Eğitim

Karyaditler – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karyaditler – Muzaffer Oruçoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karyaditler kimin eseri? Karyaditler kitabının yazarı kimdir? Karyaditler konusu ve anafikri nedir? Karyaditler kitabı ne konu alıyor? Karyaditler PDF indirme linki var mı? Karyaditler kitabının yazarı Muzaffer Oruçoğlu kimdir? İşte Karyaditler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Muzaffer Oruçoğlu

Yayın Evi: Babek Yayınları

İSBN: 9789756099247

Sayfa Sayısı: 328


Karyaditler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Aşkın özgürleşmesi, insanoğlunun özgürleşmesine bağlı bir sorundur. İnsanı kuşatan şartlar özgürleşmeyince, gerçek anlamda özgürleşmiş bir insandan söz edemeyiz. Kişi özgürlüğü, toplumun koyduğu ve insana dayattığı kurallar, alışkanlıklar, inançlar, yasalar sistemiyle gerçekleşmez. Her süre böylesi bir sisteme karşı mücadeleyle gerçekleşme sürecini hızlandırır.

Aile mülkiyetin kalesidir. Aşkın özgürleşmesi ile bu kalenin mukaddes varlığı çelişir. İnsanın, insanı mülk edinmesi temeline dayanır aile. Özgür aşk bu temeli sarsan, parçalayan bir ögedir. Dinlerin ve devletin, aşka özgürlük tanımamasının, onun doğasını iğdiş etmesinin sebebi budur.

Aşkın özgürleşmesi, çeşitlilik ve derinlik kazanması, bir değil, birbirini izleyen büyük devrimler sorunudur.


Karyaditler Alıntıları – Sözleri

  • Ezenin ezileni kurtardığı asla görülmemiştir. Zaten kıyametin başlaması ve dünyanın sonu da bu şekilde bir durumun gerçekleşmesine bağlıdır.
  • Kapitalizm, kendinden önceki çağların, ütopik, sırf duyguya dayanan destansı aşkını öldürdü. Bu aşkın ruhunu, paranın ayırtıcı ruhuyla iğdiş etti. Ferhat’ I maden ocağına Şirin’ i ise kerhaneye attı. Kerem ‘ i aşk ateşinde değil döküm fırını önünde yaktı, pahalılığa dayanamayan Elif intihar etti. Mecnun Almancı olmakla kalmadı, Leyla’ yı sarı saçlı bir Alman hanımıyla ta yüreğinden vurdu. Ama bu gelişmeye karşın, geleceğin gerçek büyük birlikteliği ve aşkı, kapitalizmin bağrında, ruşeym halinde, kozasını örüyor.
  • Kadının kendi altın krallığını yitirerek köleleşmesi tarihin en hazin, en garip ve en büyük öyküsüdür. Mülkiyetin ve iyelik duygusunun olmadığı güneşin ve suların, özgürlüğü pırıl pırıl bir kahkahayla selamladığı çağda, hanım insanlığın ikiden oldukça memelerle sembolize edilen – bolluk deposu, komünal ve cinsel yaşamın biricik kahramanıydı. İlkel insanoğlunun gözünde, insan denilen tılsımlı muammayı, tabiat ananın en kıymetli varlığını, hatta kabileyi doğuruyordu. O kolektif yaşamın, aşkın ve sevişmenin tüm alanlarına egemendi. Cinselliğe ilişkin hiçbir tabu, hiçbir kan bağları engeli, emir söz konusu değildi onun için. Kendi içinden çıkan tek bir buyruğa uyuyordu bir tek; sevmek, istemek ve hoşlanmak buyruğu.
  • İnsanlığın en hınzır duygusu, içgüdü gücüne varan en kuvvetli hırsı, hususi iyelik duygusu, hususi iyelik hırsıdır. Hususi iyelik olgusu, iyelik, egemenlik ve ezme duyusunu tüm duyguların sultanı haline getirdi. İnsanlığın o ana kadarki tüm sorunlarını bir tek probleminin sevk ve idaresine soktu. ” KİM, KİME; KİM NEYE SAHİPTİR? ” İnsanlık tarihsel ilerleyişinde hususi iyelik çağına girmek, hususi iyelik köprüsünden geçmek zorundaydı. O kendi gerçek evveliyatına, özgürlüğün artık çekiciliğini yitirdiği pırlanta evveliyatına sadece bu çağdan geçerek girebilirdi. Bu çağ, onun için ileriye doğru büyük bir sıçrama basamağıydı bununla beraber.
  • Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin kültürü geri ülkelerin aşk atmosferini mühim seviyede işgal eder. Ama devletimizde komprador kapitalizmin çirkin ayartıcı, iğfal edici gücü bu naif ve pastoral aşkı büyük seviyede gecekondulara sürerek arabeskleştirdi. İşsizleşen aşık, işgücü pazarında, aşk duygularını, işsizliğin ve paranın ablukasında buldu. Feodal dünyanın köylü saflığında serpilen aşk, paranın soluğuyla soluklaştı. Hesapsız verme, karşılıksız bağlanma duygusu, bileklerin çıkar prangasına kaptırarak o kuvvetli saf inancını yitiriverdi.
  • Çocuğun ilk dokuz aylık oluşum şartları rahimden rahime kötü halde farklıdır. Anneler arasındaki yaşam, beslenme ve çevre farklılıklarının cezasını rahimdeki canlı bir yaşam boyu çekiyor. Annenin her sorumsuz savsak davranışının cezasını da çocuk çekiyor. İyi beslenen ve rahatlık içinde olan ve gebeliğin tüm kurallarına duyarlılıkla uyan bir annenin evladı ile; fena beslenen bitkinlik ve stres anaforunda olan ve gebeliğin tüm kurallarını merhametsizce çiğneyen bir annenin evladı arasındaki farkı düşünmeni isterim.
  • “Zamanımızın biricik kahramanı eylemdir…
    Eyleme gecen hanım,
    Kendi karanlıgını yenmeye adım atar “
  • Aşkı zayıflatan en kuvvetli unsur, eşlerin birbiri üstündeki iyelik duygusudur.
    Iyelik duygusu özgürlüğün düşmanıdır. Kıskançlığın deposu da odur. Kadın, köleleşmesini bu kuvvetli duyguya borçludur.
  • Aile, çocuğun hatalarına kartal benzer biçimde çullanıyor. Hataların olağanlığına inanan çocuk, eleştiri yönteminin sertliğine ve cezalara da bakarak, fena işler meydana getiren insanlara zarar veren bir mahluk bulunduğunu düşünmeye başlıyor. Bu, bağımsızlığı, özgür insiyatifi, özgüveni kırıcı, yok edici bir unsur olarak gelişiyor. Çocuk eleştirinin haklı fakat eleştiri yönteminin ve cezaların haksız ve fena bulunduğunu algılamaya başladığı andan itibaren bir tek kendisini değil, babasını da hiçleştirme eğilimi içine giriyor. Bu, aileye karşı direnişin başlaması anlamına gelir. İster haklı isterse de haksız olsun, aileden yükselen her itiraz, karşısında çocuğun değişik türde direnişlerini bulur. Ortadan kaldırılması oldukça zor bir durum bu. Çocuğun gelişme süreci, bu krizin derinleşmesi şeklinde bir seyir izler çoğunlıkla.
  • İsyan etmedikçe hiçbir şey anlamayacaksın.Kıyamet isyan değil midir? Ölüler kıyamette ayaga kalkar,sağırlar işitir,körler görür,taş duyarlılık kazanır. İsyan güneştir !


Karyaditler İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Karyaditler PDF indirme linki var mı?


Muzaffer Oruçoğlu – Karyaditler kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Karyaditler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Muzaffer Oruçoğlu Kimdir?

Muzaffer Oruçoğlu,18 mart 1947’de, Kars’ın Göle kazasına bağlı Büyük Zavot köyünde dünyaya geldi. Köyünde ilköğretim olmadığı için İlkokulun ilk üç yılını komşu köyün (Minik Zavot) okulunda, bir yılını kendi köyünde, son yılını da Kars’ta okudu. Kars Orta Okulu’nu bitirdikten sonrasında, Öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen okuluna, iki yıl sonrasında da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu hazırlık Lisesine gitti. Bir yıl sonrasında,

 Fen Fakültesi Matematik Astronomi kısmına girdi. 67’de içlerinde İbrahim Kaypakkaya’nın da olduğu 9 arkadaşıyla beraber, Amerikan 6. Filosuna karşı yayınladıkları bildiri sebebi öne sürülerek Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’dan atıldı. 68 talebe hareketlerine katıldı. 1969’da Değirmen Köyündeki toprak işgaline katıldı ve tutuklanıp Silivri cezaevine konuldu. 1972’de TKP(M-L) kurucuları içinde yer aldı. 1973’de İstanbul’da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkum edildi. Tutsaklık yıllarını şiir ve roman yazarak geçirdi. 13 yıl tutsaklıktan  sonrasında askere alındı. Askerden 40 gün sonrasında, mayıs 1986’da firar edip, Yunanistan’a firar etti. Fransa’da sığınma etti. Yeniden roman yazmaya ve fotoğraf halletmeye başladı. Politik ve edebiyat dergilerin de yazıları gösterildi. 1988’ de evlenerek Avustralya’ya yerleşti. Bu kıtada ilkin iki senelik fotoğraf ve heykel kolejini (Greensborough TAFE COLLEGE – NMIT) tamamladı. Daha sonrasında Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüne (RMIT) bağlı, PUBLİC ART bölümünde üç yıl Resim ve Heykel eğitimi yapmış oldu. Şimdiye kadar toplam 6 ülkede altmışa yakın kişisel fotoğraf sergisi açtı. 13’ü roman, 7’si şiir, 2’si masal olmak suretiyle 30 kitabı yayımlandı. 2011 yılı Abdullah Baştürk işçi edebiyat ödülü ,Grizu 4 ciltlik romanına verildi.Halen Avustralya’da yaşamaktadır.


Muzaffer Oruçoğlu Kitapları – Eserleri

  • Tohum
  • Dersim
  • Çıplak ve Özgür
  • Mengene
  • Kangurular
  • Gül, Demir ve Feryat
  • Brunswick Delileri
  • Grizu 1
  • Filozof
  • Newroz
  • Karyaditler
  • Grizu 2
  • Baba İshak Destanı
  • Yar Geyikleri
  • Grizu 3
  • Mavi Munzur Masalları
  • Grizu 4
  • Çatlaklar ve Kesitler
  • Büyücüye Mektuplar
  • Maymun Düğünü
  • Sevdalı Kız
  • Mengene
  • Işıltılar İmgeler
  • Eşrefoğlu Al Haberi
  • Denemeler
  • Devlet ve Komün
  • Lâl Dili
  • Aşk ve Işık İçinde
  • Falaris Prelüdleri
  • Sanat Edebiyat Yazıları
  • Dangalak
  • Demirin ve Ateşin Dilinden
  • Huruç
  • Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu
  • Çatlayan Süt Sessizliği
  • Işıltılar İmgeler


Muzaffer Oruçoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Sevdim mi gözlerim çoğalır, sevdiğimin her yerine dağılır. (Grizu 1)
  • Gözün geride kalmasın. Zaten yaşadığın kadar yaşadın. Siktir et gerisini. (Grizu 2)
  • “Dünya değişti. Aletler artık kendi dışlarındaki elleri değil, kendi içlerindeki teri dinliyorlar. Ekmekler büyüyorlar, açlığı ve parayı yiyorlar.” (Sevdalı Kız)
  • Kadının kendi altın krallığını yitirerek köleleşmesi tarihin en hazin, en garip ve en büyük öyküsüdür. Mülkiyetin ve iyelik duygusunun olmadığı güneşin ve suların, özgürlüğü pırıl pırıl bir kahkahayla selamladığı çağda, hanım insanlığın ikiden oldukça memelerle sembolize edilen – bolluk deposu, komünal ve cinsel yaşamın biricik kahramanıydı. İlkel insanoğlunun gözünde, insan denilen tılsımlı muammayı, tabiat ananın en kıymetli varlığını, hatta kabileyi doğuruyordu. O kolektif yaşamın, aşkın ve sevişmenin tüm alanlarına egemendi. Cinselliğe ilişkin hiçbir tabu, hiçbir kan bağları engeli, emir söz konusu değildi onun için. Kendi içinden çıkan tek bir buyruğa uyuyordu bir tek; sevmek, istemek ve hoşlanmak buyruğu. (Karyaditler)
  • “Asırlar geçmiş aradan, bilincimiz, yaratıcı gücümüz, gönencimiz kurtulamamış hâlâ… Kurtulamamış şu lanetli şehvetin, servetin ve şiddetin hükmünden.” (Baba İshak Destanı)
  • İnançtır bu
    Tanı yavrum
    Sevaptır pırıl pırıl
    Demire tırnakla
    Duvara kanla yazılır
    Acılardan süzülür
    Canı can
    Zindan zindan içinde
    Beton gülüdür
    Bükülmez
    Bükülmez yavrum
    Cellat suratlara tükürür
    Ve alnı şafağa doğru
    Darağacına yürür (Demirin ve Ateşin Dilinden)
  • Acılar kolay unutulur, aynalarda görünmezlerse. (Grizu 1)
  • “Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme, bawo.” (Dangalak)
  • Dünyanın tüm güzelliklerini
    Davet ettim soframa
    Başköşeye kuruldu orostopolluk
    Teşrif etti hançeriyle ihanet
    Alçaklık yanıma oturdu
    Gülümsedi gözlerime gözleriyle puştluk Kadehlerde pırıl pırıl bir rakı
    Şerefe dedi adilik. (Mengene)
  • -Ama bir bakışta çarpılıp aşık olanlarda var…
    -Pek sağlam bir aşk denmez ona. Sağlam aşk, oldukça yönlü derinlemesine tanımaya dayanır. (Tohum)
  • Yaktıklarına ben de inanıyorum. Işıyan her şeye saldırıyorlar. Aydınlığın zerreciğinden bile ödleri kopuyor. (Gül, Demir ve Feryat)
  • Acıdı galiba
    Açtı mazgalı
    Tek bir taze incir sundu asker
    Tarifsiz bir minnettarlıkla aldım
    Masamın üstüne koydum oturdum
    Seyrine durdum.
    “Korkuyorum,” diye fısıldadı incir
    “Benzinde safran sarısı ayaklarında zincir
    Obur obur bakıyorsun ballanışıma
    Senelerdir yememişsin çok açık ki
    Zordur dağılmadan sana direnmek
    İçimde var bin kırmızı çekirdek
    Kolay değil
    Tüm çekirdeklerimi ezerek
    Beni yiyecek.” (Lâl Dili)
  • Her insan, kaçıp sığınabileceği içi boş bir insan arıyordu. (Grizu 3)
  • “Kitap yasağı, bu tip aydın insanlarda okuma susuzluğu yaratır. Bunlar için en büyük işkence, yasaklarla, kısıtlamalarla yaratılan kitap işkencesidir belki de” diye düşündü. (Gül, Demir ve Feryat)
  • “Hataları kavramazsak, hatalar bizi kavrar.” (Kaypakkaya – Akıl ve Aksiyon Duygusu)
  • Savaş, tarihte olduğu benzer biçimde şimdide de bir kâr kapısı. Ama İnsanlık kendi tarihinin hiçbir döneminde paraya bu denli düşman ve bu denli de tutkun olmadı. (Çıplak ve Özgür)
  • Gözlerini gösterme, derhal anlamış olur, bu sebeple sevdalısın. (Sevdalı Kız)
  • Kırımlara, yangınlara, sürgünlere hazır olun. (Dersim)
  • Gece seyrimdesin
    Gündüz gönlümde
    Unutamam
    Vurgunum hasretine
    Hasretine gelinim.
    Akrep gömecine
    Bal işleyensin
    Ayva benzer biçimde ağlayıp
    Nar benzer biçimde gülensin.
    O şekilde melül
    O şekilde mahzun olma
    Uğruna yangın olup
    Sevdasına yeldiğim.
    Gelir günler gelir
    Domurur uç verir bilincin
    Başı dik
    Kızıl pençeli
    Şahin olur güvercin. (Demirin ve Ateşin Dilinden)
  • Yaşamın katı, geri ve çirkin yanlarıyla çatışmak, yaşamın kendisinden daha güzeldir. (Çıplak ve Özgür)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş