Tarihi Sevdiren Adam: Yavuz Bahadıroğlu Hayatı Edebi Kişiliği Kitapları

Web HaberimHaziran 30, 2022

23 2 dakika okuma süresi

Tarihi Sevdiren Adam Yavuz Bahadiroglu Hayati Edebi Kisiligi Kitaplari

Yavuz Bahadıroğlu Kimdir? Hayatı, Sanatı, Eserleri

Asıl adı Niyazi Birinci olan Tarihçi ve Yazar Yavuz Bahadıroğlu, 1945’de Rize’de dünyaya geldi. Gazeteciliğe 1971’de İstanbul’da başladı. Yeni Asya – Yeni Nesil gazetesinde muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yapmış oldu. Gazete, mecmua ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, küçüklere yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikâye yayımlandı.

Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla çıkışı elde etti. İlk romanı “Sunguroğlu” ve peşinden yazdığı “Buhara Yanıyor” romanı en fazlaca satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır.

Yurt içinde ve yurt haricinde çeşitli mevzularda binlerce konuşma verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafınca yayımlandı. Halen ulusal bir radyoda günlük yorumlar yapıyor ve Yeni Akit gazetesinde köşe yazarlığı ve Moral FM’de günlük yorumlar yapmıştır. Üç çocuk babasıdır.

Yavuz Bahadıroğlu 21 Ocak 2021 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş ve Eyüp Sultan haziresine defnedilmiştir.

Yavuz Bahadıroğlu’nun Kendi Dilinden Kendisini Anlatımı

Yavuz Bahadıroğlu (gerçek adı Niyazi Birinci; d.1945; Rize – ö. 21 Ocak 2021),Asıl adı Niyazi Birinci olan yazar kendisini şöyleki konu alıyor:
“Özgeçmiş nedir ki? Nerede doğacağıma, hangi millete mensup olacağıma ben karar vermedim. Kendi irademle olmayan şeylerle niçin övünmeli, neden bahsetmeliyim? Yazarın nerede doğduğu, kaç çocuk ya da torun sahibi olduğu kimi ilgilendirir? Yazar topluma katkısıyla değerlendirilmelidir. Zaten benim kuşağın (1945 doğumluların) öz geçmişi filan da yoktur. Hatta doğru düzgün geçmişimiz bile yoktur. İdeolojik şiirlerle, ders kitaplarına tıkıştırılan yalanlarla, bizim kuşağın çocukluğunu çaldılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Teknofest’te (CANLI)

Yirmili yaşların son kertesine doğru gazeteciliğe başladım (Temmuz 1971). Önümde büyük hedefler, yüreğimde heyecanlı çırpıntılarla yıllar boyu yazdım. Gecem gündüzüm bir birine girdi. Uykuda bile yaşadım. Benim için yazmak, sevmek ve yaşamaktır.
Romanlarıma ‘tarihî roman’ dediler, ama ben onları hiçbir zaman öyle görmedim. Bence yazdıklarım tarihî roman değil, bendeniz tarihin romanını yazıyorum. Yani tarihî olguyu romanlaştırıyorum.
Yıllar boyu sorularımı kendime sakladım. Kimselere açamadım. Açamazdım, çünkü bazı sorunları düşünmek kadar sormak da yasaktı. Sorularınız gırtlağınıza dizilir, soluksuz kalırdınız. Yıllar boyu soluksuz kaldım. Soluksuzluk aslında yeni bir soluktur. Ben nefesim daraldıkça düşünüyor, hayatla ölüm arasındaki ince çizgide varlık arıyordum. Kalıplar işte o çizgide kırıldı. Kitaplarım o çizgide doğdu. O çizgide kitaplaşmaya başladığımı hissettim. Hayat, hayal ile o çizgide iç içe girdi.

“Tarihi Sevdiren Adam” ünvanını 2004 senesinde aldım

Kitaplarım benim sığınaklarımdır. Onlarla yalnızlıktan kurtulurum. Kendimi hâlâ satırlarda çözmeye çalışır, geçmişimin en görkemli hikâyelerini sayfalarda ararım. Bir bakıma her kitabım, yitik özgeçmişimi yazar.

Kitaplarımla ben ortak bir hikâyenin parçalarıyız. Bilhassa tarih üstüne yaptığım emek harcamalar, yayınladığım kitaplar, verdiğim konferanslar 20 Kasım 2004’te bana ‘Tarihi Sevdiren Adam’ unvanını kazandırdı. Bu, hayatım süresince aldığım en güzel ödüldür. Zaman içinde roman, hikâye, çocuk kitabı, araştırma, oyun, senaryo ve fikrî eserler olmak suretiyle, yüzlerce çalışmaya imza attım fazlaca şükür. Ulusal bir radyoda ‘Hayatın Yorumu’ başlıklı güncel yorumlarımı, tv programlarımı, günlük bir gazetede köşe yazarlığımla gazeteciliğimi sürdürdüm, birçok projeye danışmanlık yaptım. Kısacası, kitaplarımla ben ortak bir serüveniz.”