Eğitim

Türkiye’de Din Ve Siyaset – Şerif Mardin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkiye’de Din Ve Siyaset – Şerif Mardin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkiye’de Din Ve Siyaset kimin eseri? Türkiye’de Din Ve Siyaset kitabının yazarı kimdir? Türkiye’de Din Ve Siyaset konusu ve anafikri nedir? Türkiye’de Din Ve Siyaset kitabı ne konu alıyor? Türkiye’de Din Ve Siyaset PDF indirme linki var mı? Türkiye’de Din Ve Siyaset kitabının yazarı Şerif Mardin kimdir? İşte Türkiye’de Din Ve Siyaset kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Şerif Mardin

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789754701098

Sayfa Sayısı: 325


Türkiye’de Din Ve Siyaset Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Toplumbilimci olarak Şerif Mardin’in emsalsiz yanlarından biri, dinin Türkiye’deki toplumsal-kültürel varlığını, zamanı ve güncel siyasal arka planıyla beraber kapsamlı halde tahlil eden çalışmalarıdır. Kemalist aydınlarca dışlanmasına yolaçan bu tutumu İslamcı çevrelerde referans alınmasını elde etmiş fakat dine soğukkanlı yaklaşımı sebebiyle bu çevreler de onu tam benimseyememişlerdir.

Türkiye’de fikir zamanı, din ve politika sosyolojisine yapmış olduğu mühim katkılar sebebiyle fikir hayatımızın öndegelen isimlerinden kabul edilen Şerif Mardin, toplumumuzda yüzyılı aşkın bir süredir gündemde kalan din, modernleşme, Batılılaşma şeklinde olguları resmi yorumun da yerleşik muhalif söylemlerin de haricinde kalmış olarak, toplumsal zemin ve arka planlarıyla beraber inceler. Mardin’in pozitivist Batı düşüncesinin Türkiye’de egemen görüşle birleşerek biçimlendirdiği “kabul edimliş” eğitim ve yönteme kapılmayışı, toplumsal değişiklik dinamiklerini genelgeçer kalıplara sokmayışı, resmi ideoloji ve Kemalist söylemin etkilerinden uzak kalışı, onu “Cumhuriyet aydınları”nın mühim bir kesiminden kalınca çizgilerle ayırır ve tüm eserlerini toplumbilim dünyamızda ayrıcalıklı bir yere koymayı gerektirir.


Türkiye’de Din Ve Siyaset Alıntıları – Sözleri

  • “TANRI’DAN ROL ÇALAN İNSAN!..”
    – … Modern Türkiye’de İslâm’ın dirilişi, bir yönü şahsî düzeyde oluşturulmuş, bir parçası İslâm’ın tüm görkemini geri getirme teşebbüsü ile ilgili ve öteki cephesi de siyasî olan oldukça karmaşık bir oluşumdur. Ne yazık ki, Kemalizmin inceden inceye işlenmesinde bu şekilde mühim bir rol oynayan pozitivizm, Türkçe versiyonunda, Auguste Comte’un şu uyarısını aklına getirmeyi yeğlememiştir:
    “L’Hümanitê se substitute dêfinitivement a Dieu, sans oublier jamais ses services provisoires”
    (İnsanlık, geçici hizmetlerini asla unutmaksızın nihaî olarak Tanrı’nın yerine geçiyor)
  • “Tanzimat’tan beri Batı’dan alınan bazı kurumlardan ar-
    tık geriye gitmek mümkün olmadığının anlaşılması, İslamcılar içinde Batı’nın tekniğini almak, Müslüman kültürü
    saklamak amacını güden bir grubun belirmesine niçin olmuştur. “
  • Kuran’da geçen “her işte ümmetinle meşveret et”( onlara danış) kuralı, parlamenter sistem için de bir çeşit İslami dayanak sağlamaktadır.
  • – … Kemalizm’de derin, bugünün cemiyet artışmalarına yönelmiş bir felsefe ve toplumsal kuramı arayanların bunu bulamamış olmalarıdır. Sözü edilen cemiyet itişlerinin bir dinî ve ideolojik çerçeveye girdiklerinde daha azca baskıcı olacaklarını asla sanmam fakat bu durumda günümüzün anlam ifade etmeyen şiddetinin azalmış olacağı oldukca muhtemeldir. Dinî arayışların günümüzde politika düzeyinde bile görünmelerine erişince bu gelişimleri yukarıda sayılan toplumsal fonksiyon boşlukları açısından olağan saymak gerekir. Bundan dolayı “Tabiat, boşluktan nefret eder!”
  • İslamiyet,halife-sultan çevresinde tüm müslümanları toplamayı başaramadı.İslamiyet hiçbir vakit güçlü bir bütünleştirici olamamıştır.
  • Aynı yazar, adamlarına dinleri hakkında sorular sormaya başladığında, almış olduğu cevapları şu şekilde konu alıyor:
    “Dinimiz nedir?” “Mensubu bulunduğumuz din nedir?” sorusunu sorduğum vakit, alacağım cevabın “Allah’a hamd olsun, Müslümanız” olacağını düşünüyordum. Fakat aldığım cevaplar bu değildi. Kimisi “İmam-ı A’zam’ın dinindeniz” dedi. Kimisi “Peygamber Ali’nin taraftarlarıyız” dedi. Bazısı, bu probleminin yanıtını veremedi. Bir kısmı da hakkaten “Müslümanız” dedi; fakat “Peygamberimiz kimdir?” diye sorulduğunda daha da oldukca karıştırdılar. Kat’iyyen kimsenin aklına gelmeyecek peygamber adları zikredildi. Birisi “Peygamberimiz Enver Paşa’dır” dedi. Yine, Peygamber’in kim bulunduğunu bilen oldukca azına “Peygamberimiz hayatta mı, yoksa vefat mı etti?” diye sorulduğunda, mevzu daha da çözülmez bir hale geldi. Bazıları hayatta bulunduğunu, bazıları vefat etmiş bulunduğunu söylediler…
  • Bundan sonraki devirde tasavvufun “bâtıl” inançlara açık olduğundan sakınılması ihtiyaç duyulan bir yaklaşım olduğu, İslâmî düzeltim hareketlerinde sürekli olarak görülecektir.


Türkiye’de Din Ve Siyaset İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Türkiye’de Din ve Siyaset: Bu kitabı bilhassa; tarih, politika bilim ya da sosyoloji şeklinde alanlarda okuyanlara tavsiye ederim. Din konusunu etraflı bir halde ele alıyor Şerif Mardin ve kitap oldukca sayıda makaleden oluşuyor. Toplumda ve siyasette Türkiye’de dinin hangi dönemde ne şeklinde tesirleri olmuş diye merak ediyorsanız ve bu mevzuda sağlam/objektif analizler icra eden bir yazar ve kitap arıyorsanız bu kitap sizin için ideal. Selamlar. (Aykut Türkyılmaz)

Mardin in kitaplarını uzun süreden beri okumak istiyordum ki bir çok arkadaşımda tavsiyelerde bulunurdu okumam için fakat o denli kitap okumayı sevmeme karşın bir türlü anlayamıyordum yine yine anlamaya çalıştım kitabından anlatmak gerekirse ilk olarak başlığı şeklinde türkiye de ki din ve laiklikle yaşanmış olan vakaları aşamalı olarak konu alıyor aydınların görevi üstünde durulmuştur. Arkadaşlarımla düşünce ayrılığına düştüğümüz aslolan mevzu bedüizzaman said nursi oldu kitapta cumhuriyet kurucularını bilgisizlikle suçlayan biri olarak anlatılıyor sadece bir çok şahıs bunun doğru olmadığı kanısındaydı. Laiklik yalnız bir vicdan meselesi mi? Cumhuriyetin kurucuları nerede tamamlanmamış kaldı? islamcılık düşüncesinin arkasında ne vardı? din iptidailiği şeklinde.. bir sürü probleminin yanıtını bulabilirsiniz politika mevzusunda informasyon edinmek isteyenlere tavsiye ederim yalnız başta da belirttiğim şeklinde birazcık dili ağır geldi fakat bu benim görüşüm gene de okumaya kıymet inanırım ki değişik bir görüş açısı yaratır. iyi okumalar (Çiçek eren)

Türkiye’de Din ve Siyaset Makaleler-3: Şerif MARDİN Türkiye’de Din ve Siyaset Makaleler-3: İlk Baskı İletişim Yayıncılık A.Ş. 1991 İstanbul, 18. Baskı İletişim Yayıncılık A.Ş. 2013 İstanbul, Derleyenler Mümtaz’er TÜRKÖNE, Tuncay ÖNDER.
1927 İstanbul doğumlu Şerif MARDİN’in makaleler derlemesi olan Türkiye’de Din ve Siyaset Makaleler-3 ilk olarak 1991 senesinde İletişim Yayıncılık A.Ş. tarafınca İstanbul’da basılmıştır. Türkiye’de Din ve Siyaset’in 1991 ile 2012 arası 17 baskısı bulunmaktadır. 18. Baskı 2013 tarihinde gene İletişim Yayıncılık A.Ş. tarafınca İstanbul’da basılmıştır. Kitabın ilgi çekici yönü yazar Prof. Dr. Şerif MARDİN’in cemiyet bilimci olarak Din’in emsalsiz yanlarından biri, Din’in Türkiye’deki toplumsal-kültürel varlığını, zamanı ve güncel siyasal arka planıyla beraber yansız ve kapsamlı halde tahlil eden emek harcama tutumudur. Bu şekilde bir tutumla hazırlanan kitap, Tanzimat Döneminden 2000’li yıllara kadar gelen dönemde, Türkiye’de toplumun kültürel ve siyasal yapısını oluşmasında mühim role haiz olan Dinin ve 1920’de başlamış olan, toplumun dinini kültürünü etkileyen siyasetin cemiyet üstündeki evrimini yansız bir pencereden yorumlayarak, cemiyet din ve politika kavramlarıyla günümüze kadar gelen çatışmaları aktarmaktadır. Kitap, toplumun din ve politika kavramlarıyla kronolojik olarak anlatılan sürecin evrensel deliller ve anlaşılabilir bir üslupla anlatılmasının görevi büyüktür.
Kitap üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm “Osmanlı Modernleşmesinden Kemalizme Din” adını taşıyor. Kitabın birinci bölümünde İslamcılığı Tanzimat ve Cumhuriyet şeklinde iki dönemde incelemektedir. Tanzimat Döneminde, İslamcılığın düşünce akımı olarak beslendiği kökten bahsedilmesinden ziyade İslamcılığın Osmanlı yönetimindeki rolünden, 19. Yüzyılın başlarındaki modernleşme çalışmalarındaki İslamcığın etkilerinden, Jön Türklerin batılılaşma alanında reformcu İslamcılık ve ideolojik işlevindeki hareketlilikler yer verilmiştir. Cumhuriyet Dönenimde ise İslamcılığa yönetimdeki rolünden daha oldukca tarikatlar ve İslamcılığa felsefi görüş açısı ön plandadır. Cumhuriyet Döneminde İslamcılığın gelişmişliğin evrensel kaidelerin arkasında kalmış olduğu ve çağdaş medeniyetler zirvesine ulaşmadaki engellerinden ve bu engellerin giderilmesi için meydana gelen kültürel çalışmaların pozitif negatif yönlerinden bahsedilmektedir. Birinci bölümün bir öteki başlığı Türkiye’de Din ve Laiklik, burada kaleme alınan mevzu devlet ile İslamcılık ilişkileri içinde meydana getirilen yasalar ve öteki çalışmalardan ve bunların neticelerinden bahsedilmektedir.
İkinci Bölüm Ulus-Devlet: Din ve Siyaset adını taşımaktadır. İkinci bölümde dinin çağıl Türkiye üstündeki ve çağıl Türkiye’nin din üstündeki müdahaleleri anlatılmaktadır. İkinci bölüm, kapitalizmin İslam’la alakasından ve kapitalizmin İslamcı Osmanlıyla karşı karşıya gelmesinden, İslamiyet’in toplumsal hakkaniyet üstündeki düzenleyici unsur oluşundan ve Türkiye Cumhuriyetinin toplumsal adalete ilişkin çalışmaların dinden bağımsızlaştırılmasından, Türk Devriminin ideolojik olarak din açısından ele alınması ve Fransız Devrimi ile Türk Devrimi arasındaki farklılıklardan, Türk Devriminin tarihsel gelişiminden, Devrimin yöneticisi Atatürk’ün önderliğindeki köktencilik fraksiyondan söz edilmektedir. İkinci Bölüm Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşamı, karakteri ve dini faaliyetlerde 2. Abdülhamit ve Jön Türklerle olan işbirliğini ve Cumhuriyet süreci Said Nursi siyasal perspektifini ele almıştır. Yine ikinci bölümde dini sembollerin değişiklik sürecini, 2000’lere gelindikçe dinin kültür üstündeki etkileşim farklılıklarını yorumlayarak son bulmaktadır.
Kitabın üçüncü kısmı ise Aydınlar adını taşımaktadır. Kitap üçüncü bölümünde okuyucusuna Türkiye’nin toplumbilimi mevzularında tespit ve çözüm ekseriyetindeki şahısların “aydınların” gerek kavram kökü gerek tercümesi gerekse tarihçesinden ve aydın grupların niteliklerinden ve esinledikleri odak noktalardan, aydınların atılımlarından bahsederken, Osmanlı Tanzimat Periyodu aydınların esinlendikleri batı seçimi çalışmalarını, fikirlerini paylaştıkları yazışma araçlarından ve fikirlerinin esinlenme sebeplerinden bahsetmektedir. Yine bu bölümde Tanzimat Döneminde aydınların giriştikleri eğitim, eğitimin yan girişimciliği şeklindeki bilimsel çalışmalarından söz edilmektedir. Bu bölümde Şinasi’nin Tasvir-i Efkâr’da başlatmış olduğu “kritik söylem” tutumunun Namık KEMAL’in devam ettirdiği ve Namık KEMAL’in Heyecan tutumuyla Osmanlı Devleti’nin aydınlar faaliyeti politikaları ele alınmıştır. Bu bölümde demokrasi kavramından, demokrasi modelleri Almanya ve İngiliz aydınlarının demokrasi üstündeki etkilerinden ve demokrasinin gafletten doğan vehim neticelerinden ve bu sonuçlara karşın hiçbir sistemin imkân sağlamadığı gelişmeler üstünde aydınların çalışmalarından ve mesuliyetlerinden, demokrasinin müdafaasının, aydınlarımızın temel inanç değerlerinden, prensiplerinden caymadan mümkün olacağından, iki değişik geniş kümeye ayrılan aydınlarımızın (batı fikir alemine yaklaşma ve batıyı, batının yaşama seçimi olarak anlamış olanlar) farklılarından ve bu iki küme içinde küprü kurulmasından ve son olarak Fransız aydın kültürünü, perspektifini ve yaşayış biçimini okuyucusuyla paylaşmıştır.
Son cümlelerimi yazarken hala hayatta olan hakkında sıhhat ve esenlik dileklerinde bulunduğum Türkiye’nin en önde gelen Sosyolog ve Toplumbilimcisi Prof. Dr. Şerif MARDİN’e biz okuyucularına, böylesi ehemmiyet arz eden Türkiye’de Din ve Siyaset konusunu vakalara güncel, siyasal ve kültürel varlığa kapsamlı ek olarak yansız tutumuyla bizlerle paylaşmış olduğu için şahsına müteşekkirim.
Abdullah Emin KOÇ, Eskikent Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi. (Abdullah Emin KOÇ)


Türkiye’de Din Ve Siyaset PDF indirme linki var mı?


Şerif Mardin – Türkiye’de Din Ve Siyaset kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Türkiye’de Din Ve Siyaset PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şerif Mardin Kimdir?

1927 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi’nde başladığı orta öğrenimini ABD’de tamamladı. Kökleri Hz. Muhammed (S.A.V)’in torunu Hz. Hüseyin’e kadar gittiği iddia edilen Mardinizade ailesine mensuptur ve baba tarafınca Betül Mardin ve Arif Mardin’in kuzenidir.

Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Kısmı mezuniyetinin peşinden lisansüstü eğitimini Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapmış oldu. Doktorasını Stanford Üniversitesi’nde Hoover Institute’de “The young Ottoman movement: a study in the evolution of Turkish political thought in the nineteenth century” başlıklı tezle savundu. Aynı tezin genişletilmiş halini 1962 senesinde Princeton University Press’ten “The Genesis of The Young Ottoman Thought” adıyla bastırdı. Bu mevzu üstündeki çalışmalarını 1964 senesinde çıkan öteki eseri “Jön Türklerin Siyasi Fikirleri: 1895-1908” (Türkiye İş Bankası Yayınları) ile taçlandırdı. Bu iki emek harcama sonraki emek harcama alanını belirleme etti ve Türk Modernleşmesi problematiğini genişletecek detaylı yazı emekleri ile devam etti. 1954-1966 yılları aralığında devrin mühim dergisi olan Forum’da yazarlık yapmış oldu.

Ankara Üniversitesi’nde 13 yıl hocalık yaptıktan sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin kurucu Dekanlığını ve Sosyoloji Kısmı Başkanlığı yapmış oldu (1973). Daha sonrasında ortalama 13 yıl Washington’daki American University’de İslam Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüttü. Sonra Türkiye’ye Sabancı Üniversitesi’ne Tanzimat Periyodu Türk Düşüncesi ile alakalı çalışmalarını geliştirecek bir programın başına döndü. 2011 senesinde Emeritus statüsü verilmiş, hâlen aynı fakültede iş yapmaktadır. İnsan, tarih, sosyoloji, popüler kültür mevzularında her Pazar gösterilen Gerçek Orada Bir Yerde adlı söyleşi programında, Oğuz Haksever’in yönetiminde Gündüz Vassaf ve Murat Belge ile beraber yer aldı.


Şerif Mardin Kitapları – Eserleri

  • Din ve İdeoloji
  • Türk Modernleşmesi
  • İdeoloji
  • Türkiye’de Toplum ve Siyaset
  • Jön Türklerin Siyasi Fikirleri
  • Türkiye’de Din Ve Siyaset
  • Bediüzzaman Said Nursi Olayı
  • Türkiye, İslam ve Sekülarizm
  • Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu
  • Siyasal ve Sosyal Bilimler
  • Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik


Şerif Mardin Alıntıları – Sözleri

  • İslâmiyet, esas itibariyle mevcut olan bir şehirsel yapının üstüne kurulmuş bir yapıdır, fakat bu şehirsel yapı gelişmemiş olduğundan dinin birleştirici görevi burada her zamankinden güçlü olmuştur. (Din ve İdeoloji)
  • Bize ârız olan bu kepazelik nedir, bizi bu iktidarsızlığa sevk eden nedir, bu uyuşukluk nedir, bu kadınsı hal nedir? Bizler vergilerimizi öder ve sonrasında da aptal aptal bakmaktan başka birşey yapmazken, yaratılış bakımından bizlerden daha akıllı olmayan Frenklerin, devlet harcamaları mevzusunda hükümetlerini hesaba çekmeyi lüzumlu görmeleri nedendir? (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • “Biz düşünmüyoruz… gerçekten düşünmüyoruz, düşündüğümüzü sanıyoruz, düşündüğümüzü düşünüyoruz…” (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • Komünizm Rusya’nın teşkilatlandırdığı bir hareket haline ulaştıktan sonra, komünizmin bir tüm olarak “insanlığa” eskiden beri “insanlık” mefhumuna karşı duyulan husumetin yeni bir biçim almasını mümkün kıldı.
    Bu andan itibaren “insanlık” tan bahsedenlere “solcu” ve “vatan haini” demek imkanı belirdi.
    Türkiye’de bir aydınının kabul edilebilmesi için yukarıda saydığımız iki ana fikirden, laiklikten yada “insanlığa yönelmişlik” ten asla olmasa bir tanesini kati bir halde reddetmesi gerekir. (Siyasal ve Sosyal Bilimler)
  • Türklerin ataları esas itibariyle “pek azca bir şey”le sağlanan “çoban yaşamı” yaşamışlardı.
    Bundan dolayı da “müstakar siyasal varlıklar” kuramamışlardı.
    Bu şeklinde bir toplumsal yapının bir öteki sonucu “iyelik” fikrinin oluşmamış olmasıydı. (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • Freud’un şahsiyet evrimi teorisi, bilinmiş olduğu şeklinde üç şahsiyet katının teşekkülünü öngörür. Bunlardan birincisi “id”, şekillenmemiş arzular katı, şahsiyetin alt katında yatar, teme­lini teşkil eder. Şahsiyetin ikinci katı kişinin bir şahıs olduğu­nun farkına varmasıdır. Buna ego katı diyoruz. Nihayet, ki­şinin çevresinden almış olduğu telkinlerle cemiyet normlarını kabul eder hale gelmesi, “vicdan”ın belirmesi, süper-ego’nun te­şekkülü olarak tanımlanır. (Din ve İdeoloji)
  • Türkiye’deki en mühim problem, karşılıklı etkileşimin reddi üstüne kuruludur, şundan dolayı çoğulculuk cephe halinde yaşanabilir, fakat mühim olan burada birleştirici bir ilke olabilecek midir, sorusuna geliyorum. Karşılıklı etkileşim başlayabilecek midir, kastvari bölünmenin üstesinden gelinebilecek midir? (Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik)
  • Ey hakkaniyet isteyenler! Eğer sümüklü böcekler şeklinde başınızı sallamaya devam ederseniz, müstebitler sesinizi yükseltmenize asla izin vermeyeceklerdir.
    Siz kölelersiniz… (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • Osmanlı İmparatorluğu’nda ezilen ahali içinde yalnız Hristiyan ahaliye ehemmiyet vermek büyük devletlerin temel hatasıydı. Öte taraftan Padişah da Arap vatandaşları darıltmamak için onlara hususi ayrıcalıklar veriyordu. Bu siyaset da doğru değildi. (Jön Türklerin Siyasi Fikirleri)
  • 1890’ların genç reformcular kuşağı tabiatın ve toplumun genel yasaları karşısında insanı ikinci konuma koyan bir cemiyet ilişkiler anlayışını benimsedi. (Bediüzzaman Said Nursi Olayı)
  • Sadece bizlere benzeyen ve hem de bizlerden değişik olan ve benzerliğin yakını ve ötekiliğin uzağında bizimle var olabilen biri, gerçek ötekiliğin var bulunduğunu temellendirebilir. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • ..birisi mevcut düzeni beğenmemeye başlarsa o vakit o kısır döngünün içinden çıkmak imkanı belirmiş olur. (İdeoloji)
  • Bilindiği şeklinde, İmam Gazzali’nin meşhur “Filozofların Tutarsızlığı” (Tehâfutu’l-Felâsife) adlı eseriyle İslam dünyasında felsefi düşünceyi yıktığı ve bu yüzden hem İslam düşüncesinin hem de buna bağlı olarak İslam dünyasının gerilediği görüşü yaygındır. Gerçekte ise İmam Gazzali, İslam dünyasında Ortaçağ düşüncesinin şu demek oluyor ki Aristoteles felsefesinin ve buna bağlı olarak bilimin tüm disiplinlerini değil, yalnız Metafizik disiplinini reddetmeye çalışmış ve bunda da başarı göstermiş olmuştur. Buna karşılık Gazzali, bu düĢüncenin diğeri disiplinlerini Müslümanlıkla ve bilhassa de Sünni fikir ile bağdaştırmakla kalmamış, “mantık bilmeyenin ilmine saygınlık yoktur,” diyerek Aristoteles mantığını, tüm bilimlerin ve hem de dini bilimlerin de temeli haline getirmiştir. Böylece Aristoteles düşüncesinin -ki bu, Ortaçağ’da dünyanın her tarafında egemen olan bilim ve felsefe demekti. Metafizik haricinde kalan disiplinleri hem de dini düşüncenin tartışılmaz dayanakları haline gelmişti. (Avrupa’da Etik, Din ve Laiklik)
  • Erich Fromm’ a gore çağıl diktatörlüklerin çıkmasında en önemli amillerden biri , eskiden beri otorite mefhumu üstünde kurulmuş bir cemiyetten sıyrılan çağıl insanoğlunun sorumluluk yükünün artığı ve bu külfeti üzerine almayı reddettiğidir. (Siyasal ve Sosyal Bilimler)
  • Tüm insanoğlu insanlıkta ve insan olmakta eşittirler, asla kimse başkaları üstünde üstünlüğe yada değere haiz değildir ve hepimiz kendi yaşamını ve yaşam koşullarını düzenleme hakkına haizdir. (Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu)
  • Cahil insanoğlu devletin ve yurtseverliğin ne işe yaradığını da bilmezler. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • Gerçekten de Kemalist devrim, birçok tarzda gerçekleştirilebilirdi. Yani bu devrim, eşrafın karşısına etkin bir halde çıkan bir devrimsel örgütlenimle; ve/ya da alt sınıflara gerçek hizmetler götürerek; ve/ya da çevresel kitleler üstünde odaklaşan bir ideolojiyle gerçekleştirilebilirdi. Oysa gerçekte, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, devletin güçlendirilmesini ilk amaç olarak benimsediler ve eşrafa bağımlı kalmayı gerektirse bile bundan vazgeçmediler. (Türkiye’de Toplum ve Siyaset)
  • Dinin toplumsal hayatta oynadığı rol, dini kurumların Cumhuriyet sürecinin modernleşme perspektifiyle yaşamış olduğu gerilimli ilişki, cemiyet bilimleri açısından çeşitli tartışmalara yol açmıştır.
    Şerif Mardin bu kitapta,
    19.yüzyıldaki siyasal tartışmalardan AKP ‘ye uzanan gerilim hatlarının siyasal düşüncede ve politika sahnesinde iyi mi bir rol oynadığını inceliyor. (Türkiye, İslam ve Sekülarizm)
  • – … Kemalizm’de derin, bugünün cemiyet artışmalarına yönelmiş bir felsefe ve toplumsal kuramı arayanların bunu bulamamış olmalarıdır. Sözü edilen cemiyet itişlerinin bir dinî ve ideolojik çerçeveye girdiklerinde daha azca baskıcı olacaklarını asla sanmam fakat bu durumda günümüzün anlam ifade etmeyen şiddetinin azalmış olacağı oldukca muhtemeldir. Dinî arayışların günümüzde politika düzeyinde bile görünmelerine erişince bu gelişimleri yukarıda sayılan toplumsal fonksiyon boşlukları açısından olağan saymak gerekir. Bundan dolayı “Tabiat, boşluktan nefret eder!” (Türkiye’de Din Ve Siyaset)
  • Bir şahıs kendi çıkarlarını korumak için çaba sarfetmek için fikirlerini hep “kendi tarafına yontarak” ortaya atabilir. Bu ilkel anlamda “ideolojik” bir düşüncedir. Diğer taraftan, bir kimse belirli bir grubun yada kültürün içinden dünya vakalarına bakmış olduğu için bu grubun yada kültürün duvarlarını aşamıyorsa -varsayımlarının ötesine geçemiyorsa- bu “dizgesel” bir ideolojidir. (İdeoloji)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş