Eğitim

Nazım Hikmet: Portreler – Memet Fuat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nazım Hikmet: Portreler – Memet Fuat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nazım Hikmet: Portreler kimin eseri? Nazım Hikmet: Portreler kitabının yazarı kimdir? Nazım Hikmet: Portreler konusu ve anafikri nedir? Nazım Hikmet: Portreler kitabı ne konu alıyor? Nazım Hikmet: Portreler PDF indirme linki var mı? Nazım Hikmet: Portreler kitabının yazarı Memet Fuat kimdir? İşte Nazım Hikmet: Portreler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Memet Fuat

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750802218

Sayfa Sayısı: 125


Nazım Hikmet: Portreler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Bir de işte kitap okurken kurşunkalemle kapaklara, kapak içlerine, kenar boşluklara çizimler yapardı. Genellikle vapur, yelkenli, çiçek, el, göz çizimleri, korkulu suratlar…

Resim halletmeye düşkünlüğü İstanbul Tevkifhanesi’nde başlayıp Çankırı Cezaevi’nde tam anlamıyla patlak verdi.

Yağlıboya, guvaş, pastel, karakelem…

Cezaevinin içinden görünümler, mahkûmların, Piraye’nin, kendisinin portreleri…”

(Kitap’tan sf. 16)

“Cezaevlerinde bir yolunu bulup işliklere sokulur, ustalarla dostluk kurar, ilkin onlara çırak olup işi kavrar, geleneklerini, olanaklarını öğrenir, sonrasında yenilikler düşünmeye, tavsiyeler getirmeye başlardı.

Oymalarında çeşitli ağaçlar kullanıyor, fakat sanırım en fazlaca ceviz ağacını seviyordu.

Bir gün, bakıyordunuz, bir yontucu şeklinde keskilerle emek vererek bir kutu ya da bir yüzük oymuş.”

(Kitap’tan sf. 68)

“Nâzım Hikmet’in şiirleri daha yazılmaktayken, son biçimlerini almadan cezaevi duvarlarından dışarı sızardı. Kendi de gerçi bir iki kişiye gönderirdi – karısı Piraye’ye, fazlaca güvenilmiş olduğu bir avukat arkadaşına – fakat şiirler son biçimini alınca… Oysa dostları, meraklılar, şiire düşkün cezaevi görevlileri bitmiş eksikleri olan, ellerine ne geçse kopya ederlerdi. Sonra da o şiirler kopya ederlerdi. Sonra da oe şiirler kopya edile edile elden ele dolaşır, ayrıca da, doğal, değiştikçe değişirdi.”

(Kitap’tan sf. 104)


Nazım Hikmet: Portreler Alıntıları – Sözleri

  • İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alışıyorum..
  • …Ve işin en aşağılık tarafı şu ki yavrum
    galiba yalnızlığa alışıyorum…
  • …Ne güzel şey anımsamak seni…
  • …Senin adını
    Kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım…
  • …Bu anda 1hatıra :
    deniz.
    Hürriyeti, ışıltısı, kokusu…
  • …Bugün ilk dela güneşe çıkardılar beni.
    Ve ben ömrümde ilk kere güneşin benden bu kadar uzak
    gökyüzünün bu kadar mavi
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldanmadan durdum…
  • O şimdi ne düşünüyor,
    şu anda, şimdi, şimdi?…
  • …Evi tam anlamıyla 1ressamın eviydi.
    Resimden başka 1şey düşünmediği açıktı…
  • Hangi özgürlük?
    Geç efendim…
  • Nâzım her kitabı baştan sona okumazdı. Ilkin kitapla 1tanışma süreci geçirirdi adeta. Karıştırır, orasından burasından okur, beğenmezse 1yana bırakırdı.
    Annem onun eline almış olduğu kitabın başından, sonundan, ortasından 1er bölümünü okuduğunu, beğenirse baştan başladığını söylerdi.
    “Sonunu bildiği kitabı nasıl okur insan!” :-)))))
    diye de şaşardı.
  • Nazım,
    ‘Canım karıcığım, bir şiiri, bir romanı asla kimse senin şeklinde anlayıp değerlendiremez,’ diye onu göklere çıkarırdı.
    Bu işi benim pek aklım almazdı.Karısına yağcılık ediyor şeklinde gelirdi.Örnekse okudukları bir romanı annemin Nazım’dan daha iyi değerlendirebileceğine inanamazdım.
  • Nazım her kitabı baştan sona okumazdı.Ilkin kitapla bir tanışma süreci geçirirdi adeta.Karıştırır, orasından burasından okur, beğenmezse bir yana bırakırdı.
  • …sevdiğim bayanları deli şeklinde kıskandım…
  • …kimi insan otların kimi insan balıkların türünü bilir
    ben ayrılıkların
    kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    ben hasretlerin…
  • otuzumda asılmamı istediler
    kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    verdiler de


Nazım Hikmet: Portreler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Güzel bir zamanlama ile fazlaca güzel bir kitap okudum. Gerçi bir tek okudum denemez, dakikalarca meydana getirilen resimler ve portreleri de inceledim.Kitap, Nazım Hikmet’in oğlu Mehmet Fuat’ın bizlerle paylaşmış olduğu resimler, fotoğraflar ve anılardan oluşuyor. Birkaç saat içinde inceleyip bitirebileceğiniz, sadece kitap gözünüze her takıldığında, yine yine okuyabileceğiniz güzellikte.
Uzun zamandır Nazım Hikmet’in Piraye’ye yazdığı mektupları okuyorum.Kitabı okumak için asla acelem yok, uzun bir okuma olmasını planlıyorum, bu yüzden de günde bir tek üç mektup okuyarak, okuduklarımın tadını çıkarıyorum.Mektuplarda bahsedilen bir çok şeyi bu kitapta görebilmek beni fazlaca mutlu etti bu sebeple.Mesela Nazım Hikmet bir mektubunda Piraye’nin bir resmini yaptığını ve günlerce bu resme baktığını, son olarak bu fotoğraf, onu yapacağı işlerden alıkoyduğu için üzerini örttüğünü, böylece ona bakmadan durabildiğinden bahsediyordu.Bu benzeri olmayan resmi ve daha birçoğunu kitapta görmek mümkün.
Nazım Hikmet bir tek görkemli şiirler yazmamış, resme ve sanata olan merakı ile de benzeri olmayan bir ozan olmuştur.Annesi ressam Celile Hanım’a özenerek başladığı ressamlığını cezaevinde kalmış olduğu uzun yıllarda ilerletmiş, kendi portrelerini, Piraye’yi, cezaevi dostlarını resmetmiştir. Bilhassa Piraye’nin bir fazlaca resmini yapmış, cezaevinde kalmış olduğu sürece süresince marangoz ustalarından öğrendikleri ile de pek fazlaca armağan yapmıştır.Bilhassa Piraye için meydana getirilen ceviz ağacından – Mehmet Fuad oymalarda çeşitli ağaçları kullandığını sadece Nazım Hikmet’in en fazlaca ceviz ağacını sevdiğinden bahsediyor.- yüzük,oyma sini, pudra kutusu görülmeye kıymet.
Farklı alanlarda böylesine güzel şeyler yapabiliyor oluşu Nazım Hikmet’i daha fazlaca sevmem niçin oldu.Mutlaka her insanın okuyup, incelenmesi ihtiyaç duyulan bir kitap bulunduğunu düşünüyorum fakat web sitelerinde kitabın artık satışının olmadığını, tükendiğini gördüm. Eğer talih eseri bir yerde karşınıza çıkarsa kesinlikle alıp okuyun.
Herkese tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim. (Gizem)

Nazım Hikmet’in en baskın taraflarından, benim için en etkisi altına alan olanı, inanılmaz polemik ve kavga şiirleridir. O şekilde bir hakaret eder ki kimi zaman, daha yırtıcı bir hakaret keşfedilmemiştir. Cevap No2 şeklinde;
….
İkinci serseri
meydana dört topaç şeklinde saldığım dört eseri
sanmış ki yazmışım kendileri
için.
Halbuki benim
bir serseriye hitap eden
ikinci yazım işte budur:
Atlas yakalı sarhoş sofralarının sazı
Fransız sermayesinin hacı ayvazı
bu yazdığım yazı
örse balyoz salanların şimşekli yumruğudur
katmerli yağ yağ ensende
Ve sen o kemik yaladığın
sofranın altına girsen de
-dostun KARAMAÇABEY gibi-
kaldırıp kaldırıp yere çaaal-
mak için
canını burnundan aaal-
mak için,
bulacağım seni..
Koca göbeklerin Russel kuşağı sen,
sen uşşşak murabbaı,
sen uşşşak mik’abı
satılmış uşşakların uşşşağı sen!!! (mya)


Nazım Hikmet: Portreler PDF indirme linki var mı?


Memet Fuat – Nazım Hikmet: Portreler kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Nazım Hikmet: Portreler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Memet Fuat Kimdir?

Edebiyat eleştirisi yazıları ile tanınan bir edebiyat adamı ve voleybola katkıları ile tanınan bir spor adamıdır. 1960’da De Yayınevi’ni kurdu. Yeni Dergi adlı edebiyat dergisini çıkardı. Altınyurt Voleybol Takımında antrenörlük yapmış oldu ve amatör takımın deplasmanlı lige yükselmesini sağlamış oldu. Nazım Hikmet’in yaşamı ve eserleri hakkında eserler verdi. Nazım Hikmet’in üvey erkek evladıdır.

16 Şubat 1926’da İstanbul’da, büyükbabası Mehmet Ali Paşa’nın Erenköy’deki köşkünde dünyaya geldi. Babası sanat eleştirmeni Vedat Örfi (Bengü), anası Piraye Hanım’dır. O doğmadan ilkin yurtdışına giden babasını ilk kez beş yaşlarında iken görmüş oldu. Annesinin meşhur ozan Nazım Hikmet ile birlikteliği esnasında onlarla beraber yaşadı. 1932’de anne ve babasının boşanmasının peşinden anası, Nazım Hikmet ile 1935 senesinde evliliğe ilk adımını attı. 1938’de üvey babası Nazım’ın tutuklanıp 15 yıl hapis cezasına mahkum edilmesinden sonrasında yaşamını büyükbabası Mehmet Ali Paşa’nın köşkünde sürdürdü.

Erenköy 38. İlkokulu’nda, Kadıköy 1. Orta’da, Robert Koleji’nde ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Kısmı’ne 1946’da kayıt yaptırdı.

Nazım Hikmet’in tesiri ile yöneldiği edebiyat alanında Memet Fuat adıyla tanınmaya başladı. 1946’da ilk kitabını Tuna Baltacıoğlu ile beraber yayımladı. Aşk ve Sümüklüböcek adlı kitabın ilk yarısında Baltacıoğlu’nun, ikinci yarısında Memet Fuat’ın öyküleri yer alıyordu.

1950’de Tuna Baltacıoğlu ve Oktay Verevler ile beraber Memleketimizde ve Dünyada Kitaplar adlı bir mecmua çıkardı. 1951 senesinde ikinci kitabı Yaşadığımız yayımlandı. Aynı yıl, üniversiteyi tamamlamasından ilkin büyükbabası Mehmet Ali Paşa’yı yitirdi ve aile, maddi sorun içine düştü. Yeditepe Dergisi’nde yayınladığı denemeler ile adını duyurmaya başladı. Üniversiteyi bitirince İstanbul’daki okullarda destek öğretmen olarak çalıştı. Nazım Hikmet ile ilişkisi sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığı’nda emek vermeyi sürdüremeyince hususi İngilizce dersleri verdi, kitap çevirileri yapmış oldu. John Steinbeck, Erskine Caldwell, Jack London’dan öyküler, Walt Whitman’dan şiirler, Varlık Yayınları’na Edgar Allan Poe’dan, Katherine Mansfield’den öyküler çevirdi.

Gençliğinde yaşamış olduğu akciğer rahatsızlığı sebebiyle askerliğe başladığı yedek subay okulundan çürük raporuyla çıkarıldı. Çocukluğundan beri tanıştığı ve Piraye’nin de akrabası olan İzgen Öksüzcü ile Edebiyat Fakültesi’ndeki arkadaşlıkları evlilikle noktalandı. Bu evlilikten 25 Temmuz 1961’de oğulları Kenan hayata merhaba dedi.

1959’da dergilerde çıkan eleştiri yazıları sebebiyle Ataç Eleştiri Armağanını kazanmıştır. O sırada eniştesi Metin Yasavul ile De Yayınevini kurdu. Yayınevinin ilk kitabı olarak 1960’da Düşünceye Saygı’yı yayımladı ve bu yapıt, 1961 Türk Dil Kurumu Deneme-Eleştiri Ödülü’nü kazanmıştır. Yayınevi, 1960 – 1980 yılları aralığında, 20 yılda birçok kitap yayımladı. Yeni Dergiyi çıkardı.

İstanbul Altunizade mahallesinde Altınyurt Spor Klübü’nde ufaklıklara futbol öğretti, turnuvalar düzenledi. Daha sonraki yıllarda yardımlaşmaya dayanan bir ekip sporu olan voleybolu seçti. Altınyurt Voleybol A Takımını deplasmanlı voleybol ligine taşıdı. Tam 10 yıl amatörlükten asla taviz vermeden, yeni genç oyuncular yetiştirerek bu ligde kalmayı başardı. 1972 – 1980 yılları aralığında genç, umut, büyükler ve üniversite adam ulusal takımlarını turnuvalara hazırladı. 1979 – 1982 yılları aralığında Anadolu Hisarı Gençlik ve Spor Akademisi’nde voleybol dersleri verdi.

1980 – 1983 yılları aralığında Yazko Edebiyat Dergisi’ni yönetti. 1981’de Adam Yayınları’nın yerli yayınlar editörü oldu. Nazım Hikmet’in, Orhan Veli’nin yapıtlarının tekrardan basılmasına öncülük etti. 1985’te yayımlanmaya başlamış olan “Adam Sanat” dergisinin genel gösterim yönetmenliği görevini 1999’a kadar sürdürdü. 1992’de “Çağdaşımız Makyavel” adlı kitabıyla Sedat Simavi Ödülü’nü Gülten Akın’la paylaştı.

1990’larda ilkin 1990 senesinde bir ameliyatta kız kardeşi İzgen’i, arkasından da 1995 senesinde anası Piraye’yi yitirdi. 1995’te kendisi solunum yetmezliğinden yoğun bakıma alındı. Yoğun bakım sonrasında öldüğü güne kadar evinde çalışmaya devam etti. Bu sırada yazdığı ve derlediği birçok eseri yayımlandı. 1995’te kendisine Kültür Bakanlığı “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” verildi. 1996’da bunu “Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü Altın Madalyası” izledi. 1997’de “Yaşasın Edebiyat” dergisinin yapmış olduğu soruşturmada “Gölgede Kalan Yıllar” adlı yapıtı “Yılın Kitabı” seçildi. 1999’da ikinci kez girmiş olduğu yoğun bakımdan çıkar çıkmaz tutmaya başladığı güncesi, ölümünden sonrasında “”Ölünceye Kadar”” adıyla iki cilt olarak yayımlandı. 19 Aralık 2002’de akciğer yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi .


Memet Fuat Kitapları – Eserleri

  • Uygar Türk Şiiri Antolojisi 1
  • Nazım Hikmet
  • Uygar Türk Şiiri Antolojisi 2
  • Güzelin Yararlısı
  • Nazım Hikmet: Portreler
  • Tiyatro Tarihi
  • Pir Sultan Abdal
  • Nazım Hikmet Üzerine Yazılar
  • Karacaoğlan
  • A’dan Z’ye Nazım Hikmet
  • Namık Kemal
  • Adlin – Adam Düzyazı Klasikleri
  • İkinci Yeni Tartışması
  • Orhan Veli
  • Ahmet Haşim
  • Bir Ayrılışın Öyküsü
  • Yazarlığın Eteklerinde
  • Dil Üzerine
  • İki Yönlü Yozlaşma
  • Türk Edebiyatı 1967
  • Sana Deliler Gibi
  • Türk Yazınından Seçilmiş Eleştiri Yazıları
  • Yunus Emre
  • Unutulmuş Yazılar
  • Yaşlı Bir Şaire Mektuplar
  • Tevfik Fikret
  • Türk Edebiyatı 1966
  • Eleştiri Üzerine
  • Dadaloğlu
  • Şinasi
  • Köroğlu
  • Yaşadığımız
  • Aykırılıklar
  • Gölgede Kalan Seneler
  • Din ile Felsefe
  • Çağdaşımız Makyavel
  • Düşünceye Saygı
  • Türk Edebiyatı 1969
  • Türk Edebiyatı 1968
  • Türk Edebiyatı 1965
  • Türk Edebiyatı 1963
  • Türk Edebiyatı 1964
  • Özgünlük Avı
  • Dünya Yazınından Seçilmiş Tercüme Şiirler
  • Duyumsanmayan Karanlık
  • Sömürüsüz Bir Dünya
  • Tribünden Palavra Anılar
  • Demokrasi Kültürü
  • Kültür Alışverişi
  • Eğitim Sorunu
  • Kitap Eleştirileri
  • Toplum İle İnsan
  • Ölünceye Kadar-Günce 2
  • Ölünceye Kadar-Günce 1
  • Eleştiri Üzerine
  • Çoğunluğun Gücü
  • Türk Edebiyatı 1972
  • Türk Edebiyatı 1970
  • Türk Edebiyatı 1971
  • Unutulmuş Yazılar
  • Eleştiri Sorumluluğu
  • Biçemden Biçeme
  • Çağını Görebilmek
  • Tartışmalar
  • İncelemeler /Memet Fuat


Memet Fuat Alıntıları – Sözleri

  • Santkârın iyisi, eserlerini izleyici ile birlikte seyreder. (Güzelin Yararlısı)
  • Sevdiğini üzmemek için hakikatı gizleme! Şu sebeple bir zaman gelir ki sevdiğin o gizlediğin haberi öğrenirse korktuğundan fazla üzülür. (Namık Kemal)
  • Deli eder insanı bu dünya;
    Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
    Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç (Orhan Veli)
  • Sanatçıları kişiliklerinden soyutlayarak ele almak, bazı yöntemlercr savunuluyorsa da, aslen fazlaca yanlış bir yaklaşımdır (Nazım Hikmet Üzerine Yazılar)
  • Âteş şeklinde bir nehr akıyordu
    Ruhumla o ruhun arasından… (Ahmet Haşim)
  • …Ve işin en aşağılık tarafı şu ki yavrum
    galiba yalnızlığa alışıyorum… (Nazım Hikmet: Portreler)
  • Yanılma özgürlüğümü yitirmek istemem. Sorular sorup yanıtlar aramanın tadı bambaşkadır. Bir cevap bulabilirsem, bunun doğru cevap bulunduğunu da düşünmem. Başka bir söyleyişle, bir cevap bulmak değil de, bit yanıta yaklaşmaktır yaptığım. (Nazım Hikmet Üzerine Yazılar)
  • ” Tahir olmakta ayıp değil ,
    Zûhre olmak da..
    Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil..” (Nazım Hikmet)
  • tüm hazları tattım, kitapları okudum,
    ah, kandırmadı; kaçmak, kurtulmak isterim. (Dünya Yazınından Seçilmiş Tercüme Şiirler)
  • Bir de rakı şişesin de balık olsam. (Orhan Veli)
  • Yasaklar konur, her türlü gösterim, devlet eliyle yapılır, sanatçılar denetlenir, uyumsuzluk gösterenler ülkeden çıkarılır, cezaevlerine atılır, hatta öldürülür. Sonunda başarı göstermiş ya da başarısız, fakat “iktidar”daki dünya görüşünün parelelinde bir sanat yaratılır.
    Demokrasiyle yönetilen ülkelerde ise bu şekilde bir uygulama söz konusu değildir. (İki Yönlü Yozlaşma)
  • İnsanları konuşturmamak, susturmak, düşündüklerini söyletmemek için bir sürü engel çıkarıyorsunuz…
    Sorunların tartışılmasına, doğruların araştırılmasına kesinlikle karşısınız…
    Aykırı bir görüş ileri sürenler, bilim adamları bile cezaevlerinde…
    Düşünen insanları niçin yıldırmak, susturmak istiyorsunuz?
    “Voltaire tutuklanamaz!” diye bir söz vardır…
    Bir Fransız general, bir devlet adamı söylemiş…
    Hem devlet adamı, hem de general…
    Düşünün…
    Korkmayın canım, bir şey olmaz…
    (Cumhuriyet – 1 Şubat 1995) (Sömürüsüz Bir Dünya)
  • Peyami Safa bu romanını ilk basıldığında Nâzım Hikmet’e adamış,ek olarak “Kara sevdayla” diye imzalayarak vermişti. (A’dan Z’ye Nazım Hikmet)
  • Ben içeri düştüğümden beri güneşin çevresinde on kere döndü dünya. Ona sorarsanız : ‘ Lafı bile edilmez, mikroskobik bir vakit.’ Bana sorarsanız : ‘ On senesi ömrümün.”
    Nazım Hikmet (Güzelin Yararlısı)
  • “Dert fazlaca…
    Hemdert yok…
    Yüreklerin kulakları sağır.
    Hava kurşun şeklinde ağır! ” (Uygar Türk Şiiri Antolojisi 1)
  • “Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır. ” (Uygar Türk Şiiri Antolojisi 2)
  • “Bir akarsu geçiyor uykunun yanı başından
    Silmiş bellekten ölümlü düşünceleri… ” (Uygar Türk Şiiri Antolojisi 2)
  • Türkiye’de okurlar da, tıpkı seçmenler şeklinde, ne kadar kuvvetli olduklarını bir türlü anlayamamışlardır.
    (Cumhuriyet, 4 Şubat 1995) (Sömürüsüz Bir Dünya)
  • Bir sanatçı eleştiri gücü ne kadar yüksekse, o denli iyi sanatçıdır. (Güzelin Yararlısı)
  • “Ne içindeyim dönemin,
    Ne de büsbütün haricinde;
    Yekpare, geniş bir anın
    Parçalanmaz akışında.
    Bir acayip rüya rengiyle
    Uyuşmuş şeklinde her biçim,
    Rüzgarda uçan tüy bile
    Benim kadar hafifçe değil.
    Başım sükutu öğüten
    Uçsuz bucaksız değirmen;
    İçim muradına ermiş
    Abasız, postsuz bir derviş.
    Kökü bende bir sarmaşık
    Olmuş dünya sezmekteyim,
    Mavi, masmavi bir ışık
    Ortasında yüzmekteyim.” (Uygar Türk Şiiri Antolojisi 1)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş