Eğitim

Irk Ulus Sınıf – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Irk Ulus Sınıf – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Irk Ulus Sınıf kimin eseri? Irk Ulus Sınıf kitabının yazarı kimdir? Irk Ulus Sınıf konusu ve anafikri nedir? Irk Ulus Sınıf kitabı ne konu alıyor? Irk Ulus Sınıf PDF indirme linki var mı? Irk Ulus Sınıf kitabının yazarı Immanuel Wallerstein kimdir? İşte Irk Ulus Sınıf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Immanuel Wallerstein

Yazar: Étienne Balibar

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753420259

Sayfa Sayısı: 288


Irk Ulus Sınıf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Irk, Ulus, Sınıf’ta Fransız felsefeci Etienne Balibar ve Amerikalı tarihçi ve sosyolog Immanuel Wallerstein, verimli bir münakaşa içinde bu sorulara cevap arıyorlar. Her ikisi de ırkçılığı, geçmiş toplumlardan bizlere miras kalan akıldışı bir kalıntı olarak değil, çağıl toplumun temel özellikleri olan ulusal devlet, işbölümü ve dünya ekonomisindeki internasyonal sıradüzen ile yakından ilişkili, son aşama modern bir olgu olarak ele alıyorlar.


Irk Ulus Sınıf Alıntıları – Sözleri

  • Neden ben?
  • Fakat devamlı “zenci” olan birileri vardır. Eğer ortada asla siyah yoksa ya da bu görevi oynamak için sayıları yetersizse “beyaz zenciler” buluş edilebilir.
  • Bir ırkçı cemaatin (ya da aralarında uzaktan “yansılamak” bağlarının bulunmuş olduğu bir ırkçılar cemaatinin) oluşumunun ve hem de ırkçılığın hedefi (“nesne”leri) olan bireylerin ve toplulukların kendilerini cemaat olarak algılamakta iyi mi sorun çektiklerinin fark edilmesini elde eden şey, acıklı bir klişeler ağı içindeki bu pratikler, söylemler ve temsiller birleşimidir.
  • “Beyazlar” karşısında
    “Beyaz-olmayanlar”
  • Bizde göç karmaşığını merkez alan günümüz ırkçılığı ideolojik olarak, Fransa haricinde, bilhassa de Anglosakson ülkelerde çoktan beridir gelişmiş olan bir “ırksız ırkçılık” çerçevesi içinde yer alır: Baskın temanın biyolojik soyaçekim değil, kültürel farklılıkların aşılamazlığı olduğu bir ırkçılık; ilk bakışta bazı grup ya da halkların diğerlerine üstünlüğünü değil, “bir tek” sınırların kaldırılmasının sakıncasını, yaşam tarzlarının ve geleneklerin bağdaşmazlığını korumak için çaba sarfeden bu şekilde bir ırkçılık, haklılıkla, farkçı-ırkçılık (P. A. Taguieff) olarak adlandırılabilir.
  • Kapitalist dünya ekonomisi sonsuz ana para birikimi üstüne kurulu bir sistemdir. Bunu mümkün kılan ana mekanizmalardan biri her şeyin metalaştırılmasıdır. Bu metalar bir dünya pazarı içinde, mal, ana para ve emek gücü biçiminde bir yerden diğerine akarlar. Akış ne denli serbestse metalaştırma derecesinin de o denli yüksek olacağı varsayılır.
  • Irkçılık-cinsiyetçilik oldukça ileri gittiğinde neler bulunduğunu biliyoruz. Irkçılar, dışarıdaki-grubu -Nazilerin Yahudi katliamında olduğu şeklinde hızla, tüm bir apartheid hedefinde olduğu şeklinde daha düşük- bir hızla tamamen dışarı atmayı deneyebilirler. Bu öğretiler, bu denli uç noktaya götürüldüklerinde akıldışıdırlar ve akıldışı oldukları için direnişle karşılaşırlar. Kuşkusuz en başta kurbanlarının direnişiyle karşılaşırlar fakat, ırkçılığa değil onun ana amacının -etnikleşmiş fakat üretken işgücünün- unutulmuş olmasına karşı çıkan büyük tutumsal güçlerin direnişiyle de karşılaşırlar.
  • Göçmen işçi toplulukları uzun zamandan beri ayrımcılığa ve ırkçı klişelerle dolu yabancı düşmanı sertlik hareketlerine maruz kalmaktalar.
  • Öğretilerin yeniliği ile bu öğretilere vesile olan toplumsal dönüşümlerin, siyasal durumların yeniliği arasındaki bağları bulmakla pek azca ilgilenilmiştir.
  • Irkçılık tam da öğretisinde evrenselcilik karşıtı olduğundan kapitalizmin bir sistem olarak sürmesine yardımcıdır. İşgücünün büyük bir kısmına, artam ilkesiyle haklı çıkarılabilecek olandan oldukça daha azca ücret verilebilmesine olanak tanır.


Irk Ulus Sınıf İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Nazizimin Puskurtulmesinden 40 yıl sonrasında, sömürgelerin kurtuluş mucadelelerinden 20 yıl sonrasında, Irkçılık nasil oluyor da güçlenen bir olgu olarak hala varlık sürdürebiliyor? Günümüz Irkçılığı enerjisini nereden alıyor? Sınıf mücadeleleri geri çekilmiş görünürken, milliyetçiliğin bu tirmanisini nasil açıklayabiliriz?
Irk, Ulus, Sınıf’ta Fransız felsefeci Etienne Balibar ve Amerikalı tarihçi ve sosyolog Immanuel Wallerstein, verimli bir münakaşa içinde bu sorulara cevap arıyorlar. Her ikisi de ırkçılığı, geçmiş toplumlardan bizlere miras kalan akıldışı bir kalıntı olarak değil, çağıl toplumun temel özellikleri olan ulusal devlet, işbölümü ve dünya ekonomisindeki internasyonal sıradüzen ile yakından ilişkili, son aşama modern bir olgu olarak ele alıyorlar(bir kısmı arka kapaktan) (Mehmet Emin Çiçek)

Irkçılık mevzusunda anlattıklarıyla mevzu üstüne düşünmek isteyenlere güzel kapılar açan, Étienne Balibar ve Immanuel Wallerstein’ın yazıları şeklinde ilerleyen ve kimi mevzularda konuların derinine indirilmiş olduğu için okumanın zorlaşabileceği bir kitap. İlgilisi için bu zorlanma fazla mesele olmayacaktır.
Kendi adıma Balibar’ı daha rahat okuduğumu söyleyebilirim. (Zehra San)


Irk Ulus Sınıf PDF indirme linki var mı?


Immanuel Wallerstein – Irk Ulus Sınıf kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Irk Ulus Sınıf PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Immanuel Wallerstein Kimdir?

Immanuel Maurice Wallerstein, ABD’li sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim adamı ve dünya sistemler analistidir.

New York’ta doğan Wallerstein’ın dünya problemlerine ilgisi hemen hemen ufak yaşlarda başladı, bilhassa Hindistan’da sömürge karşıtı harekete merak duydu. Columbia Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Wallerstein, bu üniversiteden, 1951’de B.A., 1954’te M.A. ve 1959’da Ph.D. derecelerini aldı. 1971 senesinde McGill Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü oluncaya dek burada ders verdi. 1976’da Binghamton Üniversitesi’nde (SUNY) sosyoloji alanında önde gelen öğretim üyelerin biri olarak, 1999’daki emekliliğine kadar vazife aldı, ek olarak 2005 senesinde emekliliğine dek Fernand Braudel Merkezi’nin başkanlığını sürdürdü. Konuk profesör olarak dünya genelinde çeşitli üniversitelerde vazife alan Wallerstein çeşitli ödüllerle onurlandırıldı. Aralıklarla Directeur d’études associé titri ile Paris’te École des Hautes Études en Sciences Sociales’de vazife aldı. 1994 ve 1998 yılları aralığında Uluslararası Sosyoloji Birliği’ne başkanlık yapmış oldu. 2000 senesinde Yale Sosyoloji kısmına kıdemli araştırmacı olarak katıldı. Ayrıca Social Evolution & History adlı derginin danışma kurulunda bulunmuş oldu.

Wallerstein bilimsel niteliği olan kariyerine post-kolonyal Afrika uzmanı olarak başladı. Bu alanı, 1951’de meydana gelen bir internasyonal gençlik konferansı sonrasında seçti ve 1970’lere kadar çalışmalarını bir tek bu alanda gerçekleştirmiş oldu. Bu tarihten itibaren kendini bir tarihçi ve makro düzeyde küresel paracı iktisat teorisyeni olarak tanımlamaya başladı.[Küresel kapitalizme erken dönem eleştirileri ve “sistem karşıtı” hareketlere desteği son dönemde onun, küreselleşme karşıtı hareket içinde bulunan bilimsel niteliği olan ve öteki muhalif çevrelerde- Naom Chomsky ve Pierre Bourdieu ile birlikte- mühim bir yer edinmesini sağlamış oldu.


Immanuel Wallerstein Kitapları – Eserleri

  • Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık
  • Dünya Sistemleri Analizi
  • Bildiğimiz Dünyanın Sonu
  • Liberalizmden Sonra
  • Sistem Karşıtı Hareketler
  • Irk Ulus Sınıf
  • Modern Dünya Sistemi 1. Cilt
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Kaos ve Belirsizlik
  • Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri
  • Jeopolitik ve Jeokültür
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Tarihsel Kapitalizm
  • 21. YY’da Siyaset
  • Modern Dünya Sistemi 2
  • Amerikan Gücünün Gerileyişi : Kaotik Bir Dünyada ABD
  • Sosyal Bilimleri Düşünmemek
  • Modern Küresel Sistem
  • Modern Dünya Sistemi- 3
  • Geçiş Çağı – Dünya Sisteminin Yörüngesi (1945-2025)
  • Modern Dünya Sistemi – 4
  • Yeni Bir Sosyal Bilim İçin
  • Bilginin Belirsizlikleri
  • İki Kültürü Aşmak
  • Güncel Yorumlar
  • Dünya Sistemi ve Afrika
  • Chaotic Uncertainty
  • Soğuk Savaş Üniversite


Immanuel Wallerstein Alıntıları – Sözleri

  • “…(Said) bir insanın İranlı olabilmesinin hiç bir yolunun olmadığını, çünkü doğaya aykırı kavramlaştırmanın, özcü tikelciliğin, Batılı küstah gözlemcinin icadı olduğunu dile getiriyordu.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “…Açıkça görüldüğü üzere, modern dünya “uygarlarının”, “uygar olmayan” bölgelere ardısıra yaptığı müdahaleler, dört temel meşrulaştırıcı gerekçe üzerine kurulmaktadır: ötekilerin barbarlığı, evrensel değerleri çiğneyen uygulamalara son verme, öteki zalimler arasında kalan masumları koruma ve son olarak evrensel değerlerin yayılmasının olanaklarını yaratma.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “Küresel evrensel değerler bize verilmez, bizler tarafından yaratılır. İnsanoğlunun bu tür değerleri yaratma girişimi, insanlığın büyük bir ahlaki girişimidir. Bu girişimin gerçekleşmesinden umutlu olmak, yalnızca güçlülerin ideolojik perspektifinin ötesine geçebilip, iyinin gerçekten ortak bir değerlendirmesini (ve küresel olmaya en yakın olanı) yapmakla mümkün olacaktır.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • Avrupa ortaçağında informasyon üretimi çoğu zaman Hippolu Aziz Augustinus tarafınca oluşturulan modele uygundu. Augustinus’a bakılırsa, “diller, tarih, dilbilgisi, hatta mantık mevzusunda informasyon sahibi olmanın faydası”, edinilen bilginin “Kutsal Kitap üstüne çalışmalara destek olma” kapasitesinde yatıyordu (Southern 1953:171). On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda bu temel üstünde yükselen Skolastisizme “tamamen mantıklı”, “aşın rasyonel” şeklinde tanımlar getirilmiş; Skolastisizm, kronik kitap eksikliğinin yaşandığı bir dönemde “münazara ve belagatın önemi”nin vurgulandığı “rutin Latin dili incelemeleri” olarak tanım edilmiştir (Bowie 1970: 151-2). Şekillerinin yetersizliğine rağmen “evrensel önemi haiz sorunlan incelemeyi” amaçlayan Skolastisizm geniş çaplı bir merak sonucu ortaya çıkmıştır (Southern 1953: 170). Ne var ki Skolastisizmin otoritesi, tek ve sorgulanmamış bir değerler kümesine sıkı sıkıya bağlı kalmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Öğretilerin yeniliği ile bu öğretilere vesile olan toplumsal dönüşümlerin, siyasal durumların yeniliği arasındaki bağları bulmakla pek azca ilgilenilmiştir. (Irk Ulus Sınıf)
  • Ben karanlık bir ormanın tam ortasında olduğumuza ve ne yöne gitmemiz gerektiği mevzusunda kafi netliğe haiz olmadığımıza inanıyorum. Bunu acilen hep beraber tartışmamız gerektiğine ve bu münakaşaya hakikaten dünya genelinde katılınması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca bu münakaşanın, informasyon, terbiye ve siyasetin her birini ayrı köşelere ayırabileceğimiz bir münakaşa olmadığına da inanıyorum. “Belirsizlik ve Yaratıcılık” adlı giriş yazısında bu savı özetlemek gerekirse dile getirmeye çalıştım. Görülmemiş özellikte çetin bir münakaşa içine girmiş durumdayız. Ama meseleleri, onlardan uzak durarak çözemeyeceğimiz de bir gerçek. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Devletler başkaldırıları ezmek için de işlev görecek mekanizmalar şeklinde bürokratize edilmiş ve uygun şekilde örgütlenmiştir. (Sistem Karşıtı Hareketler)
  • İki kültür derken ne kastediliyor? Hatta bunların adları nedir? Bunun cevabı o denli kolay değil. Bu kültürlerden biri çoğu zaman bilim kültürü olarak adlandırılır. Diğerinin ise pek oldukça adı vardır: yazınsal, felsefi, beşeri kültür. Bu kültürlerden birinin “bilim” kültürü olarak adlandırılmasında derhal hepimiz hemfikirken diğerine bu kadar çeşitli ad verilmesinin bütünüyle tesadüfi olmadığını göreceğiz. Diğer pek oldukça şahıs şeklinde Snow’a bakılırsa de bu iki kültür bakışımlı değildir: Ehemmiyet vc/vcya liyakat açısından bir sıradüzen içinde var olurlar, fakat hangisinin daha yukarıda olduğu hâlâ tartışmalı bir mevzudur. İki kültürün yaşam süreleri de farklıdır: Beşeri kültür “geleneksel” ve iki kültürün daha eski olanı sayılırken bilim kültürünün çoğu zaman daha yeni, daha “çağıl” olduğu söylenir. (İki Kültürü Aşmak)
  • İngiltere’de 1750-1850 döneminde üretimde “ana para derinleşmesine” karşı “sermaye genislemesi” bulunduğunu söylediğinde kas tettigi şey şeklinde görünmektedir.
    Bu ana para genişlemesini elde eden nedir, toplam üretimdeki kazançlar mı? Landes’in buna bir cevabı vardır: “Girdilerin kalitesi şu demek oluyor ki “yeni teknolojinin yüksek kalitesi ve hem girişimcilerin hem de işçilerin yüksek nitelikleri ve bilgisi.”‘ (Modern Dünya Sistemi- 3)
  • Hepimiz şimdi bir bekleme oyunundayız. (Kaos ve Belirsizlik)
  • 1.Teknolojinin çeşitli alanlarındaki tekel. Ki ancak (büyük ve zengin) bir devletin üstlenmeyi göze alabileceği devasa harcama talepleri vardır. Liberal söylemin asla bahsetmediği bu destek olmaksızın -özellikle de askeri harcama desteği olmaksızın- bu alanlardaki tekelin devamlılığı sağlanamaz. (Modern Küresel Sistem)
  • Baskı kurmak, yalnızca ilişki içinde olmanın tersine, herhangi bir kültürel denkliğe tahammül etmez. Baskın olanlar, kendilerini ahlaki ve tarihi olarak haklı görmeye ve sistem içinde üretilen iktisadi artığın esas sahibi olarak hissetmeye ihtiyaç duyarlar. (Avrupa Evrenselciliği)
  • Ama nerede devlet daha az güçlü hale gelse, dinsel yapılar, etnik örgütlenmeler ve benzeri gruplar hanehalklarının önceliği üzerinde ısrar eden en güçlü seslere dönüşebilir. (Dünya Sistemleri Analizi)
  • Bir sistem olarak kapitalizmin bu kadar akıl almaz ölçüde biyosferi tahrip etmesinin başlıca nedeni, çoğunlukla, tahribattan kâr sağlayan üreticilerin bunu bir üretim maliyeti olarak kaydetmeleri değil, tam aksine maliyetleri azaltmanın bir yolu olarak görmeleridir. (Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri)
  • … Batının kültürel hakimiyetine karşı çıkan isyanlar bile, temelde Batılı kültürel üretim tarzlarını, özellikle de üniversite yapısını kullanarak organize edilmiştir. Üniversiteler baskı ve sınırlamalara maruz kaldıkları yerlerde bile, kolektif örgütlenmelerini ve özerk yaşam felsefelerini Muhafaza etmişlerdir; böylece üniversitelerin dünyada yayılması, milliyetçilik, komünizm ve hatta dini köktencilik hareketlerini seferber edecek merkezlerin oluşmasına ön ayak olmuştur. Entelektüel içerikler değişir fakat harekete geçiren paket çoğunlukla aynıdır. (Modern Küresel Sistem)
  • “Oryantalizm esas itibariyle, Doğu’nun Batı’dan daha zayıf olmasından dolayı Doğu’ya dayatılmak üzere oluşturulmuş bir siyasi doktrindir. Ayrıca Said’e göre Oryantalizm, kendi içinde sınırları olan ve entelektüel sorgulamaya kapalı olan bir düşünme tarzıydı.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • ..belirsizliğin mükemmel bir şey olduğu ve kesinliğin, gerçek olsaydı, ahlaken ölmek demek olacağıdır. gelecek hakkında kati bilgiye haiz olsaydık, herhangi bir şey halletmeye yönelik etik bir zorlama olmazdı. tüm eylemler belirleme edilmiş olan kesinlik içine düşeceği için, her türlü ihtirasın bağımlısı olmakta ve her türlü bencilliği yapmakta özgür olurduk. eğer her şey belirsizse, o vakit gelecek yaratıcılığa, hem de bir tek insanoğlunun değil, tüm tabiatın yaratıcılığına açıktır. olasılıklara, dolayısıyla daha iyi bir dünyaya açıktır. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Son olarak, insanların toplumsal ilişkilerinin yaşandığı gerçek dünyada meydana gelen ve gerek bilimsel gerekse beşeri alandaki baskın kavrayış modellerine meydan okuyan gelişmelere tepki olarak on dokuzuncu yüzyılın son yarısında üçüncü bir kurumsal arena, şu demek oluyor ki toplumsal bilimler arenası ortaya çıkmaya başladı; biz bu arenanın o zamana dek iyice yerleşmiş olan bu iki kültürün iki taraftan çekiştirmesi yüzünden hep arada kaldığını ileri süreceğiz. Bu arena üstündeki baskılar o denli çoktu ki. sonuçta informasyon etkinliğinin bu alanında kim bilir o zamana kadar yaşanmış en büyük kargaşalık ve muğlaklık ortaya çıktı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kişinin bilmiş olduğu nedir? Üç tür şey: doğru olan, iyi olan, güzel olan. Bu soyut kavramların her birinin tanımı medeniyetle kastettiğimiz şeyin ta kendisidir. Elbette bu tanımların ayrıntıları, her mahut medeniyetin genel çerçevesi içinde, üstelik kimi zaman fazlaca hararetli bir şekilde tartışılmaktadır. Ama tarihsel medeniyetleri bütünleştiren unsurlardan biri de, hepsinin doğru, iyi, güzel olan hakkın­ da informasyon toplayabildiğine ve bu tarz şeyleri tanımlayabildiğine inanması olmuştur. Aynca modem dünyaya gelene kadar asla kimse bilginin bu üç hedefinin parçalara ayrılmış, birbirinden aynlabilir etkinlikler bulunduğunu da düşünmemiş şeklinde görünüyor. Keats’in şiirindeki “Doğru olan güzelliktir, güzellikse doğru” dizesi tarihsel medeniyetlerin tümünde kulağa hoş gelebilirdi; oysa günümüzde duygusal ve garip kaçıyor, hatta yazıldığı dönem olan on dokuzuncu yüzyıl Avrupası’nda da aynı etkiyi uyandırmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kapitalistler, ayak değirmeninde daha da süratli koşmak için gitgide daha süratli koşan beyaz fareye benziyor. (Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş