Eğitim

Üçgendeki Tezgah – Ahmet Cem Ersever Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Üçgendeki Tezgah – Ahmet Cem Ersever Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Üçgendeki Tezgah kimin eseri? Üçgendeki Tezgah kitabının yazarı kimdir? Üçgendeki Tezgah konusu ve anafikri nedir? Üçgendeki Tezgah kitabı ne konu alıyor? Üçgendeki Tezgah PDF indirme linki var mı? Üçgendeki Tezgah kitabının yazarı Ahmet Cem Ersever kimdir? İşte Üçgendeki Tezgah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Cem Ersever

Yayın Evi: Milenyum Yayınları

İSBN: 9789758773244

Sayfa Sayısı: 216


Üçgendeki Tezgah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

‘ … Türkiye’de kendilerini ‘Devrimci Demokrat’ olarak tenıtan kesim-

ler PKK ile bir halde flört içindedirler. Türkiye şartlarında ortak hedefe yönelik olarak, Türk ile Kürt örgütleri içinde yapılacak ittifaklar Türk Devletine karşı savaşla büyük ehemmiyet taşımaktadır. PKK’ya nazaran bu şekilde

bir ittifak için geçmişte ortaya çıkmış olan sert tavırlar engel teşkil 

etmemektedir…’

‘ … Marksizim-Leninizm benzer biçimde çağdışı ve ilkel paravanların arkasındaki

sözde Aydın ve sözde Liderlerle, İngiliz çıkarlarına ne kadara satılmış olduğu belli

olmayan onursuz Demokrat bozuntuları. Modern Lawrenceler toplu-

mumuzu kamplara bölmüş durumdadır. Otonomi yanlıları bir tarafa,

Federasyon yanlıları bir tarafa, sözde bağımsızlıkçılar bir tarafa çekip

durmaktadırlar. Sorunumuz, işte bu işportacı mahluklar ve onların az-

gın patronlarıdır…’

-A. Cem Ersever-

(Tanıtım Bülteninden)


Üçgendeki Tezgah Alıntıları – Sözleri

  • .
    Savaşa çağrı ediyormuş!
    Ne savaşı?
    Irza geçme becerisi oldukca gelişmiş Abdullah ÖCALAN isminde bu sefil ve alçak mahluk harbe çağrı ediyorum diye;
    Pazarcık’lı (Evin) Kod, Ankara’lı (Zehra) Kod, Tunceli’li (Delal) Kod, Lübnan Kürtlerinden (Roza) Kod, Suriye’li (Canda) Kod, gene Lübnanlı (Adife-Saadet) Kod bayanlara ve PKK Merkez Komite Üyesi (Sarı Hüseyin) Kod’un karısı Elazığlı Nafiye’ye saldırı etmedi mi?
    Bilmiyorsanız öğrenin!
    .
  • .
    Bazı vakalarla ilgili olarak oldukca sıhhatli danışma elde ediliyor, fakat birileri alınan istihbaratı ne yapacağını bilmiyor. Modern danışma, istihbaratçının almış olduğu detayları gene kendisinin icra elemanlarıyla değerlendirmesi esasına dayanmaktadır.
    .
  • .
    Olaylar sona erdikten sonrasında, yakalanan kişilerin militan olup olmadığı tartışması başlıyor. İşe bakın! Devletin bir vilayetinde günlerce karşılıklı olarak silahlar patlayacak, resmi binalar ve sivillere ilişik evler hasar görecek, güvenlik güçleri ve sivil kişilerden, insanoğlu ölecek ve yaralanacak, tüm bunlara karşın, yakalanan kişilerin militan olup olmadığı tartışması yapılacak!..
           Şehirde etken provokatörler varken; iki kelimeyi biraraya getiremeyen, silahtan başka birşey bilmeyen ve dağda sığır benzer biçimde kullanılan adama ne gerek var?
           Milisin etken olduğu yerde terörist asla içeri giremez! Zaten milisin görevi; böylesi toplumsal olayların ve provokasyonların yaratılmasıdır.
    .
  • .
    Kürt halkının mücadelesine Kürt olduğundan değil toplumcu olduğundan katıldığını söyleyen Hafiz ESAD’ın vesikalı kapatması APO bakın ne diyor;
    “Kızlar karşıma çıkıyor, en değme artistin ulaşamayacağı kadar ulaşıyorum”. “Kürtlük adına namussuzluktan başka ne var.” diye basına demeç verme cüretini gösteren bu Mayıs Böceği hangi yüzle Kürt insanını harbe çağrı ediyor?
    .
  • .
    Buna karşın; bu kanlı terör örgütüne eleman yetiştiren, fakat bu işi adamca değil de bir ekip toplumsal ya da kültürel maskelerin ardına gizlenerek meydana getiren bu kuruluşlar, kültürel ve toplumsal maskelerinden dolayı hoş görülüyor, öteki taraftan oldukca sayıda PKK sempatizanı, PKK’nın İstanbul’da basılıp dağıtılan yayınlarını okuyarak bilinçlendiklerini ve hemen sonra kırsala gidip eylemlere katıldıklarını beyan etmekteydiler.
    …Bunun bu şekilde bulunduğunu güvenlik kuvvetleri de biliyor, PKK ve APO da biliyor, o ünlü kuruluşlar ve gösterim organları da biliyor. Bir tek politikacılarımız, aydınlarımız ve halkımız bilmiyor.
    .
  • .
    “Ben silahımı teslim etmem ve PKK’nın affına sığınmam kanımın son damlasına kadar PKK ile savaşım edeceğiz, Türk bayrağından başka bir bayrak istemiyorum. T. C. kimlik kartından başka kimlik istemem diyorum, eğer devlet GKK silahını benden alırsa ben ve 300 insanla kendi imkanımla kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Benim aileden ve Türk askerlerinin bu dağlarda döktüğü kanı yerde bırakmayacağım.”
           “PKK Ermenidir, Komünisttir, Satılmıştır…
    .
  • Savaşa çağrı ediyormuş!
    Ne savaşı?
    Irza geçme becerisi oldukca gelişmiş Abdullah Öcalan isminde bu sefil ve alçak mahluk harbe çağrı ediyorum diye;
    Pazarcık’lı Evin, Ankara’lı Zehra, Tunceli’li Delal, Lübnan Kürtlerinden Roza, Suriye’li Canda, gene Lübnanlı Adife-Saadet bayanlara ve PKK Merkez Komite Üyesi Sarı Hüseyin’in karısı Elazığlı Nafiye’ye saldırı etmedi mi?
    Kod adı Medya olan Suriyeli Kürdi Abdullah’a saldırı etmedi mi?
    Bilmiyorsanız öğrenin!
    Çaresiz kızlara, bayanlara saldırı etmekte uzmanlaşan ve ahlaksız ilişkilerde pervasızlaşan Apo gençleri harbe değil, yatağına çağrı etmektedir.
  • Korucular, aile efratlarıyla beraber toplu katliamlara maruz kaldılar. Ankara’da keyif çatan sayın bazı kişiler ise; “yok canım, PKK kırım yapmaz, bu iş olsa olsa Kontrgerilla’nın işidir” diyerek dalgalarını geçtiler. Ama atalarımızın bir sözü vardır; “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.”
  • Biz, kitabımızda “korku filmi” falan anlatmadık. Senaryosunu emperyalizmin yazdığı, geri zekalı Abdullah ÖCALAN’ın başrolü oynadığı, figüranlığını yönetim hataları ve yasadışı örgütlerin baskıları altında ne yapacağını şaşırıp ezilen Türk ile Kürt insanının yapmış olduğu, 9 senedir PKK adı altında; Kürt Ulusal Hareketi ismiyle de 65 senedir oynanan “traji-gülünç” bir filmi daha iyi anlamaları için kamuoyuna destek olduk.


Üçgendeki Tezgah İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitap Binbaşı Ahmet Cem Erseverin doğuda başlatılan Terör ile mücadelenin Arif Doğanın dondurulması akabinde yanlış yöne yöneldiğini görmüş, çekilme etmiş ve akabinde vakaları tüm çıplaklıyla anlattığı kitaptır. Kitabın 2. Baskısından sonrasında Soner Yalçın gazetecinin ısrarıyla savcılığa itirafta bulunacağı günün bundan önceki günü kaçırılarak öldürülmüştür. Eşi ve tabanca arkadaşıda akabinde kaçırılmıştır. Üçüde birer gün ara ile kitap kapağında olduğu benzer biçimde tam bir üçgen şeklinde ölü bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti bu şekilde vatan sever bir subay daha bulur mu bilemem… Ne yazıktır ki Türkiyemizde devlete yararı olan her vatan evladı suikaste kurban gitmiştir. Kitap %100 doğruları konu alıyor ve belgeleri davada yalanlanamamış gerçekliği olan bir kitaptır. Hanefi Avcı tarafınca Yeşil vasıtasıyla; Ahmet Cem Ersever devlet için tehdit teşkil ediyor, ortadan kaldırılması gerek söylenilerek Yeşil ( Mahmut Yıldırım ) adlı, 1993 den sonrasında amacından şaşmış bir JİTEM elemanı tarafınca suikaste uğramıştır. O süre devletki JİTEM’in beyni olan A. Cem Erseveri ondan ast bir adama öldürtüyor, düşünün ki bunun benzer biçimde ne yiğitleri öldürmüştür. (Kadir Kandemir)

Ahmet Cem Ersever, JITEM’in düşünce babası olarak geçiyor okuduğum bilgilerde. İki tane kitabı var. Ölmeden ilkin kitapları Ahmet Aydın takma adıyla basılmış. Öldükten/öldürüldükten sonrasında ise kendi adıyla…
APO ve PKK’nın iç yüzünü anlatmış Ahmet Cem Ersever. Türkiye solunun iyi mi planlanarak PKK sempatizanı yapılacağını anlatmış. 1993 senesinde ölmeden ilkin yayınladığı bu kitaplarla geleceği uyarmış. Ama… Yazar kendi kaleminden şu şekilde diyor sitem ederek:
“Okuyunuz, araştırınız ve yorumlayınız. Bizim benzer biçimde bu savaşın içinde yetişmiş insanoğlu deneyimlerini ve çıkan neticeleri size komprime olarak sunuyorlar. Biz bu sözleri söylerken geçmişimizin pratiğinin özünü veriyoruz. Türkiye’de yargılanacak pek oldukca insan dururken bu satırların yazarına yüklenmek birazcık insafsızlık olmuyor mu?”
Ben kitabı tavsiye üstüne okudum. Satışı olmadığı için pdf olarak telefonuma indirip telefondan okudum. Yazarın da söylediği benzer biçimde, okuyun, araştırınız ve yorumlayınız… (Sevgi)

Kitabı bulmak için antikacıları tek tek dolandığım 80-90lı yılların şüphesiz en iyi istibaharatçılarından olan şehit J.binbaşı Ahmet Cem Erseverin anlattıkları, birçok vakası aydınlatıyor Pkk’nın kurulumu ,yapmış olduğu eylemler , terörle savaşım esnasında görmüş olduğu eksiklikler , apo denilen kişi hakkında daha ilkin duymadığınız birçok bilgiye bu kitabı okuyarak edinebilirsiniz. yazar/i9871 (Mustafa)


Üçgendeki Tezgah PDF indirme linki var mı?


Ahmet Cem Ersever – Üçgendeki Tezgah kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Üçgendeki Tezgah PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Cem Ersever Kimdir?

Ahmet Cem Ersever, (d. 1950 Erzurum – ö. 1993 Ankara). Varlığı resmi kurumlarca onaylanmamış Jandarma İstihbarat ve Terörle Savaşım adlı birimin kilit isimlerinden önde gelen Jandarma subayı emekli binbaşı).

Cem Ersever, Güneydoğu Anadolu’da PKK ile meydana getirilen terörist ve danışma çalışmalarının tümünde yer almış, silahlı çatışmalara bizzat katılmış, tüm faaliyetleri yönetmiş, PKK’ya yardım ve yataklık eden şahıs ve gruplarla bağlantı kurmuş, bu tarz şeyleri tam yetkiyle ve Komutanlığa direkt bağlı olarak yürütmüştür.

Orgeneral Eşref Bitlis’in şüpheli ölümünden sonrasında Mart 1993’te bu vakası protesto etmek için askerlikten çekilme etti ve Mayıs 1993 ayında Milliyet gazetesine faksladığı özgeçmişinde “1984 yılından bugüne dek meydana getirilen hatalar, ihanetler ve ugulamalar mevzusunda Türk kamuoyunun aydınlatılması gerektiğine inanıyor ve görüşmeler sonunda belirlenecek bir tarihte Türk basınıyla kamuoyu önünde Celal Talabani’nin ihanetleri PKK ilişkileri, Güneydoğu’daki gerçek durum, köy korucuları, itirafçılar, faili bilinmeyen cinayetler hakkında ve bazı siyasilerin örgütsel konumları hakkında açıklamalarda bulunacağımı beyan ediyorum.” ve “Güneydoğu Anadolu’daki olayların gerçekleri Türk milletinden gizleniyor” dedikten birkaç ay sonrasında 4 Kasım 1993’te elleri önden bağlanmış kafasına iki el ateş edilmiş cesedi, Ankara Elmadağ ilçesi çıkışında bulunmuş oldu


Ahmet Cem Ersever Kitapları – Eserleri

  • Üçgendeki Tezgah
  • Kürtler, PKK ve A. Öcalan


Ahmet Cem Ersever Alıntıları – Sözleri

  • 1982 yılının Haziran ayında İsrail, Cenup Lübnan’da üslenmiş olan Filistin kamp ve karakollarına karşı topyekün bir harekat başlattı. Bu harekat neticesinde Filistinliler ilkin Batı Beyrut kesimine hapsedildiler ardındanda Lübnan’dan sürüldüler. Filistin gerillaları Kuzey Afrikadaki Arap ülkelerine Fas, Tunus ve Cezayir’e kaçtılar, bir kısmı da Cenup Yemen ve Suriye’ye sığındı. Bu harekat esnasında Suriye ordusu İsrail ile bir günlük hava çatışmasına girdi ise de Cenup Lübnan’daki kara harekatına karışmadı. İşte o zamana kadar Cenup Lübnan’daki Filistin gerillaları içinde kendilerini saklamış olan PKKlılar topluca Suriye’ye geçtiler. Fakat 20 kişilik bir grubu gene HELVE Kampında bıraktılar. Suriye’ye geçen PKK militanlarına kısa sürede Şam, Halep, Kamışlı benzer biçimde yerlerde onlarca ev tahsis edilerek garantiye alındılar. Bu evlerde ortalama olarak 300 PKK’lı militan barınıyordu. Bunları her ev bir grup olmak şartıylaki her evde 8-10 şahıs barınıyordu kuramsal eğitime devam ettiler. Dışarı çıkmaları ve gezmeleri yasaktı.Aylarca kalınan bu evleri asla kimse terk etmiyordu. Yiyecek gereksinimleri APO tarafınca göreve getirilmiş ve Suriye “EMİN KAVMİYYE-MİLLİ İSTİHBARAT”isminde merkezi danışma örgütünün kimliklerini taşıyan kişilerce karşılanıyordu. Bu kimlikler hususi ve güvenilir kişilere verilmişti.
    PKK ayrıca bir grup adamını da İran ve Kuzey Irak’a yerleştirmişti. İran’dakiler İran danışma teşkilatının bilgisi dahilinde Kuzey Irak ve Türkiye’ye komşu Urmiye şehrine yerleştirildiler. Oradan hem Türkiye’ye hem de Kuzey Irak’a giriş çıkış yapabiliyorlardı. İran’a geçişlerini Suriye Hükümeti, İran ile anlaşarak uçakla göndermek suretiyle sağlamıştı.
    1982 senesinde Irak hükümeti İran ile olan savaştan dolayı Kuzey Irak bölgesini tamamen kontrolsüz bırakmış bu yüzden, Kuzey Irak’ın uçsuz bucaksız dağları, vadileri ve derelerinde Mesut Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) denetiminde bir tampon bölge oluşmuştu. Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) da oradaydı fakat esas denetim Irak KDP’sinde idi. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • Fransız manda yönetimince oluşturulan Lübnan Cumhuriyeti Anayasası’nda Hıristiyan-Müslüman çelişkisini canlı tutacak hükümler mevcuttu. Bu durum Lübnan’da ekonomik ve toplumsal dengesizliklere sebep oluyordu. Ülke siyasal çekişmelere sahne oluyor ve bu çekişmeler sıcak harbe dönüşüyordu. Lübnan’da iç savaşın 1974’te başlayıp devamlı devam etmesi, ülkenin ikiye bölünmesi ve arkasından Suriye Ordusunun “Arap Barış Gücü” sıfatıyla Lübnan’ı işgal etmesi bahsedilen çarpıklıkların düzeltilmesi için değildi. Suriye, Lübnan’a parçalanmışlığı devamlı kılma, hatta parçalanmışlığı daha da artırarak devam ettirmek için girmişti. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • Zayıf toplumlar eşkiyalarını kahramanlaştırıp yaparlar. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • Kürt problemi ve Pkk adı hala birlikte anılıyorsa, asker-sivil, günahlı-günahsız hala insanoğlu öldürülüyorsa tedbirler üstünde birazcık düşünmenin zamanı geldi de geçiyor anlama gelir. Güneydoğu’da bir telefon ile esnaf dükkânlarını kapatıyor yada açıyorsa, bir sloganın çevresinde on binlerce insan toplanıp yürüyüş yapabiliyor ve “Kahrolsun Türkiye “, “Yaşasın Başkan Apo” diye, bağırabiliyorsa, ilçeler içinde saatler ve hatta günler devam eden silahlı çatışmalar çıkabiliyorsa ve tüm bunlara “İnsan Hakları” adına ses çıkarılamıyorsa değişmesi ihtiyaç duyulan bir şeyler var anlama gelir.
    Bu insan haklarına, PKK yatakçıları ve işbirlikçileri gözaltına alındığında bir ekip kişiler haiz çıkmakta; PKK denilen melanet örgütü, arkadaşları ile ava giden polis memurunu yakalayıp sorgu esnasında teker teker kollarını ve ayaklarını kestiği süre haiz çıkmamaktadırlar. İzinden dönen erler elleri arkadan bağlanarak, kafa derileri yüzülmek suretiyle öldürülmekte, Subaylar şehirler arası yollarda otobüslerden hanım ve evlatlarının yanından alınarak kurşuna dizilmekte gene insan haklarından bahseden olmamaktadır. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • .
    “Ben silahımı teslim etmem ve PKK’nın affına sığınmam kanımın son damlasına kadar PKK ile savaşım edeceğiz, Türk bayrağından başka bir bayrak istemiyorum. T. C. kimlik kartından başka kimlik istemem diyorum, eğer devlet GKK silahını benden alırsa ben ve 300 insanla kendi imkanımla kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Benim aileden ve Türk askerlerinin bu dağlarda döktüğü kanı yerde bırakmayacağım.”
           “PKK Ermenidir, Komünisttir, Satılmıştır…
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • .
    Kürt halkının mücadelesine Kürt olduğundan değil toplumcu olduğundan katıldığını söyleyen Hafiz ESAD’ın vesikalı kapatması APO bakın ne diyor;
    “Kızlar karşıma çıkıyor, en değme artistin ulaşamayacağı kadar ulaşıyorum”. “Kürtlük adına namussuzluktan başka ne var.” diye basına demeç verme cüretini gösteren bu Mayıs Böceği hangi yüzle Kürt insanını harbe çağrı ediyor?
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • Bu insan haklarına, PKK yatakçıları ve işbirlikçileri gözaltına alındığında bir ekip kişiler haiz çıkmakta; PKK denilen melanet örgütü, arkadaşları ile ava giden polis memurunu yakalayıp sorgu esnasında teker teker kollarını ve ayaklarını kestiği süre haiz çıkmamaktadırlar. İzinden dönen Erler elleri arkadan bağlanarak, kafa derileri yüzülmek suretiyle öldürülmekte, Subaylar şehirler arası yollarda otobüslerden hanım ve evlatlarının yanından alınarak kurşuna dizilmekte gene insan haklarından bahseden olmamaktadır. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • .
    Bazı vakalarla ilgili olarak oldukca sıhhatli danışma elde ediliyor, fakat birileri alınan istihbaratı ne yapacağını bilmiyor. Modern danışma, istihbaratçının almış olduğu detayları gene kendisinin icra elemanlarıyla değerlendirmesi esasına dayanmaktadır.
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • .
    Buna karşın; bu kanlı terör örgütüne eleman yetiştiren, fakat bu işi adamca değil de bir ekip toplumsal ya da kültürel maskelerin ardına gizlenerek meydana getiren bu kuruluşlar, kültürel ve toplumsal maskelerinden dolayı hoş görülüyor, öteki taraftan oldukca sayıda PKK sempatizanı, PKK’nın İstanbul’da basılıp dağıtılan yayınlarını okuyarak bilinçlendiklerini ve hemen sonra kırsala gidip eylemlere katıldıklarını beyan etmekteydiler.
    …Bunun bu şekilde bulunduğunu güvenlik kuvvetleri de biliyor, PKK ve APO da biliyor, o ünlü kuruluşlar ve gösterim organları da biliyor. Bir tek politikacılarımız, aydınlarımız ve halkımız bilmiyor.
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • Terörle savaşım bir demokrasi ayıbı değildir. Cereyan eden hadiselerin boyutları o denli büyüktür ki; bu olaylardan çıkar bekleyen, belirli ölçülerde destekleyen bilgisiz ilgililer, siyasal çözüm önermek gafleti ve hıyaneti içersine bile girmişlerdir. Kırsal kesimde etkinlik gösteren PKK’nın askeri gücü etkisiz hale getirilmeli mütevazı vatandaşın rahatlaması sağlanmalıdır. Bu yapıldığı takdirde yasa tanımayanlar yasalara sarılacak, demokrasiyi çiğneyenler demokrasi diye feryat edeceklerdir. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • Savaşa çağrı ediyormuş!
    Ne savaşı?
    Irza geçme becerisi oldukca gelişmiş Abdullah Öcalan isminde bu sefil ve alçak mahluk harbe çağrı ediyorum diye;
    Pazarcık’lı Evin, Ankara’lı Zehra, Tunceli’li Delal, Lübnan Kürtlerinden Roza, Suriye’li Canda, gene Lübnanlı Adife-Saadet bayanlara ve PKK Merkez Komite Üyesi Sarı Hüseyin’in karısı Elazığlı Nafiye’ye saldırı etmedi mi?
    Kod adı Medya olan Suriyeli Kürdi Abdullah’a saldırı etmedi mi?
    Bilmiyorsanız öğrenin!
    Çaresiz kızlara, bayanlara saldırı etmekte uzmanlaşan ve ahlaksız ilişkilerde pervasızlaşan Apo gençleri harbe değil, yatağına çağrı etmektedir. (Üçgendeki Tezgah)
  • .
    Olaylar sona erdikten sonrasında, yakalanan kişilerin militan olup olmadığı tartışması başlıyor. İşe bakın! Devletin bir vilayetinde günlerce karşılıklı olarak silahlar patlayacak, resmi binalar ve sivillere ilişik evler hasar görecek, güvenlik güçleri ve sivil kişilerden, insanoğlu ölecek ve yaralanacak, tüm bunlara karşın, yakalanan kişilerin militan olup olmadığı tartışması yapılacak!..
           Şehirde etken provokatörler varken; iki kelimeyi biraraya getiremeyen, silahtan başka birşey bilmeyen ve dağda sığır benzer biçimde kullanılan adama ne gerek var?
           Milisin etken olduğu yerde terörist asla içeri giremez! Zaten milisin görevi; böylesi toplumsal olayların ve provokasyonların yaratılmasıdır.
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • Biz, kitabımızda “korku filmi” falan anlatmadık. Senaryosunu emperyalizmin yazdığı, geri zekalı Abdullah ÖCALAN’ın başrolü oynadığı, figüranlığını yönetim hataları ve yasadışı örgütlerin baskıları altında ne yapacağını şaşırıp ezilen Türk ile Kürt insanının yapmış olduğu, 9 senedir PKK adı altında; Kürt Ulusal Hareketi ismiyle de 65 senedir oynanan “traji-gülünç” bir filmi daha iyi anlamaları için kamuoyuna destek olduk. (Üçgendeki Tezgah)
  • Korucular, aile efratlarıyla beraber toplu katliamlara maruz kaldılar. Ankara’da keyif çatan sayın bazı kişiler ise; “yok canım, PKK kırım yapmaz, bu iş olsa olsa Kontrgerilla’nın işidir” diyerek dalgalarını geçtiler. Ama atalarımızın bir sözü vardır; “alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.” (Üçgendeki Tezgah)
  • Hazine arazileri; hanım kavgası, kan davası, canı sıkılanın keçisini alıp köyden gitmesi sonucu ikişer-üçer evlik yerleşim merkezi haline gelmiştir. Toprak işgalinin, vurgunculuğun hesabını soran yoktur. Hazine ile yurttaş arasındaki toprak anlaşmazlığı dava dosyalarının bulunmuş olduğu mahkeme arşivleri arkeoloji müzesi gibidir. Milyarlarca Türk lirası kentlerin kaçakcı pasajlarında parfüm, makyaj malzemesi, bebek, radyo, müzik seti, çakmak, çengelli iğne, hacı yağı benzer biçimde ıvır-zıvır şeylerle bloke edilmiş durumdadır. Kaçakçılık sırtçılıktan çıkmış bilimsel boyutlarda icra edilmektedir. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • .
    Savaşa çağrı ediyormuş!
    Ne savaşı?
    Irza geçme becerisi oldukca gelişmiş Abdullah ÖCALAN isminde bu sefil ve alçak mahluk harbe çağrı ediyorum diye;
    Pazarcık’lı (Evin) Kod, Ankara’lı (Zehra) Kod, Tunceli’li (Delal) Kod, Lübnan Kürtlerinden (Roza) Kod, Suriye’li (Canda) Kod, gene Lübnanlı (Adife-Saadet) Kod bayanlara ve PKK Merkez Komite Üyesi (Sarı Hüseyin) Kod’un karısı Elazığlı Nafiye’ye saldırı etmedi mi?
    Bilmiyorsanız öğrenin!
    . (Üçgendeki Tezgah)
  • “Bölgede PKK örgütüne ihanetin cezası ölüm, devlete ihanetin cezası Diyarbakır 1 No.’lu Tutukevi’nde “Akademik PKK kariyeri” yapmaktır. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)
  • Abdullah Öcalan, 1981 yılı Haziran ayında Şam’dan Lübnan’a geçerek Suriye sınırında ve Lübnan toprakları içersinde bulunan ek olarak daha ilkin kararlaştırıldığı kati olan, Suriye ordusunca hususi olarak korunan ve Filistin Demokratik Halk Cephesinin cephaneliklerinin bulunmuş olduğu HELVE Kampı’nı tamamen PKK’ya tahsis ettirdi. PKK 1. Konferansı HELVE Kampında yapılacaktı. Filistin karakollarına dağıtılan gruplardan ileri düzeyde bulunan ikişer-üçer şahıs seçilerek kampa çağrıldılar. Böylece değişik yerlerden ortalama 60 şahıs PKK 1. Konferansına katılmak suretiyle bir araya gelmiş oldular. Ayrıca 20 kadar militan da nöbet, yiyecek ve benzeri işler için kampta bulunuyordu. (Kürtler, PKK ve A. Öcalan)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş