Eğitim

Kaybolma Kılavuzu – Rebecca Solnit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kaybolma Kılavuzu – Rebecca Solnit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kaybolma Kılavuzu kimin eseri? Kaybolma Kılavuzu kitabının yazarı kimdir? Kaybolma Kılavuzu konusu ve anafikri nedir? Kaybolma Kılavuzu kitabı ne konu alıyor? Kaybolma Kılavuzu PDF indirme linki var mı? Kaybolma Kılavuzu kitabının yazarı Rebecca Solnit kimdir? İşte Kaybolma Kılavuzu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Rebecca Solnit

Çevirmen: Gökçe Gündüç

Orijinal Adı: A Field Guide To Getting Lost

Yayın Evi: Encore

İSBN: 9786059949156

Sayfa Sayısı: 192


Kaybolma Kılavuzu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yolunu değişiklik yapmak, sınırların dışına çıkmak, eve değişik yollardan dönmek, kısacası yitmek keşfetme imkanı sunar. Rebecca Solnit edebiyatta, beyaz perdede, haritalarda, doğada, renklerde, resimde, fotoğrafta, şarkılarda, yollarda ve hatıralarında dolanıyor. Kişisel tarihini büyü hikayelerle ilişkilendirirken ailesinin göçmen coğrafyasında kayboluyor; kaplumbağalarla, vaşaklarla, yılanlarla göz göze geliyor; papazlarla, punkçılarla karşılaşıyor; dağlarla, çöllerle yüzleşiyor, Hitchcock’un Vertigo filminden, Keats’in şiirinden, Woolf’un günlüklerinden, Dinesen’in hikayelerinden, Yves Klein’ın mavisinden, Benjamin’in denemelerinden izleri takip ediyor.

“O halde sual, iyi mi kaybolunacağı. Hiç kaybolmamak, aslına bakarsak yaşamamaktır ; iyi mi kaybolunacağını bilmemek sizi felakete götürür… Mühim olan tüm dünyayı yitirmek, onun içinde yitmek ve tüm bu aşamalardan ruhunu bulmaktır.”

(Tanıtım Bülteninden)


Kaybolma Kılavuzu Alıntıları – Sözleri

  • “Bazen eski bir fotoğraf, eski bir dost ya da eski bir mektup, bizlere bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Bunu seçen, şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır.”
  • Kelebek, insan ruhunu o şekilde iyi sembolize eder ki Yunancada ona psyche derler ve bu ruh anlamına da gelir.
  • ‘kendi derinliklerimizden habersiz yaşayan insanlarız biz.’
  • Marifet unutmak değil,gitmesine izin vermektir . Ve öteki her şey gittiği süre kaybolanda zenginleşirsin …
  • ‘Hiç kuşkusuz, bulmak kaybolmaktır.’
  • Şarkılardaki ve hikayelerdeki hüzünden zevk almamızın öne sürülen sebebi başka bir şey midir sanki? Bir şeyler hep oldukça uzaklardadır.
  • Bazen eski bir fotoğraf , kimi zaman eski bir dost ya da bir köşede unutulmuş eski bir mektup bizlere bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Zira orada onların içinde oturan , onu kıymet veren , bunu seçen , şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır. Yabancı olan artık tanıdıktır ve bir zamanlar bizlere tanıdık gelen , yabancı değilse bile birazcık tuhaftır hatta rahatsız edicidir.
  • “Biz gün doğumundan gelmiştik, onlar gün batımından… Biz hastalara şifa vermiştik, onlar ise sağlıklı olanı öldürmüşlerdi. Biz çıplak ve yalınayaktık, onlar ise giyinikti, ayrıca atları ve mızrakları vardı. Biz hiçbir şeye göz koymamış, aksine bize sunulanları paylaşmıştık, oysa onlar karşılarına çıkan herkesten çalıyor, kimseye bir şey vermiyorlardı.” ”
  • Aşina olduklarımıza bizi tekrardan yabancılaştıran, evimin civarlarındaki yitik manzaralara, mezarlıklara yada canlı türlerine ilişkin bitip tükenmeyen hikayeler… Etraftaki her şeyi unutturan sohbetler… O gün hissettiğim ve yaptığım her şeye renk kattığını fark edene dek unuttuğum rüyalar… Böylesi bir kayboluş, aslına bakarsak yolunuzu yada başka bir yolu bulmak için başlangıçtır.
  • Barker bir romanında “Değişimin ve tedavinin ilk aşamalarını ,çürümenin ilk aşamalarına ne kadar çok benzediğini gayet iyi bilen bir doktoru anlatır .”Bir kozayı kesip açın ,orada çürümekte olan bir tırtıl görmüş olacaksınız .Göremeyeceğiniz şey ise şudur :Bu mistik mahluk ,yarı tırtıl ,yarı kelebek insan ruhunu sembolize eder . Zira dönüşüm süreci ,çürümenin neredeyse tüm aşamalarını kapsar .”


Kaybolma Kılavuzu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kaybolma hikâyeleriyle başlıyor kitap, kaybolanın değil, kaybolmanın izini sürüyor adeta. Tanık olduğu her şeyi vakalara, kavramlara, hikâyelere, sanata, kendi hayatına ve rüyalara bağlayışına; birbirinden benzersiz benzer biçimde görünen hikâyeleri bir pazılın parçaları benzer biçimde birleştirmesine fanatik oldum. En sevdiğim kısım da Mesafenin Mavisini anlattığı bölümler oldu.
Rebecca Solnit’in on iki kitabı varmış fakat ben yalnız üç tane çevrilmiş kitabını bulabildim. Yakındaki Uzak, Bana Bilgiçlik Taslayan Adam ve Kaybolma Kılavuzu. Muhtemelen öteki kitaplarını da okuyacağım, gerek üslubunun dolaylılığı, bu dolaylılığa karşın anlaşılırlığı, gerekse bilincin organik akışındaki uyuma tekrardan tanık olma isteği. Bu sebeple bu üslup, insanı insana yaklaştıran, bilinçte direnç görmeden kabul edilen bir üslup… Kur’an ayetlerini okurken de sezinlediğim üslup bu tarz bir olay işte. Hani ayetten ayete mevzu değişiyor ya, tıpkı yeryüzünü seyrederken gözümüze kâh tepelerin kâh ağaçların takılması fakat yeryüzünün tüm bunlarla beraber bir tüm olması. Hani, tekrarlarla, birbirinden bağımsız benzer biçimde duran mevzularla ilerleyerek Kitabı bitirdiğinizde, tüm olup biteni kafanızda bir tüm halinde buluverirsiniz, başta her şey kopuk benzer biçimde görünür fakat aslına bakarsak bu bir yanılsamadır şundan dolayı her şey bütüne akar ve bilinciniz en sonunda bütünün tadına bakar her hatmin ardında. Bilincinizin neler yaptığını gözlediğinizde de aynı şeye şahitlik edersiniz, bir hikâye benzer biçimde başlangıcı ve sonu yoktur düşüncelerin, giriş, gelişme ve sonuçtan oluşmaz, daldan dala atlar fakat hepsi bütündür. Yaşamımız da o şekilde, Ergenlik yıllarınızda sorduğunuz bir probleminin yanıtını kırk yaşına vardığınızda alırsınız, bazı dualarınız kabul edilmemiş benzer biçimde görünür oysa on yıl sonrasında, onun hikmetini kavrarsınız. Yaşamımız da, bilincimiz benzer biçimde kopuk parçalar benzer biçimde görünür fakat hiçbir an, hiçbir karar, hiçbir hüsran boşa gitmez burada, tüm taşların yerine oturuşunu izlersiniz yaşlandığınızda. İşte bu şekilde…
Kitaptan tek bir alıntı yaparak bitireceğim:
“Para hırsı ve onun hizmetindeki, her geçen gün daha sofistike hale gelen yeni teknolojiler, vahşi doğanın ve uzak diyarların bağrından, gittikçe daha fazla zenginlik kopardı ve hiç zenginlik kalmayana kadar durmadı. Bankalar, asla harcanamayacak kadar çok parayla doluydu şimdi; o paranın satın alacağı kadar çok şey yoktu bile. Artık kıtlık gerçekti işte; üstelik büyüyordu.” (Hülya Yücel Ergün)

Bugünlerde içim sıkıldıkça düşüyorum yollara,
Bugünlerde seni düşünüyorum sık sık, niçin?
Bugünlerde pek konuşmuyorum ben kimselerle,
Ortaköyü bilirsin. Aynı kahvedeyim oldukça zamandır,
Herkes aynı, herşey aynı,
Bir tek, bir tek sen yoksun…
https://www.youtube.com/watch?v=RcCAGjBMFy4
Gibi güzel sözlü bir şarkıyla efkarlanınca içimde kaybolma isteği oluşuyor. Yok hayır beni Müge Anlı bile bulamamalı. O aşama ustalaşmış kaybolmalıyım kılavuz koşul diyerek çeviriyorum sayfaları. Kitap hakikaten de kaybediyor benliğinizi satırlarında. Deneme sevdiğim bir tür değildi sadece bu kitabı sevdim. Demekki tecrübe etme türü güzelmiş ben yanlış kitaplar okumuşum. (DUA)

Rebecca Solnit, salt bilgiyi yazınsal, güçlü ve akıcı bir dil ile sürükleyici hikayelere dönüştürmüş. Ortaya çıkan hikayeler anı mı, kurgu mu yoksa fikir yazısı mı kimi zaman ayırmakta güçlük çekiyor insan. Sırf bu sayede adının hakkını veriyor bence. Sınırlar silikleşiyor ve okuyucu tüm bu verilerde kayboluyor. Kesinlikle okunmalı. (Deniz Çobaner)


Kaybolma Kılavuzu PDF indirme linki var mı?


Rebecca Solnit – Kaybolma Kılavuzu kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kaybolma Kılavuzu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rebecca Solnit Kimdir?

Amerikalı yazar Rebecca Solnit, 24 Haziran 1961 tarihinde Connecticut Eyaleti’nin Bridgeport şehrinde dünyaya geldi. California Üniversitesi Gazetecilik bölümünde master yapmış oldu. Harper’s dergisinde de yazıları yayımlandı. Makalelerinde ve kitaplarında Kültür zamanı, çevrecilik ve anı türlerinde eserler veren yazar; feminizm, politika, mekân ve sanat mevzularında yazmaktadır.


Rebecca Solnit Kitapları – Eserleri

  • Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar
  • Kaybolma Kılavuzu
  • Karanlıktaki Umut
  • Yakındaki Uzak
  • Yol Aşkı – Yürümenin Tarihi
  • Yokluğumdan Aklımda Kalanlar


Rebecca Solnit Alıntıları – Sözleri

  • “Bazen eski bir fotoğraf, eski bir dost ya da eski bir mektup, bizlere bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Bunu seçen, şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır.” (Kaybolma Kılavuzu)
  • .
    Ama aslına bakarsak dünyanın en güzel insanı yok şundan dolayı oldukça fazla güzellik var.
    Bazı insanoğlu yuvarlaklığı ve yumuşaklığı sever, bazıları ise keskin kenarları ve kuvvetli kasları sever. Bazıları aslan yelesi benzer biçimde kalınca saçlardan hoşlanır, bazıları ise mürekkepli bir şelale benzer biçimde dökülen ince saçlardan hoşlanır ve bazıları birini o denli oldukça sever ki neye benzediğini unutur.
    Bazı insanoğlu gece yarısı yıldızlarla dolu gece gökyüzünün hayal edilebilecek en güzel şey bulunduğunu düşünür, bazıları karla kaplı bir orman bulunduğunu düşünür.
    Güzellik hakkında birçok fikri olan bir sürü insan var. Ve aşk… Birini oldukça sevdiğinizde, yalnız aşk benzer biçimde görünürler.
    … (Yakındaki Uzak)
  • “Şiddetin bir ırkı, sınıfı, dini ya da milliyeti yok, fakat şiddetin bir cinsiyeti var.” (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • Görülebilir olmanın ve konuşabilmenin mümkün olmadığı yerde hayatta kalmak, onurlu ve özgür olmak mümkün değil. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • Bedenen hayatta kalma mücadelesi de oldukça şiddetli olabilir fakat savaşım yalnız o değil, katılım, saygınlık ve ses sahibi olma hakları da dahil olmak suretiyle gerçek sahibi bir şahıs olarak hayatta kalma mücadelesiydi. Yani yalnız hayatta kalmaktan fazlası söz mevzusuydu: Yaşamak söz mevzusuydu. (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • “İnsanları kendi tarafınıza çekmek için bilgiyi aşina oldukları bir perspektiften sunmalısınız.” (Karanlıktaki Umut)
  • “Bir sayfanın üzerine bir şey yazılmadan önceki beyazlığı ile bir şey yazılıp silindikten sonraki beyazlığı hem aynı beyazlık hem de aynı beyazlık değil. Bir söz söylenmeden önceki sessizlik ile söylendikten sonraki sessizlik de hem aynı hem de değil.” (Yakındaki Uzak)
  • Marifet unutmak değil,gitmesine izin vermektir . Ve öteki her şey gittiği süre kaybolanda zenginleşirsin … (Kaybolma Kılavuzu)
  • Bazen eski bir fotoğraf , kimi zaman eski bir dost ya da bir köşede unutulmuş eski bir mektup bizlere bir zamanlar olduğumuz o kişinin bambaşka bir yere gittiğini hatırlatır. Zira orada onların içinde oturan , onu kıymet veren , bunu seçen , şunu yazan o insan artık yoktur. Farkına bile varılmadan büyük mesafeler alınmıştır. Yabancı olan artık tanıdıktır ve bir zamanlar bizlere tanıdık gelen , yabancı değilse bile birazcık tuhaftır hatta rahatsız edicidir. (Kaybolma Kılavuzu)
  • “Kadın olarak benim bir ülkem yok.” (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • ‘Hiç kuşkusuz, bulmak kaybolmaktır.’ (Kaybolma Kılavuzu)
  • “Biz gün doğumundan gelmiştik, onlar gün batımından… Biz hastalara şifa vermiştik, onlar ise sağlıklı olanı öldürmüşlerdi. Biz çıplak ve yalınayaktık, onlar ise giyinikti, ayrıca atları ve mızrakları vardı. Biz hiçbir şeye göz koymamış, aksine bize sunulanları paylaşmıştık, oysa onlar karşılarına çıkan herkesten çalıyor, kimseye bir şey vermiyorlardı.” ” (Kaybolma Kılavuzu)
  • “Yazmak, herhangi birine söylenemeyecek şeyleri hem asla hiç kimseye söylememek hem de her insana söylemektir. Ya da daha doğrusu yazmak, söyleyebileceğin herhangi biri olmayan şeyleri bir ihtimal okuyacak olan o asla-hiç kimseye söylemektir.” (Yakındaki Uzak)
  • Mesele yalnız, onlu yaşlarınızın sonunda hâlâ yeniyetme olmanız değil, hem de çocuk olmayan herkesi soktuğumuz yetişkinlik kategorisinin de devamlı değişiklik halinde olması. Aydınlık saatlerin hepsine gündüz deyip geçerken, gün doğumundaki uzun gölgelerin ve sabahleyin çiyinin, öğle saatlerinin düz ve berrak ışığından değişik bulunduğunu asla anlamamışız benzer biçimde. (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • “Dinle: Sen kendin değilsin, diğerlerinin oluşturduğu kalabalıklardansın, devamlı su sızdıran bir teknesin sen de, yaşamının büyük kısmını başka biri olarak geçirdin, oldukça ilkin ölmüş insanoğlu olarak, asla yaşamamış insanoğlu olarak, asla karşılamadığın yabancılar olarak.” (Yakındaki Uzak)
  • Yürüyüş sınırsızdır; sınırsız azca sayıdaki spordan biridir. (Yol Aşkı – Yürümenin Tarihi)
  • İnsanın kendi öyküsünü kelimelerle ya da imgelerle anlatabiliyor olması, zaferin ve isyanın ta kendisidir. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)
  • “Uçabiliyordum fakat şimdi diyorum ki bir ihtimal esas mesele yeniden dünyaya inebilmekti.”
    . (Yokluğumdan Aklımda Kalanlar)
  • Kelebek, insan ruhunu o şekilde iyi sembolize eder ki Yunancada ona psyche derler ve bu ruh anlamına da gelir. (Kaybolma Kılavuzu)
  • Batı dünyasında, tarih süresince, evlilik kurumunu tanımlayan yasalar bayanı kocasının haiz olduğu bir mal, hatta erkeği patron, bayanı ise hizmetçi ya da köle olarak tanımlanmıştır. (Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş