Eğitim

Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? – Steven Rose Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? – Steven Rose Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kimin eseri? Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kitabının yazarı kimdir? Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? konusu ve anafikri nedir? Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kitabı ne konu alıyor? Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? PDF indirme linki var mı? Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kitabının yazarı Steven Rose kimdir? İşte Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Steven Rose

Yazar: Hilary Rose

Çevirmen: Meriç Öztürk

Tasarımcı: Devrim Koçlan

Orijinal Adı: Genes, Cells And Brains

Yayın Evi: Ginko Bilim

İSBN: 9786056732287

Sayfa Sayısı: 112


Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yeni bilimsel nitelikli disiplinlerin hepsinin önündeki “nöro” öneklerini iyi mi değerlendirmeliyiz? Nöro-iktisat, nöro-pazarlama, nöro-etik, nöro-güzel duyu, nöro- ruh çözümü! Her yerde nöro ekini görmeye başladık. Bilimin ve toplumun birbirine biçim verdiğini ve nörobilimin beynimizi anlamamıza büyük seviyede yardım ettiğini düşünen nörobilimci Steven Rose ile sosyolog Hilary Rose bu kitapta, nörobilimin hakikaten zihnimizi değiştirip değiştiremeyeceğini inceliyorlar. Nörobilimin kapsamlı bir tanıtımının da yapıldığı kitapta, yazarlar indirgemeci yaklaşımın aksine, nörobilimin beyni cemiyet ve benliğin ortak ürünü olarak ele alması icap ettiğini söyleyerek, neoliberalist teknobilimcilerden ayrılıyorlar. Yazarların kitabın başlığındaki soruya verdikleri yanıt “evet”, fakat bu o denli kolay bir evet değil. Nörobilimin hayatlarımızı değiştirebilmesi için toplumun da dönüşmesi icap ettiğinin altını çiziyorlar.

“Bu kitap kültürel modaların üstüne cesurca gidiyor.”

– Scientific American –

“Bu kitapta nörobilimsel fikirlerin ayrıntılı bir incelemesi ve neoliberal ideolojinin kapsamlı bir eleştirisini bulabilirsiniz.”

– Counterfire –


Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? Alıntıları – Sözleri

  • Psikofarmakaloglar ve birçok biyolojik psikiyatr tarafınca neşeyle göz ardı edilmesine karşın günümüzde halen mevcut olan temel kuramsal ve ergonomik sorun, DSM’nin hastanın dinlenilip gözlemlenmesine dayanan , doğrusu özünde fenomenolojik olan sınıflandırmalarını varsayılan nöro-kimyasal nedenlere bağlamaktı. Ne var ki, DSM’nin teşhislerine uyan nöro-kimyasal belirteçler o gün de yoktu, bugün de yok.
    DSM: Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı
  • Bir zamanlar nörobilimciler tarafınca beynin hareket ve tecrübeye cevap olarak kendini değişiklik yapmak kapasitesini tamamlamak için kullanılan teknik bir terim olan ‘esneklik’ [plastisite], ‘nöro-ümit’un mottosu haline geldi. Kişisel gelişim kitapları ve gençler ile onların stres altındaki ailelerine tavsiye edilen tavsiyeler tarafınca kucaklanmış esneklik, beynin içine gerçek anlamda gömülmüş bir umuttur.
  • Hevesli nörobilimciler ve psikologlar; casus olduğundan şüphelenilenler, hatta CIA’nın kendi ajanları üstünde gizlice uygulanan LSD’nin potansiyelini keşfetmek amacıyla görevlendirilmişti.
  • 1969-1982 yılları aralığında ABD’de en fazlaca satan ilaç olan “diazepam”ın zirve noktası 2.8 milyon tablet ile 1978 yılıydı. “Annelerin ufak yardımcıları” olarak adlandırılıp menopozdaki hanımefendiler için ideal bir ilaç diye reçete edilen şiddetle hem doktorlara hem de ABD’de halka arz edildi. İlacın aşırı kullanımıysa yaygın şekilde bağımlılık problemlerine niçin oldu.
  • 1990’larda “mutluluk ilacı” olarak tanıtılan ve kullanılan “iyiden daha iyi… daha fazlaca kendileri benzer biçimde icra eden” Prozac aylık 650.000 paket ilaç yazımıyla dünyanın en popüler antidepresanı konumuna terfi etti. İlacın yan etkilerine -ki bunlara sertlik ve intihar bile dahildi- karşın Lilly yılda 350 milyon dolar kazanıyordu.
  • Nörobilimci için esneklik(plastisite), ne sınırları olmayan ne de beyni tekrardan inşa etme kapasitesinde kesinlikle pozitif tesir yaratacak bir süreçtir; bunun yerine, tüm canlı organizmaların yaşam döngüsü süresince kendi çevreleriyle etkileşim kurmalarını elde eden varlıklı ve çeşitli dinamik süreçlerin bir parçasıdır.
  • Stresin bir endeksi olarak kortizol düzeylerini ölçmenin yanmayan bir sokak lambasının altında yitik bir anahtar aramaktan farkı yoktur, zira karanlıkta hiçbir şey görülmez.
  • Beyin gelişme oranları, sinaps sayıları, duyarlı periyodlar ve kortizol düzeyleri ile alakalı velveleci iddialar en uygun koşullar altında bile hâlâ fazlaca uzaktaki bir köprüdür ve en kötüsü de bunlar dayanaklarını ideolojik olarak yapılandırılmış, fena yada aşırı yorumlanmış bilimden almaktadır.
  • Zor durumda barınan, yetersiz beslenen evlatların çekmiş olduğu öğrenme zorluklarının nedenini idrak etmek için beyin işleyişini bilmek lüzumlu değildir.
  • Nörobilim yoğun pazarlanmış ekonominin ayrılmaz bir parçası olan eşitsizliği ve yoksulluğu hafifletemez, her ne kadar iyi niyetli savunucuları olsa da.
  • Nörobilimciler için beyin biyolojinin sınırıdır. Öğrenme, düşünme, karar verme, rol yapma, sinirli olma, korkma, sevme, anımsama, unutma ve hatta şuur mahzenidir.
  • 21.yüzyıldaki nörobilimcilere bakılırsa zihinsel aktivite beynin işlemlerine indirgenebilir; bu, insan beynindeki nöronlar tarafınca oluşturulan katrilyonlarca bağlantı içinde gerçekleşen devamlı dalgalanan nöro-iletici akışıdır.
  • Kafesin suni bağlamında, yiyeceklerden ve cinsel beraberlikten habersiz, hareketsizce oturan bir fare ya da maymun, insan depresyonu için model olabilir mi?
  • Kitaplığımızın raflarındaki biri bilişsel psikologlar, diğeri moleküler biyologlar tarafınca yazılmış hafızayla ilgili iki kitap fazlaca azca ortak kaynağa haizdir; Nörobilimler veri açısından varlıklı, kuram açısından fakirdir.
  • Genişleyen nöro-kitap raflarındaki başlıklara bakılırsa öğrenen çocuk, talebe, aşırı istekli tüccar, bunamaktan korkan yaşlı olmak yerine geliştirilen öğrenen beyin, toplumsal beyin, duygusal beyin, etik ve dedikoducu beyin.


Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Bir demet nörondan başka bir şey değilsiniz”
Bilimlerin”merak”tan öte “güç” olarak anılmaya başlandığı Sanayi Devriminden bu yana, bilimleri “evrensel yarar” olarak empoze edip aslen çıkarları uğruna istedikleri benzer biçimde yönlendiren, egoist bir iktisat anlayışıyla karşı karşıyayız.
20. yüzyılın sonlarına doğru öteki bilimleri de etkisine alıp çığ benzer biçimde büyüyen sinir bilim, günümüzde -ülkemizde olmasa da-Avrupa ülkeleri meclis toplantılarının gündemi haline gelmiş ve akla hayale sığmayan fonların sağlandığı kolektif bilim haline gelmiştir.
2008 Küresel Ekonomik Krizinden ekonomiyi iyileştirme yollarını arayan devlet adamları çareyi “nöro” ekinde bulmuşlardır. Bu bağlamda ne tür projelerin geliştirildiğini, projelerin aslolan hedefleri Sosyolog Hilary Rose’nın kaleminden –eleştirileriyle birlikte- aslına bakarsanız okuyacaksınız.
Bizler sinir bilimi; nörolojik hastalıkların tedavi edilmesi, bilhassa nörogenetik engellerle doğan evlatların yaşam kalitesinin artırılması, psikiyatrik hastalıkların tedavi edilmesi benzer biçimde taraflarını biliyoruz. Günümüzde “nöro” ön eki insanları sosyoekonomik açıdan ne kadar etkilediğini de biliyoruz. Bunun en somut örneğini ,biz okuyucular, raflarda görebiliriz.
Hamilelikten itibaren bebeğin beyin gelişimini maksimum seviyeye çıkarma emekleri, yaşam boyu öğrenme eğitimleri, askerlerin harita performanslarını çoğaltmak için geliştirilen nöro-teknik cihazlar.. bu taraflarını daha ilkin değerlendirdik mi ? Sadece bu şekilde de kalmıyor bu pastadan en büyük oranı ilaç sektörü almaya devam ediyor.
Geliştirilen bunca projenin, sağlanan fonların amacı aslen ne olabilir ? Evet “güç”. Onlar planlarını “nöro” ön eki arkasına gizleyerek, bizleri de “nöro” ile kandırıp yollarına devam ediyorlar. Bu uygulamaların 2008 krizinden sonrasında İngiltere’de ortaya çıkması da şaşırtıcı değil. “Zihinsel Sermaye” dedikleri kavramdan yola çıkarak, bilhassa sosyoekonomik açıdan yetersiz büyüyen evlatların, iyi mi “iktisat” haline getireceklerinin planlarını yapmış olup duruyorlar.
İlk başta hepimize güzel planlar benzer biçimde gözükebilir sadece hepsi olurken büyüyen dünyada, insanoğlu arası eşitlik, hakkaniyet, cemiyet refahı benzer biçimde kavramları göze almadıkları aşikar. Zengin ve yoksul arasındaki fark çığ benzer biçimde büyümeye devam ediyor.
İncelememin uzun bulunduğunun farkındayım sadece kendi fikirlerimi de -yazarların desteğiyle- sunmam gerekiyordu. Anlaşılacağı suretiyle “nöro” denen bilimin daha fazlaca toplumsal bilimler açısından değerlendirmesini okuduğumuz bu kitapta, insanların sinir bilime katılırken nelere dikkat etmesi icap ettiğini, gözlerini iyi mi açması gerektiğinden bahsediyor. Kitapta sinir bilimin özetlemek gerekirse tarihinden bahsedilmiş olduğu enfes olmuş diyebilirim. Ancak tek kalemden yazıldığı için sorgulamakta yarar var, bundan dolayı başka kalemlere de göz atmak gerekiyor.
Yazar bununla beraber 3. bölümde feminist politikaları atıfta bulunmaktan çekinmemiş.
Okuyunca daha iyi anlayacaksınız fakat yazara katılmadığım yerlerden biri de şu oldu: Kitapta her bölümde bilhassa vurguladığını düşündüğüm, İngiltere’nin nöro-eğitim programları çerçevesinde bilhassa sosyoekonomik açıdan yetersiz çocuklar üstüne yapmış olduğu çalışmalarda, evlatların okula aç gitmeleri kısmı. Evet projenin uygulanmasından daha ilkin düzeltilmesi ihtiyaç duyulan durumlar var, yazar bu durumdan oldukça rahatsız. Afrika’da her gün onlarca çocuğun açlıktan öldüğü, bırakın sabahleyin kahvaltısını günlerce yiyecek yiyemediği bir dünyada yaşıyorken, yazarımız niçin mevcut durumdan bu kadar rahatsız anlamadım. (omrctnr)

Bir nörobilimciden nörobilim alanına eleştiriler diye özetleyebiliriz kitabı. Son yılların dünyadaki en popüler alanlarından bir şüphesiz nörobilim. Bunun için de fazlaca fazla ilgi çekiyor. Yapılan her emek verme manşet oluyor. Zira insana dair en büyük gizem beynin iyi mi çalmış olduğu ve şuur konusu. Bundan dolayı ülkeler insan genom projesinden sonrasında insan beyin projeleri duyurmaya başladılar. Kitap tam işte bu aşamada bu projelerin içinde yer edinen nörobilimcilerin yeteri kadar kanıt olmamasına karşın meydana getirilen emekleri büyük gelişmelermiş benzer biçimde sunmasını eleştiriyor. Yazar, nörobilimcilerin projelerine ve çalışmalarına daha çok fon sağlayabilmek için bu şekilde bir yola başvurmanın onları siyasetçilerin ve ilaç şirketlerinin tesir alanına girmesine niçin bulunduğunu belirtiyor. Bunun da bilimden uzaklaşmaya niçin bulunduğunu ve alanın istismar edilmesine sebep bulunduğunu söylüyor. Üzerine üstlük eğitimden ruh sağlığına kadsr birçok alanda nörobilimden olağanüstü çözümler bulmasına yol açan bir beklenti oluşturulduğunu, oysa şu anda böyle bir durum için fazlaca erken bulunduğunu belirtiyor. Ben bunun haklı bir eleştiri bulunduğunu düşünüyorum. son zamanlarda her şeyin başına ‘nöro’ kelimesinin getirilmesi bunu açıkça ortaya koyuyor. Nörobilim birçok mevzuda bizlere destek olacaktır muhtemelen fakat bunu tek başına yapması olanaksız.
Nörobilim ile ilgilenenlerin kesinlikle okumasını tavsiye ediyorum. (Yahya)

Kitap daha fazlaca toplumsal bilim bakış açısıyla yazılmış. Bir sinirbilimci olarak oldukça başarıya ulaşmış buldum, kaynakçalar olsun bilgilerin güncelliği olsun klişeleri sorgulamak olsun oldukça bilimsel. Birfazlaca yerde sorguladığım üstünde durup düşündüğüm cümleler oldu. İlgilenenler için mükemmel bir kitap. (merve)


Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? PDF indirme linki var mı?


Steven Rose – Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi? PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Steven Rose Kimdir?


Steven Rose Kitapları – Eserleri

  • Genlerimizden İbaret Değiliz
  • Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?
  • 21. Yüzyılda Beyin
  • Akıl Kutusu


Steven Rose Alıntıları – Sözleri

  • “Yeni Sağ ideolojisi, salt muhafazakarlık anlayışının ötesine geçmiş ve bireylerin karşılıklı yükümlülüklere haiz olduğu
    organik cemiyet anlayışından uzaklaşmıştır. Devlet gücünün artması ve otoritenin azalması karşısındaki serzenişlerinin -hatta Milton Friedman’ın monetarizminin bile- altında, ferdin topluluk karşısında önceliğine vurgu icra eden felsefi bir bireycilik geleneği yatar. Bu felsefede, mesela kısa vadeli karı en üst seviyeye çıkarmak için ormanların yok edilmesi benzer biçimde, fert haklarının cemiyet hakları karşısında mutlak bir önceliğe haiz bulunduğunu korumak için çaba sarfeden etik bir yönün yanında, toplumun kendisini oluşturan bireylerin toplamından ibaret bulunduğunu ileri devam eden ontolojik bir yön de vardı.” (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Sinapsların 20. yüzyılın başlarında nörofizyolog Charles Sherrington tarafınca bulunuşu ve adlandırılışından sonrasında bile uzun seneler süresince , beyindeki sinyal iletiminin de başlıca elektriksel yolla gerçekleştirildiği düşünülmüştü. (21. Yüzyılda Beyin)
  • 21.yüzyıldaki nörobilimcilere bakılırsa zihinsel aktivite beynin işlemlerine indirgenebilir; bu, insan beynindeki nöronlar tarafınca oluşturulan katrilyonlarca bağlantı içinde gerçekleşen devamlı dalgalanan nöro-iletici akışıdır. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • “Biyolojik determinizm (biyolojizm), sanayileşmiş çağdaş paracı toplumlarda rastlanan statü, zenginlik ve güç eşitsizliklerinin açıklanmasında ve insan davranışlarının “temel özellikleri”ni toplumların organik nitelikleri olarak tanımlamada etkin bir yol olmuştur. Toplumsal reçetesini birebir doğadan alan Yeni Sağ, bu görüşe bir siyasal meşrulaştırma aracı olarak sıkı sıkıya bağlanmıştır zira eşitsizliklerin belirleyicisi biyolojiyse, o halde bunlar kaçınılmaz ve değişmezdir.” (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Doğduğunuzda beyniniz oluşumunu neredeyse tamamlamıştır; vücutlarının öteki kısımlarıyla kıyaslandığında bebeklerin kafalarının o denli büyük olmasının sebebi de budur. (Akıl Kutusu)
  • Psikofarmakaloglar ve birçok biyolojik psikiyatr tarafınca neşeyle göz ardı edilmesine karşın günümüzde halen mevcut olan temel kuramsal ve ergonomik sorun, DSM’nin hastanın dinlenilip gözlemlenmesine dayanan , doğrusu özünde fenomenolojik olan sınıflandırmalarını varsayılan nöro-kimyasal nedenlere bağlamaktı. Ne var ki, DSM’nin teşhislerine uyan nöro-kimyasal belirteçler o gün de yoktu, bugün de yok.
    DSM: Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • Tüm testler – en o kadar da sözsüz olanlar -, kontrol edilen kişinin; içeriksiz, bağlamsız zihin egzersizleriyle, bir otoritenin nezaretinde ve her türlü testin değişmezi olan örtük ödül vaadi ya da ceza tehdidi altında uzun süreler harcama becerisini edinmiş olup olmamasına bağlı. (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Bir zamanlar nörobilimciler tarafınca beynin hareket ve tecrübeye cevap olarak kendini değişiklik yapmak kapasitesini tamamlamak için kullanılan teknik bir terim olan ‘esneklik’ [plastisite], ‘nöro-ümit’un mottosu haline geldi. Kişisel gelişim kitapları ve gençler ile onların stres altındaki ailelerine tavsiye edilen tavsiyeler tarafınca kucaklanmış esneklik, beynin içine gerçek anlamda gömülmüş bir umuttur. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • 1990’larda “mutluluk ilacı” olarak tanıtılan ve kullanılan “iyiden daha iyi… daha fazlaca kendileri benzer biçimde icra eden” Prozac aylık 650.000 paket ilaç yazımıyla dünyanın en popüler antidepresanı konumuna terfi etti. İlacın yan etkilerine -ki bunlara sertlik ve intihar bile dahildi- karşın Lilly yılda 350 milyon dolar kazanıyordu. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • Aslında beyninizin yapmış olduğu işlerin çoğunda düşünmenize gerek kalmamıştır; zira bunların büyük bir kısmı otomatikman yapılmaktadır. (Akıl Kutusu)
  • “…belirli bir kültüre özgü incelikli farklılıklar gösteren gülümseyişler” (21. Yüzyılda Beyin)
  • 1969-1982 yılları aralığında ABD’de en fazlaca satan ilaç olan “diazepam”ın zirve noktası 2.8 milyon tablet ile 1978 yılıydı. “Annelerin ufak yardımcıları” olarak adlandırılıp menopozdaki hanımefendiler için ideal bir ilaç diye reçete edilen şiddetle hem doktorlara hem de ABD’de halka arz edildi. İlacın aşırı kullanımıysa yaygın şekilde bağımlılık problemlerine niçin oldu. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • Nörobilimci için esneklik(plastisite), ne sınırları olmayan ne de beyni tekrardan inşa etme kapasitesinde kesinlikle pozitif tesir yaratacak bir süreçtir; bunun yerine, tüm canlı organizmaların yaşam döngüsü süresince kendi çevreleriyle etkileşim kurmalarını elde eden varlıklı ve çeşitli dinamik süreçlerin bir parçasıdır. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • “İnsan, bazı an, kaderinin efendisidir:
    Suç, sevgili Brütüs, yıldızlarda değil,
    Suç bizdedir; kul olduğumuz için…” (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Hevesli nörobilimciler ve psikologlar; casus olduğundan şüphelenilenler, hatta CIA’nın kendi ajanları üstünde gizlice uygulanan LSD’nin potansiyelini keşfetmek amacıyla görevlendirilmişti. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • “(…) bugün bir çok bilimin toplumsal işlevinin; egemen sınıfın, toplumsal cinsiyetin ve ırkın çıkarlarını korumaya çalışmak ve daha adil bir cemiyet yaratılmasını engellemek olduğuna da inanıyoruz.” (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Kişinin davranışını, ruh halini değiştirebilen ilaç kullanım süresi ve şekli, çoğunlukla toplumsal bağlamla ilişkilidir. Aslında, bir tek verilen ilacın duygu durumunu değiştireceğini, depresyonu ve acıyı azaltacağını söylemek bile birçok vakada hastanın iyiye gittiğini söylemesine yol açmaktadır. (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Nörobilim yoğun pazarlanmış ekonominin ayrılmaz bir parçası olan eşitsizliği ve yoksulluğu hafifletemez, her ne kadar iyi niyetli savunucuları olsa da. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)
  • Aslında, bugün “iyelik” dediğimiz şahıs ile mal içinde kurulan ilişki, Avrupa’da bir tek birkaç yüzyıllık geçmişi olan hukuki bir kurgu ve insanoğlu arasındaki toplumsal ilişkileri maskelemeye yarıyor. (Genlerimizden İbaret Değiliz)
  • Beyin gelişme oranları, sinaps sayıları, duyarlı periyodlar ve kortizol düzeyleri ile alakalı velveleci iddialar en uygun koşullar altında bile hâlâ fazlaca uzaktaki bir köprüdür ve en kötüsü de bunlar dayanaklarını ideolojik olarak yapılandırılmış, fena yada aşırı yorumlanmış bilimden almaktadır. (Nörobilim Zihnimizi Değiştirebilir mi?)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş