Eğitim

Kanton’da İsyan – André Malraux Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kanton’da İsyan – André Malraux Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kanton’da İsyan kimin eseri? Kanton’da İsyan kitabının yazarı kimdir? Kanton’da İsyan konusu ve anafikri nedir? Kanton’da İsyan kitabı ne konu alıyor? Kanton’da İsyan PDF indirme linki var mı? Kanton’da İsyan kitabının yazarı André Malraux kimdir? İşte Kanton’da İsyan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: André Malraux

Çevirmen: Attila İlhan

Yayın Evi: Varlık Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 269


Kanton’da İsyan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti


Kanton’da İsyan Alıntıları – Sözleri

  • Hayatın hiçbir şey etmediğini fakat hiçbir şeyin de bir yaşam etmediğini öğrendim.
  • Öbürleri, ikinci derslik işçiler için en kuvvetli, hiç olmazsa en güvenilir araçlardır: cesurdurlar, içleri kinle doludur, onur monur da tanımazlar…
  • “Toprağını asla elden bırakmayacaksın.” Saçma bir dünyada mı yaşamak yoksa bir başkasında mı.
  • Şu karanlığa alışamadım gitti, kendimi hep körmüşüm sanıyorum.
  • İçim dışım gece… Gözlerim yanıyor fakat uykum da yok. Sarhoş oluyormuşum şeklinde, vücudumda gezinen hafifçe ürpermeler.
  • Bir imparatorluk ne demek, farkındayım artık. Tuttun mu bırakmamak, devamlı sertlik. Yönetmek. Belirlemek. Kısıtlamak.
  • Değişen eski kurtuluş tutkusu değildir…Avrupadır: Avrupa umursanmaz olmuştur artık.
  • “Yazarlar ruhların mühendisleridir.”
  • “cemiyet, bence, fena kurulmuş da düzeltilmeye elverişli bir şey değil, düpedüz saçma, anlam ifade etmeyen. ikisi arasındaki farka dikkat et. (…) saçma! saçma diyorsam, akla uymuyor demek istemiyorum. isterlerse değiştirsinler bu düzeni, umrumda değil. beni yıkan onun adaletsizliği değil esasen, daha da derin bir şey, ne kadar bağlanayım istersem isteyeyim, bu bağımlılığa toplumsal bir şekil veremiyorum. iyi mi dinsizsem, öyleki toplumdışıyım ben.”


Kanton’da İsyan İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İngilizler Hong Kong’a el koymuş durumda,memlekete gelen gemilerden bir teki bile İngilizlerden habersiz limanlara yanaşamıyor,İngiliz aklı ,zayıfı görmüş olduğu anda tepesine çöker.Çin o dönemler zayıf ,tam İngilterenin istediği kıvamda.İngiliz destekli Mandçular tarafınca yönetilmekte.Kıyı şehirlerindeki aydınlar ve sürgün edilmiş gurbetteki Çinliler durumdan rahatsız,bir önder gerekiyor, Doktor Sun Yat Sen.Yavaş yavaş gelişiyor ve yandaş topluyorlar amaç ingilizleri kovarak mandçuları devirmek.İşte bu örgütün adı Kuomintang.Teşkilat giderek destekçisini arttırıyor fakat bir çeki seviye vermek lazım, adres heralde Sovyetler, biri örgütlenmek istiyorsa Sovyetlersiz bu işin oluru yok.Sovyetler tabanca ve uzman yardımını kabul ediyor , Kuomintang ise koministlerin partiye üye olmalarını kabul ediyor.Bizim kitabımız bu birleşmenin sonucu işte.Kuomintang Rus Borodin tarafınca tekrardan örgütlenmeye başlıyor.Kuomintang sıkışıp kalmış,bir yanda Borodin’in şeflik yaptiğı rus devrimciler,disiplinli soğuk adamlar ,bir yanda barışçılar,kimse ölmesin masada halledelim diyenler,barışçıların tinsel lideri Çang Dai,bir yanda ise batılı anarşiştler,şefleri Fransız Garine.Birde hiçbir gruba girmeyen teroristler var elebaşları Hong.
Bu grupları birer cümle ile özetlemeye çalışacağım.
Borodin tarafı:Tipik bir bolşevik,sistemli,emin,teknisyenlerden kurduğu ordusuyla oldukça dinamik.
Garine Tarafı:Düşmanı da olsa yamansa eğer hakkını yemeyecek biri,kitabın bir yerinde geçmiş olduğu şeklinde “insan,fazla insan”
Çang Dai tarafı: dirisi kimsenin işine gelmiyor fakat ölüsü her insanın işine geliyor.
Hong tarafı:Düzenin her türlüsüne karşı,canı sıkılsa Borodin’i Çang Dai’i gözünü bile kırpmadan öldürebilecek bir adam,bir ihtimal iş Garine’e gelirse bir iki göz kırpabilir.
Çang Dai’ye geri dönecek olursak yollar bir halde ona çıkıyor,Gandi rolünü üstlenmiş, Çin halkı onu seviyor.Garine ise sevgi yetmez diyor onlara hayatta kalabilecekleri bir ülke bırakmalısın diyor.İyi bir adam bence,dirisi hiçbir işe yaramayan ölüsüyse her insanın işine yarayan biri nereden bakılırsa bakılsın iyi bir adamdır.
Malraux ,Garaudy tarafınca Trockist olarak yerden yere vurulmuş bir yazar,kitabın önsözünde Attila İlhan Garaudy’e cevabı yapıştırıyor:
“Malraux’yu troçkist sayıp Troçkiy’e Stalin’in yumurtladığı cevherlerle karşı çıkan Garaudy’nin, rüzgar döndü ya, şimdi aynı yazıyı yazacak olsa, Stalin’e kimin sözleriyle karşı çıkacağı, Kruşçov’ın mı yoksa Brejinev’in mi?”
Kitabı okuyunca Malraux’un Garine’in bir benzeri bulunduğunu anlıyoruz.
Malraux’da her şey insanda biter,netice insandır.Tıpkı Garinede olduğu şeklinde,Bolşeviklerde netice dogmaya çıkar,Borodinde olduğu şeklinde.
Bu dogma ve insan sonuçlarini açarsak mevzu birazcık açıklığa kavuşacak şeklinde.Borodin,işçilere köylülere,siz dehşet adamlarsınız ,devlet siz olmadan nüzul kalır şeklinde sözlerle propogandasını yapıyor,Garine bu sözleri söylemiyor,onurlarına ve kendilerine inanmalarıni sağlayarak müthiş etkiki oluyor.Garine’in amacı insanları toprak sahibi yapmak değil,kendi hayatlarının sahibi yapmak.Borodin bir şeyle karşılaştımı “bu benim ne işime yarar” diye düşünür Garine ise “bunu kimin yararına kullanmalıyız” diye düşünür.Borodin sürekliliği benim şeklinde adamlar sağlayabilir derken, Garine daha üstünü düşünür,devamlı yaratan bir insanı.”insan kendini sadece yatatarak savunabilir”
Bu yazıya Garine’in bir mektubu ile son veriyorum:
“Toplum bence, fena kurulmuş da düzeltilmeye elverişli bir şey değil, düpedüz saçma, anlam ifade etmeyen. İkisi arasındaki farka dikkat et. (….) Saçma! Saçma diyorsam, akla uymuyor demek istemiyorum. İsterlerse değiştirsinler bu düzeni, umurumda değil. Beni yıkan onun adaletsizliği değil esasen, daha da derin bir şey, ne kadar bağlanayım istersem istiyeyim, bu bağlılığıma toplumsal bir şekil veremiyorum. Nasıl dinsizsem, öyleki cemiyet dışıyım ben…”
Son olarak bir söz söyleyip bırakayım,ne önemi var şimdi bu tarz şeyleri anlatmanın bizene ,90 yıl evvel Çinde yaşananları okuyup birde üzerine çizikler atmanın gereği ne,ne saçma.İngiltere’yi çıkarın yerine ABD yi koyun şimdi Türkiye dahil neredeyse tüm Asyada olup bitenlerle o dönemde yaşananlar neredeyse aynı şeyler. (Fırat Özbey)

Yazar: Malraux
Çevirmen: Attila İlhan
Okuyan: Yasin Yılmaz
Hal bu şekilde olunca da insan okurken zorlanıyor normal olarak. Yazar da sağ olsun vaka örgüsünü o denli karışık vermiş ki işin içinden çıkamıyorsunuz bir süre. Yazar -bir çoğumuz gibi- uzak doğu kültürüne ilgi duymaktadır. Bu yüzden gençliğinde Çin’e kadar gitmiş. Ardından Avrupa’da süregelen faşist hareketlere karşı da eylemlere katılmış. Isyan yalnız kalemiyle değil gövde ve zihniyle de son aşama yazarın hayatında olan şeyler. Kitapta gene klasik ingiliz entrikaları ve onları hayata geçiren kuklaları ile Çinli grupların karşılaşmaları içeriyor. Attila İlhan’ın kitabın başlangıcında yer edinen notları da kitaba ısındırıyor. Okuma seyri açısından fazlaca zevkli olan kitabı bitirdikten sonrasında “iyi ki” diyor insan.
Umarım sizler de dersiniz. (yy)

Belki de Modern Çin tarihini yakından bilmediğim için fazla yabancı kaldım. Gerçi birçok yerdeki ideolojik tartışmalar ve Sovyet-İngilizlerin münakaşa içinde yer almış olduğu kutupları görerek kitabın can alıcı yerlerini algı edebildim, hoş o dönemlere ilişkin araştırmalar da yaptım. Fakat ben gene de kitabın vaka örgüsünü beğenemedim, aniden bir yere odaklanırken başka bir paragrafa geçtiğimde mevzu değişik bir şey anlattığı için ilkin anlamaya çalıştım ve bu da benim kitaba karşı olan odağımı kesti. Yazarın üslubunu garipsedim, alışık olmadığım bir dil. Belki çevirisini meydana getiren Atilla İlhan ile ilgilidir, bilemem fakat şuur akışının uygulanmaya çalışmış olduğu yerin derhal peşinden uzun ve muntazam tasvirler, peş peşe eksiltili cümleler, zamanı informasyon aktarımları, … bir paragrafta değişik biçim cümleler görmek benim çok da fazla hoşuma gitmedi. Yazarın belirli çizgide üslubu olur ve bu okuyucuyu ileriye götürür. Tabii ki üslubun değişeceği bölgeler vardır fakat bu eserde ben bunu bayağı buldum. Konusal olarak Fransız bir yazarın Çin’in devrim sürecini anlatması benim fazlaca hoşuma gitti. Bu kitabı okurken fazlaca sayıda araştırma yaptım ve Çin’in zamanı ile ilgili birçok şey öğrenebildim. Bu kitabın en güzel yönü de o, insana araştırılası şeyler öğretmesi. Bu sebeplerle kitabı averajda buluyorum. (Yusuf Bozdağ)


Kanton’da İsyan PDF indirme linki var mı?


André Malraux – Kanton’da İsyan kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Kanton’da İsyan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı André Malraux Kimdir?

André Malraux (1901-1976) Fransız romancı, sanat tarihçi ve devlet adamı.

1922’de bir Khmer tapınağını görmek amacıyla Kamboçya’ya gitti.Tapınağın kabartmalarını sökmek suçundan bir süre hapis yattı. Burası, Malraux’nun sömürge karşıtı düşüncelerinin geliştiği yer oldu. Güneydoğu Asya’da L’lndochine Enchainee adlı gazeteyi kurdu. Daha sonrasında Çin’e geçerek Devrimci eylemlerde bulunmuş oldu.

1929’da Afganistan ve İran’da, 1934’te Arabistan Yarımadası’nda araştırmalarda bulunmuş oldu. İspanya iç savaşına pilot olarak katılıp, cumhuriyetçi cephede savaştı. 1945’te Roman yazmayı bırakarak Sanat Tarihine yöneldi.1959-1969 içinde Fransa’da Kültür Bakanı olarak vazife yapmış oldu. Dönemin felsefi ve ideolojik yapısını sorgulayan Malraux’nun yapıtlarında, burjuva toplumuyla ve bu toplumda yaşayan bireylerin varoluşsal sorunlarıyla bir hesaplaşmasını görürüz.

En mühim eseri Dünya klasikleri içinde bulunan (La Condition Humaine) İnsanlık Yazgısı (1933), (L’Espoir) Umut (1937), (Les Noyers de l’Altenburg) Altenburg’un Ceviz Ağaçları (1947).


André Malraux Kitapları – Eserleri

  • İnsanlık Durumu
  • Umut
  • Altenburg’un Ceviz Ağaçları
  • Kanton’da İsyan
  • Turan Yolu
  • İnsan Yazgısı
  • Karşı Anılar
  • Fatihler
  • Büyük Yol
  • Obsidiyen Kafa
  • Düşsel Müze
  • Batı’nın İğvası


André Malraux Alıntıları – Sözleri

  • Devrimin en büyük gücü umuttur . (Umut)
  • Cumhur – körler toplusu… (Batı’nın İğvası)
  • “Sanatın geçmişi Avrupa için olsa olsa sanat denilen bu üslubun geçmişi olmuştur ve bu geçmiş bize bir üsluplar evreni olarak görünür… Bilinmeyen veya küçümsenen bir güç, bir asır önce sanatçının en temel güçlerinden biri olarak ortaya çıkıyordu. (…) Ama bu gücün şaşırtıcı biçimde yükselmesi bize unutulması mümkün olmayan birkaç sözcüğü açıkça telaffuz ettirmektedir: ‘Müze’ bir doğrulamaydı, ‘Düşsel Müze’ ise bir sorgulamadır.” (Düşsel Müze)
  • Meydan, saray ve zamanı bahçelerde bulunan heykellerin yerini, mukaddes dağ, mabet ve mezarlıklardaki heykeller alacaktır; bu durum tek probleminin güzel duyu olmadığını göstermek için yeterlidir. (Düşsel Müze)
  • Öldürülmek, yok olmak umurunda değildi onun: kendine aldırış etmiş olduğu yoktu. Böylece zafere olmasa bile kavgasına kavuşmuş olacaktı. (Büyük Yol)
  • Her şey işarettir. İşaretten işaret edilen şeye yönelmek, dünyayı derinleştirmek, Tanrı’ya doğru gitmektir. (İnsanlık Durumu)
  • Kendime sık sık, uzlaşmanın özgürlüğün bedeli olup olmadığını sormuşumdur. (Karşı Anılar)
  • Kölelerde fazlaca kuvvetli bir yalan içgüdüsü vardır. (Altenburg’un Ceviz Ağaçları)
  • Yaşam ahmakça bir şey olduğuna nazaran, ölüm niçin zekice bir şey olsun ki? (Karşı Anılar)
  • Her dahi birazcık şamandır, fakat doğal, her budala da birazcık şamandır. (Turan Yolu)
  • “Bir insanın hayatı hiçbir şeydir ama hiçbir şey bir insan hayatının yerini tutmaz” (Düşsel Müze)
  • Siz kendinizde bulamadığınız bu dünya teriminin yerini, inşālarla dolduruyorsunuz. (Batı’nın İğvası)
  • Şu sebeple, en insan adamlar devrim yapmaz, iki gözüm: ya kitaplıkları doldururlar, ya da, yazık ki, mezarlıkları. (Umut)
  • Burada, yazmak, yaşamayı sürdürmenin tek yolu. (Altenburg’un Ceviz Ağaçları)
  • Çocukken uçan martıların kanatlarına bakmaya doyamazdım. İki orak ağzını çağrıştıran bu kanatlar benim için bir pastahane vitrininden daha çekiciydi. (Turan Yolu)
  • İnsan kendi içinde kendine yabancı … (Büyük Yol)
  • İnsan, tüm bu pisliğin içinden, demişti, emin adımlarla bir çöp yığınını iyi mi tekmeleyip geçerse öyleki geçmeli…”
    ••• (Fatihler)
  • Ama biliyorum ki, tüm hayatım süresince toplumsal düzeni karşımda bulacağım ve kendimde ne var ise hepsinden vazgeçmeden onu asla kabullenemiyeceğim. (Fatihler)
  • Sizin için üstünlük silahlı insanın üstünlüğü, acının üstünlüğüdür ve bizim için duygu yoğunluğundan gelen mükemmelliğin üstünlüğüdür. (Batı’nın İğvası)
  • Öylesine bıraktığımız sayısız gömüt… (Batı’nın İğvası)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş