Eğitim

Mustafa Kemal’e Aşklanmak – Halil Bezmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mustafa Kemal’e Aşklanmak – Halil Bezmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mustafa Kemal’e Aşklanmak kimin eseri? Mustafa Kemal’e Aşklanmak kitabının yazarı kimdir? Mustafa Kemal’e Aşklanmak konusu ve anafikri nedir? Mustafa Kemal’e Aşklanmak kitabı ne konu alıyor? Mustafa Kemal’e Aşklanmak PDF indirme linki var mı? Mustafa Kemal’e Aşklanmak kitabının yazarı Halil Bezmen kimdir? İşte Mustafa Kemal’e Aşklanmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Halil Bezmen

Yayın Evi: Müptela

İSBN: 9786059021005

Sayfa Sayısı: 312


Mustafa Kemal’e Aşklanmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanlı kültürü haricinde değişik kültürleri tanıyan, Batı eğitimi almış olan ve bir diplomatın genç ve güzel kızı Cemile, nişanlısı Osman’dan ayrıldıktan sonrasında hayata küsüp kendi içine dönünce, babası kızını bu durumdan kurtarmak ister. Cemile’nin hemşire olarak Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde çalışmasına olanak sağlar. Hastanede çalışmasıyla beraber günden güne daha iyi hissetmeye başlamış olan Cemile, orada tanıştığı bir subaya görünce âşık olur. Bu subay, Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildir.

Cemile, bu aşkının karşılıksız olacağını bilse de Mustafa Kemal’den vazgeçmez ve kendisini bu karşılıksız aşkın getireceklerine bırakıverir. O şekilde ki karşısına çıkan Mehmet Ali’yle olan ilişkisine karşın onunla dahi evlenmek istemez. Mustafa Kemal’e Aşklanmak, Cemile’nin Atatürk’e duyduğu katıksız aşkın yanı sıra, yıkılan bir imparatorluk üstüne kurulan yeni bir devletin oluşumunu da içine alan bir devrin panoramasını çizer.

(Tanıtım Bülteninden)


Mustafa Kemal’e Aşklanmak Alıntıları – Sözleri

  • Geçmişini unutan, onu yine yaşamaya mahkumdur.
  • Beni oldukça aldattılar; önemsemedim. Sen değişik bir şey yaptın: beni değil, güvenimi aldattın. Buna ihanet dedim ve önemsedim.
  • Bir adama kadının ağlamasından daha oldukça acı veren bir tek şey vardır, o da akıtması beklenirken akıtmadığı gözyaşıdır.
  • Savaşta mutluluk bir lükstür.
  • Huzur birazcık ölümü çağrıştırıyor.
  • Hayat bizlere karşı iyi niyetli değildir.
  • Savaş bir başladı mı, sonunu sadece ölüler görür.
  • Savaşta her millet aynıdır.
  • Geçmişini unutan, onu yine yaşamaya mahkumdur.
    (Johann Wolfgang von Goethe)
  • Aynı yataktaki öteki hastanın kurtarılamaması durumunda ,ölü kimi zaman sadece ertesi gün kaldırılabiliyordu.Soğuyan cesetle koyun koyuna yatmanın dehşet verici tesirini bildiğini söylemiş ve çaresizlikleri için özür dilemişti.


Mustafa Kemal’e Aşklanmak İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Hemşire Cemile’nin Mustafa Kemal (Atatürk) adlı paşaya olan aşklanmasını mevzu edinen Bezmen’in bu kitabında aşklanma öyküsünün yanı sıra, bazı zamanı gerçeklikler, oldukça doğru tiplemelerle anlatılmış. Türk Bağımsızlık Mücadelesinde Yunan ordusu generallerinin, Türkler için düşündükleri acı ve ürkütücü şeyleri bir tarafa bırakın; peder karakterinin, Yunanlıların, tüm bu hayallerinin, esasında İngiliz emperyalizmini doyuracağı, gene de Yunan halkının aynı bağlılıkla yaşamına devam edeceği şeklindeki aktarımları, tüm bu cenk sürecinin Yunan açısından bir portfolyosudur. Gerçekten de, Ege’deki Türk şehirlerin geçmişte kendilerine ilişik bulunduğunu, bu sebeple oraları işgal etmenin bir hak bulunduğunu korumak için çaba sarfeden Yunan askerleri (üst kademeler), esasında Batı tarafınca yönlendirilmenin ötesine geçememekteler. Bu durum 1940’lardan sonrasında oldukça daha iyi anlaşılacaktır; mesela Metaksas rejimi benzer biçimde dönemler görecektir. Bu işin zamanı kısmı. Benzen, Yunanlıların bulunmuş olduğu tabloyu oldukça başarı göstermiş tiplemelerle okuyucusuna aktarabilmiştir.
Gelelim kitabın ana konusu olan, aşklanma öyküsüne. Kitaptan puan kırma sebebim; bu mevzunun çokça dağılmasıdır. Uzun sayfalarca yukarıdaki ve benzeri mevzular hakkında konuşmalar dönünce, sanki kitabın ana ekseni bu olaylardaki tiplemeler de, Cemile’nin Mustafa Kemal’e aşkı yan vaka benzer biçimde bir hale gelmekte. Bu, okuyucunun ana eksenden ayrılmasına sebep olabilecek bir durum. Bu bağlantıların başarı göstermiş korunabildiği kanısında değilim.
Cemile’nin Mustafa Kemal’e yazdığı mektuplardan tutun da, ona olan sevgisiyle ilgili kurduğu cümlelere kadar; hakkaten de büyüleyici. Aşık olmak ile aşklanmak arasındaki farkı özetleyen Cemile; adeta Platon’un anlattığı tarzda bir sevgiden (uygunsa platon-ik aşk) bahsetmektedir. Gerçek hayatta da bedensel olarak dokunamadığı, her daim hayallerinde beslediği Mustafa Kemal’in 1938 Kasım’ında vefatı, kendisi açısından hiçbir fark yaratmamıştır. Zira Mustafa Kemal onun ulaşamayacağı bir konumdadır. Onu hep uzaktan sevmiştir. O vefat ettikten sonrasında da, istikrar ile sevmiştir.
Bu kitaptaki en güzel taraf; Mustafa Kemal’i, bir asker yada devlet adamı şeklinde tiplemelerden uzak tutarak; hakkaten de bir insan olarak sevmenin öyküsü anlatılmıştır. Her şeyden evvel Mustafa Kemal’in gerek siyasal gerek askeri gerek hususi yaşamında bir insan bulunduğunu, her insan benzer biçimde onun da zorlukları ve bununla birlikte şiddetli duyguları olabileceği hiçbir süre akıldan çıkarılmamalı. Başka perspektiften yorumlamak gerekirse; Mustafa Kemal’i yalnız askeri yada siyasal (ya da daha başka ne demek isterseniz) başarılarıyla sevmenin ötesinde, onun insanlığına tutulmanın, onu emsalsiz icra eden öteki şeylere tutulmanın (aşklanmanın), oldukça organik bulunduğunu söylemek isterim. Bunu bu şekilde açıklamamın sebebi; Mustafa Kemal Atatürk, bilhassa bizim tarihimizde duyarlı bir mevzudur. Onu “hainlik” suçlamasıyla yerden yere vurmaya çalışan kuş beyinliler olduğu benzer biçimde, onu tanrısal bir merkeze yerleştirip hakkında söylenen sözlerden garip anlam çıkartarak karşı çıkan, onun eleştirilmesine zinhar müsaade etmeyen kitle de vardır.
Oysa Mustafa Kemal, aşık olunasıdır. Sevilesidir. Şiirler yazılabilecek bir adamdır. En güzel öyküler ve romanların, ana karakteri olabilecek bir adamdır. O, Türk halkının tinsel sevgilisidir. Bunu bu şekilde algı ederseniz, Halil Bezmen’in bu eserini, keyifle okuyabilirsiniz.
Cemile, Mustafa Kemal’e aşklandığı süre, Cemile’ye “bekaretini onun için gizleme!” diyen, ona ulaşmasının oldukça zor bulunduğunu söyleyen karakterler görüyorsunuz. Benim bu örneği verme sebebim şu ki, yukarıda söylediklerimin vücut bulmuş halini görmeniz. Cemile karakteri, Mustafa Kemal’i bu sebeple sevmemektedir. Kıt beyinlilerin algısıyla, cinsel-ci (ten-ci) bir yaklaşımla sevmemektedir. O, Mustafa Kemal’in konuşmasını, doğrusu ruhundan bedenine parçalar dökmesini sevmektedir. Döktüğü parçalar, Cemile’nin yüreğine vurmaktadır. İşte Mustafa Kemal, bu şekilde sevilir.
Kitaptaki bazı adlar, oldukça mühim göndermeler taşımaktadır. En kolay haliyle; Cemile’nin hayatında, ilk aşka düştüğü şahıs Osman, her daim değişik hanımlarla olmak isteyen, ne kadar fazla çeşit hanımla olursa, o denli mutlu olacağına inanan biridir. Bu sebeple Cemile’den ayrılır ve bu vakadan etkilenen Cemile, ilk başta ayrılmak istemese de, hatta gururunu ayaklarının altına alarak gene de evlenmek istese de, en sonucunda ondan uzaklaşır. Şimdi bu vaka, ilk bakışta oldukça kolay bir vaka akışı benzer biçimde gelebilir. Ancak dikkat edecek olursanız, Cemile’nin kitap boyu, kuvayı milliyeci bir ruhu vardır. Osman ile ilişkisinde, Osman karakteri adeta Osmanlı’nın bir resmidir. Farklı hanımlarla olma durumu, Osmanlı’nın emperyalist anlayışı iken, Osman’dan ayrılmak istemeyen Cemile, sefil haldeki halkın yansımasıdır. Zira Osmanlı Devleti, insana değil, millete ehemmiyet vermiştir. Her şeyin en kutsalı padişahtır ve bu makam, genetik bir haktır. Osmanlı, her ne kadar uygarlaşma yolunda adımlar atsa da, halka kendini sevdirmek isteyen padişahın ilk yapmış olduğu şey, halkı özgürleştirmek öte; camileri süsleyip büyütmek olmuştur. Bu süsleyip büyütme, bir güç gösterisi olup halka kendini ısındırmanın bir metodudur. Halk bunun ayırımı halinde olmadığı için devletini ve padişahını sevmektedir (doğal ki kimisi sevmemektedir, buradaki yargılarım toplumsaldır) Cemile de, Osman’ı oldukça sevmektedir sadece ondan ayrılmak durumundadır. Ayrıldıktan sonrasında, doğrusu Osmanlı yıkıldıktan sonrasında, iş tamamen özgürleşmedir. Bunun da en iyi yansıması Atatürk’ün yoludur. Bu noktadan sonrasında kitaptaki Mustafa Kemal; Türk halkının karşısındaki kurtarıcısı rolüne bürünmüştür. Halkına ehemmiyet veren fakat gene de istediği benzer biçimde bütünleşememiş Mustafa Kemal. Ki bu bütünleşme olsaydı, Atatürk’ün vefatıyla birlikte Türk siyasal zamanı bu kadar zelzele yaşamazdı. Burada; Osman karakteri benzer biçimde sayısız Osman’ın bir arada, Laiklik prensibine saldırmış olduğu açıkça anlaşılmakta. Bu saldırının da sebebi, tam bütünleşememe sorunudur. Bunun da temelinde yatan şey, ne yazık ki üçkağıtçıların insanlara öğrettiği din (esasında buradaki din, gerçek din değildir), insanı insandan ayıran bir şey bulunduğunu, bunun da din bulunduğunu; asla fakat asla, Kurtuluş Savaşı benzer biçimde, Allah’ın bizlere sunmuş olduğu kadere karşı savaşacağımız işler yapmamamız gerektiği; Allah’ın gölgesi padişahı, bizleri başka milletlerin boyunduruğuna sokmak istese bile, bırakmamamız icap ettiğini söyler. Eğitime, Cumhuriyet benzer biçimde ehemmiyet vermeyen Osmanlı, halkını bu sıraladığım fikirlere itmiştir. Sonuçta; Mustafa Kemal ile tam bütünleşme durumuna geçemedik.
Uzun lafın kısası; Cemile benzer biçimde, Mustafa Kemal ile tam bütünleşmek, hepimiz için bağımsızlık ve zafer yoludur. Atatürk’ün yolu, asla kimseyi efendi kılmaz. Bilakis; insanoğlunun kendisini efendi kılar. Bu yüzdendir ki, Osman gibileri, Mustafa Kemal gibilerinin hayatında olmayacaktır. Olmamalı da. (Yusuf Bozdağ)

Cemile hemşirenin Mustafa Kemal Atatürk aşkı.. ve hem de o dönemde ülkede yaşanmış olan vakalar .. bu olayların içinde bir aşkı yaşamak.. zamanı bir aşk romanı denilebilir (Kitap Kurduu)


Mustafa Kemal’e Aşklanmak PDF indirme linki var mı?


Halil Bezmen – Mustafa Kemal’e Aşklanmak kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Mustafa Kemal’e Aşklanmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halil Bezmen Kimdir?

1949 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokuldan sonrasında İsviçre’de okudu. Zürih Teknik Üniversitesi’nden makine mühendisi olarak mezun oldu. Fransızca, Almanca, İngilizce ve İtalyancayı ana dili benzer biçimde kullanır. Ailesi tarafınca 1929’da kurulan Türkiye’nin en eski endüstri işletmesi Mensucat Santral’de onarım bakım ustası olarak işe başladı. On yıl sonrasında genel müdür oldu.


Halil Bezmen Kitapları – Eserleri

  • Estergon Kalesi
  • İsyan ve Aşk
  • Mustafa Kemal’e Aşklanmak
  • Lale Kan ve Kösnü
  • Hayatını Boynunda Taşıyan Adam
  • Barbaros! Sevgilim…
  • Sıfır Vakfı
  • Prens Sabahaddin’in Saklı Hayatları
  • Neden? Halil Bezmen
  • Memo’nun Olağanüstü Maceraları
  • Ben Sultan Abdülhamid Han
  • İçimdeki Ben
  • Vahşi Aşk Öyküleri
  • Kendime İtiraflarım


Halil Bezmen Alıntıları – Sözleri

  • Dinimiz sanatın gelişmesini engelliyor. Sanat insanları geliştirir. Ülkede sanata izin verirsek, hatta birazcık da teşvik edesek, halkımıza yüz medrese kurmuş kadar gelişme imkânı elde etmiş oluruz. İnsanımıza sürekli daha kıymetli olma imkânı vermezsek, düşman bigün bizi yok eder. Ordular değil, insanoğlu yener yada yenilir. (İsyan ve Aşk)
  • “Seneler sonrasında keşfettim ki, terk edilen taraf, bu ani hamleyi terk edeni şaşırtmak için yaparmış. Bu, oldukça yaygın bir müdafa biçimiymiş. Bir tür, “Sana mı kaldım? Bak, beni sırada bekliyorlardı!” meydan okumasıymış..” (Hayatını Boynunda Taşıyan Adam)
  • Beni oldukça aldattılar; önemsemedim. Sen değişik bir şey yaptın: beni değil, güvenimi aldattın. Buna ihanet dedim ve önemsedim. (Mustafa Kemal’e Aşklanmak)
  • “Biz yazarlar, okuyucunun hayatında kalabilmek uğruna genel anlamda beğenilenlerden değişik eserler üreterek, azca okunma yada alay edilme benzer biçimde ufak tehlikeleri göze alabilmeliyiz..” (Hayatını Boynunda Taşıyan Adam)
  • İtiraf ediyorum cok seviyorum lan 😀 (Barbaros! Sevgilim…)
  • “Herkes vatanını sever. Sorun vatanını kendinden oldukça sevip sevmediğindedir.” (İçimdeki Ben)
  • Din farkı aslına bakarsak kimsenin umurunda değildir, fakat dinle ilgili kişiler ve kurumlar, ilkin dini mesele haline getirirler, sonrasında da çözmeye çalışırlar. Geçimlerini de bu faaliyetten sağlarlar. Din adamları ordusunun büyüklüğü ve gücünün düzgüsel bir ordudan farkı yoktur. Tüm kavgaları askeriye ve ulema çıkarır. Düşmanla cenk bitip de sulh yapılınca, bu kez ahlaksızlığa karşı savaşım adı altında, kendi aramızda birbirimizi öldürmemize sebep olacak kaide ve kanunları uygulamaya kalkarlar. Din, peygamber farkı değil, çıkar farkıdır, dedi. (İsyan ve Aşk)
  • Devletsiz bir cemiyet, rezilliğin yargı sürdüğü bir kalabalıktır. (İsyan ve Aşk)
  • Ona nazaran iyilik yapmak akıllı olmanın sonucuydu aslına bakarsanız. Cemaatine ‘Akıllı olun!’ söylediği süre aslına bakarsak ‘Fenalık yaparak aptallık etmeyin!’ demek isterdi. (İsyan ve Aşk)
  • Savaş bir başladı mı, sonunu sadece ölüler görür. (Mustafa Kemal’e Aşklanmak)
  • Geçmişini unutan, onu yine yaşamaya mahkumdur. (Mustafa Kemal’e Aşklanmak)
  • Bazen en büyük risk, almadığımız risktir. (Barbaros! Sevgilim…)
  • “Bir şairi hepimiz anlayabiliyorsa, bu durum onun için oldukça aşağılayıcıdır.” (Lale Kan ve Kösnü)
  • “Ve güz bitene kadar yürürdüm
    Çıplak ayaklarla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder,
    Güneşin tadına varır,
    Çocuklarla oynardım,
    Bir şansım olsaydı eğer.
    Ama işte 85’indeyim ve biliyorum.
    ÖLÜYORUM..”
    Jorge Luis BORGES (Hayatını Boynunda Taşıyan Adam)
  • Namusun tarifi de karışık: Namus yalnız ailenin hanımlarını zapt etmeye yaradığı için rüşvet almak namussuzluk sayılmamaktadır. Göreve karşı duyulan sorumluluğu, öncelikler sıralamasında iyi mi yukarı çekerim, bilemiyorum. (Ben Sultan Abdülhamid Han)
  • “Yazarlık mesleğine bulaşmış olanlarla konuşurken, hep bir bilinmeyenle karşı karşıya değil miyizdir? “Uyduruyor mu ve eğer uyduruyorsa, hangi kısmını uyduruyor?” (Hayatını Boynunda Taşıyan Adam)
  • “Bu acımasız dünyada sığınılacak tek yer yakarış…” (İçimdeki Ben)
  • “Hayal,hakkaten daha güzeldir.” (Memo’nun Olağanüstü Maceraları)
  • “Zaten ölüm neydi ki? Tüm yolları sonlandıran yol, o denli.” (İçimdeki Ben)
  • “Doğru söylüyorsunuz baba; kimi zaman doktorun önerilmiş olduğu tedavi hastalığın kendisinden daha oldukça acı verir.” (Prens Sabahaddin’in Saklı Hayatları)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş