Eğitim

Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri – Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri – Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kimin eseri? Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kitabının yazarı kimdir? Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri konusu ve anafikri nedir? Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kitabı ne konu alıyor? Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri PDF indirme linki var mı? Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kitabının yazarı Nihad Sâmi Banarlı kimdir? İşte Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Nihad Sâmi Banarlı

Yayın Evi: Kubbealtı Neşriyatı

İSBN: 9789757663768

Sayfa Sayısı: 274


Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yazarın 1950-1974 yılları aralığında çeşitli gazete ve mecmuâlarda yayınlanmış târih ve tasavvufla ilgili yazılarının dizin ilâveli 2. baskısı. Kitaptaki yazılar Banarlı’nın engin târih, edebiyat, tasavvuf kültürü, tefekkürle yoğrularak büyük bir ustalıkla ve ince bir zevkle oya benzer biçimde işlenmiş örnekleridir.


Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri Alıntıları – Sözleri

  • Düşüp üzerine ağlamak dilerim
    Söyle ey Tanrı! Dizlerin nerede?
  • .
    Niçin sıksık bakarsın bu şekilde mir’ât-ı mücellâya
    Meğer sen dahi kendi hüsnüne fanatik mısın kâfir
  • Madem ki insansın… Madem ki duyuyor, düşünüyor ve seziyorsun? Büyük Hakikat’i bulmak için gönlünü ve idrakini yoracaksın!..
  • Hz. Süleyman’ın, ufak bir çocuğun anası olduklarını iddia eden iki hanım karşısındaki adaleti dillere destandı. “Deva yok, bu yavruyu ikiye böleceğiz. Yarısı senin, yarısı senin olacak” diyince, çocuğun düzmece anası bu adalete razı olmuş, fakat hakiki anne feryadı basmıştı. “Hayır, çocuğumu parçalamayınız, onu tüm olarak bu hanıma veriniz, ben davamdan vazgeçtim, yeter ki evladım parçalanmasın” diye parçalanmıştı. Süleyman evladı hakiki annesine vermişti.
  • Ben şuna inanırım ki, bir milleti tekrardan yüceltmek ve ona zamanı ebatlarına yakışır bir devamlılık vermek için onun çocuklarını dün meydana gelen büyüklerinin dilini, vicdanını, imanını anlayabilir, duyabilir, yaşayabilir bir seviyeye ulaştırmak da lazımdır.
  • .
    Sultan Abdülhamid devrinde okkası otuz paraya satılan ekmeğin fiyatına on paralık bir zam yapmak icab edince, hükümdarın fırıncıların mümessillerini çağırıp: “Siz gene ekmeği otuz paraya satın. Sattığınız her ekmek için istediğiniz on parayı ben vereceğim. Bu sebeple bir memlekette ekmek fiyatına zam yapılırsa, bunu tüm zaruri ihtiyaçların pahalılaşması benzer biçimde bir hareket kovalar. Halkımız bundan ızdırap çeker.” söylediği, Türkiye’nin her devrinde ibretle anılacak bir ‘halkı hakikaten düşünme’ tablosudur.
  • Cumhuriyet hükümetleri, Türkiye’de güyâ Cumhuriyeti tutturabilmek için Osmanlı’ya hücumu amansız bir ana-babaya sövme ve sövdürme politikası haline getirmiştir. Türk evlatları kendi büyüklerine ağız dolusu sövmeyi bu yıllarda kendi mekteplerinde, kendi hocalarından öğrenmişlerdir.
  • İnsandaki Tanrıya, biz minimum beş yüz yıl inandık.
  • Yurdda barış, cihanda barış, güzel çarpıcı söz fakat, Tuna’dan ecdâd ruhları geliyor!
  • Evlatlarımızın içine yuvarlandıkları tüm düşünce buhranlarından boylu süresince Cumhuriyet devri Türk maarifi ve Türk hükümetleri mesuldür.
  • Bir millette illet, bir tek şahısta olmaz.
  • Kendi büyüklüklerine nisbetle küçücük türbelere gömülmüşlerdir.
  • “Niye halk etti deme Hazret-i Mevlâ nâyı
    Halka çağrıştırmak için Hazret-i Mevlânâ’yı”
  • İslamın en büyük milleti Türklerdir. Bu sebeple İslam dünyasında daha dokuzuncu, onuncu asırlarda Hz. Muhammed’in “bir ordum var ki adını Türk koydum” dediğinin şayi olması derin bir mana ifade eder.
  • İnsanlık zamanı, adeta, yetiştirdiği ve yetiştirebildiği üstün insanların tarihidir.


Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Nihad Sâmi Banarlı’nın tarih ve tasavvufa ilişkin değişik tarihlerde değindiği mecmua ve gazete yazılarından oluşmaktadır. Bazı yazılar birbirinin tekrarı benzer biçimde fakat edebiyatımızın mühim bir adı olması dolayısıyla istifade edilebilecek kıymetli bir yaratı. Kitabın son bölümünde Mevlana, Fuzûlî, Nedim ve Yunus Emre’den bazı seçme beyitlerin tahlili yer almıştır. (erkam)


Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri PDF indirme linki var mı?


Nihad Sâmi Banarlı – Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nihad Sâmi Banarlı Kimdir?

1907 senesinde İstanbul Fatih’te dünyaya gelen Banarlı, Trabzon milletvekili, ozan Ömer Hilmi’nin torunu, vali ve ozan İlyas Sami ile Nadire Hanım’ın erkek evladıdır. Soyadını babasının ve annesinin mezarlarının bulunmuş olduğu Tekirdağ’ın Banarlı ķöyünden almıştır.

Banarlı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da yapmış oldu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’ndan 1927 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden 1929’da mezun oldu.

Daha sonrasında 1929-1934 yılları aralığında Edirne Lisesi ile Kız ve Erkek Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmenliği yapmış oldu. 1947 yılına kadar ise sırayla İstanbul’da Kabataş, Galatasaray, Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liselerinde öğretmenlik yapmış oldu.

1947-1969 yılları aralığında Eğitim Enstitüsü (1947-1967), ile Yüksek Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmenliği, Yüksek İslam Enstitüsü’nde İslami Türk Edebiyatı Tarihi öğretmenliklerinde bulunmuş oldu. 1969 senesinde kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Öğretmenlik yaparken birçok kuruluşta ek görevlerde bulunmuş oldu. 1948 yılından itibaren Özgürlük Gazetesi’nin Edebi Sohbetler sütununda sürekli yazılar yazdı.

1953 senesinde kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti’ne girdi. Bu kuruluşa bağlı olan İstanbul Enstitüsü’ne müdür oldu. 1958 senesinde Yahya Kemal Enstitüsü gösterim işlerini yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser ve Modern Türk Yazarları komisyonlarına üye ve başkan seçildi. 1971 senesinde kurulan Kubbealtı Akademisi’ne Edebiyat Kolu Başkanı ve Akademi Dergisi müdürü oldu.

13 Ağustos 1974’de 67 yaşlarındayken İstanbul’da vefat etti. Mezarı Rumelihisarı’da Aşiyan Mezarlığı’ndadır.

Eserleri

Cumhuriyet devri yazarlarındandır. Yazı hayatına ortao­kulda iken başlamıștır. Sanat eserleri içinde hece ve aruz vezinleri ile şiirler, oyunlar, hikâyeler ve denemeleri bulunur. Öğretmenliğe başladığının ilk yıllarında Altı Ok, Orhun, Ötüken ve Atsız dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Ideal, Yahya Kemâl Mecmuası, Hayat Tarih Mecmuası, Meydan, Kubbealtı Akademi Mecmuası adlı dergilerde ve Özgürlük, Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde oldukca sayıda yazı, yazı ve edebî sohbetleri yayımlanmıştır. En iyi tanındığı yayınları liseler için yazmış olduğu edebiyat kitabı ve “Resimli Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eserlerdir.


Nihad Sâmi Banarlı Kitapları – Eserleri

  • Türkçenin Sırları
  • Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri
  • Kültür Köprüsü
  • İman ve Yaşama Üslubu
  • Kitaplar ve Portreler
  • Bir Dağdan Bir Dağa
  • İstanbul’a Dair
  • Edebiyat Sohbetleri
  • Yahya Kemal Yaşarken
  • Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası 2. Cilt
  • Devlet ve Devlet Terbiyesi
  • Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
  • Yahya Kemal’in Hatıraları
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 1
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 2


Nihad Sâmi Banarlı Alıntıları – Sözleri

  • Misal-i cennettir evvel baharı 
    Açılır kırmızı gülü Tuna’nın 
    Öter bülbülleri leyi ü nehârı 
    Eser bad-ı sabâ yeli Tuna’nın. 
    Türaba garkolmuş yerdedir yüzü 
    Gökten iner cemre sökülür buzu 
    Arzulayıp akar Karadeniz! 
    Oldukça gedalar alur seli Tuna’nın. (Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 1)
  • Bizim çocuklarımız, ellerine bir kompozisyon kâğıdı verildi mi, birkaç satır yazabilmek için, saatlerce arpacı kumrusu benzer biçimde düşünür ve gene de bir şeyler yazamazlar. (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • Biroldukca milletdaşlarım benzer biçimde, İslam diyarını enine boyuna dolaşmak tahassürünü besliyenlerden değilim.
    Ben, kendi milletimizin hatıraları nerelere kadar giderse oralara kadar mütehassirim. (Yahya Kemal’in Hatıraları)
  • Yahyâ Kemal,bigün,Ziyâ Gökalp’i oldukca düşünceli bulmuştu,sebebini sordu.Aldığı yanıt şöyleydi: “Tarihi araştırıyorum.Biz,büyük hükümdar,cihangirler yetiştirmişiz.Büyük amirallerimiz,şâirlerimiz,mimârlarımız var.Fakat tarihimizde büyük bir feylesof bulamıyorum! Mâmâfih aramaya devam ediyorum.Onu da bulacağım!..” (İstanbul’a Dair)
  • ” Ben demez miydim ki bigün ağlıyâsîdur gülen ” (Kültür Köprüsü)
  • …”Tarih ortasında Türklüğü aramak” ve bulmak hevesine kapılmıştım. Fakat gerek ilimde, gerek bilimsel zihniyette yaşıtım olan Fransız gençlerinden, Fransız arkadaşlarımdan ne kadar geri olduğumu da hissetmekte idim. (Yahya Kemal’in Hatıraları)
  • “Eğer hakîkî Türk şiiri, sesinde bizim, rûhunda bizim, şevkinde bizim ve hâtırâlarında bizim bulunduğumuz şiirse, Yahyâ Kemal, Türk edebiyâtına bu özlenen şiiri veren” aziz ve asîl şairlerimizin en ön safındadır. (Kitaplar ve Portreler)
  • İnsan ömründe hayâl etmiş olduğu müddetçe yaşar. (Kitaplar ve Portreler)
  • Genç kızla bir ağaç gölgesinde buluşan adam, onun elini tutuyor; serçe ve yüzük parmaklarını dudaklarına götürüyor, “Bunlar benim ceylanlarım!” diyordu. (Edebiyat Sohbetleri)
  • “Bir milletin târihe ve gelecek nesillere karşı hesâbını millet değil, devlet verir. Bir de aydınlar… (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • ” Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel bir başka yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bir bilsem…
    Bülbül, buna kendi terennüm lisaniyle şu cevabı verdi: Dünyada bigün güldürmüş olduğu için, bir yıl azab çekmeyen kim vardır? ” (Edebiyat Sohbetleri)
  • “Bütün dallarını Karadeniz’den gelen serin poyraza vererek yapraktan ciğerlerini bir teselli rüzgârıyle dolduruyor; dil ve mûsikî olarak sadece vatan rüzgârlarının sazını dinliyordu.” (İstanbul’a Dair)
  • Niçin okudum sizi ?
    Siz ki , göstermediniz
    Bana saadetlerin
    Çalkalandığı denizi …
    Niçin kitaplar niçin?
    Hangi sahifenizi muskalaştırmalıydım,
    Murada ermek için ?
    Murada ermek için ..
    Ve bir güngörmek için ? (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi)
  • “Osman’ın rüyâsında rüzgârların kılıçlaştırdığı yapraklar, Oğuz Destânı’ndaki altun yay’ın fırlattığı oklardır. Osmanlı Türkleri, Oğuz Türklerinin târihlerinde ve destanlarında yer edinen ve zaman içinde gerçekleşen daha başka rüyâları da gördükleri, yâni rüyâlarını bile târihlerinin onur ve zafer sahifelerinden alınan ilhamlarla gördükleri için, o seviyede büyümüşlerdir.” (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • İnsandaki Tanrıya, biz minimum beş yüz yıl inandık. (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
  • Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın,
    Ozan! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!.. (Edebiyat Sohbetleri)
  • Zulmetle ziyâ, sesle sükût anlaşacak;
    Sevdâ ile her zemzeme Kur’ânlaşacak…
    Leylâ görerek Kays’ını ceylânlarla,
    Bir gün o da aşk uğruna ceylânlaşacak. (Kültür Köprüsü)
  • Kahramanlık ve inanç bizim ulusal şiarımızdır. Bir milletin şiarı ve mizacı da ulusal ve muhterem değilse, nesi ulusal ve muhterem olur?
    Nihad Sami Banarlı (Bir Dağdan Bir Dağa)
  • “Hangi kazan, bu vatan çocuklarını böyle bedbaht, böyle haydut yapıyor? Hangi insan vücudu, hangi zâlim potada yeniden çamur olmaya dönüyor?” (İstanbul’a Dair)
  • Osmanlı Devleti’nin yıkılış döneminde yaşamış, yıkılışın yerine kurulmuş yeni devleti görmüş kabul edilen Sğlryman Nazif, şiirleriyle, yazılarıyla feryat etmiş, bilhassa TÜRK MİLLETİNİN HAİNLERİ UNUTMAMASINI İSTEMİŞTİ. (Kültür Köprüsü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş