Eğitim

Vahşi – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Vahşi – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Vahşi kimin eseri? Vahşi kitabının yazarı kimdir? Vahşi konusu ve anafikri nedir? Vahşi kitabı ne konu alıyor? Vahşi PDF indirme linki var mı? Vahşi kitabının yazarı Selvi Atıcı kimdir? İşte Vahşi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Selvi Atıcı

Yayın Evi: Nemesis Kitap

İSBN: 9786057649355

Sayfa Sayısı: 416


Vahşi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kitap Açıklaması

Kazananı ihanetin belirlediği bir krallık…

Trion Krallığı’nın yakışıklı prensi Ros Dillon, bir liderde olması ihtiyaç duyulan her özelliğe haizdir. Cesareti ve zekâsıyla hem harp alanında, hem de güç oyunlarının döndüğü krallığında daima bir adım önde olmayı başarır. Ancak kaderin onun için başka planları vardır: Genç adam asla beklemediği bir ihanete uğradıktan sonrasında kendi krallığından bir suçlu benzer biçimde kaçmak zorunda kalır. Ölümün soğuk nefesi ensesinde olsa bile, bigün kesinlikle geri dönerek öcünü alacağına dair ant içer. Tehlikelerle dolu bir intikam savaşı…

Ros’un sığınabileceği tek yer yırtıcı bölge adındaki tehlikeli topraklardır. Her adımda yeni bir zorlukla karşı karşıya kalır: yırtıcı hayvanlar, zehirli su kaynakları, yırtıcı insanoğlu ve kuvvetli hanım savaşçılar…

Ros hayatında görmüş olduğu en yetenekli savaşçılardan kabul edilen Val’la burada tanışır. Genç hanım, bu yırtıcı topraklarda hayatta kalabilmesi için Ros’a yardım teklifinde bulunur. Ancak her yardımın bir karşılığı vardır. İntikam ateşiyle yanan Ros, bu uğurda nelerden vazgeçecek, ne kadar ileri gidebilecektir?

(Tanıtım Bülteninden)


Vahşi Alıntıları – Sözleri

  • “Her çocuk çocuk benzer biçimde yaşamalı VAL.”
    Val alayla güldü. Ancak yalnız sinirli bir gülüştü. “Buralarda çocuğun yalnız adı çocuk, Ros. Diğer türlüsü olsaydı… Çocuğun adı ölü olurdu.”
  • Ros gülmek istedi. Gürleye gürleyen içindekileri dışarı atmak istedi. Kendini bildi bileli kibirden önünü göremeyen bir adam olmuştu. Yenilmez, kanmaz, akıllı, muhteşem bir önder… Ona kimse karşı duramazdı. Onu kimse yenemezdi. İstediğini almasına kimse engel olamazdı. Bir kale, bir kent, bir bayan!
    Ve kibri onu yok etmişti. En fazlaca kendisini suçluyordu. Bu kadar kibirli olmasaydı, kendisinin de zavallı bir ölümlü bulunduğunu fark edecek, Nola’yı daha iyi koruyacak ve çevresinde dönen oyunlara daha fazlaca ehemmiyet verecekti.
  • Val ağlamak nedir bilmiyordu. Ancak tam o anda ağlamaya
    yakın bir şey yaşıyordu. Gözleri zorlayan yaşlar yüzünden sızlıyor, burnu akıyordu. Sertçe burnunu çekerken, hafifçe doğrulmaya çalıştı.
  • Zek de ayağa kalktı. Bu, bambaşka bir başarının zaferiydi. Gerçek bir özgürlüğün, insan olmanın zaferiydi. Kendi zaferleri için de onları sarsılmaz bir umuda boğuyordu. Gidecekleri yolu şimdiden görebiliyordu. Ros asla boş durmayacaktı. Kadına karşı olan hisleri bir şeydi, uğrunda her şeyini ortaya koyduğu öcü başka bir şey! Ros o gün iki zaferi birden yaşıyordu ve Zek, o günü görmeyi iple çekiyordu.
  • “Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve her insanın tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, hanım, çocuk… Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, çağdaş topluluklar benzer biçimde bir krallık yaratıyorsun. Belki sen bilincinde değilsin, fakat bigün olacaksın. O vakit da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve yırtıcı krallığını bir demir benzer biçimde kuşatsınlar!”
  • Tuhaf bir hanımdı. Nerede, ne vakit, ne düşüneceği asla belli olmuyordu. Kav’ın tamamen hata olarak görebişeceği durumlara cesurca atılıyor ve sonrasında bu durumun altından sağlam bir halde kalkıyordu. Ancak fazlasıyla zekiydi. Sanki birinin gözlerinin içine baktığında kafasının, kalbinin ve ruhunun derinliklerini anında görüyormuş gibiydi. Ve bu tamamen ürpertici bir durumdu.
  • Son zamanlarda bayanlar mevzusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu hanım, koca bir orduyu senelerce eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda adı efsaneleşmiş olan Zek’i resmen azarlıyordu.
  • Asi kız dizlerinin üstüne sertçe çarptı. Ardından bacakları titreyerek ayağa kalkıp korku dolu bakışlarını onlara çevirdi. Yine de… Duruşuyla bu korkuyu gizlemeye emek vermesi Ros’un takdirini kazanmıştır. Düşmanının dahi yürekli olmasını isterdi. Herkes korkardı. Korkusuz kimse yoktu. Ancak fazlaca azca şahıs bu korkusunun üstüne yürürdü. Cesaret bu değil miydi aslına bakarsanız?
  • “Nehre git ve yıkan! Terlemiş aygır benzer biçimde kokuyorsun.”
    “Sen senelerdir at pisliği benzer biçimde kokuyorsun, sadece ben nezaketimden bunu dile getiriyor muyum?”
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. “Gördüğüm kadarıyla… İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!”
  • Ros, tamamen bilgisizce ona uzandı. Ensesinin arkasına yapışıp bayanı kendine çekti. Bir eli yanağını usulca kavrarken gözleri gözlerinden ayrılmıyordu. “Her çocuk, çocuk benzer biçimde yaşamalı, Val!”
    Val alayla güldü. Ancak tamamen sinirli bir gülüştü. “Buralarda çocuğun yalnız adı çocuk, Ros! Diğer türlüsü olsaydı… Çocuğun adı ölü olurdu.”
  • Nola’yı gördüğünde, “Belki de bazı şeylerden kaçmak, kimi zaman boşuna bir çabanın ötesine geçmiyordur. Ne dersin, asi kız?” demişti. Sesi o denli alçaktı ki sözleri sanki dudaklarının içinde kalmak istiyormuş gibiydi.
    Ama Nola duymuştu. Ve o da vermemesi ihtiyaç duyulan bir yanıt vermişti. “Belki de!”
    “Sen fazlaca yürekli bir kızsın, Nola!”
  • Bakışları eğlenen insanların üstünde dolandı. Onları bir arada ve güvende tutan tek bir şey vardı: Val! Sanki tüm bu insanların bel kemiği gibiydi. Saygının ne demek bulunduğunu bilmeyen insanoğlu, bu hanıma karşı hem saygı hem de korku besliyorlardı. Bu ikisinin karışımı da Val’i hakikaten kuvvetli bir önder yapıyordu.
  • Bir an hanıma hakikaten baktı. Eğer yaşamı değişik şekilde ilerlemiş olsaydı onun iyi mi biri olabileceğini düşündü. Gülmek istedi. Oldukça süslü bir bayan olacağına kuşku yoktu. Elinde kılıç yerine güller tutan… Ya da kendi çocuklarını tutan narin, güzel ve akıllı bir bayan!
  • Ros dişlerini sıktı. “Ben buradayım, Val.”
    Kadının ansızın vahsilesen gözleri adamı buldu.”Iyi! Söylediklerimi aklına kazı o vakit! Ben ne kraliçe olacağım ne de sandığın benzer biçimde bir birliğim olacak! Eğer bir birlik yönetmek istiyorsan… Git o birliği kendin kur. Bu sebeple inan artık sana ihtiyacım kalmadı.”


Vahşi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Vahşi ~ Selvi Atıcı
.
Daha önce yazarımızdan birkaç kitap okumuştum ve kalemini çok severim. Şimdi değişik bir türde kitabıyla geldim ve gene çok sevdim.
Oluşturulan vahşi bölgeyi çok sevdim. Gözümde canlanması oldukça kolay oldu ve bu beni kitaba daha çok bağladı.
Zeki, cesaretli bir prens ve vahşi bölgedeki yırtıcı hayvanlar, vahşi insanoğlu ve birçok tehlikeyi barındıran hanım savaşçı Val.
Lider ve güçlü bir bayan mı? Pek severiz ve Val tam bu bölümde yer ediniyor. Aşırı sevdim hatta başlarken bir karakteri bu kadar seveceğimi düşünmezdim.
Bir prens yolu aşkla kesişince konumunu tehlikeye sokan bir ihanete uğrayıp vahşi bölgeye gitmek zorunda kalıyor. İntikam planları ve yolu tahmin edemeyeceği kadar faklı bir liderle Val ile karşılaşıyor. Ros, Val, Zek, Nola ve gölge hepsini öyle sevdim ki sembolleşen tavırları ve özellikleri vardı. Çok sevdimmm. Oluşturulan dünyanın keskin sınırları, karakterlerin duyguları bizlere hissettirilişi çok hoşuma gitti. Okuduğum kitaplarda karakterin yaşadığı duyguyu yaşayamadığımda tamamlanmamış hissediyorum fakat bu kitapta her şey tamdı. Yaşanan şeylerin detayına girmek istemiyorum tadını kaçırmamak gerek fakat okumalısınız! Ben de hızla ikinci kitap Uygar kitabını okumalıyımmm
Geçtiğimiz hafta okuryazarannecik ile şahane bir Selvi Atıcı maratonu yaptık ve benim seçimim bu güzellik oldu. Yazarın şimdiye kadar okuduğum tüm kitaplarında akıcılık, sürükleyicilik ve karakterlerinin yoğunluğu fazlaca iyiydi. Bu yüzden düşünmeden kitaplarını alıp okuduğum bir yazarHızla serinin diğer kitabını alıp okumak isterim ve size de şiddetle tavsiye ediyorum! (Zeynep Şimşek)

Selvi Atıcı sevmiş olarak okuduğum bir yazar. Tüm kitaplarını okudum, okumadığım bir bu serisi kalmıştı, aslına bakarsanız son serisi. Serinin ilk kitabı Vahşi aşırı akıcı ve sürükleyiciydi. Gerçekten elinden bırakamıyor insan.
Krallıkların ceza için insanları sürdüğü Vahşi bölgede yaşananları okuyoruz. Başlarda Prens Ros’un yaşamış olduğu kısa ve acı aşkı ve uğramış olduğu ihanet yüzünden ülkesinden Vahşi bölgeye kaçmak zorunda kalışını okuduk. Daha sonrasında Vahşi bölgede kendisi kadar kuvvetli hanım savaşçı Val ile karşılaştı ve ikili güç birliği yaptılar. Ros’un ilk aşkı Nola yerine direk Val ile karşılaşmasını arzu ederdim, Nola detayı bana gereksiz geldi açıkçası. Onun haricinde herşey fazlaca iyi işlenmişti. Savaşlar, vahşiler, Val, Ros. Bilhassa bu kadar kuvvetli hanım karakter yazdığı için kutlama etmeli yazarı. Val’a bayıldım. En kısa sürede devam kitabını alıp okuyacağım (Elif ÖZCAN)

“Eğer yaşamayı başarabilirsek… Birlikte olacağız, Val! Beni yanında istediğin sürece daima beraber olacağız! Bu ne sana duyduğum minnet yüzünden olacak ne de beni tehdit ediyorsun diye olacak. Bu, yalnız senin yanında olmak istediğim için olacak. Ta ki… Sen beni istemeyene kadar!”

İnsanların krallık ve beyliklerden oluştuğu süreci düşünün. Bir de o dönemde bir orman hayal edin. İçinde yırtıcı hayvanların ve suçluların, kaçakların bulunmuş olduğu bir orman… Bu ormanda yaşayanlardan ne kadar çağdaş olmasını beklersiniz? İnsanlıklarını nereye kadar koruyabilirler ya da yaşamak için ne kadar insan kalabilirler?
Vahşiler ve Uygarlar olarak ikiye ayrılan tarih öncesi insan topluluklarının hikayesi Vahşi. Val, Vahşi toplumda yetişmiş, en kötüleri görmüş bir bayan. Utanması, çekinmesi ya da korkusu yok. Azıcık da deli fakat okurken ‘vay be’ dedirten bir bayan.
Prens Ros, ülkesi için her şeyi hayata geçirmeye razı bir kral talibi. Halkının mutluluğunu önemseyen bir savaşçı.
Asla olmaz denilen aniden Ros, Vahşilerin arasına dahil oluyor ve öcünü almak için Val ile beraber çalışıyor.

Okurken yer yer eğlendiğim, çokca yazarın hayal gücü ve kalemine fanatik kaldığım bir kitap oldu Vahşi. Her karakterin özelliklerini, Vahşiler ve Uygarların yaşamının iyi mi ayrıldığını süper ötesi anlatmış ki bambaşka bir dünyayı yaşatmıştı okurken. H
Kalabalık bir kurgu olmasına karşın sıkılmadan okudum kitabı. Gerçi başlangıçta bilhassa Nola’nın olduğu bölümler birazcık durağan gelmedi desem yalan olur. Bunun sebebi hem Nola’yı sevmemem hem de kitabın aslolan giriş kısımları olması olabilir. Vahşiler ve Val kitaba dahil olduktan sonrasında okumak fazlaca daha keyifliydi. Val ve Gölge arasındaki bağları bilhassa fazlaca sevdim. Val’e aslına bakarsanız fanatik kaldım. Kitaptaki en sevdiğim karakter net Val. Espri anlayışından tutunda savaşçı özelliklerine kadar bambaşka bir karakterdi Val. Mutlaka tanışmanız ihtiyaç duyulan türden.
Uygar için birazcık bekleyecek olmam üzse de Vahşi’yi okumaktan fazlaca keyif aldım. (Ümmühan)


Vahşi PDF indirme linki var mı?


Selvi Atıcı – Vahşi kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Vahşi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Selvi Atıcı Kimdir?

Evli, iki kız anası otuz yaşlarında bir ev hanımıyım Asıl ben buyum Her ev hanımı benzer biçimde günlük işimi, yemeğimi yapar, kızlarımla ilgilenirim.Sessiz biriyim, tüm canlıları acaip şekilde severim, dostluk ve arkadaşlığa fazlaca ehemmiyet veririm. İnsanlar için fazlaca fazla kredim vardır, fakat bittiğinde de kati bir bitişi olur. Yazmak haricinde gene ortaya bir şeyler çıkaracak küçük şeylerden hoşlanıyorum. Kalemlikler, çöp kovaları, örgü… Bunun benzer biçimde şeylerle uğraşıyorum. Favori kitap diyince benim için birazcık zor oluyor Ben okuduğum her kitabı severim aslına bakarsak. İçinde kesinlikle alacağım bir şeyler olur. Sıkıldığım kitaplar da vardır normal olarak, fakat genel olarak fazlaca kısa süre içinde tırnaklarımı yiyerek okuduğum bir Milenyum serisi vardır Bunun haricinde Tess Gerritsen, Jean Christophe Grange, Lisa Valdez, Judith Mcnaught, Ayşe Kulin benzer biçimde yazarları favorilerim olarak sıralayabilirim. Daha da fazlaca var aslına bakarsak Film ve dizi kültürüm fazlaca yeni bunun için heyecanla beklediğim üç diziyi söyleyebilirim; Walking Dead, Game of Thrones ve bir de Yabancı Amma uzatmışım


Selvi Atıcı Kitapları – Eserleri

  • Kimliksiz
  • Gitme
  • Pinokyo’nun Rüyası
  • Sen
  • Yarasa
  • Kalbim Sende Kalmış
  • Biz
  • Ben İyi Bir Kızdım
  • Vahşi
  • Uygar


Selvi Atıcı Alıntıları – Sözleri

  • Demir Bey’in bir eli pantolonunun cebine doğru usulca yol alırken, öteki elinin parmakları dalgınca burnunun ucunu kaşıdı. “Bağışlayın, fakat sözlerinizden hiçbir anlam çıkaramadım.” Dudakları titredi ve gözlerinde deli bir parıltı oldu.
    Süheyla başını yana eğdi. “Sözlerimin anlamını kavrayacağınız benzer biçimde boş bir umuda asla kapılmamıştım.”
    Demir Bey, genç bayanı şaşırtarak güldü. “Sanırım benimle ciddi ciddi alay ediyorsunuz.” (Sen)
  • “Anlamlarını kavramadan dinlediğinde bir şarkı, aslına bakarsak hiçbir şeymiş.” (Kimliksiz)
  • Üç tarafı denizle çevrili olmasına karşın çipurayı çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye… Dünyanın en güzel meralarına sahipken, ineği de taaa Uruguay ‘dan getirmeyi başardı. Karkas etten sonrasında, canlı hayvan ithalatı başlamıştı. Türkiye’nin nüfusu 72 milyon, inek sayısı 10 milyondu. Uruguay’ın nüfusu alt tarafı 3 milyon, inek sayısı 13 milyondu… Bu sebeple üç cocuk değil, 3 inek yapmaktı maharet! (Biz)
  • “Tatlım, asla bu aşama dobra oluşunun yanlış bir davranış bulunduğunu düşünmedin mi?”
    “Hayır.”
    “Annen fazlaca naif, kibar ve düşünceli bir kadın-”
    “Belki de ben dobra, yakışıklı ve oldukça çekici olan babama benzemişimdir.” (Sen)
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. “Gördüğüm kadarıyla… İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!” (Vahşi)
  • Val hafifçe gülümsedi. “Biliyor musun, Ale? Seni seviyorum!”
    Ros gürültüyle öksürürken Ale çenesini kaldırıp Ros’a kibirle baktı. “Sonuçta ikinci tercihi bendim!”
    Val kahkaha attı. “Hayır, Ale! Son tercihim bile olmazdın.”
    Ale, Val’a öfkeyle baktı. “Tanrım! Şurada gururumu kurtarmaya çalışıyorum. Biraz yardımcı olabilirdin.” (Uygar)
  • İnsan,her şeyden kaçıyordu fakat kendinden kaçabilmesi mümkün değildi. (Biz)
  • “Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve her insanın tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, hanım, çocuk… Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, çağdaş topluluklar benzer biçimde bir krallık yaratıyorsun. Belki sen bilincinde değilsin, fakat bigün olacaksın. O vakit da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve yırtıcı krallığını bir demir benzer biçimde kuşatsınlar!” (Vahşi)
  • Son zamanlarda bayanlar mevzusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu hanım, koca bir orduyu senelerce eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda adı efsaneleşmiş olan Zek’i resmen azarlıyordu. (Vahşi)
  • İnsanlar hep birbirinden uzaktı. Şüpheli ve kayıtsızlardı. Yanlarından bir evladı zorla götürmüş olan biri olduğunda ‘Aman babasıdır!’ deyip geçebiliyorlardı. Sonra da o çocuk haberlerde tecavüze uğramış, peşinden da öldürülmüş olarak görülüyordu. (Yarasa)
  • …..Öyleki fazlaca seviyordu ki, o anda kendi benliğinden tamamen vazgeçti.Ruhundan,amaçlarından, intikamından… Kendi kanından vazgeçti. (Uygar)
  • “Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?”
    “Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz.
    “Gayet iyi biliyorum.” Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. “Sen,ben ve egon…Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!” Adama sempatik bir gülücük attı.
    “Ben taksiyle geleyim mi?” (Biz)
  • “Seni sevmekten iyi mi vazgeçebilirim ki? Ben geçsem bile kalbim vazgeçmez…” (Kimliksiz)
  • “Kalabalıktan nefret ederim!”
    “Yarın aktivitemizi birlikte belirleriz!”
    “Yarına hasta olmayı planlıyorum!” Çiğdem, hafifçe gülmeye başladı.
    Adam da gülümsüyordu. “O zaman ben de çorba yaparım!”
    “İstediğini her zaman alıyorsun, değil mi?”
    “Her zaman…” (Biz)
  • Her insan,yapmış olduğu seçimlerin sonuçlarına tek başına katlanmalıdır. (Biz)
  • O ,bir çağdaş değil, artık bir vahşiydi! (Uygar)
  • “Sana ne zaman aşık olduğumu bilmek isterdim ama sanırım öyle hızlı çarptın ki beni, fark edemedim..” (Gitme)
  • Durup birazcık nefes almak için bir saniyesi bile yoktu. O saniyenin adı olsa olsa Ölüm olurdu. (Pinokyo’nun Rüyası)
  • Ve Ali, gözlerinde yüzen yoğun duyguları tek tek okuduğunda kurşun yemiş benzer biçimde irkildi. “İçime işlemişsin, hücrelerime, iliklerime…” Yutkundu. “Gitmek bir işe yaramadı. Bedenimi senden kaçırırken, unuttuğum bir şey varmış; seninle dolan kalbim, sende kalmış!” (Kalbim Sende Kalmış)
  • “Neden hep ben bir şeyler veriyorum. Hem de her seferinde bir zorlamayla.
    Neden kimse bana bir şey vermiyor? Ben kimseyi ilgilendirmiyorken niçin ben birilerini umursamak zorundayım? Neden ben bir hiçim?’’ (Ben İyi Bir Kızdım)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş