Kangurular – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kangurular – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kangurular kimin eseri? Kangurular kitabının yazarı kimdir? Kangurular konusu ve anafikri nedir? Kangurular kitabı ne konu alıyor? Kangurular PDF indirme linki var mı? Kangurular kitabının yazarı Muzaffer Oruçoğlu kimdir? İşte Kangurular kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Muzaffer Oruçoğlu
Yayın Evi: Babek Yayınları
İSBN: 2880000056546
Sayfa Sayısı: 426
Kangurular Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Şafak öncesi, kıtanın beşyüze yakın dil konuşan tüm klanları, dans ede ede birleşti. Oldukca büyük, iç içe daireler halinde, yediden yetmişe, hanım adam tüm Aboricinlerin katılmış olduğu bir Corroberre düzenlendi. Kıta yerlilerinin, kırkbin senelik geçmişinde görülmemiş, hayal bile edilmemiş bir şarkı, dans, feryat ve inanç şöleniydi bu. Bir ufuktan bir ufka varıyordu Corroberre’nin çapı. Bu görkemli dans harmanının merkezinde Pemulwuy duruyordu. Iyuna’nın, narin, nakışlı, upuzun ağaç heykelini çağrıştırıyordu. Pasifik Okyanusu’na doğan ilk şafak, ilk fırtına, ilk martı çığlığı kadar taze bir çığlıkla başlattı kanguru dansını. Dansın başlamasıyla beraber, sağanak halinde, yeşil yaşam kıvılcımı yağdı toprağa. Kıtanın onbinlerce yıl ilkin, Aboricinlere luk ve bolluk sunan ve sonraları kuruyan güzel Mungo gölünün yatağı duru sularla doldu. Yaşları kırkbin, otuzbin ya da onbin olan kertenkeleler, pitonlar, kangurular, dingolar, devekuşları, timsahlar, güneş başlı bayanlar, çizildikleri kayaların üstünde canlanarak toprağa indiler. Corroberre’nin taşı canlandıran deli iklimine yöneldiler.”
(Arka Kapak)
Kangurular Alıntıları – Sözleri
- Deliliğin Hakkından delilik gelirdi. Mayasında delilik olmayan aşk bile güzel değildi. Toprağa düşen buğdayın filizlenebilmesi için, çekirdeğinde azıcık deliliğin olması gerekiyordu. Tüm yeniliklerin ruhu,delişmen yeşiliydi.mutluluğu yakalamak problem değildi. Yapamayacağına inandığın görevlere sarıl yeterki. Başarma çabasını ve başarısızlığı zevke dönüştür. Kafanı şüphe tulumu haline getir fakat yarıda bırakma hiçbir problemi …
- Düşüncesini korkuyla sınırlandıran ve maddi bir güce dönüştürmeyen her insan , yaşı ne olursa olsun, ihtiyardır.
- Mavi, insanoğlunun, tüm canlıların ve bitkilerin ana rahmiydi. Binbir çeşidi vardı mavinin.
- “Çoktan devrilecektim, gövdemdeki şu kuş yuvaları olmasa…”
- Türkler oldukca çalışıyorlar. Yaşamayı işin bir parçası olarak ele alıyorlar. Hiç bir vakit yaşayamayacakları bir gelecek için yaşıyorlar. Çocuklarına da aynı kültürü aşılıyorlar.
- “Değişmek istiyorsan,büyük problemleri kucaklamaktan korkma ”
“Başkalarını ne kadar değiştirdiğine bağlıdır, kendini ne kadar degistirdigin”
Kangurular İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Kangurular PDF indirme linki var mı?
Muzaffer Oruçoğlu – Kangurular kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kangurular PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Muzaffer Oruçoğlu Kimdir?
Muzaffer Oruçoğlu,18 mart 1947’de, Kars’ın Göle kazasına bağlı Büyük Zavot köyünde dünyaya geldi. Köyünde ilköğretim olmadığı için İlkokulun ilk üç yılını komşu köyün (Ufak Zavot) okulunda, bir yılını kendi köyünde, son yılını da Kars’ta okudu. Kars Orta Okulu’nu bitirdikten sonrasında, Öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen okuluna, iki yıl sonrasında da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu hazırlık Lisesine gitti. Bir yıl sonrasında,
Fen Fakültesi Matematik Astronomi kısmına girdi. 67’de içlerinde İbrahim Kaypakkaya’nın da olduğu 9 arkadaşıyla beraber, Amerikan 6. Filosuna karşı yayınladıkları bildiri sebebi öne sürülerek Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’dan atıldı. 68 talebe hareketlerine katıldı. 1969’da Değirmen Köyündeki toprak işgaline katıldı ve tutuklanıp Silivri cezaevine konuldu. 1972’de TKP(M-L) kurucuları içinde yer aldı. 1973’de İstanbul’da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkum edildi. Tutsaklık yıllarını şiir ve roman yazarak geçirdi. 13 yıl tutsaklıktan sonrasında askere alındı. Askerden 40 gün sonrasında, mayıs 1986’da firar edip, Yunanistan’a firar etti. Fransa’da sığınma etti. Yeniden roman yazmaya ve fotoğraf halletmeye başladı. Politik ve edebiyat dergilerin de yazıları gösterildi. 1988’ de evlenerek Avustralya’ya yerleşti. Bu kıtada ilkin iki senelik fotoğraf ve heykel kolejini (Greensborough TAFE COLLEGE – NMIT) tamamladı. Daha sonrasında Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüne (RMIT) bağlı, PUBLİC ART bölümünde üç yıl Resim ve Heykel eğitimi yapmış oldu. Şimdiye kadar toplam 6 ülkede altmışa yakın kişisel fotoğraf sergisi açtı. 13’ü roman, 7’si şiir, 2’si masal olmak suretiyle 30 kitabı yayımlandı. 2011 yılı Abdullah Baştürk işçi edebiyat ödülü ,Grizu 4 ciltlik romanına verildi.Halen Avustralya’da yaşamaktadır.
Muzaffer Oruçoğlu Kitapları – Eserleri
- Tohum
- Dersim
- Çıplak ve Özgür
- Mengene
- Kangurular
- Gül, Demir ve Feryat
- Brunswick Delileri
- Grizu 1
- Filozof
- Newroz
- Karyaditler
- Grizu 2
- Baba İshak Destanı
- Yar Geyikleri
- Grizu 3
- Mavi Munzur Masalları
- Grizu 4
- Çatlaklar ve Kesitler
- Büyücüye Mektuplar
- Maymun Düğünü
- Sevdalı Kız
- Mengene
- Işıltılar İmgeler
- Eşrefoğlu Al Haberi
- Denemeler
- Devlet ve Komün
- Lâl Dili
- Aşk ve Işık İçinde
- Falaris Prelüdleri
- Sanat Edebiyat Yazıları
- Dangalak
- Demirin ve Ateşin Dilinden
- Huruç
- Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu
- Çatlayan Süt Sessizliği
- Işıltılar İmgeler
Muzaffer Oruçoğlu Alıntıları – Sözleri
- Sevdim mi gözlerim çoğalır, sevdiğimin her yerine dağılır. (Grizu 1)
- Gözün geride kalmasın. Zaten yaşadığın kadar yaşadın. Siktir et gerisini. (Grizu 2)
- “Dünya değişti. Aletler artık kendi dışlarındaki elleri değil, kendi içlerindeki teri dinliyorlar. Ekmekler büyüyorlar, açlığı ve parayı yiyorlar.” (Sevdalı Kız)
- Kadının kendi altın krallığını yitirerek köleleşmesi tarihin en hazin, en garip ve en büyük öyküsüdür. Mülkiyetin ve iyelik duygusunun olmadığı güneşin ve suların, özgürlüğü pırıl pırıl bir kahkahayla selamladığı çağda, hanım insanlığın ikiden oldukca memelerle sembolize edilen – bolluk deposu, komünal ve cinsel yaşamın biricik kahramanıydı. İlkel insanoğlunun gözünde, insan denilen tılsımlı muammayı, tabiatın en kıymetli varlığını, hatta kabileyi doğuruyordu. O kolektif yaşamın, aşkın ve sevişmenin tüm alanlarına egemendi. Cinselliğe ilişkin hiçbir tabu, hiçbir kan bağları engeli, emir söz konusu değildi onun için. Kendi içinden çıkan tek bir buyruğa uyuyordu yalnız; sevmek, istemek ve hoşlanmak buyruğu. (Karyaditler)
- “Asırlar geçmiş aradan, bilincimiz, yaratıcı gücümüz, gönencimiz kurtulamamış hâlâ… Kurtulamamış şu lanetli şehvetin, servetin ve şiddetin hükmünden.” (Baba İshak Destanı)
- İnançtır bu
Tanı yavrum
Sevaptır pırıl pırıl
Demire tırnakla
Duvara kanla yazılır
Acılardan süzülür
Canı can
Zindan zindan içinde
Beton gülüdür
Bükülmez
Bükülmez yavrum
Cellat suratlara tükürür
Ve alnı şafağa doğru
Darağacına yürür (Demirin ve Ateşin Dilinden) - Acılar kolay unutulur, aynalarda görünmezlerse. (Grizu 1)
- “Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme, bawo.” (Dangalak)
- Dünyanın tüm güzelliklerini
Davet ettim soframa
Başköşeye kuruldu orostopolluk
Teşrif etti hançeriyle ihanet
Alçaklık yanıma oturdu
Gülümsedi gözlerime gözleriyle puştluk Kadehlerde pırıl pırıl bir rakı
Şerefe dedi adilik. (Mengene) - -Ama bir bakışta çarpılıp aşık olanlarda var…
-Pek sağlam bir aşk denmez ona. Sağlam aşk, oldukca yönlü derinlemesine tanımaya dayanır. (Tohum) - Yaktıklarına ben de inanıyorum. Işıyan her şeye saldırıyorlar. Aydınlığın zerreciğinden bile ödleri kopuyor. (Gül, Demir ve Feryat)
- Acıdı galiba
Açtı mazgalı
Tek bir taze incir sundu asker
Tarifsiz bir minnettarlıkla aldım
Masamın üstüne koydum oturdum
Seyrine durdum.
“Korkuyorum,” diye fısıldadı incir
“Benzinde safran sarısı ayaklarında zincir
Obur obur bakıyorsun ballanışıma
Senelerdir yememişsin açık ki
Zordur dağılmadan sana direnmek
İçimde var bin kırmızı çekirdek
Kolay değil
Tüm çekirdeklerimi ezerek
Beni yiyecek.” (Lâl Dili) - Her insan, kaçıp sığınabileceği içi boş bir insan arıyordu. (Grizu 3)
- “Kitap yasağı, bu tip aydın insanlarda okuma susuzluğu yaratır. Bunlar için en büyük işkence, yasaklarla, kısıtlamalarla yaratılan kitap işkencesidir belki de” diye düşündü. (Gül, Demir ve Feryat)
- “Hataları kavramazsak, hatalar bizi kavrar.” (Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu)
- Savaş, tarihte olduğu şeklinde şimdide de bir kâr kapısı. Ama İnsanlık kendi tarihinin hiçbir döneminde paraya bu denli düşman ve bu denli de tutkun olmadı. (Çıplak ve Özgür)
- Gözlerini gösterme, derhal anlamış olur, bu sebeple sevdalısın. (Sevdalı Kız)
- Kırımlara, yangınlara, sürgünlere hazır olun. (Dersim)
- Gece seyrimdesin
Gündüz gönlümde
Unutamam
Vurgunum hasretine
Hasretine gelinim.
Akrep gömecine
Bal işleyensin
Ayva şeklinde ağlayıp
Nar şeklinde gülensin.
Öyleki melül
Öyleki mahzun olma
Uğruna yangın olup
Sevdasına yeldiğim.
Gelir günler gelir
Domurur uç verir bilincin
Başı dik
Kızıl pençeli
Şahin olur güvercin. (Demirin ve Ateşin Dilinden) - Yaşamın katı, geri ve çirkin yanlarıyla çatışmak, yaşamın kendisinden daha güzeldir. (Çıplak ve Özgür)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!