Eğitim

Ritimanaliz – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ritimanaliz – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ritimanaliz kimin eseri? Ritimanaliz kitabının yazarı kimdir? Ritimanaliz konusu ve anafikri nedir? Ritimanaliz kitabı ne konu alıyor? Ritimanaliz PDF indirme linki var mı? Ritimanaliz kitabının yazarı Henri Lefebvre kimdir? İşte Ritimanaliz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Henri Lefebvre

Çevirmen: Ayşe Lucie Batur

Orijinal Adı: Éléments de rythmanalyse: Introduction à la connaissance des rythmes

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755708942

Sayfa Sayısı: 128


Ritimanaliz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Henri Lefebvre üstünde çalmış olduğu son kitap olan ve sadece ölümünden sonrasında gösterilen Ritimanaliz’de onlarca senedir sürdürdüğü yoğun felsefi, sosyolojik ve kuramsal tartışmaların en emsalsiz meyvelerinden birini okurlarına sunuyor. Çalışmasının merkezine felsefe tarihinde dikkatsizlik edilmiş “ritim” terimini alarak onu mekân, süre ve gündelik yaşam bağlamında inceliyor. Bu noktada beşeri bilimlere kendine özgü bir metodoloji öneriyor: “Ritimanaliz.”

Döngüsel ve doğrusal ritimlerin, saatlerin, günlerin, dalgaların, müzikal seslerin, insanların gövde hareketlerinin analizine odaklanan bu yeni disiplin, toplumsal süreçlerin kavranmasında Lefebvre’in belirlediği mühim sac ayakları olan mekâna, zamana ve gündelik hayata dair bilgimizi derinleştirmeyi amaçlıyor. Böylelikle ritmi felsefi düşüncenin ve toplumsal teorinin odağına taşıyor ve Marksizmin emsalsiz metodolojisini tahrif etmeden, potansiyelinin fiiliyata geçmesine de katkıda bulunuyor.

“Lefebvre’in doğal, bedensel ritimler ile mekanik, makine ritimleri arasındaki mukayeseye olan ilgisi programlarla yapılabilen orkestrasyon çağında müzikal bir dönemeç olarak anlaşılabilir. (…) Lefebvre, birtakım meseleleri incelemek ve gözden geçirmek için, ritmi bir analiz biçimi –analizin yalnızca bir nesnesi olmaktan ziyade bir analiz aleti– olarak kullanır. Bunlardan bir tanesi kent sorunudur, Fransa’daki ve başka ülkelerdeki şehir hayatıdır. Lefebvre’in de belirttiği üzere, ritimanalist ‘bir senfoni veya bir opera dinler gibi bir evi, bir sokağı, bir şehri de dinleyebil[en]’ birisidir.” Stuart Elden


Ritimanaliz Alıntıları – Sözleri

  • Bellek, perdenin ardına saklanmış, aktöre repliklerini fısıldayan bir töz değil midir?
  • Kaybolduk gene. Nerdeydim? Nerdeyim?… Zaman ritimdir ;sıcak, nemli bir gecenin böcek ritmi, beynin kıpırtıları, nefes alıp vermek, şakağımdaki davul – bunlar dönemin sadık bekçileridir;ve akıl hummalı tempoyu düzeltir…
  • gündelik yaşam inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla beraber, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle beraber ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek tüm kuralların ihlali içinde ‘uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme’ ve gündelik yaşamın dışına cıkma arayışıyla beraber gelişmesi tesadüfmüdür?…
  • Hayat yavaşça gerı çekiliyor, merhametsiz halde, tam bir bilinçle ;doğal olarak eğer, kendi içinde ve haricinde cereyan edeni, bedenin ihanetini, kuruyan deposu, sönen aydınlığı ve sıcaklığı temsil ya da aptallık yöntemiyle karartmanın yollarını bulmazsak…
  • Sessizliği sır zannetmemeli.
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu’daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) mukaddes danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir etmiş olduğu suretiyle, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır…
  • Gece, güne ilişkin ritimleri bölmez , onları tadil eder (değiştirir) ve her şeyden ilkin onları yavaşlatır…
  • Hegel 20.yüzyılda yaşıyor olsaydı, Mutlak Ruh’u, Bonaparte kısragını sürerken değil, megakentlerin kavşaklarında yeşil ışığı bekler halde algılayabilirdi…
  • Adı fazlaca şey konu alıyor fakat kelimelerin anlamları zaman içinde soluyor.
    Şimdi kendisini tüm masumiyeti ve acımasızlığıyla sunuyor: açık,
    aşikâr, burada ve orada. Bir tebessüm takınabilir, hüzne boyanabilir ya
    da gözyaşlarına niçin olabilir. Ama bu kanıt yanıltıcıdır, uydurmadır.
    Sahtenin, tabiatın bir olgusunu, meyveyi, çiçeği vs. yansılamak etmesi şeklinde,
    şimdi mevcudiyetin taklidini meydana getiren düzmece bir üründür. Şimdinin bir
    tür (gizleyen) taklidi: imge!
  • Zor ritimler: birbirini izleyen sessizlik ve infilak, hem kırık hem vurgulu
    bir ölçü, pencereden dinlemeye başlamış olanı fazlasıyla etkiliyor, kalabalıkların benzeşmeyen hızlarından daha çok şaşırtıyor onu.
  • “Ey tanıdık insanoğlu!
    Ayak sesleri yeter bana
    Söyleyebilmem için gittikleri yönü”
  • Kaybolduk gene. Nerdeydim? Nerdeyim? Çamurlu yol. Araba
    durdu. Zaman ritimdir; sıcak, nemli bir gecenin böcek ritmi, beynin kıpırtıları, nefes alıp vermek, şakağımdaki davul – bunlar dönemin sadık bekçileridir; ve akıl hummalı tempoyu düzeltir.
    Vladimir Nabokov, Adaya da Arzu: Bir Aile Tarihçesi
  • Mutlak Ruh, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafınca meşrulaştırılmış tek meşru kurum olan Devlet’te vücut bulmuş olması yüzünden
    birazcık bitkin düşmüş durumda. Hegel 20. yüzyılda yaşıyor olsaydı,
    Mutlak Ruh’u, Bonaparte kısrağını sürerken değil, megakentlerin
    kavşaklarında yeşil ışığı bekler halde algılayabilirdi.
  • Akışkanlığından dolayı ölçülmekten kurtuluyor görünen süre,
    kendisini ölçen şey değil midir: galaksilerin döngülerinde saniyenin
    milyonda biri, mevsimlerin ve ayın saatleriyle kendisini ölçen şey?
    Neden ve iyi mi? Zamanın mekânsallaşması, dönemin ölçülmesinin
    önkoşulu olan işlem midir? Eğer öyleyse, bu işlem hatalar mı doğuruyor yoksa aksine, uygulamayla aynı anda bilgiyi mi teşvik ediyor
  • “Ölümü ve hatta acıyı bile geçelim, fakat ya yaşlanma? Hayat yavaşça geri çekiliyor, merhametsiz halde, tam bir bilinçle; doğal eğer, kendi içinde ve haricinde cereyan edeni, bedenin ihanetini, kuruyan deposu, sönen aydınlığı ve sıcaklığı temsil ya da aptallık yöntemiyle karartmanın yollarını
    bulmazsak. Yaşlanma, kimi filozofların tarif etmiş olduğu, fakat doğa ötesi bir
    tanımla zekice kurtuldukları, bu şekilde belirtmedikleri terk edilmişlik ve yalnızlık duygusu değil midir?”


Ritimanaliz İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Lefebvre’in bitiremediği kitabı. Ölümünden sonrasında arkadaşı vesilesiyle yayımlanmış. Okurken o bitirilmemişliği epey hissettim. Bölümler sadece o bölümün küçük bir fragmanı olarak kalmış. Hayatının son yıllarında Bergson felsefesini incelemiş olduğu için de tesiri tahmin ettiğimden daha fazlaydı. Marx’ın sosyolojisinden kopmadığı yazılarının yanında sönüktü benim için. (Ezgi)

Hayatımızdaki Ritmanalizler: Hayatınızdaki ritimleri görebilmek adına yararlı bir kaynak diyebilirim. Eğer mevzuya ilginiz olmayıp meraktan oluyacaksanız sıkılma ihtimaliniz yüksek. Bu nedenle yabancı diliniz var ise orjinalinden okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar. gundembizim kitap/ritimanaliz–99399 yazar/Henri-Lefebvre (Omer F.)


Ritimanaliz PDF indirme linki var mı?


Henri Lefebvre – Ritimanaliz kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Ritimanaliz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henri Lefebvre Kimdir?

Henri Lefebvre ( d. 16 Haziran 1901 – ö. 29 Haziran 1991) Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefecidir. Daha fazlaca Neo-Marksist olarak bilinir.

Biyografi

Lefebvre, Hagetmau, Landes, Fransa’da dünyaya geldi. Paris Üniversitesi (Sorbonne)’nde felsefe okudu ve 1920 senesinde mezun oldu.

1924 senesinde birlikte çalmış olduğu Paul Nizan, Norbert Guterman, Georges Friedmann, Georges Politzer ve Pierre Morhange ile “Philosophies” adlı felsefe grubunda bir “felsefi devrim” arayışındaydı. Bu çaba, Fransız Komünist Partisi (FKP)’ne doğru kaymadan ilkin, Gerçeküstücüler ve öteki gruplarla temasa geçmelerini sağlamış oldu. Lefebvre 1928’de FKP’ye katıldı.

1930 – 1940 yılları aralığında Lefebvre, felsefe profesörü olarak çalıştı ve 1940’da Fransız Direnişine katıldı. 1944 – 1949 yıllarında Radiodiffusion Française’de yönetici oldu ve Toulouse’da Fransızca radyo yayıncılığı yapmış oldu.

Gündelik yaşam eleştirileri ilk olarak 1947 senesinde basıldığında, COBRA ve Durumcular içinde entelektüel bir tesir oluşturdu.

1958’de Lefebvre FKP’den ayrıldı. Daha sonraki yıllarda Arguments ve New Left dergisinde gösterim kuruluna katıldı.

1965 senesinde Nanterre’deki üniversiteye geçmeden ilkin, 1961 senesinde başladığı Strasbourg Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri verdi.

Fransızca, İngilizce ve Almanca yazdı.

Lefebvre 1991 senesinde öldü.


Henri Lefebvre Kitapları – Eserleri

  • Kentsel Devrim
  • Modern Dünyada Gündelik Hayat
  • Mekânın Üretimi
  • Kent Hakkı
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 1
  • Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm
  • Ritimanaliz
  • Diyalektik Materyalizm
  • Marx’ın Sosyolojisi
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 2
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 3
  • Tarih ve Tarihçi
  • Vladimir İlyiç Lenin
  • Yaşamla Söyleşi
  • Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik
  • Marx’ın Sosyolojisi


Henri Lefebvre Alıntıları – Sözleri

  • “(…)İnkalar’da yada Aztekler’de, Yunanistan’da yada Roma’da, en küçük bilgileri; davranışları, sözleri, aletleri, alışılmış nesneleri, giysileri, vs. belirleyen bir üslup vardı. Kullanılagelen, alışılmış (gündelik) nesneler, hemen hemen içlerindeki şiiri yitirmemişlerdi. Düzyazıda yansıyan yaşam ile şiirsel yaşam birbirinden ayrılmamıştı. Bizim gündelik yaşamımız ise, üsluba karşı duyulan nostalji, üslupsuzluk ve inatla bir üslup aranması şeklinde özellikleriyle öne çıkar. Üslubu yoktur; eski üslupları kullanmaya yada bu üslupların kalıntıları, yıkıntıları ve anıları içine yerleşmeye yönelik çabalara karşın kendine bir üslup yaratmakta başarısız kalır. O aşama ki, üslup ve kültür, birer karşıtlık olarak tanımlanacak denli birbirinden ayırt edilebilir. Gündelik hayata ayrılan toplam, gündelik olanın tecim ve para ekonomisinin genelleşmesinden, XIX. yüzyılda kapitalizmin kurulmasının peşinden edinmiş olduğu özgüllüğü açmayarak, kavramları muğlaklaştırır ve birbirine karıştırır. Böylece, dünyayı anlatmayı üstüne alan düzyazı her şeyi, metinleri, yazılanları, yazıların yanında nesneleri salgın eder; ta ki şiir bu yayılmanın önünde geri çekilene kadar(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Burjuva ekonomistlerin nesneler (emtia, para, ana para) içinde ilişkiler gördükleri yerde, Marx insanoğlu içinde ilişkiler ortaya çıkarmıştır. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Yaratıcı kapasitenin(hayal gücünün) ilk olarak varolanla hem kavramsal hem de gerçek, ideolojik ve ergonomik bir kopuş gerektirdiği bellidir. Bu kopuş nevroza, şizoide, paranoyaya kadar gidebilir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu’daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) mukaddes danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir etmiş olduğu suretiyle, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır… (Ritimanaliz)
  • İkincisi, ahlâklar davranış ve düşüncelere, aslı-astarı olmayan değerler yakıştırdılar, onları allayıp pulladılar. Meselâ ferdi faaliyetin sınırı olan oluşu karşısında ya da bir acı karşısında gösterilen sabır, bir erdem kılığına sokuldu: stoacıların ya da hıristiyanların tevekkülü şeklinde… Pek kolay bir durum ya da başka türlüsü mümkün olmayan bir boyun-bükme (edilginlik) o süre gerek ahlâkçı için, gerekse o ahlâkı benimseyen kimse için büyük bir ehemmiyet, bir kıymet aldı. Bu durum ile ahlâkî büyüklüğü duymak için isteyerek acı çekmek ya da nefsin gemleyip sınırlandırmak durumu içinde, sık sık ve çarçabuk geçiliveren bir adımlık bir ara vardır. O süre insan kendi zincirlerini doğru atılmış olur ve bunu yaparken özgürlüğe, kavuştuğunu sanır. İmkânlarının sınırına vardığı ve varlığının çemberli ve sınırı olan bulunduğunu acı bir halde duyduğu süre, ahlâkın sonsuzluğuyla karşı karşıya geldiğini sanır. “Ahlâken büyüklük” deyimi aldatıcıdır, şundan dolayı ahlâk hiçbir süre, belirli bir andaki averaj toplumsal uygulama’yı -ferdin içinde vicdan biçiminde, ferdin haricinde nasihat ve müeyyide biçiminde- onaylamaktan başka bir iş yapmaz. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • “(…)Felsefeci, felsefeci kimliği dolayımıyla tamamlanmış bir aklın vücut bulmuş hali olmayı istediği andan itibaren, bir hayal dünyasında yaşamaya adım atar. İnsanın olanaklarını felsefi araçlarla gerçekleştirmek istediğinde, bu araçlara haiz olmadığını görür. Felsefe, felsefi olmayanı dışlayarak, kendisini tanımlanmış ve tamamlanmış bütünlük olarak duyuru ettiğinde, sadece kendi çelişkisini gerçekleştirir ve kendi kendisini ortadan kaldırır(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Maraziliğin şiddetlenmesi, yaratıcının gündelik yaşamın üzerine çıkmasını elde eden tek şeydir. Fakat kuvvetli bir sanayi halini almış kültür üretimi bu maraziliği olumsuzlar ya da inkar eder. Bu yüzden yeni bir sanat tipi türer; Güvenlik içinde mutluluk sanatı. Oysa ki yaratı, hakim olunan ya da olunamayan kaygıdan meydana gelir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • gündelik yaşam inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla beraber, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle beraber ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek tüm kuralların ihlali içinde ‘uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme’ ve gündelik yaşamın dışına cıkma arayışıyla beraber gelişmesi tesadüfmüdür?… (Ritimanaliz)
  • Formel mantık asla içeriksiz olması imkansız, yalnızca içinde ne olduğunun bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice “soyut” hale getirir fakat ondan asla tamamen kurtulamaz. (Diyalektik Materyalizm)
  • Üretim bir tek işgücü ve üretim araçlarının değil, toplumsal tahakküm ilişkilerinin de tekrardan üretimini ihtiva eder ve kapsar. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Demek ki, toplumsal ilişkilere somut anlaşılabilirlik [kavranabilirlik]
    kazandıran şey devrimci praksis’tir. Devrimci praksis, tasarımlar
    ile gerçeklik; kurumlar (üstyapılar) ile üretici güçler (temel)
    ve formlar ile içerik içinde çakışmanın ortaya çıkmasını
    sağlar. Burada, temel bir kavramla; aşma (depassement) kavramıyla
    tekrardan karşılaşıyoruz. Aşma, toplumsal-olanın akliliğini
    ve insan zihinlerinde canlı bir fikir olarak anlaşılabilirliği yaratmaktadır. (Marx’ın Sosyolojisi)
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve tekrardan başlamış olacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik yaşamını idrak etmek için insanoğlunun gözlerini açması yeter. (Kent Hakkı)
  • Paradigmanın esrarengiz gücü şudur : Karanlık olanı saydam olana dönüştürmek, karanlığın “nesnesini” şekilsizleştirmeden -yalnızca formülasyonu sayesinde- aydınlığa taşımak. Kısacası, çözmek. Bilgi, direnişleri, gölgeleri ve “varlıklarını” ortadan kaldırarak, hayranlık verici bir bilinçdışıyla iktidarın hizmetine girer. (Mekânın Üretimi)
  • Marksçılık gerçeklerin dışından bir ekip değerler koymayı reddederek, dolayısıyla ahlâkî değerlerin temellerini gerçeklerin içinde arayarak, ahlâkî yabancılaşmadan ve ideolojik yanılsamalardan sıyrılımış yeni bir törebilim(ethique) oluşturmak icap ettiğini söyler. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • Marksçılık duygulu ve gözü yaşlı Blbir hümanizma getirmez. Marks proletaryayla, bu derslik baskı altında ezildiği için, onun ezilişine acımak için ilgi duymamıştır. Marks, proletaryanın baskıdan iyi mi ve niçin kurtulabileceğini, insanları bekleyen imkânlara varacak yolu proletaryanın iyi mi ve niçin açabileceğini göstermiştir. Marksçılık proleteryayla, zayıf olduğundan değil, bir kuvvet olduğundan; bilgisiz olduğundan değil, bilgiyi kendine mal edeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafınca gayrî-beşerîlîğe itilmiş olduğu için değil, insanoğlunun geleceğini proleterya kendinde taşımış olduğu ve o övüngen burjuvaziyi gayrî-beşerî bularak reddettiği için ilgilenir. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • İyi bir tarihçi, efsanelerin canavarına benzer: insanlık onurunun kokusunu almış olduğu yerin avlanacağı bölge bulunduğunu bilir. (Tarih ve Tarihçi)
  • Şehirciliği hem maske hem de vasıta olarak ifşa etmek gerekir: O, devletin ve politik eylemin maskesi, bir strateji ve sosyo-mantık içinde gizlenmiş çıkarların aracıdır. Şehircilik, mekanı bir sanat eseri olarak veya öne sürdüğü teknik nedenlere nazaran biçimlendirmeye çalışmaz. Gerçekte bir politik mekanı biçimlendirmeye çalışır. (Kentsel Devrim)
  • Logos yalnızca bir kontakt aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlemiş olduğu duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 2)
  • Birkaç günde eski Rejim toplumsal, etik ve ruhsal tüm sonuçlarıyla değilse de objektif te­melleri ve kurumlarıyla yok oldu: Serfliğin artık­ları, asillerin toprak mülkiyeti, yarı derebeyi kast­lar rejimi, erkekle kadının eşitsizliği, ulusal azın­lıkların ezikliği, Kilisenin resmi olan imtiyazlı du­rumu, vb. Ortaçağ geçmişinin devasa bir arıtılması ile hem de bankaların, demiryollarının, ağır sanayinin millileştirilmesi sağlanıyor ve üretim ile dağıtım üstünde işçi kontrolü kuruluyordu. Böy­lece iki devrim oluşmaktaydı: Fransada 1789-1793’­de meydana getirilen, feodaliteye karşı yönelmiş ihtilale uyan demokratik burjuva devrimi, üstelik bu devrim son raddesine kadar güdülmekteydi ve üretim toplumsal ilişikilerinin toplumcu dönüşümünün başlan­gıcı, objektif ön verisi, şartları ile, toplumcu dev­rim. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Fethedilmemiş iğrenç rahatlık göz ardı edilen ve küçümsenen tüm yoksunluklar, tüm çatışmalar, yetkin doğrulanmış çocukluk seni tanıyorum. Çocukluğumun iğrenç huzuru! Kurtulmak için, bu külü söndürmek için ne kadar sorun çekmek gerekiyor. “Gerçek mümin çatışmasız değildir. İnanç kaygıdan doğar.” bu şekilde mi diyecekler. Hangi kaygı? Evet batak bir rahatlık içinde cerh eden kaygı. Derin yoksunluklar mistik kesinliklerden ayrılmaz olduğundan huzurla karışmış kaygı. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 1)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş