Eğitim

Lezzetin Tarihi – Zeki Tez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lezzetin Tarihi – Zeki Tez Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Lezzetin Tarihi kimin eseri? Lezzetin Tarihi kitabının yazarı kimdir? Lezzetin Tarihi konusu ve anafikri nedir? Lezzetin Tarihi kitabı ne konu alıyor? Lezzetin Tarihi PDF indirme linki var mı? Lezzetin Tarihi kitabının yazarı Zeki Tez kimdir? İşte Lezzetin Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Zeki Tez

Yayın Evi: Hayy Kitap

İSBN: 6054325878

Sayfa Sayısı: 368


Lezzetin Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Prof. Zeki Tez bugün sofralarımızı süsleyen birçok besin ve içeceğin tarihsel kökenlerine iniyor. Okuyucuyu ‘lezzetli’ ve ‘keyif verici’ bir zamanı gezintiye çıkarıyor. Bu yolculukta birbirinden garip bilgilerle karşılaşıyoruz, enteresan soruların yanıtlarını buluyoruz.

Patates, domates, pirinç, makarna, zeytinyağı, sirke, tuz, şeker, kahve ve çay, sofralarımıza gelene dek hangi tarihsel maceralardan geçti? Tarihte ilk yiyecek iyi mi pişirildi? Tarihin en eski alkollü içkisi nedir? Tereyağını mukaddes ayinlerde kullanan uygarlık hangisiydi? Yezidîler niçin lâhana, marul ve ebegümeci yemezlerdi? Halil İbrahim sofrası deyimi nereden gelmekteydi? Muzu dünyaya tanıtan büyük imparator kimdi? Yoğurt yiyenler niçin uzun yaşıyordu? İstanbul’un hangi semti hangi yiyecekle ünlenmişti? Umberto Eco’ya bakılırsa 10. yüzyılda en sevilen et yemeği hangisiydi? Patates niçin uğursuz olarak yaftalandı? Vikingler kadeh tokuştururken niçin ‘kafatası’ diye bağırırlardı? ‘Mesih’ ile zeytinyağı, Nuh Tufanı ile aşure içinde ne ilişki vardı? Kahveyi ilk kullanan peygamber hangisiydi? ‘Sokakta tütün içen, ya Alman ya da casustur’ sloganı hangi ülkede yaygınlaşmıştı?

Kitapta bu ve bunun şeklinde ‘meraklısına özel’ yüzlerce probleminin cevabı var. Aşçıların, gurmelerin, yeme-içme kültürünün kılcal damarlarını keşfetmek isteyen tarih meraklılarının; aslen yemekle ilgilenen her insanın ilgisini çekeceğinden eminiz


Lezzetin Tarihi Alıntıları – Sözleri

  • Azteklerin tanrılara insan kurban etme törenleri, kısmen de olsa onlarda bir yamyamlık geleneğine yol açmıştır. Azteklerde tutsakların kalpleri çıkarıldıktan sonrasında geri kalan cesetleri mabet merdivenlerinden aşağı atılır ve orada halk tarafınca parçalandıktan sonrasında kızartılarak yenirdi. Fazlaca leziz olduğu kabul edilen avuç içleri soylulara bırakılır, bir parçası tutsağı getiren savaşçıya verilir, baş kısmı ise tapınakta bir yerde toplanırdı. Ziyafetin lezzeti artsın diye tutsaklar bir süre kafeslerde tutulup besiye çekilerek semirtilirdi. İspanyollar, Aztek başkenti Tenochtitlan (bugünkü Mexico-City) kentine girdiklerinde Büyük Piramit’te 136 bin kafatası ile karşılaşmışlardı.
  • Halk içinde sirkeli ve şaraplı sarımsak terkipleri kullanılır ve Fransa’da “vinaigre des quatres voleurs”(“dört hırsız sirkesi” ; İng. ” four thieves’ vinegar”) adıyla bilinirdi. Bununla ilgili söylentiye bakılırsa ” Kara Ölüm” (veba) salgını esnasında Fransa’da dört hırsız, salgında ölenlerin ve salgın mağdurlarının evlerini soyarlarken salgın mikroptan etkilenmemişler. Yakalandıklarında yargıç, hastalığa yakalanmadan bu eylemleri iyi mi gerçekleştirdiklerini anlatırlarsa paha biçilmez bu bilgiye dayanarak onları özgür bırakacağını söylemiş. Onlar da bir şifacı kocakarının onlara, üzüm sirkesine batırılmış sarımsaktan hazırlanan bir iksir/ilaç verdiğini söylemişler. Bu reçetenin değişkeleri “dört hırsız sirkesi” diye anılagelmiştir.
  • Zeytin ağacı, kültür tarihinde yüzyıllar boyu kutsallığın, zenginliğin, bilgeliğin ve sağlığın simgesi olmuştur. Bir Yunan söylencesine bakılırsa baş tanrı Zeus, Athena ile Poseidon’u eski Atina kenti için en yararlı buluşu gerçekleştirmeleri mevzusunda bahse tutuşturur. Kazanan, kentin koruyucu tanrısı ya da patronu olacaktır. Denizler tanrısı Poseidon kurak bir bölgeyi pınarlarla donatır fakat suyu tuzlu olduğundan yarar yerine yıkım getirir. Barış ve bilgelik tanrıçası Athena ise Akropol’ün kapısında mızrağını toprağa saplar, ondan bir zeytin ağacı oluşur. Halk bundan zeytin ve zeytinyağı elde eder, ek olarak da odununu kullanır. Buna bakılırsa Athena’nın mızrağı yeryüzündeki ilk zeytin ağacıdır. Yarışmayı Athena kazanır,kentin koruyucu tanrısı olur ve Atina kenti onun adıyla anılır.
  • Osmanlı’da ilk basılı Türkçe yiyecek kitabı, Mekteb-i Tıbbiye hocalarından Mehmed Kâmil Efendi tarafınca 1844 senesinde yazılan Melceü’t-Tabbâhin (Aşçıların Sığınağı) adlı eserdir.
  • Yeni dünya ( Amerika) kaynaklı yiyecekler:Domates, patates, mısır, biber, fasulye, ayçiçeği. Hindi (suriye de tavuk-ı hindi şeklindedir) (Ve tütün)
  • Votka ( İng. “vodka”), patates, buğday, çavdar ya da darıdan meydana getirilen bir içkidir. Her ne kadar Rusya, daha berrak votka üretimiyle ünlenmişse de, votkanın vatanı Polonya’dır.
  • Gastronomi; gastro:mide nomos:yasa anlamındadır. Gastronom:yeme içmeyi bilen şahıs.
  • Pythagoras: et ve kandan oluşan yaratıklar, et ve kanla beslenmemelidir; aksi taktirde bu, kendini zehirlemekten başla bir şey değildir” diyerek vejeteryanlığı öğütlüyordu.
  • Şarap, Mısırlılarda Osiris, Yunanlılarda Dionysos, Romalılarda Bacchus şeklinde tanrıların içkisi olarak kabul edilir ve Zebur’da, Tevratta ve İncil’de mukaddes içki olarak geçer.
  • Çin atasözü: ne yersen osun
    Alman atasözü: insan ne yiyorsa odur
  • Fransızca “haute cuisine” (“seçkin mutfak”) terimi saray mutfağı ya da soylular mutfağı anlamına gelir. Bu kavram 17. yüzyılda Fransa’da Kral IV. Henri’nin (1553-1610) mutfağında eğitim gördükten sonrasında Uxelles Markisi’nin mutfak şefi olan ve tüm zamanların en meşhur aşçıbaşısı sayılan La Varenne (aslolan adı François Pierre) (1618—1678) ile oluşmuş ve onun reçeteleri “Fransız seçkin mutfağı” (“haute cuisine”) haline gelmiş olarak popüler olmuştur. Onun Le cuisinier françoir (Mutfak Şefi François / Fransız Yemek Kitabı) (1651), Le pafrait conîturier (1667) şeklinde kitapları vardır.
    Aşçı François Massialot (1660—1733) 1691’de Cuisinier royal et bourgeois (Kraliyet ve Kentsoylu Mutfağı) (1691) [1712 baskısında adı Le nouveau cuisinier royal et bourgeois olmuştur] adlı Fransız yiyecek kitabını yayımlamış ve reçeteleri ilk olarak alfabe esnasında dizinleyerek vermiştir.
  • Mandalina: bu meyvenin anavatanı Güneydoğu Asya’dır. Çin imparatorları bakanlarına ve devlet adamlarına mandarin ünvanını veriyorlardı ve bu soylular turuncu renkli giysiler giyiyorlardı. Meyvenin adı Çin soylularının giysilerinin renginden almıştır.
  • Portekizliler Çinden getirdikleri portakalı Avrupaya ulaştırdıklarında portekiz kaynaklı olduğu sandıkları bu meyveye portekiz anlamına gelen “portugal” demişlerdir.
  • Maccarruni: italyanca hamura dönüştürmek anlama gelir.
  • Çin’de İmparator Tang (646-697) zamanında yaban sığırı sütü, un ve kafurdan donmuş bir yiyecek hazırlandığından söz edilmiştir.


Lezzetin Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Lezzetin Tarihi: Kitap ilk olarak ‘Tarihte yiyecek – içecek kültürü üstüne’ başlığıyla genel data veriyor. Daha sonrasında kahve, kakao, çay, şeker, tütün ile devam edip aşağı yukarı bahsetmeden geçmediği bir şey kalmayacak şekilde herşeye değiniyor.
Kitabın okuması benim için birazcık uzun sürdü. O denli çeşitli nebat, vasıta-gereç anlatılıyor ki, bu tarz şeyleri yazmak da hakikaten büyük emek harcanan bir durum. Ilk olarak bunlar toplanılacak, sonrasında tasnif edilecek, yazım sürecine geçilecek ve son olarak olarak da bütünlük sağlaması için düzeltilip kitap haline getirilmesi. Yazar çeşitli kaynaklardan almış olduğu detayları buraya aktarmasının yanında kendi yorumlarını da sayfalar içine yerleştirmiş. O denli oldukca kitap içinden o denli alıntıyı toparlayıp bu tarz şeyleri sıralayıp bir uyum içinde olmasını sağlamak da kolay da değil. Kitap bir tek yazı değil fotoğraf ve gravürlerle de destekleniyor. Tanıtım yazısında belirtildiği şeklinde ‘meraklısına hususi’ yüzlerce sual ve yanıt içermektedir.
Kitap büyük basılmış, dizin ve kaynakçalar dahil 366 sayfadır. Sayfa aralıkları sık ve paragraf başı kullanılması haricinde başlık verilmemiş. Eğer bir de aralıklı olsaydı sayfa sayısı daha da artardı.
Hemen derhal tüm sebze, meyve, baharat ya da bitkilerin geçmişine seyahat ediyoruz. Ansiklopedik bilgilerle yoğrulmuş bir vaziyette bitkilerin ve onlardan elde edilmiş ürünlerin tarihini öğrenme yanında, kullanıldıkları yere kadar oldukca çeşitli detayları okuyoruz.
Bir yada birden fazla bitkinin bir kitapta anlatılmasından değişik olarak hepsi diyebileceğimiz şekilde bir ifade tercih edilmiş. Zaten yazar Zeki Tez’in öteki kitapları da aynı biçim da hazırlanmış.
Her şey dur durak bilmeden arka arkaya sıralanıyor. Durmak yok, devamlı birinden diğerine geçiliyor. Bazen detaylı ifade olurken kimi zaman kısa geçişler yapılmış. Bir çok artık ansiklopediler de kalmış bilgilerin verildiği bu kitapta, ortaçağ yiyecek kitapları adları de yazılmış.
Meraklısı için geçmişten bugüne yiyecek, içecek ve keyif vericiler haricinde çeşitli vasıta gereçler hakkında da bilgiler veriliyor. Tavsiye ederim.
Bu kitabı 19 Ekim 2019 – 1 Mart 2020 tarihleri içinde okuyup araştırma yazısı ise 18 Mart 2020 tarihinde 1000Kitap sitesine eklenmiştir. (S. Ali)


Lezzetin Tarihi PDF indirme linki var mı?


Zeki Tez – Lezzetin Tarihi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Lezzetin Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Zeki Tez Kimdir?

1948’de Ankara’da hayata merhaba dedi. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da tamamladı. Ankara Kurtuluş Lisesi’nden 1966’da; Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Kısmı’nden 1971 senesinde “Kimya Yüksek Mühendisi” olarak mezun oldu. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizikokimya Kürsüsü’ne asistan olarak girdi. Yüksek Lisans çalışmasını 1974’te, Doktora çalışmasını ise 1977’de tamamladı.

Mayıs 1978-Temmuz 1979 tarihleri içinde “14. Uluslararası Seminer (DAAD)” çerçevesinde Almanya’da Karlsruhe Teknik Üniversitesi’nin “Chemische Verfahrenstechnik” Enstitüsü’nde araştırma yapmış oldu.

“Karbon Monoksitin Kobalt Oksit Katalizörü Üzerindeki Kemisorpsiyonu ve Oksidasyonu” temalı Doçentlik çalışmasını, Kasım 1982’de tamamladı. Aynı tarihte “Doçent” olarak Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Kısmı’ne naklen atandı.

1 Temmuz 1988-30 Eylül 1988 tarihleri içinde Alman Hükümeti’nden sağlanan 3 aylık DAAD-bursu ile Karlsruhe Teknik Üniversitesi’nde “misafir araştırmacı” olarak araştırma yapmış oldu. 1 Temmuz l997-30 Eylül 1997 tarihleri içinde gene 3 aylık DAAD-bursu ile, bu kez Münih Üniversitesi’nde bilim zamanı mevzusunda emek harcamalar yapmış oldu. Yine 2001 senesinde Temmuz-Ağustos aylarında Alman Hükümeti’nden burs kazanarak Almanya’nın Münih şehrindeki Alman Müzesi’nde (Deutsches Museum) bilim zamanı mevzularındaki araştırmalarına devam etti.

1989’da Profesörlük ekibine atandı. Eylül 2002’de Marmara Üniversitesi’ne naklen atandı ve halen Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nde vazife yapmakta. Tez, evli ve iki çocuk babası.


Zeki Tez Kitapları – Eserleri

  • Tıbbın Gizemli Tarihi
  • Matematiğin Kültürel Tarihi
  • Lezzetin Tarihi
  • İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası
  • Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi
  • Simya
  • Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi
  • Mitolojinin Kültürel Tarihi
  • Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi
  • Meslekler Tarihi
  • Kimyanın Gizemli Arka Bahçesi-Simya
  • İslam’ın Batı Cephesi
  • Otomatlar Mekanik Oyuncaklar Tarihi
  • Astronomi ve Coğrafyanın Kültürel Tarihi
  • Avrupa’da Türk İzi
  • Doğa Karşısında Pratik ve Teknik Uğraşı
  • Biyolojinin Kültürel Tarihi
  • Tekstil ve Giyim Kuşamın Kültürel Tarihi
  • Alet ve Makinelerin Kültürel Tarihi
  • Kağıdın ve Matbaanın Kültürel Tarihi
  • Acayip Lügat
  • Gizli Bilimlerin Serüveni
  • Camın Parıltılı Tarihi
  • Meslekler Tarihi
  • Gündelik Yaşam ve Eğlencenin Kültürel Tarihi
  • Fiziğin Kültürel Tarihi
  • Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları
  • Yasaklı Sanat Olarak Minyatür, Resim ve Grafik Tarihi
  • Tekniğin Evrimi


Zeki Tez Alıntıları – Sözleri

  • Narkissos’un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe NERGİS adı verilmiş. (Simya)
  • “Aritmetik” Yunanca bir sözcüktür ve “sayılarla uğraşarak eğlenmek” anlamına gelmektedir. (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • Demircilik Türk mitolojisinde de mühim bir yer tutmaktadır. Türklerin türeyişine ilişkin meşhur Ergenekon Destanı, Göktürk (Köktürk) Devleti’nin parçalanma ve tekrardan kurulmasına ilişkindir. Adını, söylencesel vadideki sarp geçitten (“ergene”: sarp + “kon”: geçit) alır ve Türk ırkının Ergenekon’dan çıkarak yeryüzüne yayılması konusunu işler. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • Yeni dünya ( Amerika) kaynaklı yiyecekler:Domates, patates, mısır, biber, fasulye, ayçiçeği. Hindi (suriye de tavuk-ı hindi şeklindedir) (Ve tütün) (Lezzetin Tarihi)
  • Rezene, kekik ve oğulotu şeklinde bitkiler, Ortaçağ’da da solunum sistemi rahatsızlığı ve sindirim zorlukları için önerilmekteydi. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • Osmanlı’da ilk basılı Türkçe yiyecek kitabı, Mekteb-i Tıbbiye hocalarından Mehmed Kâmil Efendi tarafınca 1844 senesinde yazılan Melceü’t-Tabbâhin (Aşçıların Sığınağı) adlı eserdir. (Lezzetin Tarihi)
  • Hayvansal kökenli olan bu boyarmaddenin üretimi {hiç de} “kralların şanına lâyık” bir tarzda değildi ve iki mühim negatif yanları vardı: Günler boyu, insanoğlunun önünde kaynaya kaynaya korkulu kokular saçan salyangoz leşleri, öte yandansa azca bir miktar boya eldesi için oldukca fazla sayıda salyangozun kullanılması gereği. (Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi)
  • Votka ( İng. “vodka”), patates, buğday, çavdar ya da darıdan meydana getirilen bir içkidir. Her ne kadar Rusya, daha berrak votka üretimiyle ünlenmişse de, votkanın vatanı Polonya’dır. (Lezzetin Tarihi)
  • Eski Mısırlarda hastalığın sebebinden bir alınan
    besinlerin artıklarının bedenin çeşitli yerlerinde birikmesiydi ve bu ise kan alma, müshil vererek bağırsakları boşaltma, kusturma, terletme şeklinde
    yöntemlerle bedendeki fazla sıvıları dışarı atarak sıvı dengesini tekrardan kurmakla tedavi edilirdi. (Tıbbın Gizemli Tarihi)
  • Diş temizlemek suretiyle bir diş tozu reçetesi: “Nöbet ( nebat, nebat) şekeri alınıp öğütülür, sirkeye batırılan parmakla ıslatılan bu toz, bir süre ovularak dişlere sürülür, peşinden dişler yıkanır. Haftada bir kez uygulanır ve netice vericidir. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • “Yaşamının büyük bir bölümünü tutkulu bir kumarbaz olarak geçiren Cardano’nun zar ve kart oyunlarında sağlam kestirimler yapmanın yollarını anlattığı Liber de Iudo aleae (Zar Oyunları Üzerine Kitap)(1564) adlı yapıtı, olasılık kuramı üzerine ilk inceleme olup bir kumar elkitabı niteliğindeydi.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • İslâm kültüründe demircilik mesleğinin Hz. Davud’un (~İÖ 1015-975) bir armağanı olduğu ve Hz. Davud’un bu mesleğin piri olduğu kabul edilir. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • “Yalan, hiçbir şekilde bir sayının içine giremez.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • Çin atasözü: ne yersen osun
    Alman atasözü: insan ne yiyorsa odur (Lezzetin Tarihi)
  • Altın, azca bulunur bir metal oldugu için değerlidir. Ama eski simyacılara bakılırsa altın, çürümedigi (paslanmadığı) için değerliydi. Simyacılara bakılırsa altın, insan vücudundaki tek ölümsüz parıltıyı simgeliyordu. O çağlarda yaşlılığa karşı tedbir arayan her ilacın bileşiminde altın vardı. Simyacılar ülke büyüklerine, ömrü uzatmak için altın tastan içki içmelerini öğütlüyorlardı. (Madencilik, Metalürji ve Mineralojinin Çileli Tarihi)
  • Eski Mısır’da cerrahlık da gelişmişti ve tüm öteki Mısır meslekleri şeklinde babadan oğula geçen bir sanattı. (Tıbbın Gizemli Tarihi)
  • Ayrıca bu çağlarda insanoğlu baharattan, yiyeceklere lezzet verme haricinde ilaç ve afrodizyak olarak da yarar bekliyorlardı. (İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası)
  • “Bu dizinin ilginç yanı, 5. terimden sonraki ardışık terimlerin oranlarının altın orana çok yakın olmaları 12. terim olan 144’ten sonraki bütün ardışık terimlerin oranlarının ise sürekli olarak 1,61803… olarak çıkmasıdır.” (Matematiğin Kültürel Tarihi)
  • 17. yüzyılda pudra yapiminda buğday unu, badem kepeği ve dövülmüş menekşe kökünden yararlanılıyordu. Güneş Kral (Roi Soleille) XIV. Louis doneminde kozmetik kullanım alabildiğine güçlenmiş, insanoğlu devamlı olarak delicesine tutkuyla kabank perukalar takmış ve perukalar, yüzler, giysiler ve tüm gövde pudralanmıştır. Bir çok vakit güçlu parfümlenmiş pudralar, gövde kirini ve bedendeki fena kokuyu uzaklaştırmaya yönelikti; şundan dolayı o zamanlar pek oldukca insan haftalar süresince banyo yapmamak şeklinde bir alışkanlığa sahipti. Saçları temizlemek için pudralayıp saçtaki yağları ona emdirmek suretiyle bur süre ovaladıktan sonrasında fırçalanır ya da kafa derisi konyakla ovulurdu. (Meslekler Tarihi)
  • Gastronomi; gastro:mide nomos:yasa anlamındadır. Gastronom:yeme içmeyi bilen şahıs. (Lezzetin Tarihi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş