Eğitim

Yahudi Efendi – Toksöz B. Karasu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yahudi Efendi – Toksöz B. Karasu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yahudi Efendi kimin eseri? Yahudi Efendi kitabının yazarı kimdir? Yahudi Efendi konusu ve anafikri nedir? Yahudi Efendi kitabı ne konu alıyor? Yahudi Efendi PDF indirme linki var mı? Yahudi Efendi kitabının yazarı Toksöz B. Karasu kimdir? İşte Yahudi Efendi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Toksöz B. Karasu

Yayın Evi:

İSBN: 9789752895270

Sayfa Sayısı:


Yahudi Efendi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti


Yahudi Efendi Alıntıları – Sözleri

  • “Bütünüm parçalarımdan daha noksan…”
  • “Hep kendimle konuşurdum; nedendir bilmiyorum, başkalarıyla konuşamazdım.”
  • Oyunu minimum hata icra eden kazanır, en iyi vuruşları icra eden değil.
  • Tanrı, çaresizliğin bir yorumudur.
  • Kendine geri giden yolu birinin seni sevmesine izin vererek bulursun.
  • Kişinin başka bir kişiye duyduğu sevgi, yalnızlık korkusundan doğar.
  • Günahlarımız tarafınca cezalandırılırız, günahlarımız için değil.
  • “Ezilmişlere tepeden bakma.
    İçinde hazineler saklı harabeler vardır.”
  • Ezilmişlere tepeden bakma
    İçinde gömü olan harabeler vardır.
  • Akıntının aksine yüzen deposu bulur.


Yahudi Efendi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Toksöz Bayram Karasu. 87 senelik koca bir çınar hepimiz için. Bilhassa psikoloji alanına ilgili arkadaşların yakından tanımış olduğu, en azından kulak aşinalığı olduğu; ruh çözümü ve psikanalitik psikoterapi alanında yapmış olduğu çalışmalarla tanınan, ABD’nin meşhur simalarından bir aydın. ABD’de en yaygın ve en oldukca satan kitabı Huzur Sanatı (Art of Serenity) bizlerde ise Huzurlu Yaşama Sanatı (niçin bu şekilde tutarsız çeviriler yapılır anlamam senelerdir) en malum kitabıdır.
Yahudi Efendi ise tamamen hayal ürünü olan, gerçeklikle hiçbir ilişiği bulunmadığı iddia edilen bir roman. Tabi yazarın 1935 senesinde doğduğunu düşünürsek, kısmen de olsa döneme dair daha net fikirleri, dedikodu diyebileceğimiz söylentileri daha çok duyacağı karışık ve karanlık dönemden gelen bir insan bulunduğunu belirtmek gerek.
Kitapta karşımıza çıkacak vakalar ise Ertuğrul Efendi’nin evvelinde Sultan Vahdettin’in Yahudi bir cariyeden oğlu olduğu ve bunun çevresinde o karakterin ağzından aktarılanlar üstüne. Şimdi daha yeni Halid Ziya Uşaklıgil’in tam da sarayın içini gözlemleyip aktardığı Saray ve Ötesi eseri hala zihnimdeyken, sarayla ilgili yazılan bu kitap da haliyle dikkatimi celbetti. Celbetti diyorum, Halid Ziya tesirinde kaldığım aşikar.
İstediğim tesir ise Adam Zakir’in gerçek bulunduğunu düşündürmesi kitabın. Kitabımızın ana karakteri olan Zakir’in annesinin Sefarad Yahudisi, babasının Sünni bir Müslüman ve Türk olduğu, mürebbiyesinin Fransız olduğu (edebiyat tarihimizde iyi huylusuyla fena huylusuyla neredeyse tüm yabancı mürebbiyeler Fransız kökenlidir aslına bakarsan, onlarca kere bahsetmiştim), müzik öğretmeninin Ermeni, İslam’a değişik bir halde inanılmış olduğu aktarılan (bizlere nazaran küfürdür fakat kitaba nazaran gidiyoruz, İslam’ın sağı solu olmaz, nettir şundan dolayı) bir haremağası vardır. Oldukca çeşitlilik tam bir saray gözlemidir aslen.
Romanın ABD’de 2005 senesinde İngilizce piyasaya sürülen versiyonu ‘Of God and Madness’ doğrusu ‘Tanrı ve Deliliğe Dair’ adıyla yayımlanmış. Tercüme vakalarına bizim ülkede bu kadar takılıp, bir o denli kızıyor olmamın sebebi anlaşılmıştır sanırım.
Osmanlı’nın son dönemlerinde Yahudi bir cariye, adam evlat doğurur. Tabi derhal bizlerin aklına sarayda yaşanmış olan bir savaşım gelecektir şundan dolayı bu evladı saray tanımaz, tanıyamaz. Zira yok olacağını bilmeyen sarayın, Ruslar Almanya’ya girerken Alman radyolarının hala zafer şarkıları çalmasına benzeyen bir tarafı vardır. Kaçınılmaz sondan ya hakikaten haberdar değillerdir ya da bilincinde oldukları ve engelleyemedikleri duruma karşı umarsızca yaşamaktadırlar. Çocuk ise saraydan uzakta, bir köşkte büyütülmektedir. Başta anası tarafınca olmak suretiyle Yahudi kültürünü öğrenmektedir. Diğer taraftan da Ertuğrul padişah olacak düşüncesiyle onu kıskanmaktadır. Tabi bu tarz şeyleri gördüğümüzde otomatikman sarayda bir savaşım karşımıza çıkacak, tarihle ilgili ve alakasız zamanı bir roman okuyacağız sanıyoruz.
Karasu’nun alanını öğrendiğim için değişik şeylerin çıkacağını bekliyordum ve yanılmadım aslen. Zira çocuk bir taraftan dindar olarak yetişmekte, nefsini köreltmeye çalışmakta, bu kadar çeşitli görmüş olduğu dinler içinde bir Tanrı arayışına girmektedir. Zaten neredeyse -sırasıyla- her dine inandıktan sonrasında gerçek arayışın ve Tanrı’nın gerçek anlamını bulmuş olduğu sonucuyla yola çıkacaktır.
Bir yerde öyleki bir bağlantı çıkacak ki karşımıza, bunu iyi mi anlatayım. Beklentiyi yükseltmek istemiyorum fakat şaşırmanızı da isterim okurken. Sanırım ipucu olarak verebileceğim ve dikkat etmenizi isteyeceğim kısım, kitabın en başındaki ithaftır.
Daha da önemlisi şu ki, bu kitabın gerçekle alakası var mı? Bu soruya yanıt veremeyeceğim fakat birazcık araştırma yaptığınızda karşınıza çıkanlar ve öğrendikleriniz neticesinde kitabı okumak isteyeceğinize inanıyorum.
Olayların hisse edilişi takdire şayan. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. 1905-1922 arasından oluşan ilk bölüm daha oldukca çocukluk periyodu, sancılar, sıkıntılar, bir devrin kapanışı ve yaşananlar üstüne. 1922-1926 arası İstanbul kısmı ise bu çocuk karaktere en sinir olduğum bölüm. Parası çalınıyor, ses yok. Mücevherleri kayboluyor geri gelmemek suretiyle ve gene ses yok. Tecavüz suçundan yargılanıyor, ses yok. Ona ses yok buna ses yok cidden tokatlayasım geldi karakteri. Yahu birazcık tepki ver be. Zaten 5 bölümden oluşuyor kitap ve yarıya kadar bu şekilde sinirli geldim karaktere.
Devam eden süreçte 1926-1941 arasını Paris’e giderek başlayacağımız bir serüven oluşturuyor. Buradan evvel yakalanışı, suçlamalar ve sürgün yaşamının başlangıcı olarak genel bir bakış atabiliriz. Bu bölümde ise yepyeni bir hayata geçiyor ana karakter. En mühim vaka ise bu bölüm için, önsöz kısmıyla ilişkilendirdiğim kısmın karşımıza bir halde bağlantılı olarak çıkmasıydı. Bu bağlantı aslen en can alıcı noktalardan birisi diyebiliriz. Dikkatle okunması ihtiyaç duyulan bölümlerden.
Dördüncü bölüm 1941-1945 arası tekrardan kaçış vesilesi, Yahudilik ve harp olaylarının çevresinde İstanbul’a dönüş yolculuğuyla başlıyor. Burada yaşananların akabinde ise Filistin yolculuğu başlıyor. Tarihi değil -birkaç yüzeysel informasyon dışında- tamamen ana karakterin psikolojisine odaklanmış bir bölüm okuyoruz. Son bölüm ise 1945-1947 içinde Kudüs’te geçiyor.
Finali en acayip gelen kısımdı diyebilirim. Saati göz önüne alarak iyi sahurlar, mutlu sabahlar, keyifli okumalar arzuluyorum.. (Sadık Kocak)

Bir yere, bir şeye ilişik olabilme hissinin önemini derinlemesine özetleyen mükemmel bir roman. Bir yere ilişik hissedemiyorsan kendini, sen bir hiçsin anlama gelir.
Karakterimiz bu duygudan yoksun edilmiş, duyguları, aklı birbiri ile devamlı didişen bir karakter.
Bazen bir karakterin hayatına girip, onu o hengameden çıkarıp, hayatına dokunmak istersiniz ya; işte benim dokunmak istediğim karakter bu romandaydı… (Defne K.)

Uzun zamandır asla bu kadar güzel bir kitap okumamıştım.
Ilk olarak ben kitabı oldukca beğendim diye hepimiz oldukca beğenecek değil, şundan dolayı her insana hitap edebilecek bir kitap değil diye düşünüyorum.
Osmanlı’nın son zamanları… O zamanlarda Vahdeddin’in Yahudi bi cariyeden doğan gayrimeşru oğlu Adam’ın yaşam öyküsünü okuyoruz. Bir yaşam hikayesi bu kadar dolu dolu, merak uyandırıcı ve etkisinde bırakan anlatılabilirdi. Kitabı elimden bırakamadım. Hatta bu zamana kadar en oldukca alıntı yaptığım kitap buydu. Okurken sanki ben de Adam’la birlikte sürüklendim gittiği her yere, ben de onunla heyecanlandım, ben de sevdim, seviştim, üzüldüm, yolumu kaybettim, Tanrı’yı aradım,ölmek istedim. Yaşadığı her bir duyguyu içimde hissettim. Bir aşk kitabı değildi bir ihtimal fakat sanki tüm aşk kitaplarından daha dolu, tüm kişisel gelişim kitaplarından daha geliştirici, tüm tarih kitaplarından daha gizemliydi. Adam’ın karşılaşmış olduğu tinsel sorunları okurken “Ah evet işte… İşte bunlar, bunlar benim çektiğim sancılar.” dedim onlarca kere. İçime işledi sanki onun tüm düşünceleri. Kendimi ilk kez bir kitaba bu kadar yakın hissettim. İlk kez bir kitabın bitmesini istemedim. Ve sanırım ilk kez bir kitabı böylesine benimsedim.
Kitap bizim devletimizde oldukca fazla okunmamış ya da duyulmamış gördüğüm kadarıyla. Okuyan kesim de aradığını bulmamış sanırım. Bu yüzden her insana hitap etmediğini söylüyorum. İçinde kesit kesit bulunan tarihsel bilgiler haricinde kurgu bir roman. Ama beni yazarın kalemine fanatik bıraktı. Uzun bir zamandır kitaplığımda olan bir kitaptı ve okumak için geciktirmiştim. Ama şimdi anlıyorum ki bence tam vaktinde okumuşum kitabı. Ne erken ne geç. Böylelikle istediğim o okuma keyfini yaşadım bu zamanda.
Herkesin sevemeyeceğini düşünsem de şiddetle tavsiye ediyorum. Bence siz de bir kıyısında, köşesinde kendinize ilişik şeyler bulacaksınız. Adam’ın bu inanılmaz yaşamı bence her insanın azca buçuk bir şeyleri görmesini sağlayacak.
Hayatımın her anında bir şeyler yapmak için harekete geçerken Adam’ın aklıma geleceğine inanırım. Okuduğum satırların bana yol göstereceğinden de… (Eda Özdeş)


Yahudi Efendi PDF indirme linki var mı?


Toksöz B. Karasu – Yahudi Efendi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Yahudi Efendi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Toksöz B. Karasu Kimdir?

Dr. Toksöz Bayram Karasu, 1935, Erzurum, Pasinler doğumlu. Hasankale’de Erzurum Lisesi’ni bitirip 1953’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne giriyor. Mezuniyetin arkasından da lisede parasız yatılı okuduğundan devlete borcunu ödemek için bir süre Adana’da çalışıyor.

Zorunlu hizmeti bitince askere gidiyor. Tezkeresini alır almaz ise Kanada’daki Montreal Üniversitesi’ne giriyor. St. Jeanne D’Arc Hastanesi’nde eğitim görüyor. 1964’te Amerika’nın meşhur Yale Üniversitesi’nden kabul alıyor. Yale’in arkasından New York’a taşınıyor. O günden beri, tam 39 senedir New York’ta. Bugün Albert Einstein Tıp Okulu’nun psikiyatri ve davranış bilimleri bölüm başkanı. Kendisine bağlı 10 hastane var.


Toksöz B. Karasu Kitapları – Eserleri

  • Yahudi Efendi
  • Huzurlu Yaşama Sanatı
  • Mutluluğun Sırrı


Toksöz B. Karasu Alıntıları – Sözleri

  • Bir HAHAM tarafınca öpüldükten sonrasında dişlerini say derler (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Tanrı, çaresizliğin bir yorumudur. (Yahudi Efendi)
  • Çektiğimiz çilelerin hangi derde ilaç olduklarını bilmiyoruz. (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Günahlarımız tarafınca cezalandırılırız, günahlarımız için değil. (Yahudi Efendi)
  • Eski bir Çin hikâyesi, tek oğlu ölen bir anneyi anlatır. Kederli anne bir ermişe gitmiş ve ondan oğlunu diriltecek büyülü bir formül ya da iksir istemiş. Ermiş, ona gezip dolaşmasını ve asla üzüntü yaşamamış bir hane aramasını öğütlemiş. Ama hanım her gittiği yerde, mezbelelerde de, saraylarda da, kederli bir talihsizlik öyküsüyle karşılaşmış. Nihayet, başkalarının acılarını dinleyip onlara yardım etmeye kendini öyleki kaptırmış ki, kendi acısı hayatından uçup gitmiş. (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Adam karısı tarafınca terk edilmiştir, işinden kovulmuştur, evlatlarının başları beladadır, sağlığı bozulmaktadır. HAHAM “daha kötüsü olabilirdi…” der. Kafası karışan adam, “Ne diyorsun sen..Haham ? Bunca şeyden sonrasında… Daha fena ne olabilirdi ? “ diye sorar. HAHAM kayıtsızca yanıtlar ; “ Benim başıma gelmiş olabilirdi ! “ (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Ruh eşi bulunmaz, sonradan oluşur. (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Bugün hiçbir şeyi yargılamayacağım. (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • “Bütünüm parçalarımdan daha noksan…” (Yahudi Efendi)
  • Kendine geri giden yolu birinin seni sevmesine izin vererek bulursun. (Yahudi Efendi)
  • “Aç çocuklar ve çaresiz insanoğlu görüyorum.
    Ve kimsenin kazanamayacağı boşuna savaşlar,
    Ve kendi kendime şunu düşünüyorum;
    Bu ne korkulu bir dünya!.” (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • “İnsanın kutsal öğretmeni,yalnızca kendi başına gelenlerdir,Yaşlanışın,bir sevdiğini kaybedişin,ya da hastalanışın.” (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • “Hep kendimle konuşurdum; nedendir bilmiyorum, başkalarıyla konuşamazdım.” (Yahudi Efendi)
  • Akıntının aksine yüzen deposu bulur. (Yahudi Efendi)
  • Kişinin başka bir kişiye duyduğu sevgi, yalnızlık korkusundan doğar. (Yahudi Efendi)
  • Oyunu minimum hata icra eden kazanır, en iyi vuruşları icra eden değil. (Yahudi Efendi)
  • Sevgi,başkalarının farklılıklarını,bocalamalarını ve tuhaflıklarını,kendimiz şeklinde”NORMAL”olmalarını beklemeden kutlamaktır!.. (Huzurlu Yaşama Sanatı)
  • Ezilmişlere tepeden bakma
    İçinde gömü olan harabeler vardır. (Yahudi Efendi)
  • “Ezilmişlere tepeden bakma.
    İçinde hazineler saklı harabeler vardır.” (Yahudi Efendi)
  • Fena niyetle söylenmiş bir doğru uydurulabilecek tüm yalanlardan üstündür. (Huzurlu Yaşama Sanatı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş