Polonya’da “kadın vampir”e ait olduğu düşünülen iskelet bulundu
-
Haberler
-
Dünya Haberleri
-
Polonya’da “hanım vampir”e ait olduğu düşünülen iskelet bulundu
Polonya’da “hanım vampir”e ait olduğu düşünülen iskelet bulundu
- 04.09.2022 – 00:27
- Güncelleme : 04.09.2022 – 00:35
Polonya’da bulunan bir köyde, boğazına orak yerleşitirilmiş ve ayak parmağına takılan asma kilitle yere sabitlenmiş bir ‘hanım vampirin’ kalıntıları bulundu.
Tüyler ürperten kalıntılar, Pien köyünde blunan 17. yüzyıldan kalma bir mezarlıkta meydana getirilen arkeolojik emek harcamalar esnasında ortaya çıkarıldı. Araştırmacılar, iskelet kalıntılarının başlangıcında, yüksek bir toplumsal statüye haiz bulunduğunu ve gösteren ipek bir başlık bulunduğunu da keşfetti.
“Ölülerin geri dönmemesi için orak kullanıldı”
Araştırmanın ekip lideri olan Torun civarlarındaki Nicholas Copernicus Üniversitesi’nden Profesör Dariusz Poliński, defin şeklinin olağandışı bulunduğunu söylemiş oldu:
“Ölülerin geri dönmesinden korunmanın yolları, başını yada bacaklarını kesmek, ölünün ısırmasını engellemek için yüzünü toprağa çevirmek, yakmak yada bir taşla ezmektir. Orak düz bir halde yatırılmamış, boyuna o şekilde bir halde yerleştirilmişti ki, ölen kişinin ayağa kalkmaya emek harcaması halinde büyük olasılıkla başı kesilecekti.”
Profesör Dariusz Poliński, iskeletin sol ayağındaki asma kilitli ayak başparmağının muhtemelen ‘bir sahnenin kapanışını ve geri dönüşün imkansızlığını’ simgelediğini de sözlerine ekledi.
Ölümsüzler hakkında efsanelerin kayıtları, Paskalya Avrupa’sında 11. yüzyıla kadar uzanıyor. İnsanlar, öldükten sonrasında gömülen bazı kişilerin kan emici canavarlar olarak yüzeye çıkıp yaşayanları korkutmasından yada öldürmesinden kaygı ediyordu.
İdam vakaları yaşandı
Daily Mail’in haberine nazaran bölgede, ölen kişinin kafatasına metal bir çubuğun yada bir kazığın dikildiği gömüt yerlerini bulmak da ender sayılmaz. O zamanlar insanoğlu bunun kişinin ölü kalmasını sağlamanın bir yolu olduğuna inanıyordu.
Kıtanın bazı bölgelerinde, bilhassa de Slav halkı içinde, vampir efsanelerine olan inanç o denli yaygınlaştı ki, kitlesel histerilere niçin oldu ve hatta vampir olduğu düşünülen insanların idam edilmesine yol açtı.
Zamansız bir halde ölen, mesela intihar eden insanlarda, çoğu zaman vampirizmden şüphelenilirdi ve ölümden dirilmelerini önlemek için vücutları parçalanırdı.
“Ölüleri fena güçlerden korumaya da hizmet etmiş olabilir”
2015 senesinde Drewsko’daki keşfi icra eden araştırmacılar şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bu defin şekli, ölenlerin mezarlarında kalacağının ve dolayısıyla canlılara zarar veremeyeceğinin garantisiydi. Ancak ölüleri fena güçlerden korumaya da hizmet etmiş olabilir.”
Halk inanışına nazaran orak, doğum icra eden bayanları, evlatları ve ölüleri fena ruhlardan koruyor. Ayrıca kara büyü ve büyücülüğe karşı tasarlanmış ritüellerde de görevi var.
En son bulgu, arkeologların daha çok araştırma yapacakları Torun’a gönderildi.
Modern canavarlar
Günümüz vampirlerinin özellikleri oldukça iyi belirlenmiş desek yanılmış olmayız: Uzun ve bıçak benzer biçimde keskin köpek dişleri var, insan kanı içiyor ve kendilerini aynalarda göremiyorlar. Ayrıca sarımsakla savuşturulabilirler yada kalplerine saplanan bir kazıkla öldürülebilirler. Bazıları ise Drakula benzer biçimde kalelerde yaşayan aristokratlardır.
Ama vampirler, asla bu kadar net bir halde tanımlanmadı. Bilim insanları, bu “çağıl canavarlar” anlayışının, Avrupa’dan yayılan çeşitli geleneksel inançlardan evrimleştiğini düşünüyor. Bu inançlar, ölülerin gömüldükten sonrasında yaşayanlara hala zarar verebileceği korkusu çevresinde toplanıyor.
Efsanelerin ortaya çıkışı
Bu efsaneler bir çok vakit vücutların iyi mi çürümeye başladığına dair bir yanlış anlamadan ortaya çıktı. Bir cesedin derisi küçüldükçe, dişleri ve tırnakları uzamış benzer biçimde görünebilir. Ve iç organlar bozulurken, burun ve ağızdan koyu renkli bir sıvı sızabilir. Bu sürece aşina olmayanlar, bu sıvıyı kan olarak yorumlayacak ve cesedin onu canlılardan içtiğinden şüphelenecekler.
Kanlı cesetler insanların içini kemiren kuşku için tek sebep değil. İnsanlar belirli hastalıkların iyi mi yayıldığını anlamadan ilkin, kimi zaman halkları yavaş yavaş harap eden görünmeyen güçlerin arkasında vampirlerin bulunduğunu hayal etti. Vampire Forensics adlı kitabında Mark Collins Jenkins, “Vampir efsanesinin evriminde değişmeyen tek şey, onun hastalıkla yakın ilişkisi olmuştur” diye yazıyor. Vampirleri öldürmeye yada beslenmelerini engellemeye çalışmak, insanların hastalık üstünde kontrolleri varmış benzer biçimde hissetmelerinin bir yoluydu.