Sirayet ile ilgili cümleler
Sirayet; (hastalık için) geçme, bulaşma demektir. Sirayet mecaz anlamı ise; yaygın vaziyete gelip tesir etme, tesiri altına alma, dağılma, dağılma, geçme gibi anlamlara kazanç. İşte sirayet kelimesi ile alakalı cümleler.
– Grip ablamdan bana sirayet etti.
– Bîçâre kız, yasının değişiklerine de sirâyetinden korkarak artık ağlamamaya mücadele ediyordu. (H. R. Gürpınar)
– Evdeki kollektif rahatsızlık bana da sirâyet etti.
E. Adıvar)
– Esnemenin sirayetiyle herkes esniyordu.
– Vehbi’nin bu kuşkusu büyüklere sirayete başladı, çocuk bu kasırgada başka köye gitmiş olamaz. (R. N. Güntekin)
– Pek muhtemel ki yengem, Nüzhet’le benim aramdaki mesâfeyi arttırmak için hastalığımın sirâyet-i ihtimâlinden istifâde ediyordu. (P. Safâ)
– Yazın vahim sıtması, gökyüzüne ve semanın yıldızlarına kadar sirayet eden bu minik kasabayı terke hazırlanıyordu.
F. Abasıyanık)
– Alarm haberi öteki birliklere de sirayet etti.
– Yeis, efkâr, üzüntü, tasalı olma vaziyeti insanlar arasında sirayet etme özelliğine sahiptir.
– Alay ettiğimiz hataların bir kısmı yavaş yavaş bize de sirâyet eder. (C. Şahâbeddin)
– Kalb, içinde bulunduğu civarın tesiri altında kalır. Hayırlara ve hoşluklara muhâtab olursa hoş in’ikâslarla nurlanır. Bunun aksine, fenalık ve çirkinliklere mâruz kalırsa, fenalıklar sirâyet edip onu karartır.
– Bu müziğin öyle bir tesiri var ki insanların yaşamına sirayet ediyor.
– Yapılan muayene sonucunda, hastalığın kimseye sirayetine alan verilmeyecektir.
F. Abasıyanık)
– Ancak seyyiât-ı şer’iyyeden mâdud bulunan fi’l-i mezkûrun âhara sirâyetini mûcib olmamak için sabî ile mecnûnun şipşak men’leri cihetine gidiliyor. (Mec. Um. Bel.)
– Bu hastalığın sirayet etme olasılığı çok yüksek o sebeple dikkat edin.
– Bu rivayetler bizim eve dahi sirayet etti. (A. Gündüz)
– Vâlidenin tezsi bana da sirâyet etmiş idi? (A. Râsim)
– Düğün ile alakalı haber tüm köye sirayet etti.
Uyuz ile alakalı cümleler
.