Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Çeker

Yayın Evi: Burç Yayınları

İSBN: 9786058866201

Sayfa Sayısı: 110

Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitapta;, tasavvufla ilgili can alıcı meseleler hangileriyse onları mümkün mertebe gündeme alıp izah etmeye çalıştık. İzahlarda doğal ki kaynağımız Kur’an ve Sünnet oldu. Sünneti dışlamak şeklinde bir sapıklığa kesinlikle ve kesinlikle karşıyız. Sünnet karşıtlığı fikrinin inanca zarar verdiğini bildiri ediyoruz. Böylece müslümanın, ‘doğru bir tek benim bildiğim ve dediğimdir, başkaları yanlıştır’, fikrinden sıyrılıp onun söylediğinden başka da doğruların olabileceğini, kendisinin de yanılabileceğini kabul etmesini hatırlatmak istedik.

Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış Alıntıları – Sözleri

• Mide iyi mi acıkmış olduğu vakit ekmek, yiyecek vs. isterse, ruh da yakarma ister.
• Burada şunu ifade edeyim ki ilim, insanı amele götürmüyorsa, o ilim faydasız ilimdir, malayanidir.
• “İnanmanın yüceliğine eremiyorsanız, inkârın basitliğinden kurtulunuz.”
• Bir bakıyorsunuz ki tamamen dinle ilgisi olmayan insan grupları ortaklaşa ortak menfaatler doğrultusunda bir araya gelebiliyorlar fakat bizimkiler bir araya gelemiyor. Zira bizimkiler o denli rahat ayrıntıdaki bir şeyi adeta din olarak algılamaya başlıyor ve ondan sonrasında da muhatabının müslüman ve muvahhid olmasına karşın din dışı, müşrik, kafir olarak görmeye başlıyor. Biz de maalesef bu şekilde negatif bir özellik var. 
• “Bir insan Cenâb-ı Hakk’ın emrettiği bir ibadeti gericilik olarak görüyor da son derece uydurma bir eylemi, modernlik olarak kabul ediyorsa bu şeytanlıktan başka bir şey değildir.”
• “Bizim kültürümüz ezberle gelmiştir, muhakemeyle yaşatılmıştır.”
• Efendimiz buyuruyorlar ki: “Ümmetimden bir Taif’e kıyamete kadar sürekli hak üzere olacaklardır. Onlara muhalefet edenler, onlara zarar veremeyecektir.” (Buhari, İ’tisam:10)
• Yarım yamalık şekilde yaptıkları farzlar haricinde ibadetleri yok. O şekilde olunca da o yakarma ve amelden uzak ilim, amaç haline geliyor, kanaatimce onlar açısından put halini alıyor. İlim insanları amele götürmelidir.
• Rabıta, feyizli bir ortamı ya da insanı hayalen canlı tutarak, hayalen hemhal olarak o hal ve kişinin nurundan ya da o yerin feyzinden, nurundan istifade etmektir. Yoksa bir insana, mekana ve mabuda… tapınmak değildir.
• İsmi İslam olan fakat kendisi İslam olmayan bir din üretmek isteyenler, doğal ki mezhebe de düşman olacaktır, tasavvufa da.

Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Orhan hocamız kitabında tasavvufun aşamalarını, efendimizin zamanına kadar dayandığını güzel bir halde anlatmıştır. Daha sonrasında mezheplerin daha efendimiz zamanında değişik bir halde oluşmaya başladığını beyan etmiş. Güzel bir bakışaçısı kazandırdığını düşünüyorum. (Okuyan, yazar.)

Tasavvufu doğru anlamalı, kimseyi saptırmamalı: Kitap bir dini programdan alınmış. Malûm olduğu suretiyle bazı insanoğlu tasavvufu doğru anlamama noktasında direnme ediyorlar. Delilleri ile anlatılan, düzgüsel düzeyde bir insanoğlunun kolaylıkla anlayabileceği net bir kitap. Tüm mevzular sual-yanıt şeklinde alınmış. Bence hepimiz okumalı! (•~Seçkin Okur, Seçerek Okur~•)

Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış PDF indirme linki var mı?

Orhan Çeker – Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Orhan Çeker Kimdir?

1953’te Haymana / Ankara’da dünyaya geldi. 1972 Yozgat İmam Hatip Okulunu, 1976 Konya Yüksek İslam Enstitüsü ve 1980 Bağdat, Mustansıriye Üniversitesi Arap Dili Enstitüsünü tamamlamış oldu.

Kısa bir süre Batman Kız Meslek Lisesi’nde öğretmenlik yapmış oldu. 1977’de Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde Fıkıh Asistanı oldu. 1986’da Konya İlahiyat Fakültesi’nde İslam Hukuku Doktoru, 1988’de Doçenti ve 1996’da Profesörü oldu. Halen Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi olarak vazife yapmaktadır. Evli ve beş çocuk babasıdır.

Kişisel Bilgiler

Akademik Birimi : İlahiyat Fakültesi

Kısmı : Temel İslam Bilimleri

Anabilim Dalı : İslam Hukuku

Yabancı Diller : Arapça, Fransızca, Farsça

Mesleki İlgi Alanları : İslam Hukuku

Eğitim Bilgileri

Lisans : KONYA Yüksek İslam Enstitüsü

Y.Lisans : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Doktora : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Bilimsel Yayınları

Kitaplar

1-) Orhan Çeker, İslam Miras Hukuku , , 158, Konya, , 1984

2-) Orhan Çeker, Hukuk-I Aile Kararnamesi, , 117, İstanbul, , 1985

3-) Orhan Çeker, Nafaka Kanunu , , 192, İstanbul, , 1985

4-) Orhan Çeker, Arazi Kanunnamesi, , 92, İstanbul, , 1985

5-) Orhan Çeker, İslam Hukukunda Çocuk, , 240, İstanbul, , 1990

6-) Orhan Çeker, Fıkıh Dersleri-1, , 317, Konya, , 1991

7-) Orhan Çeker, İslam Hukukunda Akitler, , 318, Konya, , 1999

😎 Orhan Çeker, Çocuk ve Hakları, ,238,Konya, ,2004

Orhan Çeker Kitapları – Eserleri

• Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış
• Fıkıh Dersleri 1
• Fetvalarım-1
• Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi
• İlm-i Hal’im
• İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları
• Kur’ân-ı Kerîm’in Envârı’ndan
• İslam Hukukunda Akidler
• İrfan Meclisinden Sohbetler

Orhan Çeker Alıntıları – Sözleri

• Bu bâbda en ziyade nazar-ı merhamete alınması lâzım gelen kızlardır. Zevc ile zevcenin aileyi teşkil ve yönetim hususunda ortaklaşa oldukları derkâr iken adam evlatların sokakta oyun oynamakla imrâr-ı zaman etmesi mâzûr görünmüş olduğu bir sinnde bulunan kız ufaklıklara cemiyyet-i beşeriyyece en büyük bir vazife doğrusu bir ailenin validesi ve müdîr-i umûru olmak vazifesi tevdî olunuyor. Henüz teşekkülât-ı bedeniyyesi tekemmül etmemiş olan bir bîçâre kız valide olmakla âsabı ila ahiri’l-yaşam perişan oluyor, ilel günâ-gün iktisab ediyor, ondan tevellüd eden çocuk zayıf ve pek sinirli bir şey olup unsûr-ı İslâm’ın gittikçe tedennîsi esbâbına inzimâm ediyor. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
• Satlık deve ve davarların sütlerini sağmamak sûretiyle memelerinde biriktirip ( süt şeklinde) göstermeyin. Kim bu şekilde bir hayvan satın alırsa, (bu alışverişin arkasından) hayvanı sattıktan sonrasında muhayyerdir. İsterse alıkoyar, isterse geri verir. (İslam Hukukunda Akidler)
• Bedeni gelişim bulûğla, akli gelişim ise rüşd ile tamamlanır. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)
• Madde 73. Zevc zevcesiyle hüsn-i muâşerete, zevce dahi umûr-i mubâhede zevcine itaata mecburdur. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
• Soru: Alın yazısı gerçek midir? Gerçekse o vakit bizim bu dünyadaki irademiz kısıtlanmış olmuyor mu?
  Cevap: Alın yazısından maksat kaderdir. Kaderi Hak Teala ezelde yazmıştır. Kaderde yazılı olması bizim hal ve hareketlerimizi engelleme anlamına gelmez. Zira kaderi Cenab-ı Hak yazarken, ‘filan zamanda filan kişi şu işi yapsın’, diye yazmamıştır. Yani kaderi emredici olarak değil, haber verici olarak doğrusu ‘filan kişi kendi iradesini kullanarak şu işi yapacak’ şeklinde haber verici olarak yazmıştır. Dolayısıyla bizim irademizle yapacağımız işi Cenab-ı Hak ezelde bilmiş olduğu için bizim irademizle yapacağımız şeyi oraya yazmıştır. Yoksa cebredici, zorunlu bırakıcı bir ifade ile yazmamıştır. Onun için de insan ne yaparsa yapsın kendi iradesi ile yapar ve yaptıklarından görevli olacaktır. (Fetvalarım-1)
• Kefâet hakkındadır
  Madde 45: Mal ve hırfet şeklinde hususlarda adamın hanıma
  küfv olması nikâhın lüzûmunda şarttır.
  Malda kafâet zevcin mehr-i muacceli îtâya ve zevcenin
  nafakasını tedârike muktedir olmasıdır.
  Hırfetde kefâet zevcin sülûk etmiş olduğu tecim yada hizmetin
  şerefce zevce velîlerinin tecim yada hizmetleriyle müteka-
  rib olmasıdır.
  Madde 46. Kefâet ibtidâ-yı akidde aranır. Ba’de’l-akd
  zail olsa nikâha zarar vermez. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
• ”Mebi atama ile taayyün eder. Semen atama ile taayyün etmez.” (Fıkıh Dersleri 1)
• Konuşulması ihtiyaç duyulan yerde sükût edilse bu sükût; ikrar, tasvib ve onay manasına gelir. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)
• İctihada dayalı olmaksızın direkt, nassların ifade etmiş olduğu farza “Nassî Farz”, harama da “Nassî Haram” ifadeleri kullanılır. (İlm-i Hal’im)
• Allah’a kul olmanın aksine asrımız kula kul olma yolunda yarışmaktadır. (Fıkıh Dersleri 1)
• .. Günlük hayatımızda en ileri cemiyet hadiselerine varıncaya kadar tüm fiiliyat ve münasebetleri mevzu edinen fıkıh normal olarak gereksinim duyulan bir ilim olacaktır.. (Fıkıh Dersleri 1)
• ” İctihâdî farz ve ictihâdî haram dinin değil, mezhebin sınırlarını belirler. ” (İlm-i Hal’im)
• Rabıta, feyizli bir ortamı ya da insanı hayalen canlı tutarak, hayalen hemhal olarak o hal ve kişinin nurundan ya da o yerin feyzinden, nurundan istifade etmektir. Yoksa bir insana, mekana ve mabuda… tapınmak değildir. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
• Ruhlarının açlık çığlığını duysunlar, ruhlarını doğru beslesinler ve ruhlarına eziyet etmesinler. (Fetvalarım-1)
• “Her vakit karşı karşıya bulunduğumuz, onsuz edemediğimiz bilgiler” anlamına gelir. (İlm-i Hal’im)
• ” Meditasyon insan ruhunun ibadete olan ihtiyacının ifadesidir. Bu ihtiyacı biz ayet ve hadislerin gösterdiği yol ve şekille gidermemiz gerekir. Bu açlığı meditasyon şeklinde başka türlü giderirsek aynen şuna benzemiş oluruz: Mesela midemiz acıkınca biz temiz yiyeceklerden yemekle emrolunmuşuz. Tutar da sağda solda kirli olan şeylerle, çöplüklerden vs doyurmaya çalışsak iyi mi çirkin olursa, acıkmış olan doğru / temiz yakarma isteyen ruhu çöplükten beslemek demek olan meditasyon aynen bu şekilde çirkin ve garip olur. ” (Fetvalarım-1)
• Yarım yamalık şekilde yaptıkları farzlar haricinde ibadetleri yok. O şekilde olunca da o yakarma ve amelden uzak ilim, amaç haline geliyor, kanaatimce onlar açısından put halini alıyor. İlim insanları amele götürmelidir. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
• ”” Biz Müslümanlar kendi işimizi bırakıp Allah’ın işine karışıyoruz. Ahirette kimin hali ne olacak o bizim işimiz değil, Allah’ın işidir. Allah’ ın işine karışmayalım.” (Fetvalarım-1)
• İsmi İslam olan fakat kendisi İslam olmayan bir din üretmek isteyenler, doğal ki mezhebe de düşman olacaktır, tasavvufa da. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
• Henüz doğmamış olan çocuk dış dünyaya karşı rahimde gizlenmiş ve örtülmüş olduğundan örtmek manasında olan “cenin” adını almıştır. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)