Kumsalda kimin eseri? Kumsalda kitabının yazarı kimdir? Kumsalda konusu ve anafikri nedir? Kumsalda kitabı ne konu alıyor? Kumsalda PDF indirme linki var mı? Kumsalda kitabının yazarı Nevil Shute kimdir? İşte Kumsalda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Nevil Shute

Çevirmen: Gizem Dinç

Editör: Alican Saygı Ortanca

Orijinal Adı: On the Beach

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786053759348

Sayfa Sayısı: 296

Kumsalda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nükleer savaşın peşinden ışınım zehirlenmesiyle ölen bir dünyanın unutamayacağınız bir anlatımı.” –The New York Times

“DÜNYANIN SONU DEĞİL Kİ BU. YALNIZCA BİZİM SONUMUZ. DÜNYA ESKİDEN NASILSA YİNE ÖYLE DEVAM EDECEK.”

Periyodunun en oldukca okunan yazarlarından Nevil Shute’un iki dünya savaşını da gören bir tayyare mühendisi bulunduğunu bilince, edebiyatındaki, mesleğini seven, çalışkan, iyi niyetli fakat dünyanın korkunçluğuyla karşı karşıya kalan çaresiz karakterlerini daha iyi anlayabiliyoruz. Ancak Nevil Shute yalnız karamsar değildi, mühendisliğin, bilimin insan yaşamını iyi mi daha iyiye götürebileceğini de düşünen bir yazardı. Yayımlandığı dönemin korkularını açıkça görebileceğimiz Kumsalda, günümüzde de kendini unutturmayan “büyük savaş” endişesini ve bu savaşın kazananı olamayacağını konu alıyor.

Dünyadaki son nesil. Üçüncü Dünya Savaşı’nın masum kurbanları. Gittikçe yaklaşan radyoaktif bulut. Medeniyetin son günleri.

Avustralya’ya sığınan Amerikan denizaltısı Scorpion’ın kaptanı Dwight Towers, eşiyle evlatlarının hâlâ yaşadığına inanmak istiyordu. Yeni danışma subayı Peter Holmes ise kaçınılmaz sonu ailesiyle iyi mi ödeyeceğini düşünüyordu. Hayatını emek harcayarak, birçok arzusunu gerçekleştirmeye cesaret edemeden geçiren biliminsanı John Osborne ise kalan zamanını elinden geldiğince güzel geçirmeye kararlıydı.

Sonra bir ümit: Seattle yakınlarından gelen bir sinyal. Belki de hayatta kalan birileri daha vardı. Son bir göreve çıkan bu adamlar ne olursa olsun pes etmeden kıyametle yüzleşeceklerdi.

Kumsalda, hayal bile edemeyeceğimiz bir kâbusu yaşayan basit insanların hikâyesi.

Kumsalda Alıntıları – Sözleri

• ”Yapılacak tek şey, şimdinin tadını çıkarmak.”
• “Ölmekten korktuğum için değil,” dedi. “Bir gün çoğumuz ölmek zorundayız. Ben kaçıracağım şeyler yüzünden korkuyorum…”
• “İşte bu şekilde kopar kıyamet
  Gümbürtüyle değil iç çekip ağlayışla.”
• Deliliğe doğru giden tüm bu tuhaflıklar bu yaşadıkları günlerde doğmuştu.
• İnsan şimdiye odaklanmalı, geçmişi unutmalıydı.
• “Belki de biz böyle bir dünyayı hak etmek için fazlasıyla aptaldık.”
• ”Bazı saçma hataları durduramazsın.”
• “Dünyanın sonu değil ki bu, yalnızca bizim sonumuz. Dünya eskiden nede olsa gene öyleki devam edecek. Tek farkla, artık biz olmayacağız. Hatta bizsiz oldukça de iyi yönetim eder deme cüretini bile gösterebilirim.”
• ”Tanrı aşkına, bana derhal bir içki lazım!”
• ”Senin probleminin gerçeklerle yüzleşmemek,” dedi John. ”Bunların hepsi oldu, olmaya da devam ediyor fakat sen kabul etmiyorsun. Bir gün yaşamın gerçekleriyle yüzleşmek zorundasın.”

Kumsalda İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Belki de biz bu şekilde bir dünyayı hak etmek için fazlasıyla aptaldık.”: İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 39. kitap oldu. “Kumsalda” adlı bu kitabı okumak, bilhassa Corona virüsün insan ırkını tehlike arzettiği şu günlerde beni derinden etkiledi ve ister istemez şu suali kendime sormama sebep oldu:
Acaba insanlık mı daha zararı dokunan bu dünyaya, yoksa Corona virüs mü?
Vakit kaybetmeden kitabın konusunu sizlere açıklayıp bugünlerde insanlığı tehdit eden salgın hastalık ile Kumsalda adlı bu kitabın konusu arasındaki benzerlikleri anlatmak isterim. En sonda ise dünyanın ve insanlığın sonunun iyi mi olacağını yazarın perspektif ile sizlere sunmaya çalışacağım.
Kumsalda, 1. ve 2. Dünya Savaşları’nın akabinde İngiliz yazar Nevil Shute tarafınca yazılmış distopik bir roman. Yazar hem 1. Dünya Savaşı’nı hem de 2. Dünya Savaşı’nı yakından görmüş, hatta her iki muharebede da etken rol almış bir pilottur. Dolayısıyla bir savaşın ne denli büyük yıkımlara sebep bulunduğunu ve kazananının olmadığını oldukca iyi bilmektedir.
Günümüzde de her insanın beklediği bir “büyük cenk” vardır. Bu cenk bazılarına göre ABD ile Rusya içinde çıkacaktır, bazılarına göre ABD ile Çin arasındaki ekonomik savaştır, bazılarına göre nükleer bir cenk olacaktır, bazılarına göre petrol savaşı olacaktır, bazılarına göre ise tüm Dünya ülkeleri bizi kıskanıyordur ve bu sebeple cenk çıkacaktır…
İşte Kumsalda adlı bu kitap, Kuzey Yarımküre’deki devletler içinde süregelen 3. Dünya Savaşı’nın sonrasında gerçekleşen vakaları anlatmaktadır. Yazar daha kitabın derhal başlarında, 3. Dünya Savaşı’na katılan devletlerin nükleer silahları tedbirsizce kullanmaktan çekinmediklerini ve böylece insanlığın kaçınılmaz sonunu hazırladıklarını belirterek bizlere insanlığın yok olmasındaki aslolan sebebi açık bir halde gösterir. Bunda hiçbir mesele yoktur, şu sebeple onun aslolan işlemek istediği mevzu “sebep” değil, “netice”tur. İnsanlığın kaçınılmaz hazin sonucu…
Nükleer silahların kullanılmasıyla ortaya çıkan ışınım serpintisi ilkin Kuzey Yarımküre’yi yok eder, akabindeyse durdurulamayan ışınım bulutu süratli bir halde güneye doğru ilerler. Güneyde, Avustralya’da hayatta kalan insanlığın son temsilcileri her geçen dakika ölüme yaklaşmaktadır. Fazlaca kısa sürede ölümün onları da yakalayacağını bilen insanoğlu ise son ana kadar yaşama tutunmaya çalışırlar.
Yukarıda da belirttiğim şeklinde, yazar daha kitabın ilk sayfalarından itibaren kıyametin sessiz sakin yaklaştığı okuyucuya belirtiyor; sonumuzun yakın bulunduğunu iliklerimizde hissediyoruz. Her geçen dakika insanlık ölüme birazcık daha yaklaşıyor ve insanlığın elinden hiçbir şey gelmiyor. Hayat devam etmektedir; fakat nereye kadar devam edecektir? Ne kadar da tanıdık hisler değil mi? Daha geçen ay Corona virüsün hızla yayılmış olduğu ilk başlarda benzer hisleri yaşamadık mı?
İnsan oldukca kırılgan bir canlı. İşler yolundayken kendimizi yenilmez hissediyoruz; fakat karşılaştığımız en küçük bir felakette ne kadar zayıf ve kırılgan olduğumuzu anında fark ediyoruz. Bir gün kendi soyumuzu kendimiz kıracağız. Kendi kendimize soykırım yapacağız ve bu kabahat olmayacak. Zira bizlere ceza verecek bir insan da yer yüzünde kalmayacak…
Kitapta hoşuma giden ve günümüzdeki salgın hastalıkla benzer durumlar içeren oldukca fazla detay vardı. Bunların birkaçını paylaşmak isterim:
– Radyasyona maruz kalan hepimiz birkaç gün içinde ölüyor. Hastalığın yayılma hızı, emareleri ve insan vücudunu ele geçirme süresi Corona virüs ile neredeyse aynı. .. Kendisinden ilkin milyonlarca insanı öldüren radyasyona maruz kalan şahıs içindeki umudu asla kaybetmiyor. “Benden ilkin asla kimse hayatta kalmamış olabilir; fakat ben bu hastalığı yenebilirim,” diye düşünüyor. Sonuç: Milyonlarca “ümit”, sonrasında milyonlarca “ölüm.”
– Peki Kuzey Yarımküre’deki savaşçı devletler yüzünden güneydeki masum insanoğlu ölmek zorunda mı? Bu oldukca büyük bir haksızlık değil mi? Çin’deki yaşam biçimi yüzünden masum insanların Corona virüs kapması ve ölmesi haksızlık değil mi?
– İnsanlar radyasyonun etkisine maruz kaldığını fark ettikten sonrasında kumsalda güneşlenmeye, bahçeleriyle ilgilenmeye, alışveriş hayata geçirmeye ve gündelik işlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Zira ölümü kabullenmekten başka yapacakları hiçbir şey yok. Kitaba aslolan enerjisini veren ve unutulmaz kılan şey de tam olarak bu sessiz ve gerçekçi kabulleniş aslına bakarsanız…
İşte yazar Nevil Shute, kıyametimizin {hiç de} öyleki büyük gürültüler yaratacağını düşünmüyor. Onun tasvir etmiş olduğu kıyamet, sessizlik ve umarsızlık dolu…
Son bir sual: Yazarın kitapta bahsetmiş olduğu sessiz ve mutlak kıyametimiz, sizce Dünya’nın sonu mu anlamına gelir?
Cevap: “Dünyanın sonu değil ki bu,” dedi. “Yalnızca bizim sonumuz. Dünya eskiden nede olsa gene öyleki devam edecek. Tek farkla, artık biz olmayacağız. Hatta bizsiz oldukça de iyi yönetim eder deme cüretini bile gösterebilirim.” (Semih Doğan)

Uzun süre etkisinden çıkamayacağım, mükemmel bir bilim-kurgu kitabı yorumu ile geldim.
1960’lı yıllarda Rusya ve Çin içinde çıkan Üçüncü Dünya savaşına öteki devletlerinde dahil olmasıyla, atılan kobalt bombalarla dünyanın sonunu getirmeleri üstüne bir kitap… Atılan kobalt bombalar sonrası radyoaktif bir yıkım yaşanıyor ve insan ırkının sonu geliyor. Rüzgarla beraber bu radyoaktif havanın, son insan ırkının bulunmuş olduğu Avustralya’ya ulaşmasına son 6 ay kaldı. Orada yaşayan insanoğlu netice olarak öleceklerini biliyorlar. Ancak bir taraftan da günlük hayatlarına devam ediyorlar. Bu süre içinde 3 kişinin hayatına odaklanıyoruz. ABD deniz birliğinde, denizaltı kaptanı olan Yarbay Dwight Towers, kıdemli danışma subayı Peter Holmes ve yaşamını birçok arzusunu gerçekleştirme cesareti bulamayan bilim insanı John Osborne…
Umarsızlık, kendini kandırma, kaçınılmaz son, başkalarının hataları yüzünden yitip giden hayatlar. En önemlisi de savaşın yıkım gücü…
Şu anki dünya gündemi malum. Burnumuzun dibinde senelerdir devam eden savaşlar var. Bir yenisi daha eklendi. O yüzden okurken her sayfada bu yaşananları her an bizlerde yaşayabiliriz diye içimden geçirmediğim tek bir an bile yok. Kimine durağan gelebilir bu kitap. Ben de maceralı bir seyahat kitabı bekliyordum aslına bakarsak fakat karşıma bambaşka bir öykü çıktı. İyi ki de çıkmış. Bilhassa son sayfaları okurken tüylerim diken dikendi hep… Size, düşüncelerinize oldukca şey katacağını düşündüğüm bu kitabı, şiddetle tavsiye ediyorum… (Tuğçe KAYA)

Nükleer yıkım sonrası, insanlığın kaçınılmaz yok oluşunu, “dünyanın dibi”nde oldukları için son olarak yaşayacak olan Avustralyalıların son aylarını oldukca basit, gündelik yaşamın dertleri üstünden etkisi altına alan bir halde anlatmış bizlere yazar. Kesin ölümlerine bir kaç ay kalmışken, bir sonraki yıl için planlar icra eden, haber alamadıkları için tam güvenilir olamasalar da büyük olasılıkla ölmüş yakınları için halen yaşıyorlarmış şeklinde konuşan insanların psikolojisi okurken etkiliyor sizi. Ve Yeryüzünde insanlığın yok oluşu şeklinde bir durumu zihninizin hayal edemediğini, etmek istemediğini fark ediyorsunuz içten içe. Bilimkurguda değişik bir üslup görmek isteyenlerin okuması ihtiyaç duyulan bir roman. (Gökhan Karagül)

Kumsalda PDF indirme linki var mı?

Nevil Shute – Kumsalda kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kumsalda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nevil Shute Kimdir?

İngiliz yazar ve havacılık mühendisi. Mühendislik kariyerinde tam adını kullanmıştır. Mühendislik kariyerini yazarlık kariyerinin negatif etkilerinden korumak adına romanlarında Nevil Shute adını kullanmıştır.

Nevil Shute Kitapları – Eserleri

• Kumsalda
• Sonsuz Kaçış
• A Town Like Alice
• Trustee from the Toolroom

Nevil Shute Alıntıları – Sözleri

• “Dünyanın sonu değil ki bu, yalnızca bizim sonumuz. Dünya eskiden nede olsa gene öyleki devam edecek. Tek farkla, artık biz olmayacağız. Hatta bizsiz oldukça de iyi yönetim eder deme cüretini bile gösterebilirim.” (Kumsalda)
• Deliliğe doğru giden tüm bu tuhaflıklar bu yaşadıkları günlerde doğmuştu. (Kumsalda)
• ”Tanrı aşkına, bana derhal bir içki lazım!” (Kumsalda)
• “Ölmekten korktuğum için değil,” dedi. “Bir gün çoğumuz ölmek zorundayız. Ben kaçıracağım şeyler yüzünden korkuyorum…” (Kumsalda)
• “İşte bu şekilde kopar kıyamet
  Gümbürtüyle değil iç çekip ağlayışla.” (Kumsalda)
• ”Senin probleminin gerçeklerle yüzleşmemek,” dedi John. ”Bunların hepsi oldu, olmaya da devam ediyor fakat sen kabul etmiyorsun. Bir gün yaşamın gerçekleriyle yüzleşmek zorundasın.” (Kumsalda)
• İnsan şimdiye odaklanmalı, geçmişi unutmalıydı. (Kumsalda)
• “Belki de biz böyle bir dünyayı hak etmek için fazlasıyla aptaldık.” (Kumsalda)
• ”Bazı saçma hataları durduramazsın.” (Kumsalda)
• ”Yapılacak tek şey, şimdinin tadını çıkarmak.” (Kumsalda)