Eğitim

Sanat ve Arzu – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sanat ve Arzu – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sanat ve Arzu kimin eseri? Sanat ve Arzu kitabının yazarı kimdir? Sanat ve Arzu konusu ve anafikri nedir? Sanat ve Arzu kitabı ne konu alıyor? Sanat ve Arzu PDF indirme linki var mı? Sanat ve Arzu kitabının yazarı Ulus Baker kimdir? İşte Sanat ve Arzu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ulus Baker

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750516726

Sayfa Sayısı: 255


Sanat ve Arzu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sanat ve Arzu, toplumsal bilimler eleştirisi ile yeni bir toplumsal bilim önerisini beraber geliştiren Ulus Baker’in ODTÜ Görsel-İşitsel Sistemler Araştırma ve Üretim Merkezi’nde 1998 senesinde verdiği seminer dizisinin kitaplaştırılmış hali. Ulus Baker 17. yüzyıldan başlayıp Kant’la devam eden temel çağdaş özneleşme süreçlerini Deleuze’ün kılavuzluğunda ele alıyor.

Spinoza, Descartes, Leibniz, Kant felsefelerine hep sanatla bağıntısını da gözeterek, bunlardan bir güzel duyu çıkartılabilir mi diye bakıyor. Sonra, resimde 19. yüzyıl sonunda başlamış olan dönüşümleri ele alıyor; imge üretimi bakımından beyazperdeye eğiliyor; beyaz perdenin anlam üretme tarzlarına odaklanıyor. Sanat ve Arzu seminerini baştan sona kat eden affect (duygulanım) terimi vesilesiyle, fotoğraf ve film dünyalarına, esinlendirici örneklerle dolu bir bulgu gezisi bizi bekliyor.

Bilirsiniz düşünceler insanların elinden oldukça kolay çıkar, kullanıma açık nesnelerdir, bedavadırlar her şeyden ilkin. Satılan düşünceyle perspektif falan oluşturulamaz. Düşüncenin pazarlandığını da çoğumuz biliyoruz. Artık günümüzde reklamcılar ‘‘konsept’’ yaratıyorlar, Deleuze’ün söylediği benzer biçimde. Onların elinden bunu iyi mi alacağız, sorun o. Bir sanatçı sanat eserini reklam olmaktan iyi mi çıkaracaktır? Ya da gazete köşe yazısı düzeyinde yürütülen bazı etik ve politik tartışmaların elinden politika alanları iyi mi kurtarılacak ve iyi mi tekrardan inşa edilecektir? Ya da düşüncenin kurtarılması iyi mi tekrardan inşa edilecektir bu ortamın içinde?

Ulus Baker


Sanat ve Arzu Alıntıları – Sözleri

  • Bir de şunu düşünmenizi isterim, her şeyi idrak etmek zorunda değilsiniz. Anlamak yalnızca dünyayla ilişkimizin bir düzeyinden ibaret, tümü değil.
  • “Aşıklar da genel anlamda deli benzer biçimde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor.
  • Devamlı bir varyasyon içinde yaşamaya mahkumuz. Yani devamlı iyi ve fena karşılaşmaya mahkumuz. Mühim olan, bu yaşamayı, bu karşılaşmalar zinciri içinde varoluş gücümüzü iyi mi artırırız? Nasıl iyi karşılaşmalar yaratırız?
  • Eğer birisi sizden nefret ediyorsa ya da bunu imgeliyorsanız (bunun tümüyle öznel bir perspektif olduğuna dikkat edin) Eğer sizden nefret etmesi için ona bir niçin verdiyseniz, şu demek oluyor ki sebebinin sizde olduğuna hakkaten inanırsanız, ondan nefret EDEMEYEBİLİRSİNİZ, kendinizden nefret etmek zorunda kalırsınız!!! Ama ona sizden nefret etmesi için herhangi bir niçin vermiş değilseniz, ona bir zarar vermiş değilken sizden nefret ettiğini hayal ediyorsanız, karşılığında ZORUNLU olarak ondan nefret edeceksiniz…
  • “Bir birey sonsuzdur” de­miyorlar. “Bir birey, sonsuzca karmaşıktır.” diyorlar
  • Lacan’ın bir formülü var her şeyden ilkin: “Birisini sevmek, kendinde olmayanı vermektir.” diyor.
  • “Aşıklar da genel anlamda deli benzer biçimde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor.
  • Kuvvetli ne demek? Kendi va­roluşunu, içini doldurabilen bir varlık…
  • Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır.
  • Ben birini ya da bir şeyi severken, onun sevmiş bulunduğunu bildiğim şeyi de seveceğim, onun sevilmiş olduğu şeyi de seveceğim


Sanat ve Arzu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Oldukça uzun süredir üstüne kafa yorup, notlar, analizler ve bu mevzu hakkında ucundan bucağından değinilen sözleri topladığım bir mevzu var. o da ”çağımız aklının iyi mi kurtulacağı?” üzerineydi. o şekilde bir sistem içinde öğütülüyoruz ki, çift kutuplu dünyanın getirilerinden dert yanarken tek kutuplu dünyada post-modernist bir dönemin da ötesine geçiyoruz. geri dönmemek suretiyle her şey fakat her şey tüketilerek yok ediliyor ya da hiçleştiriliyor. ifadesizlik insanoğlunun genel ruh hali ve refleksi olmuş durumda. Bu ifadesizlik halinin herşeyde olduğu benzer biçimde (kitap özelinde) sanat ve sanatın insan tininde yarattığı arzuya da iyi mi sirayet ettiğini konu alıyor bizlere Ulus Baker… Açık konuşmak gerekirse kendime bu aşamada inanılmaz bir kaynak buldum diyebilirim. Hemen derhal değindiğim karma notlarımdaki her mevzuya Ulus Baker, Gilles Deleuze üstünden incelemesini yapmış bile. Ancak gelip tıkandığım noktayı Ulus Baker’in de aşamadığını gördüm malesef.
İnsan bu tüketim çılgınlığının getirmiş olduğu ifadesizlikten iyi mi kurtulacaktı?
sanırım aynı acıya sahibiz millet baker ile… buna yanıt bulmamak ve her defasında deliye dönmek yaşamış olduğu varoluş sancısı olsa gerek kimi insanların.
kitap aslen seminer notlarının bir araya getirilerek oluşturulduğu toplama bir yaratı. kitabı okumadan ilkin tutmuş olduğum notların sanat içerikli analizlerini okumak oldukça büyük bir zevkti benim için. su benzer biçimde aktı ellerimde.
içeriğine birazcık daha derin değinmem gerekirse, arzunun bir oldukça hali mevcut insan bünyesinde. bu kimi süre ”iyi” olandır, kimi süre ”tutkulu” olan, kimi süre da ”mutlu” olandır. arzunun/tutkunun ilk oluş noktası, ilkel benliktir. duygu burada hayvani bir güdülenme şeklinde ortaya çıkar ve insanoğlunun bilhassa cinsellik noktasında benliğini ele geçirir. bu ilk hali günümüzde bile insanoğlunun aşamadığı bir hal olarak devam etmekte zira insan hızla üreme güdülenmesine devam etmekte…
bir oldukça halini yaşayan insan için en ideal olanı şu demek oluyor ki hayvani bir güdülenmeyle oluşmayan arzu ise sanat kitabından doğan haz ile gerçekleşendir.
bu aşamada biyopolitika ve otonomiye de değinmek gerek arzunun insan bünyesinde oluş hallerini anlatabilmek için sadece yazıyı gene uzatmak istemiyorum. o şekilde göründüğü gibi pek de okunduğu söylenemez. bu serzenişimi de araya sıkıştırıp ilk mevzuya geri dönüyorum;
insan iyi mi kurtulacak? (Uğur De Molinari)

Sanat, felsefe, beyazperde, edebiyat alanlarında Kant, Spinoza, Descartes’in major olduğu kendi kulvarında baskın adlardan oluşan adların referanslarıyla oldukça geniş çerçevede sohbetten oluşuyor. Kitabı okumadan ilkin Kant ve Spinoza felsefesine en azından 101 düzeyinde hakim olmak sıhhatli olacaktır. Sinema mevzusuna gelecek olursak Bergman filmlerinde altını çizdiği noktalar fazlalık gösterirken Godard, Kurosava ve daha bir oldukça isim de yerini almıştı. Ulus Hocanin hizina yetişmek ne mümkün. En başta saydığım alanlarda en azından başat adları ve fikirlerini bilirseniz kitabın anlaşılırlığı ve verimi artacaktır. (Mamoste Aysel)

Sanat ve Arzu: Ulus Baker tanıdığım en parlak zeka filozoflardan birisidir. Oldukça saygı duyduğum bir insandır. Bilhassa ilk olarak Sanat ve Arzudan başladım eserlerini okumaya tüm yapıtlarını okuyarak onun hakkında ve felsefe hakkında bir şeyler öğrenmek isterim. Yapıtını o şekilde sevmiş olarak okudum ki dili akıcı ve iyi mi okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile, satırları okurken Ulus Bakerin sesini duyar benzer biçimde oldum ve daha oldukça okumaya beni itti. Bazı sebeblerden dolayı kitabı geç bitirdim ve üzgünüm :(. Okuduğum en akıcı ve felsefik dolu kitap oldu. Bu yüzden favori kitabım Sanat ve Arzu oldu. Felsefe ile benim benzer biçimde ilgilenen insanların okumasını tavsiye ediyorum ne olursa olsun okuyun bu kitap ve içindeki detayları kaçırmayın. Herkesin okuması ihtiyaç duyulan bir kitap. Okuyun ve okutturun.
Ruhun şad olsun Ulus Baker.
Seni ve eserlerini asla unutmayacağız. (Bookworm)


Sanat ve Arzu PDF indirme linki var mı?


Ulus Baker – Sanat ve Arzu kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Sanat ve Arzu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ulus Baker Kimdir?

Kıbrıs Türk’ü bir ailenin evladı olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Sedat Baker ruh hastalıkları hekimi, anası Pembe Marmara ise Kıbrıs Türkü bir ozan ve öğretmendi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nden mezun oldu. Gilles Deleuze ve Baruch Spinoza çevirileri yapmış oldu, makaleler yazdı. ODTÜ Sosyoloji Kısmı’nde yüksek lisans ve doktora yapmış oldu. Çeşitli yayınevlerine katıda bulunmuş oldu. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ni (İletişim, 1988) hazırlayan kadroda yer aldı. Toplum ve Bilim dergisi gösterim kurulu üyeliği yapmış oldu. Başka dergilerin yanı sıra Birikim’de yazıları yayımlandı. Biroldukça platformda dersleriyle, konferanslarıyla, “serbest” konuşmalarıyla, sanal ortamda yazışmalarıyla, hep insanlarla söyleşi halinde oldu ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite’de beyazperde zamanı ve sosyoloji dersleri verdi. Siyâsî kuram, kitle kontakt araçları, beyazperde alanlarında çalıştı. Dziga Vertov üstüne beyazperde eleştirileri yapmış oldu. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde yazılar yazdı.

12 Temmuz 2007 tarihinde, böbrek ve kalp yetmezliğinden öldü.


Ulus Baker Kitapları – Eserleri

  • Sanat ve Arzu
  • Aşındırma Denemeleri
  • Yüzeybilim Fragmanlar
  • Dolaylı Eylem
  • Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru
  • Beyin Ekran
  • Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme
  • Siyasal Dilde Huzur Söylemi
  • Yüzeybilim Fragmanlar


Ulus Baker Alıntıları – Sözleri

  • “Hakikat şudur ki insan, insanda bile hiçbir süre insani olana hayranlık duymadı, hep insan-üzerine duydu…” (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Herakleitos hekimler mevzusunda şu şekilde diyordu: “Hekimler kesip biçtikleri, yakıp dağladıkları zaman hastalıkların yaptığından farklı hiçbir şey yapmadıkları halde bir de gelip para istiyorlar.” (Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme)
  • Ölüm mevzusundaki en garip felsefi tutumu spinoza’da buluyoruz: canlı ferdin özünun değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiçbir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Acaba niçin Dostoyevski edebiyatın en yüksek noktasında içeriyor? Ve bir yüzyıl sonrasında Tarkovski başka bir alanda beyaz perdede, en yüksek filmleri yapabiliyor? (Beyin Ekran)
  • Formalizmin tersine yapısalcılık, somut ile soyutu zıtlaştırmayı reddeder zira soyutu ayrıcalıklı kılmak ister. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Aşk “organizma” ile “ruh” u birbirinden ayırmadan bedenlerin safi bir karışımıdır. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Fikir dünyasının bugün artık bir zamanlar Marx’ın Ruge’ye yazdığı mektupta dile getirmiş olduğu benzer biçimde, acımasız bir eleştiriye, ” mukaddes” sayılan her şeyi tepeden tırnağa eleştirmeye, kısacası bir ” fikirler terörüne” ihtiyacı var… (Aşındırma Denemeleri)
  • Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır. (Sanat ve Arzu)
  • Aşka meydana getirilen en büyük hakaret karşındakini belli şartlar dahilinde sevmektir – şu demek oluyor ki aşka koşullar dayatmak. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Aşıklar da genel anlamda deli benzer biçimde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor. (Sanat ve Arzu)
  • Itimat” ya birisine mutlak duyulacak bir duygudur ya da her an tuzla buz olmaya açık bir gerilim hâlidir… (Dolaylı Eylem)
  • Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota gereksinimleri olduğu benzer biçimde, despotunda amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Devlet, dinin devam etmesinin bir aracıdır.” (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Kişinin haiz olduğu haklar daha ziyade hemen hemen döl iken sabitleniyor. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha azca okuyor, daha oldukça seyrediyoruz… (Beyin Ekran)
  • ”Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her vaka bizi yaralıyor, paramparça ediyor? ”Neden tüm vakalar hep bir salgın, harp, yaralanma ya da ölüm türünden?” (Dolaylı Eylem)
  • Muhafazakar fikriyat, toplumsal yaşantı içinde toplumsal ve politik bir tavır haline erişince, bu “dram” traji-gülünç bir hâle bürünür. Geçmişin “değerlerini” korumak, “ataların mirasını” korumak için çaba sarfetmek oldukça kolay ırkçılığa ve faşizme neden olan tutkulara dönüşebildiyse, bunun sebebi, bir muhafazakarın kafasındaki “geleneğin” büyük bir kısmının devlet, aile, vatan, ülke, millet, halk benzer biçimde göreli terkiplerden oluşmasıdır. “Yerlilik” fikri de bu terkiplerden pek bağışık değildir (Aşındırma Denemeleri)
  • Metaforlar dünyanın biricikliğini şiirsel olarak gerçekleştiren araçlardır. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)
  • Tarih, bir anlatıdan, “bildiren bir dil”den başka bir şey değildir (Faye, 1972: 3). (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Sinematografi metin değildir, bilâkis toplumsal fenomenleri çözümleme (Vertov), görünmeyeni görünür kılma(Jean-Luc Godard) yoludur. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş