Eğitim

Mevlâna ve Mevlevilik – Asaf Hâlet Çelebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mevlâna ve Mevlevilik – Asaf Hâlet Çelebi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mevlâna ve Mevlevilik kimin eseri? Mevlâna ve Mevlevilik kitabının yazarı kimdir? Mevlâna ve Mevlevilik konusu ve anafikri nedir? Mevlâna ve Mevlevilik kitabı ne konu alıyor? Mevlâna ve Mevlevilik PDF indirme linki var mı? Mevlâna ve Mevlevilik kitabının yazarı Asaf Hâlet Çelebi kimdir? İşte Mevlâna ve Mevlevilik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Asaf Hâlet Çelebi

Yayın Evi: Hece Yayınları

İSBN: 9799758274344

Sayfa Sayısı: 265


Mevlâna ve Mevlevilik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Mevlana’ya nazaran aşk, Eflatun’da olduğu şeklinde ruhun zihnileşmiş olan bir yükselişi değil, fakat Nev-Eflatunilerde olduğu şeklinde, eşya ve kesretle tüm tüm bağlarını keserek, insanı birliğe ve bütünlüğe götürmüş olan bir istiğrak halidir… Tüm mutasavvıflar şeklinde Mevlana’nın da sırri tecrübesinde takip etmiş olduğu usul, beşeri ihtirasları birer birer öldürerek, yalnız tanrısal ihtirası hakim kılmaktır. Şundan dolayı, öteki ihtiraslar -ona göre- hudutlu olan uzviyet ve muhite bağlandıkları için ruhu bir çember içine alarak hürriyetten ve sükundan yoksun edeceklerdi. Bu gösteriyor ki Mevlana’nın psikolojisinde esas, tamamiyle hasbi bir hakikat araştırması değil, fakat inşirah ve sükununun yitirmiş olan ruhlara selamet vermek ihtiyacıdır.

Filhakika, Anadolu Selçukilerinin son devrinde Türk alemi siyasal noktadan azca oldukça bu vaziyette idi. Cengiz istilası, Ehli Salipler, Anadolu’nun parçalanmaya doğru gidişi bu mistik havanın kuvvetlenmesinde bir amildi. Mevlana’yı yalnız bu içtimai tesirlerle izaha çalışmak hata olursa da. Anadolu’nun bu devirde en oldukça dinlenen sesi olmasını herhalde burada aramalıyız.


Mevlâna ve Mevlevilik Alıntıları – Sözleri

  • Bahaüddîn Veled, oğlu ile birlikte gittiği Şeyhu’l Ekber’in yanından çıkarken Muhyiddîn, Mevlânâ’ya bakarak: “Sübhanallah, bir deniz bir gölün arkasına düşmüş gidiyor!” söylediğini Veled Çelebi naklediyor.
  • Sultân Veled Mevlâna’ya lâyık bir oğul olarak, tam mânâsiyle onun ruhî terbiyesi altında istediği şeklinde büyümüş ve nesilden nesle Mevlâna’nın sevgisini naklettiren Mevlevîlik müessesesinin kurucusu olmuştur.
  • Devrinde kendisine karşı gösterilen saygı o denli ziyâde idi ki artık aslolan adı olan Mehmed Celâleddün unutulmuş, hepimiz ona: “Mevlâna” diyordu.
  • Sen sabahleyin olduğu hâlde uyumaktasın, ömrünün gecesi ise ne kadar kısa!
    Uyanacağın süre korkuyorum ki kıyamet sabahı olacak!..
  • Gül gitti ve gülistân geçti; bundan sonrasında bülbülün sergüzeştini dinleyemiyeceksin!
  • Ölünüz… ölünüz… Bu ölümden korkmaynız. Bu topraklardan kurtulup göklere yükseliniz.
    Ölünüz… ölünüz… Bu nefisten ayrılınız.
  • ” Ten cândan ve cân tenden gizli saklı değildir; fakat her insana cânı görmeye izin yoktur.”
  • Gülbeşeker şeklinde birbirimizin içinde yoğurulmuşuz, Ben onun huyunu almışım, o benimkini…
  • Şems bu sırada aniden yerinden fırlayıp şu şekilde bağrıyordu:
    Ne zamana kadar başkalarının sözlerini naklederek övüneceksiniz? İçinizden bir şahıs çıkmıyor ki: “Rabb’imden kalbime şu şekilde bir esin olundu” diye söze başlasın.
  • Esâsen Mevlâna’da kendisini Türk addeddiğini şu rubâisiyle konu alıyor:
    ” Beni yabancı sanmayınız.
    Ben bu mahalledenim.
    Sizin mahallenizde evimi arıyorum.
    Her ne kadar düşman şeklinde görünüyorsam da
    düşman değilim her ne kadar Hindçe söylüyorsam da aslım Türktür.”


Mevlâna ve Mevlevilik İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Aşk Eri Hz. Mevlana(k.s) önceleri ilimle yoğrulup, devrin ileri gelen ulemalarından dersler okuyan alimken, Hz. Şems’in konyaya gelişiyle aşk ateşine gark olmuş, ünü yüzyılları aşıp tüm dünyaya yayılmış hoşgörü timsali bir aşık hâline gelmiştir. Kitapta da denildiği şeklinde;”Tebrizli Şems, Mevlana’yı ateşlemiş, fakat o şekilde bir infilak karşısında kalmıştı ki onun alevleri içinde kendisi de yanmıştı.
Mevleviliği kendisinden sonrasında oğlu Sultan Veled kurmuş olmakla birlikte bu yolun uygulamaları Hz. Mevlana tarafınca uygulanagelmiş usullardır.
Mevlevilik Ehl-i Sünnet suretiyle olan bir yol. Bu yolun yolcuları ‘Müslümanlık, ince insanlıktır; dervişlik ise ince müslümanlık.’ sözüne uygun olabilmek için lüzumlu incelikleri dergahlarda öğrenmeye çalışan Canlardır.
Her tarikatta olduğu şeklinde Mevlevilikte de uyulması ihtiyaç duyulan kurallar, bir yaşam seçimi şeklindedir aslına bakarsak.
Bu yaratı, Hz. Mevlana’nın yaşamını, şahsiyetini öğrenenin yanında Mevlevilik kültürünü de genel olarak özetleyen bir yaratı.
Tarikatlar hâl işidir kâl işi değil. Ama hale varmak için sevmek, sevmek için de bilmek gerekir.
Allah aşkımızı ziyade etsin… (Ayşe Nur Hümeyra)

Mevlana’ya nazaran aşk, Eflatun’da olduğu şeklinde ruhun zihnileşmiş olan bir yükselişi değil, fakat Nev-Eflatunilerde olduğu şeklinde, eşya ve kesretle tüm tüm bağlarını keserek, insanı birliğe ve bütünlüğe götürmüş olan bir istiğrak halidir… Tüm mutasavvıflar şeklinde Mevlana’nın da sırri tecrübesinde takip etmiş olduğu usul, beşeri ihtirasları birer birer öldürerek, yalnız tanrısal ihtirası hakim kılmaktır. Şundan dolayı, öteki ihtiraslar -ona göre- hudutlu olan uzviyet ve muhite bağlandıkları için ruhu bir çember içine alarak hürriyetten ve sükundan yoksun edeceklerdi. Bu gösteriyor ki Mevlana’nın psikolojisinde esas, tamamiyle hasbi bir hakikat araştırması değil, fakat inşirah ve sükununun yitirmiş olan ruhlara selamet vermek ihtiyacıdır.
Filhakika, Anadolu Selçukilerinin son devrinde Türk alemi siyasal noktadan azca oldukça bu vaziyette idi. Cengiz istilası, Ehli Salipler, Anadolu’nun parçalanmaya doğru gidişi bu mistik havanın kuvvetlenmesinde bir amildi. Mevlana’yı yalnız bu içtimai tesirlerle izaha çalışmak hata olursa da. Anadolu’nun bu devirde en oldukça dinlenen sesi olmasını herhalde burada aramalıyız. (Hakan Arıkan)

Bu eseri yüksek lisans tezim gereği okudum. Yazarın kendisinin de Mevlevî olması hasebiyle kitap Mevlânâ ve Mevlevîlik hakkında doyurucu bilgiler barındırıyor.
Mevlânâ ve Mevlevîlik basitçe anlatılacak mevzular değildir. Bu mevzular ekseninde hareket etmek için mevzunun iyi bir araştırmacısı ya da o grubun içinden geliyor olmak gerekir.
Mevlânâ aşk kültürünün en mühim temsilcisidir. Ve bu yaratı O’nun aşkını ve O’ndan hatıra kalan Mevlevîliği oldukça güzel bir halde ifade ediyor.
Keyifli okumalar.
Aşkla kalınca.. (Öğretmenden Notlar)


Mevlâna ve Mevlevilik PDF indirme linki var mı?


Asaf Hâlet Çelebi – Mevlâna ve Mevlevilik kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Mevlâna ve Mevlevilik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Asaf Hâlet Çelebi Kimdir?

Asaf Halet Çelebi (27 Aralık 1907, İstanbul – 15 Ekim 1958, İstanbul), ozan.

Dahiliye Nezareti Gizyazı Kalemi Müdürü Mehmet Sait Halet Beyi’n oğlu olan Çelebi İstanbul’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi’nde 8 yıl eğitim görmüş oldu. Babasından Fransızca ve Farsça, Mevlevi Şeyhi Ahmet Remzi Dede (Akyürek) ile Rauf Yekta Bey’den musiki ve nota dersleri aldı. Kısa bir süre kalmış olduğu Fransa’dan dönüşünde üç yıl Sanayi-i Nefise Mektebi’nde tahsil gördü. Adliye Meslek Mektebi’nden mezun oldu.

Üsküdar Adliyesi Ceza Mahkemesi zabıt katipliği yapmış oldu. Osmanlı Bankası, Devlet Deniz Yolları İşletmesi’nde çalıştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Kısmı kitaplığında görevliyken yaşamını yitirdi.

Gençlik yıllarında divan edebiyatından etkilendi. Gazeller ve rubailer yazdı. 1937iden sonrasında özgür ölçü kullanmaya ve Batı şiirinin tekniklerine yönelmeye başladı. Yeni şiir akımının önde gelen dergilerinden Ses, Hamle, Sokak, Servet-i Fünun-Uyanış’ta ve Gün gazetesinde 1938-1941 yılları aralığında ilk şiirleri gösterildi. Bu şiirlerinde buluğluk çağına ilişkin duygular, çocukluk, masallar ve tekerlemelerin gerçeküstü dünyası şeklinde temaları kullandı. Hırsız, Trilobit ve Cüneyd adlı şiirlerinin Fransızca çevirileriyle beraber 45 şi’rin bulunmuş olduğu Heinin (1942) arkasından aynı çizgide on şiirin yer almış olduğu Lamelif’i (1945) yayımladı. Tüm şiirlerinin toplandığı Om Mani Padme Hum (1953), Çelebi’nin içrek ve gizemci şiirini bütünüyle gözler önüne serer. İstanbul dergisinde yayımladığı Benim Gözümle Şiir Davası (Temmuz-Aralık 1954) adlı altı makalede poetikasını deklare etti. Ses, imge, anlam ve fikir olarak kültürler arası ve metinler arası bir kalite taşıyan şiirleriyle Asaf Halet, Türk şiirinde “çağdaş gelenekçi” tavrın temsilcisi oldu.

İlk dönem eserlerinin arkasından, şiirlerinde dinlerden, ideolojilerden, toplumsal olaylardan oldukça Anadolu-İran-Hindistan çizgisi üstünde uzanan bir yaşamın görünümlerini sesler vasıtasıyla dile getiren ozan, şiirin tıpkı hayatta olduğu şeklinde soyut araçlarla soyut bir dünya yarattığına inandı. Kendisinden sonrasında gelen nesli soyut şiir anlayışının Türk Edebiyatı’ndaki ilk tanımlarını yaparak etkiledi. Şiire bakış açısını “Mesela esasen, müşahhas araç-gereç ile mücerret olan düşsel yaşatabilmektir. Yani mücerret şiir, tersine mücerret mefhumlu kelimelerden mümkün mertebe soyunmuş olan ve toplu bir halde mücerret bir mana özetleyen ve bizlere o ihtisası veren ruh anının ifadesini taşıyan şiirdir.” diyerek deklare etti.

Şiirlerinin yanı sıra eski edebiyat ile ilgili çalışmalarıyla da tanınan Çelebi, Hint ve Fars Edebiyatları üstüne yapmış olduğu emekleri dergilerde ve kitaplarda yayınladı. Bu mevzuda yazdığı yazılardan biri 1949 tarihindeki Şadırvan Dergisi’nde bulunabilir. Ayrıca, çeşitli dergilerde gösterilen düz yazıları ve Hint edebiyatı üstüne makalelerini Semih Güngör, Asaf Halet Çelebi incelemesiyle beraber yayınladı.


Asaf Hâlet Çelebi Kitapları – Eserleri

  • Tüm Şiirleri
  • Om Mani Padme Hum
  • Tüm Yazıları
  • Mevlâna ve Mevlevilik
  • Ömer Hayyam
  • Eşrefoğlu Divanı
  • Mevlana’nın Rubaileri
  • Gotama Buddha
  • Molla Câmi
  • He
  • Lâmelif
  • Naima
  • Seçme Rubailer
  • Divan Şiirinde İstanbul


Asaf Hâlet Çelebi Alıntıları – Sözleri

  • Ey hoş bakışlı, nüktedan, hoppa güzel!
    Otur Allah aşkına,
    daha yüzlerce fitneler kaldırmamak için asla eğer olmazsa ayağa kalkma!
    Sen bana hep: “Bakma!” diye emrediyorsun.
    Halbuki bu sözün: “Bardağı eğri tut da içindekini de dökme!” demeğe benzer. (Ömer Hayyam)
  • Gönlümü put sanıp da kıran kim (Lâmelif)
  • Gülbeşeker şeklinde birbirimizin içinde yoğurulmuşuz, Ben onun huyunu almışım, o benimkini… (Mevlâna ve Mevlevilik)
  • Benim nasibime şarap ve sarhoşluk düştü.
    Halk, beni niçin ayıplıyor acaba?
    Keşke her haram olan şey insanı sarhoş etseydi de,
    dünyada ayık bir tek adam görmeseydim. (Ömer Hayyam)
  • Ölünüz… ölünüz… Bu ölümden korkmaynız. Bu topraklardan kurtulup göklere yükseliniz.
    Ölünüz… ölünüz… Bu nefisten ayrılınız. (Mevlâna ve Mevlevilik)
  • “Altı bucakta tüm Allah’ın nuru vardır “dediler. Halktan : “O nur nerededir “diye bir feryat koptu
    yabancı sağına , soluna ,her tarafına bakındı; göremedi. Bir ses terfi etti:” Bir an sağsız ve solsuz bak!”
    Mevlânâ (Seçme Rubailer)
  • Bu dünyada günah işlememiş kim var, söyle!
    Günah işlemeyen iyi mi yaşar; söyle!
    Ben fenalık ediyorum;
    sen de bu fenalığıma kötü bir cezayla mukabele ediyorsun.
    Öyleki ise seninle benim aramızdaki fark ne, söyle! (Ömer Hayyam)
  • Siriştinde anın kim nur var kalbinde kîn olmaz (Divan Şiirinde İstanbul)
  • Başkasını görüp kendini görmemeyi gözbebeğinden öğren (Seçme Rubailer)
  • Bahaüddîn Veled, oğlu ile birlikte gittiği Şeyhu’l Ekber’in yanından çıkarken Muhyiddîn, Mevlânâ’ya bakarak: “Sübhanallah, bir deniz bir gölün arkasına düşmüş gidiyor!” söylediğini Veled Çelebi naklediyor. (Mevlâna ve Mevlevilik)
  • dünyada en güzel şey
    seni buldum
    artık hiçbir şey istemem (Tüm Şiirleri)
  • -Bulutların yası olmadığı halde ne için ağlarlar? diye güle sormuş oldum
    -Doğrusunu istersen benim yedi gün devam eden gülüşüm için ağlıyorlar şeklinde geliyor bana!
    dedi (Seçme Rubailer)
  • Ezel gizemini ne sen bilirsin, ne ben.
    Bu muammalı kelimeyi ne sen okuyabilirsin, ne ben.
    Perdenin önünde benimle senin dedikodularımız vardır;
    perde kalkınca ne sen kalırsın, ne ben! (Ömer Hayyam)
  • “Ey Mecnûn!Eğer gözünü kapamağa kuvvetin yoksa vay hâline! Leylâ’nın mahmilinin şimşeği çok kuvvetle parlamaktadır.” (Molla Câmi)
  • Sultân Veled Mevlâna’ya lâyık bir oğul olarak, tam mânâsiyle onun ruhî terbiyesi altında istediği şeklinde büyümüş ve nesilden nesle Mevlâna’nın sevgisini naklettiren Mevlevîlik müessesesinin kurucusu olmuştur. (Mevlâna ve Mevlevilik)
  • Dudağını kapat, zira susmak iyi.
    Gönlünü boşalt, zira unutmak iyi. (Molla Câmi)
  • her sevda aşk olmaz (Eşrefoğlu Divanı)
  • Oysa süre, bir ihtimal bir yaşam boyu devam eden
    tek bir andır ! (Naima)
  • Büyük memuriyetler ehline verilmiyordu. İlim ve marifete kimsenin aldırış etmiş olduğu yoktu.  (Naima)
  • Gül gitti ve gülistân geçti; bundan sonrasında bülbülün sergüzeştini dinleyemiyeceksin! (Mevlâna ve Mevlevilik)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş