Kovulanın İzi – Yaşar Çabuklu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kovulanın İzi – Yaşar Çabuklu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kovulanın İzi kimin eseri? Kovulanın İzi kitabının yazarı kimdir? Kovulanın İzi konusu ve anafikri nedir? Kovulanın İzi kitabı ne konu alıyor? Kovulanın İzi PDF indirme linki var mı? Kovulanın İzi kitabının yazarı Yaşar Çabuklu kimdir? İşte Kovulanın İzi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Yaşar Çabuklu
Editör: Müge Gürsoy Sökmen
Yayın Evi: Metis Yayıncılık
İSBN: 9789753423314
Sayfa Sayısı: 136
Kovulanın İzi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Pek iç açıcı şeylerden söz etmiyor elinizdeki kitap. Tersine, uygarlığın yeraltına tıktığı karanlık içeriklerden, toplumsal vicdan tarafınca lanetlenmiş sapkın eğilimlerden, bastırılmış yıkıcı dürtülerden söz ediyor. Kötülükten, kirden ve suçtan; kadavradan, lağımdan ve boktan söz ediyor. Üstelik, tüm bunlardan söz etmekten bir şey umuyor. Yer üstünde asayiş yeraltının denetim altına alınmasıyla kurulmuşsa eğer, aşağıdaki içeriklerin konuşturulmasından geçecektir yıkıcı eleştiri. Kapitalizm kişinin yalnızca kendini tanımasının değil, bununla beraber kendini unutmasının da koşullarını yaratmışsa, unutulanı hatırlatmayı hedef edinecektir eleştiri. Bu şekilde bir ümit var bu yazılarda. (tanıtım yazısından)
Kovulanın İzi Alıntıları – Sözleri
- Kaybetmişlerin aziz(e) mertebesine doğru yükselmesi toplumun onlara karşı duyduğu nefretle doğru orantılıdır.
- ” Kapitalizm ölümün komünal, dayanışmacı boyutunu toplumun elinden çekip almış, yaşamı canlılığından arındırıp sterilize ederek ölümün soğuk, yansız, görünmez, savaşlarla beslenen tarzını bir toplumsal tahakküm biçimi olarak dayatmıştır. “
- Aslı olmayan bir kopyadır yaşanılan.
- Evdeki huzurun bedeli sokağın baskı altına alınmasıdır. Kendi içindeki bastırılmış “negatif” yana duyarlı olan şahıs sokağa karşı da duyarlı olur. Sokağa karşı duyarlı olan şahıs de evini kolay kolay sevmesi imkansız.
- “Fena görüntü” seviye, otorite ve aşama düşkünü kentli orta sınıfı yaşamış olduğu mekâna ilişkin olarak da rahatsız ediyor. Çirkin bir görüntü oluşturuyorlar diye üstü ahşapla kaplanan (bu yüzden evi de yeterince ısıtması engellenen) radyatörler, bir türlü komşuların önüne çıkarılmayan evin özürlü kızı, üstündeki pürüzlere katlanılamadığı ve temizlemesi kolay olduğundan saten alçı ve boya yapılan duvarlar, penceresi öteki odalarınkinden daha minik ve tavana yakın, evin dikkat çekmeyen köşelerinde bulunan hizmetçi odaları, binadaki toplumsal yaşam alanının dışındaki bodrum katlarında yaşayan ve adlarına efendi ilave edildikten sonra hitap edilen kapıcılar.
- Diğer bir yol ticarileştirilemeyen verimsiz harcamalar dünyasında kendimizi yokluğa, faydasızlığa, tükenişe adamak.Sadece kendimizi yok etmek amacıyla sözcükleri kullanmamıza müsaade eden ve bizi dünyadışı bir varoluşa iten lanete boynumuzu uzatmak.
- HOŞA GİTMEYENİN, vitrinin görüntüsünü bozanın göz önünden uzaklaştırılması iktidarın toplumun geniş kesimlerince de benimsenen uygulamalarından biridir. Fransa’da son yıllarda evsizler gezginler karşısında fena bir görüntü oluşturmasınlar diye kent dışındaki toplama kamplarına sürülüyor. İstanbul’da sokak evlatlarının zaman süre polis tarafınca toplanıp şehirden oldukca uzak yerlerde bırakıldıklarını biliyoruz. İstanbul’da Habitat toplantısının yapıldığı dönemde “başı boş” dolaşan kedi ve köpekler de ansızın göz önünden “uzaklaştırılmıştı”. Öte taraftan kapitalizm ekonomik olarak baskı altına almış olduğu yoksulları kentin varoşlarında, gettolarda yaşamaya zorunlu bırakıyor. Orta derslik adını bile duymadığı tepe ve mahalle isimlerini taşıyan otobüslerin içindeki yoksullara kuşkuyla bakıyor.
- Savaştaki, kazadaki, hastanedeki, “organik afetlerdeki” ölümler, televizyonda bir rakam, istatistiksel bir veri olarak otomobil üretimindeki artış sayılarının art arda sunulmaktadır.
- Kapitalizm “temiz insan, temiz çevre” ideolojisiyle kendi yol açmış olduğu yıkımı örtbas etmeye çalışıyor. “İşsiz güçsüzler” kısaca serseriler iyi, temiz sıhhatli olanın karşısındaki kirli suçlular olarak gösteriliyor.
- Kendisiyle ve dünyayla barışık olmayan insan genel anlamda eviyle de barışık olmaz.
- Kullanılmış eşya ve insan; her ikisi de tüketilmişler.
- Sahte erdemlere karşı kötücül enerjileri, toplumsal bayağılığa karşı bireysel aşırılığı, tekrardan yapılanmaya karşı çözülüp dağılmayı, nihayet kafaya karşı kıçı savunacağım. İnsana, ayağa dikilmeden önceki, burnu yere yakın, kıçı açık halini hatırlatacağım.
- “Bir toplumda suçluluk duygusu ne kadar fazlaysa, o cemiyet suçlularına karşı o denli hoşgörüsüzdür.”
- Pek iç açıcı şeylerden söz etmiyor elinizdeki kitap. Tersine, uygarlığın yeraltına tıktığı karanlık içeriklerden, toplumsal vicdan tarafından lanetlenmiş sapkın eğilimlerden, bastırılmış yıkıcı dürtülerden söz ediyor. Kötülükten, kirden ve suçtan; kadavradan, lağımdan ve boktan söz ediyor. Üstelik, tüm bunlardan söz etmekten bir şey umuyor.
- İnsan bedeninin asaletidir yıkılması ihtiyaç duyulan, onu doğaya ve ölüme yabancılaştıran kibri, kıvancı, sınıfsal başarı duygusudur. İnsanlık kültürünün temiz yürekli savunucuları; heybetli mezarlarınız sonucu değiştirmiyor. Çürüyen et, bok, sidik ve kan geçer yaşamdan toprağa ve toprağın altında tüm bedenler eşittir.
Kovulanın İzi İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Postmodern dönemin ve kapitalizmin bireyi ve toplumu iyi mi değiştirdiğini hatta ele geçirdiğini her mevzuda ve durumda ağır eleştirileriyle dile getirmiş. Denemelerden oluşan kitabın konusu benzer biçimde dilide postmodernce.. kısaca dili birazcık anlaşılmaz. Gündelik hayatımızda oldukca duymadığımız kelimeler. Gerçi artık günümüzde kim bu kadar vakalara ve durumlara eleştirel yaklaşıyor ki.. (Elif ECVET)
Kovulanın İzi PDF indirme linki var mı?
Yaşar Çabuklu – Kovulanın İzi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kovulanın İzi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yaşar Çabuklu Kimdir?
1955’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1983’te Boğaziçi Üniversitesi’ nden politika bilimi yüksek lisans derecesi aldı. 1983-84’te Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi’nde metin yazarlığı yapmış oldu.Akıntıya Karşı, Defter, Beyaz, İskenderiye Yazıları, Ütopiya, Virgül ve Varlık dergilerinde yazı ve denemeleri yayımlandı. Başlıca kitapları şunlardır: Kovulanın İzi (Metis, 2001);Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde (Metis, 2003); Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset(Kanat Kitap, 2004); Toplumsalın Sınırında Beden (Kanat Kitap, 2004); Bedenin Farklı Halleri (Kanat Kitap, 2007); Uzam ve Fenalık (Everest, 2006); Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik (Everest, 2007); Toplumsal Performanslar (Ayraç, 2008); Postmodern Toplumdan Kesitler (Paloma, 2010); Kültürün Karanlığı (Paloma, 2012).
Yaşar Çabuklu Kitapları – Eserleri
- Kovulanın İzi
- Bedenin Farklı Halleri
- Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde
- Kültürün Karanlığı
- Postmodern Toplumdan Kesitler
- Toplumsal Performanslar
- Uzam ve Fenalık
- Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik
Yaşar Çabuklu Alıntıları – Sözleri
- Toplumsal olanın gündelik olan içinde eridiği postmodern toplumda gündelik yaşamın eleştirisi, ister istemez toplumsal-politik yapıların eleştirisini de ihtiva eder. Nesnel sürecin, tüketimin standartlaştırıcı otoritesinin hemen hemen hâkimiyet kuramadığı öznellik alanlarının, anti-paracı bir etik temelinde iletişime girmesi bu bağlamda ehemmiyet kazanır. Gündeliğin içindeki nesnel olanın, paranın, mübadelenin, tüketimin payının azaltılması anti-otoriter bir öznelliğin oluşabilmesi için lüzumlu koşullardır. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
- Kendisiyle ve dünyayla barışık olmayan insan genel anlamda eviyle de barışık olmaz. (Kovulanın İzi)
- Neoliberal, küresel kapitalizm eşitlik ve hakkaniyet düşüncelerinin kısmen de olsa
izlerini taşıyan eski toplumsal güvenlik sisteminin, iş yasalarının, refah
devletinin yasal çerçevesinin yok edilmesi için eşitsizlikten beslenen bir farklılığı oluşturmak zorundadır. Sadece bu değil: Eşitsizlikten “kârlı çıkan”, tertipli gelire haiz tüketiciler topluluğunun, işsizlerle, yoksullarla, göçmenlerle, kısaca alttakilerle arasındaki farki, büyüyen uçurumu onaylaması da istenmektedir. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde) - Popüler kültür teriminin pre-paracı
toplumlardaki folklorik kültürle ya da halk kültürüyle bir ilişkisi yok. Halk kültürü anonim, parasız, direkt aktarılabilir, otantik bir kültür. İstikrarlı, geleneksel bir toplumsal düzenin ürünü. Günümüzün paracı toplumlarında ise halk kültürü ürünleri egzotik bir niteliğe bürünmüş durumda. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde) - Kapalı yerleşmeler Antik Çağ’ın ve Orta Çağ’ın etrafı duvarlarla çevrili kentlerine benzetiliyor. Ancak aralarında mühim bir fark var: çeşitli toplumsal kesimleri içinde barındıran, ayrışık eski kentlerin etrafındaki surlar kenti dış düşmanlara karşı korurken, orta ve üst sınıflardan insanları içinde barındıran, şehir merkezlerinden görece uzak bölgelere kurulan, sakinlerinin gelir düzeyi, tüketim alışkanlıkları ve yaşam seçimi itibariyle görece benzeşik bir görünüm arz eden günümüzün kapalı yerleşmelerinin etrafını çeviren duvarlar site sakinlerini kentteki öteki yurttaşlardan, bilhassa yoksullardan, “renklilerden”, “ötekinden” korumayı amaçlıyor. İstanbul’da bulunan Kemer Country’nin bülteninde şu cümle içeriyor: “Kemer Country’yi şehirden gelebilecek herhangi bir istila olasılığına karşı korumak için elimizden geleni yapmalıyız.” (Postmodern Toplumdan Kesitler)
- Sahte erdemlere karşı kötücül enerjileri, toplumsal bayağılığa karşı bireysel aşırılığı, tekrardan yapılanmaya karşı çözülüp dağılmayı, nihayet kafaya karşı kıçı savunacağım. İnsana, ayağa dikilmeden önceki, burnu yere yakın, kıçı açık halini hatırlatacağım. (Kovulanın İzi)
- HOŞA GİTMEYENİN, vitrinin görüntüsünü bozanın göz önünden uzaklaştırılması iktidarın toplumun geniş kesimlerince de benimsenen uygulamalarından biridir. Fransa’da son yıllarda evsizler gezginler karşısında fena bir görüntü oluşturmasınlar diye kent dışındaki toplama kamplarına sürülüyor. İstanbul’da sokak evlatlarının zaman süre polis tarafınca toplanıp şehirden oldukca uzak yerlerde bırakıldıklarını biliyoruz. İstanbul’da Habitat toplantısının yapıldığı dönemde “başı boş” dolaşan kedi ve köpekler de ansızın göz önünden “uzaklaştırılmıştı”. Öte taraftan kapitalizm ekonomik olarak baskı altına almış olduğu yoksulları kentin varoşlarında, gettolarda yaşamaya zorunlu bırakıyor. Orta derslik adını bile duymadığı tepe ve mahalle isimlerini taşıyan otobüslerin içindeki yoksullara kuşkuyla bakıyor. (Kovulanın İzi)
- “Bir toplumda suçluluk duygusu ne kadar fazlaysa, o cemiyet suçlularına karşı o denli hoşgörüsüzdür.” (Kovulanın İzi)
- İnsan bedeninin asaletidir yıkılması ihtiyaç duyulan, onu doğaya ve ölüme yabancılaştıran kibri, kıvancı, sınıfsal başarı duygusudur. İnsanlık kültürünün temiz yürekli savunucuları; heybetli mezarlarınız sonucu değiştirmiyor. Çürüyen et, bok, sidik ve kan geçer yaşamdan toprağa ve toprağın altında tüm bedenler eşittir. (Kovulanın İzi)
- Örgü ören hanım –onaylanmış bir şekil altında– yaratıcı içgüdülerini hayata geçirmekte özgürdü! (Postmodern Toplumdan Kesitler)
- Nesnellikten kurtulmuş duyguların, rastlaşmaların, sezgilerin, yoğunlukların özgür anarşisi. Her şeyin önünde sonunda ifadesini tüketimde bulmuş olduğu gündelik hayata ilişkin göstergelerin deşifre edilmesi, anlamlarının boşaltılması, hicvedilmesi, skandalize edilmesi. Tüketim ilişkilerinin oyunla, karşı simülasyonla bozulması, aksatılması. Her şeyin uyduğu konformist bir gündelik hayata karşı işlevsizliğin, bozgunculuğun, uygunsuzluğun anarşizan bir coşku ve yaratıcılıkla birleştirilmesi. Gündelik yaşamın tüm parçalarının yadırgatıcı, yabancılaştırıcı efektler vasıtasıyla eleştirel teşhiri. Göstergelerin ve değiş tokuşun geçiciliğinden değişik olarak anti-otoriter yoğunlukların tüketimsel kurumsallaşmaya imkân tanımayan, karşılıklı yardım ve dayanışma temelinde buluşmalarının geçiciliği. Yaşanıp unutulan bir geçicilik değil, ileride başka bir otonom alanda buluşma umudunu ve imkânını içinde taşıyan bir geçicilik. Kendini desantralizasyonla sınırlamayan, gündelik dünyadaki her türlü iktidar, denetim, yönetim, otorite ve aşama ilişkisinin ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir kargaşa. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
- Modern toplumdaki kişi tek, üniter, kalıcı, esnek olmayan bir kimliğe sahipti. Postmodern toplumda ise akışkan, parçalı, çoklu kimlikler öne çıktı. IKEA değişik montajlarla değişik evsel kimliklere imkân veriyor benzer biçimde görünse de IKEA’dan döşenmiş evlerin tümü birbirine benzemekteydi. John Hartley’egöre günümüzde yeni kimlikler oradan buradan satın alınmış, aşırılmış parçaların bir araya getirilmesinden oluşmaktaydı. Kendin yapa dayalı yurttaşlık modelinde bireyler belirli bir kimliği değiştirebiliyorlar, kimlikler repertuarına kolaylıkla girip çıkabiliyorlardı. Televizyon kendin yapa dayalı kimlikler için yeni zeminler sunmaktaydı. Kendin yap yurttaşlığı kimliğin yerini kamusal alan olarak değil medya alanı olarak belirleyen bağlamsızlaştırılmış anlamlar ağı üstüne kuruluydu. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
- ”İlişki kurmaya yönelen kişinin davranışları alışverişe çıkan tüketicinin anlık isteklere nazaran mal seçen davranışlarına benzemekteydi ve ilişki oluşturmak için averaj bir alışverişçinin becerisine haiz olmak yeterliydi! Alışverişler ve ilişkiler derhal, derhal oracıkta gerçekleşmekteydi! Tatmin edici bulunmayan ”defolu” malların iade edilip yenileriyle değiştirilmesine benzer bir halde tatminkar bulunmayan ilişkiler de piyasada yenileriyle değiştirilebiliyordu! Bauman’ın da dikkat çekmiş olduğu benzer biçimde ilişkiler bir tür duygusal yatırıma dönüştürülmüştü.” (Toplumsal Kurgular ve Cinsiyetçilik)
- Kapitalizm “temiz insan, temiz çevre” ideolojisiyle kendi yol açmış olduğu yıkımı örtbas etmeye çalışıyor. “İşsiz güçsüzler” kısaca serseriler iyi, temiz sıhhatli olanın karşısındaki kirli suçlular olarak gösteriliyor. (Kovulanın İzi)
- Neoliberalizmin güç kazanmasıyla beraber toplumsal hakkaniyet, toplumsal dayanışma benzer biçimde kavramlar terk ediliyor, rekabet, verimlilik, piyasa vb. kavramlar ön plana çıkıyor. Devletin topluma yardım etmekten
vazgeçmesinin yanı sıra işçi sendikaları da özelleştirme, deregülasyon (kuralsızlaştırma) vb. piyasacı düzenlemeleri destekliyorlar. İşsizler, yoksullar, göçmenler kendi kaderine terk ediliyor. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde) - Postmodernizmin altın çağı olan 1980 sonlarında ve 1990’larda gerçek tabiat yerine medyanın yaymış olduğu tabiat imajları ehemmiyet kazanmıştı. Reklamlarda tabiat gizemli, saf, diğeri, ütopik bir gösterge olarak belirmekteydi. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
- Can sıkıntısı genel olarak boş dönemin bir sonucu olmaktan ziyade, belirli bir boş süre biçimiyle, anlam yaratma kapasitesinin yitirildiği bir boşluk durumuyla bağlantılı. (Kültürün Karanlığı)
- Gündelik yaşam kamusal yaşamdan, devletten, ekonomiden, hukuksal yapıdan, bilimden, kültürden, sanattan, felsefeden oldukça net çizgilerle ayrılıyor. (Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde)
- Fazlaca fazla yakıt tüketen SUV’lara uygulanan yakıt randımanı standartlarının otomobillerinkine oranla düşük tutulması ABD ekonomisinin petrole olan ihtiyacını daha da artırmaktaydı. SUV’ların yükselişe geçmiş olduğu dönem ABD’nin Ortadoğu petrollerine göz diktiği, Irak’ı bombaladığı, işgal etmiş olduğu dönemdi. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
- Doğadaki nebat ve hayvan habitatına zarar veren, havayı kirleten SUV’ların “doğa severler” tarafınca kullanılmasını mümkün kılan mühim bir etken eskiden tutarsız, bir arada bulunamayacağı varsayılan tutumların postmodern toplumda kişinin hayatında bir mesele teşkil etmeden aynı andayan yana var olabilmesiydi. Modern toplumda değişik alanlar içinde çizilmiş kati sınırlar postmodern toplumda aşınmış, muğlaklaşmış, alanlar arasındaki farklar silinmeye başlamış, geçişler oldukca kolaylaşmıştı. Modern cemiyet kişinin otomobille her yere ulaşamayacağını kabul etmişti. Postmodern toplumdaki SUV idealinin ihtiva ettiği dünya ise sınırların mevcut olmadığı, mekânsal farklılıkların silinmeye yüz tuttuğu bir dünyaydı. Postmodern toplumda tabiat atomize edilerek bir bulamaca indirgendi; içinde artık bağımsızca mevcud bir tabiat anlayışı barındırmadığı için doğaya yönelik herhangi bir mesuliyet anlayışı da taşımayan bir dünyanın özelliksiz bir alt katmanına dönüştü. (Postmodern Toplumdan Kesitler)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!