Eğitim

Son Diktatör – Aytekin Yılmaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Diktatör – Aytekin Yılmaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Diktatör kimin eseri? Son Diktatör kitabının yazarı kimdir? Son Diktatör konusu ve anafikri nedir? Son Diktatör kitabı ne konu alıyor? Son Diktatör PDF indirme linki var mı? Son Diktatör kitabının yazarı Aytekin Yılmaz kimdir? İşte Son Diktatör kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Aytekin Yılmaz

Yayın Evi: Vadi Yayınları

İSBN: 9786055830373

Sayfa Sayısı: 232


Son Diktatör Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Eğer bir gün bu çatışmalı sürecin muhasebesi yapılacak olunursa görülecektir ki PKK’nin Kürtlere verdiği zarar, 1930’lardaki Stalin’in Ruslara verdiği yıkıma benzerdir.”

“Örgüt ortamlarında bir tek ölüler seviliyor. Bundan dolayıdır ki koğuşumuzdaki eğitim odasının duvarında ‘Aramızda en iyilerimiz bizim için öldüler.’ yazıyor.”

Aytekin Yılmaz’ın eşi olmayan anlatımıyla, Abdullah Öcalan’ın 1998 senesinde Şam’dan Yunanistan’a, oradan Moskova’ya ve peşinden Roma’ya geçmiş olmasına, en sonunda Kenya’da tutuklanıp İmralı’da son gören ağlatısal hikâyesine şahit olacaksınız. Bununla beraber ele geçirildiğinde yirmi senedir eline tabanca almamış, iki gün dağda kalmamış, bir kez olsun çatışmaya girmemiş fakat dünyanın en büyük gerilla örgütünün lideri haline gelmiş Abdullah Öcalan’ın oluşturduğu teşkilat ve savaşım ortamına şahitlik edecek ve kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz.

Son Diktatör, PKK ve Öcalan üstünden Türkiye’nin teşkilat kültürünü ve psikolojisini çözümleme eden, içeriden bir bakış. Aytekin Yılmaz’ın anıları, teşkilat adı fark etmeksizin silaha bulaşmış ve sertliği kurtuluşun tek yolu olarak gösterenlerin sertlik sarmalına iyi mi teslim olduklarını gözler önüne seren, alanındaki tek yapıt olma hususi durumunu taşıyor.

Elinizdeki yapıt, literatüre “İkinci el diktatör” ve “İkinci el toplama kampları” şeklinde yeni kavramlar kazandıran yazarın başyapıtı durumunda.

“Önderliği dinlemeyen cehenneme gider. Onunla oynayanı korkunç bir son bekliyor.”


Son Diktatör Alıntıları – Sözleri

  • Bir yerde okumuştum; insan kendini aşmaya başlayınca yazmak istermiş. Günlüğümü yazmak için masa başına oturduğumda rahatlıyorum.
  • Devlet okullarında mecburi eğitime karşı çıkanlar, egemen oldukları hapishane koğuşlarında mecburi parti eğitim yaptırıyordu.
  • İnsan her ne yapacaksa yaşayarak, yaşatarak yapmalıdır.
  • “Teşkilat koğuşunda bulunan yoldaşlara nazaran devrim, düşman askeri öldürerek yapılabilirdi. Bu yüzden de ne kadar fazlaca asker-polis öldürülürse devrim o denli erken olacaktı. Bu perspektif öteki köktencilik sol örgütlerde de vardı. O yıllarda DHKP-C neredeyse her gün İstanbul’un sokaklarında polis öldürüyordu. En son trafik polisini öldürdüklerini duyduk. Onlar da kendi koğuşlarında polis ölümlerinin peşinden halay çekiyorlar, tatlı dağıtıyorlar ve mutlu oluyorlardı. S.24
  • Kimselerle seslice konuşamadıklarımı sessiz bir şekilde kendimle konuşuyorum.
  • Hem DEV-SOL hem de TİKKO, polis işbirlikçisi söylediği kadrolarından bazılarını birkaç hapishanede öldürdü. Cinayet sonrasını idareye haber verişleri ise korkunçtu. Cesedi koridordaki çöp bidonunun yanına bırakıp gardiyanlara “Gelin çöpünüzü alın!” diyorlardı.
  • Bir çok kez yedi kat göğün üstünde aradığımız mukaddes sığınaklarımız günün birinde yere düşebilir. Benim kutsalım seneler ilkin yere düştüğünde ben büyüyüp göğe çıktım. O gün bugündür beni kendisine bağlayan hiçbir ipim yok.
  • Oysa mektup, hapishanede bir mahpusun nefes borusudur.
  • “Mağdurun şiddetiyle ilk kez karşılaşıyordum. Akıl dünyamda zalim denince hep devleti bilirdim. Meğer o bildiklerimin üstünden fazlaca sular akmış da haberim yokmuş. S.38


Son Diktatör İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Eli kanlı, hain terör örgütü PKK’ya ve bebek katili Abdullah Öcalan’a içeriden bir bakış. Demokrasi çığırtkanlığı yaparak meşru gösterilmeye çalışılan bir terör örgütünün kokuşmuş dikta yönetimini gözler önüne seren bir yapıt. Teşkilat için infazlar, ölüm oruçları, militanlaşma süreçleri, sözde devrim ve eğitim…
Sahi, her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu aden vatana ve aziz milletimize ihanet etmek bu kadar kolay mıydı? Her ihanetin elbet bir bedeli olmalıydı. Ve bu karşılık bir çok vakit “yoldaş” dediklerinin elinden oluyordu… (Leman Gemici)


Son Diktatör PDF indirme linki var mı?


Aytekin Yılmaz – Son Diktatör kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Son Diktatör PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Aytekin Yılmaz Kimdir?

Aytekin Yılmaz 1967’de Diyarbakır, Ergani, Ortayazıköyü’nde hayata merhaba dedi. Ortaokulu tamamlamış oldu. Siyasi faaliyetleri sebebiyle 9,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yazı faaliyetini hapishanede sürdüren yazar, bu zamanda çeşitli inceleem-araştırma emek harcamaları yapmış oldu. Yayımlanmış eserleri içinde Doğu’nun Talan ve İnkarı (Belge Yay., 2001) ve Çokkültürlülükten Tek Kültürlülüğe Anadolu (Tohum Yayınları, 2002) vardır. 1997 Musa Anter Gazetecilik İnceleme-Araştırma Ödülü, 1999 MKM Film öyküsü Ödülü, 2003 İkinci İstanbul Ulusal Kısa Film Festivali Öykü Ödülü’nün sahibidir.


Aytekin Yılmaz Kitapları – Eserleri

  • Yoldaşını Öldürmek
  • Onlar Daha Çocuktu
  • Son Diktatör
  • Ernesto’nun Dağları
  • Dağbozumu
  • İçimizdeki Hapishane Labirentin Sonu
  • Modern Siyasal Akımlar
  • Sığınamayanlar
  • Yüzleşerek Barışmak
  • Doğunun Talanı ve İnkarı
  • Dağbozumu
  • Yedi Mavi Renk
  • Modern Demokrasi Gelişimi ve Sorunları
  • Çokkültürlülükten Tekkültürlülüğe Anadolu
  • Romantizmden Gerçeğe Küreselleşme
  • İkinci Küreselleşme Dalgası


Aytekin Yılmaz Alıntıları – Sözleri

  • “Diyalog diyip geçmemek gerekir.İnsanlığın bugünkü karmaşık sorunlarına bazı yazarlar,”uygarlıklararası diyalog problemi”diyor.Bir fazlaca savaşın nedenini bu diyalogsuzlukta arayanlar var.Ülkemizdeki 15 senelik savaşın sebebi de mühim oranda bu diyalogsuzluktan kaynaklanıyor.Türk devleti hiçbir koşulda Kürtlerle diyalog kabul etmiyor.Yaşanan bu savaşın nedenini bile tartışmak istemiyor.Tartışmak isteyenler cezai yaptırımlarla maruz kalmaktadır.” (İçimizdeki Hapishane Labirentin Sonu)
  • Perinaz’ın ifadesine nazaran kendisine saldırı eden şahıs bundan önceki kampın sorumlusudur. Bu şahıs partide merkezî düzeyde yetkileri olan etkili kadrolardan biridir. Raporu okuyanlardan hiçbiri inanmak istemez buna. Inansalar bile kendilerinin yapabileceği bir şey yoktur. İçlerinde Perinaz’ın bu iddiasını partiye açıklayabilecek tek şahıs bile çıkmaz. Bu bilgiyi parti merkezine, hatta Abdullah Öcalan’a aktarmak yerine, şu şekilde bir yol izlerler.
    İlk ilkin Perinaz’ı silahsızlandırıp kamp yapısından soyutlama ederler. Sonra da Perinaz’ın hamileliği hakkında bir izahat yaparlar; bu açıklamaya nazaran, Perinaz ortalama 3-4 ay ilkin bir çatışmada öldürülen Kendal adlı birinden hamile kalmıştır. Yapılan bu izahat hem kamp yapısının tepkisini azaltır hem de merkez konumundaki teşkilat sorumlusu Rezan korunmuş olur. Burada kamp yönetiminin aslen düşündüğü tek şey, parti yıpranmasın, merkez konumundaki teşkilat yöneticisi yıpranmasın kaygısıdır. (Onlar Daha Çocuktu)
  • Baran E. çatışmaların yaşandığı, tutuklamaların yapıldığı, tutuklananlara yoğun işkence yapıldığı, faili meçhullerin çokça yaşandığı 1993 senesinde yakalanıyor, bir çoğu gibi o da polis sorgusunda işkencelere dayanamayıp konuşuyor. Sonra da Diyarbakır Hapishanesi’ne konuluyor. Koğuşa ulaştığında poliste çözüldüğünü, hata yaptığını, örgütün kendisini affetmesini istiyor. “Korktum, dayanamadım. Partiye karşı suçlu olduğumu biliyorum, ama bilmenizi isterim ki, çok pişmanim. Bu hatamı telafi edebilirim. Partiden ve yoldaşlarımdan bana bir şans vermelerini istiyorum,” diyor.
    Baran bu raporunu koğuştaki teşkilat sorumlusuna verir. Teşkilat sorumluları ilkin onu koğuşta tutuklayıp bir ranzaya hapsederler, günlerce sorguladıktan sonrasında da hakkında bir karar alırlar. Aldıkları bu karara nazaran, Baran ölümü fazlasıyla hak ediyordur, şundan dolayı örgüte ihanet etmiştir. Ama örgütten kendisini affetmesini, bir talih daha verilmesini istediği için, teşkilat sorumluları da bu durumu oturup kendi aralarında konuşurlar. Sorumlulardan biri, “Baran’a bir şans verelim ama öncelikle vereceğimiz görevi yerine getirsin,” der. (Onlar Daha Çocuktu)
  • Osman Tim, poliste çözüldüğü ve halkına ihanet etmiş olduğu için öldürüldü, denilmişti. Örgütün yapmış olduğu izahat bu yöndeydi. Şimdi de poliste direnen Sorgul’un ağlatısal hikâyesine bakalım. Sorgul’la Osman Tim aynı dönemde dağa çıktılar, ayni teşkilat görevlendirmesiyle İstanbul’a gönderildiler ve aynı operasyonda yakalanıp, Bayrampaşa hapishanesine beraber getirildiler. Aralarındaki tek fark, birinin polis sorgusunda çözülmüş olması, ötekinin ise direnmiş olmasıdır. (Yoldaşını Öldürmek)
  • “Terleyen alev, üşüyen ırmaksa yaşam
    Gitarın tellerinde perdeler lal
    Tualde her fırça darbesi kör mü olacak?
    Alev üşüyüp ırmağa dönüşse
    Su terleyip ateşe bürünse
    Gül, yüzünü bir kez de Ay’a dönse
    Acı, tenimde söndürülmüş köz değilse
    Ne demeli şimdi mor anlamlara?
    Alev hemen hemen terleyip, ırmak üşümemişken
    Dedim, ‘hep benzetilirdi kadının ebruları hilale o sabahleyin Ay’ın ebruları hanımdı…’
    İlk taşı günahkar olanlar atınca
    Noette’nin yapmış olduğu vapur de, ay da
    Günlerin sayılı olduğu an’da battı.”
    Barış Işık / Muş Cezaevi (Yedi Mavi Renk)
  • Hem DEV-SOL hem de TİKKO, polis işbirlikçisi söylediği kadrolarından bazılarını birkaç hapishanede öldürdü. Cinayet sonrasını idareye haber verişleri ise korkunçtu. Cesedi koridordaki çöp bidonunun yanına bırakıp gardiyanlara “Gelin çöpünüzü alın!” diyorlardı. (Son Diktatör)
  • Bu öfkenin sebebi kendi ezilmişliği olabilir miydi? (Dağbozumu)
  • İnsan midesi değirmen taşına benzermiş,atarsan öğütür,atmazsan kendini öğütürmüş. (Ernesto’nun Dağları)
  • Sorgul, ortalama dört ay tutuklu kaldıktan sonrasında tahliye edildi. Duyduk ki dışarı çıkar çıkmaz yeniden dağların yolunu tutmuş. Uzun bir dönem haber alamadım kendisinden. Seneler sonrasında ben bir başka hapishanedeyken, onun dağda teşkilat içinde infaz edildiğini duydum. (Yoldaşını Öldürmek)
  • İktidar, geçmişte neye karşıysanız size aynısını yaptıran şeydir. (Dağbozumu)
  • “Mağdurun şiddetiyle ilk kez karşılaşıyordum. Akıl dünyamda zalim denince hep devleti bilirdim. Meğer o bildiklerimin üstünden fazlaca sular akmış da haberim yokmuş. S.38 (Son Diktatör)
  • “Montaigne “insan en az bildiği şeye en çok inanır”der.Kendi olamamanın fena niyet taşları inanç ağıyla örülüdür.” (İçimizdeki Hapishane Labirentin Sonu)
  • “Kendini arayan, insan yitirir fakat yitirirken de kendini bulur. ” Nietzche (İçimizdeki Hapishane Labirentin Sonu)
  • “Savaş, sertlik insana ne yaptırır? “diye bir sual sorsalar derim ki,” Yeri ulaştığında sevdiğini öldürür! ” (Yüzleşerek Barışmak)
  • Ormanın bütününü görmek için ona dışarıdan bakmak icap ettiğini geç anlamış olmanın üzüntüsü vardı içinde. (Ernesto’nun Dağları)
  • Örgütlenmemiş ve genel kültürü yükseltilmemiş işçi sınıfı için oy hakkının da celladını seçme hakkından başka bir şey olmadığını belirtiyor. (Modern Siyasal Akımlar)
  • “Ben duygularıma egemen olamadım, zayıflık gösterdim.” (Dağbozumu)
  • Ernesto bu kısmı birazcık garip bulur. Tek tanrılı dinler de bu şekilde değil mi, onların da tüm insanlık adına yola çıktıklarını, “En son din benim” dediklerini öğrenim görmüştür bir yerlerde. Şimdi de Sançoizm benzer şeyleri söylüyor diye düşünür. (Ernesto’nun Dağları)
  • Zaten insan öyleymiş, minimum bilmiş olduğu şeye en fazlaca inanırmış (Ernesto’nun Dağları)
  • Meğer geçmişte sorgılamadığım ne fazlaca şey varmış. (Dağbozumu)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş