Eğitim

Liberalizmden Sonra – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Liberalizmden Sonra – Immanuel Wallerstein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Liberalizmden Sonra kimin eseri? Liberalizmden Sonra kitabının yazarı kimdir? Liberalizmden Sonra konusu ve anafikri nedir? Liberalizmden Sonra kitabı ne konu alıyor? Liberalizmden Sonra PDF indirme linki var mı? Liberalizmden Sonra kitabının yazarı Immanuel Wallerstein kimdir? İşte Liberalizmden Sonra kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Immanuel Wallerstein

Çevirmen: Erol Öz

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753421997

Sayfa Sayısı: 253


Liberalizmden Sonra Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

YİRMİNCİ YÜZYILIN son on yılı. “Komünizmin çöküşü ve Liberalizmin zafer yılları” diye mi anılacak ileride? Immanuel Wallerstein, 1990’larda çökenin Liberalizmin ta kendisi bulunduğunu iddia ediyor. Fransız Devrimi’nden bu yana soldan sağa “Sosyalizm, Liberalizm, Muhafazakârlık” diye sıralanan üçlü ideolojik sistemin, aslen dünya genelinde egemen ve merkez ideoloji olan Liberalizmin üç görüntüsü bulunduğunu, bu sistemin “sol” kanadının çöküşüyle, dünya genelinde bir tüm olarak meşruiyetini ve geçerliliğini yitirdiğini söylüyor. İdeolojik meşrutiyetini yitirmiş devletler 21. yüzyılda ayakta kalabilmek için ne yapabilir? Daha da önemlisi, “sol” geleneğini yitirmiş sistem karşıtı güçler, aynı dönemde hangi ideolojik çerçevede, iyi mi bir yapı içinde örgütlenebilir? Wallerstein SSCB’nin çöküşüyle “tek kutuplu” hale gelen” yeni dünya düzeni”nin, yakın gelecekte ABD-Japonya ve Avrupa Birliğini Rusya eksenlerinde tekrardan örgütleneceğini ve bu temelde yeni bir meşruiyet aramaya başlayacağını öngörüyor. Sömürüye karşı ve bir özgürlükten yana güçlerin kaderi ise, bu tekrardan yapılanma sürecinde ne yaptıklarına bağlı. Liberalizmin “sol” bir türevi olan eski sistem karşıtı hareketleri diriltmeye mi çalışacağız, yoksa özgürlük, eşitlik ve demokrasi için yeni bir yapılanma ve meşruiyet arayışına mı girişeceğiz? Wallerstein’a nazaran 21. yüzyılın ilk ve dirimsel soruları bunlar.


Liberalizmden Sonra Alıntıları – Sözleri

  • Bir girdaptaki yaşam hakkında temel olarak iki şey söyledim aslen. İlki, hangi kıyıya yüzmek istediğinizi iyi bilin. Ve ikincisi, çabalarınızın bu doğrultuda aşama kaydediyor şeklinde olduğundan güvenli olun. Şu sıralar bundan daha kati bir şey isterseniz bulamazsınız ve onu ararken boğulursunuz.
  • Bundan dolayı Marx’a nazaran yabancılaşma, cisimleştiği başlıca durum olan iyelik biçiminde insan benliğinin bütünlüğünü ortadan kaldıran bir musibettir. Yabancılaşmaya karşı savaşım, insanlara onurlarını geri verme mücadelesidir.
  • Lord Acton’ın söylediği şeklinde, iktidar insanoğlunun “ahlakını bozar”.
  • Marksizm… kaçınılmaz olarak, er ya da geç ortadan kalkacaktır; bu kuram biçimindeki Marksizm için de geçerlidir.
    Geçmişe bakarak (ve yalnızca geçmişe bakarak), Marksizm’in hangi maddeden yapıldığını, ortadan kalkma tarzından anlayacağız
    BALIBAR, 1991, 154
  • Liberalizmin büyük programı uluslardan devletler yaratmak değil, devletlerden uluslar yaratmaktı.
  • *Oxymoron, “ilk okuyuşta aptalca gelen zekice söz”, ya da iki zıt kavramın bir araya gelmesinden oluşan ifade anlama gelir. (y.n.)
  • Ulusal kalkınma ümidi dünya sisteminin tüm yapısını meşrulaştırmaya hizmet etmekteydi. Bu anlamda Wilsoncu ideolojinin kaderi Leninist ideolojinin kaderine bağlıydı. Daha kaba halde söylenirse Leninist ideoloji, Wilsoncu ideolojinin incir yaprağıydı.
  • …yol güçlüklerle dolu ve netice belirsiz olsa da, mücadeleye kıymet.
  • ÖYLE GÖRÜNÜYOR Kİ Tanrı rahmetini ABD’ye üç kez bağışlamış: Günümüzde, geçmişte ve gelecekte. Öyleki göründüğünü söylüyorum, şundan dolayı Tanrı’nın yolları gizemlidir ve onları anladığımızdan eminmişiz şeklinde davranamayız. Sözünü ettiğim rahmetler şunlar: Günümüzde refah; geçmişte özgürlük; gelecekte eşitlik.
    Bu rahmetlerin her biri daima ABD’nin dünyanın cetveliyle ölçülmesini gündeme getirmiştir. ABD’nin kendisini dünyadan uzak ve bilhassa
    Avrupa’dan ayrı görmesinin uzun bir geçmişi vardı, sadece aslen kendini tanımlaması daima dünya koşullarına nazaran olmuştur. Ve dünyanın geri kalanı da ortalama iki yüz senedir daima ABD’ye büyük dikkat göstermiştir.
    Tanrı’nın rahmetlerine ilişkin mesele bunların bir bedelinin olmasıdır. Ödemeye hazır olduğumuz karşılık, daima dürüstlüğümüze bir çağrıdır. Her rahmete kendi çelişkileri birlikte rol alır. Ve rahmeti alanların bedelini ödeyenlerle aynı kişiler olup olmadığı devamlı o denli belirli değildir. Bugünden yarına geçerken, bir kez daha rahmetlerimizi saymanın, günahlarımızı hesaplamanın ve hesap defterimize iyice bakmanın zamanıdır.
  • 1815’te düzeni ve geleneği tekrardan kurmakta olduklarını düşünenler artık oldukça geç bulunduğunu görmüşlerdi: Zihniyetlerde inanılmaz bir değişiklik gerçekleşmişti ve bunun tarihsel olarak geri döndürülmesi olanaksızdı. Oldukça yeni iki düşünce, neredeyse kendiliğinden aşikâr bir halde oldukça yaygınlıkla benimsenir hale gelmişti. İlki siyasal değişimin istisnai değil, düzgüsel bir vaka olduğuydu. İkincisi ise egemenliğin ‘halk’ denen bir varlıkta olduğuydu.


Liberalizmden Sonra İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Liberalizmden Sonra PDF indirme linki var mı?


Immanuel Wallerstein – Liberalizmden Sonra kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Liberalizmden Sonra PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Immanuel Wallerstein Kimdir?

Immanuel Maurice Wallerstein, ABD’li sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim adamı ve dünya sistemler analistidir.

New York’ta doğan Wallerstein’ın dünya problemlerine ilgisi hemen hemen ufak yaşlarda başladı, bilhassa Hindistan’da sömürge karşıtı harekete merak duydu. Columbia Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Wallerstein, bu üniversiteden, 1951’de B.A., 1954’te M.A. ve 1959’da Ph.D. derecelerini aldı. 1971 senesinde McGill Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü oluncaya dek burada ders verdi. 1976’da Binghamton Üniversitesi’nde (SUNY) sosyoloji alanında önde gelen öğretim üyelerin biri olarak, 1999’daki emekliliğine kadar vazife aldı, ek olarak 2005 senesinde emekliliğine dek Fernand Braudel Merkezi’nin başkanlığını sürdürdü. Konuk profesör olarak dünya genelinde çeşitli üniversitelerde vazife alan Wallerstein çeşitli ödüllerle onurlandırıldı. Aralıklarla Directeur d’études associé titri ile Paris’te École des Hautes Études en Sciences Sociales’de vazife aldı. 1994 ve 1998 yılları aralığında Uluslararası Sosyoloji Birliği’ne başkanlık yapmış oldu. 2000 senesinde Yale Sosyoloji kısmına kıdemli araştırmacı olarak katıldı. Ayrıca Social Evolution & History adlı derginin danışma kurulunda bulunmuş oldu.

Wallerstein bilimsel nitelikli kariyerine post-kolonyal Afrika uzmanı olarak başladı. Bu alanı, 1951’de meydana gelen bir internasyonal gençlik konferansı sonrasında seçti ve 1970’lere kadar çalışmalarını yalnız bu alanda gerçekleştirmiş oldu. Bu tarihten itibaren kendini bir tarihçi ve makro düzeyde küresel paracı iktisat teorisyeni olarak tanımlamaya başladı.[Küresel kapitalizme erken dönem eleştirileri ve “sistem karşıtı” hareketlere desteği son dönemde onun, küreselleşme karşıtı hareket içinde bulunan bilimsel nitelikli ve öteki muhalif çevrelerde- Naom Chomsky ve Pierre Bourdieu ile birlikte- mühim bir yer edinmesini sağlamış oldu.


Immanuel Wallerstein Kitapları – Eserleri

  • Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık
  • Dünya Sistemleri Analizi
  • Bildiğimiz Dünyanın Sonu
  • Liberalizmden Sonra
  • Sistem Karşıtı Hareketler
  • Irk Ulus Derslik
  • Modern Dünya Sistemi 1. Cilt
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Kaos ve Belirsizlik
  • Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri
  • Jeopolitik ve Jeokültür
  • Avrupa Evrenselciliği
  • Tarihsel Kapitalizm
  • 21. YY’da Siyaset
  • Modern Dünya Sistemi 2
  • Amerikan Gücünün Gerileyişi : Kaotik Bir Dünyada ABD
  • Sosyal Bilimleri Düşünmemek
  • Modern Küresel Sistem
  • Modern Dünya Sistemi- 3
  • Geçiş Çağı – Dünya Sisteminin Yörüngesi (1945-2025)
  • Modern Dünya Sistemi – 4
  • Yeni Bir Sosyal Bilim İçin
  • Bilginin Belirsizlikleri
  • İki Kültürü Aşmak
  • Güncel Yorumlar
  • Dünya Sistemi ve Afrika
  • Chaotic Uncertainty
  • Soğuk Savaş Üniversite


Immanuel Wallerstein Alıntıları – Sözleri

  • “…(Said) bir insanın İranlı olabilmesinin hiç bir yolunun olmadığını, çünkü doğaya aykırı kavramlaştırmanın, özcü tikelciliğin, Batılı küstah gözlemcinin icadı olduğunu dile getiriyordu.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “…Açıkça görüldüğü üzere, modern dünya “uygarlarının”, “uygar olmayan” bölgelere ardısıra yaptığı müdahaleler, dört temel meşrulaştırıcı gerekçe üzerine kurulmaktadır: ötekilerin barbarlığı, evrensel değerleri çiğneyen uygulamalara son verme, öteki zalimler arasında kalan masumları koruma ve son olarak evrensel değerlerin yayılmasının olanaklarını yaratma.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • “Küresel evrensel değerler bize verilmez, bizler tarafından yaratılır. İnsanoğlunun bu tür değerleri yaratma girişimi, insanlığın büyük bir ahlaki girişimidir. Bu girişimin gerçekleşmesinden umutlu olmak, yalnızca güçlülerin ideolojik perspektifinin ötesine geçebilip, iyinin gerçekten ortak bir değerlendirmesini (ve küresel olmaya en yakın olanı) yapmakla mümkün olacaktır.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • Avrupa ortaçağında informasyon üretimi çoğu zaman Hippolu Aziz Augustinus tarafınca oluşturulan modele uygundu. Augustinus’a nazaran, “diller, tarih, dilbilgisi, hatta mantık mevzusunda informasyon sahibi olmanın faydası”, edinilen bilginin “Kutsal Kitap üstüne çalışmalara destek olma” kapasitesinde yatıyordu (Southern 1953:171). On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda bu temel üstünde yükselen Skolastisizme “tamamen mantıklı”, “aşın rasyonel” şeklinde tanımlar getirilmiş; Skolastisizm, kronik kitap eksikliğinin yaşandığı bir dönemde “münazara ve belagatın önemi”nin vurgulandığı “rutin Latin dili incelemeleri” olarak tanım edilmiştir (Bowie 1970: 151-2). Şekillerinin yetersizliğine rağmen “evrensel önemi haiz sorunlan incelemeyi” amaçlayan Skolastisizm geniş çaplı bir merak sonucu ortaya çıkmıştır (Southern 1953: 170). Ne var ki Skolastisizmin otoritesi, tek ve sorgulanmamış bir değerler kümesine sıkı sıkıya bağlı kalmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Öğretilerin yeniliği ile bu öğretilere vesile olan toplumsal dönüşümlerin, siyasal durumların yeniliği arasındaki bağları bulmakla pek azca ilgilenilmiştir. (Irk Ulus Derslik)
  • Ben karanlık bir ormanın tam ortasında olduğumuza ve ne yöne gitmemiz gerektiği mevzusunda kafi netliğe haiz olmadığımıza inanıyorum. Bunu acilen hep beraber tartışmamız gerektiğine ve bu münakaşaya hakkaten dünya genelinde katılınması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca bu irdelemenin, informasyon, terbiye ve siyasetin her birini ayrı köşelere ayırabileceğimiz bir münakaşa olmadığına da inanıyorum. “Belirsizlik ve Yaratıcılık” adlı giriş yazısında bu savı özetlemek gerekirse dile getirmeye çalıştım. Görülmemiş özellikte çetin bir münakaşa içine girmiş durumdayız. Ama meseleleri, onlardan uzak durarak çözemeyeceğimiz de bir gerçek. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Devletler başkaldırıları ezmek için de işlev görecek mekanizmalar şeklinde bürokratize edilmiş ve uygun halde örgütlenmiştir. (Sistem Karşıtı Hareketler)
  • İki kültür derken ne kastediliyor? Hatta bunların adları nedir? Bunun cevabı o denli rahat değil. Bu kültürlerden biri çoğu zaman bilim kültürü olarak adlandırılır. Diğerinin ise pek oldukça adı vardır: yazınsal, felsefi, beşeri kültür. Bu kültürlerden birinin “bilim” kültürü olarak adlandırılmasında derhal hepimiz hemfikirken diğerine bu kadar çeşitli ad verilmesinin bütünüyle tesadüfi olmadığını göreceğiz. Diğer pek oldukça şahıs şeklinde Snow’a nazaran de bu iki kültür bakışımlı değildir: Ehemmiyet vc/vcya liyakat açısından bir aşama içinde var olurlar, fakat hangisinin daha yukarıda olduğu hâlâ tartışmalı bir mevzudur. İki kültürün yaşam süreleri de farklıdır: Beşeri kültür “geleneksel” ve iki kültürün daha eski olanı sayılırken bilim kültürünün çoğu zaman daha yeni, daha “çağdaş” olduğu söylenir. (İki Kültürü Aşmak)
  • İngiltere’de 1750-1850 döneminde üretimde “ana para derinleşmesine” karşı “sermaye genislemesi” bulunduğunu söylediğinde kas tettigi şey şeklinde görünmektedir.
    Bu ana para genişlemesini elde eden nedir, toplam üretimdeki kazançlar mı? Landes’in buna bir cevabı vardır: “Girdilerin kalitesi şu demek oluyor ki “yeni teknolojinin yüksek kalitesi ve hem girişimcilerin hem de işçilerin yüksek nitelikleri ve bilgisi.”‘ (Modern Dünya Sistemi- 3)
  • Hepimiz şimdi bir bekleme oyunundayız. (Kaos ve Belirsizlik)
  • 1.Teknolojinin çeşitli alanlarındaki tekel. Ki ancak (büyük ve zengin) bir devletin üstlenmeyi göze alabileceği devasa harcama talepleri vardır. Liberal söylemin asla bahsetmediği bu destek olmaksızın -özellikle de askeri harcama desteği olmaksızın- bu alanlardaki tekelin devamlılığı sağlanamaz. (Modern Küresel Sistem)
  • Baskı kurmak, yalnızca ilişki içinde olmanın tersine, herhangi bir kültürel denkliğe tahammül etmez. Baskın olanlar, kendilerini ahlaki ve tarihi olarak haklı görmeye ve sistem içinde üretilen iktisadi artığın esas sahibi olarak hissetmeye ihtiyaç duyarlar. (Avrupa Evrenselciliği)
  • Ama nerede devlet daha az güçlü hale gelse, dinsel yapılar, etnik örgütlenmeler ve benzeri gruplar hanehalklarının önceliği üzerinde ısrar eden en güçlü seslere dönüşebilir. (Dünya Sistemleri Analizi)
  • Bir sistem olarak kapitalizmin bu kadar akıl almaz ölçüde biyosferi tahrip etmesinin başlıca nedeni, çoğunlukla, tahribattan kâr sağlayan üreticilerin bunu bir üretim maliyeti olarak kaydetmeleri değil, tam aksine maliyetleri azaltmanın bir yolu olarak görmeleridir. (Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri)
  • … Batının kültürel hakimiyetine karşı çıkan isyanlar bile, temelde Batılı kültürel üretim tarzlarını, özellikle de üniversite yapısını kullanarak organize edilmiştir. Üniversiteler baskı ve sınırlamalara maruz kaldıkları yerlerde bile, kolektif örgütlenmelerini ve özerk yaşam felsefelerini Muhafaza etmişlerdir; böylece üniversitelerin dünyada yayılması, milliyetçilik, komünizm ve hatta dini köktencilik hareketlerini seferber edecek merkezlerin oluşmasına ön ayak olmuştur. Entelektüel içerikler değişir fakat harekete geçiren paket çoğunlukla aynıdır. (Modern Küresel Sistem)
  • “Oryantalizm esas itibariyle, Doğu’nun Batı’dan daha zayıf olmasından dolayı Doğu’ya dayatılmak üzere oluşturulmuş bir siyasi doktrindir. Ayrıca Said’e göre Oryantalizm, kendi içinde sınırları olan ve entelektüel sorgulamaya kapalı olan bir düşünme tarzıydı.” (Avrupa Evrenselciliği)
  • ..belirsizliğin mükemmel bir şey olduğu ve kesinliğin, gerçek olsaydı, ahlaken ölmek demek olacağıdır. gelecek hakkında kati bilgiye haiz olsaydık, herhangi bir şey hayata geçirmeye yönelik etik bir zorlama olmazdı. tüm eylemler belirleme edilmiş olan kesinlik içine düşeceği için, her türlü ihtirasın bağımlısı olmakta ve her türlü bencilliği yapmakta özgür olurduk. eğer her şey belirsizse, o süre gelecek yaratıcılığa, hem de yalnız insanoğlunun değil, tüm tabiatın yaratıcılığına açıktır. olasılıklara, dolayısıyla daha iyi bir dünyaya açıktır. (Bildiğimiz Dünyanın Sonu)
  • Son olarak, insanların toplumsal ilişkilerinin yaşandığı gerçek dünyada meydana gelen ve gerek bilimsel gerekse beşeri alandaki baskın kavrayış modellerine meydan okuyan gelişmelere tepki olarak on dokuzuncu yüzyılın son yarısında üçüncü bir kurumsal arena, şu demek oluyor ki toplumsal bilimler arenası ortaya çıkmaya başladı; biz bu arenanın o zamana dek iyice yerleşmiş olan bu iki kültürün iki taraftan çekiştirmesi yüzünden hep arada kaldığını ileri süreceğiz. Bu arena üstündeki baskılar o denli çoktu ki. sonuçta informasyon etkinliğinin bu alanında kim bilir o zamana kadar yaşanmış en büyük kargaşalık ve muğlaklık ortaya çıktı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kişinin bilmiş olduğu nedir? Üç tür şey: doğru olan, iyi olan, güzel olan. Bu soyut kavramların her birinin tanımı medeniyetle kastettiğimiz şeyin ta kendisidir. Elbette bu tanımların ayrıntıları, her mahut medeniyetin genel çerçevesi içinde, üstelik kimi zaman fazlaca hararetli bir halde tartışılmaktadır. Ama tarihsel medeniyetleri bütünleştiren unsurlardan biri de, hepsinin doğru, iyi, güzel olan hakkın­ da informasyon toplayabildiğine ve bu tarz şeyleri tanımlayabildiğine inanması olmuştur. Aynca modem dünyaya gelene kadar asla kimse bilginin bu üç hedefinin parçalara ayrılmış, birbirinden aynlabilir etkinlikler bulunduğunu da düşünmemiş şeklinde görünüyor. Keats’in şiirindeki “Doğru olan güzelliktir, güzellikse doğru” dizesi tarihsel medeniyetlerin tümünde kulağa hoş gelebilirdi; oysa günümüzde duygusal ve garip kaçıyor, hatta yazıldığı dönem olan on dokuzuncu yüzyıl Avrupası’nda da aynı etkiyi uyandırmıştı. (İki Kültürü Aşmak)
  • Kapitalistler, ayak değirmeninde daha da süratli koşmak için gitgide daha süratli koşan beyaz fareye benziyor. (Tarihsel Kapitalizm ve Kapitalist Uygarlık)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş