Eğitim

Kumların Kadını – Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kumların Kadını – Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kumların Kadını kimin eseri? Kumların Kadını kitabının yazarı kimdir? Kumların Kadını konusu ve anafikri nedir? Kumların Kadını kitabı ne konu alıyor? Kumların Kadını PDF indirme linki var mı? Kumların Kadını kitabının yazarı Kobo Abe kimdir? İşte Kumların Kadını kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Kobo Abe

Çevirmen: Barış Bayıksel

Orijinal Adı: Suna Nu Onna

Yayın Evi: Monokl Yayınları

İSBN: 9786055159566

Sayfa Sayısı: 184


Kumların Kadını Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Hem dolambaçlı hem de bağımlılık yapıcı.”

– David Mitchell

“Hem Poe hem de Kafka akla geliyor. Kobo Abe sayfalarda hiç dinmeden atan bir heyecan yaratıyor. Okudukça okuyorsunuz ve okuyorsunuz.”

– The New Yorker

“Bazıları onda Kafka’nın bilinmeyene yönelik manipülasyonlarını, başkaları ise örneğin yarattığı kum çukuru metaforu ile Beckett’in esintilerini bulacak.”

– Saturday Review

Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir dinlence gününde, buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden tekrar haber alınamadı. Ne yitik başvurusu ne de gazete ilanları bir işe yaradı… Bu insanla ilgili vakada kayda kıymet bir ipucu yoktu. Ayrıca, günlük hayatında ortadan yitmek istediğini düşündürecek en küçük bir hâl yada harekete rastlanmamıştı. Doğal olarak, başlangıçta hepimiz gizli saklı bir ilişkisi olabileceğini düşündü. Fakat insanın karısı insanın bu geziye böcek toplamak maksadıyla çıktığını söylediğinde, hem polisler hem de iş arkadaşları birazcık hayal kırıklığına uğradılar…

Şüphesiz, kum yaşam için elverişli değildi. Peki, durağan hâl varlık için olmazsa olmaz miydi? O tiksindirici rekabeti başlatan da durağan(durgun) kalmaktaki ısrarımız değil miydi? Sabit olmayı bırakıp kendimizi kumun akışına bırakıversek rekabet de ortadan kalkacaktı. Gerçekte, çölde de çiçekler açıyor, böcekler ve hayvanlar yaşamlarını sürdürüyorlardı… O şekilde ya, keşke hanıma da bu manzaradan bahsedebilseydi. Gidiş-dönüş biletlerin asla işlemeyeceği kumun şarkısını, yanlış perdeden de olsa ona dinletebilseydi keşke. Oysa insanın tek yapmış olduğu, yeteneksiz bir çapkını yansılamak edip başka bir yaşamın yemiyle hanımı avlamaya çalışmak olmuştu. Kumdan duvar, insanın ruhunu yakalamış, onu kese kâğıdındaki bir kediye çevirmişti.


Kumların Kadını Alıntıları – Sözleri

  • Ceza olmasa, kaçmanın ne tadı kalırdı?
  • Burada tek düşmanı kumdu.Altı üstü kum.
  • “Yenilgi,’yenildim’ diye düşündüğün andan itibaren adım atar “
  • Sen ,aynanın öteki tarafında, baskahramanı sen olan bir konunun içine kendini kapatmışşın
  • Dilencilik üç günde insanoğlunun içine işler derlerdi.
  • “Umutlar, başkalarına anlatmak için vardı, kendi hayalleri için değil. “
  • Fakat gerçeklik yalnız mühim şeylerden oluşsaydı, kafanıza nazaran dokunamayacağınız, tehlikeli, camdan bir yapı olurdu.
  • Rüyalar bile gerçekleri söylermiş.
  • Yalnızlık, hayal ardında koşup da doyurulmamış susuzluktur.
  • Yaşadıklarınız ne kadar yoğun olursa olsun, yalnız yüzeysel olarak anlatırsanız hiçbir anlamı olmaz.
  • Gerçekten de emek harcama eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı.
  • Zaten, yaşam yalnız mühim olaylardan ibaret olsa, gelişigüzel el sürülemeyecek, narin bir sırça köşk olur … Ancak gündelik yaşam tam da gazete başlıklarındaki gibidir. Bu yüzden hepimiz, anlam ifade etmeyen bulunduğunu bile bile, pergelin ucunu kendi evine yerleştirerek ilgi alanını çizer.
  • Eğer bu gazete dış dünyaya oluşturulan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı.
  • Yenilgi, ‘yenildim’ diye düşündüğün andan itibaren başlardı.
  • “Kaf Dağı’na merdiven… O öykünün sonu iyi mi bitiyordu?”


Kumların Kadını İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Nasıl bir şeysin sen???: 1924 senesinde Tokyo’da dünyaya gelen Kobo aslolan mesleği doktorlugu bırakıp edebiyata ,yazarlığa soyunmustur .
“Kumların Kadını” kitabı ile ün salmış benimde keşfettiğim bir yazar oldu ,ayni zamanda filmi de varmış ona da bakmayı düşünüyorum kitabı bundan ibaretse filmini düşünemiyorum hakkaten (müthiş)
Entomolog (böcek bilimci )bir adam iş yerinden asla türü görülmemiş ,bugüne dek keşfedilmemiş bir böcek türü bulmak için izin almaktadır. O şekilde bir araştırma yapmak ister ki bulunan böceğe kendi adını vermek benzer biçimde bir imgesel vardır. Başarıyı kim ödüllendirmek istemez ki? .Böcek arayışlarına giren bqs kahraman asla bilmediği köyde bir gece konaklamak ister ve yanına gelen köylüler ona yardım eder (artık onun için meydana getirilen yardim mi yoksa zulüm mü orası düşündürücü)
Yalnız yaşayan bir kadının yanına konaklaması için yerleştirilir ve asla bitmeyen bir öykü böylece başlamış olur. Bir düşünün yedi yıl süresince sizden haber alınmıyor; her şeyden habersiz bir araştırma yaparak kum çukurunda hapsolmus bir hayata başlıyorsunuz. Ne kadar dehşet verici değil mi ? Koskoca yedi yıl ….Kaçmak anlam ifade etmeyen düşünmek için oldukca vakit var delirmek parasız.
Yazarın uslubu öyleki güzel ki kum tanelerinin o yakıcı durumunu hissettim diyebilirim bi anda ayağınız kuma girip dengenizi kaybedebilir öteki yanda terleyebiliyorsunuz .Betimlemeler mükemmel .Japon edebiyati ile ilk kitabım ve sevdim ümit ederim öteki kitaplardan da ayni hissi alabilirim .Mart güzel başladı benim için :::))
Keyifli okumalar
P.su (kendihalindee1okur)

Mutlaka okunmalı: Kobo Abe 1924 doğumlu Japon edebiyatının en mühim isimlerinden biri. Oldukca uzak olduğum Uzakdoğu edebiyatına ve bilhassa Japon edebiyatına ilgim son zamanlarda arttı. Yazar tıp mezunu edebiyatçılardan, ender görülen bir durum. Doktorluğu bırakıp 1950 senesinde ilk kitabını yayınlamış. 1962’de gösterilen Kumların Kadını kitabı ile üne kavuşmuş ve kitap derhal 2 yıl sonrasında beyaz perdeye uyarlanmış. Ben Abe’nin diline, kurduğu bu model yalnızlık hayatına fanatik kaldım. En mütevazi kelimelerle size en derin varoluş sancılarını özetleyen yazarlar vardır; Kafka benzer biçimde, Beckett benzer biçimde, Musil benzer biçimde, Canetti benzer biçimde… Abe’yi, işte okuduğum tek kitabı ile bu koca koca adların yanına rahatça koyarım. Bana nazaran Japon edebiyatına ilgi duyanların başlangıç kitabı olarak edinebilecekleri ve sürükleyici bir halde okuyacakları bir kitap. Kitapta ana karakterimiz, yeni bir böcek türü keşfetmek için işinden 3 gün izin alıp, bilmediği bir köye gidiyor. Hususi bir böcek cinsini arayan karakter, bilhassa kumların içinde yaşayan bir böceği bulup onu kendi adıyla literature sokmak için uğraşıyor. Gittiği bu köyde 1 gece konaklamak için kalıyor. Ona destek olan köylüler, onu yalnız bir kadının evine yerleştiriyor ve bir gece kalacağını düşünen karakterimiz tekrar oradan çıkamıyor. Muazzam bir öykü oluşturmuş yazar. Bu şekilde bir öykü oluşturmak, kumlardan oluşan bir köy, o köyde sıkışık kalan bir kitap karakteri… Üstelik bu karakter o denli oldukca düşünüyor o denli oldukca insanı çileden çıkartıyor ki! çok büyük bir kurgu. “Sinir stres sahibi olmak için okunacak eserler” listeme ilk bayağı giriş yapmış oldu bu kitap. Listede Tatar çölü, dava, günden kalanlar ve benzeri eserler içeriyor. Tıpkı karakterin o kum çukurundan çıkamaması ve gün be gün delirmesi benzer biçimde ben de bu biçim kitaplardan bu biçim kelimelerden kurtulamıyorum. Okudukça daha çoğunu isterim, dibe vurdukça daha tatlı geliyor. Ayağımı ne kadar derine sokarsam o denli içeri giriyorum, işte bu da öyleki bir kitap. (Tuğba)

Dipteyim, Kuyudayım, Yoksa Depresyonda mıyım?: ACILARINI SARINARAK, KUYUDA YAŞAMAYA GAYRET EDEN, GÜZEL İNSANLAR MERHABA!
Güzel insanoğlu bugün sizlere ilk kere tanışmakla müşerref olduğum uzak doğu edebiyatından, özelde Japon edebiyatı ile ilgili okuduğum bir yaratı hakkında birkaç kelam etmeye çalışacağım. Uzakdoğu edebiyatı ile tanışmak bugüne dek kısmet değilmiş. Bu anlamda Japon Edebiyatı ile tanışma kitabı olarak Kobe Abe ve onun en iyi kitabı kabul edilen “Kumların Kadını” eserini tavsiye eden Gncokuyor Hocama şükranlarımı bir kez daha sunmak isterim:)))
1962’de piyasaya sürülen Kumların Kadını (suna na onna) Kobe Abe’ye Japonya’nın en elit ödüllerinden Yomiuru Ödülü’nü, romandan aynı adla yönetmen Hiroshi Teshigahara tarafınca beyaz perdeye uyarlanan film de 1964’de Cannes’da Film Festivali Jüri Hususi Ödülü’nü kazanmıştır. Yazarın yaşamı ve eserleri hakkında fazla informasyon vermeyeceğim. Merak edenler Şeyh Google sorup detaylı informasyon öğrenebilirler.
İnsanlar genel anlamda yazınsal türde roman okumayı ve bunlar içinde klasik anlamda giriş, gelişme, netice yolunda akan kitapları okumayı severler. Bu tür eserlerde teknik olarak ve mevzu akışı olarak genel anlamda okuru şoke edecek sürprizler yoktur.
Roman türünde okuması, birazcık daha zahmetli değişik yollar denemeyi ve okuru zorlamayı seven güzel kalemler vardır. Bunların ne yapacağı oldukca vakit kestirilemez. Kafka’nın en malum eserinde kahramanımız gece yatıyor sabahleyin bir “böcek” olarak uyanıyor. José Saramago, “Körlük” romanında, ülkede birden bire hepimiz görme yetisini kaybeder. Diğer eseri “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” ülkede Noel gününde birden bire ölüm ortadan kalkıyor kimse ölmüyor artık (dünya iyi mi olurdu acaba!) Kobe Abe’nin eseri bu anlamda bana bu güzel yazarları hatırlattı…
Abe’nin eseri ‘Kumların Kadını’ daha ilk cümlede “ Bir ağustos günü, bir adam ortadan kayboluyor” ile başlayarak resmen yumruğu indiriyor. İlerleyen sayfalarda kahramanımızın isminin Cumpei Niki bulunduğunu öğreniyoruz. Kahramanımız, Öğretmenimiz Niki değişik böcekleri toplayan bir hobi ardında ücra bir köye yolu düşer ve aslen hikayemiz burada başlıyor! Kahramanımızın değişik böcek araması bana Kafka’nın Gregor Samsa’sına bir merhaba benzer biçimde geldi…
Cumpei Niki, gittiği köyün girişinde ‘KÖYÜNÜ SEV’ tabelası ile karşılanması bana bizim dünyadaki mecburi sıkışmışlığımızı hatırlattı.( Vizontele filmimizde belediye reisinin konuşmasını bilirsiniz; “ insan memleketini niye sever? başka çaresi yoktur da ondan… fakat biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. fakat dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir..)
Cumpei Niki ve kadının kuyuda çabası bana bizim dünyadaki “büyük çaresizliğimizi” hatırlattı. Hayatımızı birilerinin yönlendirmesi ile yaşarız. Ne vakit okula, işe gideceğimizi, nerde yiyecek yiyeceğimizi, tv izleyeceğimizi, wcye nerde gideceğimizi, neye gülüp neye ağlayacağımızı nereye oy vereceğimizi… her şeyi birileri belirler. Ama biz insanın savaşım etmiş olduğu kumlar benzer biçimde, aslen öznenin! biz bulunduğunu (boşuna şekilde) ispatlamaya çalışırız! Böylece insanın kuyudan çıkmaya emek vermesi benzer biçimde yaşam labirentinde savrulup duruyoruz. .
Kahramanımız, kimse beni anlamıyor diye bu saçmalığa karşı savaşım eder. Anlamsızlık, anlaşılamama, umutsuzluk derin bir bunalıma ve kendini kapatmaya götürür.
Kitabı bir cümle ile özetle derseniz ; “Yalnızlık hayal peşinde koşup da doyurulmamış susuzluktur” Hepiniz Sisifos söylencesini bilirsiniz. Kahramanımız, ben, sen, çoğumuz aslen yaşadığımız vakit diliminin Sisifoslarıyız bir yerde. Hepimiz tamamen gereksiz, fakat günlük hayatta oldukca ehemmiyet verdiğimiz taşları! çıkarıyoruz yukarıya; sabahleyin kalkınca bakıyoruz aşağı inmiş, yine alıyoruz taşı boşuna şekilde yukarıya taşımaya…
Varoluşsal sancıları çeken ve bu tarz şeyleri bizlere eserlerinde gösteren zor yazarları ve kitaplarını seviyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim.
Sağlıcakla, Kitapla Kalın!! (Nihat Çelik)


Kumların Kadını PDF indirme linki var mı?


Kobo Abe – Kumların Kadını kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kumların Kadını PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kobo Abe Kimdir?

İlk şiirlerini 1947,ilk romanını ise 1948 senesinde yayımlattı.Türkçeye çevrilen iki kitabından birisi olan Kumların Kadını adlı romanı ile internasyonal ün kazanmıştır.Bu romanı Japonya’nın elit edebiyat ödüllerinden Yomiuru Ödülü’nü,romanın uyarlandığı beyaz perde filmi Cannes Film Festivali’nde Jüri Hususi Ödülü’nü aldı.Ayrıca üç romanı daha beyaz perdeye uyarlandı.On dört romanı,sekiz öykü denemesi,on yedi oyunu ve bir şiir derlemesi vardır.Modern toplumdaki kişinin bunalımını mevzu edinen yazarın eserleri Beckett,Kafka ve Sartre ile kıyaslanmıştır.


Kobo Abe Kitapları – Eserleri

  • Kumların Kadını
  • Kanguru Defteri
  • Başkasının Yüzü
  • Kutu Adam
  • Virane Harita
  • Woman in the Dunes


Kobo Abe Alıntıları – Sözleri

  • Herhalde kendi yalnızlığımı oldukca fazla büyütmüşüm… Tüm insanlığın toplam yalnızlığından daha büyük sanmışım. (Başkasının Yüzü)
  • Yenilgi, ‘yenildim’ diye düşündüğün andan itibaren başlardı. (Kumların Kadını)
  • Peki o vakit, makyaj kendini göstermek için mi yapılır, kendini saklamak için mi ? (Başkasının Yüzü)
  • İnsanlar yola çıktıkları yere geri dönerler. Geri dönmek için yola çıkarlar…
    Fakat kimi zaman, yola çıkıp geri dönmeyenler de olur. (Virane Harita)
  • Yalnızlık, hayal ardında koşup da doyurulmamış susuzluktur. (Kumların Kadını)
  • Eğer bu gazete dış dünyaya oluşturulan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı. (Kumların Kadını)
  • Gerçekten de emek harcama eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı. (Kumların Kadını)
  • “Arabayı sürerken, keşke bu şekilde sonsuza kadar devam edebilsem; ne güzel olurdu diye düşündüm. İnanır mısınız bir an için devam edebilecekmiş benzer biçimde de oldum. Fakat şimdi o anki ruh hâlimi hatırladıkça tüylerim ürperiyor. O şekilde değil mi? Bu dileğin gerçekleştiğini ve ne kadar sürerseniz sürün, nereye kadar giderseniz gidin, sonsuza kadar varış noktasındaki gişeye ulaşamadığınızı bir bir düşünün.” (Virane Harita)
  • Şehrin kalbinin ilk çarpışıyla birlikte, yüzlerce dosya dolabı kilidinin en fazla beş dakikalık bir vakit diliminde, birbirlerine benzemeyen fakat birbirlerinden ayırt da edilemeyen çalışanlar ordusunun, kapakları oluşturulan bir barajdan boşalan su duvarı benzer biçimde aniden yolları doldurmuş olduğu o yaşam saatleri… (Virane Harita)
  • Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de yaşamın parçası olmayacağının bir garantisi yok. (Başkasının Yüzü)
  • – ‘İnsanlar ne için yaşar?’
    – ‘Yaşadığı için yaşar, amaç falan olmadan.’
    – ‘Öyle şey olmaz, bir anlamı olmalı.’
    – ‘Anlamı olmasa da herkes yaşam sigortası yaptırıyor. Ölmek istemediğimiz için yaşıyoruz o kadar.’ (Kanguru Defteri)
  • “Ne kadar da acınası değil mi? Öldükten sonrasında bile yalnızlığın aynı şekilde devam ediyor.” (Kanguru Defteri)
  • Şimdi oldukça kendimden güvenilir bir halde söyleyebilirim: Zerre kadar pişman değilim! İpuçları ne kadar çoksa, o ipuçlarının sayısı kadar gerçek de varolabilir.
    Yaklaşan bir ambulansın sirenini işitiyorum (Kutu Adam)
  • O şekilde ya, bir başkasının hatıralarında yer alıp yaşamak ne kadar da güçmüş meğer. (Kanguru Defteri)
  • Hayaletlerin yüzde doksanı karanlıktaki sedir ağaçlarıdır demezler mi aslına bakarsanız? (Kanguru Defteri)
  • ,, rica ediyorum beni fazla sinirlendirmesinler… (Virane Harita)
  • İnsanların kendisinden ziyade, üstündeki giysilerine ve eşyalarına gösterilen ilgi, yalnızlığın en büyük göstergesidir. (Kanguru Defteri)
  • “Dünyanın altına mi düşmüştüm yoksa burası cehennem miydi? (Kanguru Defteri)
  • İnsan başkasına ihanet edince, başkası tarafınca ihanete uğramaktan korkması oldukça düzgüsel. (Virane Harita)
  • Avuçlarımdan taşan bu özgürlükle ne yapsam acaba? (Başkasının Yüzü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş