişen devrin bayanlar üstündeki geleneklerden meydana gelen baskıcı yapısını ve tutucu ortamını özetleyen yaratı. Romanda bayanların duygusalligi ve bağımlılığı ile kolay yonlendirilen yapısı göz önüne serılırken , adam karakter ise ikiyuzlulugu ve makyavelci firsatciligi ile fena olarak canlandırılmıştır. Romanın ana karakterinin hayatini karşılıksız aşkını onu en iyi anladığını ve güveneceği tek şahıs olarak düşündüğü kuzeni ile birlikte sonlandirarak etkisinde bırakan bir finalle bitirmiş.. Gorsellige uygun tabirleri ile romantizmi realizmle (gercekcilikle) özetleyen başarıya ulaşmış bir kitap. Tavsiye. (Eugene de Rastignac)


İndiana PDF indirme linki var mı?


George Sand – İndiana kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de İndiana PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı George Sand Kimdir?

19. yüzyıl, şüphesiz, edebiyat tarihinde eleştiri ve nitelikli yapıtların üretimi alanında en mühim yüzyılıdır. Devrin burjuva sınıfının zeka inceliği, iyi ile fena yapıtı birbirinden ayırabilme şeklinde özelliklerini göz önünde bulundurduğumuzda, kendini öteki çağlardan ayıran değişik bir cemiyetin oluşumuna tanıklık ederiz. Elbette bu kadar değil; yayıncılık alanında devrim niteliği taşıyan değişimlerin getirmiş olduğu birçok yeni gazete ve dergilerin bu alana dahil olması ve üniversite çevresinin de bu edebî hareketlenmede kendine yer bulması, yeni polemiklerin oluşmasına ve bu periyodu öteki dönemlerden daha yürekli ve üstün kılmasına sebeptir. İşte bu çağ, Tanrı’yı duyma ve güzelliğin sırrını anlama arzusuyla, insanoğlu için en büyük meselenin aşk ve açlık bulunduğunu yazdıklarıyla ısrarla korumak için çaba sarfeden Aurore Dupin’in (Duderant Baroniçesi) doğduğu çağdır. Oğlak Yayınları tarafınca piyasaya çıkan “George Sand-Hayatımın Hikâyesi” adlı kitap, bizi devrin bu mühim hanım yazarının bir ihtimal marazî ruhuna değil fakat dünyadaki seyahatine çağrı ediyor. Asıl adı Aurore Dupin olan Sand, 1804’te Paris’te doğar. İtalya ordusunda subay olan babasının 1808’de görevi dolayısıyla Madrid’e gitmesiyle 1812’ye kadar bu şehirde kalır. Babasının ani vefat etmesiyle beraber Mayıs 1812’den itibaren büyükannesi ile yaşamaya süregelen Sand burada dilbilgisi, Latince ve bilim öğrenimi görürken bununla beraber müzik eğitimi de alır. Ocak 1818’de Paris’teki İngiliz Dame Agustine Manastırı’na girmesiyle Sand’ın hayatında mistik bir süreç adım atar. Bu süreçte, büyükannesinin ölmesiyle beraber yazar kendini büyük bir boşlukta bulur ve annenin hegemonyasından da kurtulmak amacıyla bir imparatorluk baronunun oğlu olan subay Casimir Dudevant’la evlenir. Artık can sıkıntısının sık sık yer değiştirdiği, mutluluğun sorgulandığı, mutsuzluğunsa kâğıtlara teslim edilmiş olduğu yeni bir süreç adım atmıştır: Le voyage chez M. Blaise-1829… 1831 yılı Sand’ın edebiyat yaşamına artık iyiden iyiye atılmış olduğu senelerdir. Paris’tedir ve daha şimdiden Balzac, Latouche, Felix Pia şeklinde birçok yazarla ilişki kurmuştur. Kocasından da ayrılan George Sand’ın kendini devrin edebiyat ortamında var etme mücadelesinde ilk ürünü Jules Sandeau ile 1831 Aralık sonunda piyasaya çıkan Pembe ve Beyaz adındaki romandır. Bu romanda imza J.Sand’a aittir (bu mahlas, sevdiği olan Jules Sandeau’dan gelir.) Ve ertesi yıl, G.Sand imzasıyla büyük ilgi uyandıran “Indiana” ve “Valentine” adlı iki romanı yayımlanır. 1833’ten 1835’e kadar son zamanların en büyük şairlerinden Alfred De Musset ile bir ilişki yaşar. 1838’e kadar olan süreçte Sand birçok roman yazar. Bunlardan en önemlisi 1837 tarihindeki “Mauprat”tır. Görüldüğü suretiyle Sand’ın yaşamı devamlı yazmak ve dönemin mühim kişilikleriyle yaşanmış olan aşklarla geçer. Kısa devam eden ilişkiler ve bunların getirmiş olduğu açmazlar, onu kısa süreli de olsa insancıl (!), birazcık da yavan bir mistisizme yönlendirir. Bu dönemde en uzun ilişkisini yaşayacağı Chopin ile tanışır. Nohant-Paris içinde yazmaya devam eder. Daha oldukça toplumcu eğilimli olan bu yeni romanlar pek hoş karşılanmaz. Biraz da bu durumun getirmiş olduğu değişik bir duyarlılıkla kır romanları yazmaya adım atar. Bu devrin en mühim romanı: “Şeytanlı Göl”dür. Hep Tanrı’yı aradı fakat… 1848’de süregelen ihtilalle beraber Sand, politik hayata karışma arzusuyla kendini yine Paris’te bulur. Kısa süreli bazı siyasal çalışmalardan sonrasında 1849’da tekrar dönmeme sonucu üstüne Nohant’a gider ve politik yaşamdan kendini soyutlayarak daha oldukça tiyatro eserlerine yönelir. Bu alandaki mühim eserleri, “Claudie”, “Mauprat”, “Flaminio” ve “Maitre Fauilla”dır. Nihayetinde mütevazi ve sakin bir yaşamın içindedir artık. 1856’dan itibaren Nohant’ta yazarak, botaniğe merak sararak ve tiyatro düzenleyerek vaktini geçirir. Bu sakin yaşam içinde hayatına rastlantı eden en mühim vaka, 1857’de Flaubert’le tanışmasıdır. Sand, ölümüne kadar kâh aşk romanı kâh kır romanları yazmış, geriye onlarca ilişki, yüzlerce yapıt ve sonuçsuz kalan Tanrı arayışını bırakmıştır. George Sand, coşkun ve ihtiraslı tabiatıyla yaşamış olduğu devrin neredeyse tüm yazınsal ve toplumsal cereyanlarına sürüklenmiş, Musset ve Chopin şeklinde büyük dehalarla girmiş olduğu ilişkilerle (suni da olsa) yazdıklarına bir güzel duyu duygusu kazandırmayı becerebilmiş bir karı yazar olarak XIX. yüzyıl edebiyatında iz bırakabilmiştir. Sonuç olarak bence, onun yazarlığını ne Baudelaire’in: “George Sand; tüylerim diken diken olmadan düşünemiyorum bu aptal yaratığı, o ki hiçbir süre sanatçı olamadı.” sözü derecesinde aşağılayabilir ne de M. Caro’nun: “George Sand; şüphenin ince azabına karışan öyleki insan üstü emelleri temsil ediyor ki…” sözü mertebesine kadar yüceltebiliriz. Ama Sand’ın yaşam hikayesi asla kuşku yok ki yazar olsun olmasın, birçok insanoğlunun hayretle ve imrenerek bakabileceği bir tutku ve özgürlükle örülüdür. Hayatımın Hikayesi – George Sand


George Sand Kitapları – Eserleri

  • Lavinia
  • Lanetli Göl
  • Thérèse ve Laurent
  • İndiana
  • Hayatımın Hikayesi
  • Lelia
  • Köyün ikizleri
  • Leone Leoni
  • Consuelo 1
  • Şeytan Gölü
  • Consuelo III
  • Gizli Günlük
  • Paris’in Kızları


George Sand Alıntıları – Sözleri

  • Tüm hisler, duyula duyula körleşir. (Lelia)
  • Bir kadının haiz olabileceği en bahtsız karaktere büründüm, hayalperest oldum. (Leone Leoni)
  • ” Indiana , mutluluğa devamlı ulaşılabilir. Bazen yakalamak için elini uzatman yeter .” (İndiana)
  • Onu aradığımızda bulamayız da, beklemediğimiz süre kendisi ayağımıza gelir. (Şeytan Gölü)
  • … aşk üstüne basılıp geçildiğinde tekrardan ayağa kalkamayacak kadar duyarlı bir çiçektir. (Thérèse ve Laurent)
  • Mutlu olma hakkını yitirmiş olsa da, kendisine olan saygısını koruyordu. (Thérèse ve Laurent)
  • …Ne var ki sizin acımanız üzüntülerimi gideremez… (Lanetli Göl)
  • Hayallerinin hazinesini zekice kullan, dikkatle sakla, idareli harca. Şundan dolayı düşüncenin ateşliliğine, duygularının kaygı veren ıstırabına boyun eğeceğin gün altın ve elmastan yapılmış putunun kaba bir balçığa döndüğünü göreceksin. (Lelia)
  • Aşk kadının erdemidir. Kadın, aşk uğruna işlediği günahlarla gurur duyar. (İndiana)
  • Anneciğim, bembeyaz ve buz gibiydi. Cennette ısınsın diye, teyzem, her akşam, bana yakarma ettirdi. Acaba cennette midir şimdi? (Lanetli Göl)
  • Sevmekten ve yaşamaktan korkuyorum. (Lelia)
  • İnsan kalbi hiçbir süre derinliğine girilememiş ve girilemeyecek olan bir ıstıraplar uçurumudur. (Şeytan Gölü)
  • “Aslında suçlu olan siz değilsiniz. Ben oldukça akılsızlık ettim. Sizin yüreğiniz kurak değildi, yalnızca benimkine kapalıydı. Siz bana yalan söylemediniz, ben kendimi aldattım. Siz ne yalancı ne de duyarsızdınız. Yalnızca, beni sevmiyordunuz.” (İndiana)
  • Hayat kırıklıkları… (Lelia)
  • #şeytanlıgöl #georgesand
    ️Hayır, bizi ölüm değil, yaşam ilgilendiriyor. Biz mezarın ötesindeki yokluğa da, zorlama bir özveriyle elde edilmiş esenliğe de inanmıyoruz. Verimli olmasını dilediğimiz içindir ki, yaşamın mutlu olmasını istiyoruz. Zenginin ölümüne yoksulun sevinmemesi için, Lazar gübrelikten kurtulmalı. Kimilerinin mutluluğunun hata sayılmaması ve Tanrının ilencine uğramaması için, hepimiz mutlu olmalıdır. Çifçi buğdayını ekerken, yaşam denen yapıt için çalıştığını bilmeli; çevresinde ölümün dolaşmasına sevinmemeli. Sonunda ölüm, ne gönencin cezası, ne de acının avuntusu olmalı. Tanrı ölümü, yaşamı cezalandırmak için de, ödüllendirmek için de, vermiş değildir. Şundan dolayı ona nazaran yaşam kutsaldır, işte bunun için mezarın, mutlu olması istenmeyen insanların gönderileceği bir sığınak olması gerektir.
    Zamanımızın kimi sanatçıları, çevrelerine ciddi bir gözle bakarak üzüntüyü, yoksulluğun kötülüğünü, Lazar’ın gübreliğini betimlemeye çalışıyorlar. Bunlar, sanat ve felsefenin mevzuları olabilir, fakat, yoksulluğu öylesine çirkin, aşagılık, kimi süre da fena ve canicesine betimlemekle amaçlarına ulaşmış oluyorlar mı? Ve bunun tesiri, umdukları şeklinde yararlı mıdır? Bu mevzuda bir yargıya varamayız. “Ölülerin Dansı” yapıtının yaratıldığı dönemde, fena yürekli zengine, acık duran mezarında onu iğrenç kollarıyla kavramaya hazır ölümün gösterilmesi şeklinde.
    . (Şeytan Gölü)
  • “Hayatta aşktan başka bir gerçeklik olduğuna inanıyor musun? Bana sorarsan, ben inanmıyorum. Peki aşkı esinlemek ve hissetmenin kolay bir şey olduğuna inanıyor musun? Binlerce insan aptallara özgü aşktan başkasını tanımadan eksik ölüyor. Aşkı hissetme kapasitesine sahip bir kalp, yerini alacak başka bir şeyi boşuna arıyor ve belki de dünyadaki bütün kucaklaşmalarından aşkı göklerde aramak üzere bakir çıkıyor. Ah! Tanrı bu derin, şiddetli, tarifsiz duyguyu bize yeryüzünde verdiğinde artık cenneti istemek ya da beklemek gerekmiyor Juliette. Çünkü cennet, iki ruhun bir aşk öpücüğünde birbirine katışmasıdır. Bunu kutsal bir adamın ya da bir iblisin kollarında bulmuşsun ne fark eder?” (Leone Leoni)
  • Mutlu insan, işini bilen, çalışan, özgürlüğünü; zekasını kullanarak kabul eden, duygu ve mantığıyla yaşayan, kendi yapıtını anlayan, Tanrı’nın yapıtını sevme olanağı kabul eden insandır. (Şeytan Gölü)
  • Bu insanoğlunun doğasıdır;devamlı sahib olmadığı şeyler için çabalar. (İndiana)
  • Ayrıca onun ruhundaki yalınlığı, sizin ruhlarınızdaki düzmece ışıklara yeğlerim. (Lanetli Göl)
  • “Neden bu kadar oldukça dostumuz var? Birbirimize yetemez miyiz?” (Leone Leoni)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş