Eğitim

Lady Anne Susuyor – Saki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lady Anne Susuyor – Saki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lady Anne Susuyor kimin eseri? Lady Anne Susuyor kitabının yazarı kimdir? Lady Anne Susuyor konusu ve anafikri nedir? Lady Anne Susuyor kitabı ne konu alıyor? Lady Anne Susuyor PDF indirme linki var mı? Lady Anne Susuyor kitabının yazarı Saki kimdir? İşte Lady Anne Susuyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Saki

Çevirmen: Fatih Özgüven

Orijinal Adı: The Reticence of Lady Anne The Story Teller The Lumber-Room Gabriel-Ernest Tobermory The Background The Unrest-Cure The Peace of Mowsle Barton Quail Seed The Open Window Sredni Vashtar The Interlopers

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları

İSBN: 9786052983263

Sayfa Sayısı: 120


Lady Anne Susuyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Thackeray, Kipling ve diğer birçok İngiliz aydın gibi Hector Hugh Munro da Doğu’da dünyaya geldi. Munro soyadını köklü bir İskoç ailesinden, Farsçada kadeh sunan anlamına gelen Saki takma adını ise Rubailer’den almıştır.

Munro’nun yapıtları, yalnızca varlıkları bile çevresindeki insanların hayatını zehir etmeye yeterli, yaşı geçkin, iğrenç, kendi istekleri doğrultusunda hareket eden insanlar ve dostlukları bir tür büyü olan hayvanlarla doludur.

Saki bir tür alçakgönüllülükle acımasız ve acıklı öykülerine önemsiz bir hava verir. Bu incelik, ha­fiflik ve vurgu eksikliği Wilde’ın tadına doyum olmaz komedilerini anımsatıyor.”

Jorge Luis Borges


Lady Anne Susuyor Alıntıları – Sözleri

  • …insan, düşüncelerinde “İmkansız”a yer vermeyegörsün 1kere, imkânlar nerede ise sınırsız görünüyordu…
  • Sallana sallana yürüyen hantal bir ördeğin kendini sulara atıp aniden zarif bir yüzücü haline gelişinde daima çekici bir yan vardır.
  • ” Bu zayıf insan artıklarının son güç kırıntılarını birbirlerini mutsuz etmeye adamalarında
    hem ürkütücü hem de acıklı bir yan vardı.”
  • ” Müşterisinin sırtını, boynundan bel hizasına kadar, İkarus’un düşüşünü temsil eden alımlı bir resimle süslemeyi kabul etti. “
  • Bilmemek sadece dinlememekten ileri gelebilirdi.
  • Orta yaşlıydı, şeytan sadece âdet yerini bulsun diye şu şekilde bir kanına giriyor, fazla da üstelemiyordu.
  • Teyzeyle şeytanla konuşurmuş benzer biçimde konuşmak insana alışılmadık bir keyif veriyordu, fakat Nicholas çocukça bir sezgiyle, böylesi keyiflere fazlasıyla damlanın iyi olamayacağını öğrenmişti. Çığlıklar atarak oradan uzaklaştı ve sonunda teyzeyi sarnıçtan kurtaran, maydanoz aramak için bahçeye giren bir mutfak hizmetçisi oldu.
    #tavanarası
  • Kendini teyzesi duyuru eden hanım, eşyanın kullanıldıkça bozulduğuna ve onları korumanın tek yolunun, toza ve neme terk etmek olduğuna inananlardandı.
  • Kütüphanede, iskemlenin üstüne çıkınca üstünde iri, mühim görünüşlü bir anahtarın durduğu bir rafa erişiliyordu. Anahtar görünmüş olduğu kadar da önemliydi üstelik; tavan arasının gizemini orada işi olmayan kişilerden gizliyor, onları yalnızca teyzelere ve onun benzer biçimde ayrıcalıklı kişilere açmaya yarıyordu.
  • “İhtiyar anneye erişince, tüm gün mutfakta ya da bahçede pinekliyor, Martha Pillamon’un aleyhine tehditler ya da ilençler savurup duru­yordu. Bu zayıf insan artıklarının son güç kırın­tılarını birbirlerini mutsuz etmeye adamalarında hem ürkütücü hem de acıklı bir yan vardı. Her şey tertipli ve bakışımlı bir çürüme içine gömülüp giderken, eksilmeyen bir güç ve yoğunlukla ayak­ta kalan tek şey nefretti sanki.”


Lady Anne Susuyor İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bildiğiniz suretiyle Babil Kitaplığı çeşitli yazarların kısa öykülerinden oluşan Jorge Luis Borges’in hazırladığı bir seçki. Şu ana dek seçkiden sanırım dört ya da beş tanesini okudum ve hepsinden olağanüstü memnun kaldım.
Saki’nin yaşam öyküsünü detayına kadar yazmak arzu ederdim fakat bu pek mümkün değil fakat detaylı bir yaşam öyküsü için Notos’un İnsanlar, hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar kitabını alabilirsiniz. Yaklaşık yedi sayfalık bir yaşam öyküsü var ve hakkaten yazarın bu öykülere iyi mi ulaştığını kanıtlıyor. Teyzeleriyle yaşamak zorunda bırakıldığı ve devamlı baskıcı bir halde yetiştirildiği için neredeyse tek dostları hayvanlarmış. Bu sebeple öykülerinde hayvanlara oldukça yer vermiş. Diğer taraftan I. Dünya Savaşı çıktığında gönüllü olarak askere yazıldı. Onun sakin, içe kapanık ve insanları alaya alan bakış açısının ardında gizli saklı bir ölüm isteği olabileceğine değinmişler. Bu sebeple de muharebeye gönüllü katıldığını söylüyorlar. 1916 yılının 14 Kasım’ında Hector Hugh “Saki” Munro’nun konum almış olduğu siperde, yanındakine “Söndür şu uğursuz sigarayı!” diye haykırdığı duyuldu. Aradan bir saniye geçmeden başına almış olduğu kurşunla yere yığıldı…
Toplamda on iki öyküden oluşan kitap -kimse kusura bakmasın- mükemmel! Burada kendisine bir parça fanatik olduğumu itiraf etmem gerekir. Okudukça hayranlığım artmaya başladı. Her öyküde hem güldüm hem de acınası yaşamları okudukça öğrenek aldım. O günlerden bu günlere hiçbir şeyin değişmediğini ve bu tip insanlardan Saki’nin sivri diliyle intikam aldığını düşünmeden edemedim. Hani bazı kitaplarda nefret ettiğiniz, tiksindiğiniz insanoğlu vardır ya işte Saki bunlardan tek tek dalga geçe geçe intikam alıyor. Onları hep ufak düşürüyor ve insanların ne kadar rahat bulunduğunu gözler önüne seriyor. Bu öyküleri okudukça öyküdeki karakterleri hayatınızdaki bazı insanlara benzetiyorsunuz ve kendinizdeki o rahat, avam noktalarınızı keşfedip hayatta ne kadar da anlam ifade etmeyen şeyler için efor kaybettiğinizi anlıyorsunuz. Hem ders veren hem de etrafınızda sizi devamlı çileden çıkaran insanoğlu benzer biçimde olanların hak ettiğini alması bakımından ferahlatıyor. Hayvanların bazıları küstah, bazıları düz hayvan bile olsa çocuklar için başka değerleri var. Evlatların ve hayvanların yetişkinlerden daha erişkin olduklarını anlatmış Saki.
Bilhassa; Lady Anne Susuyor, Gabriel-Ernest, Tobermory, Derisi ve Gerisi, Açık Pencere, Siredni Vaştar, Araya Girenler adlı öyküleri kesinlikle okumalısınız. Zaten bu öyküleri okuduktan sonrasında daha fazlasını okumak isteyeceksiniz.
Öyküler:
Lady Anne Susuyor
Masalcı Amca
Tavan Arası
Gabriel- Ernest
Tobermory
Derisi ve Gerisi
Dinlenmeme Kürü
Mowsle Borton’da Huzur
Bıldırcın Yemi
Açık Pencere
Siredni Vaştar
Araya Girenler (Agape)

Daha ilkin Sâki’den birkaç hikâye okumuştum ve hakkaten dili ve hikayelerin mevzuları garip ve ilgi çekiciydi. Ben de Babil Kitaplığı içinde yeralan Lady Anne Susuyor adlı kitabı alıp okumaya başladım. İçerisinde Sâki’nin yazmış olduğu birbirinden sıradışı ve ürkütücü oldukça güzel hikâyeler var.
Kurtadam’dan konuşan bir kediye, acayip bir dine inan ufak bir çocuktan cadılara dek yazar oldukça sıradışı ve güzel mevzular işlemiş. Ayrıca yazar korku öğelerini oldukça güzel kullanmış. Şahsen okurken oldukça gerilip korktum diyebilirim. Kaliteli ve korku öğeleri de içeren hikâyeler okumak istiyorsanız Sâki’ye bakmanızı tavsiye ederim. Zira yazarın oldukça kaliteli bir anlatımı ve dili var. Tavsiye ederim. Esenle kalınız ♡ (Edebi Hayat)

Babil Kitaplığı: Babil Kitaplığı Serisinin 2. Kitabı olan Lady Anne Susuyor’u Fatih Özgüven çevirisinden okudum.
Borges yazar için şu şekilde diyor: “Hector Hugh Munro doğuda dünyaya gelmiş bir İngiliz yazardır ( Kipling ve Orwell gibi) Saki takma adını rubailerden almıştır. Paris’te muhabirlik yaptığı sırada güzel yemeklerin tadına varmayı ve kötü edebiyatı küçümsemeyi öğrendi. Talihsizlik sanatsal yaratımın öğelerinden biridir. Saki bir tür alçakgönüllülükle acımasız ve acıklı öykülerine önemsiz bir hava verir.”
Borges’in yazarlığını seversiniz sevmezsiniz o ayrı, sadece yazarlığından ilkin ve öte oldukça iyi bir okurdur.
Arjantin Milli Kütüphane müdürü olacaksın ve okumayı seveceksin, tv ve webin olmadığı bir zamanda olacaksın bir kaç dili iyi bileceksin işte karşınıza Borges çıkar. Borges bir okuldur, iyi bir edebiyat öğretmenidir. Kör olduktan sonrasında kendine kitap okuyanlardan bir kısmı da yazar olmuşlardır (Alberto Manguel)
Kitaba dönecek olursak serinin özelliği fantastik hikayelerden oluşuyor binbir gece tesiri belli oluyor. Hikayeler yaşamın olağan akışının içinde olağan olmayan şeyleri sakinlik içinde vermeye çalışıyor. Bu kitapta İlk öykü haricinde çarpıldığım bir öykü bulamadım. (F.A)


Lady Anne Susuyor PDF indirme linki var mı?


Saki – Lady Anne Susuyor kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Lady Anne Susuyor PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Saki Kimdir?

Edward dönemindeki cemiyet yaşamını kıvrak bir zekâ ve muhteşem bir yaratıcılıkla betimlediği öyküleriyle tanınan Hector Hugh Munro; ”Saki” takma adıyla tanındı. Myanmar’da doğan ”Saki” iki yaşlarında, Devon’a teyzelerinin yanına gönderildi. İngiltere’de, anne ve babasından uzakta, terkedilmişlik duygusuyla; aman vermez iki teyzesinin nezarete altında büyüdü, Munro soyadını köklü bir İskoç ailesinden, ”Saki” takma adını iseHayyam’ın ‘Rubailer’den aldı. Kızkardeşi Ethel’in tanıklığında, vasisi olan teyzeleri Augusta ve Carlota’nın itici insanoğlu olduklarını ve hayvanlara duydukları nefretin Munro’nun hayvanlara duyduğu sevgiden kaynaklandığınıBorges’ten öğreniyoruz: ”Munro’nun yapıtları, yalnızca varlıkları bile çevresindeki insanların yaşamını zehir etmeye kafi, yaşı geçkin, iğrenç, kendi istekleri doğrultusunda hareket eden insanoğlu ve dostlukları bir tür büyü olan hayvanlarla doludur.”

Munro, üniversite öğrenimini İngiltere’de tamamladıktan sonrasında Myanmar’a döndü ve polis komiseri olarak çalışmaya başladı. Bir yıl içinde yedi kez sıtma nöbeti geçirmesi sebebiyle yine İngiltere’ye geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Londra’da gazetecilik mesleğine atıldı. Westminster Gazette için siyasal taşlamalar kaleme aldı. 1900’de ciddi bir tarih incelemesi olan ”The Rise of the Russian Empire” adlı kitabı yayımlandı. 1902-1908 yılları aralığında Polonya, Rusya ve Paris’te Morning Post’un dış muhabirliğini yapmış oldu; 1908’de Londra’ya yerleşerek bu tarihten itibaren öykü ve skeçler yazdı. Bunları Reginald (1904), The Chronicles of Clovis (1912), Beasts and Super-Beasts (1914) başlıklı kitaplarda topladı. The Unbearable Bassington (1912) adlı romanında, huysuz ve uyumsuz fakat sempatik bir kahramanın serüvenlerini söyledi. Borges’in deyişiyle, “Paris’te güzel yemeklerin tadına varmayı ve fena edebiyatı küçümsemeyi öğrendi. 1914 senesinde, kırk dört yaşlarında, İngiltere’nin Fransa’ya gönderilmiş olduğu yüz gönüllü asker içinde yer aldı. Er olarak katılmış olduğu harpte, 1916 yılının kışında, Beaumont-Hamel saldırısında vurularak öldü. Son sözlerinin ‘Put out that bloody cigarette!’ (Söndür şu nalet sigarayı!) olduğu söylenir.”

Kozmopolit bir yaşam sürmesine karşın tüm yapıtları melankolik bir çocukluk yaşamış olduğu İngiltere’de geçen Munro, yaşamı süresince çocukluk periyodunu unutmadı ve bu zamanda yaşamış olduğu onulmaz talihsizlikler yapıtlarına araç-gereç oluşturdu. Borges’e bakılırsa, bu olağandışı bir durum değildir: “Bilindiği benzer biçimde ‘talihsizlik’ sanat içerikli yaratımın öğelerinden biridir. Acı çekmiş olduğu ve oldukça şey öğrendiği İngiltere, orta sınıfın en büyük uğraşısı olan can sıkıntısını tertiplemek ve sonsuza dek bazı alışkanlıkları tekrarlamak demek olan Victoria süreci İngiltere’siydi. Munro, İngilizlere özgü acı bir nüktedanlıkla o dönem toplumunu hicvetti…”


Saki Kitapları – Eserleri

  • Lady Anne Susuyor
  • İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar
  • Dayanılmaz Bassington
  • Hayatın Sınır Çizgileri
  • Kaderin Tazıları
  • Tobermory
  • Gabriel-Ernest
  • The Collected Short Stories of Saki


Saki Alıntıları – Sözleri

  • Kendi yargılarını, çevrelerindeki insanların görüş açılarına dayanarak oluşturma kolaycılığını benimsemiş kişilerdendi. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • “İhtiyar anneye erişince, tüm gün mutfakta ya da bahçede pinekliyor, Martha Pillamon’un aleyhine tehditler ya da ilençler savurup duru­yordu. Bu zayıf insan artıklarının son güç kırın­tılarını birbirlerini mutsuz etmeye adamalarında hem ürkütücü hem de acıklı bir yan vardı. Her şey tertipli ve bakışımlı bir çürüme içine gömülüp giderken, eksilmeyen bir güç ve yoğunlukla ayak­ta kalan tek şey nefretti sanki.” (Lady Anne Susuyor)
  • “Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını,” diye söylendi Clovis ezberindeki bir parçadan. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Bu dünyayı çekici ve garip bulmakta yaya kaldıkları için kendi bildikleri,hayal ettikleri ya da düpedüz uydurdukları “görünmeyen bir dünya”ya sığınan kişilerdendi. Çocuklar da bu şekilde yapar,fakat çocuklar kendi kendilerini inandırmakla yetinir, başkalarını da inandırmaya emek harcayarak hayallerini bayağılaştırmazlar. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Gençler olmayacak şeylere heveslenirler, yaşlılarsa asla vuku bulmamış şeyleri hatırlarlar. (Kaderin Tazıları)
  • …bir dil balığı yüzünden kendini tehdit altında hisseden bir denizanası benzer biçimde alıngan davranarak. (Dayanılmaz Bassington)
  • Biroldukça mevzuda değişik görüşlere haiz olmalarına rağmen, ufak, taştan Ermiş’le İblis oldukça iyi geçiniyorlardı. Ermiş bi­raz modası geçmiş bir insan dostuydu; ona bakılırsa dünya ‘iyi’ idi fakat daha da iyiye götürülebilirdi. Bilhassa de korkulu yoksul olan kilise farelerine acıyordu. İblis ise dünyanın kö­tü bulunduğunu biliyor, dünyaya ilişmemenin daha iyi olacağı­nı savunuyordu. Kilise farelerinin işlevi yoksul olmaktı.
    “Olsun,” dedi Ermiş. “Gene de onlara oldukça acıyorum.” “Tabii acıyacaksın,” dedi İblis. “Onlara acımak da senin işlevin. Onların yoksullukları sona erse senin işlevin orta­dan kalkardı. O vakit da seni palas bir işe verirlerdi.” (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Sağlıklarının peşinden koşanlar, şan ve şöhretlerinin peşinden koşanlar ve sporseverler hep beraber parkur süresince koşuşturuyordu. (Dayanılmaz Bassington)
  • Tek başına konuşmak amma gene de haksız çıkmak oldukça büyük bir işkenceydi. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • Bilmemek sadece dinlememekten ileri gelebilirdi. (Lady Anne Susuyor)
  • ”Boğucu bir güz gününün solan ışığında Martin Stoner nereye gittiğini bilmediği çamurlu patikalar ve arabaların tekerlek izleriyle dolu yollar süresince ağır ağır yürüyordu. İleride bir yerlerde deniz bulunduğunu hayal ediyordu ve ayakları sanki emin bir halde denize doğru yöneliyordu. Avcılardan kaçan geyiği son bir çabayla uçuruma doğru yönelten içgüdünün tesiri altında olmasa, niçin bitkin argın o tarafa doğru gitmeye çabaladığını açıklayamazdı. Kuşkusuz kaderin tazıları amansız bir kararlılıkla izini sürmekteydi(…)” (Kaderin Tazıları)
  • At benzer biçimde adam ve ata binen adam içinde büyük bir fark vardır, tıpkı iyi giyimli bir erkekle heybetli giysiler seven adam içinde olduğu benzer biçimde. (Dayanılmaz Bassington)
  • “Sana da oldukça acaip gelmiyor mu, eğer buradan taşınacak olursak ya da varlığımız şu dünyadan silinecek olsa, çevremizdeki insanların gözündeki namımız, evle beraber bahçeyi her kim alırsa, direkt ona geçiverecek?” (Hayatın Sınır Çizgileri)
  • ”(…)Yanındaki bankta, yüzünde artık başkalarını ufak görme işinde başarı göstermiş olamayan bir insandaki son olarak itimat kırıntısı sayılabilecek cansız bir meydan okuma edası olan yaşlı bir adam oturuyordu. Giydikleriyle kılıksız sayılmazdı, en azından loş karanlıkta yönetim etmiş olduğu söylenebilirdi. Ama kimse onu yarım İngiliz altını ederinde bir kutu çukulata satın alırken ya da karanfil desenli bir düğme iliğine dokuz peni bayılırken hayal edemezdi. Kesinlikle çaldırmış olduğu şarkıyla kimsenin dans etmediği o ümitsiz orkestralara aitti; yaktığı ağıt kimsede ağlama isteği uyandırmayan fani ağıtçılardandı.Ayağa kalkınca Gorstby onun aşağılandığını, kaale alınmadığı bir eve ya da uyandırdığı tek ilginin ücretini ödemekle sınırı olan olduğu iç burucu bir otel odasına gittiğini hayal etti.Uzaklaşan gölgesi karanlıkta kayboldu(…)” (Kaderin Tazıları)
  • Teyzeyle şeytanla konuşurmuş benzer biçimde konuşmak insana alışılmadık bir keyif veriyordu, fakat Nicholas çocukça bir sezgiyle, böylesi keyiflere fazlasıyla damlanın iyi olamayacağını öğrenmişti. Çığlıklar atarak oradan uzaklaştı ve sonunda teyzeyi sarnıçtan kurtaran, maydanoz aramak için bahçeye giren bir mutfak hizmetçisi oldu.
    #tavanarası (Lady Anne Susuyor)
  • ” Müşterisinin sırtını, boynundan bel hizasına kadar, İkarus’un düşüşünü temsil eden alımlı bir resimle süslemeyi kabul etti. ” (Lady Anne Susuyor)
  • Eğer bir tek zengin değil, basbayağı servet sahibi isen,organik olarak fena niyet aranmaz yaptıklarında; kabahatine bir tek can sıkan bir hastalık gözüyle bakılır. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • İnsanın mutluluğu geçmişinden oldukça geleceğinde yatıyordu. (Dayanılmaz Bassington)
  • Aşk bitince, aşık bile hatırlamazmış ne işe yaradığını. (İnsanlar, Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar)
  • …insan, düşüncelerinde “İmkansız”a yer vermeyegörsün 1kere, imkânlar nerede ise sınırsız görünüyordu… (Lady Anne Susuyor)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş